Cemal Süreya Şiirleri

TABANCA

Sigara içenlere ateş etmeyiniz
Evli bir kadınla rakı içerken
Rozet gibi göğsüne takmış cesaretini
Ben Mitridat'tan sözettim siz etmeyiniz

Eski bir Osmanlı paşası gibi
Feodaliteyi süpüren bıyıklarıyla
İstanbul, İstanbul uzakta
İstanbul'a ateş etmeyiniz

Tutalım yanılıp ateş ettiniz
Şeker Ahmet Paşa'nın resimlerini
Eski hececilerin şiirlerini bir de
Ben çok seviyorum siz de seviniz
***************************


Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm

Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umustsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği

Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında türküler arasında
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle oy anam bu kadar dokunaklı
Kimler ürkütmüş acaba bu kadar kadını

Dicle kıyılarına tiren varınca
Büyük bir gökyüzü git allahım git
Genel olarak önce kaşları görünür
Sonra bütünsüz uykuları kaşla göz arasında
Yanaklarında çıban izi taşıyan kadınlar
Gül kurusu

Bir gün sizin de yolunuz düşer memlekete
Siz de görürsünüz bunları kadınlarda
Ödevleri yenilmek olan hep
Bıçakla kemik arasında
Susmakla ağlamak arasında
Yenilmek
Kadınlar
 
Yazmam Daha Aşk Şiiri

Oydu bir bakışta tanıdım onu
Kuşlar bakımından uçarı
Çocuk tutumuyla beklenmedik
Uzatmış ay aydınlık karanlığıma
Nerden uzatmışsa tenha boynunu

Dünyanın en güzel kadını oydu
Saçlarını tarasa baştan başa rumeli
Otursa ama hiç oturmaz ki
Kan kadını rüzgardı atların
Hep andım ne yaşanır olduğunu

En çok neresi mi ağzıydı elbet
Bütün duyarlıklara ayarlı
Öpüşlerin türlüsünden elhamra
Sınırsız denizinde çarşafların
Bir gider bir gelirdi işlek ağzı

Ah şimdi benim gözlerim
Bir ağlamaktı tutturmuş gidiyor
Bir kadın gömleği üstümde
Günün maviliği ondan
Gecenin horozu ondan
 
İki Kalp

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.

Merdivenlerin oraya koşuyorum,
Beklemek gövde gösterisi zamanın;
Çok erken gelmişim seni bulamıyorum,
Bir şeyin provası yapılıyor sanki.

Kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.




İNTİHAR

Sen tam tabancayı
Şakağına dayamışsın;
Kapı açılıveriyor
Ve üstündekileri
Bir bir fırlatıp atan
Bir leylak sesi...
***************

Ölüm

Ölüm geliyor aklıma birden ölüm
Bir ağacın gölgesine sarılıyorum
 
Ben butun huzunleri denemisim kendimde
Canimla besliyorum su huznun kuslarini
Bir bir denemisim butun kelimeleri
Yeni sozler buldum seni gormeyeli

Kuliste yarasini saran soytari gibi
Seni gormeyeli
Kasketimi egip ustune acilarimin
Sen yuzune surgun oldugum kadin
Kardesim olan gozlerini unutmadim
Cik gel bir kez daha beni bozguna ugrat

Sen tutar kendini incecik sevdirirdin

Bir umuttun bir misillemeydin yalnizliga
Sanssizim diyemem kendi payima
Hain bir ask bu koku disarda
Olur boyle seyler ara sira
Olur ara sira

Cemal Sureya
 
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlarda gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.


Cemal Süreya
 
AÇILMAMIŞ KAPILAR

Sevdiğin kentlerin selamı sanki
Sülüs kamyon şoförleri
Kufi hamallar

Anılar hep sonbaharda gibidir
astrakan gecede
süt yıldızlar

Belleğinin yerini tutar kadehindeki
Taşlar taş kemerler
İvedi sarmaşıklar

Hayatını sarsan binbir andan
adlarını yıllara
veren yargıç krallar

Ne varsa yarım kalmış, geleceğindir
Bir kez girilmiş sokaklar
Açılmamış kapılar

Bilir misin iki kökeni var hüznüniyetinin:
çiçek durumu aşklar,
yaprak düzeni siyasalar.

CEMAL SÜREYA
 
Kan Var Bütün Kelimelerin Altında


Posta arabalarından söz et bana
Kan var bütün kelimelerin altında
Ezop'un şu lanetli dilinden söz et
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık birgün olabilir bugün
Aslan kardeşçe uzanabilir kayalıklara
Bir çay şöyle yağmurların kokusunda
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte durup dururken surda
Bir yelpaze gibi açıldı sesin
Güzün en gürültülü kanadında
Göğün en ince dalında
Kan var bütün kelimelerin altında
Umulmadık bir gün olabilir bugün
Bir çeşme gibi akabilir cumartesi
Çığlığındaki sessiz harfler
Dün gecenin ağırlığıdır damarlarında
Ne güzel konuşur sokak satıcıları
Fötr şapkalarıyla ne kalabalıktırlar
Ve çiçekçi kızların göğüsleri
Daha suçsuzdur kırlangıç yumurtasından
Kan var bütün kelimelerin altında
Yaprağını dökecek ağaç yok burda
Ama ışık sökebilir olanca renklerini
Sürekli işbaşındadır belleğin
Tanık şairler arasında
Oyuncu arkadaşlar arasında

Yolculuk bir kafiye arayabilir
Atının kuyruğundaki düğümde

Ölüm bir kafiye arayabilir
Ak gömleğinde

Yol bir kafiye arar ve bulur
Dönemeçlerin benzerliğinde

Kan var bütün kelimelerin altında
Bir gül al eline sözgelimi
Kan var bütün kelimelerin altında
Beş dakka tut bir aynanın önünde
Kan var bütün kelimelerin altında
Sonra kes o aynadan bir tutam
Beyaz bir tülbent içinde
Koy iç cebine
Bütün bir ömür kokar o ayna
Kan var bütün kelimelerin altında
İşte o kandır senin gülüşün
Sızmıştır hayatın derinlerine
Siyahtır orda kırmızıdır
Daldan dala atlar
Sever çocuklara anlatılan masalları
Ama iş savunmaya gelince
Yalnız alevi savurur
Ve güneşin solmaz çekirdeğini
Yalnız doruklarda

Umulmadık bir gün olabilir bugün
Kan var bütün kelimelerin altında


Cemal Süreya
 
GECE BİTKİLERİNDEN

Gece bitkilerinden korkuyorum,
Hayır, geceleri bitkilerden!
Gizlenirken vurulmuş ulaklara ağıttır
Bana açtığın her telefon.

İki kalp arasında en kısa yol:
Birbirine uzanmış ve zaman zaman
Ancak parmak uçlarıyla değebilen
İki kol.

An ki fıskıyesi sonsuzluğun
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.


CEMAL SÜREYA
 
ÜLKE


Saat Çini vurdu birden: pirinççç
Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan
Kasketimi eğip üstüne acılarımın
Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin
Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi.
Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman
Sen tutar kendini incecik sevdirirdin
Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa


Yalnız aşkı vardır aşkı olanın
Ve kaybetmek daha güç bulamamaktan

Sen yüzüne sürgün olduğum kadın
Kardeşim olan gözlerini unutamadım
Çocuğum olan alnını sevgilim olan ağzını
Dostum olan ellerini unutamadım
Karım olan karnını ve önlerini
Orospum olan yanlarını ve arkalarını
İşte bütün bunlarını bunlarını bunlarını
Nasıl unuturum hiç unutamadım
Kibrit çak masmavi yanardı sesin
Ormanlara ormanlara yüzünün sesi
En gizli kelimeleri akıtırdı ağzıma
Şu karangu şu acayip şu asyalı aşkın
Soluğu kesen ağulayan ormanlarında
Yaşadım o kısa ve korkunç hükümdarlığı
Ve çarpıntılı yüreğim saçlarının akıntısında
Karadeniz'e karışırdı ordan Akdeniz'e
Ordan da daha büyük sulara


Geceyse ay hemen tazeler minareleri
Kur'an sayfaları satılan sokaklardan
Ölüm bir çeşit sevgiyle uçar
Ölüm uçar çocuk yüzlere
Ben o sokaklardan ne kadar geçtim
Damağımda dilinin yosunlu tadı
Önce buğulu sonra cam gibi parlak sonra buğulu yine
Bir takım tavşanları andıran bir takım su hayvanlarını
Pazartesi günlerini ve haftanın öbür günlerini
Yani salı çarşamba perşembe cuma cumartesi


Bir başak ufak ufak bildirir Konya'yı
O başakta o Konya'da seni ararım
Ben şimdilerde her şeyi sana bağlıyorum iyi mi
Altın ölçü çift ölçü ve altın karşılıksız
Para basma yetkisini Fırat'ın suyunu Palandöken'i
Erzincan'ın düzünü asma bahçelerin dibini
Antalya'nın denizini o denizin dibini
Beş türlü yengeç yaşıyan sularında
Çağanoz adi pavorya çingene pavoryası ayı pavoryası bir de çalpara



Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
Sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
Yokluğun gayri şurdan şuraya geldi
Bir günler şölenlerle egemen ülkende
Şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor
N'olur ağzından başlıyarak soyunmaya
Bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
Çık gel bir kez daha çıkıntılardan
Çık gel bir kez daha bozguna uğrat


CEMAL SÜREYA

/B]
 
[COLOR="blue"Baktık çıldırmak işten değil
Söndürüp attık cigaramızı
Baktık olacak gibi değil
Bir adam düşündük camların arkasında
Baktık beyaz pardesülü burunlu
Bir adam birdenbire peydahlandı
Kaptığımız gibi şapkamızı eski
O eski kadınları bilirsiniz
Keder basınca bilhassa hatırlanan
Sokaklarda yaşanmış veya evde
Karanlığın ortalık yerinde beyaz
Ve sevgili olan enine boyuna

Baktık olacak gibi değil
Kaptık şapkamızı dışarı çıktık
Ama gel ki kazın ayağı öyle değil
Baktık değişen bir şey yok ortalıkta
İki kişi bezik oynuyordu veya tavla
Birinin zavallı olduğunu gördük
O zavallı kadınları bilirsiniz
Sevildimi pekalâ sevilebilen
Geceyken yağmurluyken hava
İyice inceltip ufak yüzlerini
Birebir gelirler yağmura karanlığa
O eski kadınlar o zavallı][/COLOR]
a.s.:nazar:a.s:nazar:
 
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.



Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.



Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.



Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklar



İnan ki! Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız



Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın



Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...



Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.



Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri



Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz
a.s.:1hug::nazar:
 
Yaşamak bir başka güzel oluyor
Senin kollarında, senin yanında
Gönlüme sımsıcak huzur doluyor
Senin kollarında, senin yanında



Sen yokken pişmandım yaşadığıma
Sevgi dolu bir kalp taşıdığıma
Sonunda kavuştum aradığıma
İçimde aşkını yaşatıyorum
Yepyeni umutlar yaratıyorum
Dünyanın derdini unutuyorum
Senin kollarında senin yanında



Bir sevda uğrunda bir ömür yandı
Bilmedin sevdalım bilmedin gitti
Senden son hatıra gözyaşı kaldı
Silmedin sevdalım silmedin gitti



Her köşe başında seni gözledim
Geceler koynunda umut gizledim
Hep seni bekledim seni özledim
Senden uzaklarda ah neler çektim
Sensizken seninle bir de söz kestim
Bilmedin sevdalım bilmedin gitti



Böyle sürüp gitmemeli bu sevda
Seni sensiz yaşamamalıyım günler boyu
Avunmamalıyım hayalinle saatlerce
Sana böyle yakınken!



Her gece ıslanmamalı yanaklarım
Şarkılarda bulmamalıyım kaderimi
Göz göz olmamalı yüreğim
Seni beklerken!



Gel! En tenha saatlerde çık sokaklara
Yalnız ol! Beni bekle! Dertleşelim seninle
Bitmeli bu hüzün, bitmeli bu keder
Mutluluk varken! ...
Bak! Gökyüzü mavi, yapraklar yeşil
Bu mevsim bir daha gelecek değil
Ayrılık mı?
Yakışmaz bize..



Eski bir gemiye yükler gibi ayrıldım duygularımdan
Vedalaşmak çok zor inan ümit vaad eden yarınlarımdan
Herşeye sünger çektim bir seni çıkartamadım aklımdan
Bir kere daha bak gözlerime son bir kere daha.



Ekmeğin tadı yok mavi gökyüzü kayıp
Belki hiç umursamadın beni yanlış tanıyıp
Mesafeleri çiğneyip de gururunu arkana alıp
Bir kere daha konuş benimle



Hayallerim pusu kurup aklımı tuzağa düşürse de
Bu hatıra seni yaşatıp beni hergün bitirse de
Çok sıkılabilirsin canın gitmek istese de
Bir kere daha kal yanımda son bir kere daha.
:asigim::asigim::içelim:
 
:a015:Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi

Hadi!
 
:nazar:a.s. Şarkısı Beyaz

Ayıcılar geçti, affedilmemiş insanlar geçti

Şehirler taş yürekliydi şarkısı-beyaz

İnsanların büyük rüyaları vardı

İnsanlar bir ölümle öldüler ki

Sevgiler arasında şaşırıp

Bir unuttular ki deme gitsin

Ben olanca kuvvetimle halatlara asılıyorum nafile

Ben ayrı düşmüştüm bir kere

Ayrı düşmüştüm insanlardan

Bu yıldız tutmaz mavilikte

Ne deniz ne köpük kar der bana

Arada bir ağlamak için

Onu kocaman ellerimle sevdim

Ölüm daha saçlarına gelmemişti şarkısı-beyaz

Saçlarını kestim ,şarapla ıslattım

Saçlarını koynumda saklıyorum

Arada bir ağlamak için

Ve suların altında mavileyin

Küstah bir çalparaydı ayağını uzatmış

Mesut hatırasına balıkların

Ve kocaman küfürleriyle sarhoş

Yatardı yavaşlamış tüyleriyle

Gemicilerin öldürdüğü kuş

Siraküzaya uğrayamadık

Torbadaki çakıllara baktım şarkısı -beyaz

Sonra dalgalar geldi dile

Sonra bir mavilik aldı her yerimizi;

Nasıl hatırlıyorsan dünyayı

Öyle
:lepi::lepi::hooray:
 
kuşlar toplanmışlar göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni..

1.
'hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

2.
'öyle salınarak geçince önümden cilveli
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

3.
'bana uzaktı her şey sana o kadar yakın
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

4.
'ben sana her şehirde biraz geç kaldım
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

5.
'seninle geçen her anı bir ömre değiştim
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

6.
'metinler yazdım toplasan hepsini hiç
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

7.
'son çırpınışımdın sen insanlar arasında
keşke yalnız bunun için sevseydim seni'

8.
'ikinci bir pırıltı var senin bakışlarında
keşke yalnız bunu için sevseydim seni' *

9.
'an ki fiskiyesi sonsuzluğun
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

10.
'eşiklere oturmuş bir dolu insan
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

11.
'baktım yeri toparlıyor ayak izleri
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

12.
' "kehanet" adlı kısacık bir şiir buldum
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

13.
'fazıl hüsnü diyor ki, ne diyor fazıl hüsnü?..
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

14.
'hızla geçen otobüslerin ardında benzeşmek..
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.' *

15.
'uzaklara bir bakışın vardı kafeteryada
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.' *

16.
'bir başına arşınlıyor bir adam mavi treni
keşke yalnız bunun için sevseydim seni' *

17.
‘yürütüyoruz bütünlemeye kalmış bir sessizlikte
keşke yalnız bunun için sevseydim seni’ *

18.
‘bir şey var, ancak makilerin orda söyleyebilirim,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

19.
‘iki çay söylemiştik orda, biri açık,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni’ *

20.
‘uzaklardaydın, oracıkta, öbür kitada,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

21.
‘ve konsolun üstünde noksan bir gümüş kutu
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

22.
‘ortaoyunumuzun dekoru bir kağıt mendil
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

23.
‘iyi anlarında sesin kalınlaşıyor
keşke yalnız bunun için sevseydim seni’ *

24.
‘senaryocu bayanla bir bankta oturuyoruz
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

25.
‘seni o kadar yakından görünce,
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *

26.
‘kuşlar toplanmış göçüyorlar
keşke yalnız bunun için sevseydim seni.’ *


CEMAL SÜREYYA
 
Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi..

Ölüyorum tanrım
Bu da oldu işte.

Her ölüm erken ölümdür
Biliyorum tanrım.
...
Ama, ayrıca, aldığın şu hayat
Fena değildir...

Üstü kalsın.

Sizin hiç babanız öldü mü?
benim bir kere öldü kör oldum
yıkadılar aldılar götürdüler
babamdan ummazdım bunu KÖR OLDUM..


Aşklarda bakım istiyor, öğrenemedin gitti...

Cemal Süreya




İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun.
''Cemal SÜREYA''
 
en sevdiğim şiiri. sevgilime bazı geceler okurum. mesafeler giderek kısalır aramızda. sevştiğimiz zamanları düşünürüz, ağlarız ):



GÜZELLEME


Bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
Bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
Bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
Bak çocuğum bu sensin işte enine boyuna
Bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
Sabaha kadar koynumda yatmışsın
Bak bende yalan yok vallahi billahi
Sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur.
İşe bak sen gözlerin de burada
Gözlerinin ucu da burada yaşamaya alışık
İyi ki burada yoksa ben ne yapardım
Bak çocuğum kolların işte çıplak işte
Bak saklısı gayrısı kalmadı günümüzün
Gözlerin sabahın sekizinde bana açık
Ne günah işlediysek yarı yarıya
Sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
Bunların konuşması olur öpülmesi olur
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık ,vapur kıyıdan gidiyordu
Beş kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.

Cemal Süreya.....


not: bir de selçuk yöntem yorumu vardır mutlaka dinlemeniz gerekir. buradan: CEMAL SÜREYA-GÜZELLEME | Facebook
 
Usuyormusun? Uzulme bee! Gel yanima. O kadar yaktin ki canimi; isinirsin. Usumezsin bir daha.

Cemal Sureya.
 

Dilsizdir benim acılarım!
Konuşmazlar kimseyle,
Sadece benim canımı acıtırlar,
Hiç hak etmediğim halde
 
X