• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

'Ayrılık' ne demek?

Ayrılık acısı ile platoniğin acısı biraz benziyor ama aynı değil...Ama her ikisinde de yalnız kalırsın...
Bu arada yaş 17 ama karamsarlığına bakarsak 40 yaşındasın sanki :19:
Bu kadar efkar fazla sana canım...Olur daha neler nelerrr olur :40:
 
Çocukluğumdan beri olgundum zaten. Şimdiki görünüşüme bakan 25 yaşında der. Daha da fazlası, ben 50 hissediyorum... Nasıl hissetmez ki insan? Birkaç arkadaşım olsa onlarla paylaşırdım. Ama yok! Bir zamanlar vardı. Platonik takıldığım zamanlarda. Ne yaşarsam, ne hissedersem, her zamanki gibi ne yanlış sinyal alırsam anlatıyordum. Sonra o insanlarla küstüm. Onlardan sonra kimseyle arkadaş olmadım. Dertlerim de bana kaldı yani... Sevincimi de derdimi de kendi içimde yaşıyorum ama dertlerim baskın geliyor... Her neyse arkadaşların canı cehenneme zaten. Ben daha olgun olduğum için onların zeka seviyesi hep altta kalırdı zaten. 'Arkadaş' dediğin şeyin tanımı 'düşman'la eş anlamlı bende, odamdaki biblolar ya da saksılar bile daha iyi birer arkadaşımdır benim. Benim istediğim aşk artık...
 
Soyutlamak istemiyorum ama şartlar müsait değil. Bir üniversiteye başlayayım olur diyorum. Ama lise için de aynını söylerdim... Yine her şeyi kendi ellerimle mahvettim. Ve biliyorum, üni.de de değiştiremeyeceğim kendimi... Ben buyum. Kimseye yalakalık yapamam, kimseyle aşk meselelerinden konuşamam, hiç anlamıyorum ki! Bazılarına çocukça akıl vermek istiyorum ama iplenmiyorum, ne anlarım bu konulardan zaten öyle değil mi?! Espri yapıyorum, esprime gülmüyorlar. Bir konu ortaya atıyorum, ilgilenmiyorlar. Sahi, şu popülerlerin mevzuları ne çok merak ediyorum! Ya da neden bu kadar sıkıcı bulunduğumu. Benim izlediğim bir filmi tartışmak hoşuma gider, ya da kulaklığımın bozulması beni sinir eder ve onlara anlatırım, ama insaf o kadar mı sıkıcıyım yaa! Gerzek muamelesi ediyorlar. Kavgacı bir tip de değilim, keşke olsam.
 
Aşık olmak için hiç acele etme, aranarak bulunan bir şey değil.
Erkek arkadaşımı tanıdığımda uzun süre hayatıma kimseyi almayı düşünmüyordum, aşkı ise okuduğum kitaplardan bilirdim sadece.
Nasıl oldu bilmiyorum ama onu tanıdıktan sonra hiç tereddütsüz bu aşk dedim.
Ayrılığa gelince, bence ayrılık acısı çeken bir insan gerçekten şanslıdır.
Bu acıdan kıvrandığım geceleri, günleri bilirim ama o zamanlarda bile iyiki bu kadar aşık olmuşum ki canım da bu kadar acıyor derdim.
Hiç pişman olmadım aşık olmaktan ama hiç bir zamanda beklemedim aşkı.
Küçük iskender dizelerinde ne kadar güzel ifade etmiş bak bunu,
'' Beklediğin birşey, sen onu unuttugun zaman gerçekleşir. Bu; hayatın 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.''
Aşkla ilgili diyeceklerim bunlar ..

