Blog

  • Kış depresyonu

    Kış depresyonu

    Mevsimsel depresyon yaşıyor olabilirsiniz. Bu durum, doğal güneş ışınlarından daha az yararlanılabilen sonbahar mevsiminin sonları ve kış mevsiminin başlarıyla gözlemlenir. Kış depresyonunun, güneş ışınları noksanlığından günlük vücut ritminin uyumsuz hale geldiği zamanlarda ortaya çıktığı düşünülür.

    Bazı insanlar yıl boyu süren ancak kışın kötüye giden depresyon yaşarlar, diğerleri ise sadece serin ve karanlık aylarla birlikte ortaya çıkan “kış depresyonu” yaşar. Küçük bir insan grubunda ise depresyonun yaz aylarında ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. Uzmanlar, Amerika’da nüfusun yaklaşık %3’ünün, yani 9 milyona yakın insanın kış depresyonu yaşadığını, sayısız kişinin de orta seviyeli olarak kışın kasveti içine düştüklerini söylüyor.

    O halde sonbahar ve kış aylarında görülen ruhsal çöküntülerin hayal ürünü olmadığını söyleyebilir miyiz?

    Kesinlikle. Kış depresyonu, ilk olarak 1984 yılında akıl sağlığı enstitüsünde görev yapan bir araştırma ekibi tarafından tanımlanmıştır. Araştırma ekibi mevsime bağlı olarak, bazen ufak çaplı bazen ise ciddi şekilde değişimlerle çeşitli derecelerde ruhsal ve davranışsal değişikliklerin görüldüğünü keşfetti.

    -Çok fazla uyumak

    -Gün içinde yorgunluk hissetmek

    -Kilo alma

    -Sosyal aktivitelere karşı ilgisizlik ve cinsel isteksizlik

    Hormonal faktörlerden dolayı kadınların erkeklere göre kış depresyonu yaşaması daha muhtemeldir. Kış depresyonu kadınlarda menopoz sonrası daha az görülmeye başlanır.

    Kış depresyonunu atlatmak için neler yapmak gerekir, kısa süreliğine ılıman bir yere taşınmanın yararı olur mu?

    Işık terapilerinin (ışık tedavisi) mevsimsel depresyonu yenmede etkili olduğu kanıtlanmıştır. Vücut ritminin tekrar uyumlu hale gelmesine yardımcı olmak için melatonin hormonu takviyesi, anti-depresan ilaçlar ve konuşma terapileri ile birlikte uygulanabilir.Işık tedavisi iç mekanlarda kapalı ışık kabinleri kullanmayı da içerebilir. Doktorunuza ne tür bir ışık kabini kullanmanız gerektiğini, günün hangi saatlerinde ve ne kadar süreyle uygulamanız gerektiği gibi bilgileri danışabilirsiniz.

    Gün ışığında dışarı çıkmak, bazı insanlara kış depresyonuyla başa çıkmada da yardımcı olabilir. Bu yüzdendüzenli egzersiz yapın, sosyal aktivitelere katılın ve arkadaşlarınızla sohbet edin.

    Aşırı yeme isteğinize karşı koyun. Birçok uzman şeker veya gazlı içecekler yerine yeterince protein ve karbonhidrat içeren yiyecekler ile nişastalı sebzeler tüketilmesini önerir.

  • Doğal viagra havuç

    Doğal viagra havuç

    Havuçtaki seks hormonlarını aktive eden bileşenler viagra etkisi gösteriyor

    Tavşanlar neden çok çoğalıyor dersiniz? Havuçtaki seks hormanlarını aktive eden bileşenler viagra etkisi gösteriyor. Kış aylarında bol miktarda bulunan havuç ve havuç suyu konusunca çok büyük önemi vardır. Vitamin ve mineral bakımından zengin olan havuç kış aylarında vücudumuzun günlük gereksinimini karşılar ve vücudumuza birçok yönden fayda sağlar. Bolca A vitamini barından ve B, C, D, E vitamini bakımından zengin olan havuç, kan yapar, vücudumuzu kuvvetlendirir, ishali keser, pekliği giderir, mide ve bağırsak rahatsızlıkların önlenmesinde vazgeçilmez bir bitkidir.

  • Acil durumlar için kurtarıcı program

    Acil durumlar için kurtarıcı program

    Tam diyete başlamıştınız ve kilolar birer birer gidiyordu ki araya tatil, seyahat ya da davetler girdi, yemeklerin ölçüsü biraz kaçtı. Paniğe kapılmayın; yılbaşına kadar formunuza kavuşmak için bugünden itibaren düzenli ve sağlıklı beslenmeye başlayın.

    Yaz tatili ardından bayram derken kaçamaklar özgür ruhumuza çok iyi geldi, peki ya bedenimize? İtiraf edelim, her şeyi biraz fazla kaçırdık ve tatil dönüşü tartıda gördüğümüz rakamı aşağıya çekmek için ne yapmamız gerektiği konusunda panik içindeyiz. Önümüz kış olduğu için biraz daha hassas davranıp kilo verirken bağışıklık sistemimizi de korumamız gerektiği bir gerçek… Özel Sculpture Polikliniği’nden Uzman Diyetisyen Burcu İnce tam da bayram dönüşü çaresizlik hissedenler ve hem sağlıklı hem etkili kilo vermek isteyenler için bir “kurtarıcı program” hazırladı.

