Blog

  • Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Diyet yapanlar için vazgeçilmez ara öğün

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, “Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyveler, diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” dedi.

    Uzman Diyetisyen Pınar Kural Enç, kuru meyvelerin faydaları hakkında bilgi verdi. Özellikle kış aylarında tüketilen kuru meyvelerin çok faydalı olduğunu belirten Enç, “Lif açısından zengin olan kuru meyveler sindirim sisteminin de dostudur. Özellikle diyet yapanlar için vazgeçilmez bir ara öğün alternatifidir” diye konuştu.

    “KRİZ RİSKİNİ AZALTIYOR”

    Enç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Armut kurusu Vitamin bakımından çok zengindir. Böbreklerin düzenli çalışmasını sağlar, idrarı bollaştırır. Böbrek kum ve taşlarının dökülmesine yardım eder. Yüksek tansiyonu düşürür. Kanı temizler, bütün salgı bezlerinin normal çalışmasını sağlar, sinirleri yatıştırır. Erik kurusunda bol miktarda kalsiyum ve D vitamini bulunur. Tansiyon, karaciğer, kalp, böbrekler için faydası vardır. Güçlü antioksidanları ile kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıcı etkisi bulunmaktadır. Kivi kurusu, besleyici değeri de çok yüksektir. Yüksek lif içeriği bağırsak çalışmasında olumlu etki yaratarak sindirimi kolaylaştırır. Bu durumda kabızlığı önler, kan basıncını dengeler, tansiyon ve kolesterolü düşürür. Bağışıklık sistemini güçlendirir, nezle ve soğuk algınlığına, kansızlık ve mide rahatsızlıklarına da iyi gelir. Ayrıca cildi güzelleştirir.”

    HASTALIKLARA İYİ GELİYOR

    Kuru meyvelerin faydalarını sıralayan Enç, şöyle konuştu: “Kuru dut, kalsiyum, demir, B1, B2 ve C vitamini yönünden zengin olan dutun birçok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir. Beyaz dut ateş düşürücü ve idrar söktürücü etkiye sahiptir. Karaduttan elde edilen şurubun ise ağız ve boğaz hastalıklarında olumlu etkiye sahip olduğu bilinmektedir. Mango kurusu, A, C ve E vitamini içeriği yüksek olan mangonun da sinirler, cilt güzelliği ve saçlar için çok faydalı olduğu ve aynı zamanda kanı temizlediği, sindirimi hızlandırdığı kuvvetli antioksidan olan besinlerden bir tanesidir. Kayısı kurusu, besleyicidir ve potasyum açısından çok zengindir. Sindirim sorunlarına iyi gelir, stresi, kansızlığı önler. Şeker hastalığının gelişimine düşmandır, bağışıklık sistemini korur. Çilek kurusu vücuda kuvvet verir, kolesterolü düşürür ve damar tıkanıklığını önler. Bunun yanı sıra çok iyi bir antioksidan olan çilek, bağışıklık sistemini güçlendirir, kansere karşı koruyucudur.”

  • Just Cavalli 2014 koleksiyonu

    Just Cavalli 2014 koleksiyonu

    Just Cavalli 2014 koleksiyonu güzel desenleri ile galerimizde sizlerle…

    Just Cavalli 2014 koleksiyonu

    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu
    Just Cavalli 2014 koleksiyonu

    just_cavalli_2014_koleksiyonu (1) just_cavalli_2014_koleksiyonu (2) just_cavalli_2014_koleksiyonu (3) just_cavalli_2014_koleksiyonu (4) just_cavalli_2014_koleksiyonu (5) just_cavalli_2014_koleksiyonu (6) just_cavalli_2014_koleksiyonu (7) just_cavalli_2014_koleksiyonu (8) just_cavalli_2014_koleksiyonu (9) just_cavalli_2014_koleksiyonu (11) just_cavalli_2014_koleksiyonu (18)

  • Size uygun saç kesimini bulun…

    Size uygun saç kesimini bulun…

    Saçlarınızdan çok sıkılıp bir değişikliğe ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız, saç kesim önerilerimizi dikkate almalısınız.

    Omuz hizasının üstünde

    Görünüm: Son derece kullanışlı bir saç boyu olsa da, yine de dikkat etmeniz gereken birkaç kural var. Eğer yüzünüz güçlü ve geniş bir yapıya sahipse, saçınızın daha hacimli olmasına özen gösterin. Eğer yüzünüz küçükse, saçınız yüzünüze daha yakın bir şekilde düşebilir ve tam anlamıyla onu çerçeveleyebilir. Saçınızın kalitesi nasıl olursa olsun, doğru kesilmiş katlar daha modern görünmesini sağlayacaktır.Doğru kullanmak: Naomi Watts’in yumuşak dalgalarla yüzü mükemmel bir şekilde çevreleyen saçları tam çene altına düşüyor. Bu kesim, düz ve bukleli saçlarda da çok güzel duruyor – Michelle Pfeiffer’ın kısa ve bukleli saçlarına dikkat! Bu boydaki bir saç kesiminin en önemIi özelliği, tam elmacık kemiklerinin üzerine düşerek, kemik yapısını vurgulaması ve yüze son derece çekici bir hava vermesi.

