6 yıllık evliliğin son günü (şu köşede dursun)

sersemsinem

Geçici Olarak Hesap Pasiftir !
tek ayak cezası
Kayıtlı Üye
28 Mart 2012
837
713
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..


edit: olay gerçek.
edit2: milyonlarca hatanın olduğu bitmiş bir evlilikti, bu bardağı taşıran son damlaydı sadece.
edit3: çok çabuk unuturum herşeyi, unutmamak için, yıllar sonra açıp açıp okumak için yazdım.
edit4: boşanma aşamasındayım, ayrı ve kendi evimde yaşıyorum.düzenimi kurdum bile.
 
Son düzenleme:
siz daha önce de defalarca kez evi terketmiş, boşanma kararı almışsınız zaten, eşiniz daha önce sizi evden kovmuş çocukları vermemiş vs vs birsürü konunuz var, boşanma nedeniniz sadece bu değil diye düşünüyorum o yüzden.
hayırlısı olsun hepiniz için, ama bence diğer sorunlarınız için de açıklama yapın, yoksa herkes boş yere boşandığınızı düşünecek.
 
ocakta olaylar olmuş, değişen bişey olmadı sanırım üstünden 7 ay geçmiş.. "keşke"niz kalmamıştır umarım , eski eşinizi en iyi siz bilirsiniz , ben bu kadar hızlı hamle yapmaz açık açık bişeyler yakalamadan da kendimi belli etmezdim sanırım.
 
siz daha önce de defalarca kez evi terketmiş, boşanma kararı almışsınız zaten, eşiniz daha önce sizi evden kovmuş çocukları vermemiş vs vs birsürü konunuz var, boşanma nedeniniz sadece bu değil diye düşünüyorum o yüzden.
hayırlısı olsun hepiniz için, ama bence diğer sorunlarınız için de açıklama yapın, yoksa herkes boş yere boşandığınızı düşünecek.

of.
150 tane konusu var.
olaya ortadan giriyor.
 
aldatma sayılmaz ki bu
ne gibi cilveleşmeleri oldu ve ocak ayından beri neler oldu?
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..
abartmissiniz bence
 
Benim anlayamadığım o ses kaydını yapmak aklınıza nereden geldi ?
Şüphelendiğiniz bir durum mu wardı uzun süredir eşinizle ilgili?
Birde 2 aydır neden ayrı yatıyordunuz ozaman ?

sersemsinem sersemsinem
 
Son düzenleme:
Kaç yaşındasınız bilmiyorum ama üslubunuz anlattıklarınız biraz küçüksünüz hissi utandırdı bende. Keşke kadını arayıp eşim sizden hoşlanıyor gibi cesaret vermeseydiniz. 2. Anlayıp dinlemeden evi terk etmeseydiniz.
3. Kesin aldattığından eminmisiniz.
4. Madem kararlısınız çocuklara kıyamadım deyip eve dönmeyin. Aldatmadıysa bile bu sefer kesn yapar.
 
of.
150 tane konusu var.
olaya ortadan giriyor.

14 aylık evliyken başlamış sorunlar, 6 yılda kaç kez boşanma aşamasına gelinmiş, 2014 de 15 de hatta aralık 2016 da boşanıyorum diye konu açmış, bu son olay patlattı herhalde.
nickini hatırladım da baktım, yoksa ben de bunun için, güzelim evlilik biter mi diyecektim :işsiz:
ortada normal bir evlilik yokmuş ki :olamaz:
 
Evliliğinizin öncesinde sorunlar vardı herhalde yoksa hem ayrı yatıp sonrasında bir telefon konuşmasında gidilmez. ?
 