    Acil durum programlarına  kısa süreli detokslarla başlanmasını önerdiğini belirten Dyt. Burcu İnce, “Bayram tatili gibi dönemlerde hızla alınan kiloların yanı sıra özellikle bu mevsimde ödem ve şişkinlik de olduğu için ödem giderici bir program takip etmek, bunun için de ödem atıcı yiyeceklere öncelik vermek gerekiyor” diyor.

    Ödemin hücreler arası sıvıda normalden fazla miktarda kan plazması toplanması anlamına geldiğini belirten Dyt. İnce, kalp, damar ve böbrek hastalıklarının bir belirtisi olabileceği gibi bazı alerjik durumlarda da meydana geldiğini söylüyor. Doku arası bölmelerde veya vücut boşluklarında sıvı birikimine neden olan ödem şikayeti sık tekrarladığında mutlaka bir doktor kontrolünden geçmek gerekiyor. Ödemin farklı tipleri ve altında yatan hastalığa göre oluştuğu farklı yerler oluyor. Tedavisinde ise öncelik hastalığı meydana getiren etkenleri ortadan kaldırmak oluyor. Hastalıklara bağlı olmayan sebeplere dayalı ödem ise genelde sabah daha sık görülüyor. Özellikle mevsim geçişlerinde, sık ayakta kalındığında ve adet dönemlerinde ödem şikayetleri artıyor.

    Her hafta farklı mönü

    Uzman Diyetisyen Burcu İnce, diyet programlarına yaklaşımını şöyle anlatıyor: “Diyet yapan kişilerin sürekli aynı gıdaları tüketmek istemediklerini biliyoruz. Bu nedenle her hafta farklı mönüler vermeye dikkat ediyorum ve ‘ayrım diyetleri’ uyguluyorum. Yani kişinin beslenmesinden bir hafta mayayı çıkarıyorum, diğer hafta mayayı geri koyup süt grubunu çıkartıyorum. O sırada maya grubunu küçük küçük ilavelerle ekliyorum. Aynı şekilde bir hafta boyunca buğday grubunu yani glüteni de çıkarıyorum. Böylece vücudun verdiği tepkiyi görüyorum. Bu grupları çıkarmayı, vücutta şişkinlik yapan ve vücudun intolerans gösterdiği gıdalar oldukları için tercih ediyorum. Mayayı çıkarttığım dönem kişi kilo veriyorsa anlıyoruz ki bu gıda o kişiye şişkinlik yapıyor.” Kan gruplarına da dikkat ettiğini belirten Dyt. İnce, bunun sadece ana kan grubuna göre kolay bir ayrım olmadığını, kan gruplarının kökenlerine inerek yapıldığının altını çiziyor.

    Soğuk havaya yenilmeyin

    Kış aylarında artan soğuklar da vücutta olumsuz etkilere neden oluyor. Bazal metabolizmanın değiştiği kış aylarında vücut ısısı düşüyor ve normal ısı düzeyine ulaşılması için fazladan enerjiye ihtiyaç duyuluyor. Kış mevsiminde havaların soğuması ile birlikte beslenme şeklimizde de değişiklikler oluyor. Bu aylarda genellikle yağlı ve şekerli besinlere eğilimin arttığını belirten Dyt. Burcu İnce, “Soğuk havalarda çok yemenin yanı sıra evden ya da çalışılan mekanlardan dışarı pek fazla çıkılmıyor, bu da hareketsizliğe neden oluyor, alınan kaloriler kullanılamıyor. Genellikle yaz aylarında dikkat edilmeye başlanan kilo kontrolü, kış aylarında yerini ihmalkarlığa bırakıyor. Birçok insan, kalın giysiler içerisinde kilolarını daha rahat saklayabileceklerini düşünerek, sağlıklı beslenme alışkanlıklarından uzaklaşıyor. Kış aylarında gecelerin uzun olması ve atıştırmalıkların sayısının artması da alınan gıdaların kiloya dönüşmesine neden olan bir diğer etken” diyor.

    Yemeğe çorba ile başlayın

    Dyt. Burcu İnce, kışın fazla kilo almamak için ilk olarak tok tutucu çorba ve lifli gıdaların tercih edilmesini öneriyor. Sürekli atıştırmanın önüne geçecek kepek, yulaf, çavdar, kuru fasulye, nohut, meyve ve sebze gibi lifli gıdalar da midede su çekip şiştiği için yeme isteğini azaltıyor.

    Üç ana değil, beş ara öğün

    Gün içinde üç ana öğün yerine beş ara öğünle beslenilmesini öneren Dyt. İnce, böyle beslenmenin hem daha uzun süre tok kalmayı sağlayacağını hem de midenin yorulmasını önleyeceğini söylüyor. Çok yorulmayan midenin kapasitesi düşüyor, bunun sonucunda metabolizma daha hızlı çalışarak, alınan gıdaların daha kolay sindirilmesi sağlanıyor.

    Antioksidan alımını artırın

    “Kış aylarında vücut direncini artırmak ve vücuda yeterli miktarda vitamin ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden yararlanın” diyen Dyt. İnce, şöyle devam ediyor: “Savunma sistemini güçlendirici özelliği olan A ve C vitaminleri gibi antioksidan yönünden zengin havuç, brokoli, kabak, lahana, karnabahar, maydanoz gibi sebzelerin yanı sıra kış aylarında bolca bulunan kivi, portakal, mandalina, elma, greyfurt gibi meyvelerin tüketimini de artırın.”

