Düşük nedenleri

Cicilikiz

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
24 Ağustos 2009
1.972
10
48
Gebelik boyunca dikkat edilen, özellikle de gebeliğin ilk aylarında özenle dikkat edilen düşük tehlikesi neden olur, belirtileri nelerdir. Hamilelikte düşük olmasın diye, gebe kadın neler yapmalı? İşte düşük ve düşük hakkında ki tüm bilgiler.

Gebeliğin 20. haftası tamamlanmadan ya da bebek 500 gramlık ağırlığa erişmeden önce herhangi bir nedenle gebeliğin sonlanmasına ‘düşük’ adı verilir.

Düşüklerin %80′inden fazlası ilk 13 haftada meydana gelir. En fazla risk ise ilk 8 haftadadır.

Bilimsel çalışmalarda rapor edilen düşük sıklığı %15-25 arasındadır. Bir başka deyişle hamile kalan her 4-6 kadından birisi o hamileliğinde düşük olayı yaşayabilir.

Düşük Olasılığının Artmasına Neden Olan Faktörler

Çoğul gebelikler, embriyoya ait kromozom anomalisi, ilaç-radyasyon vb. etkileri, anne ya da babaya ait genetik bozukluk, üreme sistemindeki yapısal anomaliler, annede görülen akut durumlar, asherman sendromu, annedeki kronik hastalıklar, sigara-alkol-uyuşturucu-yüksek miktarda kafein gibi zararlı alışkanlıklar, ileri anne yaşı.

Olguların çok büyük bir kısmında altta yatan neden sadece o gebelik ile ilgili olduğundan, tekrarlayan düşüklerin görülme olasılığı çok yüksek değildir. Yapılan istatistikler her 36 kadından birinin iki kere arka arkaya sadece tesadüfen düşük yapabileceğini göstermektedir.

Bir kez düşük olması tıbbi olarak endişe doğurmaz, ancak üç kez üst üste görülen düşük sonrasında tıbbi inceleme ihtiyacı doğar. Bir kez düşük yapan kadının sonraki gebeliğinde tekrar düşük yapma riski %20′dir. Üç ve daha fazla sayıda düşük yapmış bir kadının ise yeni bir gebelikte tekrar düşük yapma riski yaklaşık %50′dir.

Bir kez düşük yaşandığında; yaşanılan düşük mol gebeliğine bağlı değilse, düşük sonrasında aşırı kanama, enfeksiyon gibi normal dışı bir durum söz konusu olmadıysa ve tedavi gerektiren bir hastalık yoksa yaşanılan düşük muhtemelen tekrarlayıcı özelliği yüksek olmayan bir düşüktür.

Alınacak basit önlemler ve genel sağlığınıza göstereceğiniz özen, başarılı bir gebeliğin en önemli anahtarıdır. İdeal kilonuza ulaşmak, sigara ve alkolü bırakmak gibi genel önlemler hem üreme sağlığınız hem de ilerideki hamilelikleriniz için yararlıdır.

Düşük olarak tanımladığımız olayın farklı şekillerde ortaya çıkması mümkündür. Bu nedenle farklı terimlerle karşılaşmanız söz konusu olabilir. Bu terimlerin ne anlama geldiğini kısaca tanımlamak uygun olacaktır.

Erken Düşük: Gebeliğin ilk 12 haftasında ortaya çıkan düşüklerdir.

Geç Düşük: Gebeliğin 12-20. haftaları arasındaki düşüklerdir.

Spontane (Kendiliğinden) Düşük: Dışarıdan herhangi bir müdahale olmadan, gebeliğin rahim dışına kendiliğinden atılmasıdır.

Düşük Tehdidi: Hamileliğin erken dönemlerinde vajinal kanama olması durumudur. Bu durumda henüz düşük gerçekleşmemiş olup bir düşük riski mevcuttur. Düşük tehdidinin en önemli özelliği, rahim ağzında bir açılma veya herhangi bir değişiklik olmamasıdır. Kanama ile birlikte ağrı ya da kramp olmaması tipiktir. Ağrı varlığında olayın bir düşük ile sonuçlanması daha büyük bir olasılıktır.

