Elif afak-Ak (Anladklarmz Tartalm)

ben öyle düşünmüyorum çunkü hem mevlanayı geliştirdi hemde sema çıktı ortaya nasıl yapılır ne edilir günümüze kadar geldi


tabi biz bu kitapdan okuduğumuzu konuşuyoruz başka kitaplar ne diyo ne yazıyo bılmıyoruz
doğrusu nedir öğrenmek lazım tek bilgi bizi yanıltabilir

asıl sorun burda zaten değilmi kızlar
hiç ilgimizi çekmeyen bir konuya (kendim için diyorum bunu) elif şafak ın bu ünlü romanı sayesinde balıklama atladık tam ortasından
sonuç özümleyemedikkafamçokkarıştı
şahsen bende öyle oldu akannehir
 
inan kitabın sonunu iki kez okudum gerekirse üç kez de okuyacağım

bende bu izlenimi bırakmadı çiftliğe gittiğini duydu şems
dönüşte duvardan duvara savrulduğunu anlattı sonrada acı son işte
bu anlatımı neydi pekiii CADIARZU



benim o satırlarda aklımda kalan
şems kimyanın öyle suh bir şekilde davranması rahatsız ettiği
kimyada böyle davrandığı için hem utanç hemde şemsi kaybettiği için öldüğünü anladım .
benim fikrim tabi CADIARZUCADIARZU
 
o zaman kafasının karışması çok doğal fisfisfisfisfisfis

hemde nasıl bir kafa karışıklığıı hiç sormaa
keşke okumasaydım kimya hatunu -tatlicadiarzu-
aşk tam özümleyemeden bir kez daha okuyayım diye düşünürken kafamçokkarıştı
 
ben elif şafak sevenlerdenim
hani ne yazsa okuruma kadar gider hayranlığım
onun 301 i filan bağlamaz beni.çünkü kelimelerle oynamasına tutkunum
tüm kitaplarını okumuşluğum var.
aşk ise özel bi yerde benim için.
gerçi sipariş kitap dendi mevlanayı aklamak için yazılmış falan filan...
kimya hatunu da okumuştum.taban tabana zıt bilgiler mevcut
nedense itibar etmedim kimya hatun a.
ben aşk ın şems ine inanmak istedim.
mevlana ve şems ilişkisi tuhaf geldi.belki de onca bi gönül bağı yaşamamış olmamdan.
öylesine derin ve diğer tüm varlıklardan sıyrılıp gönül bağı kurmak günümüz koşullarının imkansızlığından mıdır nedir.tuhaf geldi işte.
ama başka başka kaynakları karıştırınca ikisi arasındaki bağın gerçekliğini kabul ettim.
aşk her yerde her şeyde
ister hayata aşk duy ister bi nesneye ya da sevgiliye
ama aşk ile yaşa.budur benim özetim.
 
asıl sorun burda zaten değilmi kızlar
hiç ilgimizi çekmeyen bir konuya (kendim için diyorum bunu) elif şafak ın bu ünlü romanı sayesinde balıklama atladık tam ortasından
sonuç özümleyemedikkafamçokkarıştı
şahsen bende öyle oldu akannehir

tabiki mevlanayı ve şemsi ayrı ayrı araştırmak irdelemek lazım
kesinlikle balıklama değil çivileme oldu bizimki.
önce araştırıp sonra irdelememiz gereken bir konu sanırım.
ama kitap için açıkçası bana çok akıcı geldi .CADIARZUCADIARZU
 
ben elif şafak sevenlerdenim
hani ne yazsa okuruma kadar gider hayranlığım
onun 301 i filan bağlamaz beni.çünkü kelimelerle oynamasına tutkunum
tüm kitaplarını okumuşluğum var.
aşk ise özel bi yerde benim için.
gerçi sipariş kitap dendi mevlanayı aklamak için yazılmış falan filan...
kimya hatunu da okumuştum.taban tabana zıt bilgiler mevcut
nedense itibar etmedim kimya hatun a.
ben aşk ın şems ine inanmak istedim.
mevlana ve şems ilişkisi tuhaf geldi.belki de onca bi gönül bağı yaşamamış olmamdan.
öylesine derin ve diğer tüm varlıklardan sıyrılıp gönül bağı kurmak günümüz koşullarının imkansızlığından mıdır nedir.tuhaf geldi işte.
ama başka başka kaynakları karıştırınca ikisi arasındaki bağın gerçekliğini kabul ettim.
aşk her yerde her şeyde
ister hayata aşk duy ister bi nesneye ya da sevgiliye
ama aşk ile yaşa.budur benim özetim.




