Annelere emzirme kılavuzu

cocostar

azimli,sabırlı,kararlı
Kayıtlı Üye
10 Mart 2008
3.081
83
EMZİRMENİN BEBEK VE ANNEYE YARARLARI
Anne sütü bebeğin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan tüm besin ihtiyacını karşılar.
Annesi tarafından emzirilen bebeklerde orta kulak iltihapları, allerjik hastalıklar, kusma, ishal, menenjit ve akciğer enfeksiyonlarına daha az rastlanır. Ayrıca beşik ölümünden de koruyucu etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bebekler için sindirimi kolaydır.
Her zaman hazırdır. Yapımı için hiçbir şeye ihtiyaç yoktur.
Anne ve bebek arasında duygusal ve fiziksel olarak özel bir bağın kurulmasını sağlar.
Anneden emzirme sırasında kalori harcanarak doğum sonrası fazla kilolarını atmasını sağlar.
Yumurtalık ve meme kanseri riski emziren annelerde daha azdır.
Annenin kemik yapısını sağlamlaştırıp ileri yaştaki kemik kırıklarını önler.
Annenin normal adet düzenine dönüşünü geciktirir. Bu, bir sonraki hamileliği geciktirmekle beraber bir doğum kontrol yöntemi değildir.
Emzirme anne rahminin normal boyutlara dönmesini hızlandırır.

DOĞUM ÖNCESİ EMZİRMEYE HAZIRLIK
Anne adaylarının vücudu süt üretimine doğal olarak hazırlanmaya başlar. Hamilelikte meme bakımında özel bir şey yapmaya gerek yoktur. Gebeliğin dördüncü ve beşinci aylarından itibaren prolaktin ismindeki süt üretiminden sorumlu hormonun salgılanmaya başlaması ile memeler süt üretme yeteneğine sahip olur.
Meme bakımı için özel bir şey yapılması gerekmez. Ama meme dokusu büyüdükçe memeye gerekli desteği sağlayan ve sıkmayan, daha büyük numara sutyen kullanılması uygun olur. Meme temizliği için sabun, losyon ve alkol gibi irritan maddeler kullanılmamalıdır. Sadece ılık su ile temizlik yapılmalıdır.
Gerçekten içe dönük meme başı ile sık karşılaşılmamasına rağmen meme başlarında bu sorun olan anneler doğum uzmanınca değerlendirilip gerektiği durumlarda gebeliğin son üç ayında tedaviye alınır.

İLK GÜNLERDE ANNELERİN SÜTLERİ KONUSUNDAKİ ENDİŞELERİ
Doğumun hemen ertesinde memeler boştur. Memelerin ilk günlerde boş olmasını çoğu anne endişe ile karşılar. Neden emzirmediği sorulduğunda “Daha sütüm gelmedi” cevabını verir. Halbuki ilk günlerde az da olsa süt yapımı olur. İlk gün oluşan süte ağız adı verilir.
Bu sütün bebeğe mutlaka verilmesi gerekir. Bebek emmeye devam ettiği sürece hayatın 3.-4. gününden itibaren süt bollaşmaya başlar.
İlk günlerde süt gelmiyor diye bebekler emzirilmezse süt gelişi gecikir. Bu duruma meydan vermemek için doğumdan hemen sonra başlamak üzere bebekler sık sık emzirilmelidir. Böylece süt yapımı artar ve memeler gerginleşir.
Memelerin gerginleşmesi anne tarafından hissedilir ve sütün yeterli yapıldığını anne anlar. Ancak ilerleyen haftalarda bebeklerin çok iyi emmesinden dolayı memeler çok iyi boşaltıldığı için yumuşama ve gerginliğin kaybolması durumu ortaya çıkar. Bu durum normal bir olaydır.
Aslında süt yapımı halen yeterli bir düzeydedir ama memelerin bu şekilde yumuşamasını anneler yanlış algılayıp sütünün azaldığından yakınırlar. Bu yanlış inanış sonucunda acele ile ek gıdaya başlarlar.
Sonuçta anne sütü kaybedilir. Gerçekte ise aylar ilerledikçe memede yapılan süt miktarı giderek artar. Bu artış hayatın 4.-6. ayına kadar devam eder, bebeğin su dahil bütün gereksinimini karşılar. Anneler memedeki yumuşamanın normal olduğunu bilmelidirler.

İLK GÜNLERDE YAPILAN YANLIŞLIKLAR
Emzirmede bebeğin ağız içerisine hem meme başı hem de koyu renkli kısmı tamamen girmelidir. En etkili emzirme şekli budur.
Böyle bir emzirmede areola ağız içine girdiği için dil ile areola sıvazlanmış olur. Areolanın hemen altında süt gölcükleri bulunduğundan sıvazlanma sonucunda sütler meme başından bebeğin ağız boşluğuna gelir. Yapılan en önemli yanlış bebeğin ağız içine sadece meme ucunun verilmesidir. Meme ucunun emilmesi ile yeterli süt bebeğin ağzına gelemez, meme ucunda ağrı olur. Çatlamalar kendisini gösterir. Bu emzirme ile yeterli uyarı yapılamadığından hormonların yapımı istenilen düzeye ulaşmaz. Bebek yeterli süt gelmediği için memeyi bırakır. Anne de yeterli sütün olmadığını düşünür.

UYGUN EMZİRME TEKNİĞİ
Uygun emzirme için anne en rahat pozisyonu seçmelidir. Annenin bebeği tutuş pozisyonu başarılı bir emzirmede en önemli faktörlerden birisidir. Bebeğin başı ve vücudu tam olarak anneye dönük olmalıdır. Anne bir eli ile bebeği altından ve sırtından desteklemelidir. Bebeğin başından desteklenmesi yanlış bir uygulamadır.
Bebek başından tutulduğunda refleks ile başını geriye atar. Bu da memeyi tutmasını zorlaştırır ve bebeği öfkelendirir. Sonuçta emzirme daha baştan başarısızlığa mahkum olur. Sırtından omuzları iyi bir şekilde tutulan bebeğin yanağına meme başı sürülür. Bu işlem arama refleksini uyandırarak bebeğin memeye yönelmesi sağlar. Yönelme sırasında bebek ağzını açar. Ağız en geniş şekilde açıldığında bebeğin alt dudağı üzerine areolanın tabanı oturtulur. Bebek omuzlarından hızla memeye yaklaştırılır. Böylece areolanın büyük kısmı da ağız içine sokulmuş olur.
Meme ucunda kısa sürede ağrı olmuşsa, yeterli sütün gelmediği saptanıyorsa ve bebek memeyi almada zorlanıyorsa emzirme tekniğinde bir yanlışlık yapılıyor diye düşünmek gerekir. Doğru bir emzirme pozisyonunda annenin memesinde acıma ve ağrı hissi olmamalıdır.

İLK HAFTALARDA GÖZLENEBİLEN SORUNLAR
Özellikle ilk çocuğu olan ilk annelerde görülen bu sorunlar ilk haftalarda ortaya çıkar.

Memelerin şişmesi ve rahatsızlık yaratması: Doğumdan sonra süt yapımının başlamasına bağlı olarak memelerde en çok ikinci ve yedinci günler arası şişlik ve gerginlik oluşur. Bu his anneler tarafından bir rahatsızlıkmış gibi algılansa da aslında süt üretiminin bir belirtisidir. Memeye kan ve lenf akımının artmasına bağlıdır. Bu şişlik ve gerginliğin ileride problemlere yol açmaması için bebek sık sık emzirilmelidir.
Hastane doğumlarında anneler çeşitli nedenlerle bebeklerini daha az emzirdiklerinden memeleri yeterli derecede boşalmaz. Sonucunda memede süt birikimi oluşur. Memenin biriken süt ile gerginleşmesi sonucu bebeğin memeyi tutması zorlaşır. Daha çok süt birikimi olur. Memeler iyice sertleşir ve ağrımaya başlar. Ağrı duyusu nedeni ile anneler bebeği daha az emzirme yoluna giderler. Bu durum memeleri daha kötü hale getirir. Bu tür memelerde mastit ve apse gelişme ihtimali oldukça fazladır.
Öncelikle memelerin bu derece şişmesi önlenmelidir. Bunun tek yolu da sık emzirmekten geçer. Bu yüzden emzirmeye doğumdan sonra mümkün olduğu kadar erken başlanmalıdır. Sık sık emzirilerek memelerin ileri derecede şişmesi önlenmelidir.
Tedavide en iyi yol emzirme sıklığının artırılmasıdır. Memelerin aşırı derecede sertleşmesi sonucu bebek memeyi tutamıyorsa veya tutmasına rağmen yeterli şekilde boşalma sağlanamıyorsa memeler elle veya pompa ile sıkılarak boşaltılır. Bu yöntemle memeler yumuşatılabiliyor ise geri kalan işleme bebek devam etmelidir. Sıkılarak veya pompa ile çekilerek bebeğin tutabileceği yumuşaklığa erişebiliyorsa bebek sağılan süt ile beslenmelidir. Bu tür beslenmede biberon kesinlikle kullanılmamalıdır. Sağılan süt fincan veya kaşıkla bebeğe verilmelidir. Sağma işlemine memeler yumuşayıncaya kadar devam edilir.
Ayrıca emzirmeden önce ılık, nemli kompres yapılması ve yine ılık bir duş alınması süt akışını kolaylaştırır.

Süt ateşi: Memeleri gerginleşen annelerde gözlenebilir. Biriken sütün anne karnına karışması sonucu ortaya çıkar. Genellikle 24 saat kadar devam eder. Ateş kendiliğinden geçer. 48 saatten uzun sürmesi durumunda enfeksiyon yönünden inceleme gereği doğar.

Meme uçlarında ağrı: Tek nedeni bebeğin meme tutuşunun hatalı olmasıdır. Ağrıdan dolayı anne bebeğini daha az sıklıkla veya daha kısa süreli emzirir. Sonuçta süt yapımı azalır. Memeler sabun ile temizlenmemelidir. Bebeğin memeyi kendiliğinden bırakması beklenmelidir. Tedavide memenin doğru tutulması esastır. Meme usulüne uygun tutulursa ağrı kısa sürede geçer. Memenin dinlendirilmesi yanlış bir uygulamadır. Krem veya başka ilaçların kullanılmasının yararı olmadığı gibi bazen ağrıyı daha da arttırabilir.

Meme uçlarındaki çatlak: En önemli nedeni bebeğin emzirilme tekniğinin yanlış olmasıdır. Öncelikle tutuş tekniği düzeltilmelidir. Bebek emzirilmeye ağrıyan memeden başlanılmalıdır. Memenin mümkün olduğu kadar fazla zaman hava ile teması sağlanmalıdır. Emzirilme sonunda gelen sütün bir kısmı meme üzerinde bırakılmalıdır. Çatlak olan taraftan emzirilme mümkün olmuyorsa sütün sağılması yoluna gidilmelidir. Emzirmeye daha az hassas olan memeden başlanmalıdır. Emzirme sonrası memeler su ile durulanmalı, havalandırılarak kurulanmalıdır. Meme başı kuruduktan sonra elle sıkılarak memeden damlaması sağlanan birkaç damla süt hafifçe meme başına sürülüp kendiliğinden kuruması sağlanmalıdır. Meme ucunda çatlak ve ağrı olmasında bir başka nedende memenin nemli bırakılmasıdır. Bu nedenle emzirme sonrası memenin kuru tutulmasına özen gösterilmelidir. Sızıntıların memeyi ıslatmaması için sık ped değiştirilmeli ve emzirme aralarında hava ile temas sağlanmalıdır. Yüzeysel bir iltihap için antibiyotikli krem kullanılması gerekirse emzirme öncesi meme durulanmalıdır. Bir aydan sonraki meme ucu enfeksiyonlarının en önemli nedeni ise mantar enfeksiyonlarıdır.

