Davranış Bozuklukları Panik Annelere

Çocuğumuzda karşılaştığımız huysuzluk, saldırı, şiddet, içe dönüklük, korkaklık, hiperaktiflik, pasiflik, dikkatsizlik, çevreye uyum, utangaçlık, hırçınlık vs birçok sorununuzun paylaşıldığı konular.

okanneci

Aktif Üye
Kayıtlı Üye
12 Mart 2013
52
2
Merhaba.

Okduğum konuların pek çok çoğunda çok bilinçli anneler gördüm.. Ve en ufak bir şeyde panik yapanları da..

Fazla bilgi iyi değildir aslında hiç bir zaman.. Mesela çocuğunuz çamaşır makinasının önünde saatler harcıyo diye otistik sanabilirsiniz.. Bunu paniği ve kabsunu yaşayabilirsiniz.. Her dediğinizi hemen anlamadığını düşünüp mental gerileme sanabilir ve bunun da paniği yaşarsınız.. bebeğin ateşi 39 olur koşa koşa doktorada gidebilrsiniz..

Her yerde yazıyorum.. ben akademik bir anneyim ama kör bir anne olmamaya çalışıyorum.. Ahkam kesme hakkım yok belki.. hani yolun çok başında ve sorunsuzmuş gibi gözüken bir çocuğum var..

Ama fazla teslimiyet bilinçsiz ya da art niyetli birinin eline düşerseniz sadece size değil çocuğunuza zarar verir..

Mesela oğlum doğduktan sonra ilk 20 gün sürekli ağlıyodu.. ne iki saate bir uyanması bildiğiniz yarım saatte bir ayaktaydı.. ne yaptıysak rahatlatamadık. annem "aç bu çocuk" dedi.. yok dinlemedik.. ççünkü sütüm geliyordu.. doktora götürdük hep beraber..
öyle özel bi doktor da bulamamıştık hemen sağlık ocağının doktoruna götürdük.. adam bebeiğimin boğazına baktı.. kızarmış olduğunu ve bu yüzden yemek yiyemediğini söyledi... faranjitimsi bir durum olduğunu :) antibiyotik yazdı.. 20 günlük bebeğe hem de :)

İlaçları almadım bile... yok artık dedim.. 20 günlük bebek zatüre olmadığı sürece antibiyotik verdirmem.. nasıl bi yükleme olur o :S benim aklım almadı ama doktorumuzun aldı sağolsun :) ondan sonra annemi dinlmeye karar verdik.. babası gitti mama aldı.. hazırladık... garibim bir içti o mamayı hem de 30 cc idi hiç unutmam.. küçücük midesini nasıl doldurduysa mis gibi uyudu... hem de 4 saat horlayarak :)

Ben burada biraz hoyratça davranmış olabilirim.. ama örneğin 2 yaş üstündeki çocuklarda konuşma geriliği başladığında aileler panik yapıyorlar hemen.. Çocuklarınıza kitap okuyor musunuz? Özellikle ben gibi yalnız anneler.. Ben 8.5 aylık bebeğime okuyorum mesela kitap.. 2 yaşında olsa da fark etmez.. evde yalnız olduğunuzda komşunuz ya da anneniz bile gelse bellli yaş altındaki çocuklarla konuşacağınız kelimeler bellidir.. siz anlamaz diye düşünürsünüz.. hayal gücünü küçümser ve bir çocuğun büyüyene kadar görsel ve sesli hafızasının bir arada işlediğini bilmez ya da önemsemezsiniz..

Resimli kitaplar alın çocuğunuza mesela.. yani hemen "aman mental sorun" diye doktora koşturmadan evvel.. en azından bir ay deneyin evinizde.. her gün bir ay da iki kitap okuyun ona.. bakalım gelişme kaydedecekmi.. sonra okuduklarınızıonun anlatmasını isteyin.. resimler burada hafıza tetikleyici olacaklar..

Size şunu söyleyeyim.. benim çocuğum olsa bu durumlarda birinin otizm ya da mental demesi için en az 5 uzamana göstermiş olmam gerekir.. birbirini tanımayan ve en az ikisi özel olan..

RAM demeyin bana... maalesef göstermelik hepsi bunların.. çocuk gelişimi ile ilgili 8 - 10 seminer dinlemiş (artık uyuklamaktan ne kadar dinlemişse) amcaların bulunduğu yerler çoğunlukla oralar.. yok abartmıyorum içindeydim biliyorum.. ha tek tük var cidden bu iş için eğitim almış ve çocuk hakkında bilgisi olabilecek.. ama tek tük insanları da RAM açmak için sağa sola gönderiyorlar..

Ondan sonra biz buraya RAM açtık gelin bakalım diyorlar.. Ben matematik öğretmeni RAM danışmanı biliyorum... Benden daha fazla ne bilebilir ya da neye göre karar verebilir ki? Ellerinde bir şablon var ve üstüne bir şeyler katmadıkları için o şablonun duruma göre nasıl esneyebileceğinden habersiz bir çizgi oluşturmuşlar.. "hımm... sarı araba dedim yeşil, yeşil dedim mavi gösterdi.. arabaları da düzenli dizdi... sesleniyorum bakmıyor... otistik.. evet.." zihniyeti ile çocuklarınız değerlendiriliyor çoğunlukla..

Güzel çalışmalar yapılıyor ülkemizde ama bana sorarsanız hali hazırda saadece görünüşte güzeller.. Öncelikle kendinizi geliştirmelisiniz bu konuda.. bir yabancı diliniz yok ise mümkün mertebe TÜrkçe kaynaklara bakın ve herşeyi okuyun ama sadece okuyun.. iki aynı yazı bulup buna inanmak saçmalık olur biraz kusura bakmayın.. çünkü 50 yazı okuyunca bir bakıyorsunuz ki size daha yakın olan 20 farklı durum var ortada..

Körü körüne itaat etmeyin doktorunuza... Sorun... Anlatmak zorunda.. bahsi geçen sizin çocuğunuz.. Uzmanlığının hiç bir önemi yok.. Çok güzel çalışmış uzman olmuş bir yerelre gelmiş ama bana ne? Ben anlayacam benim çocuğuma ne yaptığını, neden yaptığını.. Pek çok anne sadece aşı tarihini bilir mesela.. Ya da sadece ismen hangi aşıyı olacağını bilir bazıları da.. Hayır.. o aşının içinde bin tane mikrop var.. hangi mikroplar var.. neye dikkat etmezsem ne olur.. mesela biliyor musunuz ki çocuğu aşıdan sonra çok giydirmemenin nedeni nedir? ya da bunu size söyeyen doktor oldu mu ? Devrim aşı olduğu zaman ben mümkün olan en soğuk halde tutarım onu.. Ateş çıkması için değil.. :) vücuduna verilen mikroplar bünyesini geçici olarak zayıflatır.. bu da yeterli sıcaklığa sahip ortamda doğumdan kalma kendisinde bulunan virüsleri aktive eder.. Hiç düşünmüş müydünüz bunu? ya da size bunu anlatan doktorunuz olmuş muydu? Sormazsanız olmaz.. İşte anlatmak istediğim bu..

Ben, oğlum 4 aylık olduktan sonra doktorumuza daha sakin yaklaşmaya başladım.. Özel doktorumuz diş jeli yerine rakı önerdi :) kalbimi feth etti.. şimdi kıyamet koparak bir dünya anne belki ama niye çocuğunuzun bünyesine o kadar kimyasal yüklemesi yapıyorsunuz? diye sorucam ben de.. minicik bebeğe, doğal akışında karşılaştığı bir durum için ilaç vermeye ne gerek var? Jel deyip geçmeyin.. ilaç en nihayetinde..