    Balık balık balık…

    Kış aylarında mahrum kalınan güneş ışınları, vücudun D Vitamini gereksiniminin karşılanamamasına neden oluyor. Kemik ve diş sağlığı açısından önemli olan D Vitamini, sadece güneş ışınlarıyla deri tarafından üretiliyor ve besinlerde fazla bulunmuyor. Bunun için güneşli günlerden faydalanmak gerekiyor. D Vitamini’nin yanı sıra balık, beyin fonksiyonlarının gelişimi için gerekli çoklu doymamış yağ asitleri (Omega-3), kalsiyum, fosfor, selenyum ve iyot mineralleri ile E vitamini için de iyi bir kaynak oluyor. Balığın haftada iki-üç kez tüketilmesi öneriliyor.

    Sofrada en fazla 20 dakika

    Beyin, yemeğe başlandıktan yaklaşık 20 dakika sonra tokluk merkezini uyarıyor. Bu yüzden gıdaları yavaş ve iyi çiğneyerek yemek yeme süresini uzatmak hem fazla gıda alımını engelliyor, hem de alınan gıdaların daha kolay sindirilmesini sağlıyor. Dyt. İnce, tabağındaki yemekle oynayanların genelde daha zayıf olduğunu da hatırlatıyor.

    Ödem atıcı besinler

    Maydanoz: A, C, K vitaminleri ve demirin yanı sıra potasyum, kükürt, kalsiyum, magnezyum ve folik asit yönünden de zengin. İçeriğinde bulunan yüksek klorofil ile kan akışını artırarak daha fazla oksijenlenme sağlıyor. Toksinlerin vücuttan atılmasına, böbreklerin, karaciğerin ve idrar yollarının temizlenmesine yardım ediyor. Sindirim enzimlerini uyararak sindirimi kolaylaştırıyor, sıvı atımına yardımcı oluyor.

    Karahindiba: İdrar söktürücü olarak böbrek fonksiyonlarını destekliyor. Aynı zamanda potasyum emilimine yardım ediyor. Bu özelliği ile halsizlik şikayeti yaratmadan vücuttan fazla sıvı atımını sağlıyor.

    Taze üzüm: Ürik asit gibi atık ürünlerin dışarı atılmasına, karaciğer ve böbreklerin temizliğine destek oluyor.

    Kızılcık: Üre ve ürik asit gibi toksinlerin atılmasına yardımcı oluyor. İdrarı sulandırarak idrarın pH değerini düzenlemede, böbrek fonksiyonlarını korumada fayda sağlıyor.

    Kuşkonmaz: Folik asit, A, C ve K vitaminleri bakımından zengin olan kuşkonmaz aynı zamanda iyi bir lif kaynağı… Kalın bağırsaktaki yararlı bakteri oluşumunu destekleyen bir tür karbonhidrat da içeren kuşkonmaz, böbrekleri uyararak vücutta bulunan atıkların uzaklaştırılmasında etkili oluyor, idrar söktürüyor.

    Isırgan otu: Toksinlerin dışarı atılmasını, böbreklerin düzenli çalışmasını sağlıyor.

    Kereviz: Protein, fosfor, demir, potasyum, A, C, E vitaminleri ve kalsiyum içeriyor. İdrar söktürücü, idrar yollarını ve kanı temizleme özelliği bulunuyor.

    Zencefil: Zencefil kökü böbrek detoksu için etkili oluyor.

    Domates: Karoten ve likopenden zengin bir besin. Domates tüketmek, prostat kanseri riskini azaltıyor.

    Greyfurt: Greyfurt suyu kalsiyum oksalatın neden olduğu böbrek taşı oluşumunu engelliyor.

    Yulaf: Bünyesinde silika adı verilen, idrar söktürücü doğal bir madde bulunuyor.

    Rezene: İdrar söktürücü, gaz giderici özellikler taşıyor.

    Ananas: Bromelin içerdiği için metabolizmayı hızlandırıyor ve böylece ödemin atılmasına yardımcı oluyor.

    Plato dönemleri sabır şart

    Sabit bir kiloya takılmanın bazen bir ay kadar sürebildiğini söyleyen Dyt. İnce, bu döneme plato dönem denildiğini söylüyor. Bu dönem aşıldığında ise vücudun eski kilo verme formuna döndüğünü söylüyor ve ekliyor: “Takılma döneminde motivasyon, bireyin diyete ve diyetisyene olan inancı çok önemli. Çoğu insan bu dönemde, ‘Az yiyorum yine de veremiyorum’ diyerek pes edebiliyor. Kesinlikle böyle bir şey yok; insanlar anormal bir sağlık problemleri yoksa istedikleri kiloya inebilir.” İnilecek kilonun sağlıklı limitler içinde tutulmasına dikkat ettiklerini ve bireyin kendini mutlu hissedeceği kiloyu hedeflediklerini belirten Dyt. İnce, “Haftada yarım-bir kilo arası vermeyi normal kabul ediyoruz, bu rakam bazı kişilerde iki kiloya kadar çıkabiliyor” diyor.

    Yasaklar ve şımarmalar

    Diyet boyunca tatlı grubunu, şerbetli tatlıları, cipsleri, kuruyemişleri ve gece yenilen meyveleri çıkarttığını ancak sonraki hafta ödül olarak kişinin olmazsa olmazını küçük porsiyonlar olarak ilave ettiğini, bu küçük şımartmalarla diyete adaptasyonun arttığını söylüyor.

    Yaptığı işi beslenme eğitimi olarak tanımlayan Dyt. İnce şunları söylüyor: “Amacımız bireyi zayıflatırken ona nasıl daha sağlıklı besleneceğini öğretmek… Bu da bireye özgü bir eğitim. Her vücudun kuralı birbirinden farklı olduğu için öğreneceği bilgiler de farklı oluyor. Bir kişi için çok sağlıklı olan bir gıda bir diğerine yaramayabiliyor ve vücudun tepki göstermesine neden oluyor.”

