Uzmanlar Türkiye'yi uyardı

okypete

Nirvana
Kayıtlı Üye
28 Mart 2008
84.870
40.715
Uzmanlar Türkiye'yi uyardı
Bilim insanları ve çevre örgütleri, sıcak bir kış geçiren Türkiye'de iklim değişikliği ve sıcaklıklardaki artışın devam edeceğine işaret ediyor.




Cumhuriyet.com.tr
Yayınlanma tarihi: 03 Mart 2014 Pazartesi



A+A-
46729_cover.jpeg
İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü’nün "mevcut koşulların devamı halinde Türkiye'nin 2070 yılında, bu yıla göre 3 ile 6 derece daha sıcak olacağı" senaryosuna; WWF-Türkiye, sıcaklık artışının 2030’lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacağı, bu dönemden sonra hızlı bir artış gözleneceği raporu ile destek veriyor. WWF-Türkiye de sıcaklık artışının kış mevsiminde 4, yazın ise 6 santigrat derece civarına ulaşmasını bekliyor.
İklim değişikliği ile mücadele ve etkileri, 3-5 Nisan tarihleri arasında İstanbul Teknik Üniversitesi ev sahipliğinde, dünya genelinde çok sayıda bilim insanının katılımıyla düzenlenen İstanbul Karbon Zirvesi'nde ele alınacak.
Son yıllarda sıkça gündeme gelen küresel ısınma, iklim değişiklikleri bu kış kendini iyiden iyiye gösterdi. Anadolu toprakları kış boyunca kara hasret kalırken, şimdilerde çiçek açan meyve ağaçları hemen herkesi kıtlık yılı yaşanacağı yolunda endişelendirmeye başladı.
Peki, gelecek yıllar nasıl olacak? Bilim insanları özellikle gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde çok acil önlemler alınmaması durumunda önümüzdeki yılların bu yılları da aratacağını ifade ediyorlar.
Yapılan araştırmalara göre, karbon salımında radikal kararlar alınmadığı takdirde Türkiye'yi önümüzdeki yıllarda çok daha sıcak ve kurak yıllar bekliyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yerbilimleri Enstitüsü, mevcut koşulların devamı halinde sıcaklığın 2070 yılında 6 dereceye kadar artacağını öngörüyor. Enstitüye göre yaz aylarında Türkiye’nin batı ve kuzey bölgelerinde sıcaklıklar 5 ile 6 santigrat derece, İç, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ise 3 ile 4 santigrat derece kadar yükselecek. Sıcaklıkların kış aylarında da 2, 3 derece arasında artması bekleniyor.
KIŞ YAĞIŞLARI DOĞU KARADENİZ DIŞINDA DAHA DA AZALACAK
WWF-Türkiye'nin raporu da benzer yönde. Türkiye’nin Yarınları Projesi Sonuç Raporu’na göre ülkemizin de içerisinde yer aldığı Akdeniz Havzası, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden biri. Bu havzada gerçekleşecek 2 santigrat derecelik sıcaklık artışı, etkilerini, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış, kuraklık ve bunlar dolayısıyla biyolojik çeşitlilik kaybı, turizm gelirlerinde azalma, tarımsal verim kaybı olarak hissettirecek.
Sıcaklık artışı 2030’lu yılların sonuna kadar sınırlı kalacak, bu dönemden sonra hızlı bir artış gözlenecek. 1960-1990 dönemine göre ise mevsimsel ve bölgesel farklılıklar göstermekle beraber sıcaklık artışının kış mevsiminde 4, yazın ise 6 santigrat derece civarına ulaşması bekleniyor. Kış yağışlarında Türkiye’nin genelinde azalma görülürken bir tek Kuzey Anadolu’nun doğu yarısında yağışlarda artış olacak.
Gelecek nesilleri tehdit eden soruna önlem alınması için 3-5 Nisan 2014 tarihleri arasında düzenlenen İstanbul Karbon Zirvesi (www.istanbulcarbonsummit.com) bu alanda dünya genelinden çok sayıda önemli bilim insanını bir araya getirerek, sorunları, çözüm önerilerini tartışacak, raporları ile farkındalık yaratacak. Bu Zirve ile iklim değişikliğine neden olan seragazı salımlarının artışında en fazla payı olan enerji-yoğun firmalar karbon yönetimi, emisyon ticareti ve temiz teknolojiler konusunda bilgilendirilecek ve sorumlulukları bağlamında hazırlık yapmaları için geliştirebilecekleri politikalar ve araçlar tartışılacak.
