Blog

  • Makyaj yapıp çirkinleşmeyin

    Makyaj yapıp çirkinleşmeyin

    Kadınların, daha hoş görünmek için yaptığı makyaj bazen daha çirkin görünmelerine neden oluyor. Bu hafta, makyaj konusunda yazmak istiyorum. (Güzellik önerileri için twitter:@cerrahisanati)

    Hangi ten rengine, hangi renk ruj sürülmeli, gece makyajı nasıl olmalı, makyaj kıyafet uyumu gibi değişken konulardan bahsetmek yerine değişmez kurallardan bahsedeceğim.      

    -Yüzün tamamını yağlı, koyu renkli, kalın fondötenle, homojen olarak boyadığınız oranda çirkinleşirsiniz. Lütfen, bu tarz fondötenlerizi, hemen çöpe atın. Hem paranızdan, hem güzelliğinizden oluyorsunuz. Cildinizin, yağ ve ter gözeneklerini tıkayarak, cildinizi bozmayın. Bozuldukça, daha çok kapatmak zorunda kalırsınız. Bu kısırdöngüye girmiş, yüzlerce kadın biliyorum. Yağlı ve parlak görünen, kahverengiye boyanmış cilt, çekici değil, iticidir. Umarım bu önerim faydalı olur ve yüzünü tuval gibi boyayan kadınlar azalırJ. Önemli bir konuda “ne kadar çok makyaj yaparsam o kadar güzel olurum” diye bir şey yok. Lütfen makyajı abartmayın. Bazen o kadar fazla makyaj yapılıyor ki, makyajın arkasındaki kadını, göremiyoruz. J

    -Elmacık kemikleri: Çıkık elmacık kemiği ve yanaklar çekici görünür. Bu nedenle, elmacık kemiğinin alt tarafına hafif koyu renk makyaj, sizi daha çekici gösterecektir. Ağız köşesinden, kulak memesine doğru, bir çizgi çekin. Bu çizginin başına ve sonuna daha hafif, ortasına daha çok olmak üzere, hafif koyu renge boyayın.

    -Gözler: Göz etrafına yapılan makyajlar, gözleri daha çekici hale getirebilir, daha yaşlı da gösterebilir J Kirpiklerinize yapacağınız makyajın rengi size kalmış ama göz kapaklarına yapılan makyaja, itirazım var. Dolgun göz kapağı her zaman genç görünür. Yaşlanırken, göz kapaklarındaki yağlar eridiği için göz kapakları geriye gider, çukurlaşır ve gözler daha çıkık görünür. Güzel gözlerde, kirpikler ile üst göz kapağı katlantısı arasında 2mm mesafe olur. Daha fazla olması genelde, daha yaşlı görünmenize neden olur. Kadınlar, tam burada sık olarak hata yapıyor. Kirpiklerin üstünde, makyaj yapacak geniş bir alan olsun istiyorlar. Şöyle söyleyeyim, YAŞLI görünmek istiyorsanız lütfen kirpikler ile göz kapağı katlantı arasındaki mesafeyi koyu renkli makyaj yapın J. Göz etrafındaki kemikler, gözü iyi örttüğü zaman gözler daha anlamlı bakar. Bu derinliği verebilmek için kaşlarınız ile üst göz kapağı katlantısı arasına, içten dışarıya doğru koyudan açığa hafif gölge vermek bakışlarınızı daha güzelleştirir. Lütfen çukur bölgeleri aşırı koyu boyayıp, gözlerinizi yaşlı göstermeyin.

    -Dudak: Ruj renginiz size kalmış. Pembe rengi, şahsen hiç bir kadına yakıştırmıyorum ama tercih size kalmış. Ama dudak konturuna itirazım var. Dudak kırmızı derisi ile normal derinin birleşim yerinde, siyah kalem kullanmak tam bir faciaya yol açar. Çünkü normalde bu geçiş beyaz renktedir.(White skin roll). Bu bölgeyi, normal anatomisine uygun boyamak, çok zordur. En iyisi sadece ruj sürün, kontur için kullanılan dudak kalemlerinden, uzak durun.

