Blog

  • Polikistik Over

    Polikistik Over

    Polikistik over nedir

    Polikistik over sendromu sebebi henüz kesin olarak aydınlatılamamış olan bir yumurtlama bozukluğudur. Normal olarak her ay çok sayıda yumurta yumurtalıkta gelişmeye başlar. Bunlardan en güçlüsü diğerlerini yok eder ve gelişimine devam eder. Polikistik overde ise bu düzende bir aksama olur. Bütün yumurtalar bir anda gelişmeye başlar ve hiçbiri tam gelişme düzeyine gelişemez ve orta boyda takılı kalırlar. Yumurtalığın içinde kalan bu yumurta kesecikleri aynı zamanda erkeklik hormonu da salgılandığı için polikistik over belirtileri gözlenir. Yumurtalıklara ultrasonla bakıldığında da orta boy tespih tanesi gibi kesecikler görülür. Yumurtalık dokusu, bu kistler sayıca arttığında “polikistik” yani çok sayıda kistik oluşum içeren bir yapıya dönüşür. Birçok kişi bu hastalığı adı nedeniyle kansere neden olacağı korkusu yaratır. Ancak polikistik overin yumurtalık kanseri ile bir ilgisi bulunmamaktadır.

    poli=çok sayıda ; kistik= kist içeren ; over=yumurtalık dokusu

    polikistik over: “çok sayıda kist içeren yumurtalık dokusu”

    Polikistik Over Belirtileri

    Polikistik over sendromu kendini, düzenli yumurtlama olmaması ve buna bağlı olarak adet düzensizliği ve vücutta erkeklik hormonunun artmasının getirdiği bazı sonuçlarla gösterir. Erkeklik hormonunun fazlalığına bağlı olarak da deri yağlanır ve akneler oluşur, vücutta erkeksi tüylenme denilen dudakların üst kısmında ve yanaklarda tüylenme gözlenir. İleri aşamalarda ise göğsün ortasında, çevresinde ve karnın alt kısmı ile bacakların diz üstü kısımlarında tüylenme ortaya çıkar.

    Polikistik Over Nasıl Oluşur

    Polikistik over sendromu çok heterojen bir sorun olduğu için belirtiler de kişiden kişiye farklılık gösterebiliyor. Yani her polikistik over hastasında adet düzensizliği ya da kıllanma görünmeyebilir. Ya da yılda iki üç kez adet gören polikistik over sendromlu hasta olabildiği gibi yılda on defa adet gören hastalar da olabilir.

    Polikistik Over Sebepleri

    Polikistik over sendromunun nedenlerine bakıldığında genetiğin ön plana çıktığını görüyoruz. Anneden geçebildiği gibi babadan da geçme ihtimali var. Genetik nedenli bir hastalık olmasından dolayı tedavi etmek hemen hemen imkansız olsa da, var olan sorunlara çözüm bulmanın elbette imkanı bulunuyor.

    Polikistik Over Sendromu

    Gelen bir hasta düzensiz adet görüyor ve belirgin bölgelerinde erkeksi tüylenme varsa tanı kolaylıkla konabiliyor. Ama biyokimyasal olarak da kanda gösterilebilecek bazı bulgular var. Bunların başında testosteron miktarı geliyor. Testosteron miktarının üst sınıra yakın ve üst sınırda seyretmesi gerekiyor. Bir başka androjen hormonu olan ve böbreküstü bezlerinden salgılanan DHEAS hormonunun düzeyine de bakılması gerekiyor. Eğer bu hormonların kandaki düzeylerinin yüksek olduğu gösterilirse tanı belirlenmiş oluyor. Ancak bu testlerin yapılması da şart değildir. Eğer bir kadın adet düzensizliği ve aşırı kıllanma ile geliyorsa aksi kanıtlanmadığı sürece bu durum polikistik overdir.

    Polikistik Over Tedavisi

    Polikistik over sendromu yaşayan kadınlar genellikle kıllanma, akne, adet düzensizlikleri ya da çocuk sahibi olamadıkları için hekime başvuruyor. Tedavi ise kadının bebek sahibi olmak isteyip istememesine göre şekilleniyor ve basamak tedavisi adı verilen adım adım gidilen bir tedavi şeması izleniyor. Eğer hasta çocuk istemiyorsa yapılacak birkaç nokta bulunuyor. Öncelikle adet düzenini sağlamaktır. Çünkü uzun süreli adet görmeyen bu kadınlarda östrojen tek başına rahim içine etki etmeye başlıyor ve sonuçta rahim kanseri riskini artıyor. İkinci nokta, tüylenmesini yok etmek oluyor ve bunun için de antiandrojenler kullanılıyor. Androjen düzeylerini en iyi düşüren şey de doğum kontrol hapları. Bu sayede hem adet düzeni sağlanabiliyor ve rahim kanseri riski azaltılıyor, hem de tüylenme azaltılabiliyor. Üçüncü nokta ise, insülin rezistansına bağlı olarak oluşan kilo sorununu dengeye sokmak oluyor. Eğer hastada insülin direnci saptandıysa bu direnci azaltan ilaçların kullanılması, karbonhidrattan yoksun diyet ve egzersiz kombinasyonu en faydalı tedavi olarak gösteriliyor.

