16 Şubat 2022 ASLAN BURCU’nda DOLUNAY – Kendimizden Kaçmayı Bırakmak Zamanı…
Yönetim seviyesinde önemli kararların alındığı bir zaman. Bazı isimler ön plana çıkıyor, bazıları için değişim planlanıyor. Temizlik ve yeniden yapılanma dönemi yaşanıyor. Geleceği şekillendiren adımlar atılıyor.
Bireysel düzlemde ise kafamızı önümüze koyup, gerçeği görmek zamanı! Ama ne hayatı ne kendimizi olduğu gibi görmeyi içimiz almadığı için durumu kabul edip çözüm sürecine de geçemiyoruz.
Ne gibi deneyimler içeriyor bu DOLUNAY derseniz;
Hayatın bize dayattığı somut bazı gereklilikler, görevler, uyulması gereken bazı yaptırımlar vardır. Bunlar kişiye özel bile değildir… Bu aralar hayat öyledir. Ama biz böyle bir zorlukla karşılaştığımız için ya da bize dayatılan koşullar olmasından hoşlanmadığımız için kızabilir, ”böyle bir muameleyi hak etmediğimiz” duygusuyla küskün ve hoşnutsuz olabiliriz. Ya da bizim tercihlerimize ve eğilimlerimize uymayan, kendimizden hoşnut olma, bir şeyleri canımızın istediği ya da kolayımıza geldiği gibi yapma, rahat ve güçlü hissetme ihtiyacımızı sabote eden bir süreç yaşayıp, bunlarla baş edememekten çekinebiliriz. Parlamak istediğimiz ve rahatça başarılı olabildiğimiz yerde kalmak yerine, hazır hissetmediğimiz bir ”yeterlilik testine” girmekten korkabiliriz. Böylesi kızgınlık, küskünlük, beceriksizlik kaygısı gibi nedenlerle süreci olduğu gibi almayı ve basitçe üstesinden gelecek adımları atmayı geciktirebiliriz. Halbuki gerçekçi olup, duygu dalgalanmalarına düşmeden sadece durumun gereğini yapmak, bize ”gizli gücümüzü” keşfetmek için fırsat da verebilir.
Olabileceğimizi sandığımız insan olmamaktan, gelebileceğimizi sandığımız yere gelememekten, yaşayabileceğimizi sandığımız hayatı sürdürememekten, kendimizi görmek istediğimiz yerde görememekten dolayı depresif veya hırçın olabiliriz. Kendimizle ilgili tasarımlarımız bizim bir zaman belirlediğimiz ”mükemmellik” kriterine uygundur. Ama hayat bizi değiştirir ve tasarımımızdan farklı bir yere getirir. Beklentimiz, hayalimiz ya da kendimize biçtiğimiz, kendimize layık gördüğümüz görüntüler, kazanımlar, haller, içinde bulunduğumuz durumla örtüşmüyorsa, elimizde olan hiç bir şeyden hoşnut olmamak, olandaki güzelliği veya değeri idrak edememek gibi bir hale düşebiliriz. Bu da bizi hayata kızgın ve içinde olup da hoşlanmadığımız hayatın bir parçası olan her şeye karşı özensiz ve hırçın hale getirir.
Biraz eksik ya da bize göre mükemmel olmaktan birazcık uzak her şey nefret ve tiksinti konusu olabilir. Aslında temel kızgınlığımız kendimizedir! Yaptığımız tercihlerle geldiğimiz noktayı sevmemek, bizi kendimize düşman hale getirmiş olabilir.
Bu durumda ilk yapılması gereken suçu etrafımızda bulmayı ve içinde yaşadığımız koşulların bir parçası olan herkes ve her şeyden nefret etmeyi bırakmaktır.
İkincisi ”bize layık olma” kriterimizi gözden geçirmek ve yaşadıklarımızdan çıkarttığımız derslerle yeni değer ölçütleri belirlemektir.
Üçüncüsü değiştiremeyeceğimiz şeyleri olduğu gibi kabul etmek ve sevgiyle, şükranla kucaklamaktır.
Sonuncusu da değiştirebileceğimiz ve gerçekten değiştirmemiz gerektiğine inandığımız şeyler için makul, mantıklı, ulaşılabilir hedefler belirleyip, bunlar için tutarlı, dirayetli bir gayret içine girmektir!
Kendimizi sevilen, onaylanan, aranan, yeri doldurulmaz ve vazgeçilemez biri gibi hissetme ihtiyacımıza ters düşen deneyimler yaşayabiliriz. ”Aaaa o kadar da önemli değilmişim.” hissi yaratan durumlarla yüz yüze gelebiliriz. Bu durumu ”kişisel değerimize” dair bir gösterge olarak almak, küskünlük, hayal kırıklığı, boşluğa düşme hissi yaratabilir. Oysa asıl fark etmemiz gereken onay, sevgi, kabul, kucaklanma aradığımız yerin buna uygun olmayışıdır.
Bizi asıl boşa düşüren güzelliğimiz, sevilebilirliğimiz, eşsizliğimiz konusunda şüphede olmak ve beklediğimiz tepkileri alamayınca kendimizi terk edilmiş bir çocuk gibi hissetmektir. İnsan kendine aynalar arar… Karşılaştığı her aynada güzel ya da sevilebilir görünmek için de bazen kendinden fazla ödün verir. Fakat bu başkalarına göre yaşama, başkalarının gözünde bir şey olmak için uğraşma hali bir yerde patlar!
Her ayna karşısında duran nesneyi kendi malzemesine göre yansıtır. Aldığımız tepkiler insanların hayata yaklaşımlarıyla ya da duygu ve düşüncelerini dışa vurma şekilleriyle ilgilidir. Kendimizi sevmek için bu tepkilere mahkum değiliz. Yaşadığımız bu olay, ”demek ki ben bu kadarım” demek yerine ”bu kişinin karakteri ve kabı bu kadar ya da ancak bu kadarını geri yansıtabiliyor!” diyebilmeyi öğrenmek için bir vesile olabilir. Şefkat ve kabulü dışarıda ararız. Ama kendimize şefkatsiz olan, kendi arzularımız ve önceliklerimizi göz ardı edip arzulanan ve önemsenen biri olmaya çalışan, sonra da kendinden uzağa düşen biziz! İnsanlar oldukları gibidirler… Olduğumuz gibi kabul göremeyeceğimizi zanneden, bu yüzden halden hale giren, sonra da insanların gerçek yüzleriyle karşılaşınca ya da artık bünyemize iyice ters gelen bir hali kabule zorlanınca, yıkım yaşayan yine biziz. Bunlar insanların bize yaptırdıkları şeyler değil, bizim sevilmek için yapmayı arzu ettiğimiz şeyler.
Bu enerjiyi kendimizi sevmeye ve mutlu etmeye ayırmak için iyi bir zaman olabilir.
Duygularımızı baskıladığımızı, kendimizi fazla risk altında veya beceriksiz hissettiğimiz için hayattan kaçtığımızı fark edebiliriz. Kendimizi keşfetmekten, yeteneklerimizi ve niteliklerimizi hayatın sınavına çıkartmaktan, arzumuzun bizi çektiği yöne bir adım atıp aldığımız sonuçları dürüstçe değerlendirmekten bu kadar korkmamak, yaşadığımız deneyimlerle büyümek ve güçlenmek yeteneğine sahip olduğumuzdan bu kadar şüphe etmemek gerektiğini idrak edebiliriz.
Hayat kolayımıza gelen şeyleri yapmak, rahat bir köşeye sinmek ve o mutluluğun öylece devam etmesini beklemekle güzelleşmez.
Mutluluk, merak, keşif, cesaret ve çaba gerektirir.
En büyük mutluluk kendini gerçekleştirmektir. Ve kendini gerçekleştirmek sürekli takdir ve alkış almakla ya da hep umduğunu bulmakla geçen bir kırmızı halı yolculuğu değildir.
Hayal kırıklıklarına uğramak ve onlardan ders almak da, kendimize yeni yollar çizip yeni başlangıçlar yapmak da, kendini gerçekleştirmeye dairdir.
