- 17 Aralık 2011
- 2.568
- 140
- 373
sözlerinin birçok kısmına katılıyorum.
almanlar boyuna araştırma yapıp duruyor, neden mi?
" neden çocuklarımızda psikolojik bozukluklar fazla, neden ergen çağındaki gençlerde suç-uyuşturucu-ahlaki çöküntü hat safhada, neden gençlerimizde boşanmalar çokkk fazla, " vb... vb...vb...
evet bizim ülkemizde psikoloğa gidilmesi saklanırken, o beğendiğiniz alman annelerinin memleketinde psikologsuz aile yoktur...
bizim ülkemizde de, ihtiyaç duyulduğunda gizlemeye gerek kalmadan psikoloğa gidilmeli, bunu destekliyorum, ama almanlar gibi birçok gelişmiş avrupa ülkesinde durum aynı, intiharlar diz boyu, adamlar taa küçükken sevgiden uzak kalmışlar... ama sonunda ya psikoloksuz adım atamayan bireyler ya da ssoğuk-anlayışsız-tek kişilik dünyalara sahip, ucu intahara yada kendine zarar vermeye kadar giden bir birey olarak hayata tutunmaya çalışan insanlar. elbette tüm almanya böyle değil, sağlıklı vatandaşlarıda var mutlaka.
ama alman araştırmacıların ülkemize gelipte aile içi yaşantımızı gözlemleyip, kendi ülkelerindeki artan huzursuzluğun nedenini çözmeye çalışmaları size birşey ifade edebiliyor mu?
aile kavramı yok haklısın. ahlaki çöküntü içindeler. gençlik elden gitmiş... bu sevgisizlik-ilgisizlik-ahlaksızlık okulda öğretilmiyor alman çocuklarına, eğitim ailede başlıyor biliyorsunuz.
benim ülkemde de bilinçsiz ahlaksız gençler var, maalesef ancak tanımadığı kimseye bile selam veren alman gencinden daha saygılıdır benim gencim anasına babasına!
bu yaz tatilinde kaldığımız otelde alman bir aile vardı 5 tane boy boy çocuk hepsi yemeklerini tek başına yiyebiliyordu en küçüğü 2 yaşında falandır onları izlerken gerçekten imrendim anne o kadar sakin ki ve çocuklarda en ufak bi yaramazlık yok biri kulağına takmış müzik dinliyo diğer küçükler ellerindeki kitaplarla ilgileniyo anne tek bir sözü ile çocuklar sıraya diziliyo hiçbir haşarılık düzen bozuculuk yok birde türk ailelerine baktım kendime baktım peşinde koşturuyorum oğlum nolur ye çocuk koşar zıplar bağarırım deli gibi koşma otur yemeğni ye dikkat et düşme aman terleme vs diye onlar çocuklarını nasıl yetiştiriyorlar bravo diyorum ben
*** anne / baba okula çocuğu ile birlikte gidiyor, tanıdığı tanımadığı her gördüğü veliye selam verip gülümsüyor ''günaydın'' diyor. çocukta bunu öğrendiği için aynı davranışta bulunuyor.ya biz ne yapıyoruz?
***sınıfa asla girmiyor, öğretmene çocuğunun yanında çocuk hakkında olumsuz hiç bir şey söylemiyor. Ya biz?
*** okuldan çocuklarını aldıklarında onların yerine çocuğunun çantasını taşımıyorlar.
***yağmur yağıyordu, annenin elinde şemsiye vardı ama çocuğu ıslanmasın diye anne çocuğunun başına şemsiye tutmadı, yağmurluğunun kapşonunu kapat demedi, onu şemsiyesini açması için uyarmıyordu. Ya biz bu durumda ne yaparız?
*** apartmandan dışarı çıktım. 4 yaşlarında bir kız çocuğu pazar günü bisikleye biniyordu. Beni tanımıyordu. Bana selam verdi, ayaklarında değil terlik çorap bile yoktu. Ayakları bisikletin pedalında değil yerdeydi. Vee benim üstümde yağmurluk vardı. Hava sıcaklığı 18 c ydi. Siz bu çocuğun ailesi olsaydınız ne yapardınız?
Yere basan çocuk toprağa enerjisini boşaltıyor.
Biz; çocuğum karnın ağrır, yere basma, çorabını giy, ayakkabını giy, ayağın kirlendi, gibi bir sürü negatif sözler söylemez miyiz?
*** çocuklu aileler apartmanların genelde giriş katında oturuyorlar. Apartmanın bahçesini çocuk bahçesi niteliğinde düzenlemişler.
*** çocuk parkları bomboş. Mahallede sanki hiç çocuk yaşamıyor gibi...acaba neden? çocuklar parka doymuş.
çok saygılılar. Komşuyu rahatsız edecek koşturma, bağırma yok. çocuk çekirdekten bu toplumsal kuralı alarak yetişiyor.
***markete gidiyorsunuz. çocuğun elinde de kendi boyunda bir market arabası. O da ihtiyaçlarını alıp arabaya koyuyor. Kasada aldıklarının parasını kendi ödüyor.
***çarşıya gittik. Park etmiş bir bisiklet, bisikletin de arkasına bağlanmış bir bebek arabası vardı. Bildiğimiz bir bebek arabası değildi. Ana kucağının biraz daha yükseğini, tekerleklisini ve çevresinin pencere gibi plastik bir malzeme ile kaplanmış biçimini hayal edin.