BÜYÜK DESTEK
Türkiye’nin ekosisteminin değiştiğini, kuraklık, seller gibi afetlerle gelen kıtlıkların dışında çok sayıda canlı türünün yok olma tehlikesi yaşadığını anlatan Zirve Organizasyon Komitesi Başkanı Doç. Dr. Etem Karakaya, İTÜ ev sahipliğinde, Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği tarafından düzenlenen zirveye, Enerji ve Tabii Kaynaklar, Ekonomi, Çevre ve Şehircilik, Bilim, Sanayi ve Teknoloji, Orman ve Su işleri Bakanlıkları ile EPDK, EUAŞ, SPK, İSO, İTO ve Marmara Belediyeler Birliği'nin destek verdiğini kaydetti.
Karakaya, konunun önemi nedeniyle Enerji Verimliliği Derneği, Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi, Enerji Ekonomisi Derneği, ODTÜ Petrol Araştırma Merkezi, Lisanssız Elektrik Üreticileri Derneği, Enerji ve İklim Değişikliği Vakfı, Enerji Ticareti Derneği, Nükleer Mühendisler Derneği, Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği, Uluslararası Taşımacılık ve Lojistik Hizmet Üretenleri Derneği, Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği, Petrol Sanayi Derneği, Hazır Beton Birliği, Plastik Sanayicileri Derneği gibi sektörlerinde lider pozisyonda onlarca kurum ve kuruluşun da zirvede yer alacağını bildirdiğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Son Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinde de iklim değişikliğinin ciddi tehdit oluşturmaya başladığı, sera gazı emisyonlarının azaltılması önemle vurgulandı. Geçen yıl Türkiye son 5 yılın en kurak yılını yaşadı. Türkiye'nin yıllık normal yağış ortalaması metrekareye 646 kilo. Ancak 2013 yılında ülke geneline düşen yağış 600 kilogramın da altında kaldı. Kış yağışları gerçekten ciddi şekilde azalıyor. Şu an bile kış ortasında bahar yaşamaya başladık. İstanbul Şubat ayında 2 kere sıcaklık rekoru kırdı. Veriler gelecek açısından endişe verici. Çocuklarımıza, torunlarımıza yaşanılabilir bir dünya sunmak, bugünün nimetlerinden onların da yararlanmasını sağlamak için herkesin bu konuya odaklanması gerekiyor. Hedefini 2023'de dünyanın en önemli 10 ekonomisinden biri olmak şeklinde belirleyen Türkiye, büyümesini çevreci politikalar etrafında sağlamalı. Aksi taktirde bugün bu politikalara yön verenler bu korkunç senaryonun en büyük aktörlerinden biri olurlar. Şu an ülke olarak en fazla yoğunlaşmamız gereken konuların başında sera gazı salımının azaltılması ve bu alanda yapılacak çalışmalar geliyor."
KAMUOYU BİLİNÇLİ
Doç. Dr. Karakaya, dünyada küresel karbon piyasalarının hızla gelişip, büyüdüğünü, artan kamuoyu bilinci sayesinde sürdürülebilir karbon yönetimi, emisyon ticareti ve temiz teknolojilerin geliştirilmesine yönelik çalışmaların öneminin daha fazla anlaşıldığını kaydetti.
Ülkelerin bu konuda uluslararası düzeyde alacağı yükümlülükler, karbon piyasalarına etkileri, enerji kullanımının ilgili sektörlere etkileri ve en düşük maliyetli sera gazı azaltım sistemlerinin tartışılacağı Zirve’nin ana konuları arasında politikalar ve akış, sektörel karbon yönetimi uygulamaları, karbon ticareti ve finansmanı, temiz enerji ve temiz teknoloji, iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirliğin yer aldığını bildiren Karakaya, etkinlikte OECD, EBRD, World Bank, World Trade Organization, UNDP, ICAP, IETA, REC, BEE, EFA, Point Carbon gibi kuruluşlardan konuşmacılar ile yurt içi ve dışı akademisyenlerin tecrübelerini, yeni gelişmeler ışığında paylaşacaklarını bildirdi.
 
Akademik terimlerden, karmaşık açıklamalardan pek anlamam fakat anladığım birşey var ki, ileri de küresel ısınma, kuraklık, kıtlık, su rezerv sıkıntıları sebebiyle Dünya'yı çok zor zamanlar bekliyor.

