- 10 Ocak 2013
- 28
- 1
- Konu Sahibi avukatesra
- #1
Astım ataklar halinde gelen nefes darlığı ve hırıltı ile karakterize geriye dönüşebilen hava yolu daralmasıdır. Astım akciğer içi hava yollarında, bronşlarda daralmaya neden olur ve alevlenmeler ile seyreder. Astım kronik bir akciğer hastalığıdır. Hava yollarındaki bu daralmanın nedeni mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının kızarıp şişmesi yani ödemlenmesidir. Hastalık tekrarlayan nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı-hışıltı- göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir.
Astım çocuk ve erişkinler arasında en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan biridir. Dünyanın birçok yerinden bildirilen araştırmalarda son yıllarda astım hastalığının görülme sıklığının giderek arttığı belirtilmektedir. Değişik toplumlarda farklı sıklıkta olmakla birlikte, çocuklarda yaklaşık %5-15, erişkinlerde %5-10 oranında rastlanmaktadır. Dünyada yaklaşık 300 milyon kadar astımlı hasta olduğu tahmin edilmektedir, Türkiye’de ise yaklaşık her 12-13 erişkinden biri ve 7-8 çocuktan biri astım hastasıdır.
Astım ailesel geçişi olan, kalıtımın önemli rol oynadığı bir hastalıktır. Genel popülasyonda astım %8-10 oranında görülürken, anne ya da babadan birisi astımlı ise doğacak bebekte astım görülme olasılığı %20-30'a yükselmekte, anne ve babanın her ikisi de astımlı ise oran %60-70'lere çıkmaktadır. Bu bulgular astımlı hastalarda genetik faktörlerin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ancak, genetik yatkınlığı olan herkeste astım ortaya çıkmamaktadır. Astımı tetikleyen kişisel ve çevresel risk faktörleri söz konusudur. Kişisel risk faktörlerinin en önemlisi bahsedilen genetik yatkınlıktır. Diğer kişisel risk faktörleri ise cinsiyet ve obesitedir. Ergenlikten önce erkek çocuklarda astım kızlardan iki kat fazla görülmekte, ergenlikten sonra bu fark ortadan kalkmakta, yetişkinlikte ise astım kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir. Bir diğer kişisel risk faktörü obesite olup, obez kişilerde obez olmayanlara oranla astım gelişme riskinin 2.5-3 kat arttığı gösterilmiştir.
Astım gelişiminde diğer önemli etken ise çevresel faktörlerdir. Çevrenin önemi ana karnındayken başlar. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sık görülmektedir.
Evlerinde sigara içilen çocukların idrarında sigara metaboliti olan kotinin düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuş ve sigara balkonda bile içilse sigara içilen evlerde çocukların yoğun olarak sigara dumanına maruz kaldıkları gösterilmiştir ve sigara içilen evlerdeki bebeklere astım içilmeyenlere göre 3 kat fazla bulunmuştur. Bunun dışında allerjen maruziyeti, çocukluk çağında geçirilen viral enfeksiyonlar, iç ve dış ortam hava kirliliği, mesleksel ajanlar ve beslenme ile ilgili faktörler örneğin anne sütü alınmaması astım riskini artıran çevresel faktörler olarak sayılabilir.
Astım hastalığının erkenden tanısının konması ve takibi çok önemlidir. Uzun süren öksürük, sık solunum yolu enfeksiyonu geçirme, efor kısıtlanması, nefes kesilmesi, hava açlığı gibi yakınmaları olan hastaların mutlaka göğüs hastalıkları hekimine yönlendirilmesi ve muayene bulguları doğrultusunda gerekli görülürse solunum fonksiyon testlerinin yapılması hastalığın tanısının konulmasında önemlidir. Tanı konulduktan sonra hastanın hastalığı konusunda bilgilendirilmesi, tedavi konusunda eğitilmesi gerekir. Böylece astım hastaları düzenli tedavi ve takiple yaşam süreleri ve kalitelerinde bozulma olmadan hayatlarını sürdürebilirler. Dünya Astım Günü nedeniyle astımla ilgili kısa bir hatırlatma sunalım istedik.
