Yine dibe batmamak için direniyorum.

Evet babadan geldigi dusunuluyormus bu tur durumlarin.bu arada biraz kendinize vakit ayirip tatile falan gitseniz birz rahatlarsiniz belki mesela benim en sevdigim sey yuzmek okb hastasiyim cocugum otizmmi diye delirmis bir anneydim.sadece yuzerken rahatliyordum butun dertlerimi o suya birakiyor gibi hissediyorum.

Ben de yüzmeyi çok seviyorum. Hatta yüzerken inanılmaz özgür hissediyorum kendimi. Bir keresinde kendimi o kadar kaptırmıştım ki yunus balıklarına selam çakmıştım. Rahmetli dayım arkamdan kurtarma botu göndermişti :) "ablaaaa ne yapıyorsun sen ablaaaa" diye böğüren bir ergenin sesi kendine getirdi beni. Hala mutlulukla hatırlıyorum o anı. Çok güzeldi.
 
Benim çocukluğum huzurla geçmedi. Klasik anne baba anlaşmazlığının yanı sıra kök ailenin, çekirdek ailemize olan lüzumsuz müdahaleleri ailemin çevre baskısını ziyadesiyle önemsemeleri vs.

İç huzuru hayatımın hiçbir döneminde bulamadım ama mutlu olduğum anlar oldu. Kısa sürse de :)


sen huzurlu olmak ne demek bilmiyorsun, ve ogrenmen gerekiyor.

sana ne iyi gelecek en iyi sen bileceksin ama yine de sans ver bence bazi dusuncelere,

mesela evrene pozitif enerji gonderme sacmaligina sans ver :KK70:(boyle mi yazmistin gangstaya :sinirli:)


bir de benim hayatim da toz pembe degildi ama anne baba anlasmazligi yoktu, sanirim cocuklarin huzurunu en cok bozan sey bu oluyor, ve yetiskinlikte te etkiliyor insani.
 
Maddi durumun kötülüğü ne durumda bilmiyorum ama bu durum bence insan psikolojisini inanılmaz boyutta etkiliyor
Bir ara eşimin ailesine para gönderiyorduk e kira ödüyoruz mutfak masrafı derken elimizde hiç para kalmıyordu ve ben hayatımda hiç olmadığım kadar depresif ve vazgeçmiştim. Harcamasan bile cebinde para olması insanın enerjisini değiştiriyor.
İşe başlayınca tamamen geçer demiyorum ama düzelme göstereceğini düşünüyorum
 
Derin düşünüyorsunuz. Ve mıknatıs gibi bir empati yeteneğiniz var.
Ben ne zaman derin düşünmeyi ve insanların huzunleriyle uzulmeyi bıraktım o zaman rahatladım. Her insan kendi yükünü ancak kendi tasiyabiliyor.
Böyle güzel tepelerde bir yerde insanların hayat oyununda oynadığı tiyatroyu izliyor gibiyim şuan. İnsanların yaptıklarından ders çıkartıyorum kendim aynı şeyleri yapmıyorum. Bakıyorum yanlış yerlere sürüklenenlere hangi yollardan gecmislerse oralara ugramiyorum. Neye kiriliyorlarsa onu söylemiyorum. Kendime de bir zırh ördum tabi. Tüm imalari, entrikaları o zirhtan gecirmiyorum. Kurulan tuzakların üzerinden hopluyorum. İyi davranıyorum ama iyilik beklemiyorum. Öyle bir tepenin üzerindeki köydeyim işte.
O köyde büyüdüm. Büyüklerin saçmalıklarina, beni hep yerin dibine sokmalarina, anlamamalarina bu köy sayesinde kulak tikadim. Cocuklugumdaki gibi o köyün dağlarında tepelerinde geziyorum. Çamurdan sanat eserleri yapıyorum. Köpegimizle konuşuyorum. Tavuklara bostandan yesil soğan koparıp yediriyorum. Kuşlara çekirdek citleyip içlerini veriyorum ayağımın dibinde. Arkadaş yok ama aramıyorum. Anlamıyorlar ama anlasinlar diye de cabalamiyorum. Gürültüsüz temiz havayı çekiyorum cigerlerime. Kedimle geziyorum. Bebeğim yok ama kedimle bebek gibi oynuyorum. O kadar kaptiriyorum ki kendimi annem ya da başkası eve çağırsa da duymuyorum.
Şimdi ise bu köyüm benim evim. Kendi kendime çocukken bulduğum huzurumu yeni yeni ekledim hayatıma. Kimse anlamasa da.
Velhasıl derin düşünmeyi bıraktığımdan beri rahatladim. Huzursuzlugumu huzura çevirdim. Yoksa insan kafayı yer böyle dedim. Uçurumun kenarından kendimi kendimle döndürdüm.

Peki nasıl başardınız bunu. Cidden merak ediyorum. Az evvel eşim arkadaşlarına gönderdiği bir videoyu izletti bana. Kızdım, bana böyle şeyler izletme diye. İçeriği dayanılmaz değildi ancak ben çok fazla kötü hissettim. Eşim şaşırıp bu kadar tepki vermemin sebebini sordu. Videoda iğrenç bir şey yapan gence karşı ağır bir şiddet gösteriliyordu.

Bu tür videolarda ben tek bir hisse odaklanamıyorum. "Sen yanlış yaptığı için şiddet gösterilmesine sevinir, yapılan yanlışa üzülürsün belki. Ancak ben yanlış yapsa bile o şiddeti hak etmiş olsa bile neden kendini böyle bir duruma düşürdü diye kendimi bitiriyorum" dedim. Hani kötü muameleye maruz kalan canlıya da, o muameleyi yapana da, muamelesinden dolayı şiddet görmesine de, o şiddeti yaşatıp sonrasında vicdan azabı çekecek olana da üzülüyorum. Birden fazla his bir video ile yükleniyor bünyeme. Dolayısıyla başım dönüyor, kötü oluyorum.
 
Olur öyle arada ya.
Ben lisede lise formasını giydiğimde çok şükür üstümdekiler bir yere aitmişim gibi gösteriyor beni demiştim.
Hala ara sıra gelir o.
Ama farklı kombinlerle gelir bana.
Bir gün ev bana ait ama kocam değil derim.
Bir gün çocuklar bana ait ama bu evde emanetim derim.
Bir gün çocuklar misafir iyi ağırlamak gerek, sonra uçup gidecekler derim
Bir gün hepimiz misafiriz bu dünyaya ait değilim derim, ben bu dünya için fazla yorgunum niye seçilmişim ki derim.
Sonra da ya seçilmeyip de kendimin halt yemesiyse derim ve teertemiz deliririm.

Bir de biz hep iyi niyetimizden kaybettik ama çekemeyen de anten taksın ayrıca soda getir sebastian hazımsızlar var ahahah

Ben zaten hep iyi niyetimden kaybediyorum. İnsanlar çok kötü. Bir de bu zamanın insanı değilim ben. Olmuyorsa kısmet deyip geçeceksin. Bugün çöktüysem yarın ayağa kalkmasını da bilirim. Kutu kutu pense anladın mı?
 
Bence herkes yalnız, yalnız doğuyor, yalnız ölüyoruz. Kimi işle güçle, aile ile, kimisi eğlence, TV, gezme tozma ile bastıyor soruları. Sorgulamamayı, duymamayı öğreniyor. Evet, eş-çocuk çok güzel şeyler, getirdiği sorumluluklarla hayata başka bir boyut daha katıyor, ama insana ihtiyaç duyduğu anlam başka insandan gelemez. Maddi olan herşeye rağmen tatminsiz olmak, sahiplenememek sizinki gibi aktif akıllar için çok doğal. Çünkü tatmin olmayan ruh zaten.

İşte bir zengin olsaydım da maddi olan her şeye rağmen tatmin yaşamama haline de vakıf olsaydım. Bir de para ile imtihan olayım ya ahshsh.
 
Ahshsh bana da yazarken bir gülme geliyor. Ergen misin kızım sen diye siliyorum bazı yazdıklarımı. Normal şartlarda 4-5 dakikamı alacak olan konu içeriği, silmelerim yüzünden vaktimi çalıyor epey. Bitmeyen ergenlik sendromu da olabilir bu yaşadığımız. Her şeyi vaktinde yaşayıp geride bırakmakta güçlük çekiyorsak demek ki.

yaş ilerledikçe çocuklaşıyorum dediğinde aklıma gelen buydu.
çocuklukla kapanmayan bir hesabımız var sanki :) o yüzden bitmeyen hayallerimiz, yetişkinlik sorumluluğundan kaçan isteklerimiz, hep kendimizi bir farklı olduğuna inandırıyor olmamız.
çocukluğa bundan iniyorlar demek. yıllarca dalga geçtik :))
 
Daimi mutluluk olsa ne güzel olurdu :)
Ama yok.
Senin yaşadığının benzerini ben 22 yaşındayken yaşadım.
1 sene içinde anneannemi, babamı ve eniştemi (üçünün de hayatımda yeri ayrıydı) kaybettik. Ve birkaç ay ruh gibi yaşadım. Çünkü o dönemle ilgili yaşama dair anı yok hafızamda. Bu acılarla boğuşurken annemle hep gergindik, abim ve yengem saldırgandı. O arada iflas, borçlar, hacizler derken acaba birgün bu günler bitecek mi sorgusu başladı. Birgün bu düşüncelerle dehşet başım ağrımaya başladı. Sabah kalktığımda saçımın yarısı bembeyazdı.

Özetlersem; geldik gidiyoruz idrak.
Ama mutlu, ama mutsuz. Her şey bizim için. Belki bencillik ama benden kötü durumda olanlara bakıp şükrediyorum. Bak o kanser, senin kafan bozuk. Şükredeceğine nankörlük yapıyorsun. Bak o ülkede savaş var, çocuklar ölüyor. Sen üç kuruş az kazandığın için isyanlardasın. Kızım sana rahat batıyor, amaçsızca yaşıyorsun vb cümlelerle kendimi dövdüm, yerin dibine soktum çıkardım.

Bu his ara ara yoklar mutlaka. Bu yüzden üç çocukla örgün üniversite okuyorum. Saz aldım hobim olsun diye. Baharda spor kursuna gideceğim kızlarla. Beyni ve bedeni boş bırakmamak lazım. Yoksa isyan ediyor.

Başın sağolsun ağır şeyler yaşamışsın sen de. İnsan kaybetmek sanki bir süreliğine durduruyor hayatı. Kaldığın yerden devam edemiyorsun. Sende ne kaldıysa onunla devam etmeye çabalıyorsun.

Aslında boş kalmıyorum sürekli faaliyet halindeyim. Ancak yetmiyor ya da yeterince tatmin etmiyor. Üç çocukla örgün üniversite dedin dehşete kapıldım :) yürekten tebrik ediyorum seni.
 
aile dizimini hic duymamistim ben,
ama gecen bir soz okudum beni cok etkiledi,
ayni seye mi parmak basiyor acaba ?

Eki Görüntüle 2231026

Evet Alys; çok açmak istemiyorum da işte baba üzerinden baba tarafının travmaları ağırlıklı bir yükü taşıdığımı ve bu yükü kolay kolay kimsenin almak istemeyeceğini, terkler yaşanabileceğini söyledi. Annemin düşük yapıp yapmadığını sordu, annem 7-8 sene tedavi ile bana hamile kalıyor benden önce çok düşük hikayesi var. Bunu da "Sen güçlü bir ruhsun, acıyı sen kabul etmişsin ve düşmemişsin, elbette bunun huzursuzluğunu, hastalık boyutuna varan halini, ıstırabını yoğun yaşayacaksın" tarzı yorumladı. Farklı bir bakış açısı üzerinden ilerliyor. Aile diziminde özdeşteşme ve transformasyon nedir bunları araştır diğer seansa kadar, kafandaki soru işaretleri biraz daha dağılır dedi.

