Abdurrahim Karakoç şiirleri

İNSANLARIN DRAMI



Hilkatten bugüne her ne çektiyse

Zekâsı kıtlardan çekti insanlık.

Hazar zamanıysa, sefer vaktiyse

'Gel'lerden, 'git'lerden çekti insanlık.



Putçular put dikip dünyalar vurdu

Tezahürat arttı, tefekkür durdu

Firavun emretti, Nemrut buyurdu

Yürüyen putlardan çekti insanlık.



Küfür gemisinde hep kürek çeken

Etrafa iftira tohumu eken

Kula kulluk için yarışa çıkan

Tasmalı itlerdan çekti insanlık.



Aferine göbek atan, oy atan

Hatasını sevap diye dayatan

Masum gönüllere girip boy atan

Zararlı otlardan çekti insanlık.



Gün geçmedi üç-beş Nemrut türedi

Kötü günler kötülere yaradı

Yitirenler yanlış yerde aradı

Hitler'den, bitlerdan çekti insanlık.


Abdurrahim KARAKOC
 
İŞ İŞTEN GEÇİNCE



Başkasını yakan zulüm seni de

Yakar amma neden sonra anlarsın.

Sahtekârın imanı da, dini de

Kokar amma neden sonra anlarsın.



Gün gelir gözlerin dalar yokuşa

Şartlar yorgunları salar yokuşa

Umulmadık yerde sular yokuşa

Akar amma neden sonra anlarsın.



Öfke her gün ölür, aşk eceliyle

Akıl arkadaşlık etmez deliyle

Yanlış yapan yaptığını eliyle

Yıkar amma neden sonra anlarsın.



Yıllarca gül diye koklarsın taşı

Akşamı yaşarsın sabaha karşı

Sabır sarı yaprak, umut gözyaşı

Döker amma neden sonra anlarsın.



Fikirsizlik gol atarsa fikire

Altın diye sarılırsın bakıra

Güvendiğin eller seni çukura

Çeker amma neden sonra anlarsın.



Aman deyim bilir misin amanı

Boş hayale kurban etme zamanı

Müjde dağlarına eyvah dumanı

Çöker amma neden sonra anlarsın.



Çorbaya sallarsın taş dolar kaşık

Dört adım öteye şavk vermez ışık

Kör inada sarılmaktan sarmaşık

Bıkar amma neden sonra anlarsın.



Hakikatler üzücü ha, katı ha

Delinirse su koyverir çatı ha

Zaman zaman gizli kirler satıha

Çıkar amma neden sonra anlarsın.



Kurnaz emer budalanın kanını

Böyle yürür hokkabazın kanunu

Doğru karar eğri dostun canını

Sıkar amma neden sonra anlarsın.


Abdurrahim KARAKOC
 
KILAVUZ NESİL



Batılın önünde set

Hakk'a kılavuz nesil.

İlimde Ak Şemseddin

Kararda YAVUZ nesil.

Hakk'a kılavuz nesil...



Bir Aras'tır, bir Tuna

Tarih binmiş sırtına

Nefret yıkan fırtına

Sevgiye havuz nesil.

Hakk'a kılavuz nesil...



Her zalimin korkusu

Her çiçeğin kokusu

Yangını söndüren su

Yemeklerde tuz nesil.

Hakk'a kılavuz nesil...



Tevhidi kucaklayan

Canda canan saklayan

Zindanları aklayan

Her zulme maruz nesil.

Hakk'a kılavuz nesil...



Kalmasın engel artık

Del zırhları del artık

Çık ufuktan gel artık

Birliğe susuz nesil.

Hakk'a kılavuz nesil...



Abdurrahim KARAKOC
 
MİNİ ETEKLİ KIZLARA



Etek topukta olur, seninki ta baldırda

Belli ar'ı, namusu unutmuşsun bıldır'da..

Baban tıraş olurken baksın ayna yerine

Hele sen şu mereti biraz daha kaldır da! .


Abdurrahim KARAKOC




MİRASYEDİ NESİL



Devlet devlet diye naralar atıp

Devleti harcadık... daha ne kaldı?

Milli duyguları ucuza satıp

Milleti harcadık... daha ne kaldı?



Parti merkezleri kıblemiz oldu

Kirli-paslı giren tertemiz oldu(!)