O zor zamanlar gelmeden önce ciddi önlemler alınması gerekiyor.
Biraz Cem Yılmazvari olacak ama hava, su, toprak için acil alarma geçmemiz lazım:KK14:
 
sermaye kendince onlemlerini alıp su kıtlıgına karsılık kullanım hakkını aldı/alıyor,
bilimsel cozum arayışlarından ziyade eldekini bile dogal haliyle bıraksak sorunları birkac yıl daha otelemis oluruz ama masallah (!) satmayı cok seviyoruz.
ilerde yagmur suyuyla ilgili yasa da cıkarsa şaşmayın...
 
Aklıma takıldı gece gece:44:
Hani bizim Meriç'imiz, Dicle, Fırat'ımız, Kızılırmak Yeşilırmak'a ne oldu:26:
Fırat'la Dicle kışın can alacak kadar şiddetle akardı, su ülkesi değiliz deniyorda, eee bizdeki ırmak kimde var?
Çoruh, Asi, Zap suyu, Gediz, Fırtına deresi, Manavgat'a ne oldu?

Gölleri yazmayayım değil mi? Hepsine birden kurudu derseniz yüreğime iner:KK50:
 
off of.Sorsan herkes aynı şeyi söylüyor,ama çabalayan o kadar az ki......İçim acıyor,kalbim sıkışıyor düşününce.Gördüğüm açık suyu ve elektriği kapatmaktan bıktım usandım.Kimsenin dikkat ettiği yok.Erkekler tuvaleti bile olsa dalıyorum bazen musluk kapatmak için.Kesinlikle boşa su harcamamaya çalışıyorum.Banyoyu bile tepemden suyu akıtarak değil de kovaya doldurarak yapıyorum.Strese giriyorum,ama lafta herkes şikayetçi.....
 
Aklıma takıldı gece gece:44:
Hani bizim Meriç'imiz, Dicle, Fırat'ımız, Kızılırmak Yeşilırmak'a ne oldu:26:
Fırat'la Dicle kışın can alacak kadar şiddetle akardı, su ülkesi değiliz deniyorda, eee bizdeki ırmak kimde var?
Çoruh, Asi, Zap suyu, Gediz, Fırtına deresi, Manavgat'a ne oldu?

Gölleri yazmayayım değil mi? Hepsine birden kurudu derseniz yüreğime iner:KK50:

Ortadoğu , kuzey Afrika ülkeleriyle kıyaslarsan su zengini bir ülkeyiz Mune , ama Avrupa ve Amerika'da kişi başına düşen su bizden çok fazla.
Tabii bu oran oradaki nüfusun azlığından ileri geliyor, ama kuraklıkla karşı karşıya kalacağımız gerçeğini değiştirmiyor.
Dicleler, Fırat lar, asiler de kurumasada tehlike altında.
Türkiyede zirai ilaç kullanımı üst düzeyde, fabrika atıkları, kentsel atıklar üst düzeyde,belediyelerin büyük bir çoğunluğunda atık arıtma tesisi ya yok, yada çok yetersiz.
Bulunduğum şehirdebelli bir bölgenin kanalizasyonu direk derelere veriliyor mesela.
Kurumayın kaynaklarımızıda kullanılamaz hale getiriyoruz malesef.
Her akan suyun önüne 3-5 tane HES dikiyoruz, ormanları katlediyoruz.
Tüm bunlar sürdürülebilir yaşamı, su kaynaklarını 50 yıl içinde çok büyük tehlikeye sokacak Türkiyede ve biz hala önlem almıyoruz.
 
Geçende bununla ilgili çok güzel bir yazı vardı.
"Şubat ortasında 20 derece hepinizin moralini düzeltebilir ama ben üzülüyorum." diye başlayan bir yazı.
Tüm Dünya'da iklim anormalliklerinin hızla devam ettiğini ve bunun da hiç normal olmadığını söylüyordu. Zaten bizim çocukluğumuza bakınca dizde kar olmadan kış bitmezdi. Son 3 yıldır,1 kere yağıyor, sonra iklim normallerinin üstüne çıkıyor.
Biz çok güzel bir çocukluk yaşadık, çocuklarımız ise bu kadar şanslı değil. Ben de en çok buna üzülüyorum.
 
X