Davranış bozukluklarına dönersek.. Hepsinin temel ve ilk tedavisi ilgi.. "Ben ilgileniyorum" hayır ilgilendiğinizi sanıyorsunuz.. Sistem değiştirin o zaman.. Günde 5 saat mi ayırıyorsunuz çocuğunuza.. 3 saate indirin.. Bir çocuğun yalnız kalmamaya ihtiyacı olduğu kadar yalnız kalmaya da ihtiyacı var buu biliyor muyduuz?

Özellikle 7. aydan sonra her sabah uyandığında (eğer ağlamıyorsa yani bir sıkıntısı yok ise) yatağında geçireceği 15 - 20 dakika çocuğun konuşmasını hızlandırıyor.. Yani size sevimli gelen o tatlı söylenmeler aslında konuşma pratikleri.. ve sizi görünce susar, siz konuşunca da susar.. o yüzden bir 15 dk bırakın çocuğunuzu kendi kendine konuşsun. :) ya da "day day day" larına başladığında "amanin yerim seni" diye üstüne zıplayacağınıza siz de geçin karşısına "day day day" layın ve karşılıklı bir konuşma başlatın.. bebeklerin çıkardıkları sesleri taklit etmek onları konuşmaya sevk eder..

Bunları biliyor muydunuz? :) Ben de bilmiyordum.. ama sorunca öğrendim eşi çocuk doktoru olan bir arkadaşımdan.. kaç kişinin doktoru bunları anlatır? Sormazsanız kimse anlatmaz.. Şunu unutmayn devlet hastanesi de olsa kimse çocuğunuz söz konusu ise sizden daha üstün değildir hiç bir zaman.. Doktoru kızacağı için çocuğunu başka bir doktora götürmekten çekinen aileler var .. Ne demek kızmak? Ben bebeğimi doğururken benimle aynı acıyı mı çekti ki bana traip atma hakkına sahip? :S

Sevgili Anneler..

Sorun... Eğer bu sorunun cevabı size kısa bir tıp dersi anlatmak gibi olacaksa da sorun.. Anlatmak zorundalar.. En azından böylece ne yaptırıyorsunuz, neden yaptırıyorsunuz, neden o ilacı kullanıyorsunuz, neden o teşhis verildi bilginiz olur ve ikna olmama hakkınız doğar köküne kadar..

"Çocuğunuz otistik"
"Neden?"
"Belirtileri öyle"
"Hangi belirtiler"
"İşte davranışları: obsesiflik, asosyallik"

Hadi ya :) obsesiflik sadece otistik çocuklarda mı varmış? :) Her insan obsesiftir.. sadece dozu farklıdır ki bu da dış dünyayı nasıl algıladığı ile ilgilidir.. belki çocuk yalnızlıktan sıkıldı ya da kalbalıktan ve kendine bir oyun icat etti.. arabaları düzgün dizmek, resimlerdeki renkleri belli sıra ile kullanmak, eşyalarına özen göstermek..

Asosyallik; nereden biliyorsunuz çocuğunuzun sadece kendini nasıl ifade edeceğini bilmediği için uzak kaldığını.. ya da sadece yeni insanlarla tanışmaktan korktuğunu.. Kaç kişi neden korktun diye soruyor bebeğine? ama gerçekten soruyor.. "aaa korktun mu annem" diye kucağına almak yerine yere diz çöküp, gözlerinin içine bakıp sevgi ile "neden korktun bebeğim, ben yanındayım bir şey olmayacak biliyorsun ama neden korktuğunu anlat. bunu bilmeye ihtiyacım var" diyor?

Otistik çocukların genellikle belli yetenekleri olur .. mesela en bilinenleri müzik ve matematik.. Oğlum 4 yaşında çamaşır makinasının dönüşünü izliyor diye ödüm kopmaz ama Liszt'in piyano etüdlerini tıkır tıkır çalıyorsa ödüm patlar ve krize girebilirim.. Ne kadar ironik değil mi? :)

İçimi bir dökeyim dedim..

Umarım panik halindeki bir kaç anneye bir yararım dokunmuştur..
 
Son düzenleme:
Tamamen katılıyorum. Zaten problemi fazla kurcalayınca insanın beyni de bulanıyor ve bir müddet sonra en basit konuyu bile algılayamaz hale geliyorsunuz.

Aslında aileler olarak yaptığımız en büyük yanlış, çocuklara uzaylı muamelesi yapmak. Onların da küçük birer insan olduğunu düşünmek, "onun yerinde ben olsam ne yapardım" veya "böyle yapıyorsam, bu tepkiyi veriyorsam derdim ne olabilir?" diye düşünmek çoğunlukla işe yarıyor. Bazen ağlayan bebeğe düz mantıkla yaklaşmak, çoğu karmaşık yöntemden daha çok işe yarıyor.

RAM konusunda ben de dertliyim. Oğlumun dört buçuk yaşında olduğu ve benim onunla iletişim kurmakta büyük zorluklar yaşadığım bir dönemde RAM diye bir şey olduğunu öğrendim. Oğlum normal çocuklar gibi davranmıyordu. Her şeye matematik problemiymiş gibi yaklaşıyor, kendince tek veya iki bilinmeyenli denklemler kuruyordu. Tamam, matematik zekası inanılmazdı ama ben onunla sıradan bir çocuk gibi iletişime geçemiyordum. Dozunu ayarlayamıyordum. Ya söylediklerim fazla basit geliyordu ya da fazla karmaşık. Nihayet RAM'a gittik ve boyumuzun ölçüsünü aldık. Oğlumu bir odaya koyup üç beş soru ve uyaranla test ettiler ve sonuç çok şaşırtıcıydı: NORMAL! vaay oğlum normalmiş. çok sevindik. dedim matematik ilgisi? evet onu biz de fark ettik. İleri bir matematik zekası var. İleride mühendis falan olur maşallah. İşte böyleydi bizim maceramız. Gülsek mi ağlasak mı bilemeden, eşimle birbirimize baka baka döndük evimize.

Biz de çareyi kendimizce araştırmakta, onun yerine kendimizi koymakta bulduk. Fena da etmemişiz. Şimdilik iyi gidiyor işler. Gerçi yeni kardeş bütün planları bozdu ama yeniden eski halimize döneriz diye umuyorum :)

Ben son olarak, kimsenin -yani en azından çok büyük bir çoğunluğun- kötü aile olmadığını düşündüğümü söylemek istiyorum. Kimse kötü anne baba değildir. Yalnızca aklı karışmış, bilgi kirliliği içerisinde her duyduğunu uygulamaya çalışarak kantarın topuzunu kaçırıp sonunda bitap düşmüş anne-baba vardır. O sebeple çok araştırıp çok okumalı ama bilgi süzgecinin deliklerini sık tutmalıyız. Gerisi zaten Allah'a kalmış. İnşallah iyi yapıyoruzdur diye dua etmekten başka bir şey gelmez elimizden.
 
