- 12 Mart 2013
- 37.829
- 51.656
- 798
Kendimi ikiye bölünmüş hissediyorum şu anda.
Araştırmaya, okumaya ilgim çok ve zevk alıyorum labda vakit geçireyim, analiz yapayım, yayınlayayım vs. Bir yandan çok da güzel geziliyor araştırma yolu ile, bir yanım diyor ki ne güzel konferans konferans gezersin, hem sevdiğin konuyu didik didik çalışır, hem post doc a başka yere gidersin vs
Öbür yanım da rahatına düşkün. Geçen hocamla da konuştuk, kendisi profluğu bıraktı ve çok mutlu. Bana da, senin bir sürü iyi özelliğin var, neşelisin, dinamiksin, canlı bir insansın neden ömrün boyunca hiçbir şeyden memnun olmayan hocaları tatmin etmeye çalışmakla uğraşacaksın ki normal insanlarla çalışabileceğin normal bir iş bulabilirsin dedi. Şimdi ben bu masterı boşuna mı yaptım diye düşündüm ama iki sene master yaptım diye tüm ömrü harcamaya değer mi, ay bilmiyorum.
Ben geçiştirdim bunu da bir yandan da içimde bir yere dokundu.
Şimdi araştırma çok güzel evet ama gecesi gündüzü pek yok, çalışma saatleri esnek o güzel ama tarih yaklaştı mı uyku düzeniniz, sosyal hayatınız tepetakla olabiliyor.
Ama bir yanda bakıyorum insanlar bir çevre ediniyorlar, ne bileyim bir işten çıkıp eve gidip çikolatanı alıp uzanmak, oh iş işte kaldı demek var. Bir de alelacele mikrodalgaya hazır yemek atıp dur bi analizleri bitireyim demek var.
Varoluşsal krizdeyim şu anda ne yöne gideceğimi bilmiyorum, aylardır tutturmuştum doktora diye ama birini seçersem yanlış karar verip üzülmek istemiyorum...
Başka ne yapabilirim ki diye düşünüyorum bir de. Psikoloji ve nörobilim diplomalarım var. Terapi ve danışmanlık yapmak istemiyorum.
Ateş başıma vurmuş da olabilir, hasta da oluyorum, sabah gezenti doktora öğrencisi akşam marmariste yazlık alıp emekli olan hayatı yaşıyorum
Araştırmaya, okumaya ilgim çok ve zevk alıyorum labda vakit geçireyim, analiz yapayım, yayınlayayım vs. Bir yandan çok da güzel geziliyor araştırma yolu ile, bir yanım diyor ki ne güzel konferans konferans gezersin, hem sevdiğin konuyu didik didik çalışır, hem post doc a başka yere gidersin vs
Öbür yanım da rahatına düşkün. Geçen hocamla da konuştuk, kendisi profluğu bıraktı ve çok mutlu. Bana da, senin bir sürü iyi özelliğin var, neşelisin, dinamiksin, canlı bir insansın neden ömrün boyunca hiçbir şeyden memnun olmayan hocaları tatmin etmeye çalışmakla uğraşacaksın ki normal insanlarla çalışabileceğin normal bir iş bulabilirsin dedi. Şimdi ben bu masterı boşuna mı yaptım diye düşündüm ama iki sene master yaptım diye tüm ömrü harcamaya değer mi, ay bilmiyorum.
Ben geçiştirdim bunu da bir yandan da içimde bir yere dokundu.
Şimdi araştırma çok güzel evet ama gecesi gündüzü pek yok, çalışma saatleri esnek o güzel ama tarih yaklaştı mı uyku düzeniniz, sosyal hayatınız tepetakla olabiliyor.
Ama bir yanda bakıyorum insanlar bir çevre ediniyorlar, ne bileyim bir işten çıkıp eve gidip çikolatanı alıp uzanmak, oh iş işte kaldı demek var. Bir de alelacele mikrodalgaya hazır yemek atıp dur bi analizleri bitireyim demek var.
Varoluşsal krizdeyim şu anda ne yöne gideceğimi bilmiyorum, aylardır tutturmuştum doktora diye ama birini seçersem yanlış karar verip üzülmek istemiyorum...
Başka ne yapabilirim ki diye düşünüyorum bir de. Psikoloji ve nörobilim diplomalarım var. Terapi ve danışmanlık yapmak istemiyorum.
Ateş başıma vurmuş da olabilir, hasta da oluyorum, sabah gezenti doktora öğrencisi akşam marmariste yazlık alıp emekli olan hayatı yaşıyorum
