Eski konularınızı bilmiyorum ama sanırım eşiniz ilgisiz, sadece cinsellik için yaklaşıyor. Bunun için neler yaptınız bilmiyorum ama söylenmeden bir kaç kelime söyleyerek tavır takınmayı, uzaklaşmayı, belki de küsmeyi denediniz mi? Denemiş olsanız bile, neden vazgeçtiniz böyle yapmaktan da söylenme yoluna başvuruyorsunuz artık?
Ben, "söyleyene değil söyletene" lafına pek inanmıyorum aslında. Karşı taraf ne yaparsa yapsın, yapılan yanlışın şiddetine göre, sivrilttiği birkaç kelime ya da cümleyle kadın gayet de haklı konumunu koruyabilir bence, belki sonrasında da bir süre yok sayarak. Yani öyle dakikalarca söylenmek üzgünüm ama gerçekten itici oluyor bana kalırsa. Hem söylenen bir insanla iletişim kurabilmenin, adabıyla kavga edebilmenin de hiç bir yolu yok. Dırdır ve söylenme ancak karşıdakini yıldırır, ama yıldıktan sonra düzelmez o kişi, kaçar gider, buna cesareti yoksa uzaklaşır, soğur, bir de üstüne haklı olduğunu düşünür.
Yani özetle ben size haksızsınız değil de haksız duruma düşmüşsünüz diyorum. Belli ki çileden çıkıyorsunuz ama küsme nedeninizi söyleyerek - yani onun aklınızı okumasını beklemeden - siz baştan tavır alıp küsseydiniz ve birkaç gün onu genel anlamda yok saymış olsaydınız bile, ben iyi yapmışsınız derdim bu koşullarda. Ama çok haklı olduğunuz bir noktada evin geçimsizi durumuna düşürmüşsünüz kendinizi. Kadın olarak ben de buna yatkınlığım olduğunu ilişkimin ilk yıllarında çok şaşırarak keşfetmiştim, ama artık içimde öfkenin köpürdüğünü hissettiğim an, derhal kendime yakışmayacak bir tavra girmeme çabasına da giriyorum eş zamanlı olarak, daha baştan kontrol sağlanınca çığrından çıkmıyor inanın.
Tüm bu söylediklerim aldatma ve şiddet dışındaki durumlar için tabi. Bu ikisi olduğunda da insan çekip gitmeden önce kendisini tutamayıp öfkesini kusabilir elbet, ona kimse bir şey diyemez sanırım, aksi için de peygamber sabrı falan gerekir herhalde.
Neyse, uzattım biraz ama umarım sıkıntılarınızı kısa sürede aşabilirsiniz..