panik anneler başlığı ile yazdıklarınızı okuyunca ben de kendi yaşantılarımdan bir şeyler paylaşmak istedim ki; belki birilerinin panik hallerine sakinlik veren bir fısıltı olabilirim. ben bir süre çeşitli davranış problemleri yaşayan çocuklarla çalışmıştım ve en çok dikkatimi çeken grup otizmli öğrenciler olmuştu. Onlara yardım etmeye çalışarak geçen zamanımın, ben farkında dahi olmadan içimde derin korkular yarattığını çok sonra anladım. oğlum doğduktan sonra ciddi bir gözlemle belirtileri elemeye başldım:) Ancak benim gelişim beklentim onun gösterdiğinin oldukça ilerisindeydi. 3 ayı bitirdi ben deli gibi adıyla çağırımaya başladım,bakıyor mu acaba diye. göz temasını zayıf bulup, gözlerini yakalamak için eğilip büzüldüğüm çok oldu:) Bir de öyle sakin bir bebekti ki oğluşum, aynı ayında bir akrabamızın oğlu(yok mu şu akrabalar)çırpınır, ağlar, çoşkulu tepkiler gösterirken, benim bebeğimin herkesinde fazlasıyla dikkatini çeken sakin hali vardı. Ses çıkarsın, gülsün diye o kadar efor sarfederdim ki yorulurdum. Etraftakiler senin ki niye böyle sakin , çok tepkisiz dedikçe içime saplanan bıçakla birlikte teşhisimde giderek netleşirdi. Ben bebeğim 6 aylıkken koyduğum teşhisten emin olup ağladığım geceleri bilirim. bir yaşına girmesiyle de nadiren parmak ucunda yürüdüğünü farkettim ki nasıl bir dehşet hali, üstüne üstlük yaşıtlarına karşı karkak ve çekingen tepkiler vermeye başladı, tabi ben hemen bir adım geresinde izlemedeyim. En korkuncu da ters el sallaması idi ki bu da belirtiler arasındaydı. o öyle bir endişe ve panik bir hal ki her belirti kolaylıkla korktuğunuz duruma yorulabiliyorken, benim elimdeki kanıtlar da giderek güçleniyordu sanki ve her sabah yeni bir gözlem süreci olarak dayanılmaz bir ağırlıkta başlıyordu. Çok uzatmadan sonuca gelirsek oğlum 2 yaşına gelmeden konuşmaya başladı, şimdi 28 aylık inanın abartmıyorum ard arda 4 kelimeli 3-4 cümleyi arda arda kuruyor, (anne alt komşu dışarı çıkmış bizde gidelim skutır! sürecem. Anne sen içeri git ben iş karıştıracam:)) gibi. Artık çok da sakin olduğunu söyleyemeyeceğim. Allahıma şükürler olsun hareketli, sevgi dolu, sağlıklı mutlu bir çocuğum var. konunun uzmanı olmama rağmen endişelerimin beni ne hale getirdiğini ben bilirim. Bir annenin evladına olan sevgisinin değişemezliğini ve özel çocuklara sahip anneların ne kadar güçlü ve özel olduğunu da tahmin edebiliyorum. Allah hepsinin yardımcısı olsun.
değerli annlere de tavsiyem çok bilmeyin:) Her çocuk kendine özgü bir birey. Endişelenmeyin, sevin, gülün eğlenin. Yavrularınızla birlikte sağlıklı, huzurlu mutlu günleriniz olsun.
 
Ben panik anneyim beni panik anneliğe sevkeden de internet araştırmacılığım
çocuğumun eğlencelerinin içine ettiğim olmuyor değil yada doktorun verdiği ilacı sorgulamadan paniğim yüzünden gereksiz ilaç kullandığımda oldu
ama cehalet mutluluktur anatemasına katılmıyorum
 
Ben panik anneyim beni panik anneliğe sevkeden de internet araştırmacılığım
çocuğumun eğlencelerinin içine ettiğim olmuyor değil yada doktorun verdiği ilacı sorgulamadan paniğim yüzünden gereksiz ilaç kullandığımda oldu
ama cehalet mutluluktur anatemasına katılmıyorum

Siz anatemayı kaçırmışsınız :) Cehalet mutluluktur demiyorum.. bilgi kirliliği sıkıntı olur diyorum.. hem size hem çocuğunuza .. :) Ben de panik yapıyorum ama çocuğuma pank sebebi ile hiç de gereksiz ilaç vermişliğim yok çok şükür.. Bilgi kirliliğinin içine daldığınızda farkı ayırmazsanız bu çocuğun ileriki yaşlarında katlanarak artar.. şimdi panikten gereksiz ilacı yığarsınız ufaklığın bünyesine yarın öbür gün panikten okul kapılarında beklemye başlarsınzı mesela :) Yine de siz kendi çocuğunuz için doğrusunu bilirsiniz mutlaka.. Ancak benim yazdıklarımı eleştirirken dikkatli anlamlandırmanızı tercih ederim :)

Sağlıcakla kalın :)
 
Siz anatemayı kaçırmışsınız :) Cehalet mutluluktur demiyorum.. bilgi kirliliği sıkıntı olur diyorum.. hem size hem çocuğunuza .. :) Ben de panik yapıyorum ama çocuğuma pank sebebi ile hiç de gereksiz ilaç vermişliğim yok çok şükür.. Bilgi kirliliğinin içine daldığınızda farkı ayırmazsanız bu çocuğun ileriki yaşlarında katlanarak artar.. şimdi panikten gereksiz ilacı yığarsınız ufaklığın bünyesine yarın öbür gün panikten okul kapılarında beklemye başlarsınzı mesela :) Yine de siz kendi çocuğunuz için doğrusunu bilirsiniz mutlaka.. Ancak benim yazdıklarımı eleştirirken dikkatli anlamlandırmanızı tercih ederim :)

Sağlıcakla kalın :)


O zaman bilgi kirliliği mutluluktur anatemasına katılmıyorum diyeyim

bilgi kirliliği diye birşey söz konusu olamaz zaten insan araştırır öğrenir anca öğrenincede şu bahsettiğiniz panik durumlardan uzaklaşır

doktorun verdiği antibiyotiğin gereksiz olduğuna veya 39 ateşle dr gidip gidemeyeceeğine sözüm ona "BİLGİ KİRLİLİĞİ" edinmeden değil bilgi fazlanız varsa karar verebilirsiniz.
 
paylaşımınız için çok teşekkürler bende fazlasıyla panik biriyim hem anne olarak hemde kişilik olarak herşeyi büyütürüm elimde olmadan. yazınız çok hoşuma gitti nette yaptığım araştırmalar sonucu belkide hiçbişeyi olmayan yavrum sırf konuşmuyor etmiyor diye otizmlimi diye düşünmeye başladım bunun üzerine doktor sitesine sorduğum sorudada ''yaygın gelişimsel bozukluk uyaran eksikliği aşırı tvye maruz kalma'' teşhisi koydular bu beni iyice panikletti ve bi doktora göstermeye karar verdim randevu henüz alamadım ama alır almaz en kısa zamanda götürüp göstereceğimki bu panikten kurtulayım. bu kadar fazla araştırma yapmak nette dolaşmak gerçekten insanın kafasını bulandırıyor. Allah bütün evlatlarımızı korusun dermansız dert vermesin
 
O zaman bilgi kirliliği mutluluktur anatemasına katılmıyorum diyeyim

bilgi kirliliği diye birşey söz konusu olamaz zaten insan araştırır öğrenir anca öğrenincede şu bahsettiğiniz panik durumlardan uzaklaşır

doktorun verdiği antibiyotiğin gereksiz olduğuna veya 39 ateşle dr gidip gidemeyeceeğine sözüm ona "BİLGİ KİRLİLİĞİ" edinmeden değil bilgi fazlanız varsa karar verebilirsiniz.

