Blog

  • Kariyer, evlilik engelli mi?

    Kariyer, evlilik engelli mi?

    “Erkeklerin ve kadınların kariyer merakı, evlilik hayallerini erteliyor. İdeal yaşı geçince de fazla seçici davrandıkları için eş bulmakta zorlanıyorlar” diyen Psikolog Ceyda Subaşı, geleceğinizi şekillendirmenin biraz da sizin elinizde olduğunu belirterek önerilerde bulundu.
    Çocuk sahibi olma, maddi ve manevi güvence gibi nedenlere bağlı olarak gerekli görülen evliliğe bakış günümüzde değişti.

    Ekonomik ve eğitim düzeyinin yükselmesinin yanı sıra kadınların çalışma hayatına girerek yaşamsal güvenceye kavuşması, erkeklerin de kariyer sahibi olmaları, evliliği ertelemeye yönlendiriyor. Özellikle çalışma yaşamındaki kadınlarda evliliğe karar verme yaşı artıyor.

    ”Armudun sapı, üzümün çöpü” demeyin!
    İlerleyen yaşlarda hem kadınlar hem de erkekler daha seçici davranıyorlar. Kişi artık ten, saç ve göz renginden fiziksel görüntüsüne, karakteri, aile yapısı ve çevresine kadar birçok konuyu dikkate alıyor. Bu da evlilik zamanının geçmesine neden oluyor.
    Kafalarında oluşturdukları eş hayalini gerçek yaşamda bulamayanlar arayışı sürdürmekte ısrar edince geç kaldığının farkına varmıyor. Ayrıca, ideal evlilik yaşı geçtiğinde, kişinin doğacak çocuklarıyla kuşak çatışması daha yoğun oluyor ve iletişim zorlaşıyor.
    Yaş ilerledikçe daha kalıplaşmış bir yaşam ve düşünce şekli karşımıza çıkıyor. Yeni bir insanı tanımak, ona güvenmek daha çok zorlaşıyor. Kişinin de buna gücü ve isteği kalmıyor.

    Evlilik konusunda ne aceleci ne de fazla karamsar olmalıyız. Duygusal ve fiziksel etkileşimin de mutlaka olması gerekiyor. İyi bir ilişki insanın yaşamını güzelleştirirken, yanlış evlilik ise tam tersi etki yapabilir.

    Erken yaşta yapılan evliliklerin avantajları ve dezavantajları
    Bireylerin kişilik gelişiminin benzer dönemlerden geçmesi böylelikle birbirine uymada daha esnek, karşılıklı beklentileri yerine getirirken daha toleranslı ve uyumlu olabilmelerini sağlar. Genç yaşta anne-baba olma, çocuklarıyla fazla kuşak farkı olmadan daha rahat iletişim kurmalarını sağlar, zamanın değişimini daha iyi yakalamalarını ve çocuklarının dünyalarını daha yakından takip etmelerini kolaylaştırır.
    Erken evlenmenin dezavantajları konusuna gelince…

    Çiftlerin kişiliklerinin tam oturmamış olması çatışmaların, birbirinden farklı taleplerin sayısını artırır. Bu daha sık tartışmalara, bireylerin yıpranmasına yol açar. Böylelikle bireysel gelişim çabaları yarım kalmakta, iş hayatı, kariyer yapma gibi konularda bireyler yaşıtlarından daha geri kalabilirler. Kişi kendini ve eşini tam anlamıyla tanıyamadan geçim, çocuk bakımı, evliliğin getirdiği sistemin zorlukları arasında sıkışıp kalır.

  • Sağlıksız bir cilde bakım önerileri

    Sağlıksız bir cilde bakım önerileri

    Sigara kullanımı, fazla alkol tüketimi, cilt tipine uymayan ürünler, steril olmayan makyaj malzemeleri, cildi kurutmak veya aşırı nemlendirmek, cilde fazla “peeling” uygulamak, düzensiz uyku, aşırı güneş ışığı, stres, kötü beslenme sağlıksız bir cilde neden oluyor.

    Yüz ve boyun dış etkenlerden çok fazla etkilenir. Yüzümüzün cilt yapısı elimizin cilt yapısına benzer. Fakat yüzümüzün cildinin elimizin cildine göre başka sorunları da vardır. Siyah noktalar, sivilceler, yağlanmalar veya kurumalar, kırışıklık gibi. Bunlar cildin gerçek ve en büyük düşmanıdır. Bu yüzden cilt bakımına genç yaşta başlayıp cildin türüne uygun cilt bakımı yapılmalıdır.

    Herkes normal bir cilde sahip olmak ister. Fakat cilt ister normal, ister yağlı, ister kuru olsun asıl önemli olan cilt bakımını bilmek ve cildimizi korumaktır. Cilt bakımı için aşağıdaki doğal ve bitkisel karışımları uygulayabilirsiniz. Bitkisel cilt bakımı hem sağlıklı hem de doğal olduğu için bayanların kozmetik ürünlere alternatif olarak her zaman tercih ettiği bir bakım yöntemi olmuştur.

    Sabah Bakımı

    İlk olarak sabah kalktığınızda su ve sabunla cildinizi iyice yıkayın ve yumuşak bir havlu ile kurulayın. Bir süre sonra yani cilt kuruduktan sonra tonikle temizleyin. Yüzünüzü temizlediğiniz pamuğa baktığınızda çok şaşıracaksınız.

    Az önce cildinizi sabunla temizlememiş gibi pamuk kirlenir. Çünkü sabun toniğin ulaşabildiği kadar cildin derinine ulaşıp oradaki kirleri temizleyemez. Cildinizi temizledikten sonra mutlaka cildinize uygun bir nemlendirici krem sürün fakat cildiniz kuru dahi olsa kreminiz çok yağlı olmasın. Sabah yaptığınız bu basit cilt bakımı cildinizi ve boynunuzu gün boyu dış etkenlerden korur ve cildinize güzellik kazandırır.

    Akşam Bakımı

    Akşam bakımı da sabah bakımına benzer. Özellikle makyajlıysanız yüzünüzü ve boynunuzu önce sabunla yıkayın, daha sonra tonik veya losyon, bunlar yoksa süt ile iyice silerek temizleyin. Yüzünüzde fondöten veya pudra artığı bırakmayın. Daha sonra cildinize sabah kullandığınızdan biraz daha yağlı bir nemlendirici krem sürün. Kreminizi cildinizin yapısına göre seçmeye özen gösterin. Evet, hepsi bu. Basit, ekonomik ve gerçekten faydalı.

    Kadife Gibi Bir Cilt İçin

    Cildinize uyguladığınız sabah ve akşam bakımının yanında haftada bir kez uygulayabileceğiniz bitkisel cilt bakımı maskelerini çeşitli kaynaklardan ve internetten sizin için derledik.

    1 adet yumurtanın beyazını iyice çırparak kabartın.
    İçine bir komposto kaşığı bal ile birkaç damla bademyağı ilave edin. Bu karışımı krema haline gelinceye kadar çırpın (eğer cildiniz kuru ise badem yağını birkaç damla daha fazla katabilirsiniz). Hazırladığınız kremi sabahları yüzünüze sürüp 1-2 saat bekleyin ve daha sonra yüzünüzü ılık suyla silin (haftada bir kez uygulayabilirsiniz).
    1 tane muzu soyup iyice ezin ve bunu yüzünüze sürüp 15 dakika bekletin. Daha sonra yüzünüzü su ile yıkayın ve yumuşak bir havlu ile kurulayın ve nemlendirici krem sürün
    (haftada bir kez uygulayabilirsiniz).
    Cilde Parlaklık Vermek İçin

    1 kaşık bal ile 1 yumurtanın akını iyice çırpıp yüzünüze sürün. 15 dakika bekledikten sonra avuç içlerinizi 4-5 kere yüzünüze bastırıp çekin. Daha sonra yüzünüzü soğuk su ile yıkayın.
    Aynı miktarlarda avokado yağı, buğday yağı, saf zeytinyağı ve 2 yemek kaşığı balı iyice karıştırıp cildinize sürün. 10-15 dakika bekledikten sonra cildinizi ılık su ile yıkayın.
    Cildinizdeki Gözenekleri Sıkılaştırmak İçin

    2-3 yemek kaşığı killi toprak ile 2 tane havucun suyunu karıştırıp yüzünüze sürün. 1 saat bekledikten sonra yüzünüzü soğuk su ile yıkayın.
    1 litre maden suyuna 1 tutam lavanta çiçeği, 1 tutam ısırgan yaprağı, 1 tutam kırlangıç otu atıp 2 gün bekletin. Sonra bu su ile yüzünüzü silin. 30 dakika bekledikten sonra ılık su ile yüzünüzü yıkayın.

    Güzellik Sütleri

    Eğer biraz vaktiniz varsa, güzellik sütlerini kendiniz hazırlayabilirsiniz. Fakat birkaç gün önceden eczacınızdan karışımlarınız için gerekli olan bazı maddeleri hazırlamasını isteyiniz, çünkü bazıları hemen temin edilemez, ısmarlanmaları gereklidir. Kuru Ciltler İçin Güzellik Sütü: 60gr. Tatlı badem, 15gr. Acı badem. Bunları kaynatın, kabuklarını soyun. Daha sonra kurutun ve bir havanda ezerek toz haline getirin. Ardından 2gr. Sodyum borat, 25gr. Saf gliserin, 300gr. Gülsuyu ilave edin ve 8 gün boyunca dinlenmeye bırakın. Daha sonra bir tülbentten süzün.

    Kremlerin Görevleri:

    Dikkat! Hiçbir krem cildi derinlemesine nemlendiremez. Kremler saydam tabakanın sadece yüzeydeki kısımlarında etkin bir rol oynayabilirler. Cildin korunması iki aşamada gerçekleşir;

    Hafif terlemelerin yaratacağı su kayıplarının engellenmesi gerekir. Bu üst deriyi dış etkenlere karşı tecrit eden korumayı önleyen kremlerin görevidir. Söz konusu kremler hava saldırılarına karşı bir engel oluşturur ve terlemenin yarattığı su kaybını yavaşlatır. Günümüzde higroskopik element olarak sütten elde edilen amino asitler cildin nemliliğinde önemli rol oynayan tabakanın asitlik oranını dengeleme gücüne sahiptir.

    Aynı zamanda deriye nemlendirici elementler sağlamak gerekir. Bu da higroskopik element esaslı nemlendirici kremlerin görevidir.

    Killi Maskeler

    Kil, birçok özelliği sayesinde deri için çok yararlı bir maddedir. Güzellik maskelerinin birçoğunda kullanılır. Sebum fazlalığını emerek, yağlı ciltleri temizler. Çıbanları kurutur ve bunların yayılmalarını engeller.

    Evde Yapabileceğiniz Maskeler;

    Kil Maskesi:

    Toz kili alın, yarım ölçü su, yarım ölçü domates, salatalık veya üzüm suyu ile hamur yapın. (Bütün yüze ve boyuna ince bir tabaka halinde sürün, yalnız gözlerinizin çevresine sürmemeye dikkat edin). 15-30 dakika bekletin, yani hamur nemliliğini kaybedene kadar bekletin. Ilık su ile çıkarın. Bu maskeyi haftada bir kez tekrarlayın. Bu maske ergenlikler, sivilceler, derideki döküntü ve kırışıklıklar için çok etkilidir. Temizleyici ve canlandırıcıdır.

    Şeftali Maskesi:

    Çok olgun bir şeftali alın ve bunu iyice ezin. Gazlı bezi iki kat yapın ve arasına ezdiğiniz şeftaliyi yayın. Bütün yüze ve boyuna sürün, 20 dakika koyunca yatarak bekletin. Gül suyu ile yıkayarak temizleyin. Bu maske tenin tazeliği, canlılığı için çok yararlıdır.

    Havuç Maskesi:

    Havuç ve maydanozu püre haline gelene kadar mikserden geçirin. Yüze ve boyuna kalın bir tabaka halinde sürün. 20 dakika kadar bekletin ve daha sonra ilik suyla temizleyin. Bu maske deriyi zehirlerinden arındırarak temizler, cilde eski inceliğini ve elastikiyetini ve esnekliğini kazandırır.

    Salatalık Maskesi:

    Eşit miktarlarda salatalık, helvacı kabağı ve kavun çekirdeği alın. Bunları bir mikserden ayrı ayrı geçirerek iyice toz haline getirin. Bir miktar süte her tozdan birer kaşık olmak üzere krem koyuluğuna gelene kadar koyun. Bu karışımı yüzünüze sürün ve yaklaşık 30 dakika kadar bekletin. Ilık gül suyu ile çıkarın. Bu maske geniş gözenekli ciltlere çok faydalıdır.

    Tere Maskesi:

    Bir ölçü bala üç ölçü tere özü katin. İkisini birden iyice karıştırın. Böylece bir maskeden çok losyon elde etmiş olursunuz. Pamuktan yapacağınız bir tampona bu losyondan bolca koyarak sabah-aksam yüzünüze sürün. Kurumaya bırakın. Ilık suyla çıkarın. Bu losyon derideki kızarıklıklara da iyi gelir.

    Doğal Ürünler;

    Kayısı: Deriyi temizler, besler ve canlandırır. Normal ciltlere gerginlik, esneklik verir. Bir parça kayısıyı yüzünüzde ezin. Deriye islemesi için kurumaya bırakın.
    Akdiken: Dinlendirici ve kan hücumunu önleyici bir etkisi vardır; bir güzellik kremine katıldığı takdirde kızarıklıkları ve sivilceleri iyileştirir.
    Patlıcan: Teni hafifletir, beyazlatır ve birçok deri hastalıklarını önler.
    Avokado: Tropikal bölgelerde yetişen ve yurdumuzda bulunan bir meyvedir. Yağının canlandırıcı ve vitaminlendirici bir özelliği vardır.
    Papatya: Dinlendiricidir, kan hücumunu önler ve kani temizler.
    Havuç: Deri ve dokular için gençleştirici bir gücü vardır. Deri hastalıklarında tavsiye edilir.
    Limon: Yağ sızması ve gözeneklerin gevşemesiyle savaşır. Kırışıklıları giderir, teni beyazlaştırır, yüz ve eller için hazırlanan birçok karşımın muhteviyatında yer alır.
    Salatalık: Ferahlatıcı, yumuşatıcı ve sıkılaştırıcı özellikleri vardır. Kozmetikte çokça kullanılır.
    Tere: Tere özü, dişleri kuvvetlendirici harika bir maddedir.
    Çilek: sıkılaştırıcı, canlandırıcı ve cildi gerici özellikleri vardır. Yağlı ve donuk ciltlere iyi gelir.
    Marul: Madensel tuzlar bakımından çok zengindir ve güneş yanıklarını iyileştirir. Deriyi beyazlaştırır ve parlaklık verir.
    Portakal: Çok besleyici ve güç arttırıcı etkisi vardır. Birçok kremin karışımına katılır.
    Mürver: Ferahlatıcı ve güç arttırıcı etkisi vardır; deriyi temizler. Mürver suyu tahriş olmuş ve pürtüklü ciltlere özellikle tavsiye edilir.
    Çay: Kan hücumunu önleyici ve hafifletici etkisi vardır. Kompres seklinde kızarmış ve yorgun gözlere losyon seklinde ise, güneş yanıklarına oldukça iyi gelir.

    Yağlı Ciltler:

    Eğer cildiniz yağlıysa bu, ne kötü ne de yararlı bir durumdur. Yalnızca cildinizi tanımanız gerekir. Eğer aşırı bir yağ sızmasına uğramışsa, bunu bir dram yapmaya da hiç gerek yoktur. Yağlı bir cilt, genellikle, yağ bezlerinin kötü çalışmasının sonucudur. Genetik bir olaydır. Eğer derinizi, büyük bir özen ve dikkatli bir bakımla tedavi ederseniz, bu durumu düzeltebilirsiniz.

    Yapılmaması Gerekenler:

    Çok kuvvetli temizleyici kimyasallar kullanmak.
    Deriyi sabunla çokça ovalayarak bozmak. Çünkü bu yüzden deri tümüyle kuru bir hal alır.
    Yapılması Gerekenler:

    Kuru bir cilt kadar aşırı hassas olduğundan onun gibi özenle tedavi edilmelidir. Fazla yağların aşırı derecede alınması yağ bezelerini harekete geçirir ki, bu da enfeksiyonlara sebep olur. Onu güneşten ve soğuktan korumak gerekir. Yağlı bir cilt sanıldığı kadar dirençli ve dayanıklı değildir.

    En yüzeydeki tabakayı kuruttuğu için soğuktan çok rahatsız olur, ayni zamanda kötü ve yetersiz beslenmeye karşı da çok hassastır. Ayni şekilde güneşten de çok zarar görür, cildinizi güneşe karşı da korumanız gerekir. Doğal olarak, sebum yönünden aşırı zengindir. Oysa güneşe karşı son derece korumasızdır.

    Hele güneş için bir madde kullanmıyorsanız, güneşin zararlı etkilerine karşı iyice korumasız kalırsınız. Güneş diğer ciltler için olduğu gibi yağlı ciltler içinde iyidir. Çünkü bakteriler üzerinde etkilidir ve kan dolaşımını harekete geçirir. Ama güneş banyolarınızın dozunu iyi ayarlamanız şarttır. Ergenlikler söz konusu olduğunca güneşe hiç güvenilmez. Ayrıca beslenmenizin mutlaka iyi düzenlenmiş olması gerekir.

    Kuru Ciltler:

    Kuru bir cilt su ve sebum yönünden yoksuldur, yani nemsizdir, kurudur. Çok hassastır, bu nedenle de zamansız oluşan kırışıklıklara, tahrişlere ve sivilcelere çok elverişlidir. Azulenli bir süt ve”kuru ciltler için özel” yumuşak bir kremle tam ve derin bir temizlik yapılır. Süt veya Krem azulenli bir losyonla çıkarılır. İltihap önleyici bir losyon ilik olarak püskürtülür veya 10 dakika süresince ozon buharı altında durulur. Bu sonuncusu yüzü kan hücumuna uğratmamak için belli bir uzaktan yapılmalıdır. Bu işlemler kusurlarını ortaya çıkarmak için, üst deriyi bir sınava tabi tutar.

    Günlük Cilt Bakımı:

    Güzellik konusunda da, diğer birçok şeyde olduğu gibi, iyileştirmekten çok, önceden önlem almak daha iyidir. Normal ciltler için günlük, genel bakımı gereksiz görmüyoruz. Bunu başınızdan atmak için hiçbir özür göstermeyin, zaman yokluğu, yorgunluk, moral bozukluğu vs sebepleri bahane edip kendinizi bırakmayın.

    Akşam: Boynunuzu ve yüzünüzü özenle ve su maddelerle temizleyin;

    Kuru Ciltler İçin: Yağlı bir makyaj çıkarıcı ve yumuşak bir süt.
    Yağlı Ciltlere: Temizleyici bir krem veya yağlı ciltler için özel bir makyaj temizleyici ile daha sonra hafif sıkılaştırıcı bir tonik losyonla tamponlayın. Yüzünüze ve boynunuza besleyici bir krem sürün, fazlalığı emici bir kâğıtla alın.
    Sabah: Yüzünüzü ve boynunuzu derinize uygun bir temizleyici ile temizleyin. Uygun bir losyonla ya da tonikle tamponlayın Dolaşımı hızlandırmak için deriyi hafifçe sıkın. İlk temel maddeyi sürün, ardından makyajınıza başlayın.

    Öneriler: Sabah-aksam gözlerinizi kan hücumunu önleyici bir losyonla yıkayın. Bütün bu bakımlar için size önerilen hareketleri yapın. Ayni zamanda da kaşlarınızı da esnetin. Cildi iyi halde, güzel, sağlıklı tutmak için her gün bir kaç dakika zaman kaybı değildir.

    Güzel Bir Tene Sahip Olmak İçin 8 Altın Kuralı Unutmayın!

    1. Derinlemesine Temizlenin:

    İnsan yorgun olduğu zaman makyajı temizlemek istemez.”Yarın bakarım” der. Bu büyük bir hatadır! Büyük bir gün boyunca yüzünüzde duran bir makyaj, gözenekleri tıkar ve belli bir süre sonra deri inceliğini yitirir.

    Makyaj temizleme sağlıklı bir güzelliğin temelidir. Temizleyicileri ve losyonları, pamuk ve makyaj temizleyici kâğıtlar tümüyle temiz çıkana kadar kullanın. Her zaman yüzünüze dokunmadan önce ellerinizin temiz olmasına özen gösterin.

    2. Hafif Bir Fondöten Kullanın:

    Kalın bir tabaka fondöten”tabaka” yapar, çirkin durur. Kırışıklıları özellikle belirtir. Onları burun çevresinde, alında, çenede, dudakların üzerinde daha belirgin yapar. Genişlemiş olan gözenekleri de ortaya çıkarır.

    3. Yüzünüzü Hırpalamayın:

    Fondöteninizi yalnızca hafif darbelerle, aşağıdan yukarıya doğru ve önceki tavsiyelerimizi hatırlayarak sürün.

    4. Yüzünüzü Koruyun:

    Düzenli olarak nemlendirici, bir cilt üstü kremi veya bir besleyici kullanın. Açık havada yaşayanlar bir güneş kremi kullanmayı unutmayın!

    5. Mümkün olduğunca Fazla Oksijen Alın:

    Her defasında soluyabildiğiniz kadar soluyun. Güzel havalarda pencereniz açık uyuyun. Unutmayın ki, deri, vücudun genel oksijen alımında önemli rol oynar ve iyi oksijen almış deri sağlıklı bir deridir. Hafta sonu tatillerinizi açık havada, ormanlık sayfiyelerde geçirmeye çalışın.

    6. Uyku Saatleriniz Düzenli Olmalı:

    Uyku güzellik için çok önemli bir etkendir. Eğer düzensiz bir uyku saatiniz varsa, sigara ve içki de içiyorsanız bütün bunlar teniniz ve sağlığınız için oldukça kötüdür.

    7. Sağlıklı Bir Beslenme Diyeti Uygulayın:

    Beslenmenin cildiniz üzerinde oldukça büyük bir etkisinin olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçektir. Düzensiz ve sağlıksız beslenmenin cildinizi ve sağlığınızı bozacağını aklınızdan hiçbir zaman çıkarmayın.

    8. Fazla İlaç Kullanmayın:

    Biliyorsunuz ki, deri, organizmanın özümlediklerini dışarı atar. Böylelikle de bu atıklar cildinizi bozar.

    Evde Epilasyon Yapılışı

    Dudak Üstü Tüyler:

    Dudakların üzerindeki, hiçte hoş olmayan tüyler kadar estetik bozucu bir şey yoktur. Bunlar bazen de yanaklarda veya kulak memelerinde de oluşabilir. Bazı kadınlar bu tüyleri çok değişik yollarla yok ederler. Bu tüyler fonksiyonel bozukluklardan, daha çok iç saldı bezlerindeki bozukluklardan oluşur.

    Eğer esmerseniz ve sert tüyleriniz varsa muhakkak güzellik salonunda epilasyon yaptırmanız gerekir. Eğer tüyleriniz çok inceyse ve yalnızca hafif bir gölge oluşturuyorsa kendiniz bunların rengini açabilirsiniz.

    Oksijenli Su İle Renk Açma

    Bazıları oksijenli suyun tüyleri çoğalttığını, beslediğini söyler. Bu yanlıştır. Tüy sararır, incelir, kurur ve sonunda kırılır. Uygulaması oldukça basittir; İyi temizlenmiş, pisliklerden arınmış bir cilde her zamanki toniğinizden sürün. Daha sonra oksijenli suya batırılmış bir pamukla tamponlayın ve 20 dakika kadar beklettikten sonra sadece suyla temizleyin.

    Tüy Dökücü İlaçlar:

    Eczanelerde, koltuk altlarınız veya bacaklarınız için ve hatta yüzünüz için de kullanabileceğiniz kil dökücü krem ve pomatlar bulabilirsiniz.

    Cımbız:

    İlk önce tüyleri alacağınız bölgeyi özenle temizlemeli ve alkollü bir losyonla dezenfekte etmelisiniz. Daha sonra deriyi yumuşatmak için su kompresleri uygulayın. Ardından koruyucu bir krem sürün. Simdi sol elin parmaklarıyla deriyi gererek, tüyü bir defada ve çıktığı doğrultuda çekerek çıkarın. İşlem bittikten sonra, iyi bir sıcak su kompresi ve arkasından kolonya kompresi uygulayın ve nişastalı bir pudra ile pudralayın.

    Vitaminler ve Güzellik;

    Vücudun, işlevini tam olarak yapabilmesi için günlük belli oranlarda elemana ihtiyacı vardır; kaloriler, vitaminler, madensel tuzlar. Su halde, bu elemanların neye yaradıklarını eksiklerinin nelere yol açacağını bilmemiz gerekmektedir.

    A vitamini:

    Gözlerin sağlıklı olmalarında çok önemlidir.
    Eksikliği görme bozuklukları oluşturabilir ki bu bozuklukların başlıcalar şunlardır;

    1. Saydam tabakanın donuklaşması ve sertleşmesi
    2. Keskin görüşteki azalma.
    3. Yanma hissi.
    4. Kızarıklıklar.

    Tenin parlaklığı ve tazeliği için kaçınılmazdır. Yokluğunda derinin metabolizmasında bir değişim olabilir. deri kurur. Meyvelerin ve sebzelerin büyük bir bölümünde, karaciğer ve böbrek gibi sakatatlarda, balıklarda ve sütlü maddelerde yer alır.

    C Vitamini:

    Yokluğu dış eti hastalıkları, ağız yangıları ve dış dökülmelerine yol açar.
    Nefesin pis kokmasına sebep olabilir.
    Sedef hastalığı veya ergenlikler halinde tavsiye edilir.
    Eksikliği derinin kurumasına yol açar. Özellikle taze sebze ve meyvelerde bulunur.
    E Vitamini:

    Bu gençlik ve üreme vitaminidir. Üreme fonksiyonları üzerinde çok önemli bir rolü vardır ve iç salgı bezleri sisteminin güzellik üzerindeki önemi bilindiği zaman ihmal edilmemesi gerektiği kolaylıkla anlaşılır. Gözler için çok önemlidir ve miyop ( uzağı iyi görememe) hastalığında tavsiye edilir.

    Egzama hastalığının tedavisinde etkendir. Söz konusu vitamini her zaman elinizin altında, ekmek ve peynirde bulabilirsiniz.

    Karma Ciltler:

    Karma cilt, kuru, nemsiz ciltlerin ve yağlı hassas ciltlerin tüm belirtilerini taşır. Yüzdeki yağ bezelerinin düzensiz çalışmaları etkendir.
    Genelde, alın, burun ve çene yağlı özellikler, yanaklar bölgesi ise nemsiz bir eğilim gösterir. Su halde kolayca anlaşılacağı üzere bakımlar iki defada ve bölgelere göre iki şekilde yapılır.

    Karma Ciltlerin Bakımı:

    Akşam;

    Yüzü ve boynu sıvı bir makyaj temizleyici veya derinlemesine isleyen hafif yağlı bir sütle temizleyin.
    Temizleyici bir kâğıtla silin.
    Bütün pislikler temizleninceye kadar işlemi tekrarlayın.
    Canlılık verici bir losyon tonik uygulayın.
    İki günde bir sıkılaştırıcı ve yağlanmayı önleyici bir losyon kullanın.
    Daha sonra yüzün kuru bölgelerine besleyici, yumuşatıcı ve nemlendirici bir krem sürün: bunu hafif sıyırmalarla ve daima yukarı doğru uygulayın.
    Haftada iki kez yağlı bölgeleri alın burun ve çeneyi temizleyici bir kremle temizleyin.
    Sabah;

    Yüzünüzü ve boynunuzu makyaj temizleyici sıvı veya sütle temizleyin.
    Aşırı yağ sızmasını azaltmak için canlandırıcı ve hafif sıkılaştırıcı bir losyonla yağlı bölgeleri gerginleştirin. Hafif darbelerle uygulanan bu losyon kaşları sağlamlaştırır.
    Maden suyunu koruyucu olarak kullanın.
    Deriyi canlandırmak için hafifçe sıkın, bu, maddenin daha iyi islemesini sağlayacaktır.
    Özellikle kuru bölgeler üzerinde durarak kapayıcı ve yeniden nemlendirici iyi bir krem uygulayın.

  • Düğün öncesi aile ilişki önerileri

    Düğün öncesi aile ilişki önerileri

    Düğün öncesi ayrılıklar kırgınlıklar olabiliyor.Düğün sezonu açıldı ve çiftler hazırlıklarını yaparken bazı tatsızlıklar yaşayabiliyor. Bu dönemde tatsızlığa en aza indirmek için yapabilecekleriniz… İstatistiklere göre düğün öncesi ayrılıklar olabiliyor.

    Düğün öncesi öneriler…

    Kayınvalidenize karşı ılımlı olun: Hem gelin hem de damat adayları için anneleri değerlidir. Onlara sıcak yaklaştığınızda geri dönüşleri de aynı şekilde alabilirsiniz. Söylediği en negatif sözleri bile alttan alarak, iyi niyetinizi ona da hissettirin.
    Kendi annenize anlayışlı davranın: Bu dönemlerde annenizin gereksiz alınganlıkları veya istekleri olabilir. Ona anlayışlı yaklaşın ve size çok düşkün olduğu için böyle davrandığını unutmayın.
    Onlara jestler yapın: Düğün süreci sadece sizin için değil, tüm aile için gergin bir dönem. İçerideki bu stresli ortamı dağıtmak için aile bireylerine küçük sürprizler yapabilirsiniz. Örneğin; kayınvalidenize en sevdiği pastayı almak veya kayınpederinize en hoşlandığı yemeği yapmak, onların keyfini yerine getirecektir.
    Fikirlerini sorun: Aile büyüklerinin en çok yakındıkları nokta, gelin ve damat adaylarının hazırlıkları onlara danışmadan sürdürmesidir. Bu yüzden “uygulamayacak olsanız bile” onlara ne düşündüklerini sorun. Böylece size de onların tecrübelerinden yararlanma fırsatı da doğar.
    Değerli olduklarını hissettirin: Elbette ailenizdeki herkes sizin için paha biçilmez. Ama düğün sürecinde bunu biraz daha hissetmeye ihtiyaçları var. Düğün hazırlıkları için görev paylaşımı yaparak bu sorunu da hafifletebilirsiniz. Bu, hem aile içi dengeleri sağlayarak kendilerini değerli hissetmelerini sağlar, hem de sizin yükünüzü hafifletir. Unutmayın, asıl sorun değersiz hissedince çıkar.
    Kararlarınızı ailenize doğru bir şekilde anlatın: Düğün stresinin yarattığı gerginlikle hareket etmeyin. Çift olarak birlikte aldığınız kararları, anlaşılabilir bir şekilde tüm ailenize anlatın. Böylece onlar da sizin artık bir aile olmaya başladığınızı kavrayarak, size daha farklı bir gözle bakmaya başlayacaktır.
    Size sormadan aldıkları eşyaları beğenmediğinizi belli etmeyin: Herkesin zevki farklıdır. Annenizin ya da kayınvalidenizin çeyiziniz için aldıkları da mutlaka kendi beğenilerine göre olacaktır. Bu nedenle, siz beğenmeseniz bile bunu belli etmeyin. Sadece onlara hissettirmeden paketin içinde değiştirme kartı olup olmadığına bakın, yeter.

    2013 Gelin Adayları için tıklayın !

  • Evlenmeden önce tüm bunları konuşmalısınız

    Evlenmeden önce tüm bunları konuşmalısınız

     Her evlilik yeni bir başlangıç. Bu tozpembe başlangıcın ileride kabusa dönüşmemesi için önceden konuşulması gerekenleri hatırlamakta fayda var.

    Uzmanlar, çiftler evlendikten sonra artık ortak bir bütçeleri olacağını, ancak para harcama alışkanlıklarının birbirininkine uymayabileceğini belirtiyor. Bu yüzden dikkat edilmesi gereken noktaları uzmanlar şöyle anlatıyor: “Eğer çalışmayacaksanız, eşiniz size günlük ev harcamalarının dışında da para bırakmalıdır. İleriki planlarınız için, örneğin ev almak, taksit ödemek gibi, sizin de paranızın ne durumda olduğundan haberdar olmanız gerekir. Eğer siz de çalışacaksanız, her ikiniz de kazandığınız parayı ortak bir hesaba yatırabilirsiniz. Ancak kendiniz için para biriktirmek gibi bir niyetiniz varsa, her ikiniz için özel bir hesap açtırıp, her ay buraya belli bir miktarda para yatırabilir ve kalanı, ortak hesaba aktarabilirsiniz. Ortak hesaptan yapacağınız harcamalarıysa birbirinize haber vermenizde fayda vardır.”

    İş bölümü: Bütün erkeklerin, ev işlerinde annelerine ne kadar yardımcı olduklarını, her zaman kendi işlerini üstlendiklerini söylediklerini hatırlatan uzmanlar, ancak iş gerçeğe döküldüğünde, durumun sanıldığı gibi olmadığının görülebileceğini bildiriyor. Uzmanlar, bu konunun önceden konuşulması gereğine dikkat çekerek, “Sizin ütü yapıp, yemek hazırlamak için değil bir yuva kurmak için onunla evlendiğinizin altını çizmelisiniz. Şüphesiz çalışmayıp, ev kadını olmayı tercih ettiğiniz takdirde ev işlerinin büyük sorumluluğu sizde olacaktır. Ama bu, müstakbel eşinizin size kesinlikle yardım etmeyeceği anlamına gelmez” diyorlar.

    Çocuklar: Uzmanlar, çocuk konusunun da evlilikte önemli sorunlardan biri olduğunu vurgulayarak şunları kaydediyor: “Henüz çocuk doğurmaya hazır olmadığınızı düşünebilir, bu yüzden beklemek isteyebilirsiniz. Öte yandan eşiniz sizinle hemfikir olmayabilir. Bu durumu da önceden çözmeniz gerekir. Çocuk yapacağınız zamanı birlikte kararlaştırmalı, bu konuda size baskı yapmamasını önceden sağlamalısınız”.

    Aile: Aileler ve çevrelerin, ilişkinin yürüyüp yürümemesindeki en büyük etken olduğunu ifade eden uzmanlar, “Eğer taraflardan biri ailesine fazlasıyla bağlıysa diğeri bu durumdan rahatsız olabilir. Örneğin eşinizin annesi sürekli gelip, sizin ortak hayatınıza müdahale ediyorsa, ikilemler yaşanacaktır. Bu yüzden evlenmeden önce bu konuya değinmeli, ikinizin de hoşlanacağı bir yol bulmalısınız. Bunu önceden konuşmanız, ilerideki pürüzleri de silecektir” tavsiyesinde bulunuyor.

    Çalışmak: Uzmanlar, birçok kadının, eşi izin vermediği için istediği halde çalışamadığını da hatırlatıyor. Bu yüzden bu konunun da evlenmeden önce netleştirilmesi gerektiğini belirten uzmanlar, “Eğer çalışamıyorsanız, evlendikten ve çocuklarınız doğduktan sonra da iş hayatınızı sürdürebileceğinizi eşinize net biçimde anlatmalısınız. Çalışma hayatınız yoksa bile, ona istediğiniz takdirde çalışabileceğinizi belirtmelisiniz. Bu şartlar size önemsiz gibi gelebilir ama sonraki yaşantınızda nelerle karşılaşabileceğinizi bilmediğinizi unutmayın” diye uyarıyorlar.

  • Az uyku kilo sebebi…

    Az uyku kilo sebebi…

    Düzensiz ve az uyku vücudumuzdan salgılanan birtakım hormanların düzenini bozuyor.
    Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Levent Öztürk, “Düzensiz ve az uyku vücudumuzdan salgılanan birtakım hormanların düzenini bozuyor. Bu da şişmanlığa ve yağlanmaya karşı bir eğilim oluşturuyor” dedi.

    Öztürk, vücudun ihtiyacına göre uykunun karşılanması gerektiğini söyledi. Türkiye’de uyku ile ilgili son 10 yıl içerisinde önemli çalışmalar yapıldığını belirten Öztürk, araştırmaların uyku süresi ve şişmanlık arasında bir bağı net bir biçimde ortaya koyduğunu ifade etti.

    Gereğinden daha az uyuyan kişilerin şişmanlığa daha fazla meyilli olduğunun testler sonucunda kanıtlandığını aktaran Öztürk, “Bir kişinin günlük
    uyku ihtiyacı ortalama 7 ila 8 saat arasındadır ancak bu uyku süresi kişiden kişiye değişebilir. Bazı insanlar için 5, 6 saat yeterli olabilir, bazı insanlar içinse 11, 12 saat uyku mutlak gerekli olabilir ama bunlar uç noktalardır. Normalde yüzde 90’lık kısımdaki kişilerde 7 ila 8 saatlik uyku yeterli olmaktadır” diye konuştu.

    Kişi sabah kalktığında zinde uyanıyorsa ya da gün içerisinde uykusu gelmiyorsa uyku için belirlediği sürenin yeterli olduğunu ifade eden Öztürk, günlük ihtiyaçtan az uyunmaması gerektiğini kaydetti.

    AZ UYKU ŞEKER HASTASI OLMA RİSKİNİ ARTIRIYOR

    Öztürk, günlük 8 saat uyuyan kişilerin 7 saatin yani ihtiyacının altında uyuduğunda şeker hastası olma riskinin artığına dikkati çekti. Az uyumanın şişmanlığa eğilimi artırdığını anlatan Öztürk, şöyle devam etti:

    “Bu durumu basitçe şöyle aktarabiliriz. Kişi ne kadar az uyursa, yemek yemek için o kadar fazla vakti olur. Burada normal koşullarda gece 23.00-23.30 civarında yatan bir insan akşam yemeğinden sonra uykuya geçebilecekken, gece yarısı 1:00, 1:30’a kadar oturup, yemek yiyorsa ekstra koloriler alma riskiyle karşı karşıyadır. Düzensiz ve az uyku vücudumuzdan salgılanan birtakım hormanların düzenini bozuyor. Bu da şişmanlığa ve yağlanmaya karşı bir eğilim oluşturuyor. İhtiyaç duyulandan az uyku da zarar, ihtiyaç duyulandan fazla uyku da zarardır. O nedenle ideal olanı kişinin kendi uyku ihtiyacını belirleyerek ona göre uyumasıdır. Bu da büyük olasılıkla 7-7,5 saat civarındadır. diyet ve egzersizler yeteri kadar uykuyla birleştirilirse ideal kilonun yakalanması çok daha mümkün olacaktır.”

  • Bronzlaşırken güneş lekelerine dikkat !

    Bronzlaşırken güneş lekelerine dikkat !

    Bronzlaşmak için güneşin altında saatler geçirenlerin karşılaştıkları başlıca sorunlardan birinin, güneş yanıkları olduğunu söylüyor. Günümüzde deri kanserini artırdığı bilimsel olarak kanıtlanan temel faktörün güneş hasarları olduğunu bilinmektedir…

    Bronz görünmeyi seviyoruz ama bronzluğun aslında bir cilt hasarı olduğunu biliyor muyuz? Peki ya çabuk bronzlaşmak uğruna sürülen havuç ve kakao yağlarının lekelere davetiye çıkardığını? Anadolu Sağlık Merkezi Deri Hastalıkları Uzmanı Dr. Mehmet Coşkun Acay, güneş lekelerini ve lekeli ciltlerin güneşten nasıl korunması gerektiğini anlattı.

    Lekeler, Çiller ve Cilt Rengi Sorunları için tıklayın !

