Yasamsal kriz

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

BlueCalypso

Yeni Üye
Kayıtlı Üye
2 Mayıs 2022
3
3
1
31
Merhabalar, 1 ay önce annemi kaybettim. Onu kaybettiğimden beri hayatla olan bağlarım koptu sanki. Şimdi yaşamsal bir krizin içinde gibi hissediyorum. Ölümden sonra yaşam var mı, yoksa hepimiz için ölüm bir yok oluş mudur? Bu konuyu cok araştırdım, yapılan çalışmalardan. Yok oluş tarafının açıklamaları daha mantıklı gibi, ancak o zaman da yok olacaksam neden yaşıyorum moduna girdim. Ölünce zaten her şey anlamını yitirecek var olduğumu unutacağım ise yaşamın anlamı nedir?
Siz neler düşünüyorsunuz, ölümden sonra yaşam var diyorsanız buna neye dayanarak inanıyorsunuz? Ölünce hepimiz yok olacağız diyorsaniz da şu andaki yaşantınızı nasıl sürdürebiliyorsunuz?
 
Ben 11 ay once babami kaybettim.Bir iki kere ruyamda hastayken benden istedigi gibi birseyler istedi.Bunlar yapilabilecek seylerdi.Mantikliydi.Cocuklara harclik ver dedi bir defasinda kalktim ertesi gun aglayrak harclik dagittim.Olmuslerimize en cok yarayan seyin sadaka vermek oldugunu düşünunca bana cok mantikli geldi.Ve bu ruyalarla iyice inandim ki bedensiz yasam devam ediyor.Rüyalarda bedeninle degilsin ama kalktiginda ne yaptigini hatirliyorsun.Yani böyle bir yasam sekli var .Ölumle bu kalici hale geliyor.Neden bu kadar yok olusa odaklandiniz siz .En kolayi bu degil mi?Aciniz cok taze ama farkli kaynaklara yonelmenizi tavsiye ederim.
 
Kaybınız için üzüldüm Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun annenizin 🙏🏻
Ben ahiret hayatına inanıyorum. Bir insanın varoluşu bile acaip mucizevi şekilde. Bir sperm, yumurta ile dölleniyor. Kadın 9 ay karnında taşıyor. Ve içinden yeni bir canlı çıkıyor. Şimdi bu bile insan aklının ermeyeceği bir şey. Kaldı ki ilk insanın sıfırda yaratılmış olması ve sonrasında çoğalmamız lazım.
Bu sadece bir örnek. Yaşama baktığın zaman bu muazzam düzeni kuran ilahi bir güç olmalı. Kışın milyonlarca kar yagıyor, hiç biri birbirine değmiyor. Milyonlarca gezegen var, sadece dünyada yaşam var. Dağlar, denizler, nehirler… bunlar kendiliğinden mi oluştu?
Esas bunları sorguladığımızda aslında dünyada bir karınca kadar az yer kapladığımızı hissediyorum ben. Bu ego, hırs, kıskançlıkların ne kadar boş olduğunu düşünüyorum.
 
Allah rahmet eylesin, size sabır versin. Aileden birinin ölümü çok zor. Hele hassas insanlar için daha zor.
Evrende bilimsel açıdan bakıldığında da dini olarak bakıldığında da hiçbir şey ölmez. Ölü bir insan, hayvan, bitki toprakta çürür, toprağa suya havaya karışır. O topraktan çıkan besinleri yeriz. Her canlı, bir öncekinin devamı gibi. Bir yaprak düşer, toprakta yok olmaz, doğaya karışıp yeniden can bulur.
Kuranı kerimde de bu konuyla ilgili yeterli bilgi var. "Bedenler hatta kemikler kabirde toz haline gelir. Biz mahşerde onları tekrar ete kemiğe bürürüz" diyor Allah.
"İnkarcilar 'kim bu toz haline gelmiş kemikleri eski haline getirebilir' diye sorarlar.
Biz getiririz, deriz. O bedenleri ikinci kez bir araya getirmek, ilk şeklini vermekten daha kolaydır."
İnandığım şeylere geleneksel değil, araştırarak inanma taraftarıyım. Ve ikinci dünyanın olduğundan şüphem yok. Zaten kuranı Kerimi bir kez Türkçesiyle okuyan bir insanın aklındaki tüm soruların çözüleceğine inanıyorum. Bence her şeyi reddeden insanlar, yeterli araştırma yapmadıkları için ya da yetersiz cahil insanlardan yanlış cevaplar aldıkları için akıllari ve kalpleri tatmin olmuyor.