Gene anklamamışsınız :) Bilgi kirliliği mutluluktuır demedim hiç bir yerde.. Sanırım doğru şekilde anlamlandıramıyorsunuz yazdıklarımı..

Ben, internette herşeyi okuyup, her durumu kendi çocuğuna yakıştırma yapma durumundan bahsediyorum biraz da .. Tabii ki siz istediğiniz şekilde davranabilirsiniz.. Yazım siz de niye bu kadar sıkıntı yarattı anlamadım :) Farkındaysanız konuya itirazı olan bir tek siz varsınız.. Bir çeşit sivrilme çabası herhalde anlayamadım tam olarak :))

Siz doktor değilsiniz ben de doktor değilim.. Pek çok doktor olmayan anne de basit semptomları internette araştırmaya başladığnda, o semptomlara uygun bir dünya hastalık ve sorun ile karşılaşıyor.. İşte bu bilgi kirliliğidir ve gerek yoktur.. Bilinmesi gereken basit şeyler şunlardır.. Çocukların ateşi çıkar.. 39 derece ateş bebek için çok normaldir.. zaten metabolizmaları hızlı olduğu için vücut sıcaklıkları bir yetişkinden fazladır.. 39 drece ateş için bebeği ilaca boğmaya ihtiyaç yoktur.. ama bebeklerde ateş diye aratırsanız memnjite kadar varan bir dünya hastalık bulursunuz bu da paniklemenize yok açar.. bunoktada sakin kalıp mantıklı düşünmek ve "bilgi kirliliğinden uzak durmak gerekir.."

Bu örnek sadece yazımdaki bir bölüm için, sizin anlayabilmeniz adına tasarlandı.. Artık bu örnekten sonra da anlamıyorsanız benim yazabileceğim bir şey kalmıyor.. Sizin fikriniz size benim fikrim bana.. Herkes fikirlerini paylaşıyor.. beğenmediyseniz konumu karşı tez yazar, internette çok fazla araştırma yapmanın bilgi kirliliği olmadığını ve gerekliliklerini anlatırsınız mesela :)

Kısacası, açmış olduğum konuda sebepsiz ve mantıksız bir mesaj yarışı başlatmış olmanızı anlayamıyorum.. İlgi çekmek istiyorsanız daha popüler kounlar var.. :)

İyi forumlar dilerim..
 
paylaşımınız için çok teşekkürler bende fazlasıyla panik biriyim hem anne olarak hemde kişilik olarak herşeyi büyütürüm elimde olmadan. yazınız çok hoşuma gitti nette yaptığım araştırmalar sonucu belkide hiçbişeyi olmayan yavrum sırf konuşmuyor etmiyor diye otizmlimi diye düşünmeye başladım bunun üzerine doktor sitesine sorduğum sorudada ''yaygın gelişimsel bozukluk uyaran eksikliği aşırı tvye maruz kalma'' teşhisi koydular bu beni iyice panikletti ve bi doktora göstermeye karar verdim randevu henüz alamadım ama alır almaz en kısa zamanda götürüp göstereceğimki bu panikten kurtulayım. bu kadar fazla araştırma yapmak nette dolaşmak gerçekten insanın kafasını bulandırıyor. Allah bütün evlatlarımızı korusun dermansız dert vermesin

Asıl ben teşekkür ederim . :) Panik yapmanıza gerek yok.. RAM'lar ve benzeri kuruluşlar pek çok bisit durumu bile otizm olarak değerlendirebiliyor.. Ufaklık tam olarak kaç yaşında bilmiyorum ama mesela benim bebeğiminde kouşmak için yoğun bir çabası yok.. 14.5 aylık oldu şu anda.. gerçi ben sebebini biliyorum.. İki dil aynı anda öğretmeye çalışıyoruz evde :) ve tahminen 2.5 3 yaşıdan evvel de konuşmaya başlamayacak düzgün şekilde.. Televizyon tabii ki bu durumu etkiler.. Aslında işin özü şu; canı sıkılmayan çocuk sakin oturur:) Eğer oyalanabileceği ve sürekli ilgisini çekebileceği bir şey varsa elinin altında (ki televizyon buna çok iyi örnektir) neden konuşmaya ihtiyacı olsun ki? özellikle isteklerini bir şekilde ifade ediyor ve istekleri yerine geitriliyorsa :)

Benim oğlum hala suyunu kendi içmiyor mesela.. biberon ya da bardak fark etmez.. sürekli şekilde bizim elimizden içiyordu.. ancak bu aralar oyun saatleri için bir biberon edindik.. plastik ve odanın ortasına bırakıyorum.. önceleri ağlayıp sızlıyodu.. şimdi biberonu yere devirip su içmeye çalışıyor.. :) tabii ki eziyet etmiyorum gidip yardım ediyorum ama yavaş yavaş su istediğinde kendi başının çaresine bakmayı öğrendi.. ağlama ya da mızırdanma aşamasını geçtik yani . şimdi sırada bibronu havaya dikme kaldı :)

eğer bebeğiniz 2.5 3 uyaşın üstünde ise belki siz de aynısı yapabilirsiniz.. konuşmaya teşvik edin derim ben.. oğlumdan 7 ay büyük bir yiğeniv ar.. iki ay öncesine kadar istediği herşeyi parmakla gösteriyordu.. annem ve kardeşim "ehh" dediler en sonunda.. ne istediğini söyleyene kadar istediği şeyi vermediler.. şimdi "teyzem" diye oralarda geziyor :)

Doktora mutlaka götürün..içinize dert olmasın.. fakat belli yaş altındaki çocukların normal gelişimden biraz daha geç gösterdikleri gelişimler yüzünden yaftalanmasını ben pğek kabullenemiyorum.. doktora evdeki tüm durumu olduğu gibi anlatın ve mümkünse bir de pedagog ile görüşün..

Canınızı sıkmayın.. :) 10 sene sonra sizi beni tanımaycaklar biliyorsunuz :)) şimdiki sıkıntılarımız o zamanki sıkıntılarımızın yanında mumla aranılacak hale gelecek :)

herşey gönlünüzce olsun.. :)
 
Asıl ben teşekkür ederim . :) Panik yapmanıza gerek yok.. RAM'lar ve benzeri kuruluşlar pek çok bisit durumu bile otizm olarak değerlendirebiliyor.. Ufaklık tam olarak kaç yaşında bilmiyorum ama mesela benim bebeğiminde kouşmak için yoğun bir çabası yok.. 14.5 aylık oldu şu anda.. gerçi ben sebebini biliyorum.. İki dil aynı anda öğretmeye çalışıyoruz evde :) ve tahminen 2.5 3 yaşıdan evvel de konuşmaya başlamayacak düzgün şekilde.. Televizyon tabii ki bu durumu etkiler.. Aslında işin özü şu; canı sıkılmayan çocuk sakin oturur:) Eğer oyalanabileceği ve sürekli ilgisini çekebileceği bir şey varsa elinin altında (ki televizyon buna çok iyi örnektir) neden konuşmaya ihtiyacı olsun ki? özellikle isteklerini bir şekilde ifade ediyor ve istekleri yerine geitriliyorsa :)

