Kategori: Diyet

  • Zayıflamak için maydanoz

    Zayıflamak için maydanoz

    Yaza fit bir vücutla girmek isteyenler için çok basit bir tarif…

    Malum yaz geliyor. Tüm kadınlarda bir telaş, bir telaş. Çabuk zayıflamanın yolları kitapları milyonlarca satıyor, zayıflama haplarına rağbet büyüyor. Biz se tamamen doğal olmaktan yanayız. Size vereceğimiz formüle göz atın!

    Yarım demet maydonuzu sapıyla beraber ortadan kırıp blendırın içine koyun içine bir tane tam limonun suyunu sıkıp ve üzerine yarım bardak su koyun. Elde ettiğiniz yeşil suyu her sabah kahvaltıdan 15 dk. önce için. Gereksiz yağların yanması hızlansın.

    Bu bitkisel formülü karaciğer yağlanması şikayeti olanlarda yapmalı. Kür 15 gün ara vermeden yapılıyor ardından 5 gün ara verilip tekrar başlanıyor.

    Maydanoz ile Zayıflamak için tıklayın!

  • Çalışırken şişmanlamayın

    Çalışırken şişmanlamayın

    İşte size hem sağlığınızı hem de ideal kilonuzu koruyacak birkaç öneri…

    Her sabah işyeri servisi, toplu taşıma araçlarıyla ya da kendi aracıyla işe gidenler plaza ya da ofislerde yaşamlarını sıkıştırır. Bu tekdüzelik ve spora vakit ayıramamak neticesinde de kilo almak kaçınılmaz olur. Hem kilo almanızı engellemek hem de sağlıklı yaşam için size faydalı tavsiyeler…

    – Asansör kullanıyorsanız, ofisinizin bulunduğu kattan birkaç kat önce inin ve merdivenleri kullanın.

    – Eğer işiniz masa başında ise her yarım saat bir kalkıp ofiste biraz yürüyün.

    -Öğün atlamamaya çalışın. İşyerinde nitelikli ve abartmadan yiyin. Aralarda acıkırsanız taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın.

    – Bol meyve ve sebze tüketin. Yanınızda salatalık getirin. Günde en az beş porsiyon tüketin. Bir porsiyon, iki-üç kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya iki-üç adet küçük boy meyve (örneğin erik), bir küçük kase meyve salatası veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar fazla kalori yükü yapmadan sizi tok tutar.

    – Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. İşyerinde her gün farklı bir et cinsi seçin.

    – Ne kadar alkol tükettiğinize dikkat edin. İçki çok kalorilidir ve şişmanlatıcı yiyeceklere karşı iştahı artırır.

    – Bol bol su için. Günlük hedefiniz altı-sekiz bardak olsun. En fazla 12 bardak için. Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin. Bitkisel çay tüketiminde özellikle rezene ve zencefili seçin.

    – Düzenli olarak balık yiyin. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalye, konserve ton) tüketmeye özen gösterin.

  • İyi bir diyet nasıl olmalı?

    İyi bir diyet nasıl olmalı?

    Diyelim ki kilo probleminiz var. Çözmeye de kararlısınız.

    Hatta çok beklemeden bugün hemen başlamak istiyorsunuz. Aman acele etmeyin. Önce şu sorulara en doğru yanıtları arayın: Bu işi nasıl başaracaksınız? Süreç nasıl başlayacak, nasıl işleyecek? Diyet bitince ne olacak? Verilen kilolar yeniden geri mi gelecek?
    Şunu hemen belirteyim ki diyet yapmak fevkalade zor bir iştir. Her şeyden önce ortalıkta bu kadar yiyecek içecek varken, televizyon reklâmlarının neredeyse yarısı yiyecek içeceklere ayrılmışken, stres, gerginlik, depresyon, endişe, hiddet, öfke gibi yeme davranışlarınızı kontrolsüz hale getiren ruhsal sorunlar bu kadar yaygınken diyet yapmayı düşünmek de, başlamak da, sürdürmek de doktorunuz ve diyetisyeninizin size verdiği önerileri yaşam tarzınız hale getirmek, yani içselleştirmek de kolay değildir. Hepsi de çok ciddi bir ön hazırlık, sıkı bir konsantrasyon, güçlü bir sosyal destek, motivasyon gerektiriyor.

