- 30 Ocak 2007
- 2.027
- 13
Anaokulu Ve İlkokul Çağı Çocuğu Özellikleri
İlginin kendi üzerinde toplandığı bir ev ortamından okul ortamından okul ortamına geçiş ve çok sayıda insanla ilişki kurma her çocuğun bir bocalama dönemine girmesine neden olmaktadır.
ANAOKULU
Fazla yorulurlar, sık sık dinlenme ihtiyacı içinde bulunmaktadırlar. Uyku Süresi 12 saat gece, 2 saat gündüzdür. Bu devrede sağ sol elini kavramıştır.(sol eli kullanan bir çocuğa sağ eli kullanma zorunda bırakılırsa çocukta sinirlilik, kendini suçlu hissetme bazen de kekemelik gibi uyum sorunları olur.) 3-6 yaş çocuğu soru sormaktan çok hoşlanırlar. Bu devrede merak ve hayal gücü zirvededir. Bu hayal gücünü sorularda kullanır. Bizim yapacağımız: Bu durumunu resimde, oyunda hikayede kullanabiliriz. Bu devrede kıskançlık duyguları oldukça yaygın görülmektedir. Çünkü bu devrede ilgi şefkat, beğeni çocuklar için çok önemlidir. Buna bağlı olarak çocukta ilgi çekme, kapris yapma eğilimi artmaktadır. Sınıf içerisinde öğretmen çocukla ilgilenmezse kendi Çok değersiz hisseder ve duygusal sorunlar yaşamaya başlar. Bu yaşlarda çocuğun saldırgan davranışlarını denetleyebilmeyi öğrenebilmesi için yasak olan şeylerin gerisindeki nedenler ona aklının erebileceği bir biçimde açıklanmalı ikna edilmeye çalışılmalıdır. Yine bu sorunları halledebilmek için oyun terapisi yapılabilir.
İLKOKUL
9-10 Yaşlarında çocukların vücut kimyası değişmektedir. Kızlarda ilkokulun son yıllarında ani bir boy artışı görülür. Erkek çocuklarda ortaokulun sonlarında boy artışı görülür. Bu devrede oyunda başarılı olamayan çocuklar gurup dışı edilirler. Kızlarda bir tepki olmaz . Bu nedenle erkek çocuklara dikkat edelim. Oyunlara katılmalarını sağlayalım. Bu devrede çok hareketlidirler. Bu ataklık ve hareketlilik bir çok kazaları beraberinde getirmektedir. Çocuk hastalıklarının çoğu ilkokul 1. Sınıf devresinde artar. 2. Sınıfa doğru yavaş yavaş direnci artmaya başlamaktadır. İlkokul devresinde beden ergenlik öncesinin ani boy artışı ve ergenlik çağının cinsel büyümesi için enerji depolar. Bu zamanlarda eklemlerin hala yumuşak oluşu nedeniyle dik oturma ve iyi yürüme alışkanlıklarının kazandırılması gerekmektedir.
Zihinsel Özellikleri: öğrenmeye heveslidir. Konuşmaktan ve sorulara cevap vermekten çok hoşlanırlar. İlkokul çocuğu çok konuşmayı sevdiği kadar iyi bir dinleyici değildir. Öğretmen bu alışkanlığı kazandırmalıdır. Yine bu devrede mantıkî bir düşünceden yoksundur. İlkokula yeni gelen çocuklar hayvan masallarından , çocuk- hayvan dostluklarını içeren hikayelerden hoşlanırken, ilkokulun ortalarında kahraman çocuk serüvenlerinden daha sonra yiğitlikten bahseden konulardan hoşlanırlar. Çocuk kendini kahraman yerine koyarak dinler. Bu devrede biz edebiyat derslerinde kitap tartışma oturumları düzenleyebiliriz. Bu da eleştirme ve beğeni yeteneğinin gelişmesini sağlar.
Sosyal Özellikleri: Öğretmenin beğenisini her şeyin üzerinde tutarlar. Onlara dikkat etmek gerekir. Bazen bir aferin çocuğun kendi saygınlığını kazanmasına yol açar. Bu dönemde sık sık kızlar ve erkekler kendi gurupları içinde karşı cinsten olan arkadaşlarına itici ve aşağılayıcı sözler söylerler. Bu nedenden dolayı aynı sıraya oturtturmak faydasızdır.