Meme ucu kısalığı: Anneler meme ucu kısalığı nedeni ile bebeklerini emziremeyeceklerini düşünür. Aslında emzirme için meme başının uzun olmasına gerek yoktur. Emzirme meme başından yapılmadığı için meme başının uzun olması bir avantaj sağlamaz. Ağız içine sadece meme başı değil areolanın büyük bir kısmı girmesi gerektiğinden emzirme için meme başına fazla ihtiyaç yoktur. Bebeğe meme verilmeden önce meme ucu etrafındaki areola iki parmakla yandan hafifçe tutularak çekildiğinde bebeğin ağzına girecek bir şekil aldığı görülür. Areolanın bebek ağız içerisinde bu şekilde tutularak sokulması başarılı bir emzirme sağlayacaktır.

Meme kanallarının tıkanması: Memede üretilen süt meme başına ince kanallarla taşınır. Bu kanalların tıkanması sonucunda o bölgelerde ağrı ve sertlikle birlikte olan topaklanmalar ortaya çıkar. Tedavi memelerin sık sık boşaltılması ile sağlanır. Bu işlemi bebeğin yapması tercih edilir. Bu nedenle bebeğin sık sık anneyi emmesine izin verilir. Emzirmeye kanalların tıkalı olduğu meme tarafından başlanmalıdır. Yeterli boşalma sağlanamıyorsa elle veya pompa ile boşaltma işlemi sık sık yapılmalıdır. Tıkanmanın olduğu yere yukarıdan meme başına doğru nazikce sıvazlama yapılmalı ve bu işlem sık sık tekrarlanmalıdır. Annenin istirahat etmesi sağlanmalıdır. Ilık duş alınması da işe yarar.

Mastit: Kanalların tıkanması uygulanan yöntemlere rağmen giderilememişse meme dokusunda enfeksiyon gelişebilir, iki haftadan önce nadiren görülür. Mastit oluştuğunda meme dokusunda şişkinlik, hassasiyet ve kızarıklık olur. Ateş görülebilir. Mastit emzirmeye engel oluşturmaz. Mastitli anne emzirmeye devam etmelidir. Mastitli memeden emme bebeğe ilave risk getirmez. Emzirmeye sağlam memeden başlanıp diğer tarafa kendiliğinden süt gelince geçilmelidir. Emzirme mümkün olmuyorsa uygun şekilde sağma işlemi uygulanmalıdır. Bu işlemler yapılmadığı takdirde yani süt memede kaldığı sürece enfeksiyon yaygınlaşır ve süt üretimi azalarak kesilir. Uygun antibiyotik tedavisi gereklidir. Ağrı ve hassasiyeti azaltmak için parasetamol veya ibuprofen verilebilir. Enfekte meme üzerine ıslak sıcak havlu koymak yararlıdır. Bu işlem sık sık tekrarlanır.

Anne sütünün yetip yetmediği nasıl anlaşılır?
Annelerin en büyük korkusu sütlerinin bebeklerine yetmediği düşüncesidir. Bebekler sebepli ve sebepsiz pek çok nedenden ağlarlar. Her ağlamada meme verildiğinde bebeğin çoğu kez sakinleştiği görülür. Bu yüzden bebeğin aç kaldığı fikri anneye yerleşir. Çevreden de bebeğin aç kaldığı söylenince anne hemen ek gıda başlama ihtiyacı duyar. Bunun sonucunda da bebek anneyi daha az emmeye başlar ve süt yapımı azalarak hızla kesilmeye doğru yol alınır. Bebekler tok olduklarında bile güçlü emme reflekslerinden dolayı sürekli emme ihtiyacı duyarlar. Amaç beslenme olmasa bile bu emme ihtiyacı tamamen emme hazzı duymaya yönelik olduğundun her emme isteği bebeğin aç olduğuna işaret etmez. Ancak bu duygu sayesinde bebekler annelerini sık sık emerek anne sütünün çoğalmasına ve devamına katkıda bulunurlar. Bir yandan sütün devamını sağlarken bir yandan da emme zevklerini tatmin ederler. Burada yapılan yanlışlar nedeni ile çoğu zaman gereği olmadığı halde ek gıdalara başlanır. Bebeğin normal gelişimi sırasında hayatın ilk 5 gününde fizyolojik ağırlık kaybının olabileceği bilinmelidir. Bu kayıptan sonra bebekler vücut ağırlıklarını arttırmaya başlarlar. Hayatın 10. günü civarı tekrar doğum ağırlıklarına erişirler. 10. günden sonra ağırlıkları sürekli olarak artma gösterir. Bu özelliklerin bilinmemesi nedeni ile bebeklerin fizyolojik ağırlık kayıpları yanlış yorumlanıp ek gıdalara başlanmaktadır.

