annemi çok severim o da beni.. canımdır çok fedakardır, hassas kırılgan duygusal.... ben de ona çekmişim ama..
bugün kar kıyamet, dışarıda nöbet tutmuşum ayaklarım su almış donmuşum, üstüne üstlük işten döneceğim arabamın kilit sistemi donmuş ben o kapıyı açana kadar.... sonra da arabayı çalıştırana kadar..... o kar kıyamette korka korka eve gelene kadar...
neyse..
annem evde bebeğime bakıyor.
eve girdim bu işlere canım sıkılmış, bi yandan çocuk hasta onu dert etmiş tüm gün düşünmüşüm. hala düşünceliyim.
oturdum biraz. her zamankinden suskunum. annem soruyor "dün yaptığım kapuskayı döktünüz di mi?" ben: hayır anne güzel olmuş yedik bitti.
annem: ben gitsem mi ne yapsam karar veremedim (ben gelinc eo evine geçiyor kimi zaman çok ısrar ederim kalır. ama hep benim çok ısrar etmem gerekir, hava soğuk orda üşüyeceksin, yol uzun vs vs gitmemesi için ikna etmek için bin türlü dil dökerim.)
ben: sen bilirsin anne. bana kalsa ne diyeceğimi biliyosun gitme derim. dedim.
(o sırada telefonla mail yazıyorum bir doktora bebeğimin rahatsızlığıyla ilgili aynı zamanda bu siteden bi arkadaşla yazışıyoruz yine aynı sorunla ilgili..)
annem: akşama kavga var herhalde ben durmayayım en iyisi.
ben: ne kavgası anne ya?
annem: baksana eşinle yazışıyon herhalde hararetli hararetli. (telefonla yazışmamı o şekilde yorumlamış. direkt sormuyor da zarf atıyor ben cevabı dökeyim diye.)
ben: hayır anne sevgilim var da bitane gizli, ona yazıyorum (annemi kızdırmak için en tesirli yöntemlerimden, ama napayım ne zaman tel elimde olsa ne yazıyosun kime yazıyosun, ki ben eşimle de sürekli mesajlaşırım, konuşmak yerine yazarak iletişim kurarız işteyleni alışkanlıktır)
annem: öyle deme ( sinirlendi dediğime.)
aradan birazcık daha zaman geçer.
bu sefer annem şöyle der: iyi bakalım iyi yaz yaz her ne yaptıysan da seni merak edenlere ver malzemeleri konuşsunlar dedikodu yapmak için malzeme arıyorlar zaten... (facebokta yazdığımı düşünüyor ki ben hesabımı kullanmıyorum çook uzun zamandır) (kast ettiği kişiler de bana birtakım iftiralar atan yalancı dedikoducu, öte dünyada iki elim yakalarında olacak biriki fitneci var, onları diyor)
ben artık son dediğine dayanamadım. patladım. her lafı zarf atarak sorma, soracaksan net açık sor, yok yemeği döktünüz di mi, yok bilmem nei nette sadece face mi var, belki çocuğun hastalığıyla ilgli bir şey yazıyorum doktora, bbelki bir arkadaşa bir şey soruyorum sen ne biliyorsun ki n eyaptığımı da bu şekilde yapmışım gibi konuşuyorsun dedim. çocuk uyuyordu, patladım dediysem öyle bağrış çağrış değil, bebek uyanmadı bile.
annem ağlamaya başladı ben kalkarken. gittim üstümü değiştirene kadar baktım hazırlandı çıkıyor kapıdan. kapıya gittim yolcu etmeye tek kelime etmedim ondan bekledim. yüzüme bile bakmadı. asansörü çağırdı b,nene kadar baktım ona dönmedi bakmadı bile.
