Blog

  • Kalem Etek Modelleri 2012

    Kalem Etek Modelleri 2012

    Kalem Etek Modelleri 2012

    Kaynak : yasaracar.com

  • Terlemenin faydaları ve zararları

    Terlemenin faydaları ve zararları

    Uzmanlar terlemenin bir çok hastalığın habercisi olduğunu söylüyor.

    Sağlık açısından terleme ne demektir?

    Terleme, vücut ısısının sabitlenmesi için ter bezlerinin sıvı üretmesidir. Aşırı çalışması normalden fazla derecede sıvı kaybına neden olan durumdur ve bir hastalık değil belirtidir. O nedenle terlemeyi basite almamak gerekir.

    Terlemenin türleri var mıdır?

    Terleme genel ve lokal olmak üzere ikiye ayrılır. Genel olanlar vücudun tamamında görülürken lokal terleme el ve ayaklarda kendini gösterir. Lokal terleme problemi genellikle 18–30 yaş arası kişilerde sıktır ve bu genç hastalar elleri çok terlediği için strese girer, strese girdikçe de elleri daha çok terler. Bu durum kişinin sosyal ortamlarda huzursuz olmasına hatta iş ve kariyer seçiminde olumsuz etkilere neden olabilir. 30 yaş üstü hastalar çoğunlukla genel terleme ile gelir ve terleme çoğunlukla sistemik bir hastalık belirtisidir.

    Terleme hangi hastalıkların belirtisi olabilir?

    Özellikle genel bir terleme artışı varsa sistemik bir hastalık düşünülüp araştırılarak tetkikler yapılmalıdır. Aşırı terlemeye çoğunlukla hormonal hastalıklar neden olur. Terleme metabolizmanın bir sonucu olarak ortaya çıktığından özellikle vücut metabolizmasını hızlandıran hastalıklar öncelikle araştırılmalıdır. Tiroid bezinin aşırı çalışması yani hipertiroidi en sık aşırı terlemeye neden olan sistemik hastalıktır. Bu nedenle bu hastalığın diğer belirtileri olan çarpıntı, kilo kaybı, ellerde titreme, aşırı sinirlilik, saç dökülmesinin var olup olmadığına bakılır.

    Hipertiroidi gibi büyüme hormonu fazlalığı ve adrenalin hormonundaki normal dışı çalışma da aşırı terlemeye neden olan diğer hormonal hastalıklardır. Menopoz sonrasında da kadınlarda aşırı terleme görülebilir. Bu durum kendini ataklarla gösterdiğinden menopoz da kadın hastalarda terleme nedenleri arasında düşünülmesi gereken durumlardandır. Bunun yanında aşırı kilo durumu da terlemenin diğer bir nedeni olarak sayılabilir. Hastalarda genellikle hareketle ortaya çıkan bazen de geceleri aşırı terleme yakınması olur. Özellikle baş ve boyun bölgesinde terleme dikkat çekicidir.

    Terleme sorununda nasıl bir tedavi uygulanıyor?

    Muayene ve tetkiklerle yapılan araştırmada ortaya çıkan hastalığa yönelik tedavi uygulandığında terleme de ortadan kalkıyor. Yapılan araştırmada terlemenin lokal olduğu ortaya çıkarsa 3–6 ay süreli botox enjeksiyonu yapılıyor. Ama bu yöntemle sonuç alınamazsa sempatik blokaj denen koltuk altlarında ter bezlerini uyaran sinirlerin yok edilmesi işlemi yapılabiliyor.

  • Dirsek Kararmalarına Çözüm

    Dirsek Kararmalarına Çözüm

    Dirsekler vücudunuzun diğer kısımlarına göre daha kurudurlar. Eğer kalınlaşma ve kararma yaşıyorsanız, size çözüm önerilerimiz var!

    Banyoda

    Dirseklere, banyo ya da duş sırasında; lif eldiven, sert ve doğal kıllardan yapılmış bir banyo fırçası ya da bitkisel liflerden bir sünger ile masaj yapabilirsiniz. Böylece, renkleri açılacak ve yumuşayacaklar. Elbette krem ya da banyo sonrası yağı ile nemlendirmek de gerekli.