    SABOTAJCILARA DİKKAT!
    Her şeyden önce yemeyi ruh halinizden uzak tutmak, davranışlarınız ve duygularınızın yeme içme isteğiniz üzerindeki etkilerini baskılamak son derece zor bir iştir. Evde eşiniz, çocuklarınız, işyerinde iş arkadaşlarınız, komşu gezmelerinde mahalle dostlarınız, sosyal toplantılarda sevdikleriniz, akrabalarınız, isteyerek ya da istemeyerek önünüze pek çok sabotajlar koyacaklar, hatta kendileri diyet sabotajcıları haline gelecektir.
    Sokağa çıktığınızda gördüğünüz outdoor reklâm tabelaları, okuduğunuz gazete ve dergilerdeki damak çatlatan lezzetler tavsiye eden tarifler, televizyonda izlediğiniz salamlı, sucuklu, pastırmalı, pizzalı, makarnalı ve tabiî ki her çeşit tatlılı reklamlarından çok değil iki üç gün sonra aklınızı karıştırmaya, içinizi gıdıklamaya başlayacağından emin olabilirsiniz.
    Bunların hepsi doğru ama emin olunuz ki tamamı üstesinden gelinebilecek sorunlar. Benim tavsiyem özellikle yeme içme kararlarınızla ruh haliniz arasındaki ilişkiye çok önem verin. Bu ilişkiyi minimumda tutmak için akılcı stratejiler geliştirin.

    HER KİLO HİKAYESİNİN BİR NEDENİ VARDIR
    Önemli bir nokta da şu: Kilo almanızın nedeni bedensel bir hastalık ya da metabolik bir bozukluksa, bir hormonal dengesizlik, biyolojik aksamaysa siz ne yaparsanız yapın verdiğiniz kilolar temelde yatan sorunu halletmediğiniz için çok değil, birkaç ay içinde fazlasıyla geri dönecektir. Bunu şu şekilde de anlatabilirim: Diyelim ki başınız ağrıyor. Baş ağrınızın sebebi de “kronik sinüzit”. Kronik sinüzite bağlı baş ağrısını tabiî ki bir ağrı kesiciyle geçici olarak hafifletebilirsiniz ama eğer ağrının arka plandaki nedeni; kronik sinüziti tedavi etmeyi unutursanız yuttuğunuz ağrı kesici hapın etkisi geçer geçmez başınız yeniden ağrıyacak, hatta sinüzit kronikleşeceği için daha sonraki günlerde baş ağrılarınız daha şiddetli olacak ve daha sık tekrarlayacaktır.
    Tıpkı bu örnekte olduğu gibi insülin direncinin, polikistik over hastalığının, böbreküstü bezlerinin aşırı çalışması ya da tiroid tembelliğine bağlı bir kilo sorununun geçici bir diyet programıyla ortadan kaldırmaya çalışmak da kronik sinüzite bağlı baş ağrısını ağrı kesiciyle tedavi etmeye benzeyecek, yani diyetin etkisi sadece uygulandığı süreyle sınırlı kalacaktır.
    İşte bu nedenle bedensel bir sorununuz olup olmadığını anlamadan, ruhsal bir probleminizin varlığını araştırmadan hiçbir diyet programına başlamayı asla düşünmeyin. Özellikle iki-üç kiloluk bir fazlalıktan daha fazlasından kurtulmayı hedeflediğiniz durumlarda bu hataya sakın düşmeyin.

    İLAÇLARA DİKKAT!
    Son bir hatırlatma daha: Kilo almanın düşündüğünüzden ve bildiğinizden çok daha farklı nedenleri de olabiliyor. Mesela ilaçlar! Depresyon tedavisinde kullanılan ilaçların pek çoğu, epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçların bazıları, antipsikotik hapların önemli bir kısmı, hipertansiyon tedavisinde kullanılan bazı beta blokerler, alerji tedavisinde kullanılan antihistaminikler, kortizon içeren haplar, iğneler kilo nedeni olabiliyorlar.

    SONUÇ
    Bu yazının özeti şudur: Kilo sorunu bir sağlık sorunudur ve diğer sağlık sorunlarında olduğu gibi çoğu zaman bedensel veya ruhsal problemlerle ilişkilidir. Tabiî ki beslenme hataları, fazlalıkları ve tabiî ki aktivite yanlışları, hareketsiz yaşam tarzları da kilo almanıza yol açabilir ama sorununuz sadece bu basit “çevresel karakterli” etkenlerle ilişkili olamayabileceğini unutmayın.
    Mevcut vücut ağırlığınızın yüzde 5’inden daha fazlasını kaybetmeniz gerekiyorsa özellikle şu bilgiyi bir kenara not edin: Kilo probleminin kalıcı çözümü doktor, diyetisyen, psikolog ve egzersiz uzmanlarının bir araya getirildiği güvenilir organizasyonlarla olur.

    Kaynak : Hürriyet / Kelebek

  • Ne zaman diyet, ne zaman detoks?

    Ne zaman diyet, ne zaman detoks?