az önce gitti. ve ben üzgünüm. on kırdığım için, daha anlayışı cevap veremediğim için, anneciim kal gitme bu karda ne işin var diyemediğim için, çok üzgünüm. bugünvarız yarın yokuz. annemi çok seviyorum çok pişmanım ben ))))::::
bugün kar kıyamet, dışarıda nöbet tutmuşum ayaklarım su almış donmuşum, üstüne üstlük işten döneceğim arabamın kilit sistemi donmuş ben o kapıyı açana kadar.... sonra da arabayı çalıştırana kadar..... o kar kıyamette korka korka eve gelene kadar...
neyse..
annem evde bebeğime bakıyor.
eve girdim bu işlere canım sıkılmış, bi yandan çocuk hasta onu dert etmiş tüm gün düşünmüşüm. hala düşünceliyim.
oturdum biraz. her zamankinden suskunum. annem soruyor "dün yaptığım kapuskayı döktünüz di mi?" ben: hayır anne güzel olmuş yedik bitti.
annem: ben gitsem mi ne yapsam karar veremedim (ben gelinc eo evine geçiyor kimi zaman çok ısrar ederim kalır. ama hep benim çok ısrar etmem gerekir, hava soğuk orda üşüyeceksin, yol uzun vs vs gitmemesi için ikna etmek için bin türlü dil dökerim.)
ben: sen bilirsin anne. bana kalsa ne diyeceğimi biliyosun gitme derim. dedim.
(o sırada telefonla mail yazıyorum bir doktora bebeğimin rahatsızlığıyla ilgili aynı zamanda bu siteden bi arkadaşla yazışıyoruz yine aynı sorunla ilgili..)
annem: akşama kavga var herhalde ben durmayayım en iyisi.
ben: ne kavgası anne ya?
annem: baksana eşinle yazışıyon herhalde hararetli hararetli. (telefonla yazışmamı o şekilde yorumlamış. direkt sormuyor da zarf atıyor ben cevabı dökeyim diye.)
ben: hayır anne sevgilim var da bitane gizli, ona yazıyorum (annemi kızdırmak için en tesirli yöntemlerimden, ama napayım ne zaman tel elimde olsa ne yazıyosun kime yazıyosun, ki ben eşimle de sürekli mesajlaşırım, konuşmak yerine yazarak iletişim kurarız işteyleni alışkanlıktır)
annem: öyle deme ( sinirlendi dediğime.)
aradan birazcık daha zaman geçer.
bu sefer annem şöyle der: iyi bakalım iyi yaz yaz her ne yaptıysan da seni merak edenlere ver malzemeleri konuşsunlar dedikodu yapmak için malzeme arıyorlar zaten... (facebokta yazdığımı düşünüyor ki ben hesabımı kullanmıyorum çook uzun zamandır) (kast ettiği kişiler de bana birtakım iftiralar atan yalancı dedikoducu, öte dünyada iki elim yakalarında olacak biriki fitneci var, onları diyor)
ben artık son dediğine dayanamadım. patladım. her lafı zarf atarak sorma, soracaksan net açık sor, yok yemeği döktünüz di mi, yok bilmem nei nette sadece face mi var, belki çocuğun hastalığıyla ilgli bir şey yazıyorum doktora, bbelki bir arkadaşa bir şey soruyorum sen ne biliyorsun ki n eyaptığımı da bu şekilde yapmışım gibi konuşuyorsun dedim. çocuk uyuyordu, patladım dediysem öyle bağrış çağrış değil, bebek uyanmadı bile.
annem ağlamaya başladı ben kalkarken. gittim üstümü değiştirene kadar baktım hazırlandı çıkıyor kapıdan. kapıya gittim yolcu etmeye tek kelime etmedim ondan bekledim. yüzüme bile bakmadı. asansörü çağırdı b,nene kadar baktım ona dönmedi bakmadı bile.
az önce gitti. ve ben üzgünüm. on kırdığım için, daha anlayışı cevap veremediğim için, anneciim kal gitme bu karda ne işin var diyemediğim için, çok üzgünüm. bugünvarız yarın yokuz. annemi çok seviyorum çok pişmanım ben ))))::::