    Doğal peeling

    Haftada iki kez, doğal yollardan elde edeceğiniz yumuşatıcı bir kimyasal aşındırma uygulayabilirsiniz. Ilık badem yağı batırılmış bezi dirseklerinize sarın (dirseklerinizi direk olarak yağın içerisine de batırabilirsiniz). Bu uygulamanın ardından, üzerine bol miktarda sofra tuzu döktüğünüz yarım limonla dirseklerinizi ovun. Duruladıktan sonra, bolca krem sürün. Tuz yerine toz şeker de kullanabilirsiniz.

    Masaj yağı

    Aynı miktarda krem ve baldan oluşan bir karışıma bir kaç damla zeytinyağı ilave edin. Dirseklerinize masaj yapabileceğiniz besleyici bir krem elde edeceksiniz.

    Maydanoz

    Dirsekleriniz çatlayacak kadar sertleşmişse, maydanoza başvurun. 50 gr maydanoz üzerine 100 gr kaynar su dökün. İki hafta boyunca her gün, bu suya yıkama yaparak ya da buna batırılmış bezleri dirseğe sararak sonuca ulaşabilirsiniz.

    İlgili Konular ;
    Dirseklerdeki Kararmaya Son!

  • Aktif cinsel yaşam için spor şart!

    Aktif cinsel yaşam için spor şart!

    Spor yapmak seks hayatını canlandırıyor. Cinsel yaşantınızda soğuk rüzgârlar esiyorsa spor yaparak cinsel yaşantınızın yeniden canlanmasını sağlayabilirsiniz.

    Cinsel yaşantınızda soğuk rüzgârlar esiyor… Tutku dolu dokunuşlar, yerini yalnızlığa bıraktı… Şikâyetinizin altında yatan neden, stres ya da yorgunluk olabilir. İşte spor bu noktada devreye giriyor ve cinsel yaşantınızın yeniden canlanmasını sağlıyor! Nasıl mı, işte yanıtı…

    Vücudunuza bakmaktan hoşlanmazken cinsel yaşamdan keyif almamanız da gayet doğal. Oysa, “fit” olma duygusunun yarattığı, kendine özen gösterme, vücuduyla barışık olma ve özgüven duygusundaki artış da, cinsel yaşama hareket getirebiliyor.

    Mutluluk hormonları devrede!
    Modern çağın yarattığı stres dolu ortam, özellikle şehirde yaşayan insanlarda cinsel fonksiyon bozukluğunun daha sık görülmesine yol açıyor. Spor yaparken vücuttaki çeşitli stres hormonlarının üretimi yavaşlıyor.. Yapılan araştırmalara göre, düzenli spor yaşamı olan kişilerle, düzenli spor yapmayan kişiler arasında cinsel performans ve cinsel tatmin açısından oldukça büyük farklılıklar var.

    Ereksiyonun kalitesini artırıyor
    Diyabet, kalp ve damar hastalıkları, yüksek tansiyon gibi genel sağlığı bozan her türlü etken, dolaylı ya da doğrudan cinsel sağlığı da olumsuz yönde etkiliyor. Kandaki yağ ve kolestrol değerleri yükselince damar sertliği gelişebiliyor. Bu sorunun etkisi altında kalan erkeklerde sertleşme sorunu, yani ereksiyon bozukluğu en sık görülen problemi oluşturuyor. Spor, vücutta doku kanlanmasını ve oksijen alımını artırarak ereksiyon kalitesine katkıda bulunuyor.

    Sağlıklı bir cinsel yaşam için herkesin kolaylıkla uygulayabileceği en etkili egzersiz türü ise; hızlı ve tempolu bir şekilde yürümek.

    Kadınlara özel egzersizler

    1. Kegel egzersizi: İdrarınızı yaparken birkaç kez tutup bırakın. Pelvik kaslarının sıkı olması rahim ile idrar torbasının sarkmasını ve istemsiz idrar kaçırmayı önlediği gibi cinsel ilişkide de çok yarar sağlıyor.

