Blog

  • Diyet Yapmanın Doğurganlığa Etkisi Var mı?

    Diyet Yapmanın Doğurganlığa Etkisi Var mı?

    Sağlıklı her kadın bebek sahibi olmayı düşündüğü dönemde beslenmesine ve yaşantısına ekstra dikkat eder. Fazla kilo veya yanlış beslenmeden kaynaklanan aşırı kilo kayıplarının yumurtlamayı olumsuz etkileyeceği gerçeği göz ardı edilmemeli…

    Tek tip diyetler; hormonal dengeyi bozarak, yumurtlamayı durdurabilir. Uzmanların önerilerine kula verirsek; yumurtlamanın sağlıklı olabilmesi için en ideali 36-38 beden olmak.

    Beslenme tarzı doğurganlığa nasıl etki eder?

    Hamile kalma süreci bazılarımız için sancılı bir dönem olabiliyor. Özellikle son yıllarda çoğu kadın hamile kalmakta zorlanıyor ve mikro enjeksiyon sistemi ile hamile kalmaya çalışıyor. Bunun nedeni; hormonal dengesizliğin yanında yoğun ve stresli bir iş ya da aile hayatının içinde bulunmak. Aşırı stres maalesef ki hormon salınımını direkt etkiliyor. Bunun yanında; hızlı hayat koşullarına ayak uydurmaya çalışırken yeterli ve dengeli beslenememek de doğurganlığı etkileyen çok önemli bir faktör. Ayak üstü atıştırmalarla ya da fast food’larla geçiştirilen beslenme tarzı nedeniyle, vücut birçok besinden mahrum kalıyor. Yeterli vitamin, mineral ve kaliteli protein alamamak; hormonların düzenli ve yeterli çalışmasını engelliyor.

    Sıfır beden olmak kadının yumurta sayısını düşürür mü?

    Sıfır beden; vücutta ciddi anlamda vitamin, mineral, protein ve karbonhidrat eksikliklerine neden olup, kişide aşırı gerginliğe yol açarak yumurtlamayı direkt durdurur. Oysa yumurtlamanın sağlıklı olabilmesi, sağlıklı bir bedende mümkündür. Bu beden de 36- 38 beden arasıdır. Sıfır beden veya çok zayıf olmak, vücudun hormonal dengesini bozar. Vücudun demir depoları azalır. Buna bağlı konsantrasyonda azalma, yorgunluk, halsizlik, dikkatsizlik ve düzensiz âdet olma ya da hiç olamama durumu olur. Tüm bu etkenlerin toplamında da yumurtlama gerçekleşmeyerek hamile kalınamaz. Ayrıca sıfır beden bir kadın her şeye karşı ilgisiz ve dikkatsiz olur.

    Sık sık diyet yapmak ya da tek besin içeren diyet programında yaşamak doğurganlığı etkiler mi?

    Hamilelik programı özel bir beslenme programıdır. Bu programı diyet olarak değerlendiremezsiniz. Sık sık diyet yapmak ya da tek besin içeren bir diyeti hamilelik öncesi ve hamilelikte uygulamak son derece yanlıştır. Hamile kalmadan önce de sıkı ve şok diyet yapmak ve kısa zamanda çok kilo vermek hamile kalmayı engeller. Hamile kalmayı planladığınız dönemde hızlı kilo vermeyecek şekilde diyet programınızı ayarlamalısınız. Tek besin içeren diyetler de hamile kalmayı engeller.

    Hamileliğe hazırlanan bir kadın kilo konusunda nelere dikkat etmeli?

    Hamileliğe hazırlanma sürecindeki kadın kilosunu koruyacak şekilde bir beslenme planı düzenlemeli. Bu dönemde kilo ve beslenmeye dikkat edilmezse, hamileliğe gereksiz yere fazla kiloyla başlanır. Hamilelik öncesinde ve hamile kaldıktan sonraki ilk üç ayda kilo korunmalı. Hatta ilk üç ayda kilo alınmamalı. 3 aydan sonra da ayda 1- 1.5 kilo alacak şekilde bir beslenme planı düzenlenmeli. Her ay bebeğin hangi bölümü gelişiyorsa ve annenin hangi rezervleri kullanılacaksa ona göre beslenmek çok önemlidir.

    Hamileliğe hazırlanırken hangi besinlerden kaçınılmalı?

