Pek çok kadın orgazm olamıyor. Hatta olamamanın sıkıntısını bir kenara bırakın, bir de rol yapmak zorunda kalıyor. Artık bu önemli sorundan kurtulma zamanı..

Yaşamda kalabilmek yani ölmemek için doğuştan var olan bazı yeteneklerimiz ve hislerimiz vardır, bunlar sonradan öğrenilmez, değiştirilemez şeylerdir. Hayvanlarda bunlara “içgüdü” diyoruz, insanlardakine ise “dürtü” adını veriyoruz. Dürtüler bilinçaltından gelir. Çok kabaca bir örnek verirsek, yeni doğmuş bir bebeğin meme emmeyi bilmesi veya acıkınca ağlaması bir dürtüdür. Ve cinsellik de bir dürtüdür, hayatın ve de neslin devamını sağlamak için var olan bir dürtüdür. Ama cinsellik ikincil bir dürtüdür…

CİNSELLİK DE İHTİYAÇ

Birincil dürtüler kişinin o gün için yaşamda kalmasını sağlayan dürtülerdir ki; bunlar yemek, su içmek, uyumak gibi yapılması gereken, yapılmazsa kişinin hayatını kaybetmesine neden olacak dürtülerdir. Canlıların hayatta kalmaktan haz duyduklarını ve her şeyi bunun için yaptıklarını biliyoruz. Gerçek olan bir şey var, o da her canlının sonunda öleceği. Ama biz yaşamaktan, bu dünyada olmaktan mutluyuz ve daha uzun kalmak istiyoruz, bunun için ne yapabiliriz?

KİŞİYE GÖRE DEĞİŞİR

Yapabileceğiniz tek şey ama tek şey bir şeyler üretip sizden sonraya bırakmak. Bunun da en doğru, basit ve de tatminkâr yolu bedeninizden bir parça üretmek ve bunu sizden sonraya bırakmak, yani çocuk sahibi olmaktır.
Sahip olunan çocukla, canlı bedeninden olan bir parçanın kendinden sonra da dünyada kalacağını bilir, bir huzur, mutluluk duyar ve de dürtülerini tatmin eder. Neden torunların şimdi insanın kendi çocuklarından daha fazla sevildiği hakkında bir fikriniz oluştu mu?

Çünkü torun o kişinin kendinden sonra dünyada kalacak, ama kendi çocuğundan daha fazla dünyada kalacak parçasıdır, garantisidir. Bu yüzden insanlar kendi çocuklarını kendileri gibi görüp, yapamadıkları şeyleri onların üzerinden yaşamayı isterler ve kendi istediklerinin dışında hareket etmesinden mutlu olmazlar.Kabul edemedikleri şey çocuklarının da bir beyni ve de hisleri olduğudur, sorun da burada yaşanır.

Cinsellik de dürtüdür, ikincil öneme sahip bir dürtüdür, amacı neslin devamını sağlamaktır. Peki neden cinsellik yaşarız?

Üremek için,Zevk için,İletişim, paylaşım olduğu için ,Yapılması gerekli olduğuna inandığımız bir şeydir, ne kadar çok sıklıkta yapılırsa o kadar iyi olduğu öğretilir veya öğrenilir. Bazen gelen maillerde veya telefonda sorulur, “Ben haftada şu kadar seks yapıyorum yeterli mi?” diye…

Neden bana “Günde 3 veya 4 öğün yiyorum, yeterli mi?” diye sormuyorsunuz? Acıkınca yiyorsunuz, seks de acıkınca yapılır, sayısı standardı yoktur, bizse bazı tabularda sıkışıp sekse bazı gereklilikler yüklemişizdir.

CİNSEL ARZU NEDİR?

Cinsel arzu kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusu olup, bedensel (hormonal) problemi olmayan herkeste mevcuttur. Ne zaman cinsel arzu duyarız sorusunu yukarıda anlattığımız konuların ışığında şöyle tanımlayalım isterseniz: Bedensel olarak yeterli olgunluğa erişmiş kadın veya erkek o gününü yaşamsal olarak garantiye aldığında cinsel arzu duyar.
Cinsel arzu kavramı kişiden kişiye ve toplumdan topluma değişmekle beraber genel anlamda “bir eşle seks ilişkisine girmeyi istemek” olarak açıklanabilir.

ÇEVRE ETKİLİYOR

Ne kadar isteğin yeterli olduğu, ne kadarının az olduğu kadından kadına değişir. Bizim toplumumuzda kadınların istek ile ilgili sıkıntılarını çeşitli gruplarda incelemek gerçekçi ve faydalı olacaktır. Erkekler ve kadınlar kabaca aynı ölçüde cinsel istek duyarlar ama yetiştirilme şartları, içinde bulunulan koşullar, aile baskısı, ahlaki ve de dini etkiler kadınların bu isteklerini baskılamalarına, başka kanallara yönlendirmelerine veya gösterememelerine neden olur.

Bu yüzden bu konuda rahat olan erkekler genelde cinsel ilişki arzusunu kadınlardan daha sık duyarlar. Bir kadın olarak eşinizin seksi sizden daha sık ve de daha fazla arzu etmesi, sizin seks isteği yönünden bir probleminiz olduğu anlamına gelmez.