Blog

  • Patlıcan çevirme tarifi

    Patlıcan çevirme tarifi

    Patlıcan çevirme nasıl yapılır ? Patlıcan çevirme malzemeleri nelerdir ? Patlıcan çevirme tarifi…

    Malzemeler

    7 adet patlıcan
    700 gram kuşbaşı kuzu eti
    2 çorba kaşığı tereyağı
    1 çorba kaşığı domates salçası
    Yeteri kadar su
    2 su bardağı pirinç
    1 çay bardağı badem
    1 çay bardağı tuzsuz antepfıstığı
    Tuz,
    karabiber,
    yenibahar
    Kızartmak için:
    Sıvıyağ

    Patlıcan Çevirme Yapılışı
    ETİ tencereye alıp, suyunu salıp çekene dek kavurun. Üzerine 1 çorba kaşığı tereyağı ekleyin. Et kızarınca, salçayı 5 su bardağı sıcak suyla açıp üzerine ekleyin. Tuz ve baharatları katın. Et yumuşayana dek pişirin. Patlıcanların üst kısmından ince bir kabuk kesin ve 3-4 mm kalınlığında boydan boya dilimleyin. Acısını almak için tuzlu suda 15 dakika bekletin. Yıkayıp kuruladıktan sonra kızgın yağda önlü arkalı kızartın. Fazla yağını almak için kağıt havlu üzerine çıkarın. Pirinci tuzlu suda 10 dakika bekletip, sudan geçirin ve süzün. Pişen eti çok büyük olmayan yayvan bir tencerenin ortasına koyun. Kızarttığınız patlıcanları etin üzerine tencerenin kenarı boyunca boşluk bırakmadan dizin.Etin üstüne pirinci koyun. Patlıcanların dışarı sarkan kenarlarını pirincin üzerine kapatın. Eti haşladığınız sudan patlıcanların üzerini 1 parmak geçecek kadar (et suyu eksik gelirse sıcak su ilave edebilirsiniz) tencereye ilave edin. Üzerine tabak yerleştirin. Kapağını kapatıp, pişmeye bırakın. Su kaynayınca ocağı kısın ve pirinç yumuşayana dek pişirin. 5 dakika dinlendirdikten sonra bir tabağa ters çevirip çıkarın. Bademleri kaynayan suya atıp 5 dakika sonra alın. Kabuklarını soyun. 1 çorba kaşığı tereyağını eritip, badem ve antepfıstığını kavurun. Patlıcan çevirmenin üzerine döküp servis yapın.

    Afiyet olsun…

  • Metabolik Balans

    Metabolik Balans

    Kilo vermeye çabalarken öncelikli amaç genellikle daha ince görünmek olsa da aslında o fazlalıklar buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. Vücutta yağ birikiminin hem nedeni hem de sonucu olan insülin direnci, bir süre sonra diyabet, obezite ve yüksek tansiyonun bir arada bulunduğu metabolik sendrom tablosunu oluşturuyor. Alman Doktor Wolf Funfack’in geliştirdiği ve dünyada 2002 yılından beri sadece tıp doktorları tarafından uygulanan Metabolik Balans sistemi, danışanların kilo vermesini ya da var olan kilosunu korumasını sağlarken metabolik sendrom tablosunun da önüne geçmeyi amaçlıyor. Türkiye’de sadece uygulayanların yakınlarına anlatması yoluyla, yani kulaktan kulağa tanınmayı tercih eden Metabolik Balans uygulayıcılarından İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Onur Yozbatıran’a kişiye özel bir beslenme planı ile işleyen bu sistemi sorduk.

    Metabolik Balans’ın amacı nedir?

    Bu sistemin çıkış noktası, hastanın sağlık sorunlarını çözmek, hatta ortaya çıkmasını engelleyerek hastaya koruyucu hekimlik yapabilmek… Amaç, metabolik sendromu yani kolesterol, kan şekeri, tansiyon yüksekliği ve obeziteyi tedavi etmek. Bu dörtlünün oluşturduğu metabolik sendromun altında yatan neden ise insülin direnci oluyor. İnsülin salınımında denge sağlandığında bu dört hastalığın önüne ilaç kullanmadan geçilebiliyor.

    Danışanlarınızdan en çok hangi hikayeleri duyuyorsunuz?

    Genellikle birden fazla yöntem deneyip kilo verip tekrar kilo alan ya da hiçbir şekilde kilo vermeyi başaramayanlar ile karşılaşıyoruz. Bu kişilerin en büyük şikayeti ise daha önce uyguladıkları programların sürdürülebilir olmaması. Zaten Dünya Sağlık Örgütü de mevcut kilonun yüzde beşini kaybedip bunu bir yıl koruyabilmeyi “sağlıklı kilo kaybı” olarak nitelendiriyor. Yani aslında mesele ne kadar kilo verdiğinizden çok bunu ne kadar koruyabildiğiniz…

    Metabolik Balans’ın farkı nedir?

    Diyet; belli bir süre uygulanacak bir sistem anlamına geliyor. Diyetlerde kalori kısıldığı sürece mutlaka kilo kaybediliyor. Ancak eğer kalori kısıtlaması hatalı yapılırsa, vücut kas ve bağ dokusu kaybederse diyet bırakıldığı an hemen geri toparlıyor. Bu nedenle uygulanan diyetin dengeli ve sürdürülebilir olması gerekiyor. Metabolik Balans ise, adı üzerinde, metabolizmanın dengelenmesini amaçlıyor. Öncelikle danışanlara detaylı kan testleri uygulanıyor; karaciğer, böbrek, pankreas fonksiyonlarına, elekrolit dengesine ve tiroit bezlerinin durumuna bakılıyor. Yani önce danışanın vücudunu tanıyoruz. Eğer aksayan bir durum varsa önce ona müdahale etmek gerekiyor. Tahlil sonuçlarında kandaki şeker ve insülin düzeyi bizim için çok önemli çünkü kişiye özel beslenme programını belirlerken gıdaları bu değerlere göre seçiyoruz. Ayrıca bu programda vücudun yağ, kas ölçümüyle elde edilen değerleri kullanmıyoruz. Göbek, kalça, üst bacak ölçülerini takip ediyoruz. Danışan programda hatalı bir uygulama yapıyorsa, bu ölçümlerden durumu fark ediyor ve nerede hata yaptığını buluyoruz.

    Günlük beslenme programı nasıl ilerliyor?

    Kişiye ihtiyacı olan gıdaları, yani tahılı, proteini, meyveyi ve sebzeyi üç öğünde mutlaka veriyoruz. Tek çeşit beslenmeye, bir öğünü sadece salata ile geçirmeye izin vermiyoruz. Bu programda az yemek bir başarı değil. Belirtilen gıdaların mutlaka tüketilmesini istiyoruz. Kişinin özellikle tüketmek istediği gıdalar varsa onları da programa uygun şekilde ekliyoruz. Birçok diyetten farklı olarak sorunumuz yağ değil. Çünkü kilo almanın temel nedenini yağlar oluşturmuyor. Kolesterolün yükselmesine de kolesterolden zengin gıdalar neden olmuyor. Bir kişi bardak bardak yağ içse, koli koli yumurta yese bile bağırsaklardan günlük emilecek miktar sabit oluyor, kalan ise atılıyor. Oysa vücut yenilen şekerli gıdaların yani ekmek, patates, meyve, makarna ve pilav gibi karbonhidratlı gıdaların bir gramını bile atmıyor. İnsülin sayesinde yağa dönüştürüp depo ediyor. Bu nedenle biz de insülinin aşırı salgılanmasını engellemeye çalışıyoruz.

    Günde sadece üç öğün mü?

    Azar azar, sık sık yemek, insülin kullanan diyabet hastaları için doğru olabilir. Çünkü kişi insülin kullandığı zaman şekeri bir süre sonra düşüyor ve ara öğün alması gerekiyor. Ancak şekeri dengeli giden bir kişide buna ihtiyaç yok. Vücutta insülin hormonu alınan şekerli gıdalara cevap olarak yükseliyor. Siz şekerli bir gıda aldığınız zaman, bunu düşürmek için insülin yükseliyor ve normale dönüşü tam beş saat sürüyor. Alınan her gıdanın sindirilebilmesi için belli bir süreye ihtiyaç var. Sindirimi ağızda başlayıp makatta biten bir yay gibi düşünün. Alınan her gıda yaya verilen titreşimdir; ilerler, gider ve biter. Fakat henüz dalga ortadayken, yeni bir dalga verdiğiniz takdirde denge bozuluyor. Sindirim de aynen böyle… Vücuda ilk aldığı gıdayı sindirmesi için zaman tanımak gerekiyor.

    Beş saat boyunca acıkmamak mümkün mü?

    Bu beş saatlik sürede kişinin acıkmaması için Metabolik Balans sisteminin birtakım prensipleri var; yemeklere neyle başlanacağı bile önem taşıyor. Yemeğe mutlaka bir-iki lokma protein ile başlanmasını istiyoruz. Çünkü mideye giren ilk besin şekerli gıda yani karbonhidrat olursa, şeker hızlı yükseliyor. İnsülin de bunu düşürmek için hızla yükseliyor. Oysa amacımız şekerin yükselişini ve insülin cevabının yavaş olmasını sağlayarak acıkmayı geciktirmek. Şeker içermesi nedeniyle meyvelerin de yemeğin üzerine yenilmesi gerekiyor çünkü mide boşken yenilen meyve kan şekerini hızlı yükseltirken, yemeğin üstüne yenilen meyvenin emilimi çok daha yavaş oluyor. Metabolik Balans’ın gerekli prensiplerine uyan bir kişi, beş saat boyunca acıkmıyor. Kişi günde üç öğün yemek yiyor, her öğün tüm besin gruplarından tüketiyor ve akşam saat 21.00’den sonra artık bir şey yemiyor.

    Öğlene kadar acıkmamak için sabah kahvaltısında neler olmalı?

    Miktarlar, kişinin tahlil sonuçlarına ve vücut yüzey alanına göre belirleniyor. Sabah mutlaka glisemik indeksi yani kan şekerini yükseltme gücü düşük olan çavdar ekmeği veriyoruz. Yanında protein, sebze ve meyve bulunuyor. Böyle bir öğün kişiyi öğlene kadar tok tutabiliyor. Her öğünde bu besin grupları mutlaka bulunuyor. Kişi ekmek hakkını bir öğünde kullanmadıysa, o hakkı bir başka öğünde kullanabiliyor. Meyve türü ve adedi için önerilerde bulunuyoruz. Ancak öğünlerden birinin sonunda mutlaka elma tüketilmesini istiyoruz. Elma, günlük mineral ihtiyacını karşılıyor, içindeki pektin maddesi sayesinde vücutta oluşan toksik maddeler atılabiliyor.

    21.00’den sonra yemek yemenin sakıncaları nedir?

    Vücudun iki programı var; biri gündüz, biri gece… Vücut gün içerisinde kullandığı enerjinin yüzde 90’dan fazlasını karbonhidratlardan alıyor. Spor bile yapsanız kullanılan enerji kaynağı karbonhidrat oluyor. Gece uykudaysa bazal metabolizmanın sürdürülebilmesi için kullanılan enerjinin yüzde 90’dan fazlası yağdan sağlanıyor. Yeter ki uyumak için yatağa gitmeden önce vücudu karbonhidrat ile yüklemeyin.

    Program hangi aşamalardan oluşuyor?

    Toplam dört aşamadan oluşuyor. İlk aşama, vücudu arındırmak ve yeni beslenme düzenine alıştırmak için uygulanan iki günlük detoks süreci. İki gün boyunca tek bir çeşit meyve, karışık salata ya da hafif öğünlerle geçiyor. Ardından 14 günlük yağsız süreç başlıyor. 14 gün boyunca yemeklere ve salatalara ekstra yağ koyulmamasını ancak süt ürünleri ile peynirin normal yağlı olmasını istiyoruz. Kişilerin tahlil sonuçlarına göre bu dönemde kısıtladığımız bazı gıdalar olabiliyor. Üçüncü aşamada hedefe ulaşıncaya kadar daha rahat bir dönem yaşanıyor. Danışanın günde en az üç çorba kaşığı sızma zeytinyağı kullanmasını istiyoruz. İkinci aşamada kısıtlanan gıdalar varsa onlar ekleniyor. Karbonhidrat çeşitlerinin nasıl tüketileceği öğretiliyor. Dördüncü dönem olan koruma döneminde ise artık programın günde üç öğün yemek, 21.00’den sonra yememek, yemeğe protein ile başlamak gibi prensiplerine uygun olarak devam etmek gerekiyor.

    Kimler uygulamamalı?

    Metabolik Balans’ı, böbrek ve karaciğer yetmezliği olanlar ile hamile ve emziren annelere önermiyoruz. Çünkü bu bir yağ yakım programı ve oluşan atıklar, karaciğer ile böbrekten elimine oluyor, bebeğe zarar verebiliyor. Dokuz yaşından itibaren çocuklar da uygulayabiliyor. Büyüme çağında çocuklarda insülin salınımının dengelenmesi boy uzamasını tetikliyor. Aksi takdirde insülin arttıkça büyüme hormonu azalıyor. Bu nedenle çocuklara da öneriyoruz.

    “Bu beslenme programında şekerli gıdalardan kaçınmak önem taşıyor. Örneğin limon temkinli yaklaşılması gereken gıdalardan, çünkü 100 gram limonda 100 gram çilekten daha fazla meyve şekeri bulunuyor.”

    Metabolic Balance uygulayanlar için tıklayın !

    İnsülin direnci nedir?

    Gıdalarla alınan şekerin hücre içine girip yakılabilmesi için pankreastan salgılanan insülin hormonuna ihtiyacı var. İnsülin, hücredeki insülin reseptörlerine yapışıp orada bir delik oluşturuyor ve şekerin hücre içerisine girmesini sağlıyor. Ancak beslenme hataları nedeniyle aşırı miktarda ve dengesiz salınan insüline karşı hücredeki reseptörler bir süre sonra duyarsız hale geliyor, insülin o reseptörlere yapışamıyor. Bunun sonucunda hücre içine giremeyen şeker kanda yükseliyor. Bu durumu algılayıp pankreasa emir gönderen beyin, tekrar insülin salınmasını sağlıyor. Böylece hem insülin hem de şeker düzeyi sürekli yüksek hale geliyor ve bu durum bir süre sonra da yağ birikimine neden oluyor. İnsülinin sürekli yüksekliği bir süre sonra pankreası da tahrip ediyor ve insülin salgılanamaz hale geliyor. Kişi, dışarıdan insülin kullanmak zorunda kalıyor. Bu sürecin sonucunda damarlarda kasılma meydana geldiği için tansiyon problemi başlıyor. Öte yandan kolesterol de yükseldiği için Metabolik Sendrom tablosu ortaya çıkıyor.

    Formsanté Dergisi

  • Desen seçimide dekorasyon fikirleri

    Desen seçimide dekorasyon fikirleri

    Desen seçiminde dekorasyon fikirleri aşağıda sizlerle…

    Dekorasyonda desen seçim fikirleri

    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçimi fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Dekorasyonda desen seçim fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    Desen seçimi dekorasyon fikirleri
    dekorasyon desenleri
    dekorasyon desenleri
    Desen seçimide dekorasyon fikirleri
    Desen seçimide dekorasyon fikirleri
    Desen seçimide dekorasyon fikirleri
    Desen seçimide dekorasyon fikirleri

    dekorasyonda_desenler (13)

  • Saatlerin anlamları

    Saatlerin anlamları

    Yalnız artık sadece saatin kaç olduğu için değil saatlerin hepsinin bir anlamı olduğunu düşünerek bakmaya ne dersiniz ?

    Saatlerin Anlamları

    01:01 – Seni Seviyor
    02:02 – Senden HoşLanıyor
    03:03 – Sana Aşık OLmaya BaşLıyor
    04:04 – Seni Çok Seviyor
    05:05 – Senden Nefret Ediyor
    06:06 – Kötü Bir Gün
    07:07 – Seni Sevmeye ÇaLışıyor
    08:08 – GüzeL Bir Gün
    09:09 – Seni Üzecek
    10:10 – Senden AyrıLmayı Düşünüyor
    11:11 – Sana Süpriz Yapcak
    12:12 – Seni KaLpten Seviyor
    13:13 – Seni Kıskanıyor
    14:14 – Sana Çıkma TekLifi Edicek
    15:15 – Eski SevgiLini Görücen
    16:16 – Seni ALdatıyor
    17:17 – OnunLa İLgiLi düşündükLerin GerçekLeşek
    18:18 – SeNi % 100 Seviyor
    19:19 – SeNi Öpmek İstiyor
    20:20 – SeNinLe EvLenmeyi Düşünüyor
    21:21 – Seni Düşünüyor
    22:22 – SaNa Kahve IsmarLıyacak
    23:23 – SaNa DeLi Gibi Aşık
    00:00 – Şuanda SeNi Rüyasında Görüyor

  • Libido düşüklüğü

    Libido düşüklüğü

    Kansızlık kadınlarda cinsel isteksizlik nedeni. Her yüz kadından 70’ı kansızlık (anemi) sorunuyla baş etmeye çalışıyor. Halsizlikten, depresyona saç dökülmesinden görme kaybına kadar ciddi sorunları da beraberinde getiren kansızlığın kadınlarda libidoyu düşürdüğünü biliyor muydunuz?

    Vücutta düşen hemoglobinin hücrelere ve beyne yeteri kadar oksijen taşıyamamasının kişide arzu ve isteklerin körelterek cinsel isteksizliğe neden olduğunu söyleyen Medical Park Göztepe hastane Kompleksi’nden Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Cafer Adıgüzel kadınların baş belası kansızlıkla ilgili merak edilenleri anlattı: oksijen kanda hemoglobin adı verilen bir proteine bağlanarak taşınır.

    Alyuvarlarda bulunan hemoglobin aynı zamanda kana kırmızı rengi veren maddedir. Hemoglobinin normalden düşük olması ise kansızlık olarak isimlendirilir. Hemoglobinin düşmesi dokulara ve beyine yeteri kadar oksijen gitmesini engeller.

    Yetersiz oksijen ise fiziksel pek çok soruna yol açacağı gibi psikolojik olarak da kişiyi etkiler. Kişi kendini bitkin, depresif hisseder, arzu ve istekleri körelir. Bu durum cinsel hayatını da olumsuz etkiler. Kadınlarda cinsel isteksizliğin nedeni kansızlık olabilir.

    İşitme ve görme kaybına neden olur. Kansızlık en sık kadınlarda görülür. Regl dönemlerinin uzaması, hemoroid, kanamalı ülser, mide ve bağırsak hastalıkları, folik asit eksikliği, demir ve b12 vitamini eksikliği kansızlığın başlıca nedenlerindendir.

    Kansızlık tedavi edilmediğinde hayat kalitesini ciddi şekilde düşürür.
    Halsizlik, yorgunluk, soluk bir cilt, asabiyet, uykusuzluk, konsantrasyon eksikliği, saç dökülmesi, tırnaklarda incelme ve kırılma görülebilir. Kansızlık ileri derecelerde elde ve ayakta karıncalanma, depresyon, çarpıntı, kulak çınlaması, görme ve işitme kaybı gibi sorunları da beraberinde getirir.

    Anne karnında bebeğin gelişimini engeller.
    Kadınlarda özellikle hamilelik döneminde en sık karşılaşılan anemi türü demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliği anemisinin en sık karşılaşılan nedeni yetersiz demir alımıdır. Demir hayvansal gıdalarda, iyi pişmiş kuru baklagillerde, kurutulmuş meyvelerde (kayısı, üzüm v.s.), pekmezde, fındık, fıstık, tahin gibi gıdalarda, yeşil yapraklı sebzelerde bol miktarda bulunur. Folik asit ve b 12 vitamini eksikliği de gıdalarla ilgili olan anemiye neden olur. Basur, mide, barsak sisteminde olan kanamalar ya da benzeri patolojiler nedeni ile kronik kan kaybı gelişmekte olan bebeğin annesinin depolarını tüketmesi de diğer bir nedendir. Hamilelik döneminde kansızlık sorunu ciddiye alınmadığında ve derinleştiğinde bebeğin gelişimini engelleyebilir.

    Aneminin nedeni iyi tespit edilmeli.
    Anemi tedavisinde birinci koşul, anemiyi yapan nedenin çok net ortaya konulmasıdır. Eğer kansızlığın nedeni demir eksikliğiyse hastada demir tedavisine başlanırken diğer taraftan demir eksikliğinin nasıl ortaya çıktığının bulunması büyük önem taşıyor.

    Mide bağırsakta kayıp söz konusuysa bu durumun nereden kaynaklandığı tespit edilip ortadan kaldırılması gerekir. Jinekolojik kayıpsa, bir jinekoloji uzmanıyla birlikte problemin çözülebilir. Kansızlık bir sonuçtur. Bu sonucu oluşturan sebep mutlaka aydınlatılmalı ve tedavi edilmelidir.

    Bu besinler kan yapıyor. Demir yetersizliğine bağlı anemi tedavisinde doğru bir beslenme düzeni oluşturmak büyük önem taşıyor. İşte kansızlığa iyi gelen besinler; karaciğer, kırmızı et, tavuk ve balıketi, yumurta, üzüm ve pekmez, kuru baklagiller, kuru kayısı, kuru üzüm, kuru dut gibi kuru meyveler, yeşil yapraklı sebzeler (ıspanak, pazı ), fındık, fıstık ve susam demir eksikliği ileri boyutta olan kişiler; süt, yoğurt ve ayran gibi kalsiyum içeren gıdaları yemeklerin yanına değil, ara öğünlerde tüketmelidir. Çünkü kalsiyumun demirin emilimini yavaşlatma özelliği vardır.

    Yemeklerle çay ve kahve tüketilmemelidir. C vitamini demir emilimini arttırır.

  • Limonlu kek tarifi

    Limonlu kek tarifi

    Limonlu kek nasıl yapılır ? Limonlu kek malzemeleri nelerdir ? Limonlu kek tarifi…

    Limonlu kek Malzemeleri:
    – 3 adet yumurta
    – 3 çay bardağı şeker
    – 1 paket kabartma tozu
    – 1 paket vanilya
    – 1 adet limonun rendesi
    – 1,5 çay bardağı süt
    – 1,5 çay bardağı sıvıyağ
    – 4,5 çay bardağı un(miktarı
    arttırabilirsiniz duruma göre)
    Limonlu kek Hazırlanışı :
    İlk olarak yumurta ve şekeri iyice çırpın. Daha sonra diğer kek malzemelerini de ekleyip karıştırın. Hazırladığınız kek hamurunu kalıba döküp önceden ısıtılmış fırında 170 derecede pişirin.

  • Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri

    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri

    Sonbahar / kış 2013-2014 Çanta Trendleri Her zevke ve stil için mükemmel bir uyum var. Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri aşağıda…

    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri

    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    Sonbahar / Kış 2013-2014 Çanta Trendleri
    2014 çanta modası
    2014 çanta modası
    2014 çanta modası
    2014 çanta modası
    2014 çanta modelleri
    2014 çanta modelleri
    2014 çanta modelleri
    2014 çanta modelleri
    çanta 2014 modelleri
    çanta 2014 modelleri
    çanta 2014 modelleri
    çanta 2014 modelleri
    sonbahar 2014 çanta modelleri
    sonbahar 2014 çanta modelleri
    kış çanta 2014 modelleri
    kış çanta 2014 modelleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri
    2014 çanta trendleri

  • Rüya ev Brazilya

    Rüya ev Brazilya

    Rüya ev Brazilya

    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya
    Rüya ev Brazilya

  • Meyve diyeti zararlı mı ?

    Meyve diyeti zararlı mı ?

    ‘Jobs’ adlı filmde pankreas kanserinden ölen Steve Jobs’u oynayan Asthon Kutcher’ın; Jobs’un da uyguladığı meyve diyetini yaptığı için pankreasının zarar gördüğü iddia edildi. Peki, meyve diyeti gerçekten kanser yapıyor mu?

    Apple’ın, pankreas kanseri nedeniyle hayatını kaybeden dahisi Steve Jobs’un uyguladığı meyve diyetini, ‘Jobs’ adlı filmde onun hayatını canlandıran Ashton Kutcher da uygulamış. Ancak bu diyetin ardından ünlü oyuncunun pankreasının alarm vermeye başladığı iddia ediliyor. İç Hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya; meyve diyeti ile ilgili bilgi verdi:

    Sadece meyve yiyerek beslenmek kesinlikle hiç sağlıklı değildir. Hiç yağ tüketilmediğinde; meyvelerin içindeki yağda eriyen vitaminler vücut tarafından kullanılamaz. Bu durum; görme bozuklukları, kemik erimesi, ciltte incelme ve saç dökülmesine neden olabilir. Protein tüketilmediğinde ise; kaslarda zayıflama, B 12 ve demir eksikliğine bağlı hafıza kusurları, unutkanlık ve kansızlık görülebilir.

    YAĞ DEĞİL, KAS KAYBI YAŞANIR
    Sadece meyve yiyerek zayıflamak mümkün olmayabilir. Meyve düşük kalorili olsa da; şeker içerir ve sınırsız tüketilirse, kilo artışına neden olabilir. Miktarı az tutulursa; vücut ağırlığı azalır ama kayıplar yağdan değil kastan olur. Normal beslenmeye geçildiğinde; kas kitlesi azaldığı için metabolizma hızı Steve Jobs yavaşlar ve iki kat daha fazla kilo alınır.
    Pankreas, vücutta protein ve yağların sindirimi için gerekli olan enzimleri salgılar. Kan şekerini dengeleyen hormonların da yapım yeridir. Pankreası sağlam olanlarda, bir müddet sadece meyve yemek bir harabiyet yaratmaz. Ama öncesinde çok alkol ve sigara kullanmış, çok yağlı ve şekerli beslenmiş, ailesinde şeker hastalığı öyküsü olan bir insanda tek yönlü beslenme, pankreası zorlayabilir ve bu durumda problemler ortaya çıkabilir. Ashton Kutcher’ın sadece meyve yediği için enzimlerinin yükseldiğine inanmıyorum. Kutcher, diğer risk faktörleri açısından da değerlendirilmeli.

    EN SAĞLIKLI MEYVE MOR ERİK

    Meyvelere rengini veren pigmentler, bağışıklık sistemimizi koruyan maddeler içerirler. Beş farklı renk grubundan (kırmızı, sarı, beyaz, yeşil ve mor) en fazla antioksidan içereni mor renktir. Ekşi meyvelerin de kan şekerini daha ılımlı yükselttiğini biliyoruz. Bu gözle baktığımızda; mor eriğin sağlık açısından değeri su götürmez bir gerçek. Bu meyve özellikle lif açısından da çok zengin olduğu için bağırsak dostudur. Mor erik çok sağlıklı bir meyve olsa da, yine de porsiyon kontrolü yapmak çok önemlidir.

    MEYVEYİ PROTEİNLE BİRLİKTE TÜKETİN

    Meyve şekerini dengelemek için; meyveyi mutlaka yanında protein değeri yüksek olan bir besinle birlikte yemek gerekiyor. Örneğin; meyveleri yoğurtla tüketmek iyi bir alternatif olabilir. Meyve ile birlikte 10 tane badem veya fındık da tüketilebilir.
    Ana öğününüzde doymadığınızda, ikinci tabak yerine bir tane meyve yemek; hem daha az kalori almanızı sağlar, hem de meyveyi yemekle birlikte yediğiniz için kan şekerinizi hızlı yükseltmez ve sizi daha uzun süre tok tutar. Aynı zamanda da tatlı ihtiyacınızı karşılar.

    ŞEKERİ DÜŞÜK LİF ORANI YÜKSEK OLMALI

    Şeker değeri yüksek meyveleri (kavun, karpuz, dut, incir, üzüm), çabuk acıktırdığı için tavsiye etmem. Çünkü bü meyvelerin içindeki şeker; kan şekerini çok hızlı yükseltir. Hızlı yükselen şeker, çabuk düşer. Bu durumda kişi daha çabuk acıkır ve daha çok yeme isteği duyar.
    Şeker oranı düşük, lif oranı daha yüksek olan meyveler; kişiyi daha uzun süre tok tutttuğu için, diyetlerde daha çok tercih edilmelidir. Rejim yaparken özellikle ayva, kivi, portakal, yeşil elma ve erik yiyebilirsiniz.

    TEK TİP GIDA DİYETLERİ ANİ ÖLÜM SEBEBİ

    İster meyve, ister protein, ister sebze diyeti olsun; tek tip gıda diyetleri, sağlık üzerinde geri dönüşü olmayan sorunlara sebep olabilir. Temel besin maddelerinin eksikliğine ve sıvıelektrolit kaybına bağlı olarak ani ölümler bile ortaya çıkabilir.

    Kısa sürede çok kilo vermek doğru bir yaklaşım değildir. Çünkü fazla kilolu olmak; bir günde ortaya çıkmaz, o nedenle de bir günde verilmez. Günümüzde ayda ortalama 2.5-3 kilo vermek, sağlıklı olarak kabul edilmektedir. Bu aralıkta kilo verilebilmesi için; tüm besin gruplarının, miktarı azaltılmış olarak vücuda alınması gerekir.

    Bununla birlikte hareketliliğin de artırılması ve kas kütlesinin korunması gerekiyor. Yani sadece rejim yaparak zayıflanmaz, hatta zayıflansa bile rejim bittiğinde kişi tekrar kilo artışı yaşar. O nedenle her türlü metabolik ve hormonal dengenin oturması için; beslenme şeklinin alışkanlık haline getirilmesi gerekiyor. Kalıcı kilo kaybı için; kısa süreli rejimlerden ziyade kişinin yaşam tarzını değiştirmesi gerekiyor.

  • Kadınlar ve seks hakkında çarpıcı gerçekler…

    Kadınlar ve seks hakkında çarpıcı gerçekler…

    Masters ve Johnson’ın 1950’lerde, 60’larda ve 70’lerde yürüttükleri cinsellik araştırmaları bir devrim niteliğindeydi. Peki günümüzde seks hakkında neler biliyoruz?

