Sizce Neden

Ercin

adi Ülkü olsun...
Kayıtlı Üye
7 Şubat 2012
1.186
677
133
burda okuduklarimdan yola cikarak soruyorum anlamiyorum , cogu kadin neden ezilmeyi tercih eder ? anneleri nasil egitiyor dayak yesende sus otur mu deniliyor, ezil hor görül mü ama ses etme mi deniliyor, neden dur denilmiyor, cok mu azizler , hamile halleriyle dayak yiyen ve halen gercekleri görmeyen kadinlar, kukla erkeklerden vazgecemeyenler, yasadiigmiz yüzyila bakin , okuyup duyduklarimiza bakin , mahelle baskisi dediklerimi yoksa bu nedir neyin baskisi nerde hangi kitapda yaziyor ,sartlarmi susturan , neden nasil kabul edilir cogu sacma yasam tarzini , bu devirde halen ev ev icinde , böyle gelmis böylemi gitmeli dusuncesi bu nedir , taslarin oturmadigi evlige bir evlat vermek zorunluluk mu umut mu yoksa yada hayata bir sifir baslatilmakmi , kadin erkeksiz birey olamazmi , evlilik cogu icin acaba neyi ifade ediyor,
 
yapım itibariyle ben de hötleyen, bana sözünü geçirebilen, beni sahiplenebilen bir erkek isterdim. ezmeyecek ama kendini de bana ezdirmeyecekti. ben yerimi bilecektim o yerini. ben kadın gibi davranacaktım o erkek gibi.

ama yaşayarakk tecrübe ettm ki, öyle bir erkek bana denk gelmiyor, ben kendime sahip çıkmaya karar verdim.

he yarın bigün karşıma yine çıksın hötleyen biri, yine gider onu beğenirim. bu fıtratla alakalı bir durum. eziklikle yahut mahalle baskısyla değil.

kimi kadın özgür ruhludur, kimisi kısıtlanmak ister.
 
1.Mazoşizm
2. Aşkın göz kör
3. Aman aileme laf gitmesin, kızları boşandı demesinler vs.
4. Tadımız kaçmasın
vee 5 numara favorim : Korku
Kadınlar korkuyor, yalnız kalmaktan, hor görülmekten, kabul görmemekten, yeniden sevememekten ve daha bir çok şeyden.
 
Ben buradaki en önemli etkenin geçmiş aile yaşantısı olduğuna inanıyorum. Bunu sadece bu sitede okuduğumuz yaşanmışlıkları baz alarak değil, genel olarak söylüyorum. Eğer çocukluk döneminde evde şiddet varsa ( ister ebeveyn tarafından çocuğa ister eşler arası yaşanan şiddet olsun) o insan için şiddet normalleşebiliyor. Annem de dövüyordu, babam da dövüyordu ya da babam da annemi dövüyordu bu herkesin başına gelebilecek bir şey şeklinde değerlendirilebiliyor çoğu zaman. Aile içinde şiddet durumu olmasa da kişinin kendisiyle barışık olmaması, kendisine karşı özsaygısının olmaması da çok etkili. Kendisinin öneminin, değerinin farkında olmadığı için de bunun aslında ne kadar olmaması gereken bir durum olduğunun farkına varamayabiliyor. Açıkçası aşkı bir etken olarak görmüyorum. Ne kadar aşık olunsa da şiddet normalize edilebilecek bir şey değildir bana göre. Aşk insana ne kadar yapmayacağı şeyler yaptırıyor olursa olsun, şiddete katlanmanın aşkla açıklanması bana çok gerçekçi gelmiyor.
 