Benim oğlum hala suyunu kendi içmiyor mesela.. biberon ya da bardak fark etmez.. sürekli şekilde bizim elimizden içiyordu.. ancak bu aralar oyun saatleri için bir biberon edindik.. plastik ve odanın ortasına bırakıyorum.. önceleri ağlayıp sızlıyodu.. şimdi biberonu yere devirip su içmeye çalışıyor.. :) tabii ki eziyet etmiyorum gidip yardım ediyorum ama yavaş yavaş su istediğinde kendi başının çaresine bakmayı öğrendi.. ağlama ya da mızırdanma aşamasını geçtik yani . şimdi sırada bibronu havaya dikme kaldı :)

eğer bebeğiniz 2.5 3 uyaşın üstünde ise belki siz de aynısı yapabilirsiniz.. konuşmaya teşvik edin derim ben.. oğlumdan 7 ay büyük bir yiğeniv ar.. iki ay öncesine kadar istediği herşeyi parmakla gösteriyordu.. annem ve kardeşim "ehh" dediler en sonunda.. ne istediğini söyleyene kadar istediği şeyi vermediler.. şimdi "teyzem" diye oralarda geziyor :)

Doktora mutlaka götürün..içinize dert olmasın.. fakat belli yaş altındaki çocukların normal gelişimden biraz daha geç gösterdikleri gelişimler yüzünden yaftalanmasını ben pğek kabullenemiyorum.. doktora evdeki tüm durumu olduğu gibi anlatın ve mümkünse bir de pedagog ile görüşün..

Canınızı sıkmayın.. :) 10 sene sonra sizi beni tanımaycaklar biliyorsunuz :)) şimdiki sıkıntılarımız o zamanki sıkıntılarımızın yanında mumla aranılacak hale gelecek :)

herşey gönlünüzce olsun.. :)

tavsiyelerinize çok teşekkür ederim muhakkak deneyeceğim bu arada kızım henüz 2 yaşında yani 25 aylık. aynen anlattığınız gibi suyu kendi içemiyor daha doğrusu biz vermiyoruz eline çünkü heryeri su yapıyor su ile oynamayı çok seviyor :) bişey isterken ıhh ıhh diye ya parmağıyla gösteriyor yada elimizden tutup götürüyor anlamayıncada kızıyor ağlıyor :) göz temasımız çok güzel algılamada hiç problemimiz yok herşeyi anlıyor istediğimiz şeyleri getiriyor yapbozlarını yapabiliyor şekilleri yerlerine sokabiliyor oyuncak bebeklerini biberonla kaşıkla besliyor eliyle bay bay yapıp öpücük atıyor telefona alo diyor herkesin telefonu tanıyor kiminki çalarsa ona götürüyor şarkılarda ritim tutuyor sallanıyor topa elle yada ayakla vurabiliyor. konuşmaya gelince cümle yok tek kelimede hala anne baba dede pepe teyze abi abla mama süte düt suya buu vs.. bide bişey isteyince ver annecim bana diyince meemem (vermem) diyor kaç yaşında diyince 1 diye öğretmiştik hala biiyy (1) diyor. canı isterse sorduğumuzda gözlerini kulaklarını burnunu ağzını ellerini ayaklarını gösteriyor. bide kendi dilince bişeyler konuşuyor aslında ama anlaşılmıyor. aklıma gelenler bunlar. beni endişelendiren bazen parmak uçlarında yürüyor gerçi şımarıklık gibide geliyor ama yinede içim rahat deil bide dışarıya çıkınca sevinçten olsa gerek çığlık atıyor. umarım bi sorun yoktur tvnin bu kadar zararlı olduğunu hiç bilmiyordum bilsem yavrumu kocagün tv karşısında oturtmazdım :KK43: park bahçe kalabalık ortamlara sık sık götürürdüm bizim durumumuzda böyle allah hepimizin yardımcısı olsun..
 
Son düzenleme:
tavsiyelerinize çok teşekkür ederim muhakkak deneyeceğim bu arada kızım henüz 2 yaşında yani 25 aylık. aynen anlattığınız gibi suyu kendi içemiyor daha doğrusu biz vermiyoruz eline çünkü heryeri su yapıyor su ile oynamayı çok seviyor :) bişey isterken ıhh ıhh diye ya parmağıyla gösteriyor yada elimizden tutup götürüyor anlamayıncada kızıyor ağlıyor :) göz temasımız çok güzel algılamada hiç problemimiz yok herşeyi anlıyor istediğimiz şeyleri getiriyor yapbozlarını yapabiliyor şekilleri yerlerine sokabiliyor oyuncak bebeklerini biberonla kaşıkla besliyor eliyle bay bay yapıp öpücük atıyor telefona alo diyor herkesin telefonu tanıyor kiminki çalarsa ona götürüyor şarkılarda ritim tutuyor sallanıyor topa elle yada ayakla vurabiliyor. konuşmaya gelince cümle yok tek kelimede hala anne baba dede pepe teyze abi abla mama süte düt suya buu vs.. bide bişey isteyince ver annecim bana diyince meemem (vermem) diyor kaç yaşında diyince 1 diye öğretmiştik hala biiyy (1) diyor. canı isterse sorduğumuzda gözlerini kulaklarını burnunu ağzını ellerini ayaklarını gösteriyor. bide kendi dilince bişeyler konuşuyor aslında ama anlaşılmıyor. aklıma gelenler bunlar. beni endişelendiren bazen parmak uçlarında yürüyor gerçi şımarıklık gibide geliyor ama yinede içim rahat deil bide dışarıya çıkınca sevinçten olsa gerek çığlık atıyor. umarım bi sorun yoktur tvnin bu kadar zararlı olduğunu hiç bilmiyordum bilsem yavrumu kocagün tv karşısında oturtmazdım :KK43: park bahçe kalabalık ortamlara sık sık götürürdüm bizim durumumuzda böyle allah hepimizin yardımcısı olsun..



Daha ne yapsın annesi :)) Sadece cümle kuramıyor diye ve parmak ucunda yürüyor diye panik yapılmaz ki :)) Siz bunları anlatınca ben daha da rahatladım.. Nolur sakin olun.. Tamam kabul ediyorum otizminde belirli seviyeleri var ama bir çocuk cümle kurmıyor ve parmak ucunda yürüyor diye panik yapılmaz.. Ben çok az "yalnız" büyüyen bebeğin yabancıuların yanında delirmediğini gördüm :) Benim oğlumu anlattım size sanırım.. o da çıldırıyor yabancı birini görünce :)

Parmak ucunda yürüme işine gelince.. ayakkabı giydiriyor musunuz ufaklığa ? :) ev de yani terlik ya da ev ayakkabısı değil baya bir sokak ayakkabısı giydirmeyi deneyin ... sert ayakkabılarda parmak ucunda yürümeleri zorlaşıyor.. biz mesela ayakkabı ile geziyoruz evde.. beim oğlumda aynı şeyi yapıyordu çünkü..

Çocukların hangi yaşta ne yaptıkları belli olmuyor.. ben 9 aylıkken bezi bırakmışım, konuşuyor muşum bıdır bıdır.. yani acıktım yemek yiyelim, anne oraya gidelim,, bana süt ver.. bir dünya cümle kuruyormuşum ve tabii ki bırakın yürümeyi koşuyormuşum :) Şimdi bu duruma göre benim oğlum hiç normal değil.. 14.5 aylık oldu adam ancak mamm mamm mamm ama herşey mamm :))

Bence kızınıza şarkı öğretmeye çalışın.. bir sürü kolay melodili çocuk şarkısı var.. "kırmızı balık" mesela ya da "pazara gidelim".. biraz da şarkıları söylerken hareketlerini yapın mümkün olduğunca ki ilgisini çeksin.. böylece şarkıda da olsa cümle kurmaya başlayacaktır.. en azından iletişim kurmaya başladığını anlayacak ve bu da hoşuna gidecektir ki zaten gayet güzel şekilde derdini anlatıyormuş :)

Bir hafta kadar her gün yarım saat şarkı çalışın ve bakalım neler olacak :)

Bana tekrar sonucu söylerseniz ufaklığın verdiği tepkiye göre başka çalışmalar hazırlayabilirim :)

Şimdiden kolay gelsin ve lütfen kocaman öpün o yarmaz meleği benim için.. :)

(biberon ile su macerasına gelince.. az evvel 3'lü koltuğumuz iptal oldu aynı sebepten.. su ile oynamayı çok seviyoruz ve içmek yerine dökmekle daha çok ilgileniyoruz :) hepimiz de var yani o haydutlardan :)) )
 
Daha ne yapsın annesi :)) Sadece cümle kuramıyor diye ve parmak ucunda yürüyor diye panik yapılmaz ki :)) Siz bunları anlatınca ben daha da rahatladım.. Nolur sakin olun.. Tamam kabul ediyorum otizminde belirli seviyeleri var ama bir çocuk cümle kurmıyor ve parmak ucunda yürüyor diye panik yapılmaz.. Ben çok az "yalnız" büyüyen bebeğin yabancıuların yanında delirmediğini gördüm :) Benim oğlumu anlattım size sanırım.. o da çıldırıyor yabancı birini görünce :)

Parmak ucunda yürüme işine gelince.. ayakkabı giydiriyor musunuz ufaklığa ? :) ev de yani terlik ya da ev ayakkabısı değil baya bir sokak ayakkabısı giydirmeyi deneyin ... sert ayakkabılarda parmak ucunda yürümeleri zorlaşıyor.. biz mesela ayakkabı ile geziyoruz evde.. beim oğlumda aynı şeyi yapıyordu çünkü..

Çocukların hangi yaşta ne yaptıkları belli olmuyor.. ben 9 aylıkken bezi bırakmışım, konuşuyor muşum bıdır bıdır.. yani acıktım yemek yiyelim, anne oraya gidelim,, bana süt ver.. bir dünya cümle kuruyormuşum ve tabii ki bırakın yürümeyi koşuyormuşum :) Şimdi bu duruma göre benim oğlum hiç normal değil.. 14.5 aylık oldu adam ancak mamm mamm mamm ama herşey mamm :))

Bence kızınıza şarkı öğretmeye çalışın.. bir sürü kolay melodili çocuk şarkısı var.. "kırmızı balık" mesela ya da "pazara gidelim".. biraz da şarkıları söylerken hareketlerini yapın mümkün olduğunca ki ilgisini çeksin.. böylece şarkıda da olsa cümle kurmaya başlayacaktır.. en azından iletişim kurmaya başladığını anlayacak ve bu da hoşuna gidecektir ki zaten gayet güzel şekilde derdini anlatıyormuş :)

Bir hafta kadar her gün yarım saat şarkı çalışın ve bakalım neler olacak :)

Bana tekrar sonucu söylerseniz ufaklığın verdiği tepkiye göre başka çalışmalar hazırlayabilirim :)

Şimdiden kolay gelsin ve lütfen kocaman öpün o yarmaz meleği benim için.. :)

(biberon ile su macerasına gelince.. az evvel 3'lü koltuğumuz iptal oldu aynı sebepten.. su ile oynamayı çok seviyoruz ve içmek yerine dökmekle daha çok ilgileniyoruz :) hepimiz de var yani o haydutlardan :)) )

tekrar merhaba :KK66:

yazdıklarınız içime su serpti inanın çok teşekkürler ilgiyle okuyup cevapladığınız için. ev içinde terlik giydiriyoruz ama fazla tutmuyor çıkartıyor aklı esince yine giyiyor o şekilde ayakkabıyıda deneriz mutlaka gerçi çok fazla parmak ucunda yürümüyor ama dediğim gibi bazen şımarıklık yapıyor gibi geliyor bana. şarkı konusuna gelince bildiğim okul şarkılarından söylüyorum gözümün içine bakıyor gülümseyerek dinliyor bide kitap okumaya başlayacağım yakında. televizyon hayatımızdan çıktı ama şükürler olsunki eksikliğini çokta aramıyor oyuncaklarıyla güzel oynuyor. resimli kitaplardan hayvan isimleri öğremeye çalışıyorum anlıyor gibi ama söyleyemiyor sadece kuş nerde dediğimde kuşun olduğu sayfayı açıyor :) oyuncakları arasından ineğini ördeğini istediğimde tek tek getiriyor :) dün uykusu gelmişti pijamalarını getirdi bana giy giy diyor :) yemek yiyeceğimiz zaman masaya gelip sandalye yanında otu otu diyor oturmak istiyor. aklıma gelenleri sizinle paylaşıyorum yine aklıma geldikçe ve söylediklerinizide uyguladıkça yazarım tabi yorum yapmanız beni memnun ediyor. allah sizede yardım etsin annelik zor zanaat :)
 
bu arada küçüklüğünden bu yana fazla kalabalık ortama girmedi kuzucum annem baktığı için çoğunlukla evdeydi o yüzden bi misafirliğe gittiğimizde çok yabancı seçiyor kimseye gitmiyor ağlıyor kendini sevdirmiyor gerçi bende biraz utangaç sıkılgan biriyim genetikte olabilir eşimde çok fazla konuşmaz hatta kayınvalidem eşimin geç konuştuğunu söylüyor. yalnız aklıma takılan bişey var birbuçuk yaşlarında daha fazla kelime biliyor söylüyordu sonra televizyona aşırı yoğunlaştı ve söylediği birçok kelimeyi bıraktı bu durum sizce normalmi? bide radyo açsam arada hareketli şarkıları çok seviyor onları dinlemesi olumsuz etkilermi?
 
tekrar merhaba :KK66:

yazdıklarınız içime su serpti inanın çok teşekkürler ilgiyle okuyup cevapladığınız için. ev içinde terlik giydiriyoruz ama fazla tutmuyor çıkartıyor aklı esince yine giyiyor o şekilde ayakkabıyıda deneriz mutlaka gerçi çok fazla parmak ucunda yürümüyor ama dediğim gibi bazen şımarıklık yapıyor gibi geliyor bana. şarkı konusuna gelince bildiğim okul şarkılarından söylüyorum gözümün içine bakıyor gülümseyerek dinliyor bide kitap okumaya başlayacağım yakında. televizyon hayatımızdan çıktı ama şükürler olsunki eksikliğini çokta aramıyor oyuncaklarıyla güzel oynuyor. resimli kitaplardan hayvan isimleri öğremeye çalışıyorum anlıyor gibi ama söyleyemiyor sadece kuş nerde dediğimde kuşun olduğu sayfayı açıyor :) oyuncakları arasından ineğini ördeğini istediğimde tek tek getiriyor :) dün uykusu gelmişti pijamalarını getirdi bana giy giy diyor :) yemek yiyeceğimiz zaman masaya gelip sandalye yanında otu otu diyor oturmak istiyor. aklıma gelenleri sizinle paylaşıyorum yine aklıma geldikçe ve söylediklerinizide uyguladıkça yazarım tabi yorum yapmanız beni memnun ediyor. allah sizede yardım etsin annelik zor zanaat :)