    2. Sırt egzersizi: Sırt üstü uzanarak dizlerinizi bükün ve birbirinden ayırın. Vajina kaslarınıza konsantre olarak pelvik kaslarınızı yukarı çekin, tutun ve gevşeyin. Bu egzersizi yaparken kalça kaslarınızı kasmadığınızdan emin olun. Pelvik kaslarınızı asansör olarak düşünün ve yavaş yavaş yukarı kasarak çekin. Bu egzersizi öğrendikten sonra yatarken, ayakta, otururken veya cinsel ilişki sırasında sık sık tekrar edin.

    3. Karın egzersizi: Sırt üstü uzanıp, dizlerinizi bükün. Ellerinizi mide kasının üzerine yerleştirin. Kasın sertleşmesini hissederken kalçanızı kaldırarak pelvik kaslarınızı kasılı tutun ve gevşeyin. Bu pozisyondayken ellerinizi göğüs üstünde kavuşturun. Başınızı ve omuzlarınızı dizlerinize yaklaştıracak şekilde kaldırın, karın kaslarının sertleştiğini hissedin ve sonra gevşeyin.. Egzersize günde birkaç kez 5 dakika süreyle en az 3 ay devam edin.

  • Erkekler Daha Sık Kadınlar Daha Büyük Yalan Söylüyor

    Erkekler Daha Sık Kadınlar Daha Büyük Yalan Söylüyor

    Yalan söylemeyi nasıl öğreniyoruz? Yalan söylemek bir hastalık olabilir mi? İşte uzmanımızın ağzından yalanla ilgili şaşırtıcı gerçekler…

    Çok küçük çocuklar bile masum yalancıklar söyleyebiliyor. Yalan söylemeyi nasıl öğreniyoruz?
    Yalan söylemeyi hepimiz çocukken öğrenmeye başlıyoruz. Çocuklar, çok küçük yaşlardan itibaren yalan söylemeye başlayabiliyorlar. Zihinsel olarak yaşıtlarına göre daha ileride olan çocuklarda, bu yaş 2-3′e bile inebiliyor. Birçok ebeveynin düşündüğünün aksine, çocuklar çevrelerinde olan her şeyi takip etmekte, anlamakta ve analiz edip kendi içlerinde belli sonuçlara varmaktadırlar. Özellikle toplulukçu bir kültür olan Türkiye’de, insanların sürekli olarak birbirlerine ‘Aman ayıp olmasın, birbirimizi kırmayalım’ diye yalan söylediklerini görüyoruz. Çocuklar anne-babalarından öğrenmeseler de çevrelerindeki diğer insanları gözlemleyerek yalan söylemeyi kolayca öğrenebiliyorlar. Hatta çocuklar yalan söylemeye anne-babaları tarafından teşvik ediliyorlar. ‘Teyzen beni özledin mi diye sorarsa evet de’, ‘Deden dün niye bize gelmediniz diye sorarsa, hastaydım de…’ gibi yönlendirmelerle çocuklar, yalan söylemenin sosyal olarak ilişkileri olumlu yönde ilerleten bir faktör olduğunu öğreniyorlar.

    Cezadan kaçmak için yalan
    Çocukların yalan söylemeye başlamalarının başka bir önemli nedeni de cezadan kaçınmaktır. Özellikle bir kabahat işlediklerinde ağır bir şekilde cezalandırılan çocuklar, yalan söylemenin onları ceza almaktan kurtardığını fark edip, her durumda yalana başvurabiliyorlar. Okul çağındaki çocuklarda, yalan söylemenin, çocuğun gücünü ve kontrol hissini de arttırdığı görülmüştür. Çocuk yalan söyleyerek arkadaşlarım kandırabilmekte olduğunu görüp, bununla çeşitli muziplikler yaparak eğlenebilmektedir. Ailesine yalan söyleyen bir çocuk da yetişkin bireyleri kandırabildiğini görüp, kendini güçlü hissetmektedir.

    Kimileri gayet kolay yalan söyleyip, üstelik hikâyeler yazabilirken, bazı kişiler en masum yalanlan bile söylemekte zorlanırlar. Bu iki insan tipinin arasındaki farkı bir psikolog olarak nasıl yorumluyorsunuz?
    Kolay yalan söyleyebilmek ve bu yalarım üzerine hikâyeler yazmak, erişkinlerde psikolojik bir bozukluğun işareti olabilir. Bazı araştırmacılar erişkinlikte yalan söylemenin her koşulda patolojik olduğunu söylüyor. Masum yalanları bile söylemekte zorlanan kişilerin ise bu davranışlarının arkasında pek çok şey yatıyor olabilir. Örneğin, bu kişi dürüstlüğe çok önem veren bir aileden geliyor olabileceği gibi, söylediği yalanın ortaya çıkma olasılığından çok korkuyor da olabilir. Bu iki insan tipi arasındaki farkın çok farklı nedenleri olabilir, bunu daha net bir şekilde söyleyebilmek için kişilerin psikolojik durumlarının değerlendirilmesi gerekir.

    ‘Yalancı’ bir insandan bahsetmek mümkün mü, yoksa herkes şu ya da bu şekilde yalan mı söylüyor?
    Günlük hayatta her insan çok farklı nedenlerle yalan söylüyor ya da söylemek zorunda kalıyor. Bu neden bazen hasta bir insanın üzülmesini engellemek olabileceği gibi, bazen de iş yerindeki bir sıkıntıyı gidermek olabilir. Bazı insanların ise yerli-yersiz, gerekli-gereksiz koşullarda, sürekli olarak yalan söyleyebildiğini görüyoruz. Bu kişiler ister istemez toplumda ‘yalancı’ olarak adlandırılabiliyorlar. Kim ‘yalancı’dır derseniz bunu söylemek zor; çünkü bu çok göreceli bir kavram. Bazı durumlarda, bazı kişilere göre bir yalan söylemek bile ‘yalancı’ sıfatını vermeye yeterliyken, başka bir ortamda yalan söylemek çok kabul gören ve takdir edilen bir durum olabilir ve bu kişiler ‘yalancı’ olarak adlandırılmadıkları gibi, bu kadar kolay bir şekilde yalan söyleyebildikleri ve tehlike oluşturan durumdan kolayca kaçabildikleri için takdir görüyor da olabilirler.

    Borderlıne ya da antisosyal kişilik bozukluğu olabilir

    Peki, yalan ne zaman patolojik bir durumdur? Tedavi edilmesi gerekir?
    Stres yaratan bir durumla karşılaştığımızda, bir şekilde suçlandığımızda cezadan kaçınmak için zaman zaman hepimiz yalan söyleyebiliyoruz; fakat bir kişi çok fazla yalan söylüyorsa, orada durup düşünmek gerekiyor. Daha önce belirttiğim gibi birçok uzmana göre, erişkinlerin yalan söylemesi her koşulda patolojik bir durum.

    Kişinin kendisi ve kendisiyle ilişkili şeyleri olduğundan farklı bir şekilde göstermek amacıyla söylediği “Kişi yalanla gerçeğin ayrımını yapmakta zorlanır, gerçekleri abartır, değiştirir. Bu yalanlar, başka kişileri dolandırma, kandırma ve onlardan belli bir çıkar sağlamak için kullanılabileceği gibi hiçbir kişisel çıkar ya da yarar beklentisi olmadan da söylenebilir.”