    Burun: Burun yüzün en çıkıntılı bölgesi. Pudra yada allıkla homojen boyamak en büyük hatadır. Bu hatayı haber spikerlerinde çok görüyoruz. Spikerlerin, sadece burun delikleri görünüyor. Çok fazla ışık kullandıkları için ön bakışta, burun siliniyor. Bunu engellemenin yolu, burun yanlarına ve deliklerle burun ucu arasını, çok hafif koyu renk boyamaktır. Burun estetiği yaptığım bir kaç hastamın, Poligon konseptine göre makyaj yaptığını duymuştum ve çok şaşırmıştım J Mantıklı geldi çünkü poligon sistemi burun ışık ve gölgelerinin analizi ile ortaya çıkmıştı J

    Ten renginize göre, hafif koyu boyalar derinlik kazandırdığı gibi çıkıntılı bölgeleri çok hafif açık renk boyamak derinlik kazandırır. Böylece fotoğraflarda yüzünüz, tabak gibi düz çıkmaz. Bu önerilerime göre makyaj yapıp fotoğraf çektirin ve kontrol edin. Böylece, makyaj dozunuzu ve şeklini daha iyi ayarlayabilirsiniz.

    Op.Dr. Barış Çakır
    Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı
    bariscakir.com

    Dr. Barış Çakır Facebook 

    Dr. Barış Çakır Twitter

    İlgili Konuları ;
    – Burun ameliyatlarında “Mandal Burun” tehlikesi
    – Burun estetiğinde doğal görünüm için Poligon Rinoplasti
    – Burun estetiğinde içten bantlama tekniği
    – Burun nefes problemleri
    – Burun estetiğinde kapalı teknik mi ? açık teknik mi ?
    – Gülerken diş etlerinizin çok görünmesi (Gummy Smile)

  • Yağ yakan yiyecekler

    Yağ yakan yiyecekler

    Bazı yiyeceklerin içerdiği özellikler sayesinde yağ yakma özelliğine sahip olduğunu biliyor muydunuz?

    Yoğurt

    Kalsiyum olmadan metabolizmamız sadece sınırlı bir şekilde çalışmasını sürdürüyor. Bu yüzden iyi bir beslenme düzenine dikkat etmek sağlıklı ve kusursuz bir vücuda sahip olmakla aynı anlama geliyor. Az yağlı yoğurt içerdiği yoğun mineraller sayesinde vücudun yağ yakımını da belirli bir oranda yükseltiyor.

    Yulaf, arpa

    Bunların sırrı ise liflerde yatıyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergideki araştırmaya göre, akşam yemeğinde beyaz pirinç yerine büyük bir tabak lezzetli arpa ile göbeğinizdeki yağlardan kurtulabilirsiniz.

    Yeşil çay

    İçerdiği katesin metabolizmayı ve karaciğerin yaktığı yağ oranını hızlandırıyor. Bunun etkisinden yararlanmak için günde 4-6 bardak yeşil çay için ve her hafta en az 3 saat egzersiz yapın.

    Yağ Yakıcı ve Metabolizma Hızlandırıcı Formüller için tıklayın !

    Kırmızı biber
    İçindeki acı madde “capcaicin”, vücudun kan dolaşımını hızlandırarak ısısını artırmasına neden oluyor. Vücudun forma girmesine yardımcı olan bu etkiye de “termojenes” adı veriliyor. Vücut ısısı ne kadar artarsa yağ yakımı da o derece hızlanıyor.

    Hindiba

    Hafif sarımsı bu sebze içinde kan damarlarına pozitif etkisi bulunan ve hazmı kolaylaştıran ‘intybin’ ya da ‘taraxin’ gibi çok özel keskin maddeler barındırıyor. Bu iki madde, vücuttaki asitlerin atılımında ve metabolizmanın düzenli çalışmasında önemli bir görev üstleniyor. Bu sayede tatlıya olan iştah azalıyor.

    Greyfurt

    Bu meyve içeriğindeki ikincil bitkisel maddeler ve C vitaminiyle gerçek bir form dostu olduğunu kanıtlıyor. Vücudun enerjisini artırırken açlık krizlerini önleyici etkisi bulunuyor.