AH annesi ya :) benim oğlum yürümeye başlasın diye gözünün içine bakıyorum ben :)) Senin güzel kızın daha ne yapsın ki :) Şu televizyon kapatma işi iyi olmuş .. ama ben komple kapatmıyorum mesela.. internetten BAbay Einstein ve Brany Baby indirdim.. tamam ingizilice belki ama (gerçi ben ignilizce öğretiyorum oğluma iki dil gidiyoruz ama) ağırlıklı klasik müziklerin çalındığı ve çocukların ilgisini çekecek programlar.. belki günde bier bölüm izletebilirsiniz.. Bir zararı olacağını düşünmüyorum .. aksine içlerindeki klasik müziklerin faydası bile olabilir :)

Şarkıları drama ile yapın mutlaka.. yani şarkı sözlerinde geçen hikayelere göre el kol hareketleri yapın :) ve onun da yapmasını isteyin.. bu birlikte yapacğınız bir aktivite olacak. bu gün sizinle hareketleri yaparken yarın söylemek de isteyecek :)) çok fazla şarkı dğeiştirmeyin.. mesela haftada bir şarkı değiştirin bir hafta boyunca aynı iki şarkı ile devam edin :)) bir deneyin bakalım :)

Ayrıca ne demek.. deneyimlerimizi bilgimizi paylaşa paylaşa büyütücvez bu canavarları :))
 
AH annesi ya :) benim oğlum yürümeye başlasın diye gözünün içine bakıyorum ben :)) Senin güzel kızın daha ne yapsın ki :) Şu televizyon kapatma işi iyi olmuş .. ama ben komple kapatmıyorum mesela.. internetten BAbay Einstein ve Brany Baby indirdim.. tamam ingizilice belki ama (gerçi ben ignilizce öğretiyorum oğluma iki dil gidiyoruz ama) ağırlıklı klasik müziklerin çalındığı ve çocukların ilgisini çekecek programlar.. belki günde bier bölüm izletebilirsiniz.. Bir zararı olacağını düşünmüyorum .. aksine içlerindeki klasik müziklerin faydası bile olabilir :)

Şarkıları drama ile yapın mutlaka.. yani şarkı sözlerinde geçen hikayelere göre el kol hareketleri yapın :) ve onun da yapmasını isteyin.. bu birlikte yapacğınız bir aktivite olacak. bu gün sizinle hareketleri yaparken yarın söylemek de isteyecek :)) çok fazla şarkı dğeiştirmeyin.. mesela haftada bir şarkı değiştirin bir hafta boyunca aynı iki şarkı ile devam edin :)) bir deneyin bakalım :)

Ayrıca ne demek.. deneyimlerimizi bilgimizi paylaşa paylaşa büyütücvez bu canavarları :))

:)) kesinlikle çok doğru paylaşmak çok faydalı bencede. benimki malesef pepe ve reklam delisi onları görünce ekrana kilit olur o yüzden açmamak en güzeli çünkü sonra kapatmak çok zor oluyor kendini yerlere atıyor :KK43: şarkı olarak zaten fazla bildiğim yok bu aralar daha dün annemizin şarkısını söylüyorum haftayada küçük kurbağayı söylerim sonrası için ezber yapmam lazım unutmuşum çünkü okul şarkılarını :) görüşmek üzere :KK66:
 
Gene anklamamışsınız :) Bilgi kirliliği mutluluktuır demedim hiç bir yerde.. Sanırım doğru şekilde anlamlandıramıyorsunuz yazdıklarımı..

Ben, internette herşeyi okuyup, her durumu kendi çocuğuna yakıştırma yapma durumundan bahsediyorum biraz da .. Tabii ki siz istediğiniz şekilde davranabilirsiniz.. Yazım siz de niye bu kadar sıkıntı yarattı anlamadım :) Farkındaysanız konuya itirazı olan bir tek siz varsınız.. Bir çeşit sivrilme çabası herhalde anlayamadım tam olarak :))

Siz doktor değilsiniz ben de doktor değilim.. Pek çok doktor olmayan anne de basit semptomları internette araştırmaya başladığnda, o semptomlara uygun bir dünya hastalık ve sorun ile karşılaşıyor.. İşte bu bilgi kirliliğidir ve gerek yoktur.. Bilinmesi gereken basit şeyler şunlardır.. Çocukların ateşi çıkar.. 39 derece ateş bebek için çok normaldir.. zaten metabolizmaları hızlı olduğu için vücut sıcaklıkları bir yetişkinden fazladır.. 39 drece ateş için bebeği ilaca boğmaya ihtiyaç yoktur.. ama bebeklerde ateş diye aratırsanız memnjite kadar varan bir dünya hastalık bulursunuz bu da paniklemenize yok açar.. bunoktada sakin kalıp mantıklı düşünmek ve "bilgi kirliliğinden uzak durmak gerekir.."

Bu örnek sadece yazımdaki bir bölüm için, sizin anlayabilmeniz adına tasarlandı.. Artık bu örnekten sonra da anlamıyorsanız benim yazabileceğim bir şey kalmıyor.. Sizin fikriniz size benim fikrim bana.. Herkes fikirlerini paylaşıyor.. beğenmediyseniz konumu karşı tez yazar, internette çok fazla araştırma yapmanın bilgi kirliliği olmadığını ve gerekliliklerini anlatırsınız mesela :)

Kısacası, açmış olduğum konuda sebepsiz ve mantıksız bir mesaj yarışı başlatmış olmanızı anlayamıyorum.. İlgi çekmek istiyorsanız daha popüler kounlar var.. :)

İyi forumlar dilerim..

Çok ayıp gerçekten bu nasıl bir ifade şeklidir
"İlgi çekmek istiyorsanız daha popüler kounlar var.. :) " şeklinde cevabınızı kendinize yakıştırdıysanız ne mutlu size.
Görüşlerinize katılmadım diye "sivrilme çabası" şeklinde değerlendirip "Yazım siz de niye bu kadar sıkıntı yarattı anlamadım" şeklinde cevaplarla değilde biraz daha kibar olamaya çalışsak ne kadar hoş olur değilmi.

Bilgi kirliliği mutluluktur anatemasına katılmıyorum derken epey eksik ifade kullanmışım fakat,
Ben sizin ne anlatmaya çalıştığınızı çok iyi anladımda siz anlamadınız
diyorumki arama motoruna "çocukta ateş" yazıp olası durumların araştırılması tehlikeli değil hatta çok güzeldir çünkü çocuğunu havaleden kurtarabilir
internetten araştırıp teşhisi koyup tedaviye başlansın demiyorum.
 
Son düzenleme:
Çok ayıp gerçekten bu nasıl bir ifade şeklidir
"İlgi çekmek istiyorsanız daha popüler kounlar var.. :) " şeklinde cevabınızı kendinize yakıştırdıysanız ne mutlu size.
Görüşlerinize katılmadım diye "sivrilme çabası" şeklinde değerlendirip "Yazım siz de niye bu kadar sıkıntı yarattı anlamadım" şeklinde cevaplarla değilde biraz daha kibar olamaya çalışsak ne kadar hoş olur değilmi.

Bilgi kirliliği mutluluktur anatemasına katılmıyorum derken epey eksik ifade kullanmışım fakat,
Ben sizin ne anlatmaya çalıştığınızı çok iyi anladımda siz anlamadınız
diyorumki arama motoruna "çocukta ateş" yazıp olası durumların araştırılması tehlikeli değil hatta çok güzeldir çünkü çocuğunu havaleden kurtarabilir
internetten araştırıp teşhisi koyup tedaviye başlansın demiyorum.