    Uzmanlar bazen diyetten bazen detokstan yana olurken bizlerin kafası iyice karıştı. Doğru şeyi doğru zamanda uygulamak için ne yapılması gerektiğini sizin için araştırdık ve akıllardaki soruların cevaplarını bizzat bulduk. Diyet ve detoks hakkında merak edilen soruları işin uzmanı Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Aksoy’a sorduk.

    DİYET NEDİR?

    Çeşitli hastalıkların önlenmesi, tedavisi, tanı konulması veya araştırılması için tüketilen besinler ve içeceklerin toplamına diyet deniyor. Bu terimi zayıflama amacıyla hazırlanan besinlerin tüketilmesi durumunda da kullanıyoruz.

    Ne zaman diyet?

    Obezite bir hastalık olmasının yanı sıra pek çok hastalığın (kanser, diyabet, kalp-damar hastalıkları) sebebi arasında yer alıyor. Bu yüzden sağlıklı bir diyet ne zaman yapılmalıdır sorusuna her zaman ve bir ömür boyu diyebiliriz. Sağlıklı ve dengeli bir diyet, obeziteden sizi uzak tutacağı gibi her tür sağlık sorunuyla ilgili olarak da vücudunuzu korumaya yardımcı oluyor. Sağlıklı beslenme bir alışkanlık ve hayat tarzı değişikliği olmalı. Bir dönem değil her zaman yapılmalı.

    Fayda-zarar oranı

    Sağlıklı ve dengeli bir diyet gündelik hayatınızı aksatmaz. Vücudunuzun normal bir şekilde çalışabilmesi için yeterli ve dengeli beslenme şart. Sağlıklı bir beslenme düzeni hastalıkların vücudunuza yerleşmesine de engel oluyor. Bağışıklık sisteminizi güçlü tutuyor. Hayatınıza uyumu kolay olduğu için uygulanabiliyor ve sürdürülebiliyor. Obezite bir ömür boyu mücadele edilmesi gereken bir durum, bu da ancak kalıcı ve dengeli beslenme içeren bir diyetle gerçekleşebiliyor.

    DETOKS NEDİR ?

    Detoks detoksifikasyon kelimesinin kısaltılmasıdır. Detoksifikasyon ise vücuttaki toksik maddelerin karaciğer, akciğer gibi organlar tarafından daha az toksik bir maddeye çevrilerek atılması süreci anlamına geliyor. Bu metabolik bir süreç. Ancak günümüzde detoks diyeti denildiğinde çoğunlukla çok düşük kalorili, çiğnenmeyen besinlerden oluşan, lavman veya bağırsakları boşaltmak için kullanılan birtakım bitki çaylarının kullanıldığı zayıflama diyetleri akla geliyor.

    Ne zaman detoks?

    Vücudunuzun temel detoksifikasyon işlemleri, sağlıklı olduğunuz zaman çalışıyor ve sizi koruyor. Piyasada detoks veya detoks diyeti şeklinde anılan pek çok beslenme şekli bulunuyor. Bu beslenme programlarına bakıldığında 1 gün, 3 gün, 5 gün, 7 gün gibi gün sınırlamaları oluyor, Neden zaman koyulduğunu hiç düşündünüz mü? Çünkü bunların çoğu çok düşük kalorili diyetler, hayatla bağdaşmıyorlar. Bu programla yeterli besin öğesini ve enerjiyi alamadığınız için gündelik hayatınızı yürütemezsiniz. Uzun sürdüğünde ise vücudunuzda bunun yan etkilerini hissedersiniz. Bu yüzden detoks diyetlerinin uzun süreli olmamasına dikkat edilmeli. Detoks diyetleri, enerjisi çok düşük olduğu için, düşük tansiyon, baş dönmesi, yorgunluk hissi ile kendini gösterebiliyor. Detoksu uzman kontrolünde yapmak, gelişi güzel yapmamak gerekiyor.

    Formsanté Dergisi

  • Çalışırken şişmanlamayın

    Çalışırken şişmanlamayın

    İşte size hem sağlığınızı hem de ideal kilonuzu koruyacak birkaç öneri…

    Her sabah işyeri servisi, toplu taşıma araçlarıyla ya da kendi aracıyla işe gidenler plaza ya da ofislerde yaşamlarını sıkıştırır. Bu tekdüzelik ve spora vakit ayıramamak neticesinde de kilo almak kaçınılmaz olur. Hem kilo almanızı engellemek hem de sağlıklı yaşam için size faydalı tavsiyeler…

    – Asansör kullanıyorsanız, ofisinizin bulunduğu kattan birkaç kat önce inin ve merdivenleri kullanın.