    Polikistik Over Hamile Kalmak

    Eğer bir kadın çocuk istiyor ve polikistik over sendromu varsa burada yapılacak olan hastanın insülin direncini düşürmek ve yumurtlamasını sağlamak oluyor. Polikistik overli kadınların bir kısmında haplarla yumurtlama sağlanarak çocuk sahibi olmaları sağlanabiliyor. Ancak bir kısım hastada da bu haplar yeterli olmuyor ve bu noktada iğnelerle yumurtlatma işlemi gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Eğer iğne yönteminden de yanıt alınmaz ise bu hastalarda aşılama ya da tüp bebek tedavisine geçiliyor.

    Polikistik Over Sonuçları

    Adet Düzensizliği : Yalnızca yumurtlama olduğunda üretilebilen progesteron hormonu üretiminin aksaması, adet döngüsünün uzamasına, yani adet gecikmelerine veya düzensiz adet kanamalarına yol açar.

    Tüylenme Ve Sivilcelenme : Çatlayamayan foliküller fazla miktarlarda testosteron (“erkeklik hormonu”) üretir. Kadında fazladan üretilen erkeklik hormonu tüylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar yaratır.

    Zor Gebe Kalma Veya Gebe Kalamama : Yumurtlama olmaması kadını zor gebe kalma veya gebe kalamama sorunuyla, gebe kalınması durumunda ise artmış düşük yapma riskiyle başbaşa bırakır.

    Şeker Hastalığı : Kan şekerinin düzenlenmesinden sorumlu olan insülin hormonu salgısının bu hastalıkta bozulması kilo alma sorununa veya ileri yaşlarda şeker hastalığına yakalanma riskinde artışa neden olur.

    Rahim Kanseri Riski : Uzun dönemde ortaya çıkabilen sorunlardan en önemlisi rahim iç tabakasını östrojen hormonunun kalınlaştırıcı etkisinden koruyucu özelliği olan progesteron hormonunun eksik kalması nedeniyle ortaya çıkan artmış rahim kanseri riskidir.

    Kalp Hastalıklarına Yakalanma Riski : Diğer bir uzun vadeli sorun da testosteron hormonunun sürekli olarak yüksek kalmasına bağlı olarak kan yağlarının seviyesinin yükselmesidir. Bu durum uzun vadede kadının çeşitli kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır.

  • Dışarıda çoban, yatakta avcı

    Dışarıda çoban, yatakta avcı

    Bazı erkekleri tanımak için yatağa girene kadar bekleyin.

    Çünkü dışarıda sakin, sessiz görünenler bazen yatakta saldırgan bir kişiliğe bürünebiliyor. Peki bu erkeklerden ilk cinsel deneyimden sonra kaçmak mı gerekiyor, yoksa onları kurt halleriyle kabul etmek mi? Dışarıda çoban, yatakta avcı olmayı tercih edecekseniz bu yazı tam size göre!

    Hayallerinizin erkeğiyle sonunda tanıştınız. Her şey gerçek olamayacak kadar güzel gidiyor. İlişkiniz tüm hızıyla ilerlemeye başladı ve sonunda beklenen gün geldi. Siz ilk birlikteliğin heyecanını yaşarken, bir de baktınız ki yanınızda nezaket timsali görünen erkeğiniz yatakta adeta bir kaplana dönüşüyor. Ne oluyor da sevdiğiniz tüm özelliklere sahip sevgiliniz böyle değişiyor? Bu sorunun cevabını biz de merak ettik ve işin uzmanlarından olan Psikolog Narek Karasu’ya yönelttik. Karasu, “Cinsel ilişki sırasında farklı davranışlar sergileyen erkeklerin böyle davranmasının nedenlerinin başında farklılık arayışı geliyor. Fakat durumu sadece buna bağlı olarak açıklamak doğru olmaz. Bazen insanlar, bilinçaltında kendilerine haksızlık yapıldığını düşündükleri durumlarda zihinlerinde düşüncelerini kodlarlar. Bu durum, söz konusu düşüncenin dışavurumu olabilir. Cinsel ilişki sırasındaki sert tavırlar, intikam almak ya da hırslarını boşaltmak gibi düşünülebilir” diyor.