Diğer seansta neler olacak artık göreceğim; ses dalgası yayan bir aletten de bahsetti, unuttum bi şey rezonans terapi deniyordu, onu da uygulayacak. Aile diziminin mantığı aile sarmalındaki düğümlenen yerleri çözmek gibi bir şey. Psikoloji aktarılıyormuş. Hani denir ya "Annem şöyle davransaydı belki ben şöyle olurdum" diye, belki "Annenin annesi şöyle davransaydı o da başka olurdu" vb. Bi acı, davranış zinciri işte.
 
Başın sağolsun ağır şeyler yaşamışsın sen de. İnsan kaybetmek sanki bir süreliğine durduruyor hayatı. Kaldığın yerden devam edemiyorsun. Sende ne kaldıysa onunla devam etmeye çabalıyorsun.

Aslında boş kalmıyorum sürekli faaliyet halindeyim. Ancak yetmiyor ya da yeterince tatmin etmiyor. Üç çocukla örgün üniversite dedin dehşete kapıldım :) yürekten tebrik ediyorum seni.
Bazen pes edesim geliyor.
Otur 3 çocuğu büyüt. Bu yaşta (40) üniversite neyime diyorum.
Ama yazdığın gibi tek ya da çok çocuk tüm gününü alsa da insan kendisi için bir şeyler yapmak istiyor.
O yüzden kendimi zorluyorum.
 
Peki nasıl başardınız bunu. Cidden merak ediyorum. Az evvel eşim arkadaşlarına gönderdiği bir videoyu izletti bana. Kızdım, bana böyle şeyler izletme diye. İçeriği dayanılmaz değildi ancak ben çok fazla kötü hissettim. Eşim şaşırıp bu kadar tepki vermemin sebebini sordu. Videoda iğrenç bir şey yapan gence karşı ağır bir şiddet gösteriliyordu.

Bu tür videolarda ben tek bir hisse odaklanamıyorum. "Sen yanlış yaptığı için şiddet gösterilmesine sevinir, yapılan yanlışa üzülürsün belki. Ancak ben yanlış yapsa bile o şiddeti hak etmiş olsa bile neden kendini böyle bir duruma düşürdü diye kendimi bitiriyorum" dedim. Hani kötü muameleye maruz kalan canlıya da, o muameleyi yapana da, muamelesinden dolayı şiddet görmesine de, o şiddeti yaşatıp sonrasında vicdan azabı çekecek olana da üzülüyorum. Birden fazla his bir video ile yükleniyor bünyeme. Dolayısıyla başım dönüyor, kötü oluyorum.
Ben kisasta hayat vardır diyerek bu videodan etkilenmem artık. Önceden olsa etkilenirdim evet. Ama o kişi kendi aklıyla bunu yapmayı seciyorsa elbet sonucuna da katlanacak.
Maneviyata yönelip onu uygulamak beni rahatlattı. Önceki halim olsa o dovulenin yerine kendimi koyup hayal eder acaba ben olsam ne yapardım diye düşünüp kendimi yerdim. Evet hatalar insanlar için. Ama hata var bir de bile bile kötülük yapmak var.
Bana göre artık bir imtihan var bir de insanların yaptıklarının karşılığı vardır. Bunu nasıl anlatırım bilmiyorum. Yani bir insan yaptığı kötülüğün karşılığını görüyorsa üzülmüyorum evet ama bir imtihan sebebiyle insan birşeyler yasamissa tabi üzülürüm taştan değilim ama o insanın yerine kendimi koyup ben olsam nasıl dayanirdim demeyi bıraktım. Çünkü Allah insana asla cekemeyeceginden fazlasını yuklemiyor. Benim acimi bir diğeri çekemez ama ben üstesinden gelebilirim. Başkasının acisi da bana ağır gelir.
Yani herşeyi her hali olduğu gibi kabullenme durumu.
Yazdıklarımdan kabuğuna cekilmislik hissi gelmesin aksine insan ilişkilerine önem veririm ama herşey evimin kapısından girerken dışarda kalır. Bilmiyorum anlatabildim mi? Hani duygusuz, poker suratlı, gamsız bir insan değilim aksine aşırı melankolik, kontrolcu bir karakterim var. Bunları torpuledim diyeyim.
 