    Hamilelik sürecinde kadında bazı fizyolojik değişiklikler olur. Vücutta aşırı şişkinlik ve su toplanması, kan şekerinde ani değişiklikler ortaya çıkabilir. Anne adayı bu olumsuzluklardan korunmak için beslenmesine çok dikkat etmeli. Hamileliğe hazırlanırken en çok kaçınılması gereken yiyecekler; salamura tuzlu yiyecekler, sakatatlar, konserve yiyecekler, aşırı yağlı besinler ve kızartmalardır. Özellikle tuzlu yiyecekler ödem oluşmasına zemin hazırlar. Ayrıca hamile adayında daha önceden gelen kansızlık söz konusu ise beslenmesi de iyi düzenlenmelidir. Kan şekerinde ani iniş ve çıkış olmaması için basit şekerli yiyeceklerden mümkün olduğunca uzak durulmalı. Bu yiyecekler arasında çay şekeri, şekerlemeler, hamur tatlıları (sütlü tatlıları haftada 1-2 ), kola ve hazır meyve sularını sayabiliriz. Bu arada bebek cinsiyeti, tamamen genetikle alakalı olup, beslenmeyle ilgisi yoktur.

    Doğurganlığı artıran besinler neler?

    Doğurganlığın artması ve döllenmenin sağlıklı gerçekleşmesi için anne adayının özellikle dikkat etmesi gereken nokta; psikolojik dengesini iyi koruması ve vücudu rahatlatan B kompleks vitaminleri içeren bir beslenme uygulamasıdır. B kompleks vitaminin dışında diğer vitamin ihtiyacını da iyi karşılamalı. Bunlar; ceviz, fındık (1 çay bardağı), 5 adet muz, greyfurt, portakal, mandalina, çok tahıllı ekmek, yoğurt, süt, kivi, soya, bulgur, kereviz, brokoli, bezelye ve soya eti, yağsız kırmızı et gibi besinlerden alınabilir.

    Boy ve kilo arasında ne kadar fark olmalı?

    Herkesin ideal kilosu farklılık gösterir. ‘Boy ile kilo arasında 10 kilo fark olmalı’ diyemezsiniz. Böyle bir standart koymak yanlış olur. Boy ile kilo arasındaki farkın kiminde 10, kiminde ise 15 kilo olması gerekebilir. Peki bu nasıl belirlenir? Herkesin kemik yapısı da boy ile kilo farkı da değişir. Örneğin; kalın kemik yapılı insanların kemik ağırlığı fazla, yağ oranı az olur ve bu durumda da kilonun boydan ortalama 10-12 kilo az olması gerekir. Bu farkla insanlar 38-36 beden arası olurlar. Fakat kemik yapısı ince olan kişilerin kemik ağırlığı az olduğundan bu fark 14-17 arası bir farka yükselir. Diğer bir faktör ise vücuttaki yağ oranıdır. İdeal kiloyu belirlemek için vücut, su, yağ ve kas oranına bakılması şart. Ayrıca bel çevresi ve vücudun bazal metabolizma hızı çok önemlidir.

    Taylan Kümeli
  • Cildi Canlandıran Maske

    Cildi Canlandıran Maske

    Ebru Şallı TV 8 ekranlarında yayınlanan sabah programı “Ebruli” de cildi canlandıracak bir maske tarifi verdi. Cilt özellikle kış sonrası mat ve donuk bir hal alır. Cildi canlandırıp parlak görünmesini sağlayacak bu maske ile pürüzsüz ve pırıl pırıl bir cilde sahip olabilirsiniz.

    Malzemeler:

    * 1 çay kaşığı jojoba yağı,
    * 4 adet çilek.

    Hazırlanışı ve Uygulanışı:

    Öncelikle cildinizi iyice temizleyiniz maskemiz temiz cilde uygulanmalıdır. Çileği blenderdan geçirip iyice ezin. Sonrası jojoba yağını ekleyip karıştırın. Yüzünüze dairesel haraketlerle masaj yaparak sürün. 20 dakika bekletip ılık su ile yıkayın. Bu maskeyi haftada 2 gün uygulayabilirsiniz. Cildinizdeki değişime inanamayacaksınız.

  • Tüp Bebek Uygulamasının Zararları Nelerdir ?

    Tüp Bebek Uygulamasının Zararları Nelerdir ?

    Son dönemlerde uygulama sıklığı bir hayli fazlalaşan tüp bebek tedavisi, normal şartlar altında bebek sahibi olamayan çiftlerin her ikisine ait üreme hücrelerinin farklı yöntemlerle döllenmesi işlemine denilmektedir.

    Bu tedavi yöntemi sayesinde günümüzde hasretini çektiği bebeğe kavuşanların olduğu kadar kavuşamayanlar da bulunuyor. Bazı durumlarda sorunsuzca ilk uygulamada ya da birkaç kez uygulamada çiftler bebeklerini kucaklarına alsalar da, bazı faktörler ne yazık ki yöntemin başarısız olmasını da sağlayabiliyor. Peki tüp bebek tedavi uygulamasının herhangi bir zararı var mıdır?

    Tüp bebek tedavisinin zararlarıTüp bebek yönteminin amacı, normal yollarla gebe kalamayan kadınların gebeliklerini sağlamaktır. Yapılan araştırmalar sonucu elde edilen bilgilere göre tüp bebek tedavisinin başarı oranı %50′dir. Farklı teknik ve metotlarla uygulanan tüp bebek tedavisi basit bir süreç olmadığı için, çiftlerin sabırlı olmaları gerekir. Uygulamada aynı zamanda bir takım ilaçlar da kullanılır ve bu ilaçlar ne yazık ki bazı kişilerde çeşitli sıkıntılara yol açabilir. Peki nedir bu sıkıntılar. İşte sizlere tüp bebek uygulamasında karşılaşma riski bulunan zararlar.

    Tüp bebek tedavisinin zararları

    Kimi zaman olumsuz sonuçlarda doğurabilen tüp bebek uygulaması kadınların yumurtalıklarında aşırı büyümeye sebep olabilir. Ayrıca yumurtalıklarda aşırı büyümenin husule gelmesinin yanı sıra yumurtalık kanseri olma riski de bulunur. Döllenmiş embriyonun genetik yapısında bozukluklar, doğmuş olan bebeğin erken yaşlanma belirtilerine sahip olması, yumurtalıkların zedelenmesi gibi sıkıntılar husule gelebilir.

  • Talaş böreği

    Talaş böreği

    Talaş böreği malzemeleri :

    Hamur için:
    – 1 su bardağı süt
    – 1 çay bardağı sıvıyağ
    – 2 çorba kaşığı sirke
    – 1 tatlı kaşığı tuz
    – Kulak memesi yumuşaklığına gelinceye kadar un

    Unu azar azar eklerseniz ve hamur elinize yapışmayı bırakınca un eklemeyi keserseniz, hamurunuz kulak memesi yumuşaklığında olacaktır.

    Yağlamak için
    – 1,5 paket tereyağı veya margarin( 375 gr ) oda sıcaklığında

    Üstüne sürmek için
    – 1 adet yumurta sarısı

    İçi için
    Peynir, kuşbaşı etli, havuçlu, bezelyeli iç.

    Hazırlanışı :
    1.Hamuru yoğurun ve eşit iki parçaya ayırın. 10-15 dakika dinlendirin.
    2.Bundan sonra bir parça üzerinden tarif edeceğim uygulama aynen ikinci hamur parçası için de uygulanacaktır. O nedenle tarifi ilk hamur parçası üzerinden vereceğim.
    3.Hamuru merdane yardımı ile açabildiğiniz kadar açın. Tereyağını eşit altı parçaya ayırın ve birinci tereyağı parçasını açtığınız hamurun üzerine elinizle yayın. Yayarken bir yandan da hamuru elinizle büyütmeye çalışn.
    4. Bu işlem bittikten sonra, hamurun karşılıklı kenarlarını birbirinin üstüne gelecek şekilde katlayın. Hamurunuz kare şeklinde toparlanmış bir şekil alacak. Bu şekilde dolaba koyacağınız hamur, ikinci parçaya aynı işlemi yapıp bitirinceye kadar dolapta beklesin.
    5. İkinci parçaya aynı işlemi yapıp dolaba kaldırdığınızda birinci hamur parçasını dolaptan çıkarın ve tekrar tezgahta merdane ile büyütün. Tekrar üstüne tereyağı sıvayıp katlayın ve tekrar dolaba kaldırın. Bu işlemi bir kez daha yapın. Yani hamuru üç kere yağlayıp dolaba koymuş olacaksınız. Son seferinde dolapta yarım saat kadar bekletin.
    6. Hamuru son defa tezgah üzerinde merdane ile dikdörgen şeklinde açın ve her biri kare şeklinde milföy hamuru büyüklüğünde olacak şekilde kesin.
    7. Kestiğiniz kare parçalardan bir kısmına peynirli iç koyup, üçgen kapatın, bir kısmına etli iç koyup, rulo şeklinde sarın.
    8. Böreklerin üstüne yumurta sarısı sürün ve önceden 180 derecede ısıtılmış fırında kızarıncaya kadar pişirin. Mümkün olduğu kadar sıcak veya ılık servis yapın. Afiyet olsun.

    Talaş böreği
    Talaş böreği
  • Sönen Ateşinizi Yeniden Alevlendirmek Mümkün

    Sönen Ateşinizi Yeniden Alevlendirmek Mümkün

    CİSED: “KÜLLENEN SEKS HAYATINIZI YENİDEN ALEVLENDİRMEK MÜMKÜN!”