    Kurtarıcı diyet programı

    3 günlük detoks programı

    Aç karnına: Bir büyük bardak ılık su + 1 tatlı kaşığı organik elma sirkesi

    Sabah: Bir tam yumurta + 2 yemek kaşığı tuzsuz lor peyniri + domates, salatalık, nane, roka, maydanoz, dereotu, biber

    Öğle: Doyana kadar ödem atıcı çorba

    Ara: Bir bardak diyet kefir (çörek otu ve keten tohumu yağı eklenmiş)

    İlk iki akşam: İki adet enginar (bakla ve dereotu ile pişirilmiş)

    Son akşam: Somon ızgara + kuşkonmaz

    Not: İki litre su içine 10 tatlı kaşığı organik elma sirkesi ilave edin. Ve gün boyunca bu suyu tüketin. Günde 3 bardak beyaz çay tüketin.

    Günlük ivme programı

    Sabah:

    Bir tam yumurta + iki adet yumurta akı ile hazırlanmış omlet + yeşillik

    Öğle:

    200 g fırında kızartılmış balık veya tavuk ya da hindi (göğüs eti) + roka salatası

    Ara:

    240 ml diyet kefir ve 115 g böğürtlen veya yaban mersini (blender’dan geçirilmiş)

    Akşam:

    Süper salata

    Not: Her gün 30 dakika tempolu yürüyüş yapın. Günde iki litre su için.

    Egzersize ara vermek yok

    Hangisi ne kadar kalori yakıyor?

    Hızlı yürüme (30 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 180 kcal

    Yüzme (30 dakika ve haftada 3-4 kez yapılırsa) 240 kcal

    Dans (30-45 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 75-150 kcal

    Aerobik (30-45 dakika ve haftada 2-3 kez yapılırsa) 240-480 kcal

    Esneme (15 dakika ve haftada 3-5 kez yapılırsa) 140 kcal

    Tarifler

    Ödem atıcı çorba

    l 1 orta boy kereviz ve sapları

    l 1/2 demet maydanoz

    l 1 orta boy havuç

    l 3-4 adet kuşkonmaz

    l 1 orta boy kırmızı soğan

    l 4-5 adet sarımsak

    l 1 yemek kaşığı rezene

    l 1 tatlı kaşığı kimyon

    l Limon, pul biber, karabiber

    Tüm malzemeleri doğrayıp 3 bardak su ile pişirin, limon, pul biber, karabiber ile tatlandırarak için.

    Süper salata

    l Marul

    l Salatalık

    l Soğan

    l Domates

    l Buharda pişirilmiş brokoli, Brüksel lahanası, karnabahar

    l 50 g lor peyniri

    l 2 çorba kaşığı keten tohumu yağı

    l 60 ml balzamik sirke

    Tüm malzemeleri doğrayıp karıştırın, keten tohumu yağı ve sirke ekleyip yiyin.

    Formsanté Dergisi 

  • Meme kanserinden korunmak için…

    Meme kanserinden korunmak için…

    Amerikan Kanser Derneğince yapılan araştırmaya göre, meme kanserine yakalanma riski, her gün yoğun tempolu fiziksel aktivite yapanlarda yüzde 25, günde en az bir saat yürüyüş yapanlarda ise yüzde 14 azalıyor.

    Amerikan Kanser Derneğince (The American Cancer Society) yapılan araştırmaya göre, meme kanserine yakalanma riski, her gün yoğun tempolu fiziksel aktivite yapanlarda yüzde 25, günde en az bir saat yürüyüş yapanlarda ise yüzde 14 azalıyor.

    Tıbbi Onkoloji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Gökhan Demir, yaptığı yazılı açıklamada, araştırmada, kadınların boş zaman aktivitesi olarak yürüyüş yapmalarının koruyucu yararlarına vurgu yapıldığını belirterek, egzersizin diğer formları olmadan sadece yürüyüşün bile kadınları meme kanserinden uzak tuttuğunu ifade etti.

    Araştırmada, tempolu yürüyüşün yüksek tansiyonu, yüksek kolesterolü ve diyabet riskini azaltmaya yardımcı olduğuna da işaret edildiğini aktaran Demir, şunları kaydetti:

    “Meme kanserinde düzenli egzersiz ve ideal kilonun korunması son yıllarda giderek önem kazanmaktadır. Düzenli egzersiz ve ideal kilonun korunması kansere karşı ek koruyuculuk sağlar. Daha önceki yıllarda yapılan çalışmalar, meme kanseri geçirmiş hastalarda düzenli egzersiz yapmanın ve ideal kiloyu korumanın, hastalığın tekrarlama riskini yaklaşık yüzde 20 civarında azaltabildiğini göstermişti. Daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalar hem bu bilgiyi doğruladı hem de düzenli egzersiz yapan ve ideal kilosunu sürdüren kadınlarda meme kanserine yakalanma riskinin de azaldığını gösterdi. Kadınlarda vücut yağ kitlesi önemli bir östrojen kaynağıdır.”

