Bence bu yazıda öğrenilecek çok şey var ya da hatırlanacak diyeyim çünkü bir çoğumuz burda yazılanları biliyoruz uyguyoruz belki de ama hayat telaşı iş-ev unutulabiliyor bazen çocuk dünyası. empati kurulamayabiliyor. onun için ara sıra hatırlamak lazım bizi en çok seven minik yavrularımızın "bize ne kadar ihtiyaçları olduğunu"
ANNE KULAĞIYLA DİNLEMEK
Bebekti. Her ağladığında 'acımadı acımadı yok birşey, amca kızar, anne üzülür, bak havada kuş var, e bunda ağlayacak ne var'ları dinledi. Acımıştı oysa canı ya da üzgündü. Dinlemediler. Sustu. 'Üzgünsün, anlıyorum, ...geçecek' demeleriydi tek beklediği aslında. Deselerdi, ağlayacaktı. Derdini anlatacaktı.
Küçüktü. Ufacık şeyler kocaman görünürdü gözüne.
Korkardı.
Anlatırdı anne babasına.
Gülerlerdi. Onlardan korkulmaz ki hiç derlerdi.
Korkardı.
Anlatamazdı.
Herkesin içinde anlatırlardı korkularını. Büyük koca ayaklı örümcekleri, çok yüksek sesle havlayan köpekleri, içinde kaybolduğu karanlığı, koca kız olup hala geceleri parmaklarını emdiğini ve bazen de altına ettiğini anlatır yerin dibine sokarlardı. Utanırdı. Bir daha gidip, anlatamazdı.
Komşunun oğluyla küsüşüp annesine anlattığında, o da gidip oğlanın annesine anlatmıştı. Ne kadar da kızmıştı ona. Bir daha sırrını paylaşır mıydı? Bunu arkadaşı yapsa ona bir daha bir şey anlatır mıydı?
Annesine anlattığı sırlarını, ondan izin almadan babasına bile anlatmasın isterdi oysa. Söylemesi gerekecekse illa, bunu yine de bilmek isterdi. Bunu onun güvenliği için olduğunu, babasının bilmesi gerektiğini kabullenmek isterdi. Babasıyla yüzleşmeden önce cesaret toplamak isterdi.
Onu tanımaları için, onu dinlemelerini dilerdi. O anlatırken ondan çok konuşurlardı, onu dinlemeden çözümler sunarlardı. Yeter ki konu kapansın diye ‘hı hı tamam öyle yapacağım’ demeye başladığında daha sekiz yaşındaydı.
Okula gitmek istemediğini söylediğinde, ‘okula gitmekle ilgili seni endişelendiren şey ne?’ diye sormak yerine ‘zorundasın’ dediği için kırılmamış mıydı annesine?
Hem zaten kim derdini anlatırdı ki ona bilmişlik taslayana, soru sormaktan çok nutuk çekene, savunmaya geçene, kendi hikayesini derleyene ve onun endişelerini küçümseyene?
Küçük görünen ama senin için önemli olan şeylere gülen birine, derdini en son ne zaman anlattın ki sen söyle?
Hem zaten zamanları olmadı ki hiç onu dinlemeye. Yetişkin olmuş, içini dökmeyi bırakmıştı çoktan, annesiyle babası ellerindeki işi bırakıp acele koşturacak yerleri kalmayınca nihayet, onu dinlemeye karar verdiklerinde.
Söylesene nasıl anlatırsın başına geleni ‘şöyle yaparsan sana asla şunu vermem, seni evlatlıktan redderim, seni asla affetmem, dayanamam, beni üzersin’ diyene? Seni tehdit edene?
Yok.. Korkarsın.. İçine atar, anlatamazsın.
Peki çocuğunun sana kalbini açması için sen ne yapmalısın?
Ya da dur.
Ne yapmamalı?