    Güneş lekeleri nasıl oluşuyor?
    Tıbbi terminolojide “solar lentigo” olarak adlandırılan güneş lekelerinin oluşumunda en büyük etken, adından da anlaşılacağı üzere güneş ışınları. Güneş lekelerine, güneş hasarı oluşabilecek, beyaz tenli, zor bronzlaşan, kolay kızaran cilt tiplerinde daha sık rastlanıyor. Lekeler, güneşte aşırı kalan kişilerde ani yanmalar, soyulmalar ve kızarmaların tekrarı durumunda yıllar içinde ortaya çıkıyor. Genetik eğilimler de güneş lekelerinin oluşumunda etken.

    Peki ya çiller?
    Yaz mevsiminde ortaya çıkan çillenmeler güneş lekelerinin aksine kalıtsal bir özellik. Çoğunlukla açık tenli bireylerde görülen çiller, güneş lekelerinden farklı olarak güneş ışınlarıyla koyulaşıyor ve belirginleşiyor. Çözüm ise çok basit: Güneşten korunmak. Güneşe çıkmayarak ya da yüksek faktörlü güneş koruyucular kullanarak çillerin belirginleşmesinin önüne geçilebilir.

    Güneş lekelerinin vücuda zararı var mıdır?
    Güneş lekelerinin kötü huylu lekelere dönüşüm riski çok az. Ancak güneş hasarını göstermesi açısından önemli. Güneş hasarlı deride erken yaşlanma ve bazı deri kanseri riskleri artma eğilimi gösterdiğinden, güneşten korunma önem kazanıyor.

    Yazın oluşan güneş lekelerini önlemek mümkün mü?
    Vücudumuzda oluşacak yeni güneş lekelerinin önüne geçmek mümkün. Kademeli olarak güneşte kalmak, hiçbir zaman soyulacak ve aşırı derecede kızaracak şekilde yanmamak önemli. Zira bronzluk aslında bir deri hasarı. Bu nedenle deri fototipine göre açık tenli bireyler 30 ve üstü, koyu tenli bireyler 15 ve üstü koruma faktörlü koruyucu ürünleri güneşe çıkmadan 20-30 dakika önce uygulamalı. Ayrıca olabildiğince 11.00-15.00 saatleri arasında güneşte kalınmamalı.

    “Tedavi edilse bile korunma şart”

    Güneş lekeleri nasıl tedavi edilir?
    Eğer güneş lekesi kişi için kozmetik problem oluşturuyorsa tedavi planlanabilir. Tedavi aşamasında, tıbbi ve kozmetik renk açıcı preparatlar, yüzeysel peeling, lazer tedavileri, IPL ve soğuk uygulaması, dondurma tedavisi gibi çeşitli seçenekler önerilebilir. Tedavi uygulansa dahi yeni güneş lekeleri ortaya çıkabilir. Bu nedenle esas olan doğru yöntemlerle güneşten korunmaktır.

    Deride açık ve koyu renkli lekelerle seyreden hastalıklar, güneşten nasıl etkilenir?
    Deride lekeyle seyreden hastalıklar güneşten etkilenirler ve güneş mevsiminde koyulaşırlar. Vitiligo gibi beyaz lekelerle seyreden hastalıklardaysa, deri güneşe karşı savunmasız olduğundan kızarır. Güneşten korunma, hastalığın belirginleşmesini engellemek ve tedavinin başarısını artırmak açısından zorunlu.

    Tatilden sonra nasıl bir cilt bakımı uygulamak gerekir?
    Düzenli cilt temizliği yapın. Özellikle gece yatmadan önce doktorunuzun önerdiği, uygun bir ürünle cildinizi derinlemesine temizleyin. Geceleri cilt hücreleri yenilendiği için gözeneklerin mutlaka temizlenmiş olması gerekir. Yeni hücreler yukarı doğru hareket ederken nemini kaybeden cilt de pul pul dökülmeye başlar. Cildi ölü hücrelerden arındırmak amacıyla yapılacak peeling işlemiyle alttan sağlıklı derinin çıkması sağlanabilir. Düzenli olarak nem maskesi uygulayın. Güneş altında kalmak cildin su kaybetmesine ve kurumasına neden olur. Ciltteki kuruluk nedeniyle deriniz pul pul dökülebilir. Bu nedenle cilt yapınıza uygun bir kremle cildinizi her banyodan sonra nemlendirin.

    “Cilde nem vermek ve peeling yapmak gerek”

    Günlük ve haftalık bakımda neler yapılmalı?
    Günlük bakımda cilt, her gün uygun bir temizleme kremi veya jeliyle temizlenmeli, arkasından da bir tonik ve en önemlisi mutlaka nemlendirici uygulanmalı. Haftalık bakımda ise yaz mevsiminde banyo sonrası 15-20 dakika ciltte kalacak şekilde nem maskeleri veya kırışıklık önleyici antioksidan maskeler uygulanmalı. Eğer ciltte aşırı bir hassasiyet ve kızarıklık yoksa maske öncesinde cildin ölü hücre tabakasını gidermek için uygun peeling’ler uygulanabilir. Bu işlemler güneş hassasiyeti yapabileceği için akşamları uygulanmalı ve gündüz mutlaka güneş koruyucular kullanılmalı.

    Habertürk

  • Cilt ve Parfüm

    Cilt ve Parfüm

    Cilt tipi de parfümün kalıcılığıyla yakından ilgilidir. Yağlı ciltlerde parfümler daha kalıcıdır. Bu durumda cildiniz kuruysa daha fazla parfüm sürmeniz gerekir.

    Cildin asit oranı da parfümün kalıcılığını etkiler:
    – Asitli ciltlerde ağaçsı ve baharatlı kokular daha kalıcıdır.
    – Asit oranı az ciltler (hassas ve kuru) ise çiçeksi kokuları daha iyi tutar.

    Sıcak günlerde daha hafif parfümler kullanın. Parfümün kokusu sıcak ve nemde daha kuvvetlenir. O halde, daha baskın ve egzotik olanları sonbahar ve kışın, hafif olanları ise yaz aylarında kullanın.

    Peki, sabah, öğle, akşam aynı şekilde mi parfümlenmek gerekir? Kesinlikle hayır. Parfümlendiğiniz anda etrafınızda yaklaşık 3 metre çapında bir koku çemberi oluşturursunuz. Bu nedenle bulunduğunuz ortamlar ve günün bölümlerini göz önüne alarak parfüm konsantrasyonlarıyla ve koku aileleriyle oynamanız gerekir.

    Kadın parfümleri için tıklayın !

    Gündüz: Sabahın erken saatinde otobüste, metroda veya iş yerinde insanları rahatsız etmemek gerekir. Metro, otobüs gibi toplu taşım araçlarında, parfüm kokusu, hoş olmayan sonuçlar doğurabilir; örneğin, migreni tahrik edebilir, mide bulantısı, baş dönmesine neden olabilir. Sabah parfüm sürmek konusunda kararsız kalan ama iyi kokmayı da isteyenler için ideal olan, eau de cologne, eau de toilette ya da deodorant, krem gibi bir yan ürünle parfümlenmektir.Eğer sabahları parfüm sürmeyince kendini çıplak hisseden gerçek bir parfüm tutkunu iseniz, meyve koku ailesinden bir parfüm tercih edin.