Siz benim ne anlatmaya çalıştığımı anlamış olsanız "diyorumki arama motoruna "çocukta ateş" yazıp olası durumların araştırılması tehlikeli değil hatta çok güzeldir çünkü çocuğunu havaleden kurtarabilir".. şeklinde bir açıklama yazmak ihtiyacında olmazdınız.. Çünkü yazıda "internette çok sık yapılan gereksiz teşhis koyma araştırmaları" anlatılıyor aslında... "internetin fazla kullanımı bilgi kirliliğidir" deniliyopr.. "interneti hiç kullanmayın" gibi bir öneri yok..

Bu kadar aleni şekilde üstüne basılmış anlatımları görmezden gelerek azimle "epey eksik ifade" kullanarak cevaplar verdiğiniz için ben de doğal olarak art niyet arıyorum..

Madem siz beni anladınız.. ben de sizi anladım.. aynı şeyi söylüyoruz ama sizin "epey eksik ifade"leriniz sebebi ile aynı dili konuşamıyoruz.. Şimdi müsaaede ederseniz konu başlığı altına uzmanlığımın el verdiği kadarı ile yardımcı olmaya çalıştığım forum üyeleri var.. O yüzden bu kon ile ilgili yazmış olduğunuz herhangi bir şeyi bir daha dikkate almayacağım.. Ta ki size her mesajımda "yine anlamamışsınız" diye yazmayı bitirebileceğim zamana kadar..
 
Son düzenleme:
Gene anklamamışsınız :) Bilgi kirliliği mutluluktuır demedim hiç bir yerde.. Sanırım doğru şekilde anlamlandıramıyorsunuz yazdıklarımı..

Ben, internette herşeyi okuyup, her durumu kendi çocuğuna yakıştırma yapma durumundan bahsediyorum biraz da .. Tabii ki siz istediğiniz şekilde davranabilirsiniz.. Yazım siz de niye bu kadar sıkıntı yarattı anlamadım :) Farkındaysanız konuya itirazı olan bir tek siz varsınız.. Bir çeşit sivrilme çabası herhalde anlayamadım tam olarak :))

Siz doktor değilsiniz ben de doktor değilim.. Pek çok doktor olmayan anne de basit semptomları internette araştırmaya başladığnda, o semptomlara uygun bir dünya hastalık ve sorun ile karşılaşıyor.. İşte bu bilgi kirliliğidir ve gerek yoktur.. Bilinmesi gereken basit şeyler şunlardır.. Çocukların ateşi çıkar.. 39 derece ateş bebek için çok normaldir.. zaten metabolizmaları hızlı olduğu için vücut sıcaklıkları bir yetişkinden fazladır.. 39 drece ateş için bebeği ilaca boğmaya ihtiyaç yoktur.. ama bebeklerde ateş diye aratırsanız memnjite kadar varan bir dünya hastalık bulursunuz bu da paniklemenize yok açar.. bunoktada sakin kalıp mantıklı düşünmek ve "bilgi kirliliğinden uzak durmak gerekir.."

Bu örnek sadece yazımdaki bir bölüm için, sizin anlayabilmeniz adına tasarlandı.. Artık bu örnekten sonra da anlamıyorsanız benim yazabileceğim bir şey kalmıyor.. Sizin fikriniz size benim fikrim bana.. Herkes fikirlerini paylaşıyor.. beğenmediyseniz konumu karşı tez yazar, internette çok fazla araştırma yapmanın bilgi kirliliği olmadığını ve gerekliliklerini anlatırsınız mesela :)

Kısacası, açmış olduğum konuda sebepsiz ve mantıksız bir mesaj yarışı başlatmış olmanızı anlayamıyorum.. İlgi çekmek istiyorsanız daha popüler kounlar var.. :)

İyi forumlar dilerim..

konuyu açtığınız post unuzun içerisinde çok doğru tespitler var kanımca. Ayrıca bilgi kirliliğinden uzak durmaya çalışmakta da fayda var dediğiniz gibi, sonuna kadar katılıyorum lakin "39 derece ateş bir bebek için normaldir, ilaca boğmaya ihtiyaç yoktur" ifadesi tamamen yanlış anlaşılmaya müsait bir cümledir.

Şu şekilde söyleseniz iyi olurdu bence; 39 derece ateş henüz panikten bayılmanıza yok açacak kadar korkunç yükseklikte bir ateş değildir ve çocuklarına ilaç vermek istemeyen ebeveynler, bebeklerinin vücut ısılarını düşürmek için alternatif yöntemler deneyebilirler.
Ancak ateş yine de düşmezse ya da yakın zamanda tekrar yükselirse, mümkünse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak ve doktor tarafından önerilen ilacı kullanmak gerekir. Çünkü 39 derece ateş bir bebek için bile normal değildir.. Bırakın "çok normal" olmayı, pek yüksek sayılmaz bile denemez. Çünkü belki henüz ölümcül olmasa da 39 derece oldukça yüksek bir ateştir. Aksini iddia etmek, bazı kişileri hiç hoş olmayan sonuçlar doğuracak olaylara sürükleyebilir.

Bilgi kirliliği iyi değildir dediğiniz gibi. Çoğu zaman çocuklarımıza hiç alakası olmayan bir sürü hastalık konduruyoruz bu şekilde ve hem ebeveynler hem de çocuklar, hem maddi hem de manevi şekilde zarar görüyor bundan. Ancak bazı hastalıklar da gerçektir ve müdahale ve ilaç gerektirir. Yanlış yönlendirme yapmamak lazım.
 
konuyu açtığınız post unuzun içerisinde çok doğru tespitler var kanımca. Ayrıca bilgi kirliliğinden uzak durmaya çalışmakta da fayda var dediğiniz gibi, sonuna kadar katılıyorum lakin "39 derece ateş bir bebek için normaldir, ilaca boğmaya ihtiyaç yoktur" ifadesi tamamen yanlış anlaşılmaya müsait bir cümledir.

Şu şekilde söyleseniz iyi olurdu bence; 39 derece ateş henüz panikten bayılmanıza yok açacak kadar korkunç yükseklikte bir ateş değildir ve çocuklarına ilaç vermek istemeyen ebeveynler, bebeklerinin vücut ısılarını düşürmek için alternatif yöntemler deneyebilirler.
Ancak ateş yine de düşmezse ya da yakın zamanda tekrar yükselirse, mümkünse en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak ve doktor tarafından önerilen ilacı kullanmak gerekir. Çünkü 39 derece ateş bir bebek için bile normal değildir.. Bırakın "çok normal" olmayı, pek yüksek sayılmaz bile denemez. Çünkü belki henüz ölümcül olmasa da 39 derece oldukça yüksek bir ateştir. Aksini iddia etmek, bazı kişileri hiç hoş olmayan sonuçlar doğuracak olaylara sürükleyebilir.

Bilgi kirliliği iyi değildir dediğiniz gibi. Çoğu zaman çocuklarımıza hiç alakası olmayan bir sürü hastalık konduruyoruz bu şekilde ve hem ebeveynler hem de çocuklar, hem maddi hem de manevi şekilde zarar görüyor bundan. Ancak bazı hastalıklar da gerçektir ve müdahale ve ilaç gerektirir. Yanlış yönlendirme yapmamak lazım.

39 derece "sürekli ateş" tabii ki ormal değildir.. ama orada zaten ateş ile ilgili sağlık bilgisi vermek değildi amacım :)
 
X