    – Eğer işiniz masa başında ise her yarım saat bir kalkıp ofiste biraz yürüyün.

    -Öğün atlamamaya çalışın. İşyerinde nitelikli ve abartmadan yiyin. Aralarda acıkırsanız taze meyve gibi sağlıklı atıştırmalar yapın.

    – Bol meyve ve sebze tüketin. Yanınızda salatalık getirin. Günde en az beş porsiyon tüketin. Bir porsiyon, iki-üç kaşık sebze, bir adet meyve (mesela bir muz) veya iki-üç adet küçük boy meyve (örneğin erik), bir küçük kase meyve salatası veya bir bardak taze sıkılmış meyve suyuna denktir. Bunlar fazla kalori yükü yapmadan sizi tok tutar.

    – Daha az hayvansal (doymuş) yağ tüketin. İşyerinde her gün farklı bir et cinsi seçin.

    – Ne kadar alkol tükettiğinize dikkat edin. İçki çok kalorilidir ve şişmanlatıcı yiyeceklere karşı iştahı artırır.

    – Bol bol su için. Günlük hedefiniz altı-sekiz bardak olsun. En fazla 12 bardak için. Yağsız veya yarım yağlı süt, az yağlı yoğurt ve az yağlı peynir gibi düşük yağ içeren günlük ürünleri tercih edin. Bitkisel çay tüketiminde özellikle rezene ve zencefili seçin.

    – Düzenli olarak balık yiyin. Haftada en az bir kez yağlı balık (örneğin somon, sardalye, konserve ton) tüketmeye özen gösterin.

  • Akşam diyeti

    Akşam diyeti

    Akşam diyeti” yapabilirseniz, emin olun ertesi sabah daha genç ve dinç bir yüz, beden, cilt ve ruhla uyanacaksınız.

    Önce bir hatırlatma yapalım: Ne yediğiniz kadar, ne miktarda ve ne zaman yediğiniz de önemlidir. Sadece bunlara özen göstermeniz de yetmez. Yiyecekleri nasıl pişirdiğiniz, birlikte hangi yiyecekleri tükettiğiniz de önemlidir.
    Beslenmenizi “bedenimize uygun”, yani “genetik, biyolojik, metabolik yapılanmanıza paralel” sürdürüp sürdürmediğinizi belirleyen önemli bir faktör daha var. Günlük enerji kazanımınızı nasıl planlıyorsunuz? Kalorileri sabaha, öğlene, akşama nasıl dağıtıyorsunuz?

    Yaşa, boya, bedensel kurguya, sağlık durumuna, gün boyu gösterilen fiziksel çabanın miktarı ve yoğunluğuna göre değişse de yetişkin bir kadının günde ortalama 1700-1800, erkeğin ise 2000-2200 kalori civarında “enerji kazanımına” ihtiyacı var.
    Orta yaşlı biriyseniz eğer, hele bir de yaşlanma sürecine girdiyseniz bu bir günlük enerji kazanımınızı sabah, öğle, akşam yemeklerine nasıl dağıttığınız, nasıl taksim ettiğiniz de en az kalori miktarı kadar önemlidir.

    YANLIŞ NEREDE?

    Bugün uyguladığımız beslenme tarzı genetik yapımızla da, biyolojik mirasımız ve metabolik organizasyonumuzla da taban tabana zıt gibidir. Son 100 yıl, hele hele son 50 yıl dışında insanoğlu gıdayı hiç bu kadar bol ve hiç bu kadar kolay bulamamıştır.
    Dedeleriniz, onların dedeleri, hatta onların da büyük büyük dedeleri sürekli ve düzenli gıda bulmakta zorlanmışlar, sık sık uzun süreli açlıklara, hatta kıtlıklara maruz kalmışlar.
    Ancak son yüzyıl beslenme tarzımız ve netice olarak enerji/metabolizma ilişkimizde inanılmaz bir karmaşıklık oldu. Daha önceleri günlük kalori ihtiyacının ortalama üçte ikisini kahvaltıda, geriye kalan üçte birinin önemli bir kısmını öğle saatlerinde ve kalan küçücük bölümü de akşam erken saatlerde tüketen ve binlerce yıldır bu alışkanlığı devam ettiren “eski insan” gitmiş, yerine sabah birkaç lokma atıştırıp evinden çıkan, öğle aralığında yüksek kalorili ama besin değeri çok düşük fast food gıdalar tüketen ama akşam eve dönünce sofrasında ne varsa silip süpüren, çoğu zaman da adeta “yatağa girene kadar tıkınan yeni bir insan” gelmiştir. Netice mi?

    SONUÇ NE?