Biz olsak ''çocuk ağlar'', diye düşünüp, değil bisiklete binip çarşıya gitmek, öyle bir çocuk pusetine çocuğumuzu koymayız. Yerden soğuk gelir, ya araba çarparsa... Bir sürü kaygı ve endişeler duyarız. Toplum olarak çok mu kaygılarımız korkularımız var acaba?
Oysa anne hem sporunu yapıyor, hem alışverişini, hem de çocuğu hava alırken belki de çocuk açık havada gezerek uyuyor, mamasını iştahla yiyor.
*** yolların kenarı bisikletliler için ayrılmış. Asla araçlar bu yolu kullanamıyor. Anne ve çocuğu yan yana bisiklete binmiş geziyordu. çocuk 5 yaşında kadardı ve iki tekerlekli bisikleti usta bir sürücü gibi kullanıyordu. Türk ailelerinde kim çocuğu ile bisiklete binip geziyor?
***hollandaya gezmeye gittik. Ben diyeyim 20 bisikletli, siz deyin 30 bisikletli. Kimi 60 yaşında, kimisi 6 yaşındaydı. Sanırım bunlar bir aileydi. öylesine neşeli bisiklete binerek çevreyi geziyorlardı ki, hayran olmamak elde değildi. Onların enerjisi, neşesi bana da yansıdı. Yaya üst geçitinin bisikletler için ayrılmış yerinden yürüyerek bisikletlerini sürerlerken enerjileri bana yansıdı.
Kim istemez büyük küçük tüm aile bir bisiklet turunu. Ama türkiyede bisikletliler için ayrılmış yol hangi illerde var? Parmaklarımızın sayısı kadar bile yok.
***çocuklar böylesine bağımsız yetişince bu durum yaşlılığa da yansıyor sanırım. Merdivene benzer bir wolker ile yaşlılar kendi alış verişlerini yapıyor, yürüyorlar. Yorulduklarında wolkerın üstündeki oturma yerine oturup dinleniyorlar.
Peki biz yaşlandığımızda ne yapıyoruz?
Dizimiz ağrıyor diye otururuz, yağmur yağıyor diye dışarı çıkmıyoruz.
çocukken ailemize bağımlı iken yaşlanınca da çocuklarımıza bağımlı oluruz.
Peki sizce neden çocuklarımız henüz emeklediğinde onu hemen üstün kirlendi, mikrop var, gibi bir sürü tehlikelerden uzak tutmaya çalışıyoruz?
Ayağa yeni kalktığında koltuğa çıkmayı hedeflediğinde neden kendimiz koltuğa koyuveriyoruz? Onun bu çabasını engelleyip, işi başarma zevkini yaşatmıyoruz?
Neden yere düşen çocuğu hemen koşup yerden kaldırıyoruz? Dolayısı ile ağlamasına neden oluyoruz.
Işte taaa 6. Ayında büyüklerimizden gördüğümüz gibi yetiştirmeye devam ederek onları bağımlı, kendine güvenmeyen bireye dönüştürüyoruz.
*** sonuçta türk ailelerinin çocuk yetiştirme teknik ve yöntemlerinde yaptığı yanlışlar sayesinde çocukların ailelerine daha bağımlı, özgüvenlerinin yüksek olmadığı, toplumda saygılı bilincinin her geçen gün iyiye değil daha geriye gittiği bir gerçektir.
üniversiteye giden çocuğa bile yetştin gözü ile bakılmamakta, onun yerine evi tutulmakta, elektirik, su borcu ödenmekte, sınavlarında yemekleri yapılmakta, bekar evleri temizlenmektedir.
*** ayrıca son zamanlarda toplumumuzda ''çocuğu serbest yetiştirmeliyim'' anlayışı ailelerce yanlış anlaşılmakta, her istediği yapılmaktadır.
****oysa buradan anlaşılması gereken bağımsız hareket etmeyi öğretmektir.
Kendine güven duygusu gelişmiş, her türlü zorluklar karşısında ayakta durabilen gençler yetiştirmek,
alıntı
hep yemekten örnek verilmiş arkadaşlar çocuklar taaa 6 aydan beri kendisi yiyebilir neden koşuyosunuzki peşinde çok saçma önüne koy yerse yer yemezse yemez 2 yaşında çocuk artyık çatal bıçak kullanır yani
insan gibi yetişkin gibi davranınca onlar da ona göre oluyo türklerde bi beceriksizlkik mi varne okudukça şok oldum elinde tabakla 4 yaşında çocuğun peşinde koşmak kadar itici ve saçma bişey olamaz, iyi annelik bu diil olsa olsa kötü annelik
eğitim şart tabi
hep yemekten örnek verilmiş arkadaşlar çocuklar taaa 6 aydan beri kendisi yiyebilir neden koşuyosunuzki peşinde çok saçma önüne koy yerse yer yemezse yemez 2 yaşında çocuk artyık çatal bıçak kullanır yani
insan gibi yetişkin gibi davranınca onlar da ona göre oluyo türklerde bi beceriksizlkik mi varne okudukça şok oldum elinde tabakla 4 yaşında çocuğun peşinde koşmak kadar itici ve saçma bişey olamaz, iyi annelik bu diil olsa olsa kötü annelik
eğitim şart tabi
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?