    Yumurta

    Protein içeriği sayesinde yumurta, kilo vermenize yardımcı olur. Öncelikle vücudunuz proteinli yiyecekleri parçalamak için daha fazla enerji kullanıyor. Ayrıca protein kas kütlenizi tutmaya yardımcı oluyor, kaslarınız yağdan fazla kalori yakıyor. Sonuç olarak, protein sizi karbonhidratlardan daha fazla tok tutuyor.

    Ceviz, badem

    İçerdiği iyi yağlar, lif ve protein vücudun insülin direncini artırır, kilo vermeye yardımcı olur. Ceviz, en iyi omega-3 yağ asit kaynağından biridir. Badem ise kemik şekillenmesinde ekstra fayda sağlar.
    Somon

    Newcastle Üniversitesi’nde düzenlenen araştırmada, somon balığında bulunan omega-3 yağ asitlerinin yağ kütlesini azalttığı belirtildi. Diğer araştırmalar da, omega-3 yağ asitlerinin sizi tok tuttuğunu ve yağlı balık yedikten sonra 2 saat sonra daha tok hissettiğinizi gösteriyor. Haftada en az iki kez somon, uskumru, konserve ton balığı veya ‘eğer bulabilirseniz’ kuzey denizlerinde yaşayan Ringa balığı gibi diğer yağlı balıklardan tüketin.
    Elma, armut, dolmalık biber

    Bu gıdaların içerdiği ve bitkisel gıdalarda bulunan doğal kimyasal olan flavonoidlerin yağ yakma etkisi bulunuyor. American Journal of Clinical Nutrition isimli dergide yayınlanan araştırmaya göre, çok flavonoid tüketen kadınların vücut kütle indeksleri önemli ölçüde düşüyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde de flavonoidlerin kalori tüketimini artırdığı, vücuttaki yağ yakışını hızlandırdığı bulundu.

    Keten tohumu

    İçerdiği lignan sayesinde keten tohumu, menopoz sonrası kadınlarda daha az vücut yağı ve vücut kütle indeksi sağlıyor. Her gün kahvaltılık tahılınıza, yoğurdunuza ya da salata sosunuza bir yemek kaşığı keten tohumu ekleyebilirsiniz.
    Sirke

    Araştırmacılar, sirkenin vücudun yağları parçalamasına yardımcı enzim üreten genleri harekete geçirdiğini söylüyorlar. Sütle ya da sodayla seyreltebileceğiniz yaklaşık bir yemek kaşığı sirkeyi her gün için.

  • Louis Vuitton 2013 ilkbahar yaz defilesi

    Louis Vuitton 2013 ilkbahar yaz defilesi

    Louis Vuitton 2013 ilkbahar yaz defilesi galerimizde sizlerle…

    Louis Vuitton ilkbahar yaz 2013 defilesi…

  • Eviniz için iç tasarım fikirleri

    Eviniz için iç tasarım fikirleri

    Eviniz için iç tasarım fikirleri…

  • Kadın hastalıklarına ‘kapalı’ yöntem!

    Kadın hastalıklarına ‘kapalı’ yöntem!

    Kadınların korkulu rüyası olan jinekolojik cerrahiler artık ‘kapalı’ ameliyat yöntemi ile çok daha kolay hale geldi. Hem estetik hem de konfor açısından büyük kolaylıklar sağlayan kapalı ameliyat yöntemi, bütün kadın hastalıklarında uygulanabiliyor.

    Halk arasında ‘kansız’ ya da ‘kapalı’ ameliyat olarak bilinen modern cerrahi yöntemi Laparoskopi; sıklıkla, yumurtalık kistleri, çikolata kistleri, miyom ve yumurtalık kanallarıyla ilgili operasyonlarda kullanılıyor.

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Bülent Berker, günümüzde artık pek çok ameliyatın kapalı yapıldığını belirterek, “Kalp ve katarakt ameliyatı gibi kadın doğumda da aynı şekilde bütün ameliyatların kapalı yapılması mümkün” dedi.

    YARA İZİ BIRAKMAYAN AMELİYAT

    Kapalı ameliyat yöntemini anlatan Prof. Dr. Berker, “Karnı kesmeden içerisine çok ince kalem tarzında borular yerleştirerek, içerisine ileri teknoloji kamera gönderip, aldığımız görüntüyü ekrana yansıtıp, büyütmeler elde ederek çeşitli kadın hastalıklarının, karnın açılmadan düzeltilmesine kapalı ameliyat diyoruz. Sadece göbek deliğinden giriyoruz ve göbek deliği doğal açıklık olduğu için dışarıdan hiçbir şey görünmüyor. Bir santimlik en fazla kesi sağlıyoruz. Hastanın yıllarca saklamak zorunda olduğu bir yara izi yok” ifadesini kullandı.

    BÜTÜN KADIN HASTALIKLARINA ‘KAPALI’ YÖNTEM

    Bütün kadın hastalıklarının kapalı ameliyat yöntemi ile tedavi edilebildiğini dile getiren Prof. Dr. Berker, “Örneğin rahim alınması, rahim korunması, yumurtalık ve çikolata kistlerinin tedavisi, tüplerin bağlanması, tüplerin yeniden alınması ve kısırlık nedeniyle çocuk sahibi olamayan hastalarda karnın içerisinin araştırılması gibi bütün bu hastalıklarda kapalı cerrahi yöntemini kullanabiliyoruz” dedi.

    Her tedavi yöntemi gibi ‘kapalı’ ameliyatta da risk gruplarının bulunduğuna işaret eden Prof. Dr. Berker, “Açık ameliyat olamayacak derecede, kalp hastalıkları, göğüs hastalıkları olan kişilerde zaten cerrahi yapılamıyorsa kapalı ameliyatı yapamıyoruz. Ameliyat olabilecek her hastada kapalı ameliyat yapılabilir” açıklamasında bulundu. Ameliyat sırasında büyük oranda genel anestezi yönteminin kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Berker, nadiren de olsa belden anestezi uygulanarak ameliyatın gerçekleştirildiğini kaydetti.

    Kapalı ameliyatın avantajının hasta için en yüksek konforu sağlaması olduğunu söyleyen Prof. Dr. Berker, Türkiye’de 1990’lı yılların sonlarından itibaren kapalı ameliyat yapıldığını belirterek, yöntemin 2000’li yılların ortalarına doğru yaygınlaşmaya başladığı vurguladı. Kapalı ameliyatın hastalar açısından ekstra ücrete tabi olmadığını da bildiren Prof. Dr. Berker, “Bu konuda yetişmiş hekimlerimiz arttıkça kapalı ameliyat yöntemi de yaygınlaşacaktır” diye konuştu.

    KİLOLU HASTALARDA KAPALI AMELİYAT

    Kilolu hastalarda açık ameliyatta yara yeri akması, yara yeri enfeksiyonu gibi olumsuz durumların oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Berker, kapalı ameliyatların kilolu hastalar için çok uygun olduğuna dikkati çekerek, “Çünkü, neredeyse kesi yok, kansız ameliyatlar, hasta birkaç saat sonra ayağa kalkabildiği için damarında pıhtılaşma, yara yerinde enfeksiyon, akse, mikrop kapma gibi bir sorun yok. Hasta yatağa bağlı kalmıyor, aynı gün taburcu olabiliyor, maddi manevi pek çok kazancı oluyor. Karnın içinde çok büyük ameliyat yapıyoruz ama bunu ekran vasıtası ile yapıyoruz. Dolayısıyla gözümüzün gördüğünün çok ötesinde bir yöntemle yapıyoruz” dedi.

    Hastaların henüz kapalı ameliyat konusunda bilgi sahibi olmadığını dile getiren Prof. Dr. Berker, ameliyat sonrası hastaların tedaviden oldukça memnun kaldıklarını belirtti.

    İHA

  • Ankara tatlı tarifi

    Ankara tatlı tarifi

    Ankara tatlısı nasıl yapılır ? malzemeleri neledir ? Ankara tatlı tarifi…

    Ankara tatlısı için gerekli malzemeler:

    1 su bardağı süt
    2 adet yumurta
    2 yemek kaşığı tereyağı
    1 su bardağı sıvı yağ
    1 paket kabartma tozu
    1 kase ceviz
    2 yemek kaşığı tarçın
    Aldığı kadar un
    Şerbeti için:
    4 su bardağı şeker
    4 bardak su
    ½ limon tuzu

    Yapılışı:

    Bir bardak süte iki yumurta kırılır, iki yemek kaşığı tereyağı koyulur. Un ve kabartma tozu eklenerek hamur yoğurulur. Hamur kıvamını bulunca bezelere bölünür. Kırılmış cevizle tarçın karıştırılır. mandalina büyüklüğündeki bezeler açılır ve cevizli tarçınlı iç koyulup kenarları kapatılır. Tepsiye dizilen tatlılar fırında pişirilir. 4 su bardağı şeker 4 bardak su ile limon tuzu eklenerek kaynatılır. Fırından çıkartılan ve soğutulan tatlıların üzerine sıcak şerbet dökülür.
    Ankara tatlısı sunuma hazırdır…

  • Akneler nasıl giderilir?

    Akneler nasıl giderilir?

    Sağlıklı bir cilt, sağlıklı bedenin yansımasıdır. Vücut vitamin, mineral ve önemli elementleri cilt altında depolar, iç organlar ihtiyaçlarını buradan karşılar. Hava kirliliği, mevsimsel ve hormonal değişiklikler, aşırı stres, yaşam tarzı (bilgisayarlı ortamlar, televizyon, elektrikli aletler) gibi faktörler nedeniyle vücut belli bir stres ortamına girer.

    Vücut bu stresi minimum zararla telafi etmek için ana rezervi olan ciltten tüm ihtiyacını karşılar. Buna bağlı olarak rezerv azalır ve cilt savunmasız kalır. Yaş ilerledikçe bu kayıplar cildi kurutmaya başlar. Sağlıklı ve güzel bir cilt için yedikleriniz, sürdüklerinizden daha büyük önem taşır.

    Akneler nasıl giderilir?

    Dengeli beslenme cilt hücrelerini güçlü ve nemli tutar. Omega 3 ve Omega 6, elzem yağlar cilt hücrelerini saran zarı güçlendirir. Cildin daha genç görünmesini sağlar, kırışıklıkları önler. Cilt üzerindeki yaraların enfeksiyon kapmasını engeller, çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Elzem yağların eksikliği, cildin kurumasına ve çabuk yaşlanmasına neden olur.

    Ayrıca, Omega yağlarının ideal dengesiyle gelen düzenli kan dolaşımı sayesinde cilde daha fazla oksijen taşınır. Omega 3 ve Omega 6 yağlarının ideal dengesi, akne, siyah nokta gibi cilt sorunlarının giderilmesinde de etkilidir. Bu gibi cilt problemleri, A, D ve E vitaminleri eksikliğinin yanı sıra elzem Omega yağlarının eksikliğinden de kaynaklanır.

    Sıkı bir cildin sırrı

    Cilt sağlığı, kırışıklıkların giderilmesi veya oluşumunun engellenmesinde C vitamini, selenyum, dengeli beslenme, spor ve su çok önemli rol oynar. Kollajen sentezi için gereken sinyali C vitamininin oluşturduğu düşünülmektedir. Sıklıkla yediğimiz taze sebze ve meyveler C vitamini için çok iyi birer kaynaktır.

    Süt, yumurta, domates, greyfurt, badem, marul ve karnabaharda bulunan biotin de sağlıklı, parlak bir cilt ve saçlar için gereklidir. Yağsız ve az yağlı kırmızı et, mayalı, kepekli ekmekler ve tahıl ürünlerini belli porsiyonlarda tüketerek alabileceğiniz lipoik asit ise, cilt hücrelerinin yenilenmesini sağlayarak daha dinç, canlı ve genç görünmenizi sağlar.