    Netice ortadadır. Bundan 100 yıl öncesine kadar “sabahları krallar gibi yiyen, öğlen bir işçi gibi beslenip akşam fakir sofrasıyla yetinen”, dolayısıyla “sağlıklı bir üçgen kurgusu” içinde beslenen atalarımız gidip de yerine tepetaklak olmuş bir beslenme modeli geliştiren yeni insan gelince, bedenlerimiz eskiye oranla daha kolay şişmanlamaya, daha sık kansere yakalanmaya, daha çok kalp damar hastası olmaya, daha güçsüz bir bağışıklık yapılanmasına ve daha kötü yaşlanmaya başlamıştır.
    Kısacası günümüzün beslenme tipi genetik mirasımıza da, biyolojik metabolik yapılanmamıza da yabancıdır. Yaşadığınız ve çözüm bulamadığınız ilaçlarla üstünü örtmeye çalıştığınız pek çok problemin temel nedeni biraz da bu yanlıştır. Peki çare ne?

    ÇARESİ VAR MI?

    Çare yeni bir buluş veya araştırmanın sonuçlarını beklemekte değil, genetik mirasımızda yazılı olanı yeniden hayata geçirmektedir. Çare adına “akşam diyeti” de diyebileceğimiz eski adeti yeniden gündeme getirmektedir. Eğer bunu yaparken birazcık da toplam kalori tüketimimizi azaltabilir, yükte hafif pahada ağır şeyler yemeyi becerir, sadece doğal beslenmeye değil, bedenimizin doğal yapısına, genetik mirasına, biyolojik metabolik organizasyonuna uygun eski tip bir beslenme modeline yeniden dönmeyi de başarabilirsek işimiz emin olun kolaylaşacaktır.
    Bu tabiî ki kolay başarılabilecek bir iş değildir. Yeni hayat bize akşamları bir araya gelmeyi, ailemizle, akrabalarımızla, dostlarımızla akşam yemeklerinde veya gece saatlerinde birlikte olabilmeyi dayatmış gibidir. Çoğumuz sabahın köründe çıkıyor, akşama kadar canhıraş bir şekilde çalışıp yorgun argın evimize dönüyoruz.
    Eve döndüğümüzde de bazen “stresimizi yenmek” adına, bazen “yorgunluğumuzun ödülünü almak” aşkıyla, yani bir sebeple “homidi gırtlak” yiyeceklere abanıyoruz.

    DEĞİŞİM ŞART!

    Çözüm kolay değil, tabiî ki her akşamı birkaç lokmayla geçiştirip yatağa azıcık aç ve boş bir mideyle yatabilmek kolay başarılacak bir iş olmasa gerek. Ama bu değişimi de yavaş yavaş başlatabiliriz. Mesela hiç olmazsa haftada bir ya da iki akşam akşam yemeğinden vazgeçmeyi deneyebiliriz.
    İsterseniz gelin bu hafta bir akşamı erken saatlerde içeceğiniz bir sebze çorbası ve bir parça yoğurtla ya da peynirle geçiştirmeyi deneyin.
    Baktınız olmadı sadece bir parça bitter çikolata veya 3-5 fındık, badem ya da cevizle idare edin. Emin olun ki ertesi sabah daha genç ve dinç bir yüz, beden, cilt ve ruhla uyanacaksınız.

  • Dr. Öz’ün kilo verdiren önerisi

    Dr. Öz’ün kilo verdiren önerisi

    Yıllardır sağlıklı yaşam için önerilerde bulunan, uluslararası üne kavuşmuş başarılı uzman Dr. Mehmet Öz, kilo verdiren üç öneri hakkında bilgi veriyor…

    Kilo verme programı uygulayanlar, bir süre sonra kilo vermemeye başlar. Bu nedenle çoğu kişi programı sonlandırır. Bu duraksama genellikle rejimin ilk ayından sonra olur. Daha aza kalori ve daha çok egzersiz gerçeğine alışan vücut tembelleşmeye başlar. Ancak bu problemi çözmek için uygulayabileceğiniz etkişli yöntemler var.

    1) Güne bu karışımla başlayın:
    Süzme yoğurt, muz, çilek, tatlandırılmamış hindistan cevizi, çekilmemiş keten tohumu ve benim gizli malzemelerimden biri; matcha yeşil çay tozu (pudrası). Bu karışımı yedikten sonra güne yağsız protein ve iyi yağlarla başlamış olacaksınız.

    2) Kalori alımını sabit tutmayın:
    İstikrarlı bir şekilde rejime devam ediyor olabilirsiniz. Ancak her gün aynı miktarda kalori almak, kilonuzun aynı yerde kalmasına neden olabilir. Örneğin vücudunuz kendini günde 1200 kaloriye alıştırır ve zayıflamayı durdurur. Kilo vermeye devam etmek için, aldığınız kalori miktarını çeşitlendirin.