Birilerinin seni beğenmesine gelirsek, önce sen kendini sevmelisin beğenmelisin ki başkaları da sevsin, beğensin.
Bak aynaya başkaları için değil kendin için.
Kilolu mu buluyorsun kendini, çözümü zor değil ver bakalım bir 10 kilo nasıl olacak.
Gözlüklerin rahatsız mı ediyor çok güzel gözlükler var, yok o da mı olmadı lensleri icat etmişler.
Kendini kendin için beğenilecek duruma getir.
Mutlu ol, ne yaparken mutlu oluyorsan onu yap, mesela benim kitapçılardır moralim bozulduğunda kendimi attığım ilk yer, saatler geçirsem fark etmem orada.
İnsanlarla mı kaynaşmak istiyorsun aktiviteler bul kendine hem belki ilgini çekip hayatının önemli bir yerinde yer alacak bir hobin olur.
Dans olabilir, dağcılık, tırmanış olabilir, yüzebilirsin, sanata yatkınsan resim kursu olur, fotoğrafçılıkla ilgilenebilirsin yeter ki iste.
Bir de bir tavsiyem daha bilmem sen de işe yarar mı ama ben isyan etme durumuna geldiğimde çocuk esirgeme kurumuna giderim, elimdeki o kadar şeye rağmen mutlu olamazken bir çocuğun sadece başı okşandığında, sohbet edildiğinde gözünün nasıl ışıldadığına bakarım.( Benim için mutluluğun en saf halidir bu.)O zaman anlarım ki insan istedikten sonra mutlu olmak zor değil sadece biz hep daha fazlasını isteriz.
 
Aşık olmak için hiç acele etme, aranarak bulunan bir şey değil.
Erkek arkadaşımı tanıdığımda uzun süre hayatıma kimseyi almayı düşünmüyordum, aşkı ise okuduğum kitaplardan bilirdim sadece.
Nasıl oldu bilmiyorum ama onu tanıdıktan sonra hiç tereddütsüz bu aşk dedim.
Ayrılığa gelince, bence ayrılık acısı çeken bir insan gerçekten şanslıdır.
Bu acıdan kıvrandığım geceleri, günleri bilirim ama o zamanlarda bile iyiki bu kadar aşık olmuşum ki canım da bu kadar acıyor derdim.
Hiç pişman olmadım aşık olmaktan ama hiç bir zamanda beklemedim aşkı.
Küçük iskender dizelerinde ne kadar güzel ifade etmiş bak bunu,
'' Beklediğin birşey, sen onu unuttugun zaman gerçekleşir. Bu; hayatın 'sen bakarken soyunamıyorum' deme şeklidir.''
Aşkla ilgili diyeceklerim bunlar ..

Birilerinin seni beğenmesine gelirsek, önce sen kendini sevmelisin beğenmelisin ki başkaları da sevsin, beğensin.
Bak aynaya başkaları için değil kendin için.
Kilolu mu buluyorsun kendini, çözümü zor değil ver bakalım bir 10 kilo nasıl olacak.
Gözlüklerin rahatsız mı ediyor çok güzel gözlükler var, yok o da mı olmadı lensleri icat etmişler.
Kendini kendin için beğenilecek duruma getir.
Mutlu ol, ne yaparken mutlu oluyorsan onu yap, mesela benim kitapçılardır moralim bozulduğunda kendimi attığım ilk yer, saatler geçirsem fark etmem orada.
İnsanlarla mı kaynaşmak istiyorsun aktiviteler bul kendine hem belki ilgini çekip hayatının önemli bir yerinde yer alacak bir hobin olur.
Dans olabilir, dağcılık, tırmanış olabilir, yüzebilirsin, sanata yatkınsan resim kursu olur, fotoğrafçılıkla ilgilenebilirsin yeter ki iste.
Bir de bir tavsiyem daha bilmem sen de işe yarar mı ama ben isyan etme durumuna geldiğimde çocuk esirgeme kurumuna giderim, elimdeki o kadar şeye rağmen mutlu olamazken bir çocuğun sadece başı okşandığında, sohbet edildiğinde gözünün nasıl ışıldadığına bakarım.( Benim için mutluluğun en saf halidir bu.)O zaman anlarım ki insan istedikten sonra mutlu olmak zor değil sadece biz hep daha fazlasını isteriz.