kesinlikle katılıyorum.
anlatılmak istenen budur işte opuyorumnanaktanopuyorumnanaktanopuyorumnanaktan
 
kızlar ben oğluşumu almaya gidiyorum okula .
geldiğimde devam ederiz görüşürrüz .
ayrıca konu için teşekkürler :)
 
tabiki mevlanayı ve şemsi ayrı ayrı araştırmak irdelemek lazım
kesinlikle balıklama değil çivileme oldu bizimki.
önce araştırıp sonra irdelememiz gereken bir konu sanırım.
ama kitap için açıkçası bana çok akıcı geldi .CADIARZUCADIARZU


aynen canım aynen :içelim:

bu konu çok ilgimi çekiyor açıkçası
elif şafağa teşekkür etmemez gerekir bunca yıl sonra mevlana ve şemsi hayatımıza soktuğu ve bizi düşünmeye çağırdığı için alkisalkisalkis
 
ben elif şafak sevenlerdenim
hani ne yazsa okuruma kadar gider hayranlığım
onun 301 i filan bağlamaz beni.çünkü kelimelerle oynamasına tutkunum
tüm kitaplarını okumuşluğum var.
aşk ise özel bi yerde benim için.
gerçi sipariş kitap dendi mevlanayı aklamak için yazılmış falan filan...
kimya hatunu da okumuştum.taban tabana zıt bilgiler mevcut
nedense itibar etmedim kimya hatun a.
ben aşk ın şems ine inanmak istedim.
mevlana ve şems ilişkisi tuhaf geldi.belki de onca bi gönül bağı yaşamamış olmamdan.
öylesine derin ve diğer tüm varlıklardan sıyrılıp gönül bağı kurmak günümüz koşullarının imkansızlığından mıdır nedir.tuhaf geldi işte.
ama başka başka kaynakları karıştırınca ikisi arasındaki bağın gerçekliğini kabul ettim.
aşk her yerde her şeyde
ister hayata aşk duy ister bi nesneye ya da sevgiliye
ama aşk ile yaşa.budur benim özetim.

kimya hatunu beğenmedim dedin yaa
ama orda bir husus var şeker :kedi:
romanın birkaç bölümünde allaha olan aşkı öyle bir anlatmışki inan elif şafaktan daha çok allah aşkı çörekledi içime
romanı okurken kaç kez dedim kendime yaradanın yanın da içinde kalbinde :kedi:
 
Elif Şafak ın kitaplarını seviyorum ben de LıLLYUM cum Şeniz

'Aşk' çok güzel bir kitaptı ama sonuçta bir roman çok derin sufilikle ilgili bilgilere girmemiş zaten girmesi de gerekmezdi zaten bence böyle iyi olmuş.

Mevlana ve Şems arasındaki gönül bağı ve ilişki yüzyıllarca sorgulanmış.Ama bu sırra erenler bilirler bunu belki biz bu yüzden anlayamıyoruz iki sultan da ete kemiğe bürünmüş ululardı gerçekte ne oldukları sırda saklıdır o yüzden çok da sorgulanmaması gerektiğini düşünüyorum.

3 yıl çilehanelerinde gönül sohbetleri etmişler bazen günlerce dışarı hiç çıkmayarak.

Şems hayatına girmeden önce Mevlana çok bilgili bir alimdi ulemadandı.. Şems de bir kalenderi dervişi batıni ilim tahsil etmiş çocuk yaşlardan itibaren 'aşk' ı aramış ve bu aşkı anlatabileceği aktarabileceği hasbihal edeceği bir yoldaş aramış bunun için Tanrı ya yalvarmış.

Mevlana nın Şems le tanıştıktan sonra hutbelerini ve vaazlarını bırakması, şiir yazmaya başlaması o 3 yıl boyunca aşkı öğrenirken geçirdiği süreç bir nevi yeniden doğum hikayesi.

bu konuda ben de araştırma yapıyorum kendi çapımda :)

Şems Hazretlerinin yazmış olduğu 'Makalat' adlı kitabı bulabilirsiniz arkadaşlar ben henüz okumaya başlamadım okuyunca yine yazarım.
 
Son düzenleme:
'Ey Tebrizli Şems !

Dinim aşk'tır benim, senin yüzünü gördüm göreli.

