Suan çok mutlu oldum içime umut geldi.cok teşekkür ederim
İnşallah bende bizde sizler kadar şanslı oluruz oğullarimla.
Peki size transfüzyon tehsisi kaçıncı haftada kondu.kacinci evredeydiniz.aralarinda ne kadar hafta farkı yada yüzde kaç kilo farkı vardı. Bende capaya gidiyorum prof recep hasin özel muayenesinde gittim. Pek umit verici konuşuyorlar can sıkıcı şeyler sürekli.
Allah bebeklerimizin sağlıklı uzun ömürlü evlatlar olmasına nasip etsin.darisi bizlerin başına
Ben de 17.haftada konuldu teşhis. Şu anda bıcır bıcır evde dolanan Liva için İzmir' de bir Prof. 2 haftası var demişti. Aslında onlar da ellerindeki bilimsel verilere göre yorum yapıyorlardı. Ancak 1 hafta içinde hemen İstanbul' dan sizin de gittiğiniz Prof.Dr. Recep Has' tan randevu aldık. Kendisi işini iyi yapan birisi. Ne görüyorsa onu söylüyor. İş ahlakı ve etik değerlere sahip insanları ve hekimleri bu devirde bulmak zor bilirsiniz. Ancak biz o zaman bize söyledikleri için Recep Has' a içten içe kızsak da kendisi 1 cm ile Laser operasyona gerek olmadığını söyledi. Belki de bu dikkati ve etik davranışı nedeniyle kızlarımızı kucağımıza aldık. Sonrasında 15 gün sonra bir daha kontrole çağırdı. %33 diskordans yani kilo ve gelişim farklılığı vardı aralarında. Bize bu durumun aslında TTTS başlangıcı bile sayılmayacağını, bunun doğuma kadar böyle gidebileceğini söyledi. Ancak başka önemli bir problemi de çekinmeden söyledi. Rahim ağzı uzunluğu. Sıvı eşitsizliği rahmimi hayli zorluyordu. Bunu zaten anlıyordum. Bu nedenle yaptığı ilk ölçümde 25 mm olan ölçü, 15 gün sonra 15 mm' ye kadar düşmüştü. Hiç unutmuyorum. "Şimdi bile doğurabilirsiniz..." demişti o gün. Moralimiz önce TTTS açısından düzelmiş, 3 dakika sonra rahim ağzı uzunluğundan dolayı tamamen tükenmişti. O moralle 650-700 km yol gittik eşimle. Ancak hiç umudumuzu kaybetmedik. Hep dua ettim.
Ben aslında tedaviyi istemeyen doğum doktorlarının yüzüne ikamet ettiğim yerde değil de, babaevimin bulunduğu ilde doğum yaptım. Bunda eşimin çok büyük desteği oldu. Her hafta sonu 450-500 km yolu gitti geldi. Bana çok büyük moral oldu. Hep hafta hafta ilerledik. Aşağıda derlemesini yaptım...
"26 eşik, 26 yı geçersek belki yaşarlar,
"27 daha iyi, aaa 28 oldu. 29 da ciğerleri gelişiyormuş. "
"Bence 30' u çok rahat görürüz, doktorumuz 32 yi görürsek çok iyi dedi,"
"Bence bunların niyeti 34.haftada gelmek, aman rahatları yerinde 35' den önce gelmezler, 35 de hem emme refleksleri gelişir, 36.hafta tek yumurta ikizlerinde miyatmış, 36 olsun da öyle, 37 mi? offff..."
Tabi bu cümleleri yazdığımız kadar kolay geçmedi süreç. Birçok sorun. Zaman zaman üzüntü, zaman zaman sevinç, zaman zaman buruk anlar... Anlatılmaz gerçekten. Ama tekmelerini attıkça evin içinde çığlıklar atıyorduk. 32.hafta' da doktorumuz şaşırtıcı şeyler olduğunu söyledi. Böyle birşey tıp verilerine göre açıklanamaz dedi. 32.haftaya kadar zor ilerleyen kordon doppler' i adeta yeniden düzenlenmişti. Bunun ancak kordonun içine damarlar eklenerek mümkün olabileceğini söylemişti doktorumuz. Ki kendisini o haftaya kadar içten içe hep bilimsel konuştuğu için, bilimsel verilerin dışına çıkmadan herhangi bir olasılığı söylemediği için hep eleştiriyordum. O hafta eve giderken gerçekten uzun 17.haftadan sonra başlayan ve süregelen moral bozukluğunun yerini neşe almıştı. İşte o andan itibaren bir de 1.15 mm ye kadar düşen rahim ağzının 30 mm yükselmesi de bir başka imkansızlar arasına girmişti. Oysa ne serklaj vb. gibi herhangi bir önlem de alınmamıştı rahim ağzı için. Tamamen kendi kendine rahim ağzı toplamıştı. Yani anlatsam roman olur aslında. Bunu belki de ileri ki zamanlarda küçük bir kitaba dönüştürebilirim de. Çünkü gerçekten birçok kişinin okuması gereken inanç var içerisinde. Yaradan' ın yarattıklarına merhameti var. Yürekten istiyorsanız, istediklerinize yüz çevirmemesi var. İnanç var.
Ben aslında İstanbul' a bavulumla TTTS laser ameliyatı için gitmiştim. Çünkü teşhiş İzmir' de bir prof tarafından konulmuştu. Fakat ne oldu ise 1 hafta' da tekrar TTTS 1.Evre geriledi çok küçük bir değerle. Bu süreçte çok şey öğrendim. Ancak bilimin geldiği nokta da gerçekten harika. Dünya' da çok az yapılan bu ameliyat yani TTTS lazer aslında bir fetal ameliyat. Anne karnında 2 bebeğin yaşam alanına giriyorsunuz. O işi yapan hekimler gerçekten çok büyük insanlar. Hayat kurtarmak için ellerine alıyorlar iğne ucu kadar bir cihazı ve kordon üzerindeki damarlara lazer ile müdahale ediyorlar. Bunu yapmak gerçekten büyük iş. Zaten dünyada 8-10 merkezde yapıldığını duymuştum. Biri de Türkiye' de Çapa' da.
Şunu hiç unutmuyorum. Eşim bir gün Youtube ' da TTTS ile kurtulanların bebekleri bana göstermek ve moral vermek için araştırmalar yaptı. 26.hafta' da doğanlar, laser ameliyat videoları, lazerden sonra annelerle röportajlar. Doğan bebeklerin fotoğrafları. İlginç yaşam hikayeleri... Hatta TTTS' den sonra bir plasentanın bilimsel nedenlerle çekilmiş videosunu bile görmüştük.
Ancak şaşırtıcı bir şeyle karşılaştık. Muhtemelen ABD' de 10-12 yaşlarında bir kız çocuğu bir videonun altına yorum yazmış. "Merhaba, ben bu yöntemle kurtulan bir çocuğum... Umudunuzu kaybetmeyin..." Göz yaşları içerisinde okumuştuk o yorumu. O operasyonu yapan doktorların yerine koyduk kendimizi. Çok büyük, ender insanlar... Tabi onlar aslında en nihayetinde aracı. Allah bizi belki de ilmini en iyi şekilde almış doktorlarla karşılaştırdı bizi. Biz de zaten bunun için dua ettik hep.
Herkes için böyle olsun inşallah.