Şunu da söyleyeyim (bu konuda ilmi bilgim yok tamamen tahmini bir şey) uzaydaki karadelikler bence dünyadan ikinci dünyaya geçişle ilgili ipuçları taşıyor. Çünkü karadelik teorileriyle ilgili simülasyonlarda, yutulan cismin kendisinin ya da enerjisinin, karadeligin görünmeyen tarafında yeniden var olduğu iddia ediliyor. Bence ruh da böyle bir şey olabilir, bedenden ayrılıp gözümüzün görmediği bir alanda varlığını sürdürüyor. Neyse çok karıştırıp cahil durumuna düşmeyeyim.
Aciniz zamanla hafifleyecek, emin olun. Geçmese de sızısı kalsa da. Anneniz için çokça iyilik yapmanızı tavsiye ederim. Yapılan iyiliklerin onlara ulaştığını ve ferahlattigini söylüyor peygamberimiz.
 
Başınız sağ olsun.
Varoluşçu ekolü benimseyen kitaplar okuyabilir, ya da varoluşçu terapiye başlayabilirsiniz. Eğer inanan bir insansanız da pozitif psikoloji ekolünden yararlanabilirsiniz.
Sorularınızı cevaplamaz ama cevapları nasıl arayacağız konusunda size yardımcı olur.
 
Kaybettiğin kişi hayatta asla yeri dolmayacak biri acın cok buyuktur sana güç kuvvet diliyorum,allah annenın ruhuna rahmet göndersin 🌸

Sorgulamak zaten doğru olanı. Doğru yolda arastırdıgında sonuca ulasacagından emınım. Asla amaçsız yaratılmadık, amaçsız olsaydık bu kadar olağanüstü yaratılmazdık. Ben insanı bi bedenden önce bi ruh olarak görür anlamaya çalışırım. Zihnin hissettiklerin sevincin suan duyduğun acın bile ruhun sonsuzluğunu anlatacak sana.

Gerçekten yok olan sadece beden. Annen için hayırlı işler yap ona dualarla hediyeler gönder. Rüyalarında,hayatın içinde yaşadıklarınla annenle bağının kopmadığını anlayacaksın 🌸
 
İnsan aklının açıklayamayacağı şeyler olduğunu düşünüyorum , ne kadar düşünülürse düşünülsün aynı belirsizlik hissi olacak. İnançlı olmama rağmen bazen o belirsizlik hissini yaşıyorum
 
Bu konu hakkında ben de saatlerce kafayı yiyecek seviyede düşünmüşümdür.Hatta ölüm anksiyetesi oluşturmayı başarmıştım bi ara.Kendimce cevaplar bulmaya çalıştım ancak hep bi noktada tıkanıyor, ben de artık düşünmemeyi seçtim. Ancak düşündüğüm zamanlarda şöyle açıklamalar buldum:
Ölümü, materyalist düşünce ile açıklarsak bu hayata gelmeden önceki halinizi, annenizin karnındaykenki düşüncelerinizi ve varlığınızı hatırlayabiliyor musunuz? Cevabınız hayır olacaktır. Bizi şuanki bedende kendimiz yapan sahip olduğumuz bilincimiz, bunu da sağlayan beynimizin ürettiği sinirsel yolaklar, sinir iletimleri, bu iletimler sonucu oluşan düşüncelerimiz. Bilinç, doğduğumuz anda bile henüz oluşan bir kavram değil. Öldüğümüzde de maddi bedenimiz işlevini tamamlayacak, beynimiz sinirsel ileti üretimini durduracak, kalbimiz artık kan pompalamayacak, organlarımız, dokularımız, mitokondrilerinde ATP kullanıp enerji üreten minik hücrelerimiz işlevini kaybedecek ve ölüm gerçek anlamıyla başlayacak. İşte bilimsel mantıkla bakacak olursak evet teorikte “yok oluş” bekliyor bizi, çünkü ölenler ölüm anında ve sonrasında neler yaşadıklarını bize gelip bildirmiyorlar.Bu kısım meçhul. Sonsuz bir bilinçsizlik hali, karadelik.