Sen yanlış anladın galiba. Ben aşık olmayı çok iyi biliyorum. İlk gününden itibaren lanet ettim aşka. Yani platonik aşka. Çünkü platonik aşk bir işkencedir. Pençesinden zor kurtulursun. Şimdiki derdim bu değil, ben sadece şu sevilmek duygusunu tatmak istiyorum artık. İsterse 1 hafta sürsün, ama insanlara anlatacak bişeylerim olmalı benim. Beni o 2 arkadaş gibileri aşağıladığında çirkin olmadığımı bilebileyim, en azından bana arkadaştan veya normal bir insandan öte gözlerle bakabilen birinin var olduğunu hatırlatayım kendime.

Bu konunun başlığında da ironi var. Yani hiç aşk dedikleri şeyi yaşamadım, hep platonik takıldım demek istedim.
 
Sen yanlış anladın galiba. Ben aşık olmayı çok iyi biliyorum. İlk gününden itibaren lanet ettim aşka. Yani platonik aşka. Çünkü platonik aşk bir işkencedir. Pençesinden zor kurtulursun. Şimdiki derdim bu değil, ben sadece şu sevilmek duygusunu tatmak istiyorum artık. İsterse 1 hafta sürsün, ama insanlara anlatacak bişeylerim olmalı benim. Beni o 2 arkadaş gibileri aşağıladığında çirkin olmadığımı bilebileyim, en azından bana arkadaştan veya normal bir insandan öte gözlerle bakabilen birinin var olduğunu hatırlatayım kendime.

Bu konunun başlığında da ironi var. Yani hiç aşk dedikleri şeyi yaşamadım, hep platonik takıldım demek istedim.

Şu bir gerçek ki platonik aşk ile hissetmek istediğin duyguları öğrenemezsin.
Aşık olmayı çok iyi biliyorum diyorsunuz. Bir kadın kaç kez gerçekten sevebilir.Üniversitedeyken çevremdeki kız arkadaşlarıma özenirdim, erkeklerin birinden birine koşarlardı. Onların bir çoğunun gerçekten aşık olmadıklarını sonradan anladım.
Birini beğenmekle birine aşık olmak çok farklı şeyler. Bir kere aşık olduğunda(aşkın doğasında mı var nedir?) ağlamayı göze alacaksın. Kırgınlıklar, küskünlükler, kıskançlıklar, bir barışıp bir ayrılmalar, yemeden içmeden kesilmeler vs.vs. bir sürü şey yaşıyorsun. Yani kısaca acı çekiyorsun. Ama aşkın insanı eğittiği de bir gerçek. Sabrı öğreniyorsun en basitinden :)
Kimin hikayesini okursan oku hepsinde tuhaf bir tesadüf görürsün. Belki de çok az kişiye nasip oluyordur aşk.
Kendinize üniversite de böyle olurum filan filan diye bir senaryo belirlemeyin. Başkaları için yaşamayın. İnsanlara bir haftalık bir ilişkiyi anlatmak size bir şey kazandırmaz. Ama yaşınız çok küçük belki ortam böyle davranmanızı gerektiriyordur. Genede yaş aldıkça başka şeylerin önemi artacaktır hayat hikayenizde.
 
Sen belanı istiyorsun canım çok geçmez olur mutlaka biri ayrılık acısı da yaşarsın ama yaşamasan daha iyi bence..acı çekmeyi niye istiyorsun ki.ayrılık acısı çok sevdiğinin birinin hem ölmesi aynı anda hayatta olması gibi bir şey..sen onun yaşadığını bilerek öldüğüne alışmaya çalışıyorsun..hergününü beraber geçirdiğin bir insan düşün bir gün onunla bir daha asla görüşmeyeceksin ve bu kişi aşık olduğun kişi oluyor.bence sevdiğin kişi ile mutlu olmayı merak et :40::40:
 