    Kaçmak gerekir mi?

    Eğer böyle bir ilişkiniz varsa hemen korkuya kapılmak gerekmiyor. Çünkü cinsellikte yaşanan bu tür durumlar, eğer size zarar verecek boyutta değilse ve her iki taraf da durumdan memnunsa ilişkinin canlanmasına bile yardımcı olabiliyor. Psikolog Narek Karasu, “Bu durum, kötü bir davranış olarak kabul edilmemeli. Çiftlerin beklentilerini de düşünmek gerekiyor. Aynı zamanda kadınlar da böyle davranılmasını isteyebiliyor. Yataktaki bu tür davranışlara kötü demek doğru değil ama davranışlar uç yerlere vardığında taciz, cinsel birlikteliğe zorlama ve şiddet gibi davranışlar olduğunda tabii ki kabul edilmemesi gerekiyor” diyor.

    Neden, “Yönetme arzusu” mu?

    Eşlerden biri şiddeti seviyor olabilir. Bilinçaltındaki olayların bir yansıması da yatakta ortaya çıkabiliyor. Kişinin sağlıklı bir yapısı olmaması da yatakta şiddet eğilimine neden olabiliyor. Kendine güveni olmayan, kendini zayıf gören kişinin yönetme ve yönetilme arzusu da cinsel hayattaki şiddet eğilimini doğurabiliyor. Bu durum gücün ifadesi olarak yatağa da yansıyabiliyor.

    Aile etkili mi?

    Psikolog Narek Karasu, “Anne ve baba modeli etkili olmuş olabilir. Eşini döven bir baba modeli, eşlerin dövülebileceği ya da eşe şiddet gösterilebileceğiyle ilgili düşüncelerin doğmasına zemin hazırlayabiliyor. Ama temelsorun, ilişkideki problemler nedeniyle intikam almak olabilir. Çiftlerden birinin hoşuna gitmeyen davranışlar, ifade edilmediğinde yatakta bunu gösterme yoluna gidilebiliyor. Pasif agresif biçimde, daha kabul edilebilir şekildeki bir ortamda tepki gösteriliyor olabilir” diyor.

    “Sıkılgan, değişiklik arayan erkekler cinsel fantezilere yönelebiliyor. Her fantezi kuran kişi kötüdür demek doğru değil. Ancak sürekli fantezi kuran, arayış içinde olan kişi, ilişkisinde ya da kendiyle ilgili bir sorun yaşıyor olabilir.”

    Günümüz ilişkileri

    Psikolog Narek Karasu , “Modern çağın ilişkileri için bozuk diyebiliriz. Sosyal yaşamın, şehir hayatının, iş yaşamının getirdiği süreçler beklentileri değiştirdi. İnsanlar daha çok kazanmaya başladı. Çok yorulup, çok çalışınca bir ilişkiye yeteri kadar zaman ayrılamıyor. Farklı kişilerle tanışma kolaylığı da ilişkileri etkiledi. İnternet, iletişim ağları, kadının sosyalleşmesi gibi faktörler kadın ve erkeğin ilişkisini bozdu. Bu etkinin sosyolojik nedenleri de bulunuyor. Ekonomik olarak güçlü olmak için çok çalışan kadın ve erkek yoruluyor. İlişkiye çok fazla ilgi gösterilmiyor. Çok hızlı tanışmak ve beraber olmak gündelik ilişki tarzlarını değiştirdi. Beklentiler de değişti ama burada kafaları karıştıran bir faktör de, kadının doğurganlık yaşı. Ailelerin beklentileri var. Bir taraftan değişen şehir hayatına uyum sağlanmaya çalışılırken, bir taraftan da ailelerin beklentileri karşılanmaya çalışılıyor. Çocuk sahibi olmak isteyen kadın bir ilişki arıyor. Aynı şekilde erkeklerin de kafaları karışmış durumda. Böylece git gel arasında kalan bir ilişki modeli oluşuyor” diyor.

    Fantezi olarak kabul edilebilir mi?

    Fanteziler ilişkiyi besliyor, cinsel hayatı renklendiriyor. Ama fanteziler bir taraftan da kırılganlık ve güvensizlik yaratabiliyor. Çünkü fantezilerden dolayı cinsel hayata odaklanma durumu söz konusu oluyor. Fanteziler her yerde bulunabiliyor, bu da karşı tarafı korkutabiliyor. Fantezi çok vurgulandığında çiftlerden birini üzebiliyor. Çünkü çok değişik fanteziler istenebiliyor. Eşten habersiz fantezi kurulabiliyor ve ipin ucu kaçabiliyor. Bu da güvensizliğe neden olabiliyor. Dozu konusunda dikkatli olmak gerekiyor.