    3) Suyu yiyin:
    Yapılan son bir araştırma, su içeren yiyecekleri tüketen kadınların ilk altı ayda düşük yaş diyeti uygulayan kadınlardan yüzde 33 daha çok kilo verdiğini gösterdi. Hem su açısından zengin hem de besin değeri yüksek yiyecekleri tercih edin. Kavun gibi meyveler ve kereviz, yeşil marul gibi sebzeler bol miktarda su ve vitamin içerir. Düşük sodyumlu et suyundan yapılan çorbalar da iyi bir seçenek olabilir. Bol su içeren besinleri tüketerek aslında hem daha çok yiyecek tüketmiş hem de aynı zamanda kaloriyi azaltnmış olursunuz.

  • Ofis diyetinin 10 altın kuralı!

    Ofis diyetinin 10 altın kuralı!

    Birçoğumuz ofiste diyet yapmanın çok zor olduğunu düşünüyor. Oysa sağlıklı besinleri tercih etmek ve öğün saatlerine dikkat etmek bile sonuç almak için yeterli. Gelin, siz de diyetimizi uygulayın ve yaza formda girin!

    Yaz mevsimi yaklaşıyor, eyvah ince kıyafetler raflardan dolaplara çıktı bile diyorsanız, fakat ofiste diyet yapabileceğinize dair şüpheleriniz varsa, bu yazı sizin için hazırlandı… Ofis diyeti ile yaza formda girebilir, o çok beğendiğiniz yeni sezon yaz kıyafetlerine kolayca sığabilirsiniz…

    Ofis diyeti nedir?
    Ofis diyeti, günün büyük bir kısmında oturarak çalışan kişiler için uygun olan yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme ilkeleri ile örtüşen bir beslenme programıdır. Ofisteki yoğunluğunuz ne olursa olsun, ofis diyetini rahatlıkla uygulayabilirsiniz.
    Ofis diyetini kimler yapabilir?

    Şeker, kalp-damar, yüksek tansiyon, kanser gibi kronik hastalıkları nedeni ile özel diyet yapması gerekenler ve sindirim sistemi sorunu yaşayanlar ofis diyetini yapmamalıdır. Ofis diyeti, 20’li yaşların sonunda 30’lu yaşların ortalarında olan kişiler için daha uygundur.

    İşte ofis diyetinin 10 altın kuralı!
    Kural 1: Sabah uyanır uyanmaz su için…
    Formda bir beden için sağlıklı bir sindirim sistemi olmazsa olmaz bir şarttır. Barsaklarınızın düzgün çalışması ve gece boyu susuz kalan bedeninizin kendisine gelmesi için uyanır uyanmaz 1 su bardağı ılık su, hemen ardından 1 su bardağı oda sıcaklığında su ile güne başlamalısınız.

    Kural 2: Gün boyunca 2,5–3 litre su için
    Su, dolaşımınızın düzgün olmasını sağlayacak, cildiniz güzelleşecek ve ofis diyeti yaptığınız süre boyunca bedeninizde parçalanan yağların bedeninizden hızla uzaklaştırılmasını sağlayacak. Bu nedenle günde 12–15 su bardağı su içmeyi unutmayın.

    Kural 3: Öğün atlamayın
    Zaman darlığı veya unutkanlık öğün atlamanın bir açıklaması olamaz. Yemek yemek, yaşamın sürdürülebilmesi için en önemli etmenlerden biridir ve aynı zamanda sosyal bir olgudur. Bu nedenle ne olursa olsun kendinize günde 6 defa en az 20 dakika ayırmalısınız.

    Kural 4: Tuz tüketiminde sınırları aşmayın
    Tuz tüketiminde sınır tanımazsanız, ileride yüksek tansiyon sorunu yaşama riskinizi arttırırsınız. Ayrıca gereğinden fazla tuz tüketimi, vücudunuzda su tutulmasına neden olur ve bedeninizde şişlik hissedersiniz.

    Kural 5: Sağlıklı pişirme yöntemleri seçin
    Ofis diyetinizi uyguladığınız sürece yapmanız gerekenlerden biri de sağlıklı pişirme yöntemleri tercih etmek. Tüketeceğiniz besinler ızgara, fırında, buğulama veya haşlama olarak pişirilmelidir.