Kazanan kesemiz, midemiz oldu

Ümmeti harcadık... daha ne kaldı?



PKK “Kürdüm” der, Kürtleri vurur

Alevî, Sünnî’den uzakta durur

Dindar, karşısında lâik’i bulur

Vahdeti harcadık... daha ne kaldı?



Nereye baktıksa hoş bakamadık

Bir düştük, bir daha hiç kalkamadık

Sarıldık dünyaya, bırakamadık

Ahreti harcadık... daha ne kaldı?



Dilendik batıda, dağıttık şarkta

Ar-namus kalmadı ev ile barkta

Ekranda, sahnede, caddede, parkta

İffeti harcadık... daha ne kaldı?



Sözleri, zehirli yılan ettik biz

Her şeyi her şeyi yalan ettik biz

Sevgiyi, dostluğu talan ettik biz

Hürmeti harcadık... daha ne kaldı?



Şartlandık en cani arzular için

Koymadık tek mâni, arzular için

Üç günlük nefsânî arzular için

Cenneti harcadık... daha ne kaldı?



Vurduk, çaldık, çırptık bin bir iş yaptık

Gözümüze, gönlümüze diş yaptık

Yöneldik israfa, gösteriş yaptık

Nimeti harcadık... daha ne kaldı?



Saldılar batıya, bir batıl izden

Umutlar, hayaller kırıldı dizden

Sılayı aldılar ellerimizden

Gurbeti harcadık... daha ne kaldı?



Zevk-safa içinde şah ile vezir

Biri “hâkimim” der, birisi “Hızır”

Bekledik bekledik gelmedi huzur

Mühleti harcadık... daha ne kaldı?



Çağ delirdi... beden hasta, can hasta

Haram dolu, riya dolu her tasta

Akıl iflastadır, amel iflasta

Rahmeti harcadık... daha ne kaldı?



Ahbaplık-komşuluk nerde erenler?

Duruyorsa haber versin görenler

Söyleyin söyleyin eski yârenler

Sohbeti harcadık... daha ne kaldı?



Sünneti kaybettik, farzı kaybettik

Sahabeden miras tarzı kaybettik

Manevî talebi, arzı kaybettik

Kısmeti harcadık... daha ne kaldı?



Abdurrahim KARAKOC
 
MUKAYESELİ TAHLİL



Devletin yufkası, derini yoktu

Despotun sıcağı, serini yoktu

Rejimin yarası, irini yoktu

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Bayram, tarih unutmazdı büyükler

Vatandaşı uyutmazdı büyükler

Yan tutmazdı, kin tutmazdı büyükler

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Yargı bağımsızdı, yargıçlar adil,

Vakta ki çok şeyler edildi tadil

Aşkı yeğ tutardık hırsa muadil

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Medyamız bu denli barbar değildi

Ruh mülevves, surat pancar değildi

İnsanlar insandı, sansar değildi

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Dostlara “can” derdik candan ilhamla

Haramdan korkardık dinden ilhamla

Yarını görürdük dünden ilhamla

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Tek kimlik taşırdık, tek tip değildik

Kendi yurdumuzda garip değildik.

Çeteye, mafyaya sahip değildik

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Devletliler soyamazdı devleti

Dönek piçler oyamazdı devleti

Gözbağcılar boyamazdı devleti

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Ayaktayken ananemiz, töremiz

Düşe düşe pul olmadan paramız

Dindar-laik açılmadan aramız

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Hak-hukuk, insanlık ölmeden önce

Dayatmalar çıkıp gelmeden önce

Seksenlikler umut olmadan önce

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Cuntalar-muntalar yoktu o zaman

Cilalı suntalar yoktu o zaman

Kolalar, fantalar yoktu o zaman

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Saç-sakal, kıyafet yasak değildi

Toplantı-ziyafet yasak değildi

Düşünce, şikayet yasak değildi

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Atatürk'ü sömürmezdi maymunlar

Değerleri kemirmezdi maymunlar

Çalıp-çırpıp semirmezdi maymunlar

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Laiklik kılıncı bilenmemişti

Fikirler çamura belenmemişti

Beyinler bu denli sulanmamıştı

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Sonra mı? . Sonrası kaos, kargaşa

İnmiyor bir türlü kim çıksa başa

Yaya gidiyorduk Van'dan Maraş'a

Daha umutluyduk daha mutluyduk.



Ekran yoktu, erkân vardı eskiden

Damarlarda hür kan vardı eskiden

Ve vebalden korkan vardı eskiden

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Görmezdik mankeni, bilmezdik pop’u

Kızlara vurmazdı polisin cop’u

Kendi kalemize atmazdık topu

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Arızasız dönen çarkımız vardı

Deliden, densizden farkımız vardı

Senfonimiz yoktu, türkümüz vardı

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Millete tepeden bakmazdı rical

Herşeye burnunu sokmazdı rical

Korkutmaz, daraltmaz, sıkmazdı rical

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Kanları uysaldı ihtiyarların

Zimmeti olmazdı iktidarların

İtibarı vardı itibarların

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.



Mutluluk mezarda, umut iflasta

Dışımız ateşte, içimiz yasta

Bana sorarsanız en son kıyasta

Daha umutluyduk, daha mutluyduk.


Abdurrahim KARAKOC
 
NELER YAPTIK NASIL GELDİK BUGÜNE (50 YILIN MUHASEBESİ)



Yürüyen, konmuşan, yiyen, doymayan

Kaç put sevdik, kaç put seçtik sayamam.

Toprakları kanımızla suladık

Kaç kuyuda ekin biçtik sayamam.



Hangi yaşta kaç slogan söyledik

Kaç mantara alkışçılık eyledik

Kaç dönemde kaç zindanı boyladık

Kaç sırtlana kucak açtık sayamam.



Nutukla büyüttü kurnazlar bizi

Ayakta uyuttu cambazlar bizi

Batıya peyledi papazlar bizi

Kaç kürsüden yalan içtik sayamam.



Kaç cehennem yaptık, kaç cennet yıktık

Gönül sarayına kaç maymun tıktık

Kendi göğsümüze kaç kurşun sıktık

Kaç tezata konup göçtük sayamam.



Kuruyan umutlar, sönen hayaller

Kurtlar sofrasında yenen hayaller

Acıya, hüsrana dönen hayaller

Kaç dağdan denize uçtuk sayamam.



Devletliler çıkıp devlete kondu

Büyük putlar büyük servete kondu

Hak, hukuk, insanlık sepete kondu

Kaç melekten(!) korkup kaçtık sayamam.



Uymadı bir türlü başlar bedene

Yanaşmadık 'niçin' ile 'neden'e

Ne söyleyim? . Çok sürü var güdene

Kaç berzaha girip geçtik sayamam.



Abdurrahim KARAKOC
 
ÖĞÜT



Su bildiğin yürekler mermerden katı çıkar

Dost sandığın insanlar düşmandan kötü çıkar

Güneşi göre göre sen doğuya gitsen de

Vardığın her menzilde karşına batı çıkar.


Abdurrahim KARAKOC
 
SAY BİR GERÇEK SAY BİR YALAN



Ömür dediğiniz nedir?

Üç gün hilal, üç gün bedir

Haftaya boş kalır sedir

Say bir karış, say bir adım

Geçti gitti, anlamadım..



Her türlü nimet sofrada

Yığın yığın dert sofrada

En uzun mühlet sofrada

Say bir içim, say bir tadım

Kaçtı gitti, anlamadım.



Denizde kayıktır umut

Yaralı geyiktir umut

Ürkek üveyiktir umut

Say bir lokma, say bir yudum

Uçti gitti, anlamadım.



Dakikalar yazlık, kışlık

Saatlarda mı yanlışlık

İklim, mevsim tek karışlık

Say bir dondum, say bir yandım

Göçtü gitti, anlamadım.



Bembeyaz düşler topladık

Bitmemiş işler topladık

Bebek gülüşler topladık

Hızar kurdu itimadım

Biçti gitti, anlamadım.



Abdurrahim KARAKOC
 
SULARIN HİKÂYESİ



Belemişler kaplara, uyutmuşlar suları

Ve sermişler iplere, kurutmuşlar suları..

Dalmışlar eğlencenin fikirsiz oyununa

Ya toprakta, ya gökte unutmuşlar sular


Abdurrahim KARAKOC
 
ŞİKAYET



Yıldırımlar sağdım umut bahçeme

Hasretimi yangınlarla süsledim

Depremleri dost eyledim geceme

Yüreğimde fırtınalar besledim..