  • Seks Evliliğin Harcıdır

    Seks Evliliğin Harcıdır

    Mutlu bir evlilik seks ile mi olur? Evlilik sorunlarıyla ilgilen evlilik terapistleri olarak mutlu bir evliliğin anahtarının seks ve koşulsuz sevgiden geçtiğinde hemfikiriz…

    Çünkü aktif bir cinsel yaşam mutlu evliliklerin sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, vefa, şefkat, tutku ve karşılıklı saygı gibi temel taşlarını birbirine sabitleyen harçtır. Nasıl ki, sağlıklı bir yapı elde edebilmek için temelin sağlam olması kadar tuğlalar arasına yeterli miktarda harç koyulması da önemliyse; ikili ilişkilerin ve evliliklerin sağlıklı bir şekilde yol alabilmesi için de, cinsel ilişkinin karşılıklı doyuma ulaşılarak devam etmesi en önemli şartlardan biridir. Diğer bir değişle, karşılıklı anlaşma, sevgi, saygı ve aşk, çifti bir araya getiren oldukça önemli faktörlerken, birlikteliğin sürmesinde birincil olarak rol oynayan fiziksel birleşmedir, sekstir. Yani seks evliliğin harcıdır. Sanılanın aksine, çiftlerin nedense son sıralara attıkları cinsel hayat aslında mutlu bir evliliğin ve ikili ilişkilerin önemli bir anahtarıdır. Çünkü cinsel içgüdü insanın mutlu olması için sarf ettiği enerjinin temel nedenidir ve cinsel istek duymak insan doğasının normal bir parçasıdır.

    Peki, evliliklerde ve ikili ilişkilerde çifti “biz” yapan ve “aile” kavramını oluşturan anahtarı doğru zamanda ve doğru yerde uygulamanın püf noktaları nelerdir?

    DOYURUCU SEKS, SAĞLAM EVLİLİK DEMEK…
    Bir erkeğin ereksiyon yaşaması ya da bir kadının vajinasının ıslanması uyarılma, arzulama ve istek duyma yani mutlaka karşılıklı olarak doyum noktasına ulaşma için yeterli değildir. Ereksiyon sağlanması ve vajinanın ıslanması genellikle heyecanla birlikte gelişen tepkimelerdir. Bu nedenle, çiftler seks yapmak için seks yapmamalı, gerçekten ne istediklerini sorgulamalıdırlar. Çünkü seks iyi olursa evlilikte sağlam olacaktır. Cinsel hayatta yaşanılan sorunların evlilik hayatını etkilemesini hiç kimse istemez. Bu nedenle çiftlerin seks yapmadan önce uyarılıp uyarılmadıklarını, uyarılmak için nelere ağırlık vermeleri gerektiğini (ön sevişmenin uzun tutulması, erektil bölgelere daha fazla dokunulması, uyarılmayı artırıcı seks oyuncakları ve cinsel temalar kullanılması) paylaşmaları daha doğru olacaktır. Karşılıklı olarak isteklerin ve beklentilerin konuşulması daha iyi ve doyurucu bir seksin kapılarını açacağı gibi evlilik hayatında çıkabilecek sorunların da üstesinden gelinmesini sağlayacaktır. Ayrıca cinselliğin, cinsellik hakkında konuşmanın ve cinsel paylaşımların ikinci plana atılması gündelik yaşamı olumsuz etkileyebilir, evliliklerin ve ikili ilişkilerin sarsılmasına neden olabilir.

    SEKS, “BEN” KAVRAMINI “BİZ” YAPAR!
    “Biz” olabilmek için inanın sevmek, saymak, affetmek, unutmak, görmek ve destek olmaktan çok daha fazlası lazım. İnce hesaplarla uğraşmak ve misillemeler yapmak yerine olabildiğince “biz” olmak gerekiyor. Peki, biz olabilmenin püf noktası nedir? Elbette ki, paylaşmak… Paylaşmak ama bedeni, ruhu ve arzuları paylaşmak… “Biz” olabilmek için utanç duygularının ve korkuların bir tarafa bırakılması gerekiyor. Bu süreçte çiftlerin neden seks yaptıklarını kendilerine sormaları ve verecekleri yanıtları partneriyle paylaşmaları, ikili ilişkilerinde ve evlilik hayatlarında her şeyin düzene girdiğini fark etmelerini sağlayacaktır. Bilindiği gibi seks, paylaşımın en son raddesi ve “ben”i “biz” yapan en önemli duygu yoğunluğudur.