İşi materyalist bakış açısından çıkarırsak inancımızın gerektirdiği şekliyle manevi boyutuyla ele alırsak; maddi bedenden öte, 5 duyu organımızla algılayamadığımız, bizim beynimizin işleyişini aşan boyutlarda yaşanan birtakım olaylar var, bu inanışa göre maddi bedenimiz artık işlevsiz kalıyor ancak ruhani ve manevi boyutta olagelen şeyler devreye giriyor. Bir noktada bence insan yok olabileceğine inanmayı istemediği için ruhani kısma inanışını daha çok benimsemektedir. Bu açıdan baktığımızda, manevi olarak yok olmayacağız. Cismani beden ölecek ama ruhani beden ölümsüzlüğe intikal edecektir.
Benim kendimce mantık çerçevesinde oturmaya çalıştığım açıklamalar bunlar.
Ancak öldüğümüzde ölü olduğumuzun bilincinde olmayacağız o nedenle şimdiden bunları düşünüp strese girmenin hiçbir anlamı yok. İnançlıysak inancımızın gerektirdiklerini layıkıyla yaşayıp gerisini Allah’a bırakmak, teslim olmak gerekir.

Ben artık şöyle düşünüyorum: herhangi bir zamanda ve herhangi bir yerde dünyaya gelebilmiş olmak çok büyük bir mucize, trilyonlarca ihtimal içerisinden bu mucizenin bana, size, ona, buna denk gelmiş olması şöyle bir durup düşündüğünüzde hayretlere gark ettiriyor kişiyi. Bu hayata hiç gelmeyebilir, dünya ve yaşam nedir, hakkında hiçbir şey bilmiyor olabilirdiniz.
Bu dünyaya gelmek bana bahşedildiyse benim bir görevim olmalı.
Bu hayatta maddi bedenimi sürdürdüğüm sürece bir bitkiye, bir insana, bir hayvana yapabileceğim, dokunabileceğim maksimum iyiliği gerçekleştirmeyi hedeflemem gerek.
Birilerinin hayatına dokunabilmek bence yaşamın ve yaşamda olmanın asıl anlamı.
Koskoca gezegende, bu hayatta ve bu bedende ve şuan burdaysak oturup düşünecek tek bir saniyemiz bile yok, biz mucizemizin farkında değiliz. Bu dünyaya gözlerimizi hiç açmayadabilirdik.
Böyle düşününce bile tüm ego savaşları, tüm hırslar, kavgalar, size yapılan kötülükler o kadar anlamsız hale geliyor ki.
Kaç yılım daha kaldı yaşayacak, hayat bunları takmak için çok kısa. Görevine odaklan.
Özün sözü; ölümle ilgili bazı noktaları aklımız almıyor, sınırlı vaktimizde yapacaklarımız sınırlı, o an geldiğinde burda düşündüğümüz kadar kompleks olmayacak hiçbir şey, doğum anımız gibi ölüm anımız da göz açıp kapayıncaya kadar geçecektir.
 
