Eşimle bizim bitmek tükenmek bilmeyen bir klima tartışmamız olurdu her bahar, yaz.
Eşim "Üşüdüm" der derece yükseltir ya da "Hava güzel ya gerek yok yahu, tutuluyor sırtım" der klima kapatırdı. Ben sıcaktan geberirdim, "Uyuyamıyorum, üşüdüysen örtün" derdim derece düşürürdüm ya da "Hava bana sıcak işte, sana iyiyse git başka odaya, ben klima açacağım" derdim.
Ben uykuya daldıktan sonra klimayı kapatırdı çakal; kendi rahatça uyuyacak ya; ter içinde uyanırdım gecenin körü, bakardım klima kapalı, "Kapatma" diye uyardığım halde kapatırdı bir de. Uykudan kalkınca uyumak da mesele, iyice sinir olurdum... Ben de uyku numarası yapıp klimayı kapatmasını bekleyip, ardından kalkıp klimayı açardım, bir de sinirlenip 24 derece yapacaksam 20ye indirir, üzerine örtebilecek ne varsa kaldırırdım. Sabaha burnu gözü akar, tutulmuş hale getirirdim eşimi. Böyle bir süre klima savaşı verdik işte özetle.
"Üşümenin, tutulmanın önlemi basit. Güzelce sarıp sarmalarsın kendini, örtersin üstünü, boynunu, alnını vs yatarsın ya da esinti gelmeyecek bir odaya geçersin. Ben çırılçıplak soyunsam da ter basıyor, daha derimi mi yüzeyim?" dediğimde ya yastığını alır gider sıcak odalardan birinde yatar, ya da sesini keser, üzerini iyice bürümcük gibi sarar yanımda uyur oldu.
Anlıyorum, siz de düşünülmek istiyorsunuz, sıcacık uyuyayım ağrı yaşamayayım derken eşinizin açısından da düşünmüyorsunuz. Sıcaktan uyuyamıyordur, ne yapsın? Karşılıklı birbirinizi anlayıp çözmeniz lazım, böyle itiş kakış olmaz.