    SEKS, ÇİFTİN BAĞLILIĞINI GÜÇLENDİRİR!
    Aşk, evlilik ve yakın ilişkiler kadim bir kervan yolculuğudur. Bu anlamlı yolculukta tahmin edilemeyecek kadar güzel anların yanında hesaba katılamayan sorunlar da yaşanabilir. Önemli olan kervanı yolda düzmektir. Bu süreçte fazlalıklar atılabilir, eksikler tamamlanabilir. Diğer bir değişle, evlilikte ve ikili ilişkilerde seks, çiftin uyumunu destekleyici bir eylemdir. Sabır, sadakat, koşulsuz sevmek, samimiyet, vefa, şefkat, tutku ve karşılıklı saygının olmasının yanında, çiftin kendi ailelerine olan bağımlılıklarından uzaklaşması ve kendi aile bilinçlerini oluşturabilmeleri gerekir. Bu sağlıklı ve mutlu bir cinsel hayatın keşfedilmesi gereken önemli bir kilit noktasıdır. Bilindiği üzere, cinselliğin aşkı alevlendirdiği ve bağlılığı artırdığı artık kabul edilen gerçekler arasındadır. Bu nedenle, çiftler ellerindeki en güçlü ve şifa veren silahı yani seksi daha çok kullanmalı ve hayatlarında vazgeçilmez bir yere koymalıdır.

  • Evlilikte ideal yaş farkı ne kadar olmalı?

    Evlilikte ideal yaş farkı ne kadar olmalı?

    İngiltere’deki bir araştırmaya göre erkeğin kadından 52 ay büyük olması evlilikte en ideali.

    Türk uzmanlar, yaş aralığını 5 ila 10 arasında veriyor

    Kadın ve erkek için en ideal yaş farkı bilimsel olarak belirlendi. Araştırmacılar, erkeklerin kadınlardan 4 yıl 4 aylık yaş farkı ile büyük olmasının bağı güçlendirdiğini kanıtladı. İngiltere’de erkek ve kadın arasındaki ideal yaş aralığını bulmak için 2000 kadına anket uygulandı. Araştırma sonunda iyi bir evliliği sürdürebilmek için ideal yaş aralığının 52 aya denk geldiği belirlendi. Ayrıca ankete katılan kadınların sadece yüzde 1′i, eşinin kendinden küçük olmasını istediğini belirtti. Verilere göre kadının erkekten büyük olması evlilikte ciddi sorunlar yaşanmasına yol açabiliyor.

    EN FAZLA 6 AMA 10 DA OLABİLİR

    Dr. Meliha Karayay (Hattat Hastanesi Psikolog): Kadının büyük olması iyi olmaz. 5-6 yaş aralık idealdir. Evliliğin devamlılığına baktığımız zaman kadınların erkeklerin olgun olmasını istediklerini biliyorum. Kadınların kendini ifade etmesi de erkeklere göre bir adım daha önde. Bence erkek en fazla 6 yaş büyük olmalı. Kendinden büyük bir erkeğe hayranlık duyan bir kadın için ise bu fark en fazla 10 olabilir. Eğitimi ne olursa olsun, erkekler zaman zaman ifade güçlüğü yaşıyorlar.

    ERKEK BÜYÜK OLMALIDIR

    Dr. Cem Keçe (CİSED Genel Başkanı): Yaş olarak erkeğin büyük olması, iki taraf için de tercih edilen durumdur. Kadın, erkeğin güçlü, karizmatik, olgun, sahiplenici olmasını ister. Bunun için erkeğin daha büyük olması gerekir. Bu nedenle 5 yıl en ideal olarak gördüğümüz yaş aralığıdır. Minimum fark ise 4 yaş olmalıdır. En ideali ise 5 – 10 yaş arasıdır. Çünkü bunları genç ve tecrübesiz bir erkeğin vermesi düşük bir ihtimaldir.

    İdeal yaş 25 ve üzeri
    Kadınların daha erken olgunlaşmasından dolayı evlenmek için ideal yaşı, 25 ve üzeri olarak tarif edebiliriz. Günümüzde üniversite eğitimi, ardından iş hayatında daha fazla yer almaya başlayan kadınların çalışmaya atılmaları, hayatlarını bir düzene oturtmaları ile bu yaş 30’lara yaklaştı.

