Merhaba canım, konunu görünce yorum yapmak istedim. 1 ay önce bende 6 aylık sevgilim tarafından terkedildim ve biz aynı evde yaşıyorduk, ruh eşimi buldum diyordum.. Ne kadar eğlenirdik birlikte; dinlediğimiz müzikler, izlediğimiz filmler, okuduğumuz kitaplar, sevdiğimiz yemekler her şey ama her şey aynıydı, sanki birbirimiz için yaratılmıştık. gözümün içine bakar sen gerçek aşksın ben sensiz nasıl yaşamışım bunca yıl, evleneceğim kadın sensin derdi. sürekli gelecek hayalleri bunu takip ederdi tabi ki. yani umudun allahını verdi bana.
Şimdi gelelim ilişkimizin problemlerine.. hayat görüşü olarak farklı insanlardık. o insanları yüzde yüz kötü değerlendirirdi herkesin kötü bi amacı olduğuna ve ona ve bana zarar vereceğine inandırmıştı kendini. Ben ise insanlar tarafından sevilen neşeli ve girişken, özgür kişiliğimle onun tam zıttıydım. giyim konusunda çok tartıştı benimle, sosyal medya, arkadaşlarımın rahat yaşam tarzlarının olması vs onu çok rahatsız ederdi. neden bu kadar tatlı bi kız olmana rağmen siyah ve asi giyiniyorsun fazla dikkat çekiyor insanların içi çok kötü vs diyerek bana çiçekli elbiseler giydirmeye çalışırdı.
En sonunda 1.5 yıl sonra mezun olup memleketine döneceğini ve benim eski ilişkimi bahane ederek benden ayrıldı. zamanımı çalmak istemediğini beni hala çok sevdiğini fakat bu ilişkide bir gelecek göremediğini söyledi. Yani kendince saçma bahanelerle kendi yolunu çizdi. O günden sonra tek kelime etmedi. Yani aşkından ölen gözlerime bakıp gözleri dolan ruh eşim aşkım diye dilinden düşürmeyen adam beni bırakıp gitti.. hayatından gayet memnun ve yoluna bakıyor şimdi.
Şimdi geçmişe baktığımda diyorum ki; nelly, kendini kandırmışsın adam senin ruh eşin falan değildi. Beynimizde hayallerimizin erkeğini oluşturmuşuz bir kalıp var orada, ve gelip yüzümüze bakıp 2 güzel söz eden adamları o koltuğa oturtup sanki ruh eşimizmiş gibi kendimize yalan söylüyoruz. Onları hayalimizdeki kişiler zannediyoruz. O da aslında aynısını yapmış belkide beni hayallerinin kadını sanmış, kendine ve bana yalan söyleyip durmuş aylarca. Boşta kaldığı bir anda da patlamış ve o kişinin ben olmadığımı anlamış zamanımı çalmak istememe durumu buymuş meğer, durup düşününce bunu anlayabildim. Üzüldüm mü? evet. Ağladım mı? belki bir kaç kere. Şuan aklıma geliyor mu? hemde her gün. acaba diyorum, acaba hata mı ettim gitmesine izin vererek. Ama hayat orada akıp gidiyor, kendimiz için birşeyler yapmak bizim elimizde. Belki de muhafazakar düşünceleriyle benim geleceğime engel olacaktı. Onsuz daha mutlu ve başarılı olabilirim diyorum şimdi.
Her şey senin elinde bunu unutma. Eğer ki güçlü, başarılı ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir kadın olursan herkesin hayalindeki kadın olabilirsin. Mutluluğunu bir erkeğe bağlama, bundan çok daha değerlisin. Mutlu kadınlar herkesin ruh eşidir. Bütün erkekler kadınlarını baskılamak ve kendi dairesinde tutmak ister. Ancak sonunda hepsi güçlü kadınlara saygı duyar. onun kurallarıyla yaşayan, ağlak, tek mutluluğu erkeğinin ona iltifat etmesi olan kadınlara değil. üzerinden 10 yıl geçip arada aşk kalmadığında geriye kalan tek şey saygı ve arkadaşlıktır bunu unutma. Seni yüceltecek, destekleyecek, olduğun gibi sevip sayacak bir erkek bulduğunda bu ağlamalarına gülüp geçeceksin.. Ben mi? henüz bu kişiyi bulamadım ama kendim için bir şeyler yapıyorum aklımı sürekli meşgul tutuyorum kitap okuyup yoga yapıyorum evde. yaz tatilinden sonra kendimi okula ve kariyer planlamaya adayacağım. Aşk aramayı bıraktım şimdilik daha zamanı var.. Sana tavsiyem kendin için bir şeyler yap, kim bilir belki de pişman olur böylece, ama sakın buna bağlama hayatını. Kendini sevip saygı duyarsan herkes seni sevecek, göreceksin :)