Senin için bir kaç alıntı yaptım ..
Umarım işine yarar, internette fazlasını da bulabilirsin..
Sık sık yemek yemeyin:
İnsülin direnci sık sık yediğimiz zaman ve harcamadığımız zaman kırılamaz.
Az yemek doğru değil, 3 öğün, fakat tok olarak yenilecek. 24 saatin en önemli öğünü kahvaltıdır. Sabah çok kuvvetli yememiz lazım. Her gün 2 yumurta veya pastırmalı yumurta veya menemen yiyebilirsiniz. Avuç içimiz kadar peynir ve yanında salatamızı yiyebiliriz. Yumurta, beyaz peynir, 10-15 zeytin, 1 fincan ceviz (veya fıstık, badem). Ekmek yerine ceviz yiyin. Kilo vermek isteyenler ekmek yemeyecekler. Çünkü ekmek insülin direncini arttırır.
İnsülin yağları depo eden hormondur. Az ve sık yediğimiz zaman sürekli yağlar bu depoya gönderilir. Yemek yediğimiz zaman insülin yükselir ve 2 saat sonra düşmeye başlar. Ve acıkma hissi ortaya çıkar.
Çok kuvvetli bir kahvaltı yaptığımız zaman bütün gün acıkmayız. O sırada leptin hormonu devreye girer ve kendi vücut yağlarımızı ara öğün olarak kullanır. Bu nedenle acıkmayız. Sık sık yediğimiz zaman karaciğer ve pankreas yorulur. Bu nedenle sık sık yemek yemek doğru değildir.
Bence Karatay diyetinin en çarpıcı savı, ara öğün yenilmemesi gerektiğini söylemesi. İsterdim ki, bütün bu yağ yakma-insülin ve leptin hormonu salınımı ilişkisini ayrıntılarıyla anlatayım; ama bunun için kitabı okumanız daha iyi olur. Kısaca özetlemek gerekirse:
Yemek yedikten 4-5 saat sonrasına kadar, ağzımıza bir lokma koymadan normal hayatımızın devam etmesi amacı ile leptin hormonu adında bir hormon salgılanmaya başlanır. Leptin hormonunun görevi, vücudumuzun çeşitli bölgelerinde önceden depolanmış olan yağları yıkarak, vücudumuza gerekli olan yakıtı sağlamaktır. İnsülin hormonu ise, kan şekerinin yakıt olarak kullanılmasını ve kullanılmayan fazla kısmının da trigliserid olarak ileride kullanılmak üzere depo edilmesini sağlar. Leptin, 4-5 saat içinde bir şey yenmediği takdirde trigliseridleri kan şekerine dönüştürerek vücudun ihtiyacı olan enerjiyi sağlar. Sık sık yemek yediğimiz zaman enerjimiz artmış olsa bile, bu eneri yağların yanması için değil de, yağların depolanması için kullanılmaktadır. Sık sık yemek yiyerek, sürekli hazır sunulan enerjiyi kullanıp yakıyoruz. Hatta kullanamadığımızda birikim olarak depo ediyoruz.
Bunun dışındaki kurallar, Prof. Dr. Ahmet Aydının Taş Devri Diyeti ile çok ortak kural içeriyor. Tereyağı ve zeytinyağını önerirken; mısırözü ve ayçiçek yağından uzak durulmasını söylüyor. Yemekle birlikte karbonhidratlar (ekmek, pirinç, makarna, vs.) yenilmeyecek. Omega 3 alımına önem verilecek. Bal, reçel, pekmez ve tatlandırıcı yenmeyecek. Tuz azaltılacak. Tüketilen tüm besinlerin doğal-işlenmemiş olmasına dikkat edilecek. Yenilen meyve porsiyonu abartılmayacak; meyve de bir şeker çünkü. Bol su içilecek. Ve en önemlisi her gün 40-50 dakika sık adımlarla yürüyüş yapılacak.
GIAnın yorumu: Görüldüğü gibi Karatay Diyeti, kısa süreli bir zayıflama diyetinden ziyade; uzun vadeli bir hayat düzeni değişikliği
Ben kişisel olarak, sık sık az az yemenin bir süre faydasını görsem de, sonradan bana iyi gelmediğini farketmiş bulunan biriyim. Sık sık az az yemenin özünde şeker seviyesini dengede tutarak, kişinin yemeklere saldırmasını engellemek var. Ama ya şeker dengesi bozuk biri değilseniz, ya öğünlerinizi çok sağlam ve dengeli yediğinizden ara öğün yemeseniz de oluyorsa? O zaman, herkese sık sık az az yemeyi tavsiye etmek de, x diyetini tavsiye etmekle aynı şey değil mi? Hani her diyet kişiye özeldi? Sık sık az az yemek, tıp dünyasında herkese uygun olduğu ispatlanmış bir düzen değil ki.
Bir diğer inancım da şu şekilde: Günde 6-7 kez beslenmek, ancak çok ufak-az kalorili öğünler yediğinizde sizi zayıflatıyor. Ama bir yandan da, vücudunuzu sürekli acıkmaya-atıştırmaya alıştırıyorsunuz. Kontrolünüzü kaybettiğiniz anda (Ki kontrol kaybından kastım, 3 dilim makarna böreği yemek falan değil. Mesela normalde 4 kuru kayısı yerine 6 tane yiyip, yanına da 2-3 de ceviz eklemek.), bir anda almanız gereken kaloriden çok daha fazla almaya başlıyorsunuz. Ve kilo alımınız kaçınılmaz oluyor. Ki farzedin daha da fazla kontrolünüzü kaybettiniz, mesela akşamüstü 1 meyve-2 grissini ara öğünü yerine, bir simit 2 dilim peynir, domates yemeye başladınız. Gece yediğiniz ara öğünde bir porsiyon meyve yerine; evdeki tatlıdan veya evdeki kuruyemişlerden atıştırdınız. Bence diyetisyen eşliğinde, günde 6-7 öğünle kilo veren ama sonra tek başına kalınca bir süre sonra tıkır tıkır kiloları geri alanların sebebi bu.
Ben bir süre tuttuğum besin güncesinde şunu gördüm: Ara öğünlere çok ihtiyaç duyuyordum, çünkü ana öğünlerim çok azdı. Öğle yemeğini oldukça az yediğimden, akşamüstü illa birşeyler atıştırmam gerekiyordu. Oysa, öğlen iyi yediğimde öyle bir öğüne gerek duymuyordum. Bence durup bir düşünmeli. Nasıl ki Dukan diyeti, karbonhidrat diyeti, x diyeti, y diyeti herkes için uygun değil, sık sık az az yemek de herkes için uygun olmayabilir. Belki bundan 5 sene sonra, bunun da büyük bir hata olduğu; sadece şeker hastalarının böyle beslenmesi gerektiği, hemen hemen bütün bilimsel çevreler tarafından kabul edilecek.