bence temel sebep çaresizlik.sonuçta herkes eşit imkanlara sahip değil.boşandıkları takdirde yanlarına gidebilecekleri bir aileleri olmayabilir.bu da boşanırsam napıcam korkusuna yol açabilir.elbette bu durumu desteklemiyorum kadınlar her şeye rağmen kendi başlarına ayakta durmayı öğrenmelidirler.yani boşanırsam napıcam demek yerine çalışırım kendime bakarım diyebilmeliler ama maalesef bu durum tüm kadınlar için geçerli olamıyor.adam gibi okumamış ve hayatı boyunca çalışmamış bir kadın için bu büyük cesaret gibi bir durum oluyor.bu yüzden zaten kız çocuklarının okutulması önemli.olaya nereden bakarsak bakalım kadınların ailesinin etkisi önemli oluyor.kızımı okutmayayım ya da aman kızım boşanma senin yerin kocanın yanıdır tarzı yaklaşımların sonucu böyle durumlar olabilir.bunun dışında kimi aşkından boyun eğiyor ki aşkından boyun eğmek daha mantıksız.
 
kimse bana kızmasın ama büyük sebebi maddiyat..
evliliği boyunca fatura yatırmayı bilmeyen arkadaslarım vardı benim..
ben bilmem eşim bilir modundaydılar hep..
yalnız kalmaktan korkuyorlar ..
çalışmak istemiyor yada çalışırsa geçinemeyeceğini düşünüyor.
aileden destek istiyor ..birilerine dayanarak yasamak daha kolay geliyor..
dul damgası yemek zoruna gidiyor ..
bu sebeplerdende kolay kolay boşanmıyor ..
 
Genelde "çocuğum için" denir ama aslında herkes ve kendisi bile çocuk için olmadığını bilir.
 
Psikoloji baski goruyorlar.
Ise yaramayan, beceriksiz biri olarak tanimliyorlar kendilerini. Sonrada, illede esim, ben yalniz yapamam moduna giriyorlar.
Bu baski siddetten daha beter, yaralar iyilesir ama hatiralar hep kalir.
Allah yardimcilari olsun.
 
burda okuduklarimdan yola cikarak soruyorum anlamiyorum , cogu kadin neden ezilmeyi tercih eder ? anneleri nasil egitiyor dayak yesende sus otur mu deniliyor, ezil hor görül mü ama ses etme mi deniliyor, neden dur denilmiyor, cok mu azizler , hamile halleriyle dayak yiyen ve halen gercekleri görmeyen kadinlar, kukla erkeklerden vazgecemeyenler, yasadiigmiz yüzyila bakin , okuyup duyduklarimiza bakin , mahelle baskisi dediklerimi yoksa bu nedir neyin baskisi nerde hangi kitapda yaziyor ,sartlarmi susturan , neden nasil kabul edilir cogu sacma yasam tarzini , bu devirde halen ev ev icinde , böyle gelmis böylemi gitmeli dusuncesi bu nedir , taslarin oturmadigi evlige bir evlat vermek zorunluluk mu umut mu yoksa yada hayata bir sifir baslatilmakmi , kadin erkeksiz birey olamazmi , evlilik cogu icin acaba neyi ifade ediyor,

ßende anlamıyorum bunu ve nezaman dile getirseem bekara koca boşamak kolaydır deniliyor. ya neden kolay oLsun anlamıyorummmmmmm dayaak yiyipte binlerce kez affedeni... bebeğim var sırf onun için dayağa katlanırım diyeni anlamıyorummm.... ßeßeğe acı bari kendine acımıyorsan. büyük konusmak istemiyorum ama ben bukadar ezilemem ya! ve bunların aileyle ilgisi yok ßence... ailelerimiz çık gel sakın ezilme dese bile kızlar susuyor saklıyor ağladığı halde iyiyim annecim diyorlar ve akşamına yine dayak diyorlar. bende haksız olabilirim diye kendilerine birde teselli veriyorlar!
 
Ama seviyorum kisvesi adı altında her türlü naneyi affeden hemcinslerimiz yüzünden erkekler kendini birşey sanıyor
Kimse vazgeçilmez değil halbuki..
 
acizlik bana göre , kimi gerçekten aciz gidecdek yeri, arkasında desteği,elinde mesleği yok onlar için cidden üzülüyorum ve hak vermeye çalışıyorum , peki ya okuyup,çalışan ve ailesi arkasında olanlar

mesela arkadaşım dayak yiyor eşinden bi hastanede hemşire maaşı da güzel geleceği de annei kaç kere dedi ben sana kıyamıyorum çekme bu adamı babanda bende yanındayız arkandayız diye ama yok illa çekçem diyor o zaman dilim varmasa da müstehak diyesim geliyor...
 