Benim dinim senin yüzünle övünür ey sevgili'

bu da Mevlana'nın Şems' e yazmış olduğu bir şiirden alıntı 'Bunu unutma, hatırla ama' şiirinden

bu dizeler de belki birer sır biz altındaki derin ulvi manaları çözemediğimizden ilk bakışta farklı anlaşılmalara sebep olabilir.Ama ardındaki batınındaki sırrı anlamaya çalışmalıyız her şeyden önce bence
 
değişik bir bakış açısııı buyrunnnnnnnnn
ama kitap ta anlatılmak istene n iki insanın birbirine olan aşkıysa garip değilmi fisfisfis
birbirlerinin suluetinde allahı görmekmiydiki asıl amaç fisfisfis
şemss mevlananın dergahtaki ders vermelerine engel olmak için geldi bence bunu başardıda mevlanayı kopardı çıkardı ders verdiği medreselerden kendiyle bir kapattı niçin ama neden fisfisfis
onun şiir yazmasınımı istedi yıllar boyu tüm dünyayı saracak kalp gözünümü açtı ne yaptıı
üff yaaa kafamçokkarıştı

ablacım Şems ile Mevlana yı buluşturan Tanrı aşkıydı.Şems in Tanrı ya ettiği yakarışların karşılığıydı.

evet birbirlerinin suretinde, sözlerinde Allah ı görmekti


ablam 4 kapı 40 makam denilen ve kitapta da işlenmiş 4 kapıdan en büyük ve sonuncusu olan hakikat kapısına ulaşmaktı amaçları.bunun içinde ikisi birer hazine olan iki dost hasbihal ettiler.

Mevlana Şems ile dostluğunu genelde (ki dostluk kelimesi çok yalın kalır) üç kelimeyle tanımlar

'hamdım, piştim, yandım' Şems ten önce kendisinin tabiriyle ham'dı, Şems ile tanıştı gönül dostluğu yoldaşlık etti pişti, şiir yazmaya başladı,şekilden eşyadan bağımsız Allah;' ı buldu,Hakk 'a aşık oldu yandı.

şiir yazmasını istedi belki sanatın evrenselliğinden dolayı Mevlana Hazretleri bugün dünya çapında tanınmış ondan önce dünyada barışı,sevgiyi temsil eden ululardan biri olmuş.insanların kalbine huzur aşılamış Hakk ın ilhamı olan dizeleriyle inançlısı inançsızı bu barışseverlikten nasiplendi belki de şiirin ve sanatın evrensel oluşundan tabii bundan önce ve çok fazla şiirlerindeki büyük hazineden dolayı.
 
belki de Mevlana medrese derslerini ve vaazlarını bırakmasaydı sadece Konya ve çevresindekiler O nun ilminden faydalanabilecekti ama şiirleriyle artık tüm dünya faydalanabiliyor ve zamanında faydalandı
 
Elif Şafak'ın okumadığım sadece tek bir kitabı var,o da "Siyah Süt"
Az çok üslubunu biliyorum bu sebeple,Aşk kitabı bana hmm çok planlanmış geldi.
Hikaye güzel,karakterlerin uyumu veya uyumsuzluğu güzel,aslında anlamamızı istediğini düşündüğüm hayranlığı da bu sebeple uyandıran ve işlenen "aşk" güzel..herşeyin bu kadar iyi kurgulanmış olması,biraz doğallığını bozuyor bence,ama türk edebiyatı için güzel bir adım olduğunu düşünüyorum.
Kitabı okurken bir tv dizisi olsa ne çok izlenir diye geçirdim içimden,bu hissi uyandıran işte her neyse bu kitaptan biraz uzaklaşmamı sağlayan da odur.
Yoksa verilen mesaj elbette hoş,işleniş hoş,yazar zaten akademik,kültürel ve sosyal olarak oldukça yoğun biri,şaşırmadım ağır diline,ağır da gelmedi gerçi bana.
 
belki de Mevlana medrese derslerini ve vaazlarını bırakmasaydı sadece Konya ve çevresindekiler O nun ilminden faydalanabilecekti ama şiirleriyle artık tüm dünya faydalanabiliyor ve zamanında faydalandı

katılıyorum arkadaşım önerdiğin kitabıda okuyacğım inşallah
teşekkürlerkaydirigubbakcemile3
 
Hz. Şems ve Mevlana

Hz Mevlâna hayatının ilk döneminde mânâ bilimleri açılmadan evvel ilim, ahlâk, İslâmî ibadetlere saygı zerâfeti bakımından dört dörtlüktü. Maddî hiç bir problemi yoktu. O halinde çok büyük insandı. İbadeti, ahlâkı, ilmi olan insan elbette büyük insandır.