    Bilinen bir gerçek var ki, o da evliliğin sadece iki insanın aynı evde oturmak için evlenmedikleri. Elbette evlilik hayatının nihai hedefi çocuk sahibi olmak. Dolayısıyla kadınlar için evlenme yaşı ne kadar yukarı çıkarsa, doğurganlık oranı da o ölçüde azalıyor. Özellikle 33 yaşından sonra yumurtaların kalitesi iyiden iyiye düşmeye başlıyor. Üstelik yaş ilerledikçe tüp bebek yöntemiyle bile çocuk sahibi olma şansı da azalıyor. Bu yüzden de kadınlar 30’lu yaşların ortalarına kadar evlenmiş olmayı tercih ediyor artık.

    Geç evlilikler endişelendiriyor
    30’lu yaşların sonlarına doğru yapılan evlilikler de var. Ama, o yaşa kadar yalnız yaşayan kişiler, tek başına bir hayata alıştıklarından, bir arada yaşamak konusunda sıkıntı hissedebiliyorlar. Özellikle aileden farklı, yalnız hayat sürdüren kadın ve erkekler, alıştıkları düzenin bozulması endişesi taşımaya başlıyorlar. Buna belki bencillik duygusu da eşlik ediyor. Eşyalarını ve o zamana kadar paylaşmadıkları pek çok şeylerini eşleriyle ortak kullanıma açmaları, o çok alıştıkları özgürlük duygusunu yitirdikleri hissi verebiliyor.

    Evlilik yaşı yükseliyor
    Çok erken yaşlarda yapılan evlilikler de sağlıksız ilişkilerin yaşanmasına yol açabiliyor. Ergenlik ateşi henüz sönmediğinden ve yeterince doygunluk verecek kadar flört evresi yaşanmadığından, evlilikte duygular çabuk tüketilebiliyor. Oysa flört dönemini doyasıya yaşamak, acele etmeden evlilik yolunda ilerlemek ve hayatın olgunluk evresinde evliliğe adım atmak, duyguların sindirilerek yaşanmasına, daha oturmuş bir ilişki oluşturulmasına olanak sağlıyor.

  • Gelin diyeti

    Gelin diyeti

    30 günde fit “gelin diyeti” Gelin diyet Listesi…

    Sabah
    ► 2 dilim az yağlı beyaz peynir, 2 dilim tam buğday veya çavdarlı ekmek, domates, salatalık, maydanoz, renkli biberler
    ► 4-5 yemek kaşığı müsli veya yulaf ezmesi, 1 bardak az yağlı süt,
    ► 1 kutu probiyotik yoğurt, 2 ince dilim ananas, tarçın
    ► 1 yumurta, 2 dilim tam buğday veya çavdarlı ekmek, 5 zeytin veya 1 tatlı kaşığı zeytinyağı, domates, salatalık(haftada 1 kez)

    Ara
    1 kivi veya 8 çilek veya 12 kiraz, 3 tam ceviz+ 1 fincan yeşil çay

    Öğlen

    2 gün; 200 gr balık, 2 gün; 150 gr tavuk, 1 gün; 100 gr et, 1 gün; 150 gr hindi + 1-2 dilim çavdarlı veya tam buğday ekmek, bol yeşillikli salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı)
    Haftada 1 kez; 1 su bardağı kepekli makarna veya 5 yemek kaşığı bulgur pilavı yenilebilir, makarna sosu olarak fesleğen, domates, biber ilavesi besin değerini arttıracaktır.

    Ara
    ► 1 adet yağsız çift kaşarlı tost, domates, salatalık
    ► 1/2 simit ve 2 adet light karper
    ► 1 paket şekersiz diyet bisküvi ve 1 fincan az yağlı süt

    Akşam
    ► 6 yemek kaşığı az yağlı sebze/kurubaklagil yemeği, 1 kase light yoğurt, bol yeşil salata
    ► 1 porsiyon ızgara et/tavuk/balık, bol yeşil salata (roka, göbek, maydanoz, taze nane, taze soğan, renkli biber…) veya 4-5 yemek kaşığı zeytinyağlı sebze

    Ara
    ► 1 su bardağı light süt 40 gr bitter çikolata
    ► Yarım muz 2 top light dondurma (150gr.)
    ► 15 tane kuru yaban mersini 15 adet fındık

    Taylan Kümeli’nin Gelin Diyeti için tıklayın !