    Ne yapmalı?

    Erkeğin yatakta bir anda değişmesi, çiftler beraber olduklarında sorun olmaya başladıysa önce şiddeti uygulayan kişiye bakmak gerekiyor. Kendi ruh durumuyla ilgili bir uzman yardımıyla değerlendirme yapılması gerekiyor. Cinsellikle birleşen şiddet eğiliminin incelenmesi öneriliyor.

    “Bazen ilişkide yaşanan sorunlar bazen yönetme arzusu erkeklerin yatakta normalde olduklarından daha saldırgan tavırlar sergilemelerine neden olabiliyor. Fakat bu davranışlar, eğer iki taraf da halinden memnunsa kabul edilmeyecek bir durum değil.”

  • Zayıflamak için düşünmeyin

    Zayıflamak için düşünmeyin

    Fazla kilolardan kurtulmanın ve sağlıklı bir yaşam biçimi hakkında bilgi sahibi olmanın yolu ise uzman yardımı almaktan geçiyor. Diyetisyen Aysu Aydın, “diyette doğru bilinen yanlışlar”ı sıraladı;

    1- “Geçen sene aç kalarak 5 kilo vermiştim”

    Herkes aç kalarak kolayca kilo vereceğini düşünür. Diyetin ilk başlarında aç kalarak hızlıca kilo verirsiniz. Ama bir süre sonra metabolizmanız kendini yavaşlatacağından kilo vermeniz mümkün olmaz. 2,5-3 saatte bir beslenerek metabolizmanızı yavaşlatmadan kilo vermek sizi başarılı sonuca ulaştırır.

    2- “Su ödem yapıp beni kilolu gösteriyor”

    Diyet yaparken sadece yediklerimizi azaltmak yeterli değildir. Vücut dengesini korumak açısından günde 2-3 litre su tüketmeniz gerekmektedir. Aksi halde vücut yeterli su alamadığından kendisini korumak adına içtiğiniz suyu tutacak bu da vücudunuzun ödem yapmasına neden olacaktır.

    3- “Diyet yemeklere tat vermek için tuz kullanmak zorundayım”

    Tuzun kalorisi yoktur ama fazla tüketildiğinde vücutta su tutarak ödeme neden olur. Bu nedenle yemeğe sonradan tuz ilave edilmesi doğru değildir.

    4- “Sadece esmer ekmek yiyorum, kilo aldırmıyor”

    Kilo vermeyi hedefleyen herkes öncelikle beyaz ekmek yerine esmer ekmek tüketmeye başlar. Ama burada atladıkları bir nokta vardır. Esmer ekmeğinde kalorisi vardır ve hatta beyaz ekmekle aynıdır. Burada ki en önemli fark esmer ekmek beyaz ekmeğe göre posa içerdiğinden daha fazla tokluk hissi vermektedir.

    5- “Kilo vermek için bol bol zeytinyağlı yiyorum”

    Zeytinyağı ile yapılan yemekler sağlıklıdır ama kalorisiz değildir. 1 tatlı kaşığı tereyağı ile 1 tatlı kaşığı zeytinyağının kalorisi birbirine eş değerdir. Eğer zeytinyağı tüketimini azaltmıyorsanız kilo veremezsiniz.

    6- “Taze sıkılmış meyve suyu kilo vermemi sağlıyor”

    Taze sıkılmış meyve sularının diğer konsantre meyve suları gibi kalorisi oldukça yüksektir. Diyet yaparken taze sıkılmış meyve suyu yerine meyvenin kendisini yemeyi tercih edin.

    7- “Tek gıda rejimi hızla kilo verdiriyor”

    Tek gıda rejimi hızlı kilo vermenize neden olur ancak besin çeşitliliği sağlanmadığından vücutta birtakım vitamin-mineral eksiklikleri meydana gelir. Bu da çok ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

    8- “ Günlük öğün sayısını 2’ye düşürdüm, daha çabuk kilo vereceğim”

    Günde 2 öğün beslenmek aç kalmak anlamına geldiğinden metabolizmanızın yavaşlamasına sebep olur. Vücudunuzu odun sobası gibi düşünün. Ateşin sönmemesi için arada bir odun atarız. Metabolizmanız da aynı bu mantıkta çalışmaktadır. Öğünlerinizi atlarsanız metabolizmanız kendini yavaşlatır.

    9- Hem diyet yapıyorum hem de zayıflama ilaçları kullanıyorum”

    Piyasada çok miktarda zayıflama ürünü bulunmaktadır. Bazılarının oldukça fazla yan etkisi vardır. Doktor tarafından önerilmemiş ürünler kesinlikle kullanılmamalıdır. Eğer herhangi bir zayıflama ilacı kullanıyorsanız da asla tek başına bir işe yarayacağını düşünmeyin. Diyet ve spor desteği olmadan hiçbiri işe yaramayacaktır.

    10- “Pazartesi diyete başlıyorum”

    Herkes yediklerini azalttığında kilo verebilir. Ancak kişinin kan tahlillerinde ve metabolizmasında herhangi bir sıkıntı varsa, kilo verme aşamasında bu belirtiler can sıkıcı bir şekilde karşınıza çıkabilir. Diyete başlamadan önce doktora başvurmanız, kan tahlillerinizi yaptırmanız, sonrasında diyetisyen kontrolünde bazal metabolizmanızı ölçtürmeniz, çıkan sonuçlara göre beslenme programınızın düzenlenmesini sağlamanız önemlidir. Bu sayede hem kilo vermiş hem de yaşam kalitenizi artırmış olursunuz.

  • Limonlu Revani

    Limonlu Revani

    Malzemeleri:

    -3 adet yumurta
    -1 su bardağı yoğurt
    -1 su bardağı sıvı yağ
    -2.5 su bardağı un
    -1 su bardağı irmik
    -1 su bardağı toz şeker
    -2 ortaboy portakal suyu
    -2 limonun kabuğu
    -Kabartma tozu

    Şerbeti İçin
    3 su bardağı su
    3 su bardağı tozşeker

    Hazırlanışı:
    1-Yumurtalarla toz şekeri iyice çırpıyoruz. Yoğurdu , Sıvı yağı,portkal suyunu irmiği,limon kabuğunu ilave edip karıştırıyoruz.
    2-Ayrı bir kapta unla kabartma tozunu harmanlayıp karışıma ilave ediyoruz.
    3-Yağlı kağıt serilmiş tepsiye (büyük yuvarlak borcam kullandım) çırpılan hamuru döküyoruz
    4-Önceden ısıtılmış 200 derece fırında Üzeri iyice kızarana kadar pişiriyoruz
    5-Bu arada Sekeri,suyu iyice kaynatıp şerbeti elde ediyoruz.
    6-Fırından çıkardığımız revaniyi biraz soğuyunca istediğimiz şekilde kesip, sıcak şerbeti üzerine döküyop şerbetin iyice çekmesini bekliyoruz(şerbet artacak gibi görünsede tam ayarında oluyor.
    7-Limon kabuğu ve hindistan cevizi ile süsleyip soğuyunca sevgiyle sunuyoruz

    Afiyet Olsun …

    Revani(Resimli) anlatım !

  • Fulton diyeti

    Fulton diyeti

    Dünyada yeni bir diyet salgını başladı. Hollywood yıldızlarını Oscar törenlerine hazırlayan özel spor eğitmeni Venice A. Fulton, altı haftada en az 6-7 kilo verip dümdüz bir karına sahip olmayı vaat ediyor!

     

    İngiliz Venice A. Fulton, bilimsel çalışmalar ve kişisel gözlemlerinden yola çıkarak yazdığı “Six Weeks To OMG” adlı kitabında, “Tüm bildiklerinizi unutun, beni dinleyin” diyor. Satışları geçenlerde doktor unvanı elinden alınan Fransız diyetisyen Pierre Dukan’ın “Dukan Diyeti” kitabı kadar iyi olan kitaptaki önerilerden bazıları şöyle:

    Kahvaltıyı boşverin
    Kahvaltıyı boşverin, kahvaltının günün en önemli öğünü olduğu söylenir. Yanlış. Beyin uykuda kalan son enerjiyi de harcar ve açlık sinyalleri gönderir. Yemeyin ve vücudunuzu hareket etmeye zorlayın. Böylece vücudunuzu depoladığı yağları yakmaya zorlarsınız.

    Sabah kalkınca ilk işiniz 15-20 derece suyla dolu küvete acele etmeden girmek olmalı. Soğuk su, metabolizmanızı vücudunuzu ısıtmak için daha fazla yağ yakmaya zorlayacak. Küvette en fazla 15 dakika kalın. Çıkınca sıcak duş almaya kalkmayın. Bayılırsınız. Kalp ve diyabet sorunları olanlar da soğuk banyodan uzak durmalı.

    Duştan sonra boş karnına bir fincan sütsüz ve şekersiz kahve için. Kahvedeki kafein vücudunuza daha hızlı yağ yakma emri verir. Kahve içtikten sonra 8.00-9.00 gibi dışarı çıkıp biraz hareket etmeniz yağ yakma süreci hızlandıracaktır. En az yarım saat yürüyün veya bahçeyle ilgilenin.

    İlk öğünü 10.00 gibi yiyin. Günde dolu dolu üç öğün yiyin. Az yemeye çalışmayın. Bu daha çok kontrolsüz yeme isteğine yol açıyor. Üç öğünden fazla yemeyin ve öğün aralarında hiçbir şey atıştırmayın.

    Yatağa girmeden önce balon egzersizi yapın. Ayağa kalkıp vücudunuzu ve başınızı dik tutup 10 kez balonu şişirip boşaltın, balon şişirmek karın kaslarını kuvvetlendirecektir. Şişirmek başınızı döndürürse üç dakika ara verin ve yeniden deneyin.

    Üçten fazla meyve yemeyin

    – Yemeklerin yarısı proteinlerden oluşmalı. İstediğiniz kadar sebze yiyebilirsiniz ama günde 3 taneden fazla meyve yemeyin.

    – Günlük karbonhidrat miktarınız da 120 gramı geçmemeli. Haftada iki kez somon gibi yağlı balıkları yemeye dikkat edin. Sabah kahvesi dışında gün içinde su ve yeşil çay dışında başka bir şey içmeyin.

    Balon diyeti

    İlgili Konular ;
    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz – Canan Karatay
    Dukan Diyeti
    Anti Selülit Diyeti
    Atkins Diyeti
    Akdeniz Diyeti
    İsveç Diyeti
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti
    Simit Diyeti, Simit Kaç Kalori
    Fast Food Diyeti Listesi

  • Evdeki Karıncalardan Nasıl Kurtulurum?

    Evdeki Karıncalardan Nasıl Kurtulurum?

    Yazın başlamasıyla birlikte evimizi istila eden karıncalardan kurtulmak için bir kaç yöntem var. Pudra ile olan yöntem en etkili yöntemdir…

    1- Pudra (pudranın cinsi hiç önemli değil):

    Karıncalardan kurtulmak için en etkili yöntemdir. Karıncalarının yolunun üzerine dökerseniz karıncalar yön duygularını kaybedeceklerdir. Duvarda yürüyen karıncalar için elinize bir miktar pudra dökerek karıncaların dolaştığı duvara sıvayın toz duvara yapışacaktır. Karıncalar üzerinden geçemeyecek ve yönlerini bulamayacaklardır. Yuvalarına pudra dökünüz ve elinizle de iyice bastırınız bir daha yuvadan çıkamayacaklardır.

    2- Raid marka karıncalar için sıvı köpük marketlerde ve eczanelerde satılıyor. Marketler ezcanelere oranla daha uygun fiyata satıyorlar. Raid’in karınca için tabletlerinden kullandım. Üç gün boyunca karınca yuvasının önünde durdu ancak bir tek karınca dahi tabletin içine girmedi ve ölmedi.

    3- Saksıların içindeki karıncalardan kurtulmanın ise tek bir yolu var. Saksıyı kendinden büyük bir kabın içine koyun ve saksıyı ağzına kadar suyla doldurun 4-5 saat bu şekilde kalsın. Sonra saksıyı sudan çıkartın süzülmesini bekleyin. Karıncaların tamamı boğularak yok olacaktır.

    ev karıncası

    İlgili Konular ;
    Evimde karınca var…
    Evimde kertenkele var!!!!
    İmdat Evde Hamam Böceği Var
    Evdeki fare..

  • Argan yağının cilde faydası

    Argan yağının cilde faydası

    Cildinize önem gösteren hanımlar pahalı kozmetikleri kullanmak yerine doğal çözümlerden yana olmak isteyebilir.

    Son dönemde özellikle bitkisel yağlar oldukça rağbet görmektedir. Argan yağı da bunlardan biridir. Argan yağının cilde birçok faydası vardır. Pahalı kozmetiklerin sağladığı birçok etkiyi onunla sağlamanız mümkündür.

    – Cildin sıkılaşmasını sağlar. Kırışıklıkları azaltır.

    – Sivilcelerin azalmasına yardımcı olur ve sivilce tedavilerinde oldukça etkilidir.

    – Cildin pürüzsüz ve parlak olmasını sağlar.

    – Cildinizin kadifemsi ve yumuşak olmasına da yardımcı olur.

    – Gözaltı kırışıklıklarını yok eder.

    – Hamilelik döneminde karında oluşan çatlaklıkları giderir.

    – Cildinizde oluşan tahrişi ve iltihaplanmaları azaltmaya yardımcı olur.

    – Hücrelerin yenilmesini sağlar. Cilde canlılık ve ferahlık verir.

    ARGAN YAĞI NASIL KULLANILIR

    Argan yağını cildinize uygulanmadan önce mutlaka cildinizin temiz olması gerekir. Temizlemiş olduğunuz cildinize yalnız iki damla argan yağını uygulamanız yeterli olacaktır. Argan yağını gün çerisinde de kullanabilirsiniz. Ama en güzeli yatmadan yarım saat önce uygulamak olacaktır. Argan yağı cilde çok çabuk nüfuz eder. Argan yağını kullandığınız zaman faydasını kısa sürede hissedecek ve gözle görülür iyileşmeleri fark edeceksiniz.

    Argan Yağı Cilde Faydaları Nelerdir? Sivilcelere Siyah Noktalara İyi Gelir Mi? Nasıl Uygulanır? Tıklayın !

    İlgili konular ;
    Argan Yağıyla Cilt Bakımı
    Güneş Lekeleri Nasıl Geçer?
    Isırgan Otuyla Güzellik
    Saçlarınıza Menekşe Yağı
    Saçı ve cildi canlı tutan besinler
    Maya ile gelenn pürüszüz görüntü

     

  • Nursace 2012 Yaz Koleksiyonu

    Nursace 2012 Yaz Koleksiyonu

    Nursace Ayakkabı 2012 Modelleri Galerimizde…

    Nursace’nin 2012 ilkbahar yaz sezonu koleksiyonu, pembeden yeşile, platform topuklardan düz sandaletlere kadar birbirinden zevkli ve çeşitli tasarımlardan oluşuyor. Farklı renklerin bir arda kullanıldığı modeller de bu sezon büyük beğeni toplayacağa benziyor.

    Nursace Ayakkabılar

    Nursace Ayakkabı Modelleri 2012

  • Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultrasonik Yüz Gençleştirme

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe (Gençleştirme)

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ultherapy ile Tek seansta Yüz ve Boyun Germe

    – Daha fazla kollajen üretimi
    – Güçlenmiş bağ dokusu
    – Daha sıkı bir cilt
    – Kırışıklarda gözle görülür azalma

    Ultherapy teknolojisi cildin alt katmanlarındaki taşıyıcı dokularda odaklanmış ses dalgaları kullanılarak kollajen üretiminin tetiklenmesi yolu ile ciltte sıkılaşma ve gerginlik sağlayan bir tedavi yöntemidir.

    Ulthera Ultherapy ile cildin sıkılığını yitirmesi sebebi ile ile sarkma yaşanan kaş, alın, yanak, ağız kenarı, yüz kontürü, çene hattı ve gıdı bölgesi ile torbalanan ve kırışan göz çevresinde ameliyatsız toparlannma ve gençleşme sağlanmaktadır.

    Ulthera cihazı ile yapılan bu tedavide, ısı enerjisi veren ses dalgaları monitör ile kontrol edilerek istenen doku derinliğine odaklanmakta ve cildin üst tabakasına zarar vermeden deri altındaki bağ dokusunda kollajen üretimini artıran küçük ısı hasarları oluşturulmaktadır.

    Ameliyatsız bir cilt sıkılaştırma yöntemi olan Ultherapy ile zamanın ve yerçekiminin ciltte yarattığı gevşeme ve sarkmalar 30-60 dakikalık tek bir seans ardından elde edilen cilt altı bağ dokusu yenilenmesi ve güçlenmesi ile tedavi edilmektedir.

    Ultherapy nasıl uygulanıyor ?

    Ultrasonik yüz ve boyun gençleştirme sırasında ultrason dalgalarını taşıyan uygulama başlığı cilde temas ettirilerek cilt ve cildin alt katmanları monitörde görüntülenir. Belirlenen uygulama alanlarında, cildin 3 mm ve 4,5 mm altına odaklanmış ses dalgaları ile bu bölgelerde kollajen üretimini uyaran ısı hasarları oluşturulur. Bu işlem sırasında cilt yüzeyi uygulamadan etkilenmez.

    Cilt altında taşıyıcı bağ dokusunun bulunduğu derinliğe ulaşan enerji sayesinde dokuda yeni kollajen yapımı uyarılarak güçlü bir sıkılaşma etkisi meydana gelir ve zaman içinde cerrahi olmadan yüz germe etkisi elde edilir.

    Ultherapy işlemi ne kadar sürüyor ?

    Ultherapy süresi uygulama yapılan bölgeye göre 30-60 dakika arasında değişmekte olup tüm yüz ve boyuna yapılan uygulama 1 saat kadar sürmektedir. Ultherapy ile istenen sonuca ulaşmak için tek seans yeterlidir.

    Ulthera uygulama bölgeleriUltherapy Hangi Bölgelerde Etkili Oluyor ?

    Ulthera ile ameliyatsız yüz gençleştirme, yüz cildi ve “jaw line” diye tabir edilen çene çizgisinde sarkmaları olan hastalarda yanaklara, gıdı bölgesindeki sarkmayı düzeltmek amacıyla boyuna, kaş kaldırmak amacıyla kaş-alın bölgesine, üst göz kapağındaki deri fazlalıklarını azaltmak ve toparlamak amacıyla göz kapaklarına, göz dış ve alt kısmındaki kırışıklıkları azaltmak amacı ile göz çevresine, dekolte bölgesindeki kırışıklıkları düzeltmek amacıyla dekolteye uygulanmaktadır.

    Uygulama sırasında ne hissedeceğim ?

    Uygulama sırasında hissedilenler kişiden kişiye farklılık gösterse de, hastalar hissettikleri acıyı anlık “iğne batması” ya da “elektriklenme” olarak tanımlamaktalar. Hastaların tercihine bağlı olarak bölgesel anestezi veya sedasyon uygulaması ile ağrı hissini tamamen engellemek mümkündür olabilmektedir.

    Uygulama sonrasında neler beklemeliyim ?

    Uygulamanın ardından kişi günlük aktivitelerine hemen dönebilir. Dikkat edilmesi gereken herhangi bir durum bulunmamaktadır. Ultherapy sonrasında ciltte yanık, leke, herhangi bir yan etki oluşmaz. Bazı kişilerde hafif kızarıklıklar oluşsa da bu durum birkaç saat sonra normale dönmektedir.

    Ultrasonik dalgaların cilt altındaki etki bölgeleri

    Ultrasonik yüz gençleştirmenin diğer ameliyatsız yüz gençleştirme işlemlerinden farkı nedir ?

    Ultherapy, odaklanmış ultrason teknolojisini kullanan ve cerrahi müdahale olmadan derin dokular üzerinde etki sağlayan tek yöntemdir. Ultherapy ile ciltte sadece tek bir uygulama ile etkili ve memnuniyet verici sonuçlara ulaşmak mümkün olmaktadır.

    Cildin toparlanması cilt yüzeyine uygulanacak işlemler ile sağlanamaz. Alt katmanlara ulaşabilmek ve odaklı uygulama yapabilmek için işlem sırasında ısı etkisi oluşturulacak cilt kattmanını ve bölgeyi görüntülemek çok önemlidir. Bu hassas uygulamayı benzer amaçlı diğer teknolojilerle elde etmek mümkün değildir. Uygulamanın hedefi, yüz germe ameliyatları sırasında kesilerek çıkartılan tabakayı ameliyatsız bir şekilde küçültmek ve yeni kollajen üretimi tetikleyerek cildin gerginleşmesini sağlamaktır.

     

    Ultherapy güvenli bir yöntem midir ?

    Ultrason enerjisi tıpta 50 yıldan uzun süredir kullanılmaktadır ve klinik denemelerle herhangi bir yan etkisi olmadığını ispatlamıştır. Ulthera Amerika F.D.A onaylı bir cihazdır.

    Ultherapy’nin sonuçlarını ne zaman görebilirim ?

    Tek bir uygulama ardından rejenerasyon süreci hemen başlar, ilk anda bile hafif bir gerilme etkisi görülmektedir. Cilt uygulama sonrası her geçen gün daha iyi görünmeye başlar, 1 hafta sonrasında cildinizi daha iyi hissedersiniz, 1 ay sonra etkiler görünür hale gelir, 3 ayın sonunda istenen sonuç gözlenmeye başlar. Tam sonuç alınması ise 6 ay sürmektedir. Ultherapy ciltte kollajen üretimini uyardığı için elde edilen sonuç uzun süreli kalıcı olmaktadır.

    Ultherapy için uygun bir aday mıyım ?

    Yüz ve boyun cildinde gevşeme veya sarkma olan tüm kişiler Ultherapy için uygun adaylardır. Özellikle 40-65 yaş arasında ciltte kollajen kaybı ve gevşeme giderek artan oranda izlendiği için bu yaş grubunda daha belirgin sonuçlar alınmaktadır.

    Doç. Dr. Teoman Dal

    İlgili Konular ;
    Burun ve yüz estetiğinde 3D görüntüleme
    Revizyon Burun Estetik Ameliyatı