Bekledim ki sen gelesin yanıma

Gelmiyorsun yetti gayri canıma.



Kokuştu, acıdı, gazlaştı sular

Bozuldu, değişti, yozlaştı sular

Kurudu, savruldu, tozlaştı sular

Pınarları gözyaşımla ısladım..

Bekledim ki sen gelesin yardıma

Gelmiyorsun, ortağım yok derdime.



Boş dergâhta tek dervişim, gerçek bu

Yalnızlığa boş vermişim gerçek bu

Sabır, sebat benim işim, gerçek bu

Silahımı kalemime yasladım

Bekledim ki sen gelesin muradım

Gelme gayri, kapıları kapadım..


Abdurrahim KARAKOC
 
TAHRİK EDİYORUM



Serçe kadar yok musun be? !

Hadi uç uçabilirsen...

Akıl, izan, idrak sende

Kader seç, seçebilirsen...



Alev dondu, akıl yandı

Su uyudu, taş uyandı

Ecel kapına dayandı

Durma kaç, kaçabilirsen...



İşe el attı dayılar

Çamura battı sayılar

Köprüyü tuttu ayılar

Yürü geç, geçebilirsen...



Bırak kalsın çeşme, kuyu

Değiştir gel eski huyu

Havada var olan suyu

Buyur iç, içebilirsen...



Taksit taksit, adım adım

Nedir yani, anlamadım

Ev emanet, mezar kadim

Hemen göç, göçebilirsen...



Farkın var kuştan, sığırdan

Gayret et, alma ağırdan

Gitme köhnemiş çığırdan

Çığır aç, açabilirsen...


Abdurrahim KARAKOC
 
TAKSİM



Bana Mevlana'yı, Yunus'u verin

Mecnun'u, Leyla'yı size bıraktım

Kırk yıldır susuzum, bir tas su verin

Irmağı, deryayı size bıraktım



Talipli değilim şöhrete, şana,

Makamı, rütbeyi yük etmem cana

Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana,

Dövüşü, kavgayı size bıraktım.



Zaman yoktur ekip, biçip, sürmeme

Ham topraktan haram mahsul dermeme

Bir tek gönül kâfi gelir girmeme

Konağı, sarayı size bıraktım.



Çokta değil, hakta buldum huzuru,

İstediğim alın teri, göz nuru

Benliği, kibiri, iğrenç gururu

Faizi, bankayı size bıraktım.



Hiçbiriniz telaş etmesin boşa

Doyacak gözünüz toprağa, taşa..

Beni inancımla koyun baş başa..

Topyekûn dünyayı size bıraktım.


Abdurrahim KARAKOC
 
UNUTTUK



Alp-Eren Gaziler, ulu sultanlar

Eğlenceye daldık.. unuttuk sizi.

Bin yıldır toprakta uyuyan canlar

Televizyon aldık.. unuttuk sizi.



Ey Hazreti Ahmed Yesevî Hoca!

Dedem Korkut adlı mübarek koca,

Zemzemi lağıma eyledik boca

Avrupalı olduk.. unuttuk sizi.



Çağrı bey, Alparslan, cümle erenler

Cennet bahçesinde çiçek derenler

Allah rızasına gönül verenler

Arasat'ta kaldık.. unuttuk sizi.



Mevlâna çalgıda oyunda gitti

Hacı Bektaş cemde, ayinde gitti

Yunus her derenin suyunda gitti

Partilere dolduk.. unuttuk sizi.



Ak Şemsettin ak sevginin dışında

Şanlı Fatih gök sevginin dışında

Bizim sevgi Hak sevginin dışında

Küfrü nimet bildik.. unuttuk sizi.



Lâkabı muhteşem, adı Süleyman,

Yavuz Sultan Selim, ender kahraman

Affet, ulu hakan Abdülhamit Han

Memleketi böldük.. unuttuk sizi.



Tarihe taht kurup oturan canlar

Âleme adalet götüren canlar

Üç kıt'ayı dize getiren canlar

Prensleri bulduk.. unuttuk sizi.


Abdurrahim KARAKOC
 
YANGIN VAR



Alev sardı âlemi, uyanmayın daha siz

Altta döşek yanıyor, üstte yorgan yanıyor.

