Anneliğinizi yargılıyor musunuz?

  • Konu Sahibi Konu Sahibi byzbyzbyz
  • Başlangıç Tarihi Başlangıç Tarihi
  • Konu Sahibi Konu Sahibi byzbyzbyz
  • #21
Bende kendi anneliğimi yargılıyorum,acaba ben kötü bi annemiyim diye. Ama sonra oturup düşünüyorum, ben oğlum için herşeyden fedakarlık ettim, işimi bıraktım, her türlü maddi zorluğa göğüs geriyorum. Manevi zorlukları ve fedakarlıkları söylememe gerek yok zaten. O benim canım ciğerim.
Ama öyle bir zaman geliyorki, daha 2,5 yaşında olmasına rağmen, belki on kere sakince oğlum yapma, yada yanıma gel diyorum.Ama dinleyen kim.En sonunda bağırıyorum, öyle geliyor.Resmen benimle inatlaşıyor.Dediğiniz gibi sonrada pişman oluyorum.Ama inanın ki hiçbirimiz taş değiliz. Sabır etmek de bir yere kadar.Ben bunda abartılacak birşey görmüyorum.
Çünkü onlar küçük olmalarına rağmen neden kızılıp, bağırıldığnı gayet iyi biliyolar.Yapmamak lazım,ama elde değil.
Bence kendinizi üzmenize gerek yok, her anne az da olsa bağırır veya kızar çocuğuna.Sonuçta bizler de insanız ve sabrımızın bir yerde taşması gayet normal.
 
  • Konu Sahibi Konu Sahibi byzbyzbyz
  • #22
sanırım kendini sorgulamayan veya eleştirmeyen anne yoktur....ama sanırım bunu çoğunlukla içimizde kendi kendimizle bir iç hesaplaşma şeklinde yapıyoruz...sorun şu ki aslında hepimiz doğrunun ne olduğunu biliyoruz teoride yani...ama iş bunu pratiğe dökmeye veya hayatımıza uygulama noktasına geldiğinde zaman zaman sorunlar yaşıyoruz....aslında bunu her konuda yaşıyoruz ama bu annelik veya anneliğimize geldiğinde çok daha hassas ve duyarlı olup mükemmel olmanın peşine düşüyoruz:sm_confused: oysa her konuda olduğu gibi anneliktede mükemmellik diye birşey yok...daha doğrusu bizim mükemmel dediğimizi bir başkası mükemmellik olarak görmeyebilir...yada tam tersi eksik veya kusurlu gördüğümüz bir şeyi bir başkası mükemmel olarak algılayabilir....bana göre mükemmellik izafi birşey....eğer bildiğimiz doğrular veya uzmanlarınca ortaya sürülmüş kuramları biliyorsak ve bunların doğrultuları ölçüsünde kendimizden beklentilere giriyorsak bir süre sonra depresyona açık bir hale gelmemiz çok doğal...çünkü anne olmaktan öte insanız buda bizi kusurlu kılıyor yani hatalar yapmamız yadsınamaz...bence mümkün olduğunca az hata yapmaya gayret ederek işi doğal akışına bırakmak her iki taraf içinde en hayırlısıyerimsenibenöbür türlü kendimizi sürekli yargılarsak yetersizlik duygusuna kapılırız..bu duygunun olumsuz yüklemesi ile daha agresif ve sinirli olabiliriz hatta bir zaman sonra böyle hissetmemizin odağını sebeb oldukları için kendi çocuğumuz olarak görebiliriz...bu kötü bir kısır döngüdür:uhm:işleri daha da karmaşık hale getirebilir......tabiiki bizler büyük olarak daha dikkatli ve hassas olmalı ve verdiğimiz tepkinin yerindeliğini ve dozunu ne ölçüde doğru ayarladığımızı düşünmeliyiz ki bu bizi geliştirir ve tecrübe kazandırır...ama bunu yaparkende kendimizinde nihayetinde bir insan olduğumuz gerçeğini unutmamalı ve kendimizede haksızlık yapmamalıyız...eğer bir yerde hata yaptığımızı farkettiysek bu hatayı bir daha yapmamaya gayret etmeliyiz en azından sık tekrarlanmasını engellemeye çalışmalıyız...yoksa her defasında yap hata sonra git çocuğundan özür dile bu çözüm değil....