  • Tahinli tarator tarifi

    Tahinli tarator tarifi

    Tahinli tarator nasıl yapılır ? Tahinli tarator malzemeleri nelerdir ? Tahinli tarator tarifi…

    Malzemeler
    5 çorba kaşığı tahin
    250 gram süzme yoğurt
    1 adet limon
    1 demet dereotu veya maydanoz
    2 çorba kaşığı galeta unu
    1 diş ezilmiş sarmısak
    1 çay kaşığı tuz

    Tahinli Tarator Yapılışı
    Tahin, yoğurt, limon suyu, ince kıyılmış dereotu veya maydanozu iyice çırpın. Galeta unu, sarmısak ekleyip, tuzunu ayarlayın. Dilediğiniz şekilde süsleyip servis yapın.

  • Nane ile cilt bakımı

    Nane ile cilt bakımı

    Yaşı 25’inin üzerinde olan herkes doğanın sunduğu mucizelerden mutlaka faydalanmalı. Ve kesinlikle buna üşenmemeli.

    Cilde kadifemsi bir yumuşaklık ve ışıltı kazandırmak, kırışıklıkları hafifletmek için ekstra doğal bakım uygulamakta yarar var. Uzun zamandır güzellik formüllerinde doğal cilt bakım yağları ve bitkisel çözümlere ciddi bir dönüş var.

    Taze nanenin ışıltısı

    Bir avuç kadar taze nane yaprağını bir orta boy kahve cezvesinde kaynatın. Ilıttıktan sonra çay süzgeci ile süzün içine bir elmayı rendeleyin. Bu karışımı yüz ve boynunuza masajla yedirerek uygulayın. 15 veya 20 dakika boyunca karışım yüzünüzdeyken uzanıp dinlenin. Ardından ılık suyla yıkayın. Bu işlem ile yüzünüzdeki yorgun ve mat görünüm gider ve ışıltılı bir görünüm kazanır. Özellikle az uyuduğunuz günlerin sabahında da bunu yapmanızı tavsiye ederiz…

    nane cilt bakımı
    nane cilt bakımı
  • Kışa özel dekorasyon önerileri 2014

    Kışa özel dekorasyon önerileri 2014

    Sıcacık battaniyenize sarılarak ısınacağınız, yemek ziyafetlerinizi tatlandıracağınız, cam kenarından düşen kar tanelerinin toprağa karışmasını izleyeceğiniz o güzel anların simgesi olan kış mevsiminde, evinizde yapacağınız küçük değişikliklerle büyük etkiler yaratabilirsiniz.

    İşte mekanlarını canlandırmak ve daha konforlu hale getirmek isteyenlere deneyimli uzmanlarından evleri ısıtacak birkaç küçük öneri:

    Mumların Samimi Etkisinden Yararlanın

    Mumların dekoratif amaçlı kullanımının dışında aynı zamanda koku, renk ve biçimleriyle psikolojimiz üzerine etkileri olduğunu biliyor muydunuz? Yatak odanızda ya da banyolarınızda kullanacağınız mumlarla romantikbir etki yaratabilir, özel bitki yağlarından üretilen mumlarla da ruhunuzu dinlendirebilirsiniz.

    Farklı Dokuda Yastık ve Halılar

    Zemin ve minderlerinizde özellikle kadife gibi dokununca sıcak ve yumuşak bir his veren kumaşlar kullanın. Bu sayede odalarınızda sıcak ve rahat bir görünüm yakalayabilirsiniz.

    Ahşap ile Evlere Sıcak Bir Dokunuş

    Ahşapın girdiği bütün mekanlara kattığı sıcaklık yadsınamaz. Siz neden bu etkiden faydalanmayasınız? Ahşap biblolar, kitaplıklar, raflar ve çerçeveler evinize otantik bir hava katacak.

    Çiçek Etkisi

    Odalarınızda belirli yerlere konumlandıracağınız çiçeklerle neşeli ve dinamik bir görünüm elde edebilir, evlerinizi kışın getireceği rehavetten uzak tutarak her daim canlılığı sağlayabilirsiniz.

    Renklerin Gücünü Keşfedin

    Yılbaşı yaklaşırken, yenibir yılın getirdiği o yenilenme duygusunu yaşam alanlarınıza da taşımak isterseniz, evinizle uyumlu olacak şekilde renklerle oynayabilirsiniz. Çok büyük değişiklikler istemiyorsanız tek bir duvarınızı kışın soğukluğunu silecek kırmızı, turuncu gibi sıcak tonlardan birine boyamanız tahmininizden daha büyük bir etki yaratacaktır.

    Aydınlık Mutfaklar

    Kış kasvetini, en çok vakit geçirdiğiniz mekanlardan olan mutfağınızdan uzak tutun. Sarkıt avizelere ek olarak kullanacağınız duvar aplikleri ilehem daha aydınlık hem de daha şık bir ortam yaratabilirsiniz.

    Evimizin Tamamlayıcısı: Perdeler

    Ev dekorasyonumuzun tamamlayıcılarından perdelerimizin mevsimden mevsime farklı kullanımı olabilir. Genellikle yazın daha kısa ve detaysız perdeler kullanırken, kışın daha kalın ve uzun perde kullanılır. Hazır kış kapıdayken kullanacağınız desenli ve kalın kumaşlı perdeler ile evinize hareket ve stil kazandırabilirsiniz.

    2014’te Evlere Koyu Renkler Hakim

    2014’te açık renklerin yerini mor, bordo, kahverengi gibi koyu tonlara bıraktığını belirten evmambo.com uzmanları, birbirinden farklı malzemeler ve kumaşlarla yapılmış kombinlerin kullanımının artacağına dikkat çekiyor. Asimetrik parçalar, aynalar, farklı aydınlatmalar ve metal objelerin yaygınlaşmasının yanı sıra gösterişten uzak, rahatlığın hakim olduğu koltuklar akşam ve haftasonları evinde dinlenmek isteyenlere konfor ve şıklığı birarada sunacak.

  • Kadınlar ne ister?

    Kadınlar ne ister?

    Kadın ve erkeğin önceliği ne? İyi niyetli davranışlar kimi zaman eşler tarafından neden yanlış anlaşılır? Ego doyumunda sınır ne olmalı?

    Kadın-erkek ilişkilerinde mutlu bir yaşam için çok önemli tüyolar veren Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınlara en büyük armağanın güven olduğunu belirtiyor.

    Kadın önce paylaşmak ve yakınlık ister!

    Kadınların erkekler konusunda en çok dile getirdikleri yakınma; erkeklerin onları dinlemediği ve anlamadığı hususu olduğunu vurgulayan Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü-Psikiyatr Prof. Dr. Nevzat Tarhan, kadının ilişkide önceliğinin paylaşmak ve yakınlık hissetmek olduğunu söylüyor. Erkeğin önceliğini ise Tarhan şöyle ifade ediyor.

    “Yetenekli, yeterli ve güçlü olduğunu hissetmesidir. Erkekler doyumu başarıda ve sonuç almada bulurken, kadınlar paylaşma, değer verilme ve önemseme de yaşarlar.” dedi.

    Bir kadın eşini sevdiğinde onun gelişmesine yardımcı olmayı, erkeğinin eksiklerini gidermeyi ve düzeltmeyi görev bilir ve bunun için çalışır diyen Tarhan, doğal eğilimle hareket eden kadının bunu yaparken de eşini koruduğunu düşündüğünü söylüyor. Bu süreçte erkeğin farklı açıdan düşünerek kendisini karısı tarafından yönetildiğini düşünmeye başladığını vurgulayan Tarhan, erkek istemeden kadının erkeğe yardımından erkeğin güçsüzlük ve beceriksizlik duygusu çıkarsamasında bulunabileceğinin altını çiziyor.

    Prof. Dr. Nevzat Tarhan kadınların ruh doyumuna ilişkin şu değerlendirmelerde bulunuyor.

    Ne yapacağını bilmemek duygusu uyandırmayın!

    Bir erkekte ne yapacağını bilmediği duygusunu uyandıran bir kadın erkeği anlamıyor demektir. Bir kadın erkeğe kendisini iyi ve yeterli hissettirir, ‘kontrol bende’ duygusunu yaşatırsa o erkeğe çok şey yaptırabilir.

    Kadının egosunu destek, paylaşmak doyurur…

    Kadının ego doyumunu destek görmek ve destek vermek, paylaşmak, yardımcı olmak hisleri sağlar. Kadın erkekten çok daha fazla estetik kaygılara, sevgiye, iletişime, güzelliğe değer verir. Sevgi ve uyum onlar için daha önemlidir. Bir erkeğin yarışı kazanmaktan veya tuttuğu futbol takımının attığı golden aldığı zevki kadın yakınlaşma ve paylaşma anında hisseder.

    Erkeğin kendisine yardım önerildiğinde bunu zayıflık olarak algılaması psikolojik konulara ilgisini de azaltır. Psikolojik yardımı kabul etmeyi zayıflık gibi telakki eden erkek içgüdüleri ile hareket eden bir davranış sergiler. Bu da onun kendisini aşamadığının işaretidir.

    Erkeğe öğüt verirken dikkat!

    Bir kadının da erkeğe istemeden öğüt vermesi tenkit şeklinde anlaşılır. Erkeğin kendisini sorunlu, arızalı, yetersiz hissetmesine meydan vermeden ona öğüt vermenin yolunu bulan kadın kendini aşmış demektir. Erkekler bu açıdan çocuk gibidirler. Kabullenip sonra yönlendirilirlerse düşünce yanılgısına düşmezler.

    En büyük armağan güven!

    Eşlerin birbirlerine verecekleri en önemli armağan güvenlerini hissettirmeleridir. Bu aynı zamanda karşımızdakini onurlandırma yoludur. Bir kadın, erkeğin giydiği gömleğin pantolonuna uymadığını gördüğünde “Bu olmamış” derse erkek kendisini beceriksiz hisseder. Bu olmamış yerine “Bence böyle olsa sana daha çok yakışır” demek olumsuz duyguları bertaraf edecektir.

    Ancak diğer taraftan kadın fikrini söylemediğinde kendisini işe yaramaz gibi zannedebilir. Bu noktada erkek kadının fikrine saygı duymayı bilmelidir. Farklı görüşü yapıcı olarak paylaşmayı becerebilmek bir erkeğin kendisini aşmasıdır. Sorunun püf noktası “Önce kabul et” düşüncesini alışkanlık haline getirmektir.

  • Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Yetişkinlerin oyun zamanı: ön sevişme

    Ön sevişme olmadan yaşanan birleşmenin bir parçası eksik kalıyor. Birbirlerine yeterince odaklanan çiftler için ise ön sevişme üzerinde düşünülmeden doğal olarak yaşanıyor.

    Cinselliği çoğunlukla “birleşme”ye indirgemek hatasına düşülse de aslında her iki taraf için de istek-uyarılma-birleşme aşamaları art arda geldiği zaman tam bir cinsel ilişkiden söz etmek mümkün oluyor. İkinci aşama olan “uyarılma” ise ön sevişme denilen süreçte gerçekleşiyor. Belli sürelerle sınırlandırılmaya çalışılan, kadınların istediği erkeklerin gereksiz gördüğü bir süreçmiş gibi tanımlanan ön sevişmenin ne olup ne olmadığını Hedef Psikolojik Danışmanlık ve Eğitim Merkezi’nden Uzman Psikolog Şencan Taşkale’ye sorduk.