    yalanlara düşlemsel yalan denir. Örneğin bir kişi mesleğini, eğitimini, maddi durumunu başka bir kişiye tamamen yalan söyleyerek, olduğundan çok daha farklı bir şekilde aktarabilir. Bu türde yalan söyleyen kişilerin benlik saygısı artar. Bazı kişilerde düşlemsel yalan söyleme o kadar artar ki, kişi söylediği yalanlara inanmaya başlar ve yalan bir dünyanın içinde kendine bir yaşam kurar. Kişi yalanla gerçeğin ayrımını yapmakta zorlanır, gerçekleri abartır, değiştirir. Bu yalanlar başka kişileri dolandırma, kandırma ve onlardan belli bir çıkar sağlamak için kullanılabileceği gibi hiçbir kişisel çıkar ya da yarar beklentisi olmadan da söylenebilir. Nedeni ne olursa olsun, sürekli düşlemsel yalanlar söyleyen kişilerin tedavi edilmeleri gerekir; çünkü bu kişiler yalan söyleyerek çevrelerindeki insanların gözünde olduklarından farklı bir kişi gibi gözükebilirler, onlara tutmayacakları sözler verebilirler ve dolayısıyla kendilerine ve diğer insanlara psikolojik olarak zarar verebilirler. Buna ek olarak, düşlemsel yalan söylemek, yetişkinlerde borderline ve antisosyal kişilik bozukluklarının bir belirtisi sayılmaktadır. Düşlemsel yalan söylemek, dönemsel olarak gelip geçen bir şey değil, bir kişilik özelliğidir. Bu kişilik bozukluklarının kişide olup olmadığının değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi çok önemlidir.

    Yalanın çoğunlukla bir nedeni vardır. Aldatılan eşe karşı, patrona karşı ya da anne babaya karşı söylenen yalanlar gibi. Peki, hiçbir nedeni olmadan yalan söyleyenler! Nedensiz yalan söyleyenleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

    Aslında hiçbir nedeni olmadan yalan söyleyen kişilerden bahsetmek biraz zor. Çünkü aslında dışarıdan görülse de, görülmese de her yalanın kendi içinde bir söylenme nedeni vardır. Bu neden, kişinin kendine güvenini sağlamaya çalışması olabileceği gibi yaşamındaki güçlükleri kabullenememesi, onları inkâr etmeye çalışması da olabilir. Kişi bir psikolojik bozukluğun etkisiyle de yalan söylüyor olabilir. Bu türden yalanlar, nedenleri yok gibi görünseler de, kişinin sahip olduğu psikolojik bozukluk, bu yalanların söylenmesinin nedenidir.

    En çok gençler yalan söylüyor

    Genelde gençler mi, yoksa orta yaşta bulunan bireyler mi daha çok yalan söylüyor? Bu iki yaş kategorisinin başvurduğu tipik yalanlar var mı? Sıklıkla hangi tip yalanlara başvuruyorlar?
    Gençler orta yaştaki bireylere göre daha çok yalana başvuruyorlar. Dr. Nancy Darling’in Pennsylvania’da yaptığı bir araştırma 21 yaşın altındaki ergenlerin yüzde 98′inin ebeveynlerine yalan söylediğini gösteriyor. İnsanların söylediği yalanların sayısı yıllar geçtikçe azalıyor; çünkü insanlar, yalan söylemenin ahlaki olarak istenmeyen, olumsuz bir özellik olduğunu sosyal ilişkilerinde deneyimleyerek ve çevrelerini gözlemleyerek öğreniyorlar. Ergenler ebeveynlerine, en çok ebeveynlerinin hoşlanmayacağı ya da onları cezalandıracağı konularda yalana başvuruyorlar. Örneğin, sevgilileri, eve geliş saatleri ya da dışarıya çıktıkları arkadaşları konularında… Orta yaştaki bireyler ise daha çok günlük yaşamlarının sorunsuz bir şekilde sürdürmelerini sağlayacak konulardaki yalanlara başvuruyorlar. Tabii bu durumlar da yetişkinlerin alabilecekleri bir cezadan kaçınmalarını sağlıyor. Örneğin; işe geç kaldıklarında, eşlerini kızdıracak bir şey yaptıklarında, ya da bir işi zamanında yetiştiremediklerinde…

    Erkekler ve kadınlar söz konusu olduğunda, yalanın yoğunluğu ve yalan söylenen konular nasıl?
    Yapılan araştırmalarda, erkeklerin, kadınlara göre daha sık yalan söyledikleri, fakat kadınların erkeklere göre daha büyük yalanlar söyleyebildikleri görülmüş. Düşlemsel yalanların söylenme oranının ise kadın ve erkeklerde eşit yoğunlukta olduğu bulunmuş. Yalan söylenen konular yaşanılan sosyo-ekonomik düzeye, eğitime, kültüre göre değişiklik göstermekle birlikte, en çok yalan söylenilen konuların ilişkiler, cinsel konular, karşı taraf hakkındaki negatif düşünceler, negatif davranışlar (sigara, alkol, uyuşturucu kullanımı, kumar oynama vb.), kişisel görüş farklılıkları ve finansal konular olduğu saptanmış.

    Kadın erkek ilişkilerinde bir tarafın sık sık yalana başvurduğunu gözlemleyen partner nasıl bir tavır almalı?
    İlişkide bir taraf, karşı tarafın kendisine sık sık yalan söylediğini fark ettiğinde sessiz kalmayarak, bu konuyu ve bu konuda duyduğu rahatsızlığı karşı tarafla paylaşabilir. Bu konuyu paylaşırken kişi, karşı tarafı suçlayıcı bir tarzda değil, uzlaşmacı bir yaklaşım sergilemeyi deneyebilir. Kişinin karşı tarafa, yaptığı davranışın hiç hoş olmadığım vs. söylemesi yerine, bu davranışın kendisinde yaptığı etkiden, bu konudaki hislerinden bahsetmesi daha uygundur. Kişi bir suçlama ve saldırı ile karşı tarafa yaklaşırsa, karşı taraf da savunmaya geçer ve durum daha da içinden çıkılmaz bir hal alabilir.

  • Kinoa Nedir ?

    Kinoa Nedir ?

    Kinoa(Quinoa)’nın, İnkalar tarafından 7 bin yıl önce yetiştirilen bir çeşit tahıl olduğu düşünülmekltedir. Ama, İşin aslı, ıspanak veya pancar ailesinden gelen, Güney Amerika Andlarında yetişen bir otsu bitki çeşitidir. Etli, besleyici yaprakları vardır. Salkım salkım bol çiçek açar ve bu çiçekler zengin besin değeri olan minik tohumlara dönüşürler. Tohumlar da kurutularak tahıl olarak tüketilir.Bu sebeple tahıl olduğu söylenmektedir. Bulgur kıvamında bir tahıldır.

    İnkalar Kinoa bitkisini tahıl ana olarak nitelendirmişlerdir. Özellikle son 3 yıldır kinoanın besin değeri keşfedilmiş ve tüketimine önem verilmiştir. NASA tarafından, astronotların beslenmesinde kullanılan kinoa Bİrleşmiş Mİlletler tarafından da beslenmedeki önemi açısından önemle tavsiye edilen bir besindir. Öyleki 2013 yılı kinoa yılı olarak ilan edilmiştir.

    Özellikle Amerikada son derece gözde olan ve yeni bir beslenme trendi olarak adlandırılanKinoa henüz Türkiyede yeni yeni tanınıyor. İnternet üzerinden veya büyük marketlerden kinoa temin etmek mümkün. Kinoa fiyatı, 8,5 TL den başlıyor.

    Kinoanın Faydaları:

    – Çok iyi bir protein kaynağı olduğundan besin değeri oldukça yüksek.
    – Tüm aminoasitleri, A, B, C, D, E ve K vitaminlerini içeriyor.
    – Lif oranı çok yüksek.
    – Üstelik tadı da lezzetli…
    – Yüksek oranda demir içerdiği için, kansızlık, kabızlık ve vegan yaşayanlara özellikle önerilen bir besin.
    – İçerdiği kalsiyum bir bardak sütün içerdiği kalsiyumdan daha fazladır. Salatalara eklenerek kullanılırsa, günlük kalsiyum ihtiyacını karşılar.
    – Zayıflamaya yardımcıdır. Zayıflamak isteyenler içn, pişirilerek tüketilmesi uygundur.
    – Az yağlı ve kolesterol içermeyen bir besin olduğu için, sindirim oldukça kolaydır.

    Kinoa kullanım alanı oldukça fazla olan bir tahıldır. İster pilav yapabilirsiniz, ister salatada kullanabilirsiniz, İster, sabah kahvaltısında, müslinin içine katabilirsiniz… İsterseniz de un haline getirip tatlı yapabilirsiniz. Tercih sizin. Kinoayı pişirmeden önce yapmanız gereken şey, birkaç saat suda bekletmek. Bu sayede içindeki enzimler harekete geçiyor. Kinoa, 15 dakika gibi kısa bir sürede pişiyor. Eğer suda bekletmek için vaktiniz yoksa pişirmeden önce bolca yıkamalısınız. Her koşulda pişme süresi 15 dakikayı geçmiyor. Kinoayı pirinç ve bulgurun kullanıldığı her yerde kullanabilirsiniz.

    KİNOALI KISIR

    Malzemeler:

    – 1 su bardağı kinoa
    – 1,5 su bardağı su (aynı bardak ile ölçün)
    – 1 yemek kaşığı biber salçası ya da domates salçası
    – 1 adet salatalık
    – 2 yemek kaşığı biber salatası ya da 2 adet biber
    – 1 büyük domates ya da 2 yemek kaşığı yazdan hazırladığınız domates sosu
    – 1 çay bardağı kırılmış ceviz
    – yarım demet maydanoz
    – 2 diş ezilmiş sarmısak
    – 2 adet taze soğan
    – 3-4 adet körpe kıvırcık yaprağı
    – 1 adet limonun suyu
    – yeteri kadar zeytinyağı
    – yeteri kadar tuz, taze çekilmiş karabiber, pul biber ve bolca kimyon

    Kinoa Nedir ? | 93

    Hazırlanışı:
    Kinoayı ince süzgece koyun ve su dolu bir kasenin içinde 2 saat bekletin. Bekleme sonrası bolca yıkayın ve tencereye koyun, üzerine 1,5 su bardağı soğuk su ekleyin kapağını kapatın ve kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin. Tamamen suyunu çektikten sonra çatalla karıştırırak havalandırın tuz ve baharatlarını ekleyin, kullanacağınız zeytinyağının bir kısmını da ekleyin karıştırın ve soğumaya bırakın. (Sıcakken eklediğiniz, zeytinyağı ve baharatların aroması daha güçlü olacaktır. Dilerseniz bu işlemi de soğuduktan sonra yapabilirsiniz.)
    Sıcağı gittikten sonra, salçayı ekleyin ve ezmeden iyice karıştırın. İnce kıyılmış taze otları, limon suyu, zeytinyağı, sarmısak ve cevizi ekleyerek karıştırın ve ister ılık, isterseniz soğuk olarak servis edin.
    Eğer kinoayı ıslatmadan hazırlarsanız o zaman su miktarını şöyle ayarlayın: 1 bardak kinoa için 2 bardak+çeyrek bardak soğuk su ekleyin ve yine aynı şekilde kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirin.
    Şimdi domates ve biber mevsimi olmadığı için yerine kullanacağınız alternatifleri ekledim. Mevsiminde taze, domates ve biberle çok daha lezzetli olacaktır. Siz içine istediğiniz malzemeyi ilave edin ya da çıkarın. Tamamen damak tadınıza göre hazırlayabilirsiniz.

  • İsveç Diyeti

    İsveç Diyeti

    Avrupa’da çılgınca uygulanan İsveç Diyeti Türkiye’de ilk defa Aylin Livaneli tarafından tanıtıldı. Böylece Türkler, geniş kitleler tarafından uygulanacak yeni ve etkili bir diyet ile tanışmış oldu…

    İsveç diyetini uygulayan kişiler iki hafta içinde 7 ile 20 kilo arasında kilo verdiklerini söylediler.

    Bunun dışında isveç diyetinin en büyük özelliği metabolizmayı tamamen değiştirdiğinden 2 yıl boyunca hiç kilo almamanızı sağlaması.

    Ancak diyetin başarılı olaması için aşağıdaki kurallara mutlaka uymalısınız.

    Kurallar:

    1. Diyet programındaki 1 fincan kahvenin dışında ayrıca çay, kahve ve meşrubat içilmemeli.
    2. Günde 2 litre su içilmeli.
    3. Diyet 13 günden fazla sürdürülmemeli.
    4. Diyeti ancak 6. günde kesebilirsiniz.
    5. 3 aydan kısa bir sürede diyeti tekrarlamayın.
    6. Aynı gün içinde öğle ve akşam yemekleri yer değiştirilebilir.