Astım çocuk ve erişkinler arasında en sık görülen bir kaç kronik hastalıktan biridir. Dünyanın birçok yerinden bildirilen araştırmalarda son yıllarda astım hastalığının görülme sıklığının giderek arttığı belirtilmektedir. Değişik toplumlarda farklı sıklıkta olmakla birlikte, çocuklarda yaklaşık %5-15, erişkinlerde %5-10 oranında rastlanmaktadır. Dünyada yaklaşık 300 milyon kadar astımlı hasta olduğu tahmin edilmektedir, Türkiye’de ise yaklaşık her 12-13 erişkinden biri ve 7-8 çocuktan biri astım hastasıdır.
Astım ailesel geçişi olan, kalıtımın önemli rol oynadığı bir hastalıktır. Genel popülasyonda astım %8-10 oranında görülürken, anne ya da babadan birisi astımlı ise doğacak bebekte astım görülme olasılığı %20-30'a yükselmekte, anne ve babanın her ikisi de astımlı ise oran %60-70'lere çıkmaktadır. Bu bulgular astımlı hastalarda genetik faktörlerin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ancak, genetik yatkınlığı olan herkeste astım ortaya çıkmamaktadır. Astımı tetikleyen kişisel ve çevresel risk faktörleri söz konusudur. Kişisel risk faktörlerinin en önemlisi bahsedilen genetik yatkınlıktır. Diğer kişisel risk faktörleri ise cinsiyet ve obesitedir. Ergenlikten önce erkek çocuklarda astım kızlardan iki kat fazla görülmekte, ergenlikten sonra bu fark ortadan kalkmakta, yetişkinlikte ise astım kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir. Bir diğer kişisel risk faktörü obesite olup, obez kişilerde obez olmayanlara oranla astım gelişme riskinin 2.5-3 kat arttığı gösterilmiştir.
Astım gelişiminde diğer önemli etken ise çevresel faktörlerdir. Çevrenin önemi ana karnındayken başlar. Gebelikte sigara içen annelerin bebeklerinde astım ve diğer solunum sistemi hastalıkları sigara içmeyen annelere göre daha sık görülmektedir.
Evlerinde sigara içilen çocukların idrarında sigara metaboliti olan kotinin düzeyleri anlamlı derecede yüksek bulunmuş ve sigara balkonda bile içilse sigara içilen evlerde çocukların yoğun olarak sigara dumanına maruz kaldıkları gösterilmiştir ve sigara içilen evlerdeki bebeklere astım içilmeyenlere göre 3 kat fazla bulunmuştur. Bunun dışında allerjen maruziyeti, çocukluk çağında geçirilen viral enfeksiyonlar, iç ve dış ortam hava kirliliği, mesleksel ajanlar ve beslenme ile ilgili faktörler örneğin anne sütü alınmaması astım riskini artıran çevresel faktörler olarak sayılabilir.
Astım hastalığının erkenden tanısının konması ve takibi çok önemlidir. Uzun süren öksürük, sık solunum yolu enfeksiyonu geçirme, efor kısıtlanması, nefes kesilmesi, hava açlığı gibi yakınmaları olan hastaların mutlaka göğüs hastalıkları hekimine yönlendirilmesi ve muayene bulguları doğrultusunda gerekli görülürse solunum fonksiyon testlerinin yapılması hastalığın tanısının konulmasında önemlidir. Tanı konulduktan sonra hastanın hastalığı konusunda bilgilendirilmesi, tedavi konusunda eğitilmesi gerekir. Böylece astım hastaları düzenli tedavi ve takiple yaşam süreleri ve kalitelerinde bozulma olmadan hayatlarını sürdürebilirler. Dünya Astım Günü nedeniyle astımla ilgili kısa bir hatırlatma sunalım istedik.
Son düzenleyen: Moderatör: