Ömür cefasız olmaz
Çile acısız dolmaz.
Çok geride de kalsa
Sevgi asla solmaz
Hayat dediğimiz şey iki bölümden ibarettir.Birinci bölümü mutluluk kervanı,ikincisi acı kervanı,bu iki bölme çok bağlantılıdır birbirine...
Hayat, onu anlamamıza,kavramamıza,elimize avcumuza gelmesine mani olacak bir sürü anlamsız uğraşlar peşinde koştuğumuz ve bunu farkettiğimizde kederlendiğimiz, bu sefer de mutluluğun peşine düşüşümüzdür, düşüştür belki de bunlar hep düştür...kim bilir...
Hayat,barındırdığı süreçte atmak istediğimiz ve isteyeceğimiz her adımın mutlaka iyi yada kötü bir bedelinin olduğu umut deryasıdır..işte o bedeli karşımıza çıkacak engellere rağmen ödemekle o adımları atabiliriz yavaş da olsa...o acıları tadarak,bizi bekleyen mutluluğa erişebilmektir yıkılmadan.
Hayat,yaşamın yükünü yüklenmektir...o yükün altında ezilmeden dimdik ilerleyebilmektir,o yüke rağmen yeni yükler sırtlayarak yaşamın tadını acısıyla tatlısıyla çıkarmaktır...
o acının tatlının olmazsa olmayacağını bilmektir,anımsamaktır...
Hayat,karşına belki de sürekli çıkmaz sokakların çıkmasıdır...işte bu çıkmaz sokaklara gire çıka bu çıkmazların aslında birer düzlük olduğunu anlamaktır.
Hayat,elinde olanlar ve olmasını ümit ettiklerin arasında kalan ince bir çizgidir...bu elinde olmayanlardan ötürü acı çekmek,elinde olanların ise kıymetini bilip mutlu olmaktır.ümit ettiklerin belki de sahip olduklarından çok çok fazla ,Hep eksiklikler yaşamaktır ve hep fazlalıklar...hayat budur işte hep biraz eksik bundan kaynaklanan acı,hep biraz fazla bundan duyulan mutluluk...
Hayat,ne acısıyla olmaktır ne olamamaktır...acının verdiği nimetlere bile şükredip mutluluğu çıkarmaktır...işte hayat acıdan geçmediği zaman hep noksandır hep eksik...