    Şekil verme sırları: Kısa saçta olduğu gibi bu boydaki saçların da sıradan görünmemesi çok önemli. Bu kesimin daha seksi ve feminen durması için kuaförünüzden katlar ve bir yana doğru ayrılmış uzun perçemler kesmesini isteyin. Saçınızı fönle kuruturken önce kısa perçemleri ve katları kurutun, çünkü yüzünüzün çevresindeki saçlar elektriklenmeye başlarsa, bu daha yaşlı görünmenize neden olacaktır.

    Kısa

    Görünüm: Kısa saç yine çok moda. Bu katlı ve keskin hatlı görünüm en çok boyunu kısalttığınızda anında hacim kazanan kalın telli saçlara yakışır. Kısa kesim, yaşı kaç olursa olsun, kadınsı bir görünüm yaratmak için saçını kullanmaya gerek duymayan, özgüvenli kadınlar için ideal. Eğer flört anlayışınız, saçınızla oynayıp, buklelerinizi kıvırmak ise kısa saçı hiç düşünmeyin.Doğru kullanmak: Kısa saç sıradan bir kesimi kaldıramaz; farklı açılara ve değişik katlara sahip olmalı, yoksa son derece sıkıcı görünürsünüz. Şu sıralar en popüler olan kesimlerden biri Victoria Beckham’a ait; bir tarafı daha uzun olan saç çok yönlü kullanım imkanı veriyor.

    Şekil verme sırları: Kısa kesimlerin erkeksi görünme potansiyeli vardır; yüzü çevreleyen katlar ve perçemler bu modelin daha feminen görünmesini sağlarlar. Katlar ne kadar uzun olursa, görünümünüzü o kadar çok değiştirebilirsiniz. Mesela saçınızın ön bölümünde uzun perçemler varsa, onları saç bandıyla arkaya doğru toplayıp, çok farklı bir görünüm yaratabilirsiniz.

    Uzun

    Görünüm: Uzun saçlı kadınlar genelde saçlarını kişiliklerinin değişmez bir parçası gibi görürler. Birçoğu da saçlarını görünümlerini kolayca değiştirmek için uzun tutarlar. Üstelik, uzun saç genelde kısa kesimlerden daha seksi ve kadınsı görünür. Peki, kim saçlarını uzatmamalı? Eğer yüzünüz ince ve uzunsa veya 60 yaş üzerindeyseniz, kısa saçla daha hoş görünebilirsiniz; uzunluğu yukarı çekmek yüz hatlarınızı da yukarı çekecek ve yüzünüze derinlik verecektir. Belli bir yaştan sonra, uzun bir model genç görünmeye özendiğinizi düşündürteceği için saçlarınızı kısaltmanızda fayda var.Doğru kullanmak: Julia Roberts’ınki gibi uzun katlar saça hareket veriyor ve doğal yapısının ön plana çıkmasını sağlıyor. Sarah Jessica Parker da bu modeli çok iyi taşıyanlardan. Eğer saçı daha kısa olsaydı, büyük ihtimalle yumuşaklığının büyük bölümünü kaybederdi. Eğer hiç kat kesilmezse, uzun saçların çok basık ve hacimsiz görünme riski vardır. Bununla birlikte, Demi Moore bu katsız modeli iyi taşıyan nadir isimlerden biri.

    Şekil verme sırları: Jessica Alba’nın uzun saçları bu kadar iyi taşımasının en önemli nedeni, saçlarının kalın telli ve hacimli olması. Böylece fön çekildiğinde bile basık ve hacimsiz görünmüyorlar. Saç guruları, uzun saçların daima bakımlı olması gerektiği konusunda hemfikirler. Eğer saçlarınız mat ve donuksa uzun saçlarla güzel görünmeniz imkansız. Uzun saçlı kadınların hepsinin saçları sağlıklı ve parlak görünüyor!

    Omuz hizası

    Görünüm: Saçlarınızın cinsi ne olursa olsun – dalgalı, kıvırcık veya dümdüz – bu boy kesimde güzel görünür. Fakat orantılarınızı göz önüne almayı unutmayın. Eğer boynunuz ve vücudunuzun üst bölümü kısaysa, omuzlarınızı açıkta bırakan daha kısa saçlar size daha çok yakışacaktır, özellikle kısa boyunlarda, uzun saç boynun daha kısa görünmesine neden olur. Eğer saçlarınız ince telliyse kısa modelleri tercih edin, çünkü boyunu kısalttıkça saç daha hacimli görünür. Omuz hizasındaki saçlar size yumuşak ve feminen bir hava katacaktır.Doğru kullanmak: Omuz hizasında saçlar, yüz hatlarını vurgulamak için doğru tercih. Bu modelde, kahküllerle yüzü çerçevelemek yüze temiz ve genç bir görünüm verir. Kahkülleri yana doğru ayırarak çok daha seksi ve sofistike bir hava elde edebilirsiniz. Ama ne olursa olsun ince ve belirsiz kahküllerden kaçının; bu tarz kahküller artık çok demode. Kısacası, perçemleriniz belirgin olmayacaksa hiç kestirmeyin daha iyi.

    Şekil verme sırları: Bu boy saçta, birçok kat kesilmesi çok hoş bir görünüm yaratıyor. Ama uzun katlarla da son derece iyi sonuçlar almak mümkün. En kısa katı 15-20 santim uzunluğunda olan bir saçı birçok farklı şekilde kullanma avantajınız vardır. Dilerseniz dalgalı bırakabilirsiniz, dilerseniz fön çektirerek daha derli toplu bir görünüm yaratabilirsiniz. Saçınıza topuz yaptığınızda, ön kısmında birkaç perçem bırakarak saçınız uzunmuş etkisi yaratabilirsiniz. Fakat katlar çok kısa olduğunda, dalgalı modellerle kullanmak iyi sonuç vermeyecektir.

