Doğum tarihi : 17 Ocak
Doğum şekli : sezaryen
Boy - kilo : 47 cm - 2830 gr
Saat: tamı tamına 08:20 :)
Evet. Bir bebeğimiz olacaktı. Eczaneden aldığımız testi Denizli'de, beta hcg yi Fethiye'de, ilk ultrasonumuzu da Afyon'da yaptırdık

Kan testleri, ultrasonlar, ikili test, toksoplazma vs vs her şey çok güzel.. 16. Haftada da cinsiyetini öğrendik. 1 ay sonra tekrar kontrole çağırdı doktorumuz. 20. Haftamdayım. O güne kadar her şey çok güzel.. Doktorun kapısında bekliyoruz, içeriye aldı, yatırdı beni ultrasonla bakıyor. " bebeğin bacak boyu 3 hafta geriden geliyor, down sendromu riski yüksek, amniyosentez yapalım, isterseniz gebeliği sonlandırabiliriz vs.vs. " devamını hatırlamıyorum. Ağlamaktan dinleyemedim. Eşim ultrason odasını terk etti, ben ağlıyorum. Bizimle konuşurken radyoloji de bir baksın dedi. Cumartesi günüydü. Saat 13 civarıydı ve 14 te mesaileri bitiyordu. Ağlaya ağlaya yalvar yakar radyolojiye zar zor da olsa aldırdım kendimi. Çünkü Pazartesi'ye kadar bekleyemezdim. Radyolojiye girene kadar ömrümden ömür gitti.. Ve girdik.. 50 dakika ultrasonla baktı oğluma, gelişimi gayet normal, doktor yanlış ölçmüş olabilir demez mi?
Her neyse; biraz olsun rahatladık tabi, bu arada da Afyon'dan Ankara'ya taşınma işleriyle uğraşıyoruz ve ben Ankara'da iyi bir doktor peşindeyim. Bir doktor bulduk, her şeyiyle bizimle uyumlu, normal doğum yanlısı, ilgili bilgili vs vs.. ( ilk zamanlar) ama kontrollerimizde hep iyi konuştu, moral verdi motive etti.. Bacak boyuyla beraber kol boyu da geriden gelmeye başlamıştı artık. Ama kafa ve karın çevresinde şükür ki bi sıkıntı yoktu hatta önden gidiyordu. Hastanenin riskli gebelik uzmanıyla birlikte bakıyorlardı. Bu riskli gebelik uzmanı da demez mi keseden sıvı alalım?!?! Biz reddettik ve sonucun bizim kararımızı etkilemeyeceğini söyledik. Bu arada bacak boyu 5, kol boyu 9 hafta gerilik gösteriyordu.
Birtakım nedenlerden dolayı sezaryen doğuma karar verildi ve günüm belli oldu. 17 Ocak.. Günler geçmedi tabi

) bu arada ben hep reddettim oğlumun kol ve bacak gelişiminin geriden geldiğini

) iyi ki de öyle yapmışım kendimi yıpratmamışım

)
Sabah 6 buçukta uyandım, 7 de yola çıkmamız gerekirken annem, babam, kardeşim, ananem vs hazırlanamadıkları için 15 dakika rötar yaptık. Şansımıza trafik yoktu ve 15 dakika sonra hastanedeydik

) odaya geçtim, nst ye alındım, ameliyat önlüğümü giyip sedyeye yatırıldım. Eşim de benimle ameliyathaneye gelecekti. Kapıya kadar gelebildi, sonra beni hazırlayıp onu içeri alacaklarını söylediler. Ameliyat sedyesine çıktım, anestezi asistanı sırtımı açtı, doktor gelip benimle sohbet etmeye başladı. Mesleklerden açıldı konu, ben müzik öğretmenlerini sevmem dedi, ben de iğneden nefret ederim dedim

) öyleyse intikam zamanı deyip ilk iğneyi yaptı belimden

şimdi gülüyorum ama o zaman önümdeki anestezi asistanının ellerinden sıkıca tutup başımı da karnına dayanmıştım. Benim canım acıdı. İkinci üçüncü ve dördüncü iğne derken belimden aşağısı sıcak oldu ve ayaklarımı hissetmemeye başladım. Aklım hala eşimde

) hala pazarlık peşindeyim eşim gelmeden başlanmasın diye

) bu arada tansiyonum düştü sanırım ve doktor bana sakinleştirici yapmış, inanılmaz uykum geldi

bi ara uyusam mı diye bile düşündüm

) sonra doktor sağına bak dedi bi baktım yeşiller içinde kocam gelmiş

) hemen yanıma oturdu elimi tuttu.. Ve dedim artık tamam, paşamı karşılayabiliriz

) karnımda dalgalanmalar hissettim bi kaç kıpırtı.. Dedim ki oğlum geliyor. Anestezi uzmanı hayır daha var, biri karnına bastıracak, oğlun o zaman gelecek dedi. Biri karnıma bastırdı veeeeee .... O nası bir ses.. Oğlum ağlıyor. Ben onun sesini taklit ediyorum

bi yandan da ağlama kuzum ağlama annecim

ama sakinleştirici olmasa bi o kadar da ben ağlıcam

eşime ilk sorduğum soru ; güzel mi? Aldığım cevap ; manyak mısın? Dünyanın en güzel şeyi. Saçları bile var. Kocaman pipisi var. Hem de bacak ve kolunda hiçbir sorun yok

) benim önümde örtü var göremiyorum ama yalvarıyorum gösterin diye.. Sonra uzaktan gösterdiler. İlk gördüğüm şey kocaman bir ağız oldu

) bi an ağzı gerçekten öyle sandım

) ama bu küçücüüüüüüük dedim

) oğlumu götürürlerken eşime hadi sen de oğlunla git dedim.. Dikişlerin bitmesi bir ömür sürdü sanki... Odaya hemen çıkamadım, anestezi göğsüme kadar çıkmış, bi 15 dakika inmesini beklediler. Odaya çıkarken aklımda sadece ' oğlumu benden önce kimse kucaklamasın, ilk benim kokumu alsın..' Vardı. Nihayet odaya çıktım. Ama oğlum yok. Hemşireler hızlı nefes alıyor bahanesiyle benim odaya gelmemi beklemişler

) ve oğlum odaya geldi, kucağıma aldım. Ağlamaya başladım... Allah isteyen herkese böyle bir güzellik nasip etsin.. İnanamadım mucizeme.. O kadar acıkmış ki hemen göğsüme yapıştı. Ertesi gün hastaneden emmeyi bırakmadığı için 2 saat rötarlı taburcu olduk. Mustafa Ayhan'ın hikayesi de böyle işte