    Kural 6: Yemeğin tadını çıkarın
    Ofis diyetinin en büyük özelliklerinden biri de sizi lezzete odaklamasıdır. Hızlı yemek yemek yerine yavaş yavaş yemeyi öğrenerek, besinlerden keyif almaya odaklanın. İyice çiğnenerek tüketilen bir besinin glisemik indeksi azalacağından ötürü kan şekerinizde dengeli yükselecektir.

    Kural 7: Baharatlardan yararlanın
    Acı kırmızıbiber başta olmak üzere birçok baharatın metabolizmayı hızlandırıcı etkisi vardır. Siz de bu etkiden yararlanmayı deneyin. Yemeklerinize ve salatalarınıza ekleyeceğiniz çeşitli baharatlarla değişik lezzetler elde edebilir, metabolizmanıza destek olabilirsiniz.

    Kural 8: Her gün kendinize yarım saat ayırın
    Ofis diyeti vücudunuzdaki yağlardan sizi kurtararak daha ince görünmenizi amaçlar. Bu nedenle enerji harcaması konusunda da kendinize yardımcı olmalısınız. Ne kadar meşgul olursanız olun kendinize günde yarım saat ayırın ve açık havada yürüyüş yapmanın keyfini çıkartın.

    Kural 9: Acıktığınızda çiğ sebze tüketin
    Ofis diyetini uygularken kendinizi aç hissettiğiniz zamanlarda domates, salatalık, biber gibi çiğ sebzelerden tüketin. Böylelikle hem düşük kalori almış hem de C vitamini ihtiyacınızın büyük bir kısmını karşılamış olacaksınız.

    Kural 10: Ofis diyetinde 6 öğün beslenin
    Ofis diyeti sadece forma girmenizi değil, metabolizmanızı düzenleyerek verdiğiniz kiloları korumanızı da amaçlar. Günde 6 öğün beslenme, en sağlıklı beslenme tarzıdır. Sağlıklı beslenmenin temel kuralını ofis diyeti ile alışkanlık haline getirin. Öğün aralarında 2-3 saat olmasına dikkat etmelisiniz.

    Bayanlar için ofis diyeti örnek menü
    Kahvaltı
    1 dilim peynir çeşidi
    1–2 dilim tam buğday veya çavdar ekmeği
    Sınırsız çiğ sebze
    2 adet siyah veya 3 adet yeşil zeytin

    Kuşluk
    15 adet fındık veya 12 adet badem veya 3 adet tam ceviz
    1 kupa yeşil çay

    Öğlen
    2–3 ızgara köfte kadar et veya tavuk veya hindi veya balık
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
    1 dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği

    İkindi
    1 dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği veya ¼ adet simit
    1 dilim peynir
    Söğüş sebze

    Akşam
    6 yemek kaşığı etsiz sebze veya kuru baklagil yemeği
    1 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilaveli)

    Gece
    2 porsiyon meyve
    Önemli Not: Yukarıda yer alan menü örnek menüdür. Diyet kişiye özeldir ve diyetisyen ile bire bir görüşmeler ile hazırlanmalıdır.

    Erkekler için ofis diyeti örnek menü
    Kahvaltı
    2 dilim peynir
    2 ince dilim ekmek
    Sınırsız çiğ sebze
    4 adet siyah veya 5 adet yeşil zeytin

    Kuşluk
    15 adet fındık veya 12 adet badem veya 3 adet tam ceviz

    Öğlen
    4 köfte kadar ızgara et veya tavuk veya hindi veya balık
    1 su bardağı süt veya 2 su bardağı ayran
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)
    2 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği

    İkindi
    Peynirli tost (yağsız)
    Söğüş sebze
    1 su bardağı ayran

    Akşam
    9 yemek kaşığı etsiz sebze veya etsiz kurubaklagil yemeği
    1 su bardağı yoğurt veya 2 su bardağı ayran
    2 ince dilim tam buğday veya tam çavdar ekmeği
    Bol salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile)

    Gece
    2 porsiyon meyve

    Önemli Not: Yukarıda yer alan menü örnek menüdür. Diyet kişiye özeldir ve diyetisyen ile birebir görüşmeler ile hazırlanmalıdır.

    Dyt. Nil Şahin Gürhan

    Ofis saatleri için diyet önerileri için tıklayın!

  • Kadınlar mı erkekler mi kolay kilo alıyor?

    Kadınlar mı erkekler mi kolay kilo alıyor?

    Kadınların kafasını karıştıran konulardan biri de erkeklerden daha kolay kilo almalarıdır.

    Beslenme Danışmanı ve Estetik Medikal Hekimi Dr.Gönül Ateşsaçan bu durumun çeşitli nedenlerinin olduğunu belirtiyor.
    Kadınlardaki yağ oranı erkeklere göre daha yüksektir ve bu da metabolizmanın yavaşlamasına neden olur. Sonuç daha kolay kilo alınır.Bu nedenle kilo alma bakımından kadınlar erkeklere oranla daha çok dikkatli olmalılar.