İlk değerlendirme 1. ayın sonunda yapılır. Sağlıklı bir büyümede ayda 600 gr. Ve üzerinde bir ağırlık artışı yeterlidir. Bunun dışında hiçbir kriter bebeğin yetersiz beslendiğini göstermez. Ama anne sütü alan bebek ilk ay boyunca, 1. haftadan itibaren, günlük değişiklikler olabileceği de akılda tutularak bezini en az 6 defa idrarı ile 2-3 defa da dışkısı ile ıslatıyorsa telaşa gerek yoktur. Bu nedenle sabırla ilk ayın sonu beklenmelidir.

İştah atakları: Bebeğin ağlayıp bir türlü yatıştırılamadığı bir durumdur. Daha sık ve daha uzun emme isteğine karşı bebek hep aç gibidir. Tipik olarak 8-12 gün, 3-4 hafta ve 3. ayda ve daha sonra ise değişik zamanlarda görülür. Bu ataklar annede bebeğin gereksinimini yeterince sağlayamıyorum duygusu verdiklerinden gerginliğe yol açarlar. Gaz sancısından yukarıda belirtilen zamanlarda olmaları ile ayırt edilirler. Mama verilmesi sorunu artırabilir. 3-5 gün içinde annenin sütünün artacağı ve duruma adapte olacağı bilinmelidir. Beslenme sıklığı arttırılmalıdır.

EMZİREN ANNENİN BESLENMESİ
Annenin sütü yediği besinlerle yapılır. Anne sütü de bebeğin tüm gereksinimini tam olarak karşıladığından, emziren annenin beslenmesi bebeğin beslenmesi için de gereklidir. Annenin gebeliği sırasında aldığı kiloların önemli bir kısmı da yağ dokusu şeklinde ileride süt yapımı için depolanır. Anne sütünün miktarı ve protein içeriği aldığı besinlerle fazla değişiklik göstermez. Emzirme süresince anne ve bebeğin enerji protein ve kalsiyum gereksinimini karşılamak için günlük diyetini iki su bardağı yoğurt veya süt ile bir yumurta ve bir kibrit kutusu kadar peynir eklenmesi yeterlidir. Süt miktarının değişmemesi için annenin aldığı sıvı miktarını arttırılması gerekir. Günde alınan sıvı miktarı 3 litre kadar olmalıdır. Bunu karşılamak için su, süt, ayran, hoşaf, limonata, şerbet, meyve suyu gibi içeceklerden 14-16 su bardağı alınması yeterli olur. Protein gereksinimini karşılamak için kuru fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller, et, tavuk gibi besinler ve bol meyve, sebze yenmelidir. Bazı bebekler annelerin aldığı bazı gıdalara reaksiyon gösterir. Acı, yağlı gıdalar alındığında bebekte kolik ile karışan ağlama nöbetleri olabilir.
Kolik, genellikle bebeğin düzenli aralıklarla belli bir süre aileyi rahatsız edecek kadar ağlaması olarak tanımlanır. Bu ağlama nöbetleri ve huzursuzluk sıklıkla akşam saatleri ile gece yarısı arasında olsa da gün içinde herhangi bir saatte de görülebilir. Huzursuzluk dönemlerinin süresi 6. haftada 3 saat olarak pik yapar ve 3. ayda giderek 1-2 saat arasına iner. Bebeklerin kolik sancıları genellikle 2-3. haftalarda başlar. Bebekler tatmin edilemez şekilde ağlar, çığlık atar ve ayaklarını karnına doğru çeker. Kolik sancılarının bilinen kesin bir nedeni yoktur

netten alıntıdır
 
X