  • Dekorasyonda ahşap kullanma incelikleri

    Dekorasyonda ahşap kullanma incelikleri

    Ahşap doğru kullanıldığı zaman evinizde harikalar yaratacak.

    -Dekorasyonda ahşap dokusunu kullanmak biraz risklidir. Bu yüzden ahşabın kasvet yaratabileceği renklerden uzak durmak gerekir. Ahşabı canlı ve açık renklerle kombinlerseniz o derece ferah sonuçlar alabilirsiniz.

    -Ahşap kullanılan mekanlarda aydınlatma da son derece önemlidir. Işık yetersiz olduğunda karanlık, odayı daha dar gösterebilir. Aynı

    zamanda kullanılan malzemenin çok fazla işlenmiş olması, yapay ve samimiyetsiz bir sonuç doğuracaktır. Bu nedenle ahşabı en süssüz en doğal, el emekli haliyle kullanmakta yarar olacaktır.

    -Ahşap kullanırken ağacın doğal yönünden ne kadar yararlanırsak yani ne kadar az işlenmiş olursa o kadar başarılı sonuçlar elde edebiliriz.

    -Doğallığı yaşamının her yerinde hissetme ihtiyacı duyan insanoğlu, şehrin içine sıkışıp kaldığında çözümü yine doğayı yanına taşımakta bulur. Ahşap bu durum için biçilmiş kaftandır.

    -Yaşam alanımızda sıcak dokusuyla, samimi bir hava katar. Metalin soğukluğundan uzak olanlar için oldukça kullanışlıdır.

    -Ahşap ürünler hem sağlıklı hem de dayanıklıdır. Ahşap zeminleri cilalayarak uzun yıllar boyunca kullanabiliriz.

    -Yuvarlak ya da köşeli hatlarla kendi karakterinizi yansıttığınız ahşap dekoratif ürünler, elde edilmesi güç ürünler değildir. Bir zanaat işi olan ahşap, isteğinize göre biçimlendirilir, renklendirilir ve kullanıma uygun hale getirilir.

    -Özellikle dış cephelerde rüzgarın ve hava koşullarının sert olduğu yerlerde ahşabın korunması daha da önem taşır. Güneşin zararlı ışınları, su, nem ve biyolojik zararlılar, ahşabın yıpranmasını hızlandırır.

    -Bu yüzden ahşabın koruyucu ürünlerle düzenli olarak bakımının yapılması, ürünlerinizi daha uzun yıllar kullanmanıza da olanak sağlayacaktır.

    Ahşap dekorasyon fikirleri için tıklayın !

  • Kışın şifa kaynakları

    Kışın şifa kaynakları

    Son yıllarda yapılan araştırmalar; bakliyatların yüksek çeper ve bitkisel protein içerdiğini, B vitamini ve bazı mineraller açısından zengin olduğunu ortaya koydu. Yüksek oranda lif, ancak çok az yağ içeren bakliyatlar sağlık açısından da vazgeçilmezdir. Peki, bakliyatları yakından tanımak ister misiniz?

    Kışın şifa kaynakları

    1) Yeşil mercimek
    Yüzde 24 oranında protein içerir. 1 kg mercimek, 1 kg etteki, 1 kg buğday ekmeğindeki karbonhidrat ve madenleri rahatça karşılar. Ayrıca A, B1, B2, C vitaminleri, kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, fosfor, kükürt, çinko, klor, bakır, iyot, albümin içerir. Özellikle kansız, halsiz, sinirli kişilere yararlıdır. İçine et veya kıyma konulmasına gerek yoktur. Biraz sıvı yağ ile pişirilse daha sağlıklı olur ve kolesterol hastaları için risk taşımaz.

    2) Nohut
    Bol fosfat, yüzde 20 civarlarında protein, az yağ, bol karbonhidrat ve lif içerir. Ayrıca demir, kalsiyum, potasyum ve fosfor bulunur. 1 fincan nohut 120 grametteki kadar protein sağlar. Leblebi de nohutun kavrulup kabuğunun çıkarılmış halidir.

    3) Soya fasulyesi
    Yapılan araştırmalar soya fasulyesini hem besleyici hem de yüksek oranda protein sağlayan bir bitki olduğunu gösterdi. Yüksek oranda aminoasit içerir. Dolayısıyla protein açısından aranılan bir sebzedir. Vejetaryenler için de çok yararlıdır. Soyada cinsine göre yüzde 36 protein, yüzde 18 yağ, yüzde 20 karbonhidrat bulunur.

    4) Kuru fasulye
    Kuru fasulyede etten daha fazla albümin vardır. Ayrıca karbonhidrat, kalsiyum, magnezyum, demir, bakır, manganez ve fosfat açısından zengindir. 100 gramında 350 kalori vardır. Zencefil, kimyon, havuç, soğan, kekik ve biberiye katılırsa sindirimi daha kolay olur.

    İlaç gibi sebze brokoli
    Brokoli sadece kanserde değil, aynı zamanda antioksidan özelliğinden dolayı birçok hastalıkta da koruyucu veya tedaviye yardımcıdır. Mükemmel bir A ve C vitamini deposudur. 100 gram brokolide yaklaşık 100 mg C vitamini vardır. Aynı zamanda yüksek oranda potasyum ve kalsiyumda içerir. Bu nedenle kas kramplarında, kemik erimesinde, büyüme çağında ve ishallerde yararlıdır. Brokolide sülforafan ismi verilen sağlığa yararlı doğal bazı kimyasal maddeler vardır. Hayvanlarda yapılan bazı deneylerde sülforafan maddelerinin tümör büyümesine engel olduğu bilimsel olarak saptanmıştır.

    Bademli brokoli (2 kişilik)
    300 gr brokoliyi haşlayın. Daha sonra teflonda hafifçe çevirin. Pişmesine yakın üzerine 40-50 gr kadar iri doğranmış badem serpin. Zencefil, kırmızı pul biber ve soya sosuyla aromalandırın.

    Yazı: Ender Saraç

  • Ortalama evlilik yaşımız…

    Ortalama evlilik yaşımız…

    Dünya evlilik haritasına göre, 20.2 yaş ile en genç evliliklerin yapıldığı ülke Afganistan. Türkiye ise..

    Araştırma şirketi Priceonomics, Birleşmiş Milletler verilerini kullanarak dünya evlilik yaşı haritası hazırladı. Evliliğin tüm dünyada hâlâ popüler bir seçim olduğunu ortaya koyan Priceonomics çalışmasına göre, evlilik yaşı, 1970’lerden beri ortalama 21.8’den 24.7’ye yükseldi. ABD’de şimdilerde kadın için ortalama evlilik yaşı 26.9, erkek için ise 29.8. 30 yaşın üstündeki ortalamasıyla Kuzey ülkeleri ve Batı Avrupa “en yaşlı” evliliklere sahne olurken 20.2 yaş ortalamasıyla en genç evli nüfusa sahip olan ülke Afganistan.

    Evli kadın sayısı 13.5 milyonu aşacak

    Türkiye’de ise kadınlar 26 yaşında evleniyor. Mısır ve Ukrayna Türkiye ile aynı grupta yer alan ülkeler arasında. Türkiye’de 2010’da 15-49 yaş grubunda 13 milyon 19 bin evli kadın vardı bu sayının 2020’de 13.5 milyonu aşacağı tahmin ediliyor.

  • Seks bağımlısı bir eşle nasıl başa çıkılır?

    Seks bağımlısı bir eşle nasıl başa çıkılır?

    Yakın arkadaşlarınız eşlerinin yatak odasındaki ilgisizliğinden yakınırken, siz tam tersi bir durum yaşıyor olabilirsiniz. Çoğunlukla erkeklerde görülen Hiperseksüel Bozukluk (HB), kişinin cinselliği bir takıntı haline getirmesi şeklinde açıklanıyor. Eşinizde seks bağımlılığı fark ettiyseniz mutlaka bir hekimle görüşün.

    Hiperseksüel Bozukluk ya da diğer isimlendirmeleriyle Cinsel Bağımlılık, Sorunlu Hiperseksüalite, Nimfomani, Satiriazis, Kompulsif Cinsel Davranış, Aşırı Cinsel İstek Bozukluğu… HB, kişinin cinsel eylemleri üzerinde kontrolünü kaybettiği, olumsuz sonuçlarına rağmen sürdürülen, yineleyici ve şiddetli cinsel fanteziler, cinsel dürtüler ve cinsel davranışlardır. Mental bozuklukların tanımlanması ile ilgili yapılan araştırmalar sonucunda,“Hiperseksüel Bozukluk” Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) tarafından Cinsel İşlev Bozuklukları arasına bir tanı olarak yeni girdi ve kriterleri belirlendi. MedAmerikan Polikliniği’nden Psikoterapist Dr. Ayça Can, Hiperseksüel Bozukluğu (HB) olan kişinin yoğun ve aşırı düzeyde cinsel isteği olduğunu ve kişinin takıntılı halde cinsellikle ilgili düşünceleri kafasından atamadığını söylüyor.

    HB olan kişiler çalışamaz hale gelebiliyor

    Dr. Ayça Can, HB olan kişinin cinsel fantezilerinin baskınlığını şu şekilde anlatıyor: “Cinsel fanteziler ve fantezilerine nasıl ulaşacağı ile ilgili düşünceler o kadar baskın bir hale geliyor ki, kişi artık çalışamaz veya sağlıklı ilişkiler kuramaz hale geliyor. Tıpkı diğer bağımlılıklarda olduğu gibi HB olan kişiler genellikle problemleri olduğunu reddediyor ve davranışlarını açıklayacak bahaneler buluyor. Hatta kendilerini temize çıkarabilmek için çevrelerindeki insanların bazen de gerçekten varolan problemlerini bahane edip, onları suçluyorlar.”

    Sanılanın aksine HB olan kişiler genellikle cinsel aktiviteden beklenilenden daha az haz duyuyor ve cinsel partnerleri ile duygusal bir bağ kurmuyor. Psikoterapist Dr. Ayça Can, başlangıçta sağlıklı ve eğlenceli olan bir cinsel hayatın, zamanla bir takıntıya dönüştüğünü söylüyor. Cinsel fanteziler ve davranışlar birçok insanın kabul edeceği sınırların ötesine geçiyor.

    Eşini aldatma, tek gecelik ilişkiler, uygunsuz yerlerde ve aşırı sıklıkta yapılan mastürbasyon, normalde arzu edilmeyecek yerlerde ve kişilerle cinsel ilişkiye girme, korunmadan cinsellik, paralı ilişkiler kurma, paralı ilişkiyi meslek olarak edinme, siberseks, telefonla seks, porno biriktirmek, teşhircilik, dikizcilik, cinsel taciz hatta tecavüz gibi istenmeyen ve adli sonuçları olabilecek eylemlerde bulunabiliyorlar. Dr. Can, cinsel fantezi ve eylemlerin ardından çoğunlukla suçluluk hissinin geldiğini anlatıyor: “HB olan kişi finans, sağlık, sosyal ve duygusal alanlarda kayıplarına rağmen kendini birçok kişi tarafından ahlaka aykırı görülebilecek cinsel davranışlarda bulunmaktan alıkoyamıyor. Kişi, neredeyse her zaman planladığından daha uzun sürede ve boyutta cinsel eylemde bulunuyor.”

    Birçok çalışmada erkeklerin kadınlara göre cinsel fantezilerinin, mastürbasyon sıklıklarının, görsel uyaranlara cevap olarak cinsel uyarılmayla tepki vermelerinin daha fazla olduğu gösteriliyor. Psikoterapist Dr. Ayça Can, ek olarak, erkeklerin geleneksel olmayan cinsel davranışlara daha açık olduğunu da söylüyor. Kadınların cinsel isteği ise uzun süreli birlikteliklere bağlamsal olarak daha uyumlu. Bu bilgiler ışığında, erkeklerin HB’ye ve cinsel saldırganlığa daha yatkın olduğu söylenebiliyor. 

    Hiperseksüel Bozukluk belirtileri:

    ● Cinsel isteğin fazla olması: Cinsel istek; cinsel fantezilerin, cinsel eylemi başlatan öznel bilinçli dürtülerin, iç-dış uyaranlara verilen tepkilerin ve davranışların oluşturduğu bir bütündür. 15 yaşından büyük bir bireyde altı ay süreyle cinsel birliktelik veya mastürbasyon yolu ile yaşanan orgazm, haftada yediden fazla ise cinsel isteğin fazla olmasından söz edilebiliyor. Sıklıkla eşler arasında cinsel istek uygunsuzluğu görülüyor. Burada kastedilen isteksiz eşle haftada iki-üç kez cinsel ilişki isteyenler değil, hemen her gün veya günde birden fazla kez cinsel ilişki isteyip, sıklıkla partnerlerini cinsel birleşme için uyandıranlar, hatta cinsel ilişkiye zorlayan veya eşlerine tecavüz edenlerden bahsediliyor. Eşler kendilerini aşağılanmış, küçümsenmiş ve öfkeli hissediyor.

    ● Gereğinden fazla zaman ayırmak: Kişinin fantezilerini kurmak, bunları nasıl hayata geçireceğini hayal etmek ve planlamakla ilgili yoğun zihinsel meşguliyeti oluyor. Cinsel davranışları yapmak ve sonrasında mevcut suçluluk duygularından kurtulmak veya durumunu saklamak için o kadar vakit harcıyor ki, sosyal, mesleki ve kişisel ilgi alanlarındaki aktivitelere daha az vakit ayırmaya başlıyor; hatta bazılarını tamamen bırakıyor. Dr. Ayça Can, cinsel eylemin hazırlığı, uygulanması ve etkilerinin örtülmesi için bir günde iki-dört saatten fazla zaman geçirilmesi halinde problem olduğu düşünülmeli şeklinde uyarıyor.

    ● Hataları tekrar etmek: HB olan kişiler cinsel davranışlarının ardından çoğunlukla suçluluk ve utanç hissediyor. Kendilerine ve çevrelerine, bir daha yapmayacakları ile ilgili pek çok söz veriyorlar. Yeni hayatlarına başlayacakları, hiç gelmeyen milat tarihleri belirliyorlar. Bazen yeni hayatları için kendilerini güdülemek amacıyla kirli geçmişlerini hatırlatan eski kıyafet ve çamaşırlarını atıp alışveriş yapabilirler. Ancak bir süre için (bazen birkaç gün ya da birkaç ay) cinsel eylemleri erteleyebilseler de kendilerini kontrol edemeyip aynı davranışları tekrarlıyorlar. Arzu edilen hazzın alınabilmesi için cinsel davranışların sıklığı, yoğunluğu, sayısı, alınan riskler artıyor ya da aynı davranışlarla haz alınamaz duruma geliniyor. Bu da kontrolü güçleştiren bir etmen. Başarısız kontrol çabaları nedeniyle cinsel fantezi, cinsel dürtü ve cinsel davranışlar sürekli olabiliyor.