üstelik bunun çocuğun sizi algılamasında da problemler yaratacağına inanıyorum....çünkü çocuk bir zaman sonra şöyle algılar "birazdan gelir özür diler" yani anne veya baba olarak dengesiz tavırlar sergileyen ebeveyn pozisyonuna düşeriz ki buda çocukta güvensizlik yaratır....oysaki bizler anne baba olarak çocuğumuzdan özür dilemişsek bunun çocuğun üzerinde bir iz bırakması gerekir....onun için tepkilerimizde çok aceleci ve tahammülsüz olmamakta fayda var sıkça "özür dilerim"pozisyonuna düşmemek için...çünkü özür dilemek "ben suçluyum ve hatalıyım" mesajı verir....oysa tepkinizde son derece haklı olabilirsiniz ama sırf aceleciliğiniz veya dozunu ayarlayamamak sizi özür dileme pozisyonunda bırakabilir...bu durumlarda sonrasında konu üzerinde konuşurken tepkinizin dozunu iyi ayarlayamadığınız için özür dilemek yerine tepkinizde haklı olduğunuza inandığınızı ama dozunu ayarlayamadığınız için "üzgün" olduğunuzu üstüne basa basa ifade etmeniz (miz)in daha doğru olduğuna inanıyorum.....çocuk doğruyu kimden öğrenecek tabiiki ilk olarak anne veya babadan peki sizden gelip sıkça özür dileyen birinin doğrularına ne kadar inancınız olur:bbo:onun sizi yönlendirmesine müsaade edermisiniz:uhm:......tabiiki çocuklarımızdan özür dileyebiliriz...özür dilemek bir erdemdir ama bu erdemi bu kadar cömert ve savurganca kullanmak veya kullanmak zorunda kalacağımız pozisyonlar yaratmak sakıncalı olduğu kadar taşıdığı değerin içini boşaltarak değersizleşmesine sebeb olur.....anne_baba_çocuk bu üçlemenin zaten doğal olarak sahip olduğu en değerli şey sevgidir ...sevgi bir çok problemin üstesinden gelir sevgi karşımızdakini kusurlarını görerek bilerek onu kabullenmemizi sağlar... eh bunun üzerine biraz da teorik doğruları katarsak sanırım çok büyük problemler yaşanmaz...yani aklımızı çok karıştırmadan iç güdülerimiz ve doğal akışına bırakarak kendimizi kasmadan,zorlamadan ama samimiyetle....... bunlar nacizane benim fikirlerim:sm_confused:en azından ben kendi çıkışımı burdan buldum....biri 21 yaşında diğeri 13 yaşında iki oğlum var ....büyük oğlumla ergenlik döneminde çok zorluklar yaşadımbenneyaptımkibirbirimizi anlamakta çok zorluk çektik çok üzüldüğüm hatta ağladığım zamanlar oldu...ne desem ters algılıyor,ne önersem tersini yapıyordu...zaman zaman bunun sırf bana yapılan bir şey olduğu zannına çok kapıldım....hep kendimi sorgulayıp,yargıladım nerde hata yaptım dedim...bunu onada sordum...ama oğlum bu soruya bile çok öfkeleniyordu...(gerçi bizim o dönemlerimiz birazda zor ve özel sorunlarımız olduğu dönemlere denk geldi)...öğrendiğim şu oldu bir oluşumun üstüne bazen ne kadar çok giderseniz o kadar çıkmaza giriyor...o zaman bazen kendimizi olayın dışına çıkarıp,uygun bir mesafeden durumu takip etmek daha faydalı...yani gerektiğinde her an müdahale edebileceğimiz fakat baskı olarak algılanmayacak bir mesafe....