anlayan cogu arkadasa tsk ederim , sanirim evet toplumsam baski ama hani 40 veyahut 50 yil öncesini olsa anlarim ama ya simdi , bir insan ezilmek icin mi gelir dünyaya yada ezmek icin ?? o kötü erkekleri yetistirende bir anne yani bir kadin ... kizlarimiza terbiye verende bir anne , erkege o egemenligi verende yine bir kadin ,sizce hersey yine kadinda bitmiyormu?? keske cogu kadin icin özgürlük sadece kelimelerde kalmasaydi , keske ülkemde de kadin haklalari gercekten islemde ve ön ayak olsaydi , yeni nesil buna dur demeli ,
 
Kadınlarımıza evlilik seçilmişlik gibi geliyor

Toplum içinde statü olarak görüyorlar evliliği

Birazda kolaycılık var, sırtlarını birine dayayıp yaşamak karşılığında da adama itaat etmek kolay geliyor

Her zaman söylerim bazı kesimler için bu söylediklerim geçersizdir. Yani elinden okuma hakkı, özlük hakları alınmış kadınlarımız var, töreyle alınıp veriliyorlar onlara asla bir şey demem.

Ama okuyup, diplomasını duvara asıp ev hanımı olmuş sonra da kocası tarafından ezilmiş kadınlar için durup düşünüyorum, büyük konuşmak da istemiyorum ama kendi tembellikleri. Yok çocuk için, yok dul yaşam zor falan bir sürü bahane, bu eziyeti çekmekten hoşlanıyorlar.
 
Çünkü küçükken kız çocuklarına hep daha fazla korumacı davranılıyor 18 yaşını bırakın daha 24 25 yaşındaki kızlara bile aynı tavır sürüyor.Dolayısıyla yasaklarla büyüyen sevgisini bile rahatça yaşayamayan çocuklar büyüyünce de hep birilerine bağımlı hissediyor. Duygusal açıdan tabi(kendi parasını kazansa bile). Bence sebep bu kendisini özgürce yaşayan insan başkasına bağımlı olmaz bu kadar.
 
Ben 1940-50-60 ve 70 lerin ilk yarısında doğan türk kadınlarının özellikle de erkek annesi olanlarının genelinin ruh hastası olduğunu düşünüyorum.

Ciddi ciddi psikolojik sorunları var ve bu da kurtuluş savaşı sonrası savaşlarda kaybettikleri vatan eş çocuk ve yokluktan kaynaklı olarak gelişen bir psikozdu bence.
Birazda eğitilmemişlik cahillik vardı.
Haliyle erkeği bir güvence ve tek hayat kaynağı sanarak büyüttüler evlatlarını.
Kızlarını da erkeklerini de yetiştirme tarzları hastalıklı.
35 Yıllık bir kayıp bir söz konursu türk toplumu için.

Yeni nesili beğenmezler ama, ben yeni nesil kadının erkeği gerçekten yola getireceğine inanıyorum.
yeni nesi kadın ayağa kalkmış ve dik duruyor.
Bir erkekten ne istemesi gerektiğini ve erkeğin ne yapıp yapmaması gerektiğini niliyor.

Mesela herkes boşanmaya kötü gözle bakar ve artmasından dolayı herkes şikayetçidir korkar.
Fakar bir laf var "su bulanmadan durulmaz"
Bu güne kadar susan sineye çeken kadın yüzünden erkekler bu kadar kolay şiddet uyguluyor ve bu kadar kolay bencilce aldatıyor veya hareket ediyor.

Erkeğe bunun yanlışlığının bir şekilde toplum olarak anlatılması gerekiyor bence.