Ayrılık dünyada en çok merak ettiğim duygu. Neye benziyor acaba? Acıtıyor diyorlar da, nasıl bir bu duygu bu acaba...
Ya sevilmek nasıl bir duygu? Çok acayip yaa... Düşünsene sevdiğin kişi seni de seviyor! İnanılmaz yaa...
Evet, 17 yaşındayım, bugüne kadar bir kere bile çıkmadım. Herkes ayrılık acısından bahsediyor. Keşke bir kerecik bile aşk yaşamış olsam da ayrılsam!
Bu zamana kadar hep platonik aşık oldum... Bıktım bundan bıktım..! Hayatım o kadar monoton ki! Evden okula, okuldan eve. Bi de tiyatroya gidiyorum. Film izliyorum, müzik dinliyorum, bunlar en iyi arkadaşlarım. Yani Ayşe, Fatma en iyi arkadaşlarım değil. Şu hayatta dostum diyebileceğim bir insan bile yok! O kadar asosyalim ki...
Yaşadığım şehrin en gözde mekanında okuyorum, bir gün çıkıp bi sabahlamışlığım yok... Ailesiyle geç kaldığı için kavga eden insanları anlamıyorum. Benimkiler beni dışarı çıkmaya zorluyor! Çok bunaltıyorlar arkadaşlarım olması için. Olmuyor işte, olamıyorum popüler! İçimden geçen neyse dışarı çıkıyor, yapmacık olamıyorum... "Ay canım, cicim"li konuşamıyorum... Küfrediyorum, langıl lungul yürüyorum, sürekli öfkeliyim... Otobüste mesela, o kadar asabiyim ki... Sanki otobüs benimmiş de millet zorla binmiş gibi. Hayır ayakta da kalmıyorum, oturmama rağmen kaşlarım çatık... 10 yaşından beri öyle o kaşlar, zaten kalın kaşlarım var, çatmaktan ortasındaki çizgi belirginleşti bu yaştan...
Bu hareketlerim yüzünden bir arkadaşım beni kimsenin sevmediğini söylemişti (bu bir erkek). Yine başka bir erkek de, "Sen güzel bir kız değilsin. Ama için güzel. Mühim olan da bu değil mi zaten?" demişti. Acı acı kafamı sallamıştım.
Şimdi liseliyiz, kızlar soruyor aşk ilişkilerimi. "Benim o taraklarda ne bezim olacak yea," diye kel alaka bir yanıt veriyorum. Evet içinde bulunduğum depresyonla kel alaka... Platonik aşıkken umudum vardı, ama aşık olduğum tipler öyle heriflerdi ki beni aşktan soğuttular... Bırakın açılmayı, düşen ders notlarımla kalakaldım ve artık birine açılacağım varsa da açılmayacağım!
Eskiye baktığımda çok değişmişim... Artık saçımı yapıyorum, giyiniyorum, makyajımı yapıyorum ve kızlar beni beğeniyor... Ama erkeklerde tık yok! Üzerimde büyü mü var anlamadım. Davranışlarımsa hiç değimedi. Her zamanki sert, asabi ben. Bunun dışında gözlüklüyüm, hafif kiloluyum ama Allah aşkına, gözlüklülerden hiç mi çıkan yok, hiç mi şişman insan sevgili bulamıyor!!!
Hayır ben soğuk bir insan olsam... Ne bileyim burnu kaf dağında olsam, bana teklif gelse de reddetsem. Yok öyle bişey abi. Rahibe geldim rahibe gidiyorum valla. Şimdiden geleceğe ait bütün planlarımı tek başına geçireceğim bir hayata göre yaptım. Onun için hiç çocuğum olmayacak, sonsuza kadar bekar kalıcam abi.
Bunları niye yazdım ki... Nasıl olsa siz de yardım edemeyeceksiniz.
bir terapi al canım sen anlaşılan konuşmaya ihtiyacın var profesyonel olmayan kişiler sana senin istediklerini söyleyemez
terapi konusunda ciddiyim :)
 
