6 Aylık bir dönem açılıyor ömründe ama bu süreçte senin yolunu tıkayan herkesi ve her şeyi kesip atman gerekecek desem bana ne dersin?
Zor gibi gözüküyor değil mi?
Mesela o tutunduğun işten nasıl ayrılacaksın?
Mesela yürümeyen evliliğini hala sürdürebilecek misin?
Mesela seni aldatan sevgilinle ilişkine devam ettirebilecek misin?
Ya da seni sömüren arkadaşlarınla ilişkine devam edecek misin?
Bu tutulmayla beraber artık arkasına saklandığımız şeyler gün yüzüne çıkacak.
Aslında bitmiş evliliğinde hala akşamları boş boş televizyon seyredip başkalarının ilişkisine özeniyorsan, hele de yanında sevdiğin ya da sevdiğini sandığın kişi varsa bu sence de garip bir durum değil mi?
Ya da sırf sıkılmayayım diye dışarı çıktığın ama artık onların yanındayken daha çok sıkıldığın, ruhunun sömürüldüğü, ne işim var benim burada yaa diye sorguladığın kişiler var ya, onlarla bağını kesmeye hazır mısın?
Bu hayatta en zor şeylerden biri insanın kendisiyle yüzleşmesi kendisiyle baş başa kalmasıdır aslında.
Sırf o düşüncelerimizi fark etmeyelim diye sürekli kendimizi meşgul edecek şeyler bulup deşarj oluyoruz zannediyoruz.
İşten çıktım oyun oynayayım, televizyon seyredeyim, kendimin değil de başkalarının dertlerini gözlemleyeyim, onların sevinçleriyle sevineyim, onların üzüntüleriyle üzüleyim.
Kolay değil mi?
Bence çok kolay.
Cesaretimiz yok belki de.
İçimizde bir de kötü ve karanlık bir tarafımız var ve biz onunla yüzleşmek istemiyoruz belki de.
Şimdi sadece düşünürsem ya aklıma komşunun kızının ne kadar başarılı olduğu gelirse diye.
Oysa ki ufak ben dünyaları kurtarmak istiyordum, uzaya gitmek istiyordum, hayallerim vardı benim şimdi nerde?
Belki de hayallerimi gerçekleştiremediğim için, sırf kendimi suçlamamak için seyrediyorumdur başkalarının hayatını.
Kahvaltı ederken bile akşam yemeğinde ne yapacağımı düşünüyorumdur, kahvaltının keyfini çıkarmak yerine.
Bahanelerimin arkasında zamansızlık ve yetersizlik belki de değersizlik yatıyordur.
Zaman hepimiz için koşuyor.
Aslında koşan zaman değil de bizim zamanı kaliteli kullanmamamızdan kaynaklı bahanelerimizin çokluğu.
Bak bakalım gün içinde seni hedeflerinden alıkoyan ne?
Alıkoyan başkası mı yoksa kendinle yüzleşemediğin için sen mi koyuyorsun o engelleri.
Demin dedim ya karanlık tarafımızı görmekten korkuyoruz.
Ama karanlığı görmezsek içimizdeki ışığı da asla göremeyeceğiz.
Bu tutulmanın kokusu acı.
Senin kesip atamadığın ama kangrene dönüşmüş olan her şeyle ayrılma vakti.
Eğer kim ve ne olduğunu hatırlarsan canın daha az yanacak.
Ama yok eğer hala yaralarına tutunursan artık parmakların değil kolun kopacak.
6 aylık sürecin var.
Mayıs’a kadar kendi Öz’ünü hatırlaman dileğiyle…