    Öğleden sonra: Öğleden sonra kullanılan parfümler her yere ulaşabilen, hayatın tatlılığını yansıtan parfümler olmalı. Çiçek veya meyve ailesine ait iyi yayılan ama ağır olmayan kokular seçin. İki ayrı parfüm kullanıyorsanız öğleden sonra daha vurgulu olanını tercih edin. Aynı parfümü kullanıyorsanız sabah eau de toilette, öğleden sonra eau de parfum kullanın.

    Gece: Parfüm özünün kullanılacağı tek zamandır: ya şimdi, ya hiçbir zaman! Parfüm özleri saatler boyunca vücutta kalır, adeta ikinci deriniz olur. Koku aileleri içinde gece kullanıma en uygun olanlar, şık kıyafetlerle uyum sağlayan, iştahlı notalar içeren, gizemli, ipekli ve ağır kumaşlarla uyumlu olan şipre ve oryantal koku ailesine ait parfümlerdir.

  • Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyon ve Cinsel hayat

    Depresyonun kişinin hayatını etkilediği önemli alanlardan biri de cinsel yaşamdır. Depresyonda olan kişilerde, cinsel isteksizlik, zevk alamama, erkeklerde iktidarsızlık, kadınlarda vajinismus gibi cinsel işlev bozuklukları yaşanabilir. Depresyonda olan kişi, genel bir mutsuzluk hali içinde olduğu için hayattan ve yaptığı aktivitelerden eski aldığı zevki almaz.

    ETKİLERİ FARKLI
    Cinsellik eskisi gibi zevk vermediği, heyecan ve arzu yaşatmadığı için kişi cinsellikten kaçınır. Depresyon, aynı zamanda kendine güvenin de azaldığı bir dönem olduğu için kişi cinsel ilişkide de yetersizlik olacağını düşünerek kaygı yaşar.
    Depresyon kadın ve erkekleri farklı etkiler. Depresyondaki kadınlar, daha fazla içe kapanmayı, hüzünlerini kendi içlerinde yaşamayı seçerken, erkekler yaşadıkları mutsuzluğu öfke patlamaları, riskli davranışlarla dışa vururlar. İstek kaybı ve zevk alamama her iki cins için ortak olsa da, depresyonun yol açtığı cinsel işlev bozuklukları erkeklerde ve kadınlarda farklılık gösterebilir. Kadınlar cinsel uyarılma, orgazmla ilgili problemler, vajinismus yaşarlarken, erkeklerde sertleşme kaybı, erken-geç boşalma sorunları görülebilir.

    KISIR DÖNGÜ
    Depresyon ve cinsel sorunlar ilişkisinde olumsuz bir kısır döngü görüyoruz, Çünkü depresyon cinsel sorunlara neden olurken, cinsel sorunlar da depresyonu ağırlaştırabilir. Hasta cinsel hayatının tamamen sona erdiğini düşünerek depresyonunu daha ağır yaşamaya başlar.
    Cinsellik, performans kaygısı haline geldiği zaman da, başaramama korkusu cinsel işlev bozukluğunun kalıcı olmasına neden olabilir. Depresyonda olan birey bu sıkıntıları eşiyle ilişkisiyle ilgili yaşıyorsa, problemler çözülmedikçe, eşler arasındaki her iletişim, paylaşım gibi, cinsellik de bundan etkilenecektir.

    İSTEĞİ AZALTIYOR
    Depresyon tedavisi için kullanılan antidepresan ilaçların büyük çoğunluğu yan etki olarak cinsel isteği azaltmaktadır. Sertleşmede azalma, vajinada kuruluk, orgazm süresinin azalması bu yan etkiler arasında sayılabilir. Dolayısıyla, depresyonda zaten varolan cinsel sorunlar, ilaç tedavisiyle daha da artabilmektedir.

    Dr. Zafer ATASOY

  • Sivas katmer tarifi

    Sivas katmer tarifi

    Sivas katmeri nasıl yapılır ? Sivas katmer malzemeleri nelerdir ? Sivas katmeri …

    Malzemeler:
    300 gr kaymak
    1 su bardağı süt
    2 yemek kaşığı tuzsuz tereyağı
    1 tatlı kaşığı kuru maya
    Aldığı kadar un

    Yapılışı:

    Hamuru için 1’er bardak su ve süt ile 1 tatlı kaşığı kuru maya azar azar un eklenerek toparlanana kadar yoğrulur.Yoğrulan hamur iki eşit bezeye ayrılır ve un serpilerek incelene kadar açılır. 2 yemek kaşığı tuzsuz tereyağı eritilir. Açılan hamur yağlanır ve kaymak sürülür. İkinci beze de açılıp kaymaklanan hamurun üzerine serilir. Tereyağı sürülüp zarf şeklinde katlanır ve donması için dolaba alınır. Donan katmer fırın tepsisine elle bastırılarak yayılır. 1 adet yumurta (akıyla birlikte) çırpılır ve katmerin üzerine sürülür. Katmerin üzerine çatalla desenler yapılır. 180 derecede ısıtılmış fırında pişirilir. Üçgen dilimlere kesilerek sunulur.
    Sivas Katmeri servise hazırdır.

  • Patates kroket tarifi

    Patates kroket tarifi

    Patates kroket nasıl yapılır?
    Patates kroket nasıl pişirilir?
    Patates krokete nasıl şekil verilir?
    Kroket için patatesler nasıl hazırlanır?
    Patates kroket nasıl yapılır ? Patates kroket malzemeleri nelerdir ? Patates kroket tarifi…

    Malzemeleri:

    2 adet patates
    1 adet yumurta (sarısı kullanılacak)
    1 çay kaşığı karabiber
    1 çay kaşığı pul biber
    1 çay bardağı kaşar peyniri rendesi
    2 yemek kaşığı mısır nişastası
    Bulamak için:
    Galeta unu
    Kızartmak için:
    Sıvı yağ

    Hazırlanışı

    İlk olarak patatesler haşlanıp rendelenir

    Patatesleri kabukları ile kesmeden bütün olarak haşlayın ki çok sulu olmasın

    Patateslerin içine rendelenmiş kaşar peyniri, mısır nişasta, yumurta, tuz, kırmızı biber ilave edilip iyice karıştırılır

    Eğer elinize yapışırsa 1 kaşık kadar un ilave edebilirsiniz

    Daha sonra top ya da parmak şekline getirin

    Galeta ununa bulayarak kızartın

    Afiyet olsun