Şu bir gerçek ki platonik aşk ile hissetmek istediğin duyguları öğrenemezsin.
Aşık olmayı çok iyi biliyorum diyorsunuz. Bir kadın kaç kez gerçekten sevebilir.Üniversitedeyken çevremdeki kız arkadaşlarıma özenirdim, erkeklerin birinden birine koşarlardı. Onların bir çoğunun gerçekten aşık olmadıklarını sonradan anladım.
Birini beğenmekle birine aşık olmak çok farklı şeyler. Bir kere aşık olduğunda(aşkın doğasında mı var nedir?) ağlamayı göze alacaksın. Kırgınlıklar, küskünlükler, kıskançlıklar, bir barışıp bir ayrılmalar, yemeden içmeden kesilmeler vs.vs. bir sürü şey yaşıyorsun. Yani kısaca acı çekiyorsun. Ama aşkın insanı eğittiği de bir gerçek. Sabrı öğreniyorsun en basitinden :)
Kimin hikayesini okursan oku hepsinde tuhaf bir tesadüf görürsün. Belki de çok az kişiye nasip oluyordur aşk.
Kendinize üniversite de böyle olurum filan filan diye bir senaryo belirlemeyin. Başkaları için yaşamayın. İnsanlara bir haftalık bir ilişkiyi anlatmak size bir şey kazandırmaz. Ama yaşınız çok küçük belki ortam böyle davranmanızı gerektiriyordur. Genede yaş aldıkça başka şeylerin önemi artacaktır hayat hikayenizde.

O kadar güzel yazmış ki bayan ...Hayran kaldım.Çok iyi anlatmış.Katılıyorum...
Ben üniversitedeyim çıkma teklifi de aldım yani ama aşk yok reddettim...Zorla aşık mı olsaydım , ki bu olamaz...
19 Yaşındayım...Belki aşkı bilmiyorumdur , delice saplantılarım oldu belki onları aşk sandım.İnan onlar bile çok ağır oluyor...Eğitti mi beni bilmiyorum ama dersler aldım.
Şu an kimseyi aramıyorum çünkü hem gücüm yok hem de aramakla bulamam diye düşünüyorum belki arkadşaın dediği gibi tesadüf olur kaderde vardır diyorum işte...
 
Son düzenleme:
Şu bir gerçek ki platonik aşk ile hissetmek istediğin duyguları öğrenemezsin.
Aşık olmayı çok iyi biliyorum diyorsunuz. Bir kadın kaç kez gerçekten sevebilir.Üniversitedeyken çevremdeki kız arkadaşlarıma özenirdim, erkeklerin birinden birine koşarlardı. Onların bir çoğunun gerçekten aşık olmadıklarını sonradan anladım.
Birini beğenmekle birine aşık olmak çok farklı şeyler. Bir kere aşık olduğunda(aşkın doğasında mı var nedir?) ağlamayı göze alacaksın. Kırgınlıklar, küskünlükler, kıskançlıklar, bir barışıp bir ayrılmalar, yemeden içmeden kesilmeler vs.vs. bir sürü şey yaşıyorsun. Yani kısaca acı çekiyorsun. Ama aşkın insanı eğittiği de bir gerçek. Sabrı öğreniyorsun en basitinden :)
Kimin hikayesini okursan oku hepsinde tuhaf bir tesadüf görürsün. Belki de çok az kişiye nasip oluyordur aşk.
Kendinize üniversite de böyle olurum filan filan diye bir senaryo belirlemeyin. Başkaları için yaşamayın. İnsanlara bir haftalık bir ilişkiyi anlatmak size bir şey kazandırmaz. Ama yaşınız çok küçük belki ortam böyle davranmanızı gerektiriyordur. Genede yaş aldıkça başka şeylerin önemi artacaktır hayat hikayenizde.

@Bir üstteki üyeye yorum: Ben ne olursa olsun ilk teklifimi reddedeceğimi sanmıyorum. Yukarıda yeterince nedenlerimi açıkladım zaten.

@Alıntı yaptığım üyeye yorