Blog

  • Hangi Balığı Ne Zaman Yemeliyiz ?

    Hangi Balığı Ne Zaman Yemeliyiz ?

    Balık en önemli besin kaynaklarımızdan biridir. Yararları saymakla bitmez ancak hangi mevsimde hangi balığı yemeniz gerektiğini de bilmelisiniz.

    Barbun: Tekir ile çok karıştırılan bu balığı, temmuz ve ekim ayarlı arasında yemelisiniz.

    Tekir: 4 mevsim yenilebilecek bu balığın en lezzetli zamanı, barbun gibi temmuz ve ekim arasındadır.

    Kefal: Sonbahar, kış ve ilkbaharda lezzetlidir. Kefal kirli suları seven bir balık olduğundan, nerede tutulduğu önemlidir. Aksi takdirde sağlık açısından tehlikeli olabilir.

    Karagöz: her mevsimde yenebilen bir balıktır. Özellikle mayıs ve temmuz ayları haricinde daha yağlı ve lezzetlidir.

    Dil Balığı: Yerli balıklarımızdandır. Ege ve Akdeniz’de bolca tutulur. Her mevsim yenebilir. En lezzetli zamanı ise, kasım ile şubat ayları arasındadır.

    Çipura: Her mevsimde yenebilen balıklardandır.

    Lüfer: Eylül ortasından ocak sonuna kadar zamanı vardır.

    Çinekop: Mevsimi kısa süren balıklardandır. Eylül ve aralık ayarlı arasında lezzetlidir.

    Levrek: En güzel zamanı kış mevsimindedir. Ülkemiz denizlerinde 20 ile 60 cm arasında boyları olur.

    Hamsi: Yaz aylarında yağsızdır.

    İstavrit: Marmara’da 15-20cm, Ege’de 30 cm civarında olur. 10 cm altındakilere kıraça denir. Her mevsimde bulunur ancak lezzetli zamanları kasım ile şubat ayları arsındadır.

    Sardalya: Kuzey Ege’de bolca yakalanan sardalyanın en lezzetli olduğu zaman, temmuz ile ekim ayları arasıdır.

    Palamut: Eylül başından şubat ayının ortalarına kadar lezzetle yenebilir. Bu mevsim biraz yağlı olduğundan tavasını yapmanız tavsiye edilmez.

    Kalkan: Her mevsim avlanan balıklardandır. Bütün sene boyunca yenebilir. En lezzetli zamanı ocak ile mart arasındadır.

  • 3 kadından biri doğru korunuyor!

    3 kadından biri doğru korunuyor!

    2011’de yapılan Kadın Sağlığı Araştırması sonuçlarına göre Türkiye’de 3 kadından yalnızca 1 tanesi, modern ve geri dönüşlü doğum kontrol yöntemlerini kullanıyor

    Türk Aile Planlaması Derneği (TAP) Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu tarafından yapılan açıklamada ülkemizde her yıl 1.9 milyon gebelik oluştuğu ve bunların 550 bininin planlanmamış gebelik, 285 bini kürtajla sonuçlandığı belirtildi. Planlanmayan gebelikler, tüm dünyanın en büyük sorunlarından biri. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü’nün araştırmaları, her yıl yaklaşık 40 milyon gebeliğin yüzde 30’unun planlanmadığını, yüzde 12’sinin ise kürtajla sonlandırıldığını gösteriyor.

    Türkiye Aile Planlaması derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu ; “Kürtaj bir aile planlaması yöntemi değildir. Bebek ve anne için en sağlıklı doğum aralığı 2 yıldır, bu aralık olduğunda bebek normal ağırlıkta oluyor, anomaliler azalıyor, bebek ölümleri engellenmiş oluyor, aynı şeyler annelerimiz için de geçerli, düşükler azalıyor, gebelikteki problemler azalıyor, sağlıklı doğuma ulaşma şansı artıyor. O nedenle doğumlar arasını 2 yılda tutmak, bebeği veanneyi sağlıkla mutlu sona ulaştırmak için, henüz gebelik oluşmadan kürtaj yerine etkin, modern aile planlaması yöntemlerini kullanmak ve lüzumsuz müdahalelerden kaçınmak büyük önem taşıyor” dedi.

    Prof. Şatıroğlu Türk kadınlarının doğum kontrol yöntemlerine yaklaşımlarının, yöntem kullanım alışkanlıklarının ve tercihlerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilen Kadın Sağlığı araştırması ile ilgili de bilgi verdi. Araştırma sonuçlarına göre; 15-49 yaş grubundaki kadınlar tarafından Türkiye’de en çok kullanılan doğum kontrol yöntemi; % 22 ile bakırlı spiral. Bunu % 16 ile kondom takip ediyor.

    Modern ve güvenilir bir yöntem olan doğum kontrol haplarının Türkiye’de kullanım sadece %8 oranında. Bu oran; İran, Mısır, gibi ülkelerin bile oldukça gerisinde. Geleneksel bir yöntem olan ve gerçek bir korunma sağlamayan geri çekilme yöntemi, çoğu modern yöntemden daha fazla kullanılıyor( % 20 oranında). Ancak bu yöntem, aile planlamadığı halde gebelikle sonuçlanabiliyor. Hayatı boyunca geri çekilme yöntemiyle korunan 3 kadından biri, istemeden gebe kalıyor. Bu gebeliklerin bir kısmı da kürtaj ile sonuçlanıyor.

    Kadınların %40’ı ise, gebelik planlamadığı halde hiçbir korunma yöntemi kullanmıyor. Ne yazık ki bu gebeliklerin bir kısmı da kürtajla sonuçlanıyor. 20 ilde gerçekleştirilen araştırma sonuçlarına göre;Kadınlar, korunmayla ilgili bilgi kaynağı olarak; jinekologlar (%40) kadar , yakın arkadaşlarına (%35) güveniyor.

    Araştırmada eşlerin doğum kontrol yöntemine etkisi sorulduğunda araştırmaya katılan kadınların %71’i, eşlerinin doğum kontrol yöntemi üzerinde etkisi olduğunu söylüyor. İlkokul mezunları arasında en sık kullanılan yöntem spiral iken, Lise ve Üniversite mezunlarının hemen hemen yarısının şimdiye kadar hiç korunma yöntemi kullanmadığı görülüyor. Kadınların çalışma durumları incelendiğinde, çalışan kadınlar doğum kontrol hapını tercih ederken çalışmayan kadınların bakırlı spiral kullanma oranının daha yüksek olduğu görülüyor.

    Riskli bir yöntem olan geri çekilme yönteminin, ilkokul mezunu kadınlar başta olmak üzere tüm kadınlar tarafından yaklaşık %20 oranında kullanıldığı görülüyor. Türk Aile Planlama Derneği olarak anne ve bebek sağlığı için gerekli olan tıbbi tavsiyelere uyarak, isteyenin istediği zaman ve istediği kadar gebe kalma hakkı olduğu evrensel insan haklarındandır inancı içinde çalışmalar yaptıklarını belirten Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, korunma yöntemleri konusunda doktor tavsiyesinin doğru bilgiye ulaşma konusunda çok önemli olduğunu da sözlerine ekledi.

  • Yaz Makyajı Nasıl yapılır?

    Yaz Makyajı Nasıl yapılır?

    Yaz aylarında her yan sıcaktan kavrulurken, makyajınızı akmadan koruyabilmek için, yaz makyajının tekniklerini bilmelisiniz.

    Fondöten

    Hava sıcakken fondöten katınızı ince tutun. Cilt tonunuz yaz aylarında değişeceği için, sevdiğiniz fondötenin bir koyu tonunu kullanın. Fondöten fazla koyu ise biraz su veya nemlendirici katarak inceltin.

    Far

    Koyu bir teni daha hafif bir makyaj vurgulayabilir. Seçebileceğiniz parıltılı, ışıltılı farların renkleri neredeyse sonsuzdur. Açık renk ve tercihen krem halindeki bir farı gözlerinize uyguladıktan sonra aynı açık tonda hafif bir ruj sürüp kendinize bakın: aniden yaz tazeliği kazanmış olacaksınız.

    Daha uzun soluklu bir makyaj için far kullanmadan önce bölgedeki tüm yağı yok etmek için göz kapaklarınıza pudra sürün. Böylece makyajınızın ömrü de uzamış olacaktır.

    Rimel

    Artık rimeller eskisi kadar muhafazakar değil. Her farklı durum için kullanılabilecek fırça, renk ve türde rimel bulmak mümkün.

