- 30 Mayıs 2007
- 46
- 2
- 36
Gerçekten aklım almıyor.
Aynaya bakıp Çok iğrencim nasıl der bir insan?
Bizi misafir eden bedenimize bunları söylemeye ne hakkımız var?
Yıllardır yaşıyoruz yıllarca daha yaşayacağız.
Ve bedenimiz bizim ihtiyacımız olan herşeyi sağlamaya çalışıyor.
Nasıl bir mantıkla ona kıyıp iğrencim diyebiliyoruz?
Sen
Beni yıllardır misafir eden
Yıllarca daha misafir edecek
Beni somutlaştıran
Aldığım her darbenin acısını benimle çeken
O çok büyük zevk denilen tüm zevkleri yaşamamızı sağlayan
Bana ihtiyaç duyduğum herşeyi yapabilme imkanını sağlayan bedenim
İĞ-RENÇ-SİN!
Nasıl denir bu?
Bedenimiz bize yani misafir ettiği ruhlara hayran!
Çünkü herşey bizim elimizde.
Bedenimizin olan herşeyi değiştirmek bile.
Ve bedenimiz tüm bu sihri hayranlıkla izliyor.
Bir bakıyor ki sarı saçlı olmuş.
Bir bakıyor kızıl.
Hayran kalıyor.
Tanrım ne müthiş bir ruhu misafir ediyorum.Sihirbaz gibi diyor.
En büyük hayranımıza nasıl iğrençsin deriz?
Kırılmaz mı?
Hiç mi üzülmez?
Tüm bunların yanında bizim bedenimize ne kadar ihtiyacımız varsa onun da bize o kadar ihtiyacı var.
Aslında anlatmaya çalıştığım şeyi tam olarak kelimelere dökemiyorum.
Demek istediğim şey
Her insan cinsiyetine bakmaksızın annedir.
Tam olarak bu.
Karnını doyurduğumuz temizlediğimiz üşütmesin diye sıkıca giydirdiğimiz bir bedenimiz var.
Anne ve bebek ilişkisi.
Anne bebeğine yemek yedirir bebeğin karnı doyar ve anne kendisi de doymuş kadar rahatlar.
Biz bedenimize yemek yediririz ; o bizim karnımızı doyurur
Biz bedenimize su içiririz ; o bizim susuzluğumuzu giderir.
Biz gözlerimizi kapatırız ; o bizi uyutur dinlendirir.
Başka bir benzetme yapacak olursak bedenimiz bizim en yakın arkadaşımız.
Başımıza birşey geldiğinde birilerine arayıp haber veriyoruz.
İlk haber verdiğimiz kişiye İlk senin haberin oldu demek çok yanlış değil mi?
Oysa herşeyden ilk haberi olan bedenimiz.
Tüm sırlarımızı bizimle birlikte saklayan
Kırdığımız insanların görünüşümüze ettiği her lafı suçu olmamasına rağmen taşıyan
Evden üşendiğimiz için 5 dakika geç çıkmamız sonucunda yağmur atında yürümek zorunda kaldığımızda bizim hatamız yüzünden ıslanan
ve bizim için bir sürü şeye katlanıp bize küsmeyen bedenimize saygı duymamız çok mu zor?
Bedenimiz bizden başka kimsesi olmayan bir bebek
Ve biz ona her dakika ondan ne kadar nefret ettiğimizi söyleyip duruyoruz.
Oysa o bize muhtaç.
Oysa o bizi çok seviyor.
Ona söylememiz gereken iki kelimelik bir cümle yok mu?
Yalnızca iki kelime
Bize hiçbir şey kaybettirmeyecek iki kelime
Seni
seviyorum
Aynaya bakıp Çok iğrencim nasıl der bir insan?
Bizi misafir eden bedenimize bunları söylemeye ne hakkımız var?
Yıllardır yaşıyoruz yıllarca daha yaşayacağız.
Ve bedenimiz bizim ihtiyacımız olan herşeyi sağlamaya çalışıyor.
Nasıl bir mantıkla ona kıyıp iğrencim diyebiliyoruz?
Sen
Beni yıllardır misafir eden
Yıllarca daha misafir edecek
Beni somutlaştıran
Aldığım her darbenin acısını benimle çeken
O çok büyük zevk denilen tüm zevkleri yaşamamızı sağlayan
Bana ihtiyaç duyduğum herşeyi yapabilme imkanını sağlayan bedenim
İĞ-RENÇ-SİN!
Nasıl denir bu?
Bedenimiz bize yani misafir ettiği ruhlara hayran!
Çünkü herşey bizim elimizde.
Bedenimizin olan herşeyi değiştirmek bile.
Ve bedenimiz tüm bu sihri hayranlıkla izliyor.
Bir bakıyor ki sarı saçlı olmuş.
Bir bakıyor kızıl.
Hayran kalıyor.
Tanrım ne müthiş bir ruhu misafir ediyorum.Sihirbaz gibi diyor.
En büyük hayranımıza nasıl iğrençsin deriz?
Kırılmaz mı?
Hiç mi üzülmez?
Tüm bunların yanında bizim bedenimize ne kadar ihtiyacımız varsa onun da bize o kadar ihtiyacı var.
Aslında anlatmaya çalıştığım şeyi tam olarak kelimelere dökemiyorum.
Demek istediğim şey
Her insan cinsiyetine bakmaksızın annedir.
Tam olarak bu.
Karnını doyurduğumuz temizlediğimiz üşütmesin diye sıkıca giydirdiğimiz bir bedenimiz var.
Anne ve bebek ilişkisi.
Anne bebeğine yemek yedirir bebeğin karnı doyar ve anne kendisi de doymuş kadar rahatlar.
Biz bedenimize yemek yediririz ; o bizim karnımızı doyurur
Biz bedenimize su içiririz ; o bizim susuzluğumuzu giderir.
Biz gözlerimizi kapatırız ; o bizi uyutur dinlendirir.
Başka bir benzetme yapacak olursak bedenimiz bizim en yakın arkadaşımız.
Başımıza birşey geldiğinde birilerine arayıp haber veriyoruz.
İlk haber verdiğimiz kişiye İlk senin haberin oldu demek çok yanlış değil mi?
Oysa herşeyden ilk haberi olan bedenimiz.
Tüm sırlarımızı bizimle birlikte saklayan
Kırdığımız insanların görünüşümüze ettiği her lafı suçu olmamasına rağmen taşıyan
Evden üşendiğimiz için 5 dakika geç çıkmamız sonucunda yağmur atında yürümek zorunda kaldığımızda bizim hatamız yüzünden ıslanan
ve bizim için bir sürü şeye katlanıp bize küsmeyen bedenimize saygı duymamız çok mu zor?
Bedenimiz bizden başka kimsesi olmayan bir bebek
Ve biz ona her dakika ondan ne kadar nefret ettiğimizi söyleyip duruyoruz.
Oysa o bize muhtaç.
Oysa o bizi çok seviyor.
Ona söylememiz gereken iki kelimelik bir cümle yok mu?
Yalnızca iki kelime
Bize hiçbir şey kaybettirmeyecek iki kelime
Seni
seviyorum