Gebeliklerde ilk haftalardaki kanamaların %90’ı kendiliğinden geçicidir ve bebekle ilgili bir sakatlık (anomali) oluşturmaz. 20 haftadan küçük tüm gebeliklerin yaklaşık %25-30′unda az ya da çok kanama görülür.

Yapılan ultrasonda düşük tehdidi görülmesi halinde yapmanız gerekenler; yatak istirahatı (en az 15-20 gün), cinsel ilişkiden kaçınma, ağır yük kaldırmaktan ya da ağır iş yapmaktan kaçınma, stresten uzak durma, doktorun vereceği ilaçları dikkatle kullanma, kanamanın artması ya da parça düşmesi durumunda derhal doktora bilgi vermektir.



Kaçınılmaz Düşük: Kanama ile birlikte ağrı ve en önemlisi rahim ağzında açılma olmasıyla düşüğün kaçınılmaz hale geldiği durumdur. Tanı konulduğunda kürtaj ile gebeliğin kontrollü bir şekilde sonlandırılması gerekir, zira kişi ağrı çekmektedir ve gebeliğin devam etme şansı da yoktur.

Tam Olmayan Düşük: Düşüğün tam olarak gerçekleşmemesidir. Kanama ile birlikte gebelik ile ilgili dokuların bir kısmı atılır ancak bir kısmı da rahim içinde kalır. Düşük eylemi sürdükçe uterus tam boşalamamış olduğundan kanama da devam eder. Bu durumda kanamanın devam etmesi anne için tehlikeli olabilir. Hem kanamayı durdurmak hem de içeride kalan parçaların enfeksiyona yol açmasını önlemek için kürtaj yapılması gerekir.

Kürtaj
Kürtaj, gebelik haftasına göre değişmek üzere, 10. haftaya kadar genellikle plastik boru şeklinde aletlerle uterus içinde kalan parçaların temizlenmesi işlemine verilen isimdir. Plastik borular, arka kısımlarına takılan vakumun emici etkisiyle ve yine uçlarının nispeten keskin olması nedeniyle uterus duvarına yapışık halde bulunan parçaları uterus dışına çekerler. Bazı durumlarda aynı işlemin, küret adı verilen metal aletler yardımıyla hafifçe kazınarak yapılması gerekebilir.

Artık Materyal
Artık materyal ise, düşük sonrası veya kürtaj sonrası uterus içinde plasenta ve gebeliğe ait diğer bazı parçaların kalmasına verilen isimdir. Kanamalara sebebiyet vererek hastanın hekime başvurmasına neden olabilir. Kanamayı durdurmak ve enfeksiyonu önlemek için genellikle kürtaj uygulanması tercih edilir. 6-7 haftadan büyük gebeliklerde düşük sonrası içeride parça kalma olasılığı yüksek olduğundan şüpheli hastalarda kürtaj yapılarak parça kalmadığından emin olunması gerekir.

Tam Düşük: Bu durumda gebeliğe ait dokuların hepsi kanama ve rahim kasılmaları ile birlikte vücut dışına atılır. Rahim içinde gebeliğe ait hiçbir doku kalmaz. Özellikle 4-5 haftalık çok erken gebeliklerde rahim içindeki doku hacmi az olduğundan rahim kasılmaları ile gebelik materyali tam olarak dışarı atılabilir. Tanı vajinal ultrasonografide rahim içi boşluğunda doku görülmemesi ile konur. Çoğu kez bir müdahaleye gerek kalmaz fakat bazı doktorlar kürtaj yaparak, içeride parça kalmadığından emin olmayı tercih edebilirler.

Boş Gebelik: Halk arasında “su gebeliği” veya “boş kese” olarak da adlandırılan bu durum, yapılan ultrasonda gebelik haftasına göre embriyo görülmesi gerekirken, embriyonun görülememesi durumudur. Kişi kan veya idrar testi yaptırdığında gebelik testleri pozitif olmasına rağmen rahim içinde sağlıklı bir gebelik bulunmamaktadır. Embriyo gebeliğin erken aşamasında ölmüş, eriyerek görülmez hale gelmiş ya da baştan beri hiç gelişmemiştir.