    Ön sevişmeyi nasıl tanımlayabiliriz?

    Ön sevişme “esas mesele”nin öncülü olarak düşünüldüğünde, ne olduğunu anlamaktan uzaklaşıyoruz. Esasen yapılacak bir şey var ve ön sevişme de onun öncesinde yapılması sağlıklı ve gerekli olan, aslında erkeğin çok istemediği ama kadının çok istediği bir şeymiş gibi tanımlanıyor. Aslında sevişme; birleşme ve diğer cinsel davranışların bir bütünüdür. Bu yüzden birleşmeye odaklı, cinselliğin diğer bileşenlerini atlayan bir cinsellik, eksik olacaktır. Bir yandan olması gerektiği için yapılan bir aktivite olarak algılamak da kısıtlayıcı. Bunu şöyle düşünebiliriz; hiç kimse oynaması gerektiği için oyun oynamaz, oynamak istediği için oynar. Ön sevişme de yetişkinlerin oynadığı bir oyun gibidir. O yüzden sevişilmesi gerektiği için sevişilmez. Zaten çiftler birbirlerine yeterince odaklandıklarında birbirleri için uygun davranışı ve tarzı yakalayacaktır.

    Çiftlerin gün içinde cinselliği çağrıştıran konuşmalar yapmaları, mesajlaşmaları ön sevişme tanımına girebilir mi?

    Ön sevişmenin hakkını vermeye çalışırken kavramsal olarak abartmak söz konusu olabiliyor. Cinselliğe erotik açıdan hazır olma ile ön sevişme kavramları birbirine karışıyor. Kişinin kadın ya da erkek olarak cinselliği nasıl yaşadığı ve ne hissettiği ile cinselliğe hazır olması durumu birbiri ile çok örtüşen kavramlar. Çift birbirlerini seks partneri olarak görüyorsa bu zaten beden dillerine, konuşmalarına, telefon mesajlarına yansıyacaktır. Bir taraf, “Bu akşam kaçta geliyorsun?” yerine çok daha sıcak bir mesajı uğraşarak değil, spontan bir şekilde attığında zaten karşı tarafa“Senin için varım, buradayım, hazırım” mesajını vermiş olur. Ama ön sevişme bir aktivitedir. Zamanlama olarak bir kısıtlaması olmamakla birlikte, ortalama 15-20 dakika sevişme sağlıklı bir cinsellik için gereklidir. Öte yandan çift sadece sevişip birleşmeyebilir. O zaman neyin önü olacak? Ön sevişme kelimesinin içinde cinselliği birleşmeye indirgeyen bir önyargı var. Bu şekilde bakıldığında hiç sınırlamaya bile gerek yok. Ama evet birleşmeye geçilmeden önce yaşanması gereklidir. Bazı durumlar göz ardı edilebilmekle birlikte ön sevişme olmadan birleşme çok sağlıklı bir birleşme olmayacaktır, bir parçası eksik kalacaktır.

    Dünyada bazı uzmanların monotonlaşan cinsel yaşam için çiftlerin haftanın belli günleri için randevulaşmalarını önerdiklerini okuyoruz. Böyle bir uygulama gün boyu yaşanan bir heyecan, etkili bir ön sevişme sağlar mı?

    Her ilişki birbirinden çok farklı ve bu nedenle reçete çözümler her zaman uygun olmayabiliyor. Hatta zorla yapılırsa böyle reçeteler insanları birbirlerinden uzaklaştırabilir de. Cinsel ilişki sıklığını sadece zamanlama ve süre gibi etkenler değil, kadın ve erkeğin duygu durumu, cinsel kimlik bütünlüğü ve aralarındaki duygusal ilişkinin rengi de büyük oranda belirler. Her şey tamam ama bir tek zamanlama ile ilgili sıkıntı yaşıyorlarsa randevulaşsınlar ama başka sorunlar varsa haberleşmek ve randevulaşmak çözüm olmaz, gerginlik bile yaratabilir. Şöyle örnek vereyim; cinsel terapide çiftlere birtakım egzersizler veririz. Bunlar kurallı ve nasıl yapılması gerektiği çok belli egzersizlerdir. Eğer çiftler arasında duygusal dinamikte bir sıkıntı varsa bu egzersizler yüzünden tatışmaya başlayıp cinsel terapiyi bırakırlar.

    Ön sevişme sadece bedenlerin birbirine teması ile mi olur?

    Elbette hayır, çeşitli fanteziler ve sözellik de sevişmenin bir parçası olabilir.

    Kadınların ön sevişmeye daha çok ihtiyaç duyduğu doğru mu?

    Hayır, ön sevişme sadece kadının ihtiyacı değildir. Ancak kadın ve erkeğin uyarılma biçimleri birbirinden farklı olduğu için özellikle genç erkekler tarafından daha kolay görmezden gelinebiliyor. Erkek görsel açıdan uyarılabilen bir varlık iken kadın için görsellik bu kadar kuvvetli bir materyal değil. Kadın için sevişme esnasındaki dokunma ve ilişki çok daha uyarıcı oluyor. Cinsel birlikteliğin yaşanması için her iki tarafın da uyarılmış olması gerekiyor. Bu uyarılmanın kadın açısından birleşmeye hazır olmak için ıslanma şeklinde olduğunu biliyoruz. Erkeğin ise ereksiyonu gerekiyor. Erkeğin uyarılması görsel açıdan da farklı yollarla karşılanırken kadının uyarılması az kalırsa cinsel birleşme keyif veren bir boyutta olmuyor. Bu yüzen kadın için daha elzem diyebiliriz. Ama aslına bakarsanız uzun süre bunu problem etmeyen erkekler belli yaştan sonra uyarılmak için sadece görsel materyal ile yetinemiyor ve birleşmenin öncesindeki parçanın önemini anlamaya daha hazır oluyor. İnsan ihtiyacını gidermek amacı ile her konuda çabuk davranıp keyifli ayrıntıları atlayabilen bir varlık, bu sadece cinsellik için geçerli değil.