21 ocak gecesini hatırlıyorum.
Elimde eşimin telefonu, ses kayıtlarını dinliyorum gecenin bi vakti tuvalette.
Çok heyecanlıyım, Allah biliyor ya merak ettiğim tek şey annesinin ve ablasının hakkımda yaptığı yorumlar.
Bilmediğim bir numaraya rastlıyorum, açıyorum kaydı ve konuştuğu kişinin Nuray adında bi kadın olduğunu öğreniyorum,
x bey? Diye açılıyor telefon ve 7 dakika sürüyor konuşma.
7 dakikanın sonunda hanımlar beyler kalkıyor ortadan, gülüşmeler, cilveleşmeler başlıyor.
Dinliyorum ama çenelerimden ayaklarıma kadar her yerim çekiliyor, kanım çekiliyor,
Üşüyorum.
Ses kaydı yapıyorum kendi telefonuma, unutmak istemiyorum bu konuşmayı.
Hala dinlediğimde bağırsaklarımın çalışıyor olması beni çok şaşırtıyor.
“Aslında yetişmeye çalışmıştım hem bi görüşmüş oluruz dedim” diyor eşim, “evet” diyor kadın “ben de seni bekledim ama.. “
“Watsapptan yaz bana” diyerek kapatıyor kadın telefonu.
Tuvaletten çıkıp, eşimin yanına gidiyorum çocuğumun odasına.
Çünkü eşim yaklaşık 1 aydır oğlumun odasında benden ayrı yatıyor.
Ses kaydını açıp kulağının dibine koyuyorum.
Uyanıyor, “nooluyor” diyor, “dinle” diyorum,
Birazdan yaşanacakları tahmin ettiğimden bacaklarım tutmuyor, dünyanın en hırslı fakat en sakin görünen kadınıyım o dakikalarda,
Saat 3’ ü geçmiş.
Dinliyor, “ne olmuş?” diye cevap veriyor.
“nedir bu konuşma, ne bu samimiyet açıklar mısın?” diyorum.
“Ne var? Aşkım mı demişim? Canım mı demişim? Bıktım senin bu kıskançlıklarından” diyor.
“Normal yani” diyorum, “peki bi daha bu kadınla görüşmeyeceksin desem ne dersin?” diyorum.
“Tabiki görüşücem” diyor.”bu kadın pazarlamacı, çok iyi işler yapıcaz birlikte, uzun bi zaman hayatımızda olacak” diyor.
“peki” diyorum ve kalkıyorum yanından.

Duvarları yıkmak, bağırmak istiyorum, kollarına tırnaklarımı geçirmek, gözlerine bakarak ağzımdan salyalar saça saça “am.na koyduğumun çocuğu Allah belanı versin” demek istiyorum.
Gücümün yettiğince vurmak, kafasını gözünü patlatmak istiyorum.
Yapmıyorum.
Çünkü oğlum uyuyor, meleğim her şeyden habersiz mışıl mışıl uyuyor.
Tuvalete kapatıyorum kendimi yine, ağlamalıyım.
Çok ağlıyorum, krize girecek kadar ağlıyorum.
Bilmiyorum neden kapıyı zorluyor eşim, hatta kıracak, kararlı.
Beni zerre kadar düşündüğünü, benim için üzüldüğünü sanmıyorum.
Beni sevdiği konusunu bile tartışabilirim o an, çünkü bakışları çok bıkkın.
Gözlerine baktıkça, bunu gördükçe canım yanıyor.
Çıkmak istemiyorum o kapıdan, görmek istemiyorum o gözleri.
Çıkıyorum, görüyorum.
Konuşuyoruz, sakinleşemiyorum.
“ne gerek vardı bunlara? Bu kadar abartmaya?” gibi şeyler söylüyor.
Gülümsüyorum.
Sonra nice zaman mutfağa çömüp konuşuyoruz,
“çok iyi bir kadın, hatta seninle tanıştırmayı da çok düşündüm” diyor,
“kocasından boşanmış, zavallı bi kadın, merhametimden hep bunlar” diyor.
Eniştemin ablamı aldatmakla alakalı hikayesinde kendisini savunuşunu hatırlıyorum;
“acıdım sinem, zavallı bi kadındı, yardım etmek istedim” demişti.
“Her şeyi kaldırabilirim belki, ama artık bu kadarına susamam” diyorum, “yarın evi terk edicem”
“saçmalama, ne terk etmesi” diyor.

Sonrasını gerçekten hatırlamıyorum, ne ara kalktık? ne ara yattık?
Ben uyudum mu? Evet uyudum.
Ama o akşam evliliğimin son akşamıydı, sevdiğim adamla son mutfak muhabbetimdi,
Buna ben bile inanamıyordum evet ama öyleydi.
Beni ikna etsin ister miydim? İsterdim.
Evliliğimin ilk yılları gibi sarsın beni, kulağıma sevgisini fısıldasın, “ne oluyor bize kadınım?” desin,
“Düzelticem” desin, düzeltsin.