Ben böyle biri olmalı, şöyle bir hayat sürmeli, şöyle görünmeli, şu tür ilişkiler kurmalıyım gibi kurguları kendimizi oluşturmamızı sağlayacak bir taslak zannederiz.
Oysa bunların çoğu çevrenin bize yüklediği değer yargılarıyla çizilmiş kaba resimlerdir ve içleri çoğu kez boştur.
İnsanın gerçek değerini keşfetme yolculuğunda bu kurgular çoğu kez yalanlanır. İnsan hayatı ve insanları oldukları gibi görmeyi, herkesi ve her şeyi olduğu yere koymayı, kendisini olduğu gibi sevmeyi ve taşıdığı nitelikleri keşfetmeye, parlatmaya, işe yarar hale getirmeye devam etmeyi becerdiği kadar ”gerçek” olur. Yoksa dış dünyanın yüklediği algılar, yanılsamalar, yüksek volümlü ama içi boş yükselişler, anlamsız kızgınlıklar ve küskünlükler içinde savrulurken IŞIĞINI SOLDURUR. Kendinden uzağa düşer ve
hep hayat düzelsin, insanlar ”İYİ” olsun, her şey benim istediğim kıvama gelsin de ben de toparlanayım diye bekler ve o gün asla gelmez…
Bu dolunayda hiddet ve kızgınlık duyduğunuz şeylere iyi bakın. Orası sizin gücü dışa değil içe çevirmeniz ve kendinizdeki yüceliği, değeri, güzelliği, yapıcılığı, TANRISALLIĞI bulmanız gereken yeri işaret etmektedir. O kızgınlığın yerini sevgi, inanç, gayret ve dirayet ile doldurun. Dünyaya karşı değil, kendiniz için kendi içinizde ayağa kalkın
Her bir kişi bunu yapabildiği ölçüde dünya da başka bir yöne doğru kendiliğinden gitmeye başlar.
BURÇLARA GÖRE YORUMLARA GELİNCE;
KOÇ veya Yükselen KOÇ: Sizi heyecanlandıran bir süreç, ağır veya tatsız gelişebilir. Bir aşk hikayesi biraz hayal kırıklığı hissettirebilir. Ya da siz kendi becerinizden, cazibenizden, yaratıcılığınızdan şüpheye düştüğünüz için elinizde olan her şeye kaçıngan yaklaşıyor olabilirsiniz. Hayatta veya çevrenizde neyi yetersiz bulduğunuza iyi bakın! Kendinizde bütünlemeniz, tamamlamanız gereken şeyi orada göreceksiniz. Memnuniyetsizliğinizin nedeni, güvensizlik hissiniz ve kendinizde bulamamaktan korktuğunuz şeyi sürekli olarak hayatın tamamlamasını istemeniz olabilir.
BOĞA veya Yükselen BOĞA: Aidiyet ve güven hissettiğiniz bir yer, bir insan, bir durumla ilgili bir hayal kırıklığı, uzaklaşma ya da kayıp hissi yaşıyor olabilirsiniz. Evinizle, yuva değiniz yerler ve insanlarla bağlarınız eskisi gibi olmayabilir. Taşınmak istiyor yapamıyor ya da isteksiz bir taşınma yaşıyor olabilirsiniz. Güven ve huzur arayışınıza ve bu koşulları sağlamak için ne yaptığınıza bir bakın. Koşulları ve insanları sorumlu tutmak yerine, bunu temin etmek için kullandığınız yöntemleri gözden geçirin. Eğer içinde bulunduğunuz koşullar sizde tükenmişlik hissi yaratıyorsa, kendiniz için ayağa kalkın. Eğer düzen ve güven hissi duyamıyorsanız, neyin eksik olduğunu saptayın ve bunun için kendi sorumluluğunuzu üstlenin.
İKİZLER veya Yükselen İKİZLER: Düşündüğünüz gibi gelişmeyen koşullar, size kendinizi eli kolu bağlı ya da isteksiz hissettiriyor olabilir. Plan yapmak önünüze görmek arzunuz, süreci kontrol etme kaygısına dönüşmüş olabilir. Eğer ”ya istediğimi gibi olmazsa” düşüncesi veya zor koşullarla sınanma kaygısı yüzünden kaçınmacı davranıyorsanız, kendi önünüzü kapattığınızı fark edin. Sistematik ve akışla uyumlu davranın. Mantıklı bir yol tutun ve onu sadakatle izleyin. Etrafınızdan umduğunuz destek veya teşviki görmemek de sizi depresif yapmasın. Bazen insan sessiz ve sakin bir şekilde kendi ylunda yürür. Hareket etmemiz için sürekli tezahürat almamız veya yol arkadaşı bulmamız gerekmez.
YENGEÇ veya Yükselen YENGEÇ: Bu ara kazancınız harcamanıza yetmiyor ya da hayat beklentinizi karşılamıyor olabilir. Biraz daha bolluk ve rahatlık istiyor, şımarmaya ihtiyaç duyuyor olabilirsiniz. Kendiniz yokluk bilinciyle aşırı mahrum etmek de, tam istediğiniz gibi koşullara sahip olmadığınız için olanın keyfini çıkartamamak da size iyi gelmez. Azcık şımarın ama sapıtmayın ve şükür sahibi olmayı unutmayın. Kendi değerinizi kazandığınız ve harcadığınız para ile denk tutmayın. Kendinize her anlamda çok yüksek standartlar koyuyor ve sonra da tatminsiz ya da bunlara asla ulaşamayacak kadar beceriksiz ve yetersiz hissediyorsanız bunu da fark edin.
ASLAN veya Yükselen ASLAN: Kendinize acıdığınız ya da kendi duygularınızı, arzularınızı, hayallerinizi fazlaca öteleyip nefsinize baskı uyguladığınız bir süreçten geçiyor olabilirsiniz. Duygusal, fiziksel ya da maddi bağlarınız başarı, sevgi veya onay duygusundan ziyade sorumluluk hatta yük ve gerilim getiriyor olabilir. Üstlendiğiniz görevler ya da kurduğunuz ilişkiler nedeniyle kendinizi mağdur olmuş ya da kaybolmuş hissedebilirsiniz. Önce kendinize ”neden burada ve bu insanlarla bir aradayım?” diye sorun. Tatmini onlardan aldığınız tepkilerde değil, kendi tercihinizi gerçekleştiriyor olmakta arayın. Eğer sadece onları memnun etmek için oradaysanız, kendinize haksızlık ettiğinizi ve istediğinizi orada bulamayacağınızı fark edin. İçinde kalmanız gereken bir süreçte fazla sıkıştıysanız kendinize nefes alma ve haz duyma aralıkları yaratmayı ihmal etmeyin.
BAŞAK veya Yükselen BAŞAK: Kendinizi kozasından çıkmayı bekleyen kelebek gibi hissediyor olabilirsiniz. Sanki yapmak istediğiniz çok şey var ama şimdilik hayat koşulları pek azına müsaade ediyor ve sizi beklemede tutuyor. Eğer koşullar hazır olsun diye kendinizi beklemeye alan ve ortaya çıkmayı erteleyen sizseniz bunu fark edin. Bunun altında güvensizlik, kendinden şüphe gibi faktörler olduğunu görün. Deneysel, coşkulu, yaratıcı olmayı, hata yapmayı, komik olmayı, duygusal olmayı kendinize çok görmeyin. Eğer süreç sabırlı olmanızı gerektiriyorsa da mutsuz ve umutsuz olmayın ve bu zamanı kendinizi geliştirmek, derinleşmek, niteliklerinizi olgunlaştırmak için kullanın.
TERAZİ veya Yükselen TERAZİ: Eh tamam işte istediğiniz şeyler oldu… Yapmak istediklerinizi yapabilmek için fırsatınız var ve hatta ne yapılması gerektiği de belli… Ama siz memnun değilsiniz! Neden? ”Hayat bu mu? Hepsi bu kadar mı yani?” depresyonuna girdiniz
Pardon… Size layık olamadık afedersiniz
Peki siz bir zahmet edip önünüze konulan herhangi bir fırsatın ya da sahip olduğunuz niteliklerin hakkını veriyor musunuz? (Terazi dövme şeysi gibi oldu ama valla öyle çıktı naapiyim!)
AKREP veya Yükselen AKREP: Kendinizi başarısız hissettiğiniz bir süreçtesiniz. İçinizdeki alkış almak veya hızla tepeye tırmanmak isteyen çocuğun burnu sürtülmüş ve sümükleri akıyor. Aldıkça almak, kazandıkça kazanmak ve bu konuda hiç bir engele çarpmamak diye bir şey yoktur… Siz olanla yetinemiyor ve hep daha fazlasına göz dikiyorsunuz. O daha fazla olmayınca da hayal kırıklığı ve yetersizlik hisleri sizi depresyona sürüklüyor. Bu defa da hiç bir şey yapmamak, hiç bir şey için uğraşmamak istiyorsunuz. Acı gerçekler battaniyesine sığınıp evden çıkmamak moduna giriyorsunuz. Anacım bir ortanız olsun artık ya
YAY veya Yükselen YAY: Hayal ettiğiniz kadar çok şey olmayabilir… Ama hala yapılabilecek çok şey var
Harekete geçme arzusu uymamız için ille de yüksekten uçmamız ve imkansız zirvelere konmamız gerekmez. Gündelik olanları haline yoluna koyup, hakkını vererek yapmak da bazen çok şey başarmaktır. Hatta bu bazen daha fazla cesaret ve dirayet gerektirir.
OĞLAK veya Yükselen OĞLAK: Zaaflarımızdan kurtulmamız, bizi tüketen ya da gereksiz zorluklara koşan eğilimlerimizi görmemiz ve onlarla baş etmemiz için önce onları kabul etmemiz, onlarla yüzleşmemiz gerekir. İçinizdeki öz yıkımcı greyderi fark edin
O memnuniyetsizliği, yetinmek nedir bilmeyişi ile sizi sabote ediyor. Memnuniyetsizlik, aşırı beklenti ve öz şefkat yoksunluğunun, sırtınızdaki en ağır yük ve size zarar veren en büyük düşman olduğunu gördüğünüz anda, birden hafifleyeceksiniz. Kaybetmekten ya da zarar görmekten korktuğunuz için hiç bir şeye heves etmeyen bir yanınız da olabilir. Fazlasıyla sorun ettiğiniz veya kayba uğramaktan korktuğunuz bazı konuların, umduğunuz gibi gelişmese de farklı bir kazanca dönüştüğüne yahut da hayatınızdan eksilen bir şeyin aslında size iyi geldiğine şahit olabilirsiniz. Yeter ki siz düzgün ve kararlı bir şekilde yolunuza devam edin.
KOVA veya Yükselen KOVA: Siz uğraşıp didiniyorsunuz, karşınızdakiler şımarıkça talep etmeye ya da çabanızı yok saymaya devam ediyor değil mi… Acaba kazanılması veya tatmin edilmesi imkansız olana yönelmek sizin tercihiniz mi? Acaba ne yaptığını ve ne istediğini bilmeyen insanlarla baş edebildiğinizi görmedikçe kendinizi bir iş yapmış ya da bir zafer kazanmış hissedemeyen siz misiniz? Yürümeyen bağları, bitmiş ilişkileri, sizi doyurmayan maddi veya manevi işbirliklerini ve ortaklıkları ayakta tutmaya çalışmaktan vazgeçin. Hayal kırıklığı ile kamçılanmayı bırakın.
BALIK veya Yükselen BALIK: Yapmakla bitmiyor vs. yaptıklarım da beni tatmin etmiyor kuyusunda debelenen minik bir balık gibisiniz… Canikom bazen bazı şeyler zamana tabidir
Şu aralar sizin kısmetinize düşen süreç neyi gerektiriyorsa onu yapıp, ”neden başka şeylerle değil de bunlarla uğraşıyorum ki ben!” diye kendinizi yememek. Ortalık toparlamak, eksik tamamlamak, göze görünmeyen ama zemini sağlamlaştırmak için gerekli olan detaylar üzerinde çalışmak gerekiyor. Tamam kabul ediyorum, tatlı değil. Ama zaten Şubat kısa bir ay ve yarısı bitti bilem
Junoastroloji