    Yaz ayları “water-proof” yani suya dayanıklı rimel kullanmanız gereken bir dönem. Kadınların korkulu rüyası olan “siyah göz sendromu” yaşamamak için yüzdüğünüz veya spor yaptığınızda mutlaka suya dayanıklı rimel kullanın.

    Ruj

    Çekici mor, gül tonları ve pembe renkleri bu yaz çok moda. Zayıf dudakların etrafını mutlaka dudak kalemiyle zenginleştirin. Modası hiç geçmeyen seksi kırmızı rujları daha cesur bir görünüm gerektiğinde kullanın. Dudaklarınızı yaz ayları boyunca nemlendirmeyi ihmal etmeyin. Dolgunluk ve ışıltı için parlatıcılardan faydalanın.

    Bronzlaştırıcı allık

    Yaz – kış kullanabileceğiniz bu mucizevi dostun tek işlevi yüzünüze bronz bir görünüm kazandırmak değil elmacık kemiklerinin yan taraflarına uygulandığında yüzün ince görünmesine, burnun yan taraflarına uygulandığında da burnun daha ince görünmesi için kullanılabilir. Askısız bir bluz giydiğiniz zaman omuzlarınıza uygulamak iyi bir taktiktir.

    İlgili Konular ;
    Yaz Makyajının Sırları

  • Eski Sevgiliye Dönmemek İçin 9 Sebep

    Eski Sevgiliye Dönmemek İçin 9 Sebep

    Onu özlüyor musunuz? Bir daha deneseniz güzel olabilir mi? Eski rahat rutine geri dönmek ve bıraktığınız yerden devam etmek çok kolay olmaz mı? Ya olmazsa? İşte size eski sevgilinize geri dönmemeniz için geçerli sebepler!

    1) Tuhaflıkları artık sevimli değil!

    Rahatsız edici! Eskiden, zamanında randevunuza yetişememesi bir bakıma sevimli gelirdi, şimdi ise sinirlerinizin zıplamasına neden oluyor. Spagettisini yerken çıkardığı sesler, çizgi romanlara olan ilgisi çocukça ve tatlıydı ama şimdi olgun olmadığının bir göstergesi. Bu tür şeyler zamanla asla daha sevimli gözükmez…

    2) Kavgalar aynı!

    Sizin hala dırdır ettiğinizi düşünüyor. Sorumsuzca sarhoş olmasına katlanamıyorsunuz. O sizin en ufak şeylere bile büyük reaksiyonlar verdiğinizi düşünürken, siz de onun tartışma esnasında soğuk davranarak kabalık ettiğini düşünüyorsunuz. Yeniden bir araya gelmeyi gözden geçiren çiftler, genellikle sadece iyi zamanlarına odaklanırlar; peki ama ya birbirinizi öldürmek istediğiniz zamanlar?

    3) Artık fiziksel çekim yok!

    Bir yere kadar zaten hepimiz eski sevgililerimizi sevmez miyiz? Ama bu hala başımızı döndürdükleri anlamına gelmez. Arzu ve tutku ilişki sürecinde yoğunluğunu kaybeder. Bir de ilk kez dokunduğunuz bir tenin sebep olduğu heyecanı aklınıza getirin.

    4) Diğer seçenekler ilginizi çekmişti.

    Hala eski sevgilinizle ilgilendiğinize emin misiniz? Ama başkaları ile flört etmediniz mi? Hatta çıktınız ya da çıkmak istemediniz mi? Peki şimdi neden yeniden onu istediğinizi düşünüyorsunuz, çok da fazla seçeneğiniz kalmadığı için mi?

    Bir kere daha denemek mantıklı mı geliyor, yazının devamını okumadan o kadar acele etmeyin!

    5) En genel meselelerden birisi üstesinden gelememek.

    İlişkinin hatırı için bireylerin kendilerine dair değiştirmeyi kabul edeceği şeyler olabilir. İki tarafın da hoşnut olacağı fedakarlıklar… Ama bazı şeylerin konuşularak ya da inkar edilerek üstesinden gelinemez. Örneğin siz çocuk istiyorsunuzdur ama o istemiyordur. Entelektüel olarak sizi tatmin edecek birisine ihtiyacınız vardır, o ise bu konuda kendini yeterince yetiştirememiştir vb.

    6) Birlikte geçirdiğiniz zamanın bir kısmı sizi gerçekten mutsuz etmişti.