Başka seçeneğim gerçekten yoktu, beni garanti altına almış fakat benden vazgeçmiş bi adamdı konuştuğum, anlattıklarımı duymuyordu.
İsyanlarımı, bağırtılarımı dinlemiyordu.
Ben de onu dinlemiyordum evet, çünkü anlatmıyordu.
“Akraba ziyaretlerine gitmedin benimle” diye suçluyordu beni, “yemek yapmadın, ütü yapmadın”..
“Hakaret ediyorsun bana, saygı duymuyorsun” diyordu.
Duymuyordum evet, zerre kadar saygı duymuyordum.
Seviyor muydum? Onu bile bilmiyorum.

Ve 22 ocak sabahı, “otur evde bi yere gideyim deme” gibi bi şeyler zırvalayarak çıktı evden.
Ben biliyordum bu evliliğimizin son günüydü, son sabahı.
Onu o kapıdan çıkarken son görüşüm..
Nice zaman sonra kendimi oğlumun odasına kapatıp, çocuklar anne aç kapıyı diye cıvıldaşırken, tüm gücümü toplayıp Nuray’ ı aradım.
Kendimi tanıttım.
“Konuşmalarınıza şahit oldum” dedim, “eşim sizden hoşlanıyor.”
Kabul etmedi, “öyle bişey hissetmiyorum” dedi, eşimin ne kadar iyi bi adam olduğunu hatırlattı bana, eski evliliğinden bahsetti biraz.
“Hayır” dedim, “ben tanıyorum eşimi, bu adam haftada bir diş fırçalar, haftada bir yıkanır, söylemesen kıyafetini bile değiştirmez ama size dağıtıma geleceği Cuma günlerinde hususi yıkanıyor, parfümler sıkıyor, dişlerini fırçalıyor, kıyafetlerini değiştiriyor, saçına bile şekil veriyor, normali bu evet ama benim eşim bu değil” diyorum.

Bi sonuca varmadan kapatıyoruz, ikimizde kırgın değiliz birbirimize Nuray’ la.
Çocukları öğlen uykusuna yatırıyorum, geçmiyor saatler.
Oturduğum koltukta bile eğreti duruyorum, yakışmıyorum evin hiç bi köşesine.
Nereye gitsem mutsuzum, tedirginim.
Uyanıyorlar, giyinip çıkıyoruz.
Her şeyden habersiz meleklerim, elimden tutun diyorum tutuyorlar, çıkın diyorum çıkıyorlar.
Ama o an ne olduğunu bilmiyorlar, hatırlamayacaklar hiç.
Anneleri evliliğinden vazgeçiyor, onları evlerinden koparıyor ve fikirlerini dahi sormuyor.

Çıkın diyor çıkıyorlar..
Kuzularımm.

Son bir kez göz ucuyla bakıyorum terk ettiğim yuvama,
Ağlamıyorum.
Bi nefes çekiyorum evin içinden, dolduruyorum ciğerimi.
Pişman değilim o an, duygusallığa hiç alan tanımıyorum.
Yürüyoruz çocuklarla, otobüs bekliyoruz, her zaman ki gibi bir yolculuk geçiriyoruz,
Şuan ne yapıyorum diye düşünmüyorum bile.
“Annaneme mi geldik?” diyor oğlum kapıda.
“Evet annecim” diyorum, “evimize geldik.”

Kapıyı kendi anahtarımla açıyorum, annemle babam yerde oturmuş muhabbet ediyorlar.
“Selamünaleyküm” diyorum,
Biz geldik,
Temelli..
bu kadar edebiyat bir yuvanin yikilisiba hic yakismiyor cok civil kaciyor tatlim
 
Son günlerde hemen duygusala bağlıyorum iyi ki dökmemişim bu defa gözyaşlarımı.
Arkadaşların dediklerine göre zaten çok önceden bitmesi gereken bir evlilikmiş.
Hayırlı olsun inşallah.
 
X