    Kadınlar ön sevişmeyi talep etmekte zorlanıyor mu?

    Elbette… Erkekler de öyle… İnsanlar cinsellikte keyif boyutuna gelen şeyleri istemekte karşılıklı zorlanıyor. Çünkü zaten karı-koca oldukları için yapılması gereken bir birleşme faaliyeti var. Bir de “Bunu istiyorum, şunu istiyorum”diyemiyorlar. Öğrenilmiş bir utanma duygusu var ve bu kadınlarda daha fazla. Ancak burada illa sözel ifadeye gerek yok, beden diliyle de birbirinizi yönlendirebilirsiniz. Utanmış olmakla, geçmişten gelen öğretilerle başa çıkmak, cinsel mitleri değiştirmek, bunun üzerine düşünmek de gerekiyor.

    Bazen desteğe de ihtiyaç duyulabilir. Ne zaman?

    Cinselliğin fazları var; istek fazı, uyarılma fazı, doyum fazı… Bunların her birinde bir sorun olduğunda destek alınabilir. Ancak kişiler genelde işlev bozukluğu meydana geldiğinde bize başvuruyor, özellikle de birleşme yoksa. Ama cinselliğin uyarılma ya da keyif boyutu ile ilgili sıkıntı varsa çok başvuru gelmeyebiliyor. Biyolojik ve evrimsel olarak gerekli olan kısım yani bebek konusu hallolduğu için geri kalanı çok lüks geliyor kişilere. Olmasa da olur denilip göz ardı edilebiliyor.

    Ön sevişmenin kadın cinselliğine nasıl katkıları oluyor?

    Cinselliği bir bütün olarak düşünmeliyiz, bu yüzden katkıları ne diye düşünmektense, eksikliğinde neler oluru konuşmak daha yerinde olabilir. Uyarılma evresi; parasempatik sistem tarafından yönetilen ve erotik duygular eşliğinde kadında vajinal salgının arttığı “ıslanma” dönemidir. Vajina duvarlarından ve vajina girişindeki Bartholin bezlerinden salgılanan sıvılarla birlikte nabız ve solunum hızlanabilir. Erkekte ise uyarılma evresi ereksiyonu (sertleşme) şeklinde gerçekleşir. Bahsettiğim gibi kadın görsel olmaktan çok dokunsal olarak uyarılabilir. Sevişme sırasında ön sevişme atlanıp hızlıca birleşmeye gidildiğinde uyarım fazı atlanmış olacağı için daha önce bahsettiğimiz bedensel değişiklikler gerçekleşmeyecek ve birleşme kadın için doyum verici olmayacaktır.

    Formsanté Dergisi

    Orgazm hakkında yanlış bilinenler için tıklayın !

  • Ekler tarifi

    Ekler tarifi

    Ekler nasıl yapılır ? Ekler malzemeleri nelerdir ? Ekler tarifi…
    Malzemeler
    125 gram tereyağı
    Bir tutam tuz
    1 su bardağı su
    1 su bardağı un
    4 adet yumurtaDolgu kreması için:
    Yarım su bardağı tozşeker
    1 çorba kaşığı un
    1 çorba kaşığı buğday nişastası
    2 adet yumurta sarısı
    2 su bardağı süt
    1 çorba kaşığı tereyağı
    1 paket vanilyaÜzerine:
    1 paket (80 gram) bitter çikolata
    1 tatlı kaşığı sıvıyağ

    Ekler Yapılışı
    TEREYAĞI, tuz ve suyu kaynatın. Un ilave edip, topaklanmaması için çırpıcı ile hızlı bir şekilde çırpın. Daha sonra tahta bir kaşıkla 2-3 dakika karıştırarak hamur haline gelmesini sağlayın. Ocaktan alın ve ılınmaya bırakın. Yumurtaları teker teker ilave ederken, bir yandan da çırpma teli ile çırparak hamura yedirin ve yumuşak bir hamur elde edin. Hamuru sıkma torbasına alın ve yağlı kağıt serilmiş fırın tepsisine bir ve yarım parmak uzunluğunda şeritler halinde sıkın. Önceden ısıtılmış 175 derece fırında hafif pembeleşene kadar pişirin. Pişirme süresinin sonuna doğru fırın ısısını 150 dereceye düşürün ve içinin boşalması için yarım saat fırında bekletin. Fırından çıkarın ve soğutun. Dolgu kreması için bir tencerede tozşeker, un, nişasta ve yumurta sarılarını karıştırın. Sütü ilave edip, sürekli karıştırarak muhallebi kıvamına gelene kadar pişirin. Ocaktan alın ve tereyağı ile vanilyayı katıp, karıştırın. Daha sonra soğumaya bırakın. Ekleri ortadan ikiye kesip, içine kremayı paylaştırın. Üzeri için çikolata ve sıvıyağı bir kaba alıp, benmari usulü eritin. Eklerin üst kısmını çikolataya batırın ve soğuduktan sonra servis yapın.