Merhabalar, 1 ay önce annemi kaybettim. Onu kaybettiğimden beri hayatla olan bağlarım koptu sanki. Şimdi yaşamsal bir krizin içinde gibi hissediyorum. Ölümden sonra yaşam var mı, yoksa hepimiz için ölüm bir yok oluş mudur? Bu konuyu cok araştırdım, yapılan çalışmalardan. Yok oluş tarafının açıklamaları daha mantıklı gibi, ancak o zaman da yok olacaksam neden yaşıyorum moduna girdim. Ölünce zaten her şey anlamını yitirecek var olduğumu unutacağım ise yaşamın anlamı nedir?
Siz neler düşünüyorsunuz, ölümden sonra yaşam var diyorsanız buna neye dayanarak inanıyorsunuz? Ölünce hepimiz yok olacağız diyorsaniz da şu andaki yaşantınızı nasıl sürdürebiliyorsunuz?
Annemin bu konuda ultra bilimsel acıklamaları var,öldükten sonra dirilme yok olsa babannen kesin gelirdi diyo gfklfgklfgklgf
 
Başınız sağolsun. Daha birkaç gün önce yazılmış olan “ben bir ismail miyim” şiirini okursanız 7’den 77’ye herkesin dönem dönem bu sorgulamaları yaptığını göreceksiniz. Zaman verin kendinize.
 
Başınız sağolsun, kaybınız çok değerli ve acınız da çok taze bu sebeple bu derin düşüncelere dalmanız normal. Ben ilk beni sarsan kaybımı lisedeyken anneannemi kaybederek verdim. Benim için çok önemli bir insandı, ikinci annem gibiydi ve sonra hiçbir kayıp bende tesir yaratmadı. Elbette çok sevdiklerimin ölümü beni sarsar ama ölüme bu kadar büyük anlamlar yüklemek bana doğru gelmiyor. Geldik gidiyoruz, milyonlarca yıllık evrende bir toz zerreciğiyiz ve ölmek de yaşamın bir parçası bana göre.
 
Başınız sağ olsun, size sabır diliyorum.
Sorularınıza aslında çok farklı yollardan cevap vermek mümkün ama konu ölüm ve öldükten sonrasıyla alakalı olduğundan işin içine din girecektir, ki dini yorumlar yazılmış, sitede de dini konu ve içerikler yasak olduğundan konunuzu yorumlara kapatmak zorundayım.

Ama size şöyle cevap verebilirim ölen herkesin bedeni yok olur ama dünyaya bir eser, bir düşünce, bir icat vs bırakanların ya da bir insan hayatına dokunanların bedeni yok olur ama yaşamaya devam eder.


Mimar Sinan bizden yüzlerce yıl önce yaşamış ve ölmüş lakin bugün eserleriyle anılıyor ve dünya tanıyor.

Graham Bell 100 yıl önce ölmüş ama bugün birbirimizle haberleşebiliyorsak, elimizde akıllı telefonlar var ise Graham Bell sayesinde, bedeni yok olmuş ama icadı dünyaya mal olmuş.

Mozart, Edison, Da Vinci, Atatürk.

Kimi icatlarıyla, kimi resimleri, müzikleri, kitaplarıyla, Atatürk yeniden diriltip kurduğu gelecek nesile bıraktığı ülkesine yaptığı hizmetlerle, bedeni ölse bile fikirleriyle yaşıyor.

Herkes doğduğunda bir amaç için doğar, kiminin amaçları sınırları aşar dünyaya yayılır, kimi diktiği bir ağaç, yaptığı bir çeşme, okulla bölge halkının arasında yaptığı hayırla yaşamaya devam eder, kimi anneniz gibi evlat yetiştirir, evladı annesini hem kendi ruhunda yaşatır hem faydalı işlerle annesini onurlandırır.

Eğer sadece kendiniz için yaşamaz, bir amaca tutunursanız ölümden sonra da yaşarsınız, aynı Mimar Sinan gibi, Da Vinci gibi, Edison, Einstein, Mozart, İbni Sina ve Atatürk gibi.

Geride bırakacağınız çok büyük bir şey olmak zorunda değil, gölgesinde dinlenilen bir ağaç için dahi ağacı diken kişi anılıyor, okuttuğunuz bir çocuk, giydirdiğiniz bir gariban.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Back
X