    1. Işık döngüleri doğurganlığı etkiler: Kadınlar yeni ay sırasında (gece karanlık olduğu zaman) regl olurken, dolunay sırasında (aydınlık olduğu zaman) da yumurtlama döneminde olurlardı. Ancak şimdi, yapay aydınlatmalarla ve parlak ekranlarla dolu bir dünyada, kadınlar biyolojileri ve doğaları arasındaki bağlantı ile uyum içinde değiller. Bazıları ay algısı (lunaception) olarak bilinen bir yöntemle, ay ışığına göre kendi yatak odalarındaki ışığı değiştirerek, yumurtlama dönemlerini değiştirmeye çalışıyorlar.

    2. Kadınlar seks yaptıktan sonra 5 ile 8 gün içinde hamile kalabiliyorlar: Araştırmalar, bazı spermlerin seks yaptıktan sonra, 5 günden 8 güne kadar olan bir sürede, aslında yumurta döllenmeden önce, servikal mukus’ta (rahim ağzındaki sıvı) yaşayabildiklerini gösterdi.

    3. Yüksek topuklu ayakkabılar giymek kadının orgazmını kötü yönde etkilemektedir: Yüksek topuklu ayakkabılar pelvik tabanda kasılmaya neden olur. Bu durum problem teşkil eder çünkü orgazm sırasında pelvik taban daha fazla kasılamaz. Dr. Fromberg,“Bir orgazm genellikle şu şekildedir; 0’dan başlayıp 60’a gider, eğer siz zaten 55’te iseniz (topuklu ayakkabı giyerek), tam bir deneyim yaşayamazsınız” diye açıkladı.

    4. Orgazm kadınların daha yaratıcı olmasını sağlar: Yapılan çalışmalar, orgazm yaşamanın; kadınların daha kendine güvenen, daha üretken ve daha yaratıcı olmalarını sağladığını gösterdi. Dahası, bu bir geribesleme döngüsüdür- kadınlar yaratıcı oldukları zaman tam bir orgazm yaşarlar.

    5. Doğum kontrol hapları libidoyu düşürür: Her hormonsal doğum kontrol yönteminin bu çeşit bir psikolojik yan etkisi vardır.

    6. Sandalyede oturmak kadınları uyarabilir: Buttox ve oturma kemikleri altındaki pudental sinirler vajina, klitoris anüs gibi dokuların uyarılmasını sağlar. Pudental sinir üzerine baskı yapan oturma şekli cinsel uyarılmaya yol açabilir.

    7. Ama bu aynı zamanda orgazmları azaltabilir: Diğer yandan, günün neredeyse tamamını bir sandalyede oturarak geçirmek, pelvik tabanı ve belin iki kasından biri ve tam vücut orgazmı için gerekli olan psoas kasını kısaltır. Bu kaslar çok fazla oturmaktan sıkıştığı zaman, kadınlar daha zor orgazm olmaktadır.

    8. Kadınlar 3 adet erojen bölgeye sahiptirler: Klitoris, g-noktası, rahim boynu. Bazıları, meme uçlarını da bu listeye eklemektedirler.

    9. Sinir uçları her kadının vajinasında farklı şekilde dağılmıştır: Bir kar tanesi gibi, sinir uçlarının vajinaya dağılımı bakımından her kadın diğerlerinden farklı ve eşsizdir. Bu da, her kadının orgazm yaşaması için farklı yöntemler geliştirmeye ihtiyacı olduğu anlamına gelmektedir.

    10. Bir kadının orgazm esnasında hissettiği kalp atışı aslında rahminin sperm toplamaya çalışması anlamana gelmektedir: Fromberg,“Dış dudakların sonunda yer alan yuvarlak bağlar orgazm sırasında döl yatağı vajinanın arkasında depolanmış meniyi çıkarma fırsatı bulabilmesi için rahmi ileri ve geri bir şekilde sarsar ki bu da doğurganlığı arttırmaktadır” dedi.

    11. Yeterli su tüketimi ile vücudun ihtiyacı olan sıvıya sahip olması daha iyi orgazm yaşamayı sağlar: Vücudun büyük çoğunluğu sudan oluşması sebebiyle, insan vücudunun yeterli sıvıya sahip olması daha iyi orgazm yaşamalarını sağlar.

    12. Her kadın orgazm olabilir: Neredeyse hiçbir kadın orgazm olmamak için doğmaz. Fromberg,”Kadınlar doğuştan orgazm olmaya programlıdırlar ancak herkes bu makinayı nasıl iyi kullanacağını öğrenemez” dedi.