Anembriyonik Gebelik: Embriyonun abdominal (karından yapılan) ultrasonografide yaklaşık 6 haftalıkken, vajinal ultrasonografide ise yaklaşık 5.5 haftalıkken görülememesi durumunda anembriyonik gebelik düşünülür. Anembriyonik gebelik tanısının kesin olduğu durumlarda tıbbi tahliye uygulanmalıdır. Şüphede kalınan durumlarda ikişer gün aralıklarla tercihan vajinal ultrasonografide gebelik kesesinin büyümesi izlenebilir ve/veya beta HCG değerlerinin normal artıp artmadığı araştırılabilir. Gebelik kesesinin büyümemesi, küçülmesi veya gerekenden yavaş büyümesi durumunda yine anembriyonik gebelik tanısı konarak gebelik sonlandırılmalıdır.

Fark Edilmemiş Düşük: Bebeğin rahim içinde ölmesine rağmen rahim kasılmalarının olmaması nedeni ile düşük tam olarak gerçekleşemez ve uzun süre geçmesine rağmen durum fark edilemeyebilir. Bu tanı en sık ultrasonda, son adet tarihine göre olması gereken embriyo gelişiminin en az iki hafta geri kaldığı ölmüş embriyo görüldüğünde konur. Fetusun uzun süre atılmadan rahim içinde ölü kalması anne adayının hayatını tehdit edebilecek kan pıhtılaşması problemlerine neden olabileceğinden son derece önemli bir durumdur.

İsteğe Bağlı Düşük: Herhangi bir komplikasyon olmamasına karşın anne ve baba adayının kendi rızası ile gebeliğin sonlandırılmasıdır. İsteğe bağlı düşükler halk arasında genellikle “kürtaj” olarak ifade edilmektedir. Hâlbuki kürtaj kelime anlamı olarak rahim içinin temizlenmesi ile ilgili tüm işlemleri kapsamaktadır. Türkiye’de bu işlemin yasal sınırı 10. gebelik haftasıdır.

Kimyasal Gebelik: Anne adayının hormon düzeyi belli bir seviyeye ulaştığında gebelik kesesi, alttan yapılan “vajinal ultrasonografi” ile görülebilir. Karından yapılan ultrasonlarda ise gebeliğin görülmesi daha geç olacaktır ve bunun için kanda gebelik testi (Beta HCG) değerinin 5000 IU/ml değerlerine yükselmesi gereklidir. Vajinal veya karından (abdominal) ultrasonlar ile rahim içinde bir gebeliğin görülmesi durumuna “klinik gebelik” adı verilir.

Bunun yanında herhangi bir nedenle gebelik canlılığını yitirdiğinde, bazen adet kanamasında gecikme olmadan ya da 1-2 günlük gecikme sonrası kanama ile gebelik sonlanır. Böyle bir durumda biyokimyasal gebelikten söz edilir. Yani gebelik kanda yapılan incelemeler ile saptanmış ancak klinik olarak saptanabilecek aşamaya gelemeden sonlanmıştır. Bunun sebebi ise bebeğin oluşum aşamasında oluşan bir takım hatalardır.

Tekrarlayan Düşükler: Arka arkaya 3 ya da daha fazla sayıda gebeliğin kendiliğinden düşük ile sonuçlanmasına tekrarlayan düşük ya da habitüel abortus adı verilir. Çiftlerin yaklaşık %2’sinde bu sorun vardır. İlk gebeliği düşükle sonlanan kadınların en büyük korkularından biri, bir daha hiç çocuğunun olmayacağı ya da sonraki gebeliklerinin de düşükle sonuçlanacağıdır. Fakat bu doğru değildir. Tekrarlayan düşük sebepleri şunlar olabilir: Rahimde çift göz olması olarak bilinen durum ya da rahim ağzının gereğinden fazla açık olması, hormonal bozukluklar, kromozomsal bozukluklar, bağışıklık sistemi hastalıkları, enfeksiyonlar, çevresel faktörler.

Kriminal Düşük: Abortusun enfeksiyon ile komplike olmasıdır. En sık görülme nedenleri; yasal olmayan şekilde, özellikle ileri gebelik safhalarında uygunsuz cisimlerle ve steril olmayan ortamlarda bebeği düşürmek için yapılan girişimlerdir. Anne ölümlerinin önde gelen nedenlerinden biridir.
 
X