1.sınıf aöf ders notları

İktisada Giriş Ders Notları(Devamı)
Dışsallık kavramını ve özelliklerini tanımlayarak dışsallık türlerini içselleştirme yöntemlerini açıklayabilmek

• Bir ekonomik birimin üretim ya da tüketime ilişkin kararı bir başka birimin veya birimlerin fayda ya da maliyetlerini piyasa dışında başka bir yolla etkiliyorsa, dışsallıkların var olduğunu söyleyebiliriz. Rekabetçi piyasalarda çok fazla negatif dışsallık ve çok az da pozitif dışsallık üretilmektedir. Bu durum kaynakların aşırı ya da düşük düzeyde tahsis edilmesine neden olduğu için piyasa başarısızlığının da nedenlerinden biridir.

• Devlet, piyasa başarısızlığını gidermek ve dışsallıkları içselleştirmek için vergi, sübvansiyon, yasal düzenlemeler ve üretimi üstlenme gibi araçları kullanır. Dışsallıkların içselleştirilmesi, marjinal özel fayda ve maliyetlerin marjinal sosyal fayda ve maliyetleri de kapsayacak şekilde belirlenmesi amacıyla üretici ve tüketici kararlarına dönük düzenlemelerdir. Bu tanıma göre, negatif dışsallıklarda marjinal dışsal maliyeti içselleştirmek için bu maliyeti marjinal özel maliyete eklerken, pozitif dışsallıklarda marjinal dışsal faydayı içselleştirmek için bu faydanı n marjinal özel faydaya eklenmesi gerekir. Bir dışsallığın içselleştirilmesi bir malın tüm sosyal maliyeti ve tüm sosyal faydasını yansıttığı için fiyatlarda da bir değişme meydana gelecektir.

• Negatif dışsallıkların olduğu durumda, dışsallığı meydana getiren firma veya kişi için, bu ekonomik faaliyet bir maliyet oluşturmazken, maliyet topluma yüklenmektedir. Bu durumda, devlet üçüncü kişilere yüklenen bu maliyetle orantılı olarak, dışsallığı meydana getiren firma veya kişiden bir düzenleyici vergi alabilir. Düzenleyici vergilerin amacı, bir mal veya hizmetin dışsal maliyetini marjinal özel maliyete eklemektir. Bu amacı gerçekleştirmek için düzenleyici verginin her birim çıktının marjinal dışsal maliyetine eşit olması gerekir.

• Sübvansiyonlar, pozitif dışsallıklar meydana getiren üretim veya tüketim faaliyetinin marjinal dışsal faydasını içselleştirmek için kullanılır. Amaç, tüketici veya üretici tarafından yapılan ödemeleri azaltmaktı r. Sübvansiyonlar düzenleyici vergi temeline dayanan negatif bir vergi olarak da düşünülebilir.

Mikro İktisattan Makro İktisada Geçiş

Makro iktisadın doğuşunu ve gelişiminin ardında yatan temel faktörleri açıklayabilmek

• Mikro iktisat tek bir mala ilişkin piyasanın nasıl çalıştığını ve bireysel karar alma birimlerinin davranışlarını incelerken, makro iktisat bu piyasaların ve karar birimlerinin bütününü ele alır. Örneğin, ekonomideki tüm birimlerin tüketim harcamalarının, ülkede üretilen tüm mal ve hizmetlerin ortalama fiyatlarının, ekonomideki toplam üretim düzeyinin nasıl belirlendiği ve neden değiştiği makro iktisadın ilgi alanına girer.

• Makro iktisat 1930’larda yaşanan Büyük Bunalım’ın açıklanabilmesi çabaları sonucu doğmuştur.

• Bu konuda başlangıç olarak Keynes’in 1936 tarihli Genel Teori isimli kitabını kabul etmek yaygın bir görüştür.

Makro iktisadın ilgi alanına giren temel konuları açıklayabilmek

• Makro iktisadın temel konuları bir ekonomide toplam üretim hacminin belirlenmesi ve değişmesi, fiyatlar genel düzeyinin belirlenmesi ve değişmesi, işsizlik düzeyinin belirlenmesi ve değişmesi şeklinde sıralanabilir.

• Ülkedeki üretim hacminde gözlenen dalgalanmalar konjonktür dalgalanmaları olarak adlandırılırken, devlet tarafından izlenen politikalar bu dalgalanmaları n mümkün olduğunca yumuşatılmasını hedeflemektedir.

• Bu süreçte işsizlik oranını ve enflasyon oranını makul düzeylerde tutabilmek de hedefler arasında sayılmalıdır. Devletin izlediği politikalarla makro ekonomik performans arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek

• Devletin makro ekonomiyi etkilemek amacı ile kullanabileceği araçlar; maliye politikası, para politikası ve arz yönlü politikalar başlıkları altında toplanabilir.

• Bunlardan maliye politikası, devletin vergi toplama ve harcama yapma kararları; para politikası, merkez bankasının ülkedeki para miktarını kontrol etmeye dönük kararları; arz yönlü politikalar ise devletin temel olarak üretimi arttırmaya dönük kararları ile ilgilidir.

Bir ekonomide makro açıdan rol alan başrol oyuncuları ve bunların oynadıkları rolleri açıklayabilmek

• Makro ekonomik karar birimlerinin karşılıklı olarak birbirleriyle olan ilişkileri devresel akım diyagramı çerçevesinde incelenebilir.

• Hane halkları, işletmeler, devlet ve diğer ülkeler olarak sıralanan bu birimlerin gelir ve harcamaları karşılıklı olarak eşleşmektedir.

• Her grubun harcaması diğer grup veya grupların gelirini oluştururken, bu durum ekonomik işlemlerin çift taraşı niteliğini yansıtmaktadır.

Milli Gelir Muhasebesi

Bir ekonomide üretilen mal ve hizmetlerin toplam değerinin belirlenmesi amacı ile geliştirilen GSMH kavramını tanımlamak ve temel özelliklerini açıklayabilmek

• Bir ülkede geliri oluşturan faaliyetlerin ölçülmesi milli gelir muhasebesi olarak bilinmektedir.

• Milli gelir hesapları ekonomik faaliyetlerin genel bir özetini sunmanın yanı sıra ülkedeki üretim, gelirler ve harcamalar arasındaki karşılıklı ilişkileri de göstermektedir.

• Milli gelir muhasebesi kapsamında hesaplanan temel kavram, ekonomide belirli bir dönemde üretilen tamamlanmış mal ve hizmetlerin piyasa değerini ifade eden gayrisafi milli hasıladır.

Üretimin değerinin hesaplamak için kullanılacak çeşitli yöntemleri açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasılanın hesaplanmasında yaratı-lan, kazanılan ve harcanan gelir cephelerinden yararlanılabilir.

• Gayrisafi milli hasıla belirli bir dönemde yaratılan tüm mal ve hizmetlerin parasal değerini ifade ettiği gibi, bu mal ve hizmetlerin üretimine katılan üretim faktörlerine ödenen ücret, faiz, kâr ve rant gelirleri toplamını da ifade eder.

• Öte yandan elde edilen gelirlerin bir şekilde harcandığı düşünülürse ekonomideki tüketim, yatırım ve kamu harcamaları ile net ihracat toplamının da yaratılan üretimin değerine eşit olması gerekir.

Üretimin değeri ile ilgili alternatif kavramları açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasıla üretim faaliyetleri sürecinde kullanılan makine, teçhizat ve binalardaki aşınma ve yıpranmayı göz önüne almaz.

• Amortisman denilen söz konusu aşınma ve yıpranmalar toplamının gayrisafi milli hasıladan düşülmesi ile elde edilen kavram safi milli hasıladır ve ülkenin net üretim gücünü göstermektedir.

• Safi milli hasıladan mal ve hizmet alımları sırasında ödenen dolaylı vergilerin düşülmesi suretiyle milli gelir adı verilen gelir kavramına ulaşılır.

• Ülkedeki kişilerin ne kadarlık gayrisafi gelir elde ettiklerini gösteren kişisel gelir kavramı ise milli gelirden dağıtılmayan şirket karları ve sosyal güvenlik kurumlarına yapılan prim ödemelerinin düşülmesi, kamu ve özel sektör tarafından yapılan transfer ödemelerinin eklenmesi ile hesaplanmaktadır.

• Kişilerin eline geçen net geliri gösteren ve kişisel gelirden dolaysız vergilerin düşülmesi ile hesaplanan gelir kavramı ise kullanılabilir gelir olarak adlandırılmaktadır.

Fiyat değişmelerinin üretimin değeri üzerinde nasıl etkili olduğunu ve bunun nasıl giderilebileceğini açıklayabilmek

• Gayrisafi milli hasıla piyasa fiyatları ile ölçüldüğü için, üretim miktarındaki değişmelerin yanında fiyat değişmelerini de yansıtır.

• Nominal gayrisafi milli hasıla denilen cari fiyatlarla ölçülen bu değerden fiyat değişikliklerinin etkisini giderebilmek için oluşturulan fiyat indeksleri kullanılır. Böylece gayrisafi milli hasıla baz olarak kabul edilen belirli bir yılın fiyatları ile ifade edilir ve zaman içerisinde fiyatlarda meydana gelen değişmelerin etkisi giderilmiş olur.

Belirli bir yılın fiyatları ile ifade edilmesi halinde elde edilen değer reel gayrisafi milli hasıla veya sabit fiyatlarla gayrisafi milli hasıla olarak bilinmektedir. Üretimin değerini ölçmek için günümüzde kullanılan yöntemlerin taşıdığı eksiklikleri açıklayabilmek

• Ülkedeki üretimin değerini göstermesinin yanında, gayrisafi milli hasıla kavramının kullanımında bazı kısıtlar söz konusudur. Örneğin gayrisafi milli hası- la değeri, bunun kaç kişilik bir nüfusla yaratıldığı konusunda bir bilgi vermemekte, dinlenmeye ayrılan zamanı hesaba katmamakta, üretilen malların kalitesindeki iyileşmeleri göz önüne almamakta, üretim faaliyetleri sonucu çevreye verilen zararı göz ardı etmekte, üretimin bileşimi ve dağılımı hakkında bir bilgi sunamamakta ve ülkedeki kayıt dışı ekonomik faaliyetleri kapsam dışında bırakmaktadır.

Milli Hasılanın Belirlenmesi

Tüketim harcamalarını ve tasarrufları belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Vergilerin olmadığı bir ortamda tüketim ve tasarruf harcamalarının toplamı gelire eşit olacaktır. Belirli bir dönemde yapılacak tüketim harcamalarını belirleyen temel faktör gelirdir.

• Gelirle tüketim harcamaları arasındaki bu ilişki tüketim fonksiyonu olarak bilinirken, tasarruflarla gelir arasındaki ilişki de tasarruf fonksiyonu olarak adlandırılmaktadır.

• Gelir değişikliklerinin tüketim harcamaları üzerindeki etkisi marjinal tüketim eğilimi, tasarruflar üzerindeki etkisi ise marjinal tasarruf eğilimi ile belirlenebilir.

• Tüketimi etkileyen temel faktörler arasında gelir, servet, bekleyişler ve demografik unsurlar sayılabilir.

Yatırım harcamalarını belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Yatırım harcamaları işletmelerin sermaye mallarına ve stoklara yaptıkları harcamalardır. Ele alınan modelde yatırımlar gelirden bağımsız, yani otonom kabul edilmektedir.

• Yatırım harcamaları temel olarak faiz oranı, beklenen kâr, teknolojik değişim, sermaye mallarının maliyeti ve kapasite kullanım oranı tarafından belirlenmektedir.

Kamu harcamalarının analize nasıl dahil edildiğini açıklayabilmek

• Kamu kesiminin mal ve hizmet alımı için yaptığı harcamalar kamu harcaması olarak adlandırılır. Ele alınan harcama modelinde kamu harcamaları gelirden bağımsız, yani otonom bir bileşen olarak ele alınmıştır.

Net ihracatı belirleyen faktörleri açıklayabilmek

• Net ihracat ülkenin ihracatı ile ithalatı arasındaki farktır.

• İthalatı ve ihracatı belirleyen faktörler arasında hem yerli ülkenin hem de yabancı ülkelerin gelir düzeyleri, zevk ve tercihleri, ticarete getirdikleri kısıtlamalar ve döviz kurları sayılabilir.

• İthalat hacmi ülkedeki gelir düzeyi ile birlikte arttığı için, gelir arttıkça net ihracat miktarı azalmaktadır
 
İktisada Giriş Ders Notları(Devamı)
Toplam harcama fonksiyonunu açıklayabilmek

• Toplam harcama fonksiyonu her bir harcama bile- şeninin toplamından oluşmaktadır.

• Toplam harcama fonksiyonunun eğimi tüketim fonksiyonunun eğiminden daha düşüktür, zira toplam harcamalara dahil edilen net ihracat fonksiyonu negatif eğime sahiptir.

Makro Ekonomik Denge

T

Klasik iktisat yaklaşımının makro ekonomik dengeye bakış açısını açıklayabilmek

• Klasik iktisat yaklaşımı, “Her arz kendi talebini yaratır” deyimi ile ifade edilen Say Kanununun işlemesi ile özetlenebilir.

• Bu işleyiş sonucunda toplam harcamaların tam istihdam üretim düzeyini sağlamada yetersiz kalması söz konusu olmamaktadır.

• Bu sonuç ekonomideki her türlü fiyatın (ücret, faiz, mal fiyatları gibi) artma ve azalma yönünde esnek olması varsayımına dayanmaktadır.

• Keynes, Klasik iktisat yaklaşımının bu varsayımını eleştirerek, özellikle ücretlerin düşme yönünde esnek olmadığını ileri sürmüş ve alternatif bir model geliştirmiştir. Denge kavramını ve ekonomik dengenin sağlanmasında toplam harcamaların önemini açıklayabilmek

• Stok değişmelerini de harcamalara dahil ettiğimiz zaman, bir ekonomide gerçekleşen fiili harcamalar her zaman gelire eşit olmaktadır.

• Oysa ekonomide gerçekleştirilmesi “planlanan” toplam harcamalar her zaman gelire eşit olmayabilir. İşte planlanan toplam harcamaların gelire eşit olduğu GSMH düzeyi, denge GSMH düzeyi olarak adlandırılmaktadır.

• Denge GSMH düzeyi bir diğer bakış açısıyla gelir harcama akımından gerçekleşen sızıntılar toplamının, bu akıma yapılan enjeksiyonlar toplamına eşitlendi ği gelir düzeyi olarak da elde edilebilir. Söz konusu sızıntılar tasarruflar, vergiler ve ithalat harcamalarından, enjeksiyonlar ise yatırım harcamaları, kamu harcamaları ve ihracat gelirinden oluşmaktadır.

• Otonom harcamalarda meydana gelecek bir değişme gelir düzeyine katlanarak yansımakta ve bu süreç çarpan olarak adlandırılmaktadır. Bir ekonomide belirlenen denge gelir düzeyindeki artış ve azalışların nedenini açıklayabilmek

• Otonom harcamalarda meydana gelecek bir değişiklik, çarpan katsayısı kadar katlanarak gelire yansımaktadır.

• Çarpan katsayısı ise marjinal tasarruf ve marjinal ithal eğilimleri toplamının tersi olarak hesaplanmaktadır.

Maliye Politikası ve Toplam Harcamalar

Devletin en önemli gelir kaynağı olan vergilerin makro ekonomik modele dahil edilmesi durumunda meydana gelecek değişiklikleri açıklayabilmek

• Makro ekonomik etkileri açısından devletin direkt olarak kontrol edebildiği ve direkt olarak kontrol edemediği bazı değişkenler söz konusudur. Örneğin, devlet gelirden alınacak vergi oranını direkt olarak belirlemekte, ancak elde edilecek gelir vergisi hasılatını direkt olarak kontrol edememektedir.

• Kullanılabilir gelir kavramının tanımı gereği, vergiler gelirden çıkarıldığı için vergilerin modele dahil edilmesinde önünde eksi işareti yer almakta ve denge gelir düzeyini azaltıcı etki yaratmaktadır. Devletin harcama yapma ve vergileme kararlarının denge gelir düzeyi üzerindeki etkisini açıklayabilmek

• Kamu harcamalarındaki değişmeler, harcama çarpanı aracılığı ile gelire katlanarak yansımaktadır. Bu nedenle kamu harcamalarındaki artış geliri arttırırken, harcamalardaki azalma geliri azaltıcı önde etki yaratmaktadır.

• Vergilerde meydana gelecek değişmeler, vergi çarpanı aracılığı ile geliri ters yönde etkiler. Ancak vergilerin harcamalar üzerinde yaratacağı etki, kullanılabilir gelir üzerindeki etkisi ile dolaylı olarak ortaya çıkmaktadır.

• Harcama çarpanı, mutlak değer olarak, vergi çarpanından büyüktür. Bunun nedeni toplam harcamalar üzerinde kamu harcamalarının doğrudan, vergilerin dolaylı biçimde etkili olmasıdır.

• Devlet kamu harcamalarını arttırır ve bunun tamamını vergileri yükselterek finanse ederse, denge gelir düzeyi kamu harcamalarına eşit miktarda artmaktadır. Böyle bir durumda ortaya çıkan net çarpan etkisi 1’e eşit olmakta ve denk bütçe çarpanı olarak adlandırılmaktadır.Ekonomik durgunluk ve enflasyon ortamlarında istikrarı sağlayabilmek için maliye politikasının nasıl kullanılması gerektiğini açıklayabilmek

• Ekonomide bir harcama yetersizliği olması halinde, genişlemeci maliye politikası aracılığı ile toplam harcamaları arttırmak ve aşırı işsizliği ortadan kaldırmak mümkündür.

• Ekonomide bir harcama fazlası olması halinde ise daraltıcı maliye politikası aracılığı ile toplam harcamaları kısmak ve enflasyonist baskıları ortadan kaldırmak mümkündür. İzlenen maliye politikalarının ekonominin içinde

bulunduğu koşullardan nasıl etkilenebileceğini açıklayabilmek

• Devlet bütçesi, devlete ait harcamaların yapılmasına, gelirlerin toplanmasına yetki veren ve bunlar arasında dengenin nasıl sağlandığını gösteren belgedir.

• Kamu harcamalarının kamu gelirlerinden fazla olması durumunda ortaya çıkan bütçe açığı ancak devletin piyasalara borçlanması ile kapatılabilir.

• Bütçenin gelir ve harcama kalemleri arasında yer alan ve otomatik istikrar sağlayıcılar olarak adlandırılır.

Para ve Bankacılık

Parayı tanımlayabilmedeki güçlüklerin nedenini açıklayabilmek

• Parayı fiziki özelliklerini esas alarak tanımlamak hem mümkün de¤ildir, hem de iktisadi anlamda doğru de¤ildir.

• İktisatta paranın kesin ve değişmez bir tanımını yapmak yerine, paranın üstlendiği fonksiyonları sıralayarak bu fonksiyonları yerine getiren her şey para olarak kabul edilir. Bir ekonomide paranın üstlendiği fonksiyonların neler olduğunu açıklayabilmek

• Değişim aracı olarak para, takasın dezavantajlarını ortadan kaldırarak, mal ve hizmetlerin el değiştirmesi sürecini hızlandırmakta, ekonomide etkinliğin sağlanmasına yardımcı olmaktadır.

• Hesap birimi olarak para, mal ve hizmetlerin değerini ifade etmede kullanılan ortak ölçü birimidir.

• Değer muhafaza aracı olarak para, satın alma gücünün elde tutulmasına olanak tanımaktadır. Paranı n bu fonksiyonu, ülkedeki fiyat istikrarı ile yakından ilgilidir. Enflasyonist ortamlarda hızla de-ğer kaybeden paranın bu fonksiyonu da aşınmaya uğramaktadır.

Zaman içerisinde mal paradan itibari paraya geçişin altında yatan faktörleri ve paranın çeşitlerini açıklayabilmek

• Paranın evrimi mal para itibari para olarak iki temel kategoride incelenebilir.

• Modern bir ekonomide para, bozukluk, nakit ve vadesiz mevduat olmak üzere üç türden oluşmaktadır. • Nakit ve vadesiz mevduat kadar likit olmasa da, likitidesi bunlara yaklaşan varlıklar para benzeri olarak adlandırılmaktadır.

• Paranın tanımlanmasındaki sorunlara bağlı olarak, her ülkenin merkez bankası çeşitli para stoku tanımları yaparlar. Örneğin TC Merkez Bankası M1, M2, M2Y ve diğer bazı alternatif para stoku tanımlarına ilişkin verileri yayınlamaktadır. Bankaların temel fonksiyonlarını, çalışma mantıklarını ve nasıl kaydi para yarattıklarını açıklayabilmek

• Bankalar, genellikle, halktan topladıkları mevduatı şirketlere ve kişilere kredi olarak veren, menkul kıymetlere yatırım yapan kuruluşlardır. Bu nedenle bankalar fon transferi sürecinde para yaratan kurumlardır. Bankaların yarattığı söz konusu vadesiz mevduatlara kaydi para adı verilmektedir.

• Bankacılığın gelişimi mutlak rezerv bankacılığından kısmi rezerv bankacılığına geçiş olarak özetlenebilir. Kısmi rezerv bankacılığı, yükümlülüklerden daha düşük bir miktarın rezerv olarak tutulduğu bankacılık uygulamasıdır.

• Kısmi rezerv bankacılığının bir sonucu olarak ortaya çıkan kaydi paranın miktarı, zorunlu rezervler dışında bir sızıntının söz konusu olmadığı basitleş- tirilmiş bir modelde, zorunlu rezerv oranının tersiyle rezervlerdeki değişim miktarının çarpılması ile belirlenmektedir.

Para Teorisi ve Politikası

Keynesyen iktisatçılara göre para miktarı ile ekonomik faaliyetler arasındaki ilişkileri açıklayabilmek

• Ekonomik birimler işlem, ihtiyat ve spekülasyon amaçları ile ellerinde bir miktar para tutmak isterler. Ekonomik birimlerin bu amaçlarla ellerinde tutmak istedikleri para miktarını belirleyen faktörler nominal gelir ve faiz oranıdır. Nominal gelir ve para talebi arasında doğru yönlü bir ilişki söz konusu iken, faiz oranı para talebini ters yönde etkilemektedir.

• Gelir ve fiyatların sabit olduğu varsayımı altında, çizilecek para talebi fonksiyonu negatif eğimli bir eğri olur. Para talebinin para arzına eşitlendiği noktada para piyasası dengeye gelir ve denge faiz oranı belirlenir.

• Para miktarında meydana gelecek değişiklikler, faiz oranı üzerindeki etkisi aracılığı ile yatırımları, yatırımlarda meydana gelecek değişiklik ise nominal geliri etkiler.

Klasik ve monetarist iktisatçılarına göre para miktarı ile ekonomik faaliyetler arasındaki ilişkileri açıklayabilmek

• Para miktarının ekonomiyi direkt olarak etkilediğini savunan iktisatçılar, bu görüşlerini değişim denklemine dayandırmaktadırlar. Değişim denklemi bir ekonomideki para miktarı ile dolaşım hızının çarpımının nominal gelire eşit olacağını gösteren bir özdeşliktir.

• Klasik iktisatçılar, paranın dolaşım hızının ve üretim hacminin sabit olduğu varsayımı altında, para miktarı değişikliklerinin aynı yönde ve aynı oranda fiyatlara yansıyacağını, dolayısıyla paranın üretim miktarı üzerinde bir etkisinin olmayacağını savunmuşlardır.

• Monetaristler olarak adlandırılan bir grup iktisatçı ise, ekonominin tam istihdamdan uzak olduğu bir ortamda, paranın kısa dönemde fiyatlar ve üretim üzerinde etkili olabileceğini, ancak uzun dönemde, ara miktarı değişikliklerinin sadece Fiyatları etkileyeceğini öne sürmektedir.

Para miktarını kontrol etmekten sorumlu merkez bankasının bir ekonomide üstlendiği temel fonksiyonların neler olduğunu ve bunların ne anlama geldiğini açıklayabilmek

• Ekonomideki önemine karşın, merkez bankacılığı 0’nci yüzyılın başlangıcında ortaya çıkmış nispeten eni bir gelişmedir.

• Merkez bankasının üstlendiği fonksiyonlar ülkeden ülkeye farklılık göstermesine karşın, modern bir merkez bankasının üstlendiği üç temel fonksiyon öz konusudur: Para piyasalarında istikrarın sağlanması, bankaların bankası ve likitidenin on kaynağı olma, devletin bankacılığını yapma.

Merkez bankasının ülkedeki para miktarını kontrol edebilmek için kullanabileceği araçların neler olduğunu ve bunları asıl kullanabileceğini açıklayabilmek

• Merkez bankalarının ülkedeki para miktarını kontrol edebilmek amacıyla kullanabilecekleri üç adet genel araç söz konusudur: Zorunlu rezerv oranları, reeskont oranı ve açık piyasa işlemleri.

Bu araçlar içerisinde en esnek olanı ve günümüz merkez bankalarının en etkin şekilde kullandıkları araç, açık piyasa işlemleridir.
 
Temel Bilgi Teknolojileri Ders Notları
• Fikir; bir konuya ilişkin bir görüşe sahip olmaktır.
• İlim; bir işin yapılmasına, bir aracın kullanımına ilişkin yeterliliklere sahip olmaktır.
• Malumat (enformasyon); herhangi bir konuya ilişkin bilgi işlem süreci sonunda ortaya çıkan üründür.
• Bilgiyi işlemekte kullandığımız araçlara bilgi teknolojileri adını veriyoruz.
• Bilgi işleme sürecindeki işlem adımları; 1- kaydetme 2- sınama 3- sıralama 4- sınıflandırma 5- özetleme 6- erişim 7- hesaplama 8- saklama 9- çoğaltma 10 – iletme’dir.
• Ana bellek; işlemcinin ne yapacağının ve yapacağı işi hangi verilerin üzerinde gerçekleştireceğinin saklandığı birimdir. Ana belleğe rasal erişimli bellek ( RAM) adı verilir.
• Salt okunur bellek ( ROM); bilgisayarın işleyişinin temel kurallarının kaydedildiği bir bellektir. Rom işlemci tarafından okunabilir. Ama ROM’daki bilgiler değiştirilemez.
• Giriş çıkış birimleri; kullanıcının bilgisayara komut ve veri girişi yapmasını, bilgisayarın da kullanıcıya uyarı ya da sonuçları iletmesini sağlayan, komut veri yada sonuçların saklanmasına izin vermeyen bilgisayar bileşenleridir.
• Klavye; temel giriş birimidir.
• Yazıcı; temel çıkış birimidir.
• Ekran; temel çıkış birmidir.
• Ekran kartı; ekranları kontrol etme görevini yerine getiren özel donanım birimleridir.
• Fare; temel giriş birimidir.
• Yardımcı bellek birimleri; veri, komut ya da sonuçların saklanmasını sağlayan bilgisayar bileşenleridir.
• Belirli bir işi gerçekleştirmesi için bilgisayara verilen komutların toplamına bilgisayar programı denir.
• Bir bilgisayar sistemini meydana getiren iki temel bileşenin biri donanım, diğeri yazılımdır.
• Donanım; bilgisayar sisteminin maddi unsurları, yazılım ise maddi olmayan unsurlarıdır.
• Paket programı; herhangi bir amaç için hazırlanmış ve bilgisayar konusunda uzmanlık gerekmeden kullanılabilecek olan bilgisayar programıdır.
• İşletim sistemi; kullanıcılar ve bilgisayar sistemin oluşturan tüm donanım ve yazılımlar arasındaki yorumlayıcı ve düzenleyicidir.
• İşletim sisteminin temel işlevleri; donanım ve yazılım kaynaklarını yönetmek ve uygulamalarla donanım arasındaki işletim sistemini düzenlemektir.
• Dosya; bilgisayar sisteminde verilerin ve programların bulunduğu bilgi kümeleridir.
• Sürücü; bilgisayarda bulunan, veri ve program dosyalarının saklandığı sabit disk, disket ve CD-ROM ortamlarıdır.
• Klasör; dosyaların ve programların bulunduğu bölümler ve onlara ait bölümlerdir.
• Dosya yapısı; farklı klasörlerde yer alan, dosyaları ifade eder.
• Masaüstü; programların çalıştırıldığı, kısa yolların, belgelerin ve diğer nesnelerin depolandığı yerdir.
• Kısayol; farlı program veya uygulamayı masaüstünden çalıştırmak üzere yaratılan nesnelerdir.
• Pencereler; programların içinde çalıştığı çerçevelerdir.
• Etkin pencere; aynı anda açık olan birden fazla pencere bulunduğunda, üzerinde çalışılan penceredir.
• Gezgin; yerel veya ağdaki dosyaları, klasörleri, ve programları değiştirmek için kullanılan araçtır.
• Geri dönüşüm kutusu; silinen nesnelerin depolandığı alandır.
• Ortak öğeler; dosya açmak, kapatmak, kopyalamak, yapıştırmak, son yapılanı geri almak, yazı tipini değiştirmek gibi hemen her büro yazılımında bulunan işlevler ve özelliklerdir.
• Seçme; bir yazılım öğesinin değişikliğe hazır hale getirilmesi işlemidir.
• Klavyedeki F1 tuşunun ardım amacıyla kullanılması en yaygın standartlardan biridir.
• Dosya; dosyaların yaratılması, saklanması, yazıcıya gönderilmesi, sayfa yapısının ayarlanması türü dosyanın yönetimine ilişkin,
• Düzen; dosya içinde kopyalama, yapıştırma, hepsini seçme, aranan veriyi bulma ve değiştirme gibi kolay düzenlemeler yapmamıza yarayan,
• Görünüm; dosyayı yakınlaştırmak ve uzaklaştırmak, farklı biçimlerde göstermek, araç çubuklarını açığa çıkarmak ya da gizlemek gibi ekran görünümünü ayarlamaya ilişkin,
• Ekle; dosya içine resim, özel biçimde yazı, hazır şekil, ses, hareketli görüntü gibi farklı nesneler eklememizi sağlayan,
• Biçim; dosya içinde karakterlere, paragraflara, satırlara, sütunlara, sayfalara istediğimiz biçimi vermemize yardımcı olan,
• Araçlar; dosyada yazım denetimi yapma, menülerin ve araç çubuklarının içerdiği komutları kendimize göre ayarlama, yazılımların temel bazı özelliklerinde kendimize göre değişiklikler yapma, makrolar ekleme gibi farklı araçları program içinde çalışmamıza olanak tanıyan,
• Pencere; aynı anda açık farklı dosyalara kolay ulaşmamızı, dosya ya da program pencerelerini istediğimiz gibi ayarlamamızı kolaylaştıran,
• Yardım; o an yaptığımız işe ya da genel olarak yazılımın kullanımına ilişkin destek bilgilere ulaşmamıza yardımcı olan komutları içerir.
• Kelime işleme; etkili ve çekici yazı yazma.
• Sayfa; kelime işlemci programlarında metinlerin yazıldığı ve düzenlendiği alandır.
• Paragraf; enter tuşu tuşlandığında tamamlanan yazı bütünüdür.
• Karakter; metni oluşturan harf, rakam, sembol ve boşluklardır.
• Kelime işlemci; bilgisayar ortamında metin yaratma, düzeltme, biçimlendirme, saklama ve kâğıt üzerine yazdırma işlemlerini kolaylaştıran yazılımlardır.
• Hücre; işlem tablosuna girilmek istenen verirlin yazıldığı küçük kutucukların her biridir.
• Aktif hücre; veri girilmeye hazır hücredir.
• Gösterge; grafikte genellikle bir renkle ya da desenle sunulan seçilen grafik türüne göre dilim, çizgi ya da sütunun ifade ettiği etiketi belirtir.
• Sunu penceresi metni; şekil, grafik, renk ve nesnelerin üzerine yerleştirildiği boş sunu slayt’ıdır.
• Görsel okur- yazarlık; görsel iletiler yaratma ve görsel iletileri yorumlama sürecidir.
• Resim programları; bilgisayarlarda basit şekiller çizmek ve özellikle fotoğraf gibi gerçek resimleri düzenlemek amacıyla kullanılan yazılımlardır.
• Vektör; başlangıç ve bitiş noktası belli, matematiksel nicelik gösteren yönlü doğru parçasıdır.
• Çizim programları; bilgisayarlarda çeşitli şekiller ve gerçekçi çizimler yaratmak ya da düzenlemek amacıyla kullanılan yazılımlardır.
• Kayıt; Bir unsura ait verilerin bir araya getirilmesi ile elde edilir. Kayıtlar bir araya gelerek tabloyu meydana getirir. Kayıtları meydana getiren hücrelere alan adı verilir. Tablonun bütün kayıtları aynı alanı içerir.
• Veri; belirli bir amaca ulaşabilmek için gereken ve birbiriyle ilişkili tabloların tamamıdır.
• Veri tabanı yönetim sistemi; programlama bilmeyen bir kullanıcının veri tabanı tasarlayabilmesi, kurabilmesi ve yönetebilmesi için kullanılan bilgisayar yazılımıdır.
• Bir veri yığınının veri tabanı olarak değer kazanabilmesi ve öncelikle güvenliğinin ve tamlığının sağlanmış olması gerekir.
• Veri tabanındaki veriler birbirleri ile ilişkilendirilmedikçe veri tabanı niteliği kazanmış olmazlar.
• Veri tabanlarından yararlanarak bilgiye ulaşmakta başvurulan iki yoldan biri sorgulama, diğeri raporlamadır.
• İletim yöntemleri; kullanılan iletim ortamına göre elektrik veya ışık sinyalleri ve radyo dalgaları olabilir.
• Dosya sunucuları; ağdaki kullanıcılara ihtiyaç duydukları kaynakları sağlamakla görevli, genellikli diğerlerine göre daha hızlı ve kapasiteleri geniş bilgisayarlardır.
• Geniş alan ağı; geniş bir alana yayılmış ve birçok yerel ağı içeren ağa denir. Değişik bilgisayarlarda dağınık bir şekilde bulunan ağ kaynakları, ağın yönetimini zorlaştırabilir.
• Türkiye’de şehirlerarası telefon konuşmaları, şehirlerdeki ana telefon santralleri arasında kurulu fiber optik kablolar üzerinden geçmektedir.
• Ağ işletim sisteminin bir bilgisayara en büyük etkisi, onun kullanabildiği kaynakları artırmasıdır.
• Oturum; kullanıcıların adlarını ve şifrelerini girerek ağ kaynaklarına ulaştıkları zaman aralığıdır.
• Ağ yöneticisi; ağ kullanıcılarını tanımlamak ve kaynakları paylaşıma açmaktan sorumlu kişiye verilen addır.
• Ağda bulunan kullanıcıların özel dosyalarını korumak için, ağ işletim sistemlerinin güvenlik sistemleri vardır.
• Bilgisayar korsanı; erişim yetkilerini izinsiz elde ederek, bilgisayarda bulunan bilgilere ulaşmaya ve bazen de bozmaya çalışan kişilere verilen addır.
• Ağ alan sunucusu; ağa bağlı bilgisayarlardaki kaynakların bilgilerini ve kullanıcı tanımlarını tutar.
• Ağdaki paylaşıma açık kaynaklar dosya sunucularını ağa eklenmesi ile az sayıda yerde toplanabilir.
• Yerel alan ağları; yakın bir coğrafyadaki bilgisayarların birbirleri ile hızla haberleşmesini sağlar.
• Andaç; ağ işletim sistemleri tarafından halka etrafında döndürülen özel bir mesajdır.
• Ethernet’in kullanımı, Andaç Halka teknolojisine göre daha yaygındır.
• Yoğun bir işletim ortamında Andaç Halka teknolojisi, Ethernet’e göre daha iyi performans verir.
• Geniş alan ağları; geniş bir alana yayılmış ve birden çok yerel alan ağı içeren ağlardır.
• Yönlendirici ağ cihazları; bir alt yerel ağdan gelen ve diğer bir ağdaki bilgisayara gönderilen iletileri aktarırlar.
• Bir geniş alan ağında yer alan yerel ağa, alt ağ adı verilir.
• Ağ topolojisi; bilgisayarlar arası bağlantıların şeklidir.
• Ağ protokolleri; ağa bağlı bilgisayarların birbirleri ile haberleşmekte kullandıkları dillerdir.
• İnternet protokollü; farklı ağlardaki bilgisayarların ve kullanıcıların birbirlerine gönderdikleri iletilerin yerlerine ulaşmalarını sağlar.
• Yönlendiriciler; yerel ağ dışındaki bir bilgisayara ulaşmayı sağlarlar.
• TCP Protokolü; bir bilgisayardan diğerine gönderilecek iletiyi, ağ üzerinde gönderilebilecek uzunlukta küçük paketlere böler.
• DNS Sunucuları; bilgisayar isimlerini IP numaralarına ve IP numaralarını bilgisayar isimlerine çevirirler. Bir DNS sunucusu telefon rehberi gibi çalışır. İsim karşısında numara söyler.
• Çevirmeli bağlantı; modem üzerinden telefon numarası çevrilerek yapılan bağlantı türüdür. Çevirmeli bağlantı ev kullanıcıları için en yaygın internete bağlantı yöntemidir.
• Aktif sunucu sayfaları elektronik ticaretin anahtarıdır.
• Java; internet izleyicisi üzerinde çalışabilen programların yazıldığı bir programlama dilidir.
• ftp Sunucuları; internete bağlı, değişik işletim sistemleri kurulu bilgisayarlar arasında dosya değişimini sağlar.
• Saldırı saptama sistemleri; geçen paketleri incelerler ve sakıncalı bir durum olup olmadığını belirlerler.
• İnternet; dünya üzerinde yer alan bilgisayar ağlarının ( eğer internet’in bir parçası olmak isterler ise) birbirine bağlanarak meydana getirdikleri ağların ağıdır.
• www; bir ağ ortamında bilgilerin depolanması, biçimlendirilmesi, gösterilmesi ve geri çağrılması için evrensel olarak kabul edilmiş standartlardan oluşmuş bir sistemdir.
• Herhangi bir organizasyon ya da birey tarafından yaratılan sayfaların hepsine birden ‘’Web Sitesi’’ adı verilir. Web sitesi içerisinde yer alan ekranların her biri birer ‘’Web sayfasıdır.’’
• Dosya transfer protokolü (ftp); bir başka bilgisayarda kullanıcıların erişimine genellikle ücretsiz ya da çok düşük bir ücret karşılığında sunulan yazılımların kişilerin bilgisayarlarına transfer edilebilmesi için yararlanılan bir ara yüzdür.
• Telnet; başka bir bölgede bulunan bilgisayarı sanki yanında imiş gibi kullanmayı sağlayan bir internet programıdır.
• Arama motorları; aramak istenilen bilgilerin birkaç kelime ya da başlık ile yazıldığı taktirde internet üzerinde yer alan sitelerin adreslerini size hiper metin bağlantısı olan site adresleri şeklinde çıkaran internet siteleridir.
• Anahtar kelime; internet üzerinde yer alan sitelerin taranmasını sağlayarak istenilen bilgiye ulaşmak için arama motorlarına girilen kelime ya da kelime grubu.
• Elektronik posta; iki ya da daha fazla kullanıcının farklı anlarda birbiri ile bilgisayar ağı üzerinde haberleşmesini sağlamaktadır.
• Problem çözme; problemi tanımlama, problemi çözmeye yönelik seçenekleri belirleme ve öngörülen çözümü başarılı bir şekilde uygulama sürecidir.
• Algoritma; herhangi bir işlemin tamamlanması ya da bir problemin çözümüne sonlu sayıda adım sonucunda ulaşılmasını sağlayan kurallar kümesedir. Bilgisayar terminolojisi içerisinde ise algoritma, belirli bir problemi çözmeye yönelik adımlar dizisidir.
• Sözde kodlama; konuşma dili kullanılarak oluşturulan algoritmalara verilen addır.
• Akış şeması; algoritmanın grafiksel şekiller kullanılarak gösterimidir.
• Bilgi sistemi; kişi ve birimler arasındaki veri ve bilgi akışıdır.
• Yönetim fonksiyonları; Planlama; yapılması gerekenler ve bunların ne zaman ve nerede yapılacağı,
• Örgütleme; örgüt yapısı ve ilişkilerin tanımlanması,
• Yürütme; faaliyetlerin gerçekleştirilmesi, çalışanların istekli ve verimli çalışmanın sağlanması,
• Denetleme; yapılanların izlenmesi ve öngörülenlere uygunluğun sağlanması.
 
X