Okurken gözüm doldu Wolf...
Alıntıladığım yerleri tek tek kendimde açıklayacağım; başlayınca, olduğunu göreceksin.
Günlerdir adam akıllı buralarda yoktum ve biliyor musun, lisedeki Gangstaya döndüm... Bak:
Küçük yerlerde küçük kalıyorsun mecburen...
Matematik, kimya ve fizikte iyi olduğum için lisede sayısala yönlendirilmiş bir öğrenciyim (Ki meğer onlarda iyi olmam, o algılarımın açıklığı sanat içinmiş, çizim-renk-göz ölçüsü içinmiş yeni anlıyorum) ve fakat ortaokuldan beridir defterlerim vardı... İlkokulda kitap-defter yanlarını süslerdim tezhip yapardım. Ortaokulda kendi karikatür serimi yaptım peri kızlar diye rengarenk (Winx serisini ilk gördüğümde oturup hüngür hüngür ağladığımı biliyorum koca kadın)... Lisede, çizgisiz iki-üç büyük boy defterim baştan aşağı stilist çizimleri dolu... Hayatım, tercih etmem, diretmem, tırnaklarımı geçirmem gereken şey öyle sinyal vermiş ki... Yok, matematiği iyi bu kızın, sayısal okumalı...
Okudum, mezun oldum, kendi mesleğimi yapamadım. Sıkıntılar geldi.
Çok iş değiştirdim, sigortacılık öğrendim, part time servis hostesliği yaptım, reklam ajansına girdim metin yazarlığı vs vs vs... Çok açmayayım, iyi bir yere geldim, ama olduramadım, bu değildi. Çünkü o sıkıntı hiç geçmedi, peşimi bırakmadı.
Ben artık kabıma sığamıyorum. İçimde sürekli bişeyler yapmam lazım, böyle kalmamam lazım hissi var. Yerimde saymak üzüntü veriyor bana.
Sığamadım ben de işte dediğin gibi, sürekli "Bu değil bu değil bu değil".... Diyorum kendime benim ergenliğim 30umda bitti. Dibi de gördüm, evlendim, çocuklandım, fotoğraf makinesi aldım elimde patladı, yeni boyalar aldım yığıldı, evde duramadım, iş hayatına dönsem orada da duramayacağım lanet olsun dedim, sıkıntım ne diyorum, çizsem çizemiyorum o kadar körelmiş bitmişim ki... Nerede o lise zamanı çizimlerim, nerede şimdi deyip oturup ağladımdı yine, tablolar yaptım zorladım, açtım kendi kendimi öyle ama yetmedi.
Anneme de hırsım sinirim geçmiyor. İçimde gittikçe büyüyen bir kin var.
Anneme, annemin önünde duramayan babama, aklıma giren dayıma, "Para kazanamaz aç kalırsın" diyen teyzelerime, o dönem önüme duran kim varsa... Kin ne kelime kendimi resmen eve kapattım, kendimi didik didik ettim. Zoraki girdim aralarına Wolf... Buralarda vakit öldürdüm oyaladım kafamın içini. Çocuğuma, eşime kadar yettim, tükendim. Kursa başladım, annem gezmelerinden beri gelmez, bana söz veren kadın, torunumu kimselere komam senin gözün arkada kalmasın hadi git resim istiyordun, yeniden doğ sen de, kazan Güzel Sanatları diyen kadın, her seferinde yan çizdi.... Bekledim. Ümit ile ümitsizlik arası beklemek o kadar bktan ki. Babam zaten etkisiz eleman, kendi kendine çizim yapar, önüme geç, sürükle, öğret, anlat, göster... Yok.... Dedim tek başınasın kızım, çoksun ama teksin.
Şimdi yüzsüzlük mü dersin Wolf, pişkinlik mi, dibine vurdum, anneme kilitledim oğlanı, ki öyle mutlu kelebek gibi annesi var şimdi kuzumun, diğer türlü çocukla ilgiliyim ama içim erir, şimdi her gün dans... Maşallah diyeyim.
Bozuk bisikleti yaptırdım, aralıksız kurs devam, farklı boyalar, farklı ebat kağıt denemeler, perspektif, anatomi... El açıldı. Kendi tarzımı da yakaladım eskisi gibi.
Ne diyorsumuz ya, olur mu bu iş?
Ve kurs hocam daha belki iki gün önce "Sen oldun" dedi Wolf.
"Beni aşarsın sen, daha ileri biriyle çalışmalısın" dedi.
Lisedeki çizimlerimi kaybettim sanıyordum, zaten birini parçalamıştım üni.ye giderken, o bölüme...
Annem ikisini saklamış, onu getirdi. Neden ağladım bilmiyorum karma karışık ağladım.
En sulugöz olduğum konudur bu konu benim için, sanki 31imde ayağımdaki pranga açıldı, sanki boynumdaki tasmayı kopardım.
Olduracağım dersen olur Wolf. Şu an esirsin, pişmanlıklarının esiri. Onların sıkıntısı, yapabileceğini bildiğin bir şeyi yapmıyor olmanın huzursuzluğu... Özgürlüğün için daha fazla bekleme ve çalışmalara başla Wolf.
Kolay gelsin.
Bisiklet tepelerinde, resim çantasıyla yokuş aşağı wuuu diye inen koca bi kadın görürseniz bi yerlerde, o benim bilesiniz. :)