Duygusal Özellikleri : öğretmenin sıcak ilgisi , eğlenip oynayacak ortamın varlığı çocuğun kısa bir süre içinde gevşeyip rahatlamasına yardım eder.
BENLİK
Benlik bilincinde çocukluk yaşantıların etkisi çoktur. Kendi güvensiz değersiz bulan insanlara rastlamışızdır. Bu kişiler sürekli arkadaşlarıyla kıyaslandıkları için kendilerini akılsız ahmak bilerek büyümüşlerdir. Benlik bilinci geçmişte kişiye nasıl davrandıkları neler söylenildiğiyle oluşur.
Benlik bilinci kişinin kendileriyle ile ilgili kafalarında taşıdıkları bir resme benzetilebilir. Kişi benliğine saygı göstermeyen kişilere savunmaya geçerler. Saldırganlığın bulunduğu böyle durumlarda kişi bütün gücüyle kendini savunur. Yani saldırganlık savunmayı doğurur. Çünkü dinleyen kişi kendi iç dünyası çerçevesinde değerlendirir. Ör: keşke bir saat önce gelebilseydim. O zaman işlerimiz çok kolaylaşmış olacaktı, dendiğinde bu kişi kendini geç geldiğinden dolayı zaten suçlu hissediyorsa birden bire savunuculuğu artacak ve kabahat sende ben nereden bileyim, bu işin bu kadar önemli olduğunu bana daha önce niye söylemediniz, diye cevap verecektir.
Savunuculuk iletişimi mahveder. Savunuculuk bireyin benlik bilincini koruma gereksiniminden kaynaklanır. Konudan söz etmek yerine karşısındakine nasıl göründüğünü düşünür. Zihni nasıl yeneceğine, karşı koyacağına yorar. Savunucu kişi yargılayıcı, umursamaz tutuma sahiptir. Dinleyici kişi konuşanın kendini üstün görmediğini anlarsa işbirliğine açık bir tutum içine daha kolaylıkla girebilir. Karşılıklı güven ve saygı olur. Kendine güveni yüksek olan kişilerin başkaları tarafından beğenilmeye gereksinimi daha az, kendi benliğini değersiz gören, kendine güveni olmayan kişilerin ise daha çoktur. Kişi kendi kendine konuşurken benliğini şekillendirir.
Kişiye ait ülküleştirilmiş benlik vardır. Hayal ettiği ve olmak istediği benliktir. Bu iki benlik arasındaki farkın fazlalığı bireyin benliğine saygısını düşürmektedir. Kendini yerersiz bulmasına neden olmaktadır. Benlik saygısı yüksek olan kişiler daha başarılı, kaygı düzeyi daha düşük olur.
Bireyin başarısızlığı çevresi tarafından küçümsenince birey tarafından içselleştirilmekte ve başarıyı benliği değerlendirmede bir ölçüt olarak kullanmakta, sonuçta başarısızlıkla kendi benliğini özdeşleştirmektedir.
Başarısızlık sorununu çözümlemek için benlik güçlendirilebilir. Bunu için öğrencilerin başarısızlığa bakış açılarını değiştirmelidir. Bu gurup danışmalarında yapılabilir.
Başarısızlık sorunlarının altında yanlış şartlanmalar ve olumsuz tutumlar yatmaktadır. Başarısızlık sorununun kökleri ana - baba çocuk ilişkilerine dayanır. Temel güven yerine güvensizlik, bağımsızlık yerine kararsızlık, girişkenlik yerine suçluluk duyguları geliştirmiş olabilir. Bulunan çevre benliği oluşturur.
ERGENLİK:
Ergenlik döneminde fiziksel değişme ve gelişmelerin hızlı olduğu vücut hatlarının netleşmeye başladığı ,yine vücudun kıllanmaya başladığı, duygusal yaşantıların yoğunlaştığı bir ara dönemdir. Kendi kendine ben kimim, kime benzemeliyim, başkalarına nasıl görünmeliyim gibi sorular sorduğu dönemdir.