    CİSED ONURSAL BAŞKANI DR: CEM KEÇE: “SEKS EVLİLİĞİN BİR GEREĞİ HAYATIN BİR GERÇEKLİĞİDİR!”

    İlişkinin ilk zamanları, her zaman daha tutkulu, eğlenceli ve heyecanlıdır. İki insan çift olmaya karar verdiğinde, aşkın ve cinsel heyecanın baş döndürücü olduğu günlerin sonsuza dek süreceği beklentisiyle dolup taşar. Ancak zamanla pembe gözlükler çıkartılır, çift birbirine alışır, ilişkilerinde belli bir rahatlığa kavuşur ve hayatları hareketsiz bir rutine oturabilir. Ve bir gün monoton ve rutin bir şekilde paylaşılan yaşamın sorumlulukları katlanılamaz bir hal alabilir. Partnerlerden biri ya da her ikisi de ilişkilerindeki kıvılcımın ve tutkunun yok olduğunu ve ilişkilerinin sıkıcı olduğunu düşünmeye başlayabilir. Çünkü uzun süreli ilişkilerde cinsellik zamanla monotonlaşabiliyor ve çiftin birbirlerine karşı olan tutkuları azalabiliyor. Cinsel hayatın monotonlaşması kader mi?“, “Çiftlerin cinsel tutkusunu yeniden arttırmanın bir yolu yok mu?” Bu sorulara yanıt Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED) cinsel terapistlerinden geldi… İşte monotonlaşan ve tutkusunu kaybeden çiftlerin aşk ve seks hayatlarını hareketlendirmek ve ilişkilerindeki tutkuyu yeniden canlandırmak için bazı tavsiyeler…

    TUTKUYU YENİDEN ORTAYA ÇIKARMANIN ŞİFRESİ!

    Beslenmek, su içmek ve nefes almanın yaşamın bir gerekliliği, seks yapmanın ise evliliğin bir gerekliliği olduğunu ifade eden CİSED Onursal Başkanı Dr. Cem Keçe; “Bunlar görev veya bir mecburiyet değildir, zoraki yapılmamalıdır, istekle ve bazen kendiliğinden olmalıdır. Seks evliliğin bir gereği, hayatın bir gerçekliğidir. Sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, tutku ve saygı olursa mutlu bir birliktelik ve sağlıklı bir seks hayatı olur. Uzun süreli ilişkilerde cinsel tutkuyu sürdürmenin şifresi, duygusal açıdan karşıdaki insanla bütünleşirken kendin olarak kalabilme yeteneğidir. Bu tür bir kendini geliştirmenin dört ana bileşeni oluyor, bunlar; “açık iletişim kurma, partnere dokunma, suçlamak yerine sorumluluk alma ve endişelerin üzerine gitme şeklinde sıralanabiliyor.” dedi.

     

    AÇIK İLETİŞİM KURMAK ŞART!

    Açık iletişim kurmanın kendini özgürce ifade edebilmek anlamına geldiğini söyleyen CİSED Genel Başkanı Doç. Dr. Cebrail Kısa; “Yani kişinin ne istediğini doğrudan söyleyerek kendini ortaya koyması, sorulara dürüstçe yanıtlar vermesi, cinsel açıdan aynı yoğunlukta olmasa bile bunu partnerinden saklamaması ve onu engellemesi demektir.Flört etmek, konuşmak, rolleri netleştirmek, aradakileri çıkartmakortak zevklerin peşinden koşmak ve yatak odasını kutsamak açık bir iletişimle mümkündür. Kişi böylece kimlik sınırlarını netleştirir ve kendi seçtiği şekilde davranabilir. Çünkü kendin olma duygusunu kaybetme ve kendini başkalarının tepkilerine göre ifade etme eğilimiduygusal kaynaşma olarak adlandırılır. Duygusal kaynaşma nedeniyle kimlik sınırları belirsizleşir ve karşıdan gelen basınca veya anlaşmazlığa karşı direnç azalır. Karşıdakinin duyguları, düşünceleri, ihtiyaçları ve endişeleri tarafından istila edilmek; kendi seçmediği şekilde davranmak, karşıdakine odaklanmak, kendini ifade etmekten kaçınmak ve zorunlu bir uzlaşma aramak anlamına gelir. Duygusal açıdan kaynaşmış bir çift içsel deneyimlerini tek bir gerçeklik halinde birleştirmek ister. Sonuçta her birinin hissettiği mutluluk düzeyi, kaçınılmaz şekilde karşısındakinin deneyim ve isteklerine bağlı olur. Bu bağımlılık durumu cinsel tutkuyu azaltır. Bu nedenlebağımlılığın olduğu duygusal kaynaşma yerine gönülden bağlılığın olduğu ayrışma gerekirAyrışma; kaynaşmanın zıttıdır ve duygusal açıdan karşıdakiyle bütünleşmişken kimliğini özgürce ifade etmeyi sürdürebilme yeteneğidir. Ayrışma düzeyi arttıkça benlik duygusu esnekleşir. Benlik duygusu kaybedilmediğinde, ilişkide ortaya çıkan doğal streslerle baş etme kapasitesi ve kişinin kendi davranışını seçme gücü artar. Ayrışma kişiyi başkalarından farklı kılan ve özgün kimliğini ortaya çıkaran düşünceler, duygular, değerler, duyarlılıklar, güçler, arzular, fanteziler ve erotizmin ifadesidir. İyi düzeyde ayrışan bir kişi çok sayıda, farklı ve eşit ağırlıkta gerçekliklere hoşgörüyle bakabilir, başkalarıyla birlikteyken kendisi olabilir ve başkalarının da kendisi gibi olmasını kabul edebilir.” dedi.