Benim çocukluğum huzurla geçmedi. Klasik anne baba anlaşmazlığının yanı sıra kök ailenin, çekirdek ailemize olan lüzumsuz müdahaleleri ailemin çevre baskısını ziyadesiyle önemsemeleri vs.

İç huzuru hayatımın hiçbir döneminde bulamadım ama mutlu olduğum anlar oldu. Kısa sürse de :)

Ben zaten hep iyi niyetimden kaybediyorum. İnsanlar çok kötü. Bir de bu zamanın insanı değilim ben. Olmuyorsa kısmet deyip geçeceksin. Bugün çöktüysem yarın ayağa kalkmasını da bilirim. Kutu kutu pense anladın mı?

Gülüm anlamak benim işim gerisi anca falanıma filan olur, bi dönerim yalan olur.
Ayrıca basim döndü ama ne dönen dünya ne de onun gibi dönenler umrumda degildir canim cunku ben bi lafa bakarim laf mi diye bir de sagima soluma bakarim :pp

Ama bence tamamen aitsizlik yok sende.
Az önce "ailemize" demissin ya bir kıpırdandım.
Cunku ben uzun sure sadece aile, aileye,aileden gibi benim/bizim eki olmamaksizin konusup yazardim, o derece soyutlamistim.
Hissediyorum bu son dönemecin.
Sonrası düzlük inşallah.
 
Şimdi ben kişiliksiz miyim aşkolsun :)) kendimi böyle hissetmediğim anlar oldu tabi ki. Lakin o anlarda inanılmaz enerjik, üretken ve pozitif oluyorum. Sırf bu yüzden duygu durum bozukluğu olduğunu söyleyip sonra bu teşhisin doğru olmadığını söyleyen bir doktorum oldu. En azından kronik ve değiştirilemez bir duygu durum bozukluğu yok. En berbat durumda yaptığım ve bana çok iyi gelen şey yazmak. Bunu bildiğim için yazıyorum biraz da.

Virginia woolf'a benzetilmiş olmak gurur verici lakin umarım sonumuz aynı olmaz :)

:) asla o yonden benzetmedim yazış tarzınızı benzettim. Kişiliksizlesme o anlamda değil kendine ve topluma yabancılaşma demek. Yani olaylara etrafa sanki bir robot gibi yabancı gibi durma zamanla da ortamdan uzaklaşmaya deniyor. Ben bu gibi olaylarda en işe yarayan davranışı takip etmenizi öneriyorum. Örneğin yazdgnızı söylediniz bu cok olumlu bir hareket. Yazmaya devam edin hatta ilerde bunu profesyonelleştirebilirsinz. Wattpad uygulamasında yazıp geniş kitlelere hitap edebilirsiniz. Bu ve bunun gibi uygulamalar oldukça mevcut. Ve burda çoğu yazılan mesaja takılmayın. Benim bile mesajımı cok önemsemeyin. Çünkü sizi ancak siz anlayabilir bu yolu siz yürüyebilirsiniz. O yüzden kendinizi tanıyın ve ne yapmak istediğinizi hayatta nerde olmak istediğinizi düşünün. Nerde olmak isterdim ve neredeyim ? Bu ikisi arasında ki fark sizin hayatınız. Her şey psikologla çözülemez. Onun işi sizi doğru yöne çekmek. Ama unutmayın yürümek yine size kalıyor. ❤️
 