Ergenlik döneminde başarılması gereken gelişim görevleri:
Cinsel rolü kabullenme : ona göre davranışlar geliştirme
Duygusal bağımsızlığını kazanma , kendi başına karar verebilme
Arkadaşlık yeteneklerini geliştirebilmesi
Çatışan değerleri uzlaştırma
meslek seçimini yapabilme
öz kimliğine ulaşabilme ve bunu kabullenme
Ergenliğin ilk yıllarında birey ne çocuktur nede gençtir. Ergenliğin ilk yıllarında kişi çelişkili tutarsız davranışlar ortaya koyarken ergenliğin son yıllarında daha tutarlı ve belirgin davranış örüntüleri geliştirmeye başlamıştır. Eğer bir kimse bebeklik çağından başlayarak ergenlik yıllarına kadar getirdiği kişilik yapısında temel güven duygusu yerine suçluluk, başarı yerine yetersizlik duygusuyla yoğrulmuş bir benlik geliştirdiyse bu yapı ergenlik çağının doğal bunalımları sırasında çok fazla zorlanacaktır.
Ergenliğin ilk yıllarında anne ve baba çocukları hakkında genellikle şöyle konuştukları görülmüştür. Asi ve hırçın, evde huysuz, durgun ,dalgın, sorumsuz, kendi başına buyruk, alıngan, karamsar vs.
Bu olumsuz davranışlar benlik yapısının bir zorlama karşısında bulunduğunu göstermektedir.
Bu zorlanmaların daha çok bağımsızlığa duyulan gereksinmenin artışından ve cinsel uyanıştan kaynaklandığı söylenebilir.
Vücut enerjisinin büyük bir kısmını cinsel büyüme ve olgunlaşmaya sarf ettiğinden ergenin büyük bir kısmını cinsel büyüme ve olgunlaşmaya sarf ettiğinden ergenin dengeli beslenmesi gerekir. Ergende açlık dürtüleri sık hissedildiğinden bunu bastırmak için abur cubur yeme eğilimi artmaktadır. Bazı çocuklarda ergenliğin ilk yıllarında yüz ve bedenin bazı kısımlarının simetrisini kaybetme görünümünün geçici olacağı konusunda çocukların kaygısı giderilmelidir.
Ergen yıllarında görülen ve çocukların çok şikayet ettikleri terlemelerin sağlıksız işareti olmadığın ama beden temizliği yönünden özen ve itina isteyen bir durum olduğu konusunda onlar bilinçlendirilmelidir. Bazı ergenlerin gelişen bedenlerinin utanç veya psikolojik rahatsızlık duymaları mümkündür. Bunun sonucu onlarda sakarlık artmakta, kambur oturma, kartal yürüme gibi alışkanlıkları gelişmektedir.
Kimlik duygusu genç yetişkinlik yıllarında şu gelişim görevlerinin etkisi altında bireyde yerleşme olanağı bulabilmektedir.
aileden bağımsız olma duygusunun yerleşmesi
duygusal çelişkileri kabul edebilmeyi öğrenme
oterite ile ilgili ilişkileri düzenleyebilme
cinsellikle ilgili psikolojik olgunlaşmaya ulaşma
kendini güvende hissetme
Topluma ters düştüğü halde ona yabancılaşmayan yada topluma baş kaldıran gençler alkol ve uyuşturucu madde alışkanlığı içinde ya güçsüz benliğinin kendine verdiği acıyı unutmaya çalışmakta yada aşırı bireyselleşme çabası içine düşmektedirler.
Bedensel gelişmede değişiklikler:
Boy uzaması, ağırlığın artması, yüzde sivilcelerin olması, hormonların yoğun çalışmasına bağlı olarak:sık terleme, keskin koku, ses değişmesi. kızlarda melodili bir hal alır. Erkeklerde ses çatallaşır.
ERGENİN KİŞİLİK GELİŞİMİ
Bağımsızlık arayışı içindedir. Grubun beğenisini kazanmak önemlidir. Kimlik arayışı içindedir. İlgi çekmek ister.
Duygusal Gelişimi: Bencildir hem de fedakardır. Bir lidere körü körüne boyun eğerken diğer yandan yetişkinlere isyan eder. Karşı cins tarafından beğenilmek ister.