    PARTNERE DOKUNMAK GEREKİYOR…

    Yakın olma nın kendin olmayı kaybetme endişesini doğurduğunu, uzaklaşmanın ise karşıdakini kaybetme endişesi duyulmasına yol açtığını ifade eden CİSED Genel Sekreteri Psikolog Serap Güngör; “Eğer kişi kendi olma konusunda bir sorun yaşıyorsa, onun için ayrılmak zorlaşır ve karşıdaki insana cinsel, duygusal ya da entelektüel açıdan giriş izni vermeye karşı doğal bir direnç geliştirebilir. Ayrışmamış insanlar cinsel ilişkilerindeki baskılarla baş etmek için ya ısrarlı taleplerde bulunurlar ya acı çekerler ya da seks istemekten kaçınırlar. Bu nedenle, boyun eğme yani kendini görünmez kılmaya çalışma, baskı kurma yani karşıdakini görünmez kılmaya çalışma ve mesafe koyma yani karşındakiyle olan ilişkiyi görünmez kılmaya çalışma şeklinde çeşitli savunmalar devreye sokarlar. Bu savunmaların alternatifi kişinin kendinin ve partnerinin görünür olmasına izin vermesidir. Kişi yanlış anlaşılma, hayal kırıklığı, kabullenmeme, çatışma, reddedilme ya da kaybetme gibi yoğun duygulara eşlik eden risklerle baş edebilecek kadar katı olduğunda görünür olmak mümkündür. Aramaya, sevmeye ya da tutkuları riske atmaya devam edebilmek için kişinin kendisini ve kendisi için önemli olan kişiyi bir parça endişe içinde tutması gerekir. Bunun tek yoluher şeyi göze alarak partnere dokunmak ve onun dokunuşlarına izin vermektir. Beraber banyo yapmak, beraber yatıp beraber kalkmak, öpüşmek, ellemek, sarılmak, kucağına yatırıp saçlarını okşamak, el ele dolaşmak, erotik mesaj yapmak gibi dokunma eylemleri, hem huzur ve şifa verir hem de çiftin kendisini güvende hissetmesine yol açar.” dedi.

    SUÇLAMAK YERİNE SORUMLULUK ALMAK VE SEÇİM YAPABİLMEK GEREKİYOR…

    Tepkisel olmanın çiftin ilişkisini yıprattığına dikkat çeken CİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Kemal Özcan; “Kaynaşmanın doğal sonucu tepkiselliktir yani duygular herhangi bir düşünsel işleme tabi tutulmadan tepkisel olarak dışa vurulur. Bu yaklaşımın tersi tepkisel bir şekilde suçlamak yerine sorumluluk almaktır. Yani kişinin kendini gözlemleyebilme, uygulamak zorunda hissetmeden duygularını yaşayabilme ve risk ya da endişe içeren seçimler yapabilmesidir. Aklın yansıtıcılığı ve seçim yapma duygusu ifade edilen davranışın doğasından çok ayrışmanın kritik belirtileridir. Bu nedenle kişi kendini ortaya koyma ve ne istediğini ya da neden korktuğunu söyleme hususunda cesaretli olmalı, tepki göstermeden düşünmeye dayalı seçimlerde bulunmalıdır. Bu durum kişinin kendi üzerinde kontrol sağlama duygusunu güçlendirir. Başarısızlıkla karşılaşma riskini almaya karar verildiğinde, kişi kendini çok daha güçlü ve başarılı bulabilir.” dedi.