Ben kisasta hayat vardır diyerek bu videodan etkilenmem artık. Önceden olsa etkilenirdim evet. Ama o kişi kendi aklıyla bunu yapmayı seciyorsa elbet sonucuna da katlanacak.
Maneviyata yönelip onu uygulamak beni rahatlattı. Önceki halim olsa o dovulenin yerine kendimi koyup hayal eder acaba ben olsam ne yapardım diye düşünüp kendimi yerdim. Evet hatalar insanlar için. Ama hata var bir de bile bile kötülük yapmak var.
Bana göre artık bir imtihan var bir de insanların yaptıklarının karşılığı vardır. Bunu nasıl anlatırım bilmiyorum. Yani bir insan yaptığı kötülüğün karşılığını görüyorsa üzülmüyorum evet ama bir imtihan sebebiyle insan birşeyler yasamissa tabi üzülürüm taştan değilim ama o insanın yerine kendimi koyup ben olsam nasıl dayanirdim demeyi bıraktım. Çünkü Allah insana asla cekemeyeceginden fazlasını yuklemiyor. Benim acimi bir diğeri çekemez ama ben üstesinden gelebilirim. Başkasının acisi da bana ağır gelir.
Yani herşeyi her hali olduğu gibi kabullenme durumu.
Yazdıklarımdan kabuğuna cekilmislik hissi gelmesin aksine insan ilişkilerine önem veririm ama herşey evimin kapısından girerken dışarda kalır. Bilmiyorum anlatabildim mi? Hani duygusuz, poker suratlı, gamsız bir insan değilim aksine aşırı melankolik, kontrolcu bir karakterim var. Bunları torpuledim diyeyim.

Esasında geçmişteki halime bakınca benim de törpülediğim çok yönüm oldu. Fevri değilim artık. Sinirlenince kendimi frenliyorum. Hayatımın hiçbir döneminde bağırıp çağıran bir insan olmadım ama aşırı öfke, sakin bir şekilde insanların canını acıtmama sebep oluyordu. Yani öfkemi dizginleyemiyor ve öyle sözler söylüyordum ki, karşımdaki kişi uzun müddet özgüven problemi yaşıyordu. Özellikle eşime yapıyordum bunu. Törpülemek de değil, tamamen yok ettim bu davranışımı.

Onun dışında benden giden ve çok özlediğim özellikler var ki en çok bu üzüyor beni. Gayretim yok oldu. Öğrenme isteğim, çabam, hayallerim. Ölmeyi beklerken oyalanıyorum sadece. Tek bir gayem kaldı geriye. Oğluma iyi bir gelecek hazırlamak. İyi bir anne olmaya çalışmak. Başka bir şey yok. Yazdıklarıma bakınca belki depresif, hayattan ümidini kesmiş bir ot canlanıyor insanların gözünde. Ama öyle değil. Aksine bir an bile boş durmuyor, durmadan hareket ediyorum. Yatağa girdiğimde yorgunluktan bitik vaziyette oluyorum. Ancak tüm bunlar yeterli gelmiyor. Emaneten yapıyorum her şeyi. Bilmiyorum anlatabildim mi derdimi.
 
Esasında geçmişteki halime bakınca benim de törpülediğim çok yönüm oldu. Fevri değilim artık. Sinirlenince kendimi frenliyorum. Hayatımın hiçbir döneminde bağırıp çağıran bir insan olmadım ama aşırı öfke, sakin bir şekilde insanların canını acıtmama sebep oluyordu. Yani öfkemi dizginleyemiyor ve öyle sözler söylüyordum ki, karşımdaki kişi uzun müddet özgüven problemi yaşıyordu. Özellikle eşime yapıyordum bunu. Törpülemek de değil, tamamen yok ettim bu davranışımı.

Onun dışında benden giden ve çok özlediğim özellikler var ki en çok bu üzüyor beni. Gayretim yok oldu. Öğrenme isteğim, çabam, hayallerim. Ölmeyi beklerken oyalanıyorum sadece. Tek bir gayem kaldı geriye. Oğluma iyi bir gelecek hazırlamak. İyi bir anne olmaya çalışmak. Başka bir şey yok. Yazdıklarıma bakınca belki depresif, hayattan ümidini kesmiş bir ot canlanıyor insanların gözünde. Ama öyle değil. Aksine bir an bile boş durmuyor, durmadan hareket ediyorum. Yatağa girdiğimde yorgunluktan bitik vaziyette oluyorum. Ancak tüm bunlar yeterli gelmiyor. Emaneten yapıyorum her şeyi. Bilmiyorum anlatabildim mi derdimi.
Anlıyorum. Peki sizi mutlu eden bir aktiviteniz yok mu? Ben çocukluk hayalim resme yoneldigimden beri acayip kanatlandim. Kendim için kendi zihin huzurum için yapıyorum. Haftada bir bile olsa bana ilaç gibi geliyor. Tabi çocukla ne kadar olur sizin için. Haftasonu esinize birakip birşeyler yapabilirsiniz tek başınıza.
 
Anlıyorum. Peki sizi mutlu eden bir aktiviteniz yok mu? Ben çocukluk hayalim resme yoneldigimden beri acayip kanatlandim. Kendim için kendi zihin huzurum için yapıyorum. Haftada bir bile olsa bana ilaç gibi geliyor. Tabi çocukla ne kadar olur sizin için. Haftasonu esinize birakip birşeyler yapabilirsiniz tek başınıza.

Eski zamanları sorarsanız; karakalem, edebiyat, kaligrafi, örgü, illüstrasyon gibi alanlara ilgim vardı. Başarılıydım da. Genel olarak sanatın her dalına ilgim, büyük bir kısmına da yeteneğim var ancak benim sorunum devamlılık sağlayamamak. Çok çabuk sıkılıyorum. Kaligrafi dersi aldığım hocam Türkiye ve yurtdışında oldukça başarılı bir isimdi. Yeteneklisin, kaligrafi ve resmi birleştirebilir başarılı olabilirsin dedi. Ancak bir zaman sonra sıkılıp bıraktım. Resme, özellikle karakaleme hep ilgim vardı. O kadar uzun zamandır elime kalem almıyorum ki köreldim. Örgüye sardım uzunca bir süre, ondan da sıkıldım. İstesem de devamlılık sağlayamıyorum. Bu ara tekrar kitap okumaya başladım lakin kitap seçimim çok doğru olamadı. Daha da kapandım içime. Zamanında bir yayınevinin ve edebiyat dergisinin sahibi olan hocam "mutlaka devam et bu işe" dedi. Bıraktım peşini. Şimdi olsa belki istikrar sağlayabilirdim ama şimdi de imkanlar kısıtlı. Ne anlattım yahu, yazasım varmış :)
 
Başınızdan geçenler çok üzücü ve yıpratıcı. Geçmiş olsun, geçer ve iyi olursunuz inşallah.

Terapiye karşı değilim elbette. Sadece geçmiş tecrübelerim pek iç açıcı değil. İyi uzmanlara rastlayamadım. İyi olanlar da yüklü paralar talep ediyor, o da şu durumda mümkün değil. Beni dinlerken anlattıklarımın hangi teşhise uygun olduğunu düşünen ölü bakışlı terapistlere yeniden gitmek istemiyorum.
Bende kardeşimi kaybettikten sonra dibe battım..Hâlâ da diplerdeyim kimse bilmiyor...Evlatlarım için yaşadığım bu hayatı artık eskisi kadar önemsemiyorum bu beni rahatlattı biraz..Iki ayrı psikologla görüştüm o dönem kardeşimden sonra onlar benden beterdi, denedim en azından ama kimsenin bana bir faydası olmadı kendini ayağa kaldıracak tek kişi yine insanın kendisi...
 