çünkü karşımızdaki evladımızda olsa o bir birey ve kimlik kazanma telaşında sizi bile tehlike ve tehdit olarak algılayabiliyor.....ben bunu anlayabildim de iş pratiğe dökme noktasına geldiğinde annelik iç güdülerimin çoşturduğu endişelerimle ve koruma güdülerimle başetmek o kadar zor olduki kendimle büyük mücadeleler verdim bunalımlara girdim....ama bir süre sonra bu yeni durumada alıştım çünkü başka çarem yoktu:sm_confused:o zaman farkettimki bu tüm kuşaklarda yaşanmış bir sorundu bunu her kuşak yaşadı bizden önce anne babalarımız,onlardan önce onların anne babaları vs...onlar bu dönemleri iç güdüleri ve doğal akışına bırakarak yaşamışlar...daha çok onlarda büyüklerinde yaşadıkları ve gördükleri şekilde atlatmışlar...bugünse herşey kitaplarda birer teorik bilgi şeklini almış ve sanki işleri biraz daha karıştırmışız...duyguların ve psikolojinin ana malzemesi insan....her insan ayrı bir psikoloji ve duygu yumağı...herkesin yaşadığı ve yaşadıklarından etkilenme şekli,dozu ve çıkardığı anlamlar farklı....buna bağlı olarakta olaylar karşısındaki tepki ve duyguları içine düştüğü psikolojide farklı....düşünebiliyormusunuz??? bu dünyada milyonlarca insan demek;milyonlarca farklı duygu ve psikoloji demek....bunları ifade etmeye kalksak kitaplara sığmaz...insan psikolojisinde neyin doğru olduğunu birkaç teorik bilgi açıklıyamaz....sadece ana hatlar belirlenir...tabiiki bunları bilmek ve uygulamak yararlıdır ...uyguluyamadığımız yerde uzmanından yardım almak kendimize ve yakınlarımıza yapacağımız en büyük iyiliktir...ama elimizden geleni yaptıysak veya yaptığımıza inanıyorsak fazlasına zorlamak kendimize zarar...o noktada olayları sıkı bir şekilde kontrol altında tutma ısrarından vazgeçip biraz doğal akışına bırakmalıyız galiba........oğlum 21 yaşında şu an asker hala çatışma noktalarımız var....eskisi kadar değil tabii ...yaşı büyüdü benim onun için duyduğum kaygıları (işte gelecek ve geleceğinin şekillenmesi ile alakalı olarak)şimdi o kendi adına duymaya başladıa.ssanırım bu noktada beni veya büyüklerini daha iyi anlamaya başladı...diğer yandan küçük oğlum 13 yaşında şimdi de onun ergenlik turu başladı:roflol:size bir şey itiraf edeyim geçirdiğim tecrübeye rağmen içimde o tanıdık bildik duygular yine baş kaldırmaya çalışıyorlar ve ben yine kendimle mücadele ediyorum...neyseki en azından şimdi ne ile mücadele edeceğimi bilme lüksüm var... ama tabii kardeşte olsalar bu sefer karşımda farklı bir karakter farklı tepkiler ve algılama yeteneği farklı olan biri olduğu gerçeğini göz önünde tutarak....benim anne_baba_evlat olayına bakışım böyle...doğrusu budur demiyorum benim doğrum bu oldu...bu doğruyu anneliğimin doğrultusunda koşulsuz ve yadsınamaz sevgimin üstüne birazda kitaplardan ve uzmanların ağzından edindiğim teorik bilgilerden hayatımıza uygulanabilir olanları ilave ederek içgüdülerimle buldum....sonuçta ne denersek deneyelim işin özü sevgi....anne demek sevginin en saf ve cömert hali...yani bu kadar da kendimizi yargılıyarak yıpratmayalım....:1hug:şuna çok şahit oldum (muhakkak sizlerde şahit olmuşunuzdur) x anne çocuğuna kızmıştır hatta sesini yükseltip azarlamıştır....çocuk ürkerek ağlamaya başlar ....ağlamasının sebebi annesinin tepkisi olduğu halde çocuk o durumda bile "anne" diye ağlar....herhangi bir yakını o anda onu avutmaya çalışsa da o gözlerini annesine diker ve anne diye ağlar ve ancak annesi onu avutursa sakinleşir....a.s bunun üzerine denecek bir şey yok sanırım....tepkili veya sakin nasıl bir anne olursak olalım çocuk en güvenli yerin annesinin kucağı olduğunu bilir......
 
Back