    Eğer “Çok mutluyduk, yani genelde” diye konuşur ya da düşünürken bulursanız kendinizi, yüzde yüz havlu atmalısınız!

    7) Onu zaten çoktan unutmuştunuz.

    Duygusal olarak yolunuza devam ettiniz. Yeniden birlikte olmanız, zaten gördüğünüz bir filmi tekrar seyretmeye benzeyecektir ve elbette sonunu biliyorsunuz.

    8) Arkadaşlarınız ve aileniz ondan nefret ediyor!

    Ayrıldıktan sonra onun hakkında etrafınıza anlattığınız kötü şeyleri unutmayın. Ve sonuç olarak, ona geri dönmenizi de kimsenin saygı ile karşılamasını beklemeyin. Siz affedebilir ya da unutabilirsiniz ama sizi seven insanlar bunu yapamayacaktır.

    9) Ex’ten next olmaz!

    Çünkü yeniden bir araya gelmek her zaman kötü bir fikirdir. Yüzde 99 oranda kötüdür, bu gerçek bir istatistik!

  • Çocuk Diyeti

    Çocuk Diyeti

    Yaşına göre kilosu olan çocukların da diyet yapması gerekebilir. Karbonhidrat, protein ve yağ oranı dengeli olan çocuk diyeti, özellikle hareketli ve spor yapan 6-11 yaş arası çocuklar için ideal.

    Çocuk Diyeti Programı :

    Uyanınca
    – 1 bardak oda sıcaklığında su
    – 1 porsiyon meyve

    Kahvaltı
    – 1-2 dilim ekmek
    – 1 adet yumurta
    – 1 yemek kaşığı reçel ya da bal (15 dakika sonra)
    – 1 su bardağı süt

    Öğle
    – 1-2 dilim ekmek
    – 2/3 porsiyon et yemeği
    – 1 porsiyon börek
    – 1 porsiyon salata

    İkindi
    – 2 porsiyon mevsim meyvesi

    Akşam
    – 2/3 porsiyon kuru baklagil yemeği
    – 1 porsiyon pilav ya da makarna
    – 1 kase yoğurt
    – 1 porsiyon salata

    Gece
    – 1 su bardağı süt

    Not: Bol su için.
    – (20 kg vücut ağırlığına kadar 150 ml/kg/gün)
    – Günlük karbonhidrat tüketimi yüzde 56, protein tüketimi yüzde 17, yağ tüketimi 27 olmalı.

    İlgili konular ;
    Karatay Diyeti Deneyimlerimiz – Canan Karatay
    Dukan Diyeti
    Anti Selülit Diyeti
    Atkins Diyeti
    Akdeniz Diyeti
    İsveç Diyeti
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti
    Simit Diyeti, Simit Kaç Kalori
    Fast Food Diyeti Listesi

  • Sağlık için Meyve Suyu için

    Sağlık için Meyve Suyu için

    Sağlıklı bir bedene sahip olmanın en kolay yolunun optimal beslenmeden geçtiğini savunan uzmanlar, meyve ve meyve suyu tüketiminin önemini vurguluyor.

    İşte meyvelerin dünyası…

    Domates
    Domatesin antioksidan etkisinin çok kuvvetli olduğu belirtiliyor. Yapılan çalışmalar koroner kalp hastalıkları ve prostat, serviks, kolon, akciğer, meme, özefagus, rektum, rahim, mide, pankreas gibi çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu potansiyel etki gösterdiğine işaret ediyor.

    Nar
    Nar suyunun içerdiği biyoaktif bileşenler tümör oluşumu ve gelişimini engelleyici, kardiyovasküler hastalıklar, diyabet, bakteriyal infeksiyonlar, antibiyotik direnci ve deri hasarlarına karşı önleyici ve tedavi edici potansiyel etkiler sunuyor.

    Çilek, ahududu, böğürtlen, vişne
    Çilek, ahududu, böğürtlen, vişne gibi üzümsü meyve sularında bulunan biyoaktif bileşenler tümör oluşumu ve gelişimini engelleyici (akciğer, meme, uterus, kolon, ağız, prostat, özofagus) ve menopoz sonrası dönemde yaşla ilişkili bilişsel zayıflamayı azaltıcı potansiyel etkisi olduğu ileri sürülüyor.