Beşikler besmelesiz, mezarlar fâtihasız..

Doğan insan yanıyor, ölen insan yanıyor.



Mideden aşağının tahtı kurulmuş serde

Ramazanı katlettik kul yapısı şekerde

Hazreti İbrahim’in mübarek aşkı nerde? ..

Ruhta bayram yanıyor, ette kurban yanıyor.



Bağlanmış dünyalıklar dünyanın yularına

Gösterin, hangi yüzle çıkacağız yarına?

Ya Rab! İman ihsan et riyakâr kullarına

Hacda hacı yanıyor, haçta ruhban yanıyor.



Kör müyüz, sağır mıyız; Rahmet-i Rahman mı yok?

Yoksa yol gösterecek Hazreti Kur’an mı yok?

Yanmak mı marifettir, yananda izan mı yok?

Dağda çoban yanıyor, tahtta sultan yanıyor.



Tutup yemek kastında ki gardaş gardaşını

Bu hâlin hicabından dağlar eğmiş başını

Titredim seyrederken mazlumun gözyaşını

Bir damlanın içinde yetmiş umman yanıyor.


Abdurrahim KARAKOC
 
YOL



Hayat kapısından tek tek

Her giriş ecele doğru.

Toprakta sürünür bebek

Her karış ecele doğru.



İster yürü, ister bekle

İster çıkart, ister ekle

'Geç kaldım' diye gam çekme

Her varış ecele doğru.



Ayaklar zemine değer

Analar yavrusun döğer

Kalpten damara kan yağar

Her vuruş ecele doğru.



Yürü, koş, uyu, otur, kalk

Yukarı bak, aşağı bak

Dört yana dönmeyi bırak

Her duruş ecele doğru.



Bir el yapar, bin el bozar

Gün alçalır, gölge uzar

Önü kundak, sonu mezar

Her yarış ecele doğru.


Abdurrahim KARAKOC
 
YOLDAKİ KUTLU GÜN



Gün gelecek

Güneşin doğup battığı mekanlarda

Ve küfrün çığlık attığı mekanlarda

Bizim türkülerimiz okunacak.



Gün gelecek

Tomurcuklar taşacak kılıfından

Ve kılıçlar sıyrılacak kınından

Edepsizler edebini takınacak.



Gün gelecek

Ne zalimler kalacak, ne zulüm

Ve o günler yoldadır gülüm

Hak ayağa yekinecek.



Gün gelecek

İnsanlar yiyecek, ayılar bakınacak

Eğriler doğrulardan sakınacak.

Gönül kilimleri adalet üzre dokunacak

Namusluların yakındığı kadar da

Namussuzlar yakınacak.


Abdurrahim KARAKOC
 
ZAVALLILAR ARKADA



Kevser bardakları atıldı raftan

Her şaraba KÜP olanlar ön safta.

İffet timsalleri kovuldu saftan

Her bebeğe TÜP olanlar ön safta.



Kurt revaçta, kuzu düştü gündemden

Yemeklerin tuzu düştü gündemden

Haysiyet, tevazu düştü gündemden

Her şalvara CEP olanlar ön safta.



On partiyle flört yapan yiğitler

El yalayıp etek öpen yiğitler

Canlı, cansız puta tapan yiğitler

Her çöplükte ÇÖP olanlar ön safta.



Sayınlar var, zaman çalar zamandan

İkram sağar süpürgeden, samandan

Puştlar amir, hokkabazlar kumandan

Her baltaya SAP olanlar ön safta.



Dahiler var, muz aşılar meşeye

Cin çıkarır, cin doldurur şişeye

Köşe dönücüler yattı köşeye

Her çembere ÇAP olanlar ön safta.



Fırtına başladı, meltemler dindi

Namus, ahlâk, vakar tahtından indi

Postallar, papuçlar kıymete bindi

Her kelleye KEP olanlar ön safta.



İnancına uyandadır adamlık

Zarardadır, ziyandadır adamlık

Gören yok ki ne yandadır adamlık

Her şerife COP olanlar ön safta.



Aç gözleri makam hırsı bürüdü

Siyasi zırzopluk aldı-yürüdü

Sosyal yapı, milli doku çürüdü

Her hastaya HAP olanlar ön safta.


Abdurrahim KARAKOC
 
Son düzenleyen: Moderatör:
X