    ENDİŞELERİN ÜZERİNE GİTMEK GEREKİYOR…

    Endişe nin bedensel belirtilerin eşlik ettiği normal dışı bir tedirginlik ve korku hali olduğunu ifade edenCİSED Yönetim Kurulu Üyesi Psikolog Gülüm Bacanak; “Endişeyi anksiyetekaygı, sıkıntı veya bunaltı olarak da adlandırabiliriz. Endişe yaşayan kişi bu durumu kötü bir şey olacakmış hissihoş olmayan bir kaygı hali ya danedensiz bir korku şeklinde ifade edebilir. Genellikle birbirlerinin yerine kullanılsalar da, endişe ve korku farklıdır. Korku nesnel bir tehlike karşısında, kendini korumak için ortaya çıkan bir duygudur. Endişe isebilinçdışı ve tanınmayan tehlikeye karşı hissedilen bir duygudur. Endişe, normalde her insanda görülen, bir çeşit hayata uyum sağlama yeteneğidir. Kişi isteklerini dile getirdiği takdirde eleştirileceği, reddedileceği veya terk edileceğine ilişkin endişe yaşayabilir ve bu endişeler nedeniyle ne istediğini bilemez bir duruma gelebilir. Zamanla kişi endişelerinden ve bunun meydana getirdiği gerginliklerden kurtulmak için partnerini suçlar ve davranışlarını ona acı verecek şekilde değiştirir. Oysa endişeden kaçınmak işe yaramaz daha çok endişeye neden olur. Bu nedenle kişi ilişkisindeki tutkuyu arttırmak ve gelişebilmek için endişelerinin üzerine gitmelidir. Yani kişi mahrem cinsel deneyimlerin yarattığı endişeleri durdurmak ya da onlardan uzaklaşmak yerine, endişelerinin üzerine gitmelidir. Kendini açığa vurma endişesi ile baş edebilmek esneklik sağlar, erotizmi ve cinsel tutkuyu ortaya çıkartır. Çünkü endişelerin üzerine gitmek, cinsel sınırları genişletmek ve engelleri aşmak cinsel heyecan ve tutkuyu oluşturur.” dedi.

  • 2013 H&M Kış Koleksiyonu

    2013 H&M Kış Koleksiyonu

    Farklı, şıkır şıkır tasarımlarıyla H&M önümüzdeki sezona şimdiden hazır! 2013 H&M Kış Koleksiyonu galerimizde sizlerle…

  • Hangi ünlülerle aynı burçtasınız ?

    Hangi ünlülerle aynı burçtasınız ?

    İşte dünya çapında şöhretlerin burçları…

    KOVA BURCU;

    Mischa Barton, Christian Bale, Taylor Lautner, Jennifer Anniston, Deborah Ann Woll, John Travolta, Phil Collins, Ashton Kutcher, Dominic Purcell, Joseph Gordon-Levitt, Kid Cudi, Sarah Lancaster, Matt Dillon, Natalie Imbruglia, Paris Hilton, Rose Leslie,

    BALIK BURCU;

    Jessica Biel, Daniel Craig, Eva Longoria, Bruce Willis, Cindy Crawford, Drew Barrymore, Chris Klein, Jennifer Love-Hewitt, Chris Martin, Eva Mendes, Dakota Fanning, Jon Bon Jovi, Kurt Russell, Ashley Greene, Adam Levine, Matthew Gray Gubler, Kristin Davis, Fernando Torres, Sophia Myles,

    KOÇ BURCU;

    Victoria Beckham, James Franco, Robert Downey Jr., Kristen Stewart, Hayden Christensen, Emma Watson, Marc Jacobs, Resse Witherspoon, Keira Knightley, Russell Crowe, Alessandra Ambrosio, Ewan McGregor, Céline Dion, Jamie Bamber, Sarah Michelle Gellar, Sean Bean, Quentin Tarantino, Cobie Smulders, Gary Oldman, Tommy Hilfiger

    BOĞA BURCU;

    Robert Pattinson, Adele, George Clooney, Cate Blanchett, Al Pacino, Megan Fox, Mark Zuckerberg, Cher, Pierce Brosnan, Lily Allen, Jason Lee, James McAvoy, Uma Thurman, William Moseley, Jeffrey Dean Morgan, Shirley MacLaine, Daniel Day-Lewis, Emilia Clarke, Sofia Coppola, Jim Sturgess, Michelle Pfeiffer, Bono

    İKİZLER BURCU;

    Natalie Portman, Chris Evans, Nicole Kidman, Johnny Depp, Angelina Jolie, Liam Neeson, Bar Rafaeli, Neil Patrick Harris, Lana Del Rey, Mark Wahlberg, Adriana Lima, Elizabeth Hurley, Colin Farrell, Brooke Shields, Prince William, Russell Brand, Heidi Klum, Wentworth Miller, Mary-Kate&Ashley Olsen, Helena Bonham Carter, Naomi Campbell, Sibel Kekilli, Robert Rodriguez,

    YENGEÇ BURCU;

    Diane Kruger, Tobey Maguire, Liv Tyler, Tom Cruise, Cheryl Cole, Tom Hanks, Duffy, Kevin Bacon, Josh Hartnett, Eva Green, Matthew Fox, Melissa Rauch, Vin Diesel, Michelle Rodriguez, Will Ferrell, Ed Westwick, Ricky Gervais, Vera Wang, Tamara Ecclestone, Jason Lewis,

    ASLAN BURCU;

    Jennifer Lopez, Jean Reno, Charlize Theron, Micheal Ealy, Mila Kunis, Chris Hemsworth, Kate Beckinsale, Ben Affleck, Eric Bana, Madonna, Barack Obama, Sandra Bullock, Audrey Tautou, Daniel Radcliffe, Evangeline Lilly, Robert De Niro, Antonio Banderas, Halle Berry, Matt LeBlanc, Jennifer Lawrence, Jason Momoa, Edward Norton

    BAŞAK BURCU;

    Beyonce Knowles, Adam Sandler, Pink, Salma Hayek, Hugh Grant, Claudia Schiffer, Benjamin McKenzie, Jason Statham, Rachel Bilson, Keanu Reeves, Nicole Richie, Micheal Bublé, Charlie Sheen, Cameron Diaz, Tom Hardy, Pippa Middleton, Blake Lively, Evan Rachel Wood, Marc Antony, Colin Firth, Michelle Williams, Michael Keaton

    TERAZİ BURCU;

    Kim Kardashian, Ryan Reynolds, Naomi Watts, Zac Efron, Catherine Zeta-Jones, Will Smith, Gwyneth Paltrow, Clive Owen, Kate Winslet, Hugh Jackman, Ashlee Simpson, Sting, Sacha Baron Cohen, Michael Douglas, Catherine Deneuve, Seann William Scott, Matt Damon, Mesut Özil, Gwen Stefani, Marion Cotillard, Nicky Hilton, Jean-Claude Van Damme

    AKREP BURCU;

    Anne Hathaway, Gerard Butler, Rachel McAdams, Matthew McConaughey, Julia Roberts, Ryan Gosling, Scarlett Johansson, Ethan Hawke, David Guetta, Owen Wilson, Demi Moore, Leonardo Di Caprio, Katy Perry, Chad Kroeger, Sophie Marceau, Emma Stone, Jamie Lee Curtis, Martin Scorsese, Roberto Cavalli, Tilda Swinton, Eros Ramazotti

    YAY BURCU;

    Miley Cyrus, Jake Gyllenhaal, Katherine Heigl, Brad Pitt, Keifer Sutherland, Milla Jovovich, Ben Stiller, Katie Holmes, Jay-Z, Taylor Swift, Steven Spielberg, Amanda Seyfried, Julianna Moore, Nelly Furtado, Jamie Foxx, Britney Spears, Woody Allen, Adam Brody, Jane Fonda, Katie Cassidy

    OĞLAK BURCU;

    Kate Moss, Liam Hemsworth, Kate Middleton, Jude Law, Rachel Nichols, Bradley Cooper, Paz Vega, Kate Bosworth, Vanessa Paradis, Kevin Costner, Michelle Obama, Orlando Bloom, Jason Segel, Carla Bruni, Ben Kingsley, Muhammed Ali, Kit Harington, Sean Paul, Zoey Deschanel, Jim Carrey, Ricky Martin, Rowan Atkinson

  • iyi bir uyku için oda dekorasyonu

    iyi bir uyku için oda dekorasyonu

    Sabahları uyandığınızda bazen yataktan çıkamayacak kadar yorgun ve uykulu hissedersiniz kendinizi. Halbuki bütün gece uyudunuz ve uykunuzu almış olmanız gerekiyor! Fakat yeterli miktarda uyuduysanız bile uykunuzu alamamış olabilirsiniz. Bunun bir sürü sebebi olabileceği gibi uyuduğunuz odanız da bir etkendir. Odanızın dekorasyonu ve mevkisi uykunuzu almanızı engelleyebilir.

    Gürültüyü Engelleyin

    Öncelikle odanızın mevkisine dikkat edin. En ideali odanızın girişe yakın olmaması ve sokak gürültüsünü odanızın içine doldurmayacak bir konumda olmasıdır. Örneğin bütün trafiğin gürültüsünü odanızın içinde rahatlıkla duyuyorsanız, oda seçimini değiştirmeyi düşünmeli, hatta değiştirmelisiniz.