Ama, Allah’ın asıl görmek istediği şey, Hz Mevlâna’nın mânâ sahnesindeki patlamasıdır. Bu mânâ sahnesine adım atabilmesi, velâyetin başlayabilmesi için bir nokta vardı, o noktanın açılması lazımdı. Nedir o nokta?..”Bir insanın maddeden mânâya geçişi nasıl olur?… Hangi hadiselerle olur?… diye soran meraklılara cevap olarak; BUNUN BAŞ FORMÜLÜ NAZAR’DIR. Bir başka velînin Cenab-ı Hakk tarafından tayin edilmiş bir kimseye nazar etmesi, mânâ âlemine geçmesini sağlar…

Hz Şems’in hocası yetiştirdiği her birisi mükemmel mânâ talebesi olan müridlerine “Diyâr-ı Rum’da Celâlettin isminde bir zatın irşad edilmesi murad edildi. “Hanginiz talipsiniz?” dedi… Hz Şems sağ elini kalbinin üzerine koyarak, boynunu sola doğru eğerek sustu, talibim kelimesini bile söylemedi. Hocası, “sen anladın, bu işin sonunda başını vermek var” dedi.

Şems, Hz Mevlâna’nın Şam’da ders verdiğini öğrenerek Şam’a gitti. O sırada da Hz Mevlâna’nın hocası “Senin artık hadis sahasında öğreneceğin hiçbir şey kalmadı” diyordu. Hz Mevlâna atıyla şehrin dışında giderken, başı koyu renk bir örtüyle örtülmüş esmer bir adam Mevlâna’nın önünde durarak, “Sen her şeyi biliyormuşsun, öyle ise benim de kim olduğu bil” dedi ve çekti gitti. Hz Mevlâna dondu kaldı. “Ben, bana öğretilen şeyleri biliyorum, bir insanın kim olduğunu nasıl bilebilirim” diye düşündü.
 
Hz Şems, ilk mesajını vermişti. “Mânâ âlemine geçersen her şeyi bilirsin” demek istemişti.
İki sene sonra Hz Şems Konya’ya geldi ve artık Hz Mevlâna’yı irşad etmek için fiiliyata başladı. Bu ihda dediğimiz yaratılışın kuvveden fiile çıkma safhasıydI. Hz Şems mükemmel bir mürşiddi, hiç bir hata olmasın istiyordu. Bunu maddî bir ameliyata benzetirsek, nerdeyse iğnenin girdiği yer bile acımasın istiyordu.
Konya’da misafir olduğu handa Hz Mevlâna’yı tanıyanlara, nelerden hoşlanıp hoşlanmadığını sordu. Onlar da “kibar, temiz düzgün giyimli insanlardan hoşlanır” dediler.
Hz Şems en eski elbiselerini giydi, biraz da toza-toprağa bulandı. Ama Hz Şems KONYA’DA MÂNEVÎ BİR HAVA BULAMAMIŞ OLMAKTAN DOLAYI RAHATSIZDI. Konya Selçuklu Devletinin başkenti idi. Hiç kimse ibadetinden sarf-ı nazar değildi, hiç kimse haram işleyemezdi. İslâm disiplini vardı ama ŞEMS’İN ARADIĞI MÂNÂ RAKSI YOKTU.

O sırada dul bir kadın kendisine İNFAK edilen bir ciğeri Şems’in kaldığı hanın yanındaki fırıncıya kızarttırmak istedi. Fırıncı para istedi, kadın ise “param yok, bu ciğer de zaten İNFAK olarak verildi bana, öksüzlerime var onlara götüreceğim” diyerek ciğeri kızartmasını söyledi tekrar.. Fırıncı “ben de odun yakıyorum, para vermeden olmaz” dedi. O zaman Şems hüzünlendi, kadının elinden ciğeri alarak kalbinin üzerine koydu ve cızır cızır dumanları tüttürerek ciğerin iki tarafını da kızarttı. O kızartmadan çıkan bir mânevî rayiha vardı ki KONYA’NIN ATMOSFERİNE MÂNÂ KARIŞMIŞ OLDU. Şems buna çok sevindi
 
İşte, mânâ dediğimiz olay, şeriatın aslıdır. KONYA HALKI İBADETİNİ YAPIYOR, NAMAZINI KILIYOR, ZEKATINI VERİYORDU AMA İNFAK YOKTU… ONUN İÇİN O ATMOSFERDE BİR MÂNEVÎ İLKAH YAPILAMIYORDU. MÂNÂNIN ÖZÜNDEKİ HİKMETİN BİRİSİ BUDUR.
Ertesi gün toza toprağa bulanmış kıyafetiyle Hz Mevlâna’nın evine döneceği yola çıktı. Karşılaştıklarında, Hz Mevlâna’nın atının geminden tutarak, Şems bir nazar attı.
Hz Mevlâna o anda bütün dünyasının yeniden yapılandığını hissetti. Şems’in bu bakışı “Ben kimim” dediği zamanki bakışı değildi. Hz Şems’in en büyük hususiyetlerinden birisi nazarının âşikar oluşudur.

Hz Şems, Hz Mevlâna’ya “söyle bakalım Bâyezid Bestâmi mi daha büyük, Peygamber mi büyük?” diye sordu. Böyle bir soruyu sıradan bir adam soramaz, Bâyezid Bestâmi bir İslam Velîsi, Peygamber ile nasıl kıyas edilir? diyerek, Hz Mevlâna derhal attan indi, ve “elbette bu tartışılmaz. Bâyezid “bana daha çok ver ya Rabbi derken Resulullah ise aman ya Rabbi ben seni hakkıyla bilemedim ben seni anlatamam senin tanıdığın gibi sana hamd ediyorum derdi, tabii Bâyezid bir bardak su gördü, Resulullah deryanın içindeydi” dedi. Bu izah Şems’in çok hoşuna gitti. Ama Hz Mevlâna Bâyezid’i Resulullah’in ayakları dibinde secde ederken gördü ve zaman diliminden atlayarak mânâya geçmekle neler olacağının farkına vardı. Hz Şems’e “misafirim olun” diyerek davet etti. Hz Şems “Sen benim kahrımı çekemezsin” diye cevap verdi. “Olsun elimizden geleni yaparız” diyerek, aldı evinin baş köşesine misafir etti.
 
Bir gün, Hz Şems, Hz Mevlâna’ya “bir testi şarap getir” dedi. Hz Mevlâna “hayhay” diyerek bir Rum meyhanesine gitti. Bir testi şarap istedi. Şarabı aldı cübbesinin kollarının arasına koydu, tam çarşının ortasında testi düştü kırıldı.

O an Hz Mevlâna’nın geçirdiği NEFS FIRTINASINI hesap etmek çok güç… Hadis hocası ve rektör olan bir kişinin şarap testisi taşıması anlaşılamaz… Bütün halk koşup geldiğinde yere dökülen şarap gülsuyuna dönüşmüştü. Bütün çarşı gülsuyu kokuyordu… Hz Mevlâna bir şarap daha almak için şarapçıya gittiğinde şarapçı elini ayağını öperek, kelime-i şahadet getirerek, “Sultanım senden sonra dükkanımdaki bütün şarap küpleri gülsuyu oldu” dedi ve müslüman oldu. Hz Mevlâna büyük bir coşkuyla Hz Şems’in yanına gitti.

Velîler Kur’an emirlerinin önceliklerinde veya sırasında bize yardımcı olurlar mı diye sorarsak; diyelim ki bir insan bir velînin yanına gidip namaza dair bir şey sorar, halbuki Velî biliyordur ki henüz iman-ı kemal etmemiş. “Sen şu namaz işini bir kenara bırak da EVVELA İMANINI TAMAMLA” diyebilir. Bu Kur’an emirlerine tekaddüm değildir. İSLÂMİYETİN ÇEKTİĞİ EZİKLİK İMÂNI BIRAKIP DA İBÂDET KALIBINDA KALMASIDIR. Ne İBADET TERKEDİLEBİLİR, NE İMAN TERKEDİLEBİR. HİÇBİR VELÎ İBADETLERDEN TÂVİZ VEREMEZ. Eski bir şairin güzel bir sözü vardır “Şeriattan kim ki bir taş kaldıra başını oraya koya” der. Sen git üç rekat namaz kıl diyemez. Çünkü Velîlik demek Kur’an’a daha çok âşık olmak demektir.

Zahiri görüntülere verilen önem bakımından mânâ ilimleriyle kelam arasında bir yaklaşım tarzı farklılığı olmaması lazım ama yapanlar var. Bazı kimseler tasavvuf biliyoruz diye kelam ilimlerine soğuk bakmışlardır. Bu tamamen cahilliklerindendir. Kelam ilmi olmadan tasavvuf anlaşılamaz. Bugün kendilerini mürşid sayan bazı kişiler Kur’an’ın mânâsını bilmiyor. Tamamını bilmeyebilir ama bir bütün olarak kavramak şarttır. Yoksa nasıl ders verebilir?

Klâsik tarih bilgimiz içinde, Hz Mevlâna ile Hz Şems’in buluşması çok çeşitli şekilde tanımlanmıştır, ama mânâ ilimleri açısından önemi fevkalâde büyüktür. Çünkü, Hz Şems’in mânâya ait bir ışığı, Hz Mevlâna’nın gönlüne yansıtması alenî olmuş bir olaydır.
 
X