Eski zamanları sorarsanız; karakalem, edebiyat, kaligrafi, örgü, illüstrasyon gibi alanlara ilgim vardı. Başarılıydım da. Genel olarak sanatın her dalına ilgim, büyük bir kısmına da yeteneğim var ancak benim sorunum devamlılık sağlayamamak. Çok çabuk sıkılıyorum. Kaligrafi dersi aldığım hocam Türkiye ve yurtdışında oldukça başarılı bir isimdi. Yeteneklisin, kaligrafi ve resmi birleştirebilir başarılı olabilirsin dedi. Ancak bir zaman sonra sıkılıp bıraktım. Resme, özellikle karakaleme hep ilgim vardı. O kadar uzun zamandır elime kalem almıyorum ki köreldim. Örgüye sardım uzunca bir süre, ondan da sıkıldım. İstesem de devamlılık sağlayamıyorum. Bu ara tekrar kitap okumaya başladım lakin kitap seçimim çok doğru olamadı. Daha da kapandım içime. Zamanında bir yayınevinin ve edebiyat dergisinin sahibi olan hocam "mutlaka devam et bu işe" dedi. Bıraktım peşini. Şimdi olsa belki istikrar sağlayabilirdim ama şimdi de imkanlar kısıtlı. Ne anlattım yahu, yazasım varmış :)
Ben de yarım biraktiktiklarim sanat dallarini yazıp size köstek olmayayım. Ama ben şimdi sizden tam cevabı aldım. Sanatçı ruhlusunuz. Bu yüzden herşeyin detayına iniyorsunuz. Ana fikirde buradan örnek verecek olursam Yokuspokus Yokuspokus la aynı yere çıkıyorsunuz. Sanatlarinizi icra etmek için daha doğrusu devam etmek için kendinizi zorlamaniz lazım.
Ama herşeyden önemlisi ne biliyor musunuz? Size sizin kafadan arkadaşlar lazım. Bir tane de olsa yakininizda olsa biraz vakit geçirip karşılıklı anlıyorum seni diyebileceginiz biri.
Bir de biryerde temizlik, ev düzeni herşeyi tam tamına yapıyorum demissiniz. Yapmayın arada bir salin. Bırakın biraz dağınık kalsın. Tembellik yapamam diyorsunuz ama yapın bazen. İnsan kendine bir kahve yapıp pencereden dışarıyı izlemeyi de çok gormemeli. Bir gününüz nasıl geçiyor mesela yatınca heryeriniz agriyacak kadar? Ya da hergun hep aynı şeyleri yaparak mi geçiyor?
 
Benim çocukluğum huzurla geçmedi. Klasik anne baba anlaşmazlığının yanı sıra kök ailenin, çekirdek ailemize olan lüzumsuz müdahaleleri ailemin çevre baskısını ziyadesiyle önemsemeleri vs.

İç huzuru hayatımın hiçbir döneminde bulamadım ama mutlu olduğum anlar oldu. Kısa sürse de :)

Yazdiklarinida kendimi gordum.
Siz evlisiniz ben bekarim.
Insanin cekirdek olarak ailesi kurmasi iyi bir sey.
Kendimi ait hissedemiyorum cunku oyle insanlar yok etrafimda tamamen yalnizlik oglunuz var ne guzel
Olumu bekliyorum yazmissiniz ben de oyleyim.
Fakat sizin oglunuz var onun da sorumlulugu var..
Aslinda olum guzel bir sey gerceklik var buradaki gibi halden anlamayanlar grubu yok tabi olumun de hayirlisi uzerimize duseni yaparak gitmek onemli olan..
 
X