    Gürültüsüyle sizi rahatsız edecek aletleri odanızda bulundurmamanız iyi olacaktır. Örneğin saat, laptop veya bilgisayar, televizyon gibi dikkat dağıtıcı aletleri bulundurmazsanız, daha rahat uykuya dalar ve gece bunların sesinden dolayı uyanmazsınız.

    Odanızın boyutu da önemlidir. Çok küçük bir yatak odası sizin üstünüze üstünüze gelebilir ve sizi boğabilir. Bu da rahat uyumanıza engel olur. Çok büyük bir yatak odası ise size samimiyet ve sıcaklık duygusunu veremez, kendinizi odanızda gibi hissedemeyebilirsiniz. Tercihinize göre orta büyüklükte bir oda en iyi seçim olacaktır.

    Yatak Konumu

    Yatağınızın baş kısmı duvara dayanmalı ve tepesinde pencere olmamalıdır. Aksi takdirde hem pencereden sızan hava akımı, hem de ışık sizi rahatsız edecek ve uykunuzu bölecektir. Yatağın ayak tarafı ise boşluğa denk gelmelidir. Önünde herhangi bir engel olması sıkışmışlık hissi verir ve rahatsız edici olur.

    Odanın dekorasyonu önemlidir. Odanın içinin çok dolu olması iyi değildir. Gereksiz eşyalarla odanızı küçültüp daraltmayın. Odanız ferah olmalı, boğucu değil. Aydınlatma için halojen ampulleri seçmeniz, spot gibi fazla göz alıcı ve yatmaya yakın rahatsızlık verecek ışıklardan daha iyidir. Perdelerin iyice kapalı olduğuna ve ışık geçirmediğine emin olmak, sabah ışık sızıntısı yüzünden uyanmanızı engelleyecektir.

    Renkler insanın ruh hali üzerinde oldukça etkilidir. Örneğin bir mekânın duvarlarını sarı renk boyamak tercih edilmez çünkü uzun süre bakıldığında rahatsızlık veren bir renktir. Odanızda mavinin tonları veya pastel tonlar daha rahatlatıcı olacaktır.

  • Arpacık tedavisi

    Arpacık tedavisi

    Arpacık daha çok göz çevresinde ortaya çıkan sivilceye benzer küçük kızarıklıklar şeklinde oluşan bir cilt hastalığıdır. Arpacık görmeyi etkileyen ve kişiye huzursuzluk veren bir durumdur. Prof. Dr. Ahmet Maranki şifalı bitkiler ile doğal bitkisel kürler öneriyor. “Arpacık daha çok zayıf ve kabızlık şikayeti olanlarda görülür” diyen Maranki arpacık için faydalı olacak bitkisel formüller verdi. Arpacık nasıl geçer, arpacığa ne iyi gelir, arpacığa iyi gelen bitkiler var mıdır diyorsanız açıklayalım.

    Prof. Dr. Ahmet Maranki arpacık bitkisel tedavisi Kürleri:

    1) Bir diş sarımsağın ucu kesildikten sonra arpacık üstüne her gün 2-3 kez sürülür.

    2) Marul yaprakları ezilerek lapa haline getirilir. Daha sonra bu arpacık kürü, arpacığın üzerine konulup bir süre bekletilir.

    3) Patates haşlanır ve ardından ezilir. Yeterince ılıyan ezilmiş patates arpacık üzerine her gün 3-4 kez konulup bir müddet bekletilir.

  • Kayısı Maskesi

    Kayısı Maskesi

    Yine plates ile günlük egzersizlerinizi yaparken, cilt güzelliği için maskeler ve sohbetler yeni güne başlarken bize faydalı olmaya devam edecek.

    Kayısı Maskesi Tarifi:

    Malzemeler:

    * 3 adet kayısı,
    * 1 adet ceviz,
    * 5 damla keten tohumu yağı.

    Hazırlanışı ve Cilde Uygulanışı:

    Cam bir kase içerisine kayısıyı ve cevizi rendeliyoruz. Sonra içerisine keten tohumu yağını ilave edip iyice karıştırıyoruz. Akşam yatmadan önce cildimize sürüp 15-20 dakika bekletip yıkıyoruz. Maskeyi temiz bir cilde uygulamanızda fayda vardır. Maskemizi haftada 1 yada 2 kez yapmanız yeterlidir. Cildinizi canlandığını ve parladığını göreceksiniz. Cildi besleyen kayısı maskesi güzelliğinize güzellik katacaktır.