    Portakal
    Portakal suyunda antioksidan potansiyele ve sağlığı geliştirici kapasiteye sahip bileşenler bulunuyor. Bu bileşenlerin portakal suyunda bulunan C vitaminiyle birlikte bağışıklık sistemini güçlendirdiği belirtiliyor. Bir bardak portakal suyu 132 kcal içeriyor ve günlük C vitamini gereksiniminin %30’unu karşılıyor. C vitamini eksikliğinde diş etlerinde kanama, eklemlerde şişlik ve ağrılar, vücudun diğer yerlerinde ufak darbelerle kanamalar görülüyor. Özellikle turunçgillerde bolca bulunan C vitamini vücuda güç veriyor, enfeksiyonlara karşı vücudu koruyor ve demirin kana geçmesini kolaylaştırıyor.

    Havuç
    Güneşin rengini bünyesinde barındıran havuç ise, A vitamini aktivitesi gösteren ve bir karotenoid olan beta-karotenden yana çok zengindir. A vitamini; gözlerimizin karanlıkta normal olarak görmesine ve alacakaranlığa alışmasına yardım ediyor. Karotenoid formları bir antioksidan olarak çalışıyorlar ve çeşitli kanser türleriyle yaşlanmaya bağlı hastalıklara karşı potansiyel koruyucu.

    Kayısı
    Potasyum, folat ve A vitaminine dönüşebilen karotenoidlerden özellikle beta karoten açısından çok zengin olan kayısı ise gözlerin karanlıkta normal olarak görmesine ve alacakaranlığa alışmasına yardım ediyor. Hücre ve dokuların sağlıklı bir şekilde büyümelerini sağlıyor. Ağız, mide, ince bağırsaklar, solunum ve üreme sistemi ile idrar yollarındaki deri ve dokuların sağlıklı bir şekilde devamlılığını sağlayarak vücudu enfeksiyonlara karşı koruyor.

    Şeftali
    Şeftalinin bileşimi inanılmaz yoğun ve etkili. Bu bileşenlerin hepsi güçlü antioksidan etkinlik gösteriyorlar. Şeftali vücudun dış yüzeyini, sindirim, solunum, üreme ve görme organlarını dıştan gelecek mikroplardan koruyan epitel hücrelerin çalışması ve gözün ışık durumuna göre ayarlanması için ve vücudun hastalıklara karşı savunma sisteminin oluşumunda da yardımcı.

    Üzüm
    Üzüm suyu ise “catechin, epicatechin, quercetin ve anthocyanin” gibi flavonoidlerden zengin. Üzüm suyu flavonoidlerinin potansiyel antioksidan etkinlik göstererek oksidatif strese karşı koruyucu etkinlik gösterdiği, serbest radikal hasarını ve diyetle ilintili kronik hastalık riskini azalttığı ileri sürülüyor. Özellikle mor üzüm ve mor üzüm suyunda bulunan polifenollerin kalp hastalıklarından koruyucu etkisi olduğu bildiriliyor….

  • Yatak Odası Dekorasyonu için ipuçları

    Yatak Odası Dekorasyonu için ipuçları

    Kendinize rahat ve geniş bir yatak odası yaratmak için size birkaç pratik önerimiz var.Günümüzde çok yönlü işlevler üstlenen yatak odanızın, ihtiyaçlarınızın ne kadarına karşılık verebildiğini düşünüyorsunuz. Yaşam alanlarıyla yatak odası konseptini kaynaştıran yeni trendin yansımaları olan, hem gece hem de gündüz kullanıma olanak veren çok yönlü tasarımlar arasında size uygun olanı seçerek, düşlediğiniz yatak odasına kavuşmanız mümkün. Gardrop seçerken ve kullanırken Gardrobun yüksekliği, ceket ve gömlekler için en az 110 cm;manto ve elbiseler için en az 160 cm ; derinliği ise en az 60 cm olmalı.

    Gardoba en yakın mobilya 60 cm uzaklıkta olmalı. Gardorbun kapakları sürgülü ise bu mesafe azaltılabilir.

    İç bölümler, kullanıcının ihtiyacına göre tasarlanmalı, az kullanılan eşyalar için ayrılan yerler üst kısımlarda düşünülmeli, ağır eşyalar bel hizasında bir bölümde saklanmalı.

    Kapaklı dolaplarda iç aydınlatma yapılmalı, ayakkabı bölümleri mutlaka havalandırılmalı.

    Yatak odanızla ilgili ipuçları

    Yatak ve oturma bölümleri olan geniş bir yatak odanız varsa, boş kalan alana uygun boyutlarda bir kitaplık ya da şifonyer yerleştirebilirsiniz.

    Yatak ucuna da işlev kazandırabilecek, puf ya da otoman tarzı bir mobilyayla değerlendirmeniz mümkün.

    Yatak odanızda masası olan bir kitaplık, okuma lambası, kitaplar, çerçeveler ve hatta küçük bir televizyon için elverişli raf alanı sağlanabilir. Rafların iki ucu açık olursa, oda içinde görsel sürekliliği de sağlamış olursunuz.

    Yatak kenarında konumlanan komidinler için mevcut alanınız elverişli değilse, yatağın iki yanına da zarif ayaklı küçük masalar kullanabilirsiniz.

    Küçük masanızı büyük yuvarlak masa örtüsü ile küçük ama son derece şık bir etekli masaya dönüştürmeye ne dersiniz? Böylece yanına ekleyeceğiniz iki küçük koltukla yatak odanıza şirin bir fiskos köşesi kazandırabilirsiniz.

    Ev içindeki ses ve gürültülerin yatak odası dışında kalması için duvarlarda hatta tavanda ses yalıtımı sağlayan malzemelerden faydalanabilirsiniz.

    Odadaki seslerin etkisini azaltmak içinse, uzun tüylü, duvardan duvara halılar ve tekstil duvar kağıtlarını tercih etmelisiniz.

    Etejerli alçak mobilyaların yerleşimi için yatak ucu en uygun konumdur. Bu tarz bir mobilya, çarşaf, yastık ve nevresim takımlarını saklamak için ekstra alan kazandırmanın yanı sıra, dergiler, fotoğraf albümleri ve dekoratif ürünleri sergilemek için hacim sağlayacaktır.

    Yatakta bile çalışmayı sevenlerdenseniz yatağa uygun çalışma yüzeyleri ve telefon, internet ve diğer iletişim cihazlarının yanı sıra iyi bir aydınlatma sistemi ile donatarak istediğiniz zaman yatak odanızda çalışabilirsiniz.

    Gardropun yüksekliğini ceket ve gömlekler için en az 110 cm, manto ve elbiseler için en az 160 cm olduğunu hatırınızdan çıkarmayın. Derinlik 60 cm ; den az olmamalıdır.

    Gardrop en yakın mobilyaya ise en az 60 cm mesafede olmalıdır. Kapakları sürgülü ise bu mesafe azaltılabilir.

  • Stradivarius Etek Modelleri 2012

    Stradivarius Etek Modelleri 2012

    Birbirinden çeşitli, renk renk; desen desen Stradivarius etek modelleri 2012 sezonuna ilişkin modelleri göreceksiniz. Yazlık etek olarak değerlendirilmeye yakın bu etek tasarımları 2012 Stradivarius‘ un mükemmel işçiliğini taşımakta. Stradivarius etek çeşitleri arasında sizin de zevkinize hitab eden bir baharlık etek modelinin varlığı kaçınılmaz.

    Stradivarius Etek Modelleri 2012 | 37

    İlgili konular ;
    Yargıcı Elbise Modelleri 2012
    2012 Yazlık Mini Etek Modelleri
    Mango Etek Modelleri 2012
    Vero Moda Etek Modelleri 2012
    Kalem Etek Modelleri 2012
    Pull and Bear Etek Modelleri 2012

  • Armine Sonbahar – Kış Eşarp Modelleri 20 Temmuzda İlk kez sitemizden yayınlanacaktır.

    Armine Sonbahar – Kış Eşarp Modelleri 20 Temmuzda İlk kez sitemizden yayınlanacaktır.

    Tesettür giyimde en modern teknolojiyi kullanarak, yüksek kalitede ürünler tasarlayan ve üreten Armine, dünya trendlerini yakından takip ederek kadınlara en şık olanı sunma konusunda yoğun çaba sarfediyor.

    Armine 2012 Sonbahar Kış Eşarp Modelleri 20 Temmuzda İlk kez sitemizden yayınlanacaktır.

    Armine 2012 Sonbahar ve Kış Eşarp Modelleri
    Armine Çanta Modelleri 2012 Sonbahar & Kış