    ● Zarar görmeye ve zarar vermeye başlamak: Cinsel fantezilerin, düşlemlerin ve davranışların sıklığı veya şiddeti ile ilişkili olarak toplumsal, mesleki ya da diğer önemli işlevsellik alanlarında önemli kişisel sıkıntı, bozulma yaşanıyor. İçsel veya dışsal bir tetikleyicinin ardından gelen cinsel dürtüye engel olamayarak, arkadaşları veya ailesi ile yaptığı planları iptal edebiliyor. Dr. Ayça Can, HB olan kişilerin tüm hafta sonunu internet başında porno izleyerek geçirebileceğini belirtiyor. Geceleri uyumadan porno izleyerek mastürbasyon yapıp, ertesi gün işe bahaneler bulup gitmeyebiliyorlar. Dr. Ayça Can, “Bazen de eşine uyarıcı herhangi bir davranışta bulunmayıp (güzel bir söz, takdir, bir hediye ya da sadece gününün nasıl geçtiği ile bir konuşma) tüm gece porno izleyip, gecenin bir yarısı yatağa gelip eşi ile birlikte olmayı talep edebiliyor” şeklinde açıklıyor. Duygusal olarak tatmin olmayan eş, kullanıldığını düşünerek içerliyor ve öfkeleniyor; eşini tersleyerek çoğunlukla reddediyor. Dr. Can, cinsel eylemlere karşı engellenme eşiği düşük olan HB hastasının, red durumunda agresif tavırlar sergileyebildiğini söylüyor: “Bu da eşlerin daha çok arasının açılmasına neden oluyor. Çoğu zaman bu kişilerin partnerlerine cinsel ilgileri kayboluyor. Bazen de aşırı porno izleme davranışına biriktirme de eşlik ediyor. Bilgisayarlarında hiç izlemedikleri sadece plan aşaması için kullanılan binlerce pornografik yayın olabiliyor. Hatta biriktirme o kadar ileri gidebiliyor ki, içeriğini sorgulamadan, adli olarak da yasak pornografik içerikleri kaydetmiş olabiliyorlar.” Bu nedenle adli süreçlere maruz kalınabiliyor. Eşler aldatılabiliyor. Konumlarına uygun olmayan kişilerle olduklarından, aileleri tarafından çevreye rezil edildikleri konusunda dışlanıp, yalnız kalabiliyorlar. Korunmadan yapılan cinsel birliktelikler neticesinde ise cinsel yolla bulaşan hepatit ve AIDS gibi hastalıkları kapabiliyor hatta eşlere bulaştırabiliyorlar. Planlanmamış, istenmeyen gebelikler olabiliyor. Bazen aşırı mastürbasyon nedeniyle cinsel organda şişlik ve zedelenme gibi fiziksel zararlar da yaşanabiliyor. Dr. Ayça Can, sonuçlara ek olarak şunları söylüyor: “Cinsel takıntılar ve eylemler yüzünden kişiler şiddete maruz kalabiliyor. Cinsel eylem için paralı birliktelikler kuran kişiler ciddi finansal kayıplara uğrayabiliyor. Madde ve alkol gibi diğer bağımlılıkları edinebiliyorlar. Kayıpları nedeniyle intihar girişimleri olabiliyor. Yüzeysel birliktelikler kurduklarından destekleyici, güven ve sevgi altyapısı olan ilişkiler kuramıyorlar.”

    ● Stres ve kaygı artması: Cinsel davranışlar yalnızlık, can sıkıntısı ve stresten kaçış yöntemi olarak kullanılıyor. Dr. Ayça Can, “Ancak HB’nin kendisi zaten ilişki kurmayı zorlaştıran ve varolan ilişkileri bozan bir hastalık olduğundan, bu yanlış baş etme metodu hiçbir şeyi düzeltmez” diye uyarıyor. HB olan kişi fantezi, dürtü ve davranışlarıyla savaşmaya çalışırken başarısız olabiliyor ve tökezleme hissi kişide kaygı, huzursuzluk, stres yaratabiliyor. HB, kendi kendini doğuran bir döngüde yine cinsel davranışların ve fantezilerin artması ile sonuçlanıyor. Bu cinsel fanteziler, düşlemler ve davranışlar bir maddenin (örneğin tedavi amaçlı verilmiş bir ilacın kötüye kullanılması) doğrudan fizyolojik etkilerine bağlı değil. Ya da başka bir ruhsal hastalık sonucunda ortaya çıkmıyorlar.

    Hiperseksüel Bozukluk’un tedavisi mümkün müdür?

    Dr. Ayça Can, tedavinin ancak kişinin böyle bir sorunu olduğunu kabul etmesiyle başlayabildiğini söylüyor ve ekliyor:“Genellikle, davranışçı, psikodinamik, grup, psikoeğitimsel, psikofarmakolojik tedaviler veya aile/çift terapisinin birlikte kullanıldığı, çok yönlü bir tedavi yaklaşımı öneriliyor.” Tedavi biçimi hastanın veya çiftin özel gereksinimlerine göre biçimlendiriliyor. Dr. Can, psikofarmakolojik tedavilerin kayda değer sayıda hastada etkili sonuç verdiğini belirtiyor. Ancak öncelikle cinsel eylem ve libido artışına da sebep olabilecek diğer ruhsal hastalıklar (örneğin Bipolar Bozukluk), genel tıbbı duruma bağlı bozukluklar ve ilaç/madde kullanımına bağlı reaksiyonların, bir psikiyatri uzmanı tarafından psikiyatrik muayenesi ve gerekli görülürse tetkikler yapılarak ekarte edilmesi gerekiyor.

    Hiperseksüel bozukluk yaygın mı?

    Psikoterapist Dr. Ayça Can, hiperseksüel bozukluğun sıklığı ve yaygınlığı ile ilgili verilerin oldukça sınırlı olduğunu söylüyor: “Bunda HB için uzlaşılmış tanı ölçütlerinin yeni oluşturulmuş olması önemli bir etken. ABD’de genel yetişkin toplumda yaygınlığı yüzde 3-6 arasında tahmin ediliyor. HB ile bilinmesi gereken şey ilişki kurulan kişilerin onay verebilecek erişkinler olmasıdır. Bazen genç erkekler skor yapmak amacıyla çok sayıda kadın ya da erkek partnerle birlikte olmayı bir üstünlük gibi görebiliyor. Bu gibi durumlarda davranışın normal veya bozukluk olarak değerlendirilmesi tartışmalıdır. Cinsel istismara uğramak, ergenliğin erken döneminde cinsel davranışa maruz kalmak, erken yaşta pornografi izlemek, erken yaşta cinsel deneyim yaşamak, normal cinsel ve duygusal yakınlaşmanın olmaması gibi etmenler kişiyi HB’ye yatkın hale getirebiliyor.”

    Cinsel davranışın sıklığına karşın bu kişilerde daha fazla cinsel yaşamları ile ilgili doyumsuzluk, ilişkisel sorunlar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve cinsel sorun nedeniyle profesyonel yardım arama görülüyor.

    HIV riski de yüksek

    Yapılan çalışmalar cinsel bağımlıların ve kumar bağımlılarının normal kişilere göre daha fazla nörotik, anksiyöz, depresif olduğunu, daha yüksek oranda takıntılı özellik taşıdığını ve kişilerarası duyarlılıklarının daha fazla olduğunu gösteriyor. Hiperseksüel bozukluk ile risk alma davranışı arasında da kuvvetli bir ilişki olduğu düşünülüyor. Dr. Ayça Can, cinsel yoldan bulaşan hastalıklara karşı korunmadan, çok sayıda partner ile cinsellik gibi yüksek riskli cinsel davranışlar gösterdiklerini söylüyor. Dolayısıyla HB olan kişiler HIV enfeksiyonları ve diğer cinsel yolla bulaşan hastalıklar açısından risk altında bulunuyor.

    Seks bağımlısı bir eşle nasıl baş edebilirsiniz?

    Hiperseksüel Bozukluğu olan kişilerin eşlerinin, partnerlerinin yalnız olmadıkları ve dışarıda kendileri gibi aynı sorunları yaşayan, bununla baş etmeye çalışan birçok çift olduğu konusunda bilgilendirmesi tavsiye ediliyor. Partnerlerinin öncellikle hasta olduklarını kabul etmelerini sağlamalı ve tedavi için yardım almaları konusunda onları cesaretlendirmeliler. Dr. Ayça Can, kadınlara partnerlerinin cinsel davranışlarını tetikleyen duygularının farkına varmaları konusunda onlara yardımcı olmalarını öneriyor ve ekliyor: “Böylece HB olan kişiler bu duyguları hissettiğinde cinsel dürtüleri uyarılmadan önce önlem alarak dikkatlerini başka bir eyleme kaydırabilir veya kendi baş edemiyorsa daha önceden belirlediği acil durumda aranacak kişiden yardım isteyebilir. Cinsellikle ilgili düşünceleri tetikleyebilecek internet, dergi gibi materyalleri eşlerinin çevresinden mümkün olduğunca uzak tutmaya çalışmalılar. Örneğin işe giderken kullandıkları yol üzerinde bu tür materyalleri satan erotik shop varsa güzergahını değiştirmeli, ev ya da iş yerinde yetişkinlere yönelik içeriğe erişimini engelleyecek filtreler kullanılmalı. HB olan kişilerin eşleri, partnerleriyle duygusal bağlarını güçlendirmeli, cinselliklerinde haz odaklı değil duygusal tatmin odaklı olmaya çalışmalı.”

  • Türkiye’de yepyeni bir hizmet Mobil Perde “SİZ DURUN BİZ SİZE GELELİM”

    Türkiye’de yepyeni bir hizmet Mobil Perde “SİZ DURUN BİZ SİZE GELELİM”

    Perde ve ev dekorasyonu seçiminde uzun zaman harcayan kadınlar şimdilerde Mobil Perde sistemiyle geleneksel perde satış sistemini unutuyorlar. Mağaza mağaza dolaşıp yorulmak yerine, dünyanın önde gelen perde markalarına ait 3 binden fazla ürünü zevkli sunumu ve profesyonel ekibiyle siz kadınların ayağına getiren Mobil Perde, üstelik yılbaşı döneminde %20 indirim ve 12 taksit ayrıcalığı sunuyor.

    [youtube id=”MIsfqTxe7IA” width=”600″ height=”350″]

    Peki Mobil Perde nasıl çalışıyor ?

    0 850 277 87 87 çağrı merkezini aradığınızda İstanbul’un çeşitli yerlerinde bulunan en yakın Mobil Perde aracı size yönlendiriliyor. Mobil Perde Ortağı Demet Akyüz, bu projeyi dekorasyon, sektöründe var olan boşluğun doldurulması, İstanbul trafiğini ve yoğun iş hayatını da göz önünde bulundurarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyüz, “Bu sistemi hayata geçirirken tüketicilerin perde alışverişlerinde harcayacakları zamanı minimuma indirerek, hem kaliteli, hem de ekonomik ürünlere en kısa zamanda ulaşmalarını göz önünde bulundurduk” dedi.

    Deneyimli Mobil Perde sunum ekibi ile evinizi kirletmeden, perdenin kumaşından rengine ve modeline kadar bir çok konuda müşterilerine yardımcı olduklarını belirten Akyüz, böylece yüzlerce kartela arasından yapılan perde seçiminin hem ev dekoruna uyup uymayacağını yerinde görebileceğinizi hem de siparişi normal perdecilere oranla daha kısa bir sürede sonlandırdıklarını açıkladı. Siparişin alındığı anda üretimin başladığını söyleyen Akyüz, “Mobil Perde’nin İstanbul’un her köşesine, Silivri’den Bahçelievler’e, Avcılar’dan Beşiktaş’a kadar araçlarıyla hizmet verdiğini belirtirken, yakın tarihte Ankara, İzmir, Antalya’da bu araçların yaygın şekilde görüleceğinin altını çizdi.

    Mobil Perde’nin sosyal sorumluluk projesi; “HER PERDE İÇİN BİR FİDAN”

    Geliştirilen bu yeni perdecilik anlayışının arkasında çok büyük bir teknolojik yatırımın söz konusu olduğuna dikkat çeken Gül Demet Akyüz, her bütçeye hitap ettiklerini ve tüm perdelerin özenle ve hızlı bir şekilde dikildiğini dile getirdi. Her araçta olduğu gibi Mobil Perde’nin de kullandığı araçla doğaya salınan karbondioksitin ölçümlendiğini ifade eden Gül Demet Akyüz “Bu noktada doğaya faydamız olması adına TEMA ile anlaştık ve her müşterimiz için bir fidan dikiyoruz. İsteğimiz ise gelecek yıllarda bir Mobil Perde Ormanı olması yönünde” diye konuştu.
    Siz de Mobil Perde dünyasıyla tanışmak için mobilperde.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

  • Kulak donması riskine dikkat

    Kulak donması riskine dikkat

    Uzmanlar, Soğuk kış günlerinde beslenemeyen damarlar nedeniyle dokuların ölebildiğini belirti.

    Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Almaç, çetin kış şartlarında insanların kulak donması riskine maruz kalabileceğine dikkati çekti.

    Bu hastalığın vücudun uç kısımları, kulak, ayak ve ellerde daha fazla görülebileceğine işaret eden Almaç, “Buralarda damarlar yüzeyseldir biraz. Onun için de soğuk bu damarlarda büzüşme etkisi yaratıyor. Dolayısıyla damarlar daraldığı için bölge beslenemiyor. Bunun sonucunda ‘donma’ dediğimiz olaylar oluyor” diye konuştu.

    Almaç, beslenemeyen damarlar nedeniyle dokuların öldüğüne dikkati çekerek, “Kulağını, kulak kepçesinin bir kısmını, parmağını kaybeden kişiler olabiliyor. O yüzden bu bölgeler çok hassas. Isıya karşı duyarlı. Onun için soğuktan çok fazla etkileniyor. Organlar beslenemiyor, onun için o bölgede kabuklanmalar oluyor, sonuçta bir kısmı yok oluyor. Organı resmen düşüyor” ifadesini kullandı.

    Kulak donmasına daha çok Doğu ve İç Anadolu bölge doğu kısmında rastladıklarını vurgulayan Almaç, hastalığın biraz da meslekle ilişkili olduğunu söyledi.

    En çok nöbet tutan askerlerde rastlanıyor

    Daha çok hudut bölgelerinde nöbet tutan askerlerde görülebildiğini aktaran Almaç, “Hareketsiz kalırsanız bu iş daha çok artıyor. Sporcular çok aktif oldukları ve kısa süreli soğuğa maruz kaldıkları için onlarda çok sık görmüyoruz. Karayollarında kış günü karda mahsur kalanlarda filan görülebiliyor” dedi.

    Almaç, koruyucu giysilerle hastalığa yakalanma riskinin azaltılabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Soğukta uzun süre kalmış kişinin hemen sıcak ortama alınması zarar getiriyor. Onun için ılıman ortama alınması gerekiyor. Ilık pansumanlarla bu bölgelere kurtarılabildiği kadar tedavi yapılıyor ama artık donmuş, beslenememiş, üzerinden belli süre geçmişse kaçınılmaz şekilde dokuyu kaybediyoruz. Bazen geriye dönüşü de imkansız olabiliyor.

    Vatandaşlarımız ‘kulak donması’ deyip geçmesin. Vücudun uç ve ince kısımlarını çok iyi korumamız lazım. Uzun süre soğukta kalmamamız, tedbir almamız ve bilinçli yaklaşmamız gerekiyor.”

  • Mini pizza tarifi

    Mini pizza tarifi

    Mini pizza nasıl yapılır ? Mini pizza malzemeleri nelerdir ? Mini pizza tarifi…

    Malzemeler

    500 gram un
    25 gram yaş maya
    Üç buçuk su bardağı ılık su
    1 çay bardağından fazla tozşeker
    100 gram yağ
    Tuz

    Ortasına:
    Arzunuza göre yeşil zeytin, sosis, mantar, kıyma, beyaz peynir

    Üzerine:
    Rendelenmiş kaşar peyniri

    Mini Pizza Yapılışı
    UNU eleyin. Ortasına yaş mayayı koyup, 1 su bardağı ılık suyla ıslatarak bekletin. Kalan malzemeyi ve iki buçuk su bardağı ılık suyu ilave edip yoğurun. Hamurdan ceviz iriliğinde parçalar koparıp, yağlanmış tepsiye küçük toplar halinde dizin. 5 dakika dinlendirin. Daha sonra hamurların ortalarını bastırıp, arzu ettiğiniz malzemeyi (yeşil zeytin, sosis, mantar, kıyma, beyaz peynir vb) koyun. Kenarlarına az yumurta sarısı sürün. Arzu ederseniz malzemenin üzerine rendelenmiş kaşar peyniri serpebilirsiniz. 10 dakika kadar bekletin. 180 derecede ısıtılmış fırında, 10-15 dakika pişirin.