    Tavsiyeler:

    1. Brokoli bulamadığınızda karnabahar yenebilir.
    2. Yüksek kolesterolü olan kişiler yumurtanın akını yiyebilirler.
    3. Ölçü ve miktar belirtilmemiş yiyecekleri abartmamak koşulu ile dilediğiniz kadar yiyebilirsiniz.
    4. Diyet ağır geldiğinde 6. günde bırakıp 3 ay sonra 6 gün daha uygulanabilir.

    1. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker
    Öğle: 2 katı yumurta, 1 porsiyon haşlanmış ıspanak, 1 domates
    Akşam: 1 biftek(200 gram,) zeytinyağlı ve limonlu yeşil salata

    2. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker
    Öğle: 1 dilim salam, 100 gram yoğurt
    Akşam: 1 biftek (200 gram), yeşil salata, 1 meyve

    3. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
    Öğle: Haşlanmış ıspanak, 1 domates, 1 meyve
    Akşam: 2 katı yumurta, 1 dilim salam, yeşil salata

    4. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
    Öğle: 1 katı yumurta, 1 rendelenmiş havuç, 250 gram yağsız beyaz peynir
    Akşam: 2 dilim portakalın suyu, 100 gram yoğurt

    5. gün
    Sabah: 1 büyük rendelenmiş havuç (limonlu)
    Öğle: Haşlanmış yağsız balık (200 gram, limonlu ve tereyağlı)
    Akşam: 1 biftek (200 gram), salata ve brokoli

    6. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker
    Öğle: 2 katı yumurta, 1 büyük rendelenmiş havuç
    Akşam: Derisi alınmış tavuk (200 gram), salata

    7. gün
    Sabah: Şekersiz çay
    Öğle: Izgara et (200 gram), taze meyve
    Akşam: Hiç bir şey yenmeyecek

    8. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme seker
    Öğle: 2 katı yumurta, 1 porsiyon haşlanmış ıspanak, 1 domates
    Akşam: 1 biftek(200 gram), zeytinyağlı ve limonlu yeşil salata

    9. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker
    Öğle: 1 dilim salam, 100 gram yoğurt
    Akşam: 1 biftek (200 gram), yeşil salata, 1 meyve

    10. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
    Öğle: Haşlanmış ıspanak, 1 domates, 1 meyve
    Akşam: 2 katı yumurta, 1 dilim salam, yeşil salata

    11. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker, 1 dilim kızarmış ekmek
    Öğle: 1 katı yumurta, 1 rendelenmiş havuç, 250 gram yağsız beyaz peynir
    Aşam: 2 dilim portakalın suyu, 100 gram yoğurt

    12. gün
    Sabah: 1 büyük rendelenmiş havuç (limonlu)
    Öğle: Haşlanmış yağsız balık (200 gram, limonlu ve tereyağlı)
    Akşam: 1 biftek (200 gram), salata ve brokoli

    13. gün
    Sabah: 1 fincan kahve, 1 kesme şeker
    Öğle: 2 katı yumurta, 1 büyük rendelenmiş havuç
    Akşam: Derisi alınmış tavuk (200 gram), salata

    İlgili konular ;
    İsveç Diyeti Deneyimlerimiz
    Glisemik indeks Diyeti nedir?
    Hipotiroid Diyeti
    Bikini Diyeti

  • Vero Moda Etek Modelleri 2012

    Vero Moda Etek Modelleri 2012

    Vero Moda Etek Modelleri 2012 Galerimizde…

    Kaynak : veromoda.com

    İlgili konular ;
    Vero Ceket Modelleri 2012
    Vero Pantolon 2012
    Vero Moda Elbise Modelleri 2012

  • Vero Moda Elbise Modelleri 2012

    Vero Moda Elbise Modelleri 2012

    Vero Moda Elbise Modelleri 2012 Farklı Desenleri İle Galerimizde…

    Vero Moda Elbise Modelleri 2012 | 133

    Kaynak : veromoda.com

    İlgili Konular ;
    Vero Ceket Modelleri 2012
    Vero Pantolon 2012