    Sorun:Kadınlık hormonunun (östrojen) yüksekliği nedeniyle kalça, uyluk ve karın bölgesinde yağlanma artışına neden olur.
    Çözüm:Beslenmeye daha dikkat edilmeli, açlık değil sık beslenmek önemlidir.Ayrıca metabolizma canlanması için sauna faydalı olur.
    Sorun: Her doğum sonrası alınan ve verilen kilolar metabolizmayı yavaşlatır.
    Çözüm:Hamileyken en fazla 15 kilo alınması gerekir, hamilelik döneminde düzenli beslenme ve 4. Aydan itibaren yapılan her gün hafif bir yürüyüş yapılabilir. Süt verme döneminde sütü artırmak için yağlı gıdalar değil, özellikle bol sıvı gıdalar , komposto tüketilmesi uygundur. Doğumdan 3 ay sonra hafif yürüyüşlere başlanmalıdır.
    Sorun:Akıldan sürekli ve yoğun olarak geçen düşünceler, yaşamı şekillendirirler. Zihinden endişe, öfke , kırgınlık, intikam veya haksızlığa uğranıldığına dair düşünceler geçiyorsa; bu düşünceler bedene geri döner sakın unutmayın ! Konuşmalarınıza dikkat edin, bir şeyi 3 kereden fazla söylüyorsanız , bu bir düşünce kalıbıdır, gerçekleşir.

    • Acı çektirildiği , cezalandırıldığı için nefret duyma. Kendini kurban olarak görme, kendisini hayatta engellenmiş hissetme.” Tiroid dokusunun az çalışmasına ve vücudun yavaşlamasına, kilo almaya neden olur.
    • Kadınlardaki selülit’in nedeni biriktirilmiş öfke ve kendini cezalandırmadır.
    • Şişmanlık aşırı hassasiyetle başlar. Kişinin korunmaya ihtiyacı vardır.Kadınlarda kalçalarda yağlanma olmasının nedeni, Anne ve babaya duyulan inatçı öfkedir.
    • Uyluklarda yağlanma çocukluktan kalma , bastırılmış öfkedir.
    • Çikolata ve şekeri her gün yemek istiyorsanız:Yaşamınızda sevgi eksikliği vardır, sevgi verilse bile sevgi alamıyorsunuzdur. Bu durumu kapatmak için şeker yeriz.
    Çözüm: Egzersiz, düzenli beslenme yanında, ruhsal ve duygusal açıdan destek alınması kilonun kalıcı olarak verilmesini sağlar. Sorunu çözmek yerine tatlı yiyerek bunu unutmayı seçeriz.Bu duruma karşı yemenin yerine geçecek alışkanlıklar edinilmesi önemlidir.

  • Gece atıştırmaları zayıflatıyor mu?

    Gece atıştırmaları zayıflatıyor mu?

    Gece yemek yemenin kilo aldırmadığı hatta bu şekilde beslenmenin zayıflattığı ortaya kondu. Bugüne kadar uzmanların ‘geç vakitte yenilen yemek kilo aldırır’ açıklamaları, obezite ile ilgili çalışmalar yapan Dr. Fevzi Özgönül tarafından çürütüldü.

    Özellikle zayıflamak isteyenlere söylenen saat 18:00’den sonra yemek yemeyin öğüdünün genellikle yanlış sonuçlar doğurduğunu belirten Dr. Özgönül, “Akşam 18:00’den-20:00’den sonra yemek yemeyin öğütlerini dinlerseniz öğlen yediğiniz yemeklerin en değerli kısımları sindirilmemiş olur. Tüm gece boyunca aç kalma endişesi ile gereğinden çok yemek yersiniz ve sindirim sistemi resetlendiği için gece geç saatte tekrar acıkırsınız” dedi.

    Dr. Fevzi Özgönül’ün ezber bozan açıklaması şöyle: “Gece çok acıktığınızda yemek yerseniz az yediğiniz halde doyarsınız. İyice acıktığınızda pişmiş bir sebze yemeği ya da çorba tercih edebilirsiniz. Bunlar hem doyurucudur hem de midede kalış süresi çok azdır. Ayrıca öğlen yediğiniz yemekler tam olarak sindirildiği için, gece uykunuzu bölecek bir açlık hissetmezsiniz. Sağlıklı kilo vermek istiyorsanız öğle yemeğinde proteinli ve yağlı besinleri tercih edin. Sonrasında acıkmayı bekleyin, bu sırada bol su için.”

    Takvim