Hiç kimse genç ömrünü heba etmesin yazıktır, kadın ikinci sınıf değil kadın "ANA"dır.
 
anlayan cogu arkadasa tsk ederim , sanirim evet toplumsam baski ama hani 40 veyahut 50 yil öncesini olsa anlarim ama ya simdi , bir insan ezilmek icin mi gelir dünyaya yada ezmek icin ?? o kötü erkekleri yetistirende bir anne yani bir kadin ... kizlarimiza terbiye verende bir anne , erkege o egemenligi verende yine bir kadin ,sizce hersey yine kadinda bitmiyormu?? keske cogu kadin icin özgürlük sadece kelimelerde kalmasaydi , keske ülkemde de kadin haklalari gercekten islemde ve ön ayak olsaydi , yeni nesil buna dur demeli ,

40 50 yıl öncesini bir yana bırakalım hala öyle.
Gizli bir hükmü var bu psikolojinin.
Lafta herkes modern kelimeler kurar ama, iş icraatte çıkıyor ortaya.
Bakıyorsun aklı başında her insanın lafı yola çıkıyor.
Kadın geride durmalı.
Artık nasıl damarımıza kanımıza işlemişse bilmiyorum kurtulmamız yeni nesilin anne olduğu zamanlara bağlı bence.

Yok inan ki değişmez.
Türk kadını erkeği güvence hayat dayanağı olarak görmekten vazgeçmeyecek bu gidişle.
Ne zaman kadın kendi çalışır kendi parasını kazanır işte o zaman ben erkeğe para için değil hayat arkadaşlığı için ihtiyacım var derse o zaman düzelir bu durum.
 
Bana göre herşeyin başı cehalet...

Ne ezileceksin, ne de ezeceksin... Saygı, güven, sadakat çerçevesidir evlilik.
Bunun beraberinde aşk - sevgi - tutku olması gerekir...

Eğitimli bir kadın - bundan kastım bir sürü üniversite bitirmiş olmak değil, kendisini eğitmiş olan bir kadın, ailesi hangi alt yapıdan gelirse gelsin, ne gibi şartlarda daha önce yaşamış olursa olsun, kendisine olan saygısından dolayı, kendisine denk bir eş seçecektir... Eğer seçimde bulunduğu eş kendisine psikolojik baskı veya fiziksel şiddette bulunuyorsa, daha bunu ilk yapışında ayrılacaktır veya sonrasına müsade etmeyecek şekilde kendisini koruyacaktır...

Özellikle günümüz kadınlarında maddi özgürlük gibi bir imkan var, bu imkan sayesinde erkekler öyle ya da böyle karşısındaki kadına - daha özgür, daha bilinçli, daha eğitimli, toplumda daha da kabul görülen oldukları için - zorunlu bir saygı duyuyor... Kim başarılı olan, toplumda söz sahibi, düzgün bir karaktere sahip olana saygı duymaz ki??

Maddi özgürlük olmasa dahi, kadınların kendisine saygısı olması gerekli en başında. İlla çalışmak değildir veya bir üniversite diploması değildir saygınlık kazanmak. Ne ile uğraştığın önemli, gününü nasıl geçirdiğin, kendini nasıl bilinçlendirdiğin önemlidir. Bütün gün ev işi ile uğraşıp, sonra o gün senin bu gün benim gezerek 3-5 dedikodu yaparak, kayınvalide çekiştirip, sonra o gazla gelip eşine yüklenmek değildir... Boş vakitlerini kaliteli değerlendirmektir bana göre, en azından kendisine saygısı olan, iyi eğitimli bir gelecek yetiştirmek isteyen (çocukları için) kadınlar bunu yapacaktır... Belki de en büyük yanlış burada bir yerlerde gizli... Kaliteli zaman geçirmemek!

Bu birazda kadınların elinde. Feministçe bir düşünce gibi mi gelir size bilmiyorum, fakat yerini bilmek istiyorsan, yerini bildireceksin (zorbalık veya terbiyesizlikle değil tabii ki) , bu bu kadar basit...

Ama dediğim gibi, saygı karşılıklı olduğu sürece bir evlilikte kavgalarda çıksa, tartışmalar da yaşansa o evlilik yürür.
Ne zamanki saygı çerçevesi kalkar, güven zedelenir, o evlilikten bir hayır gelmez.
Dur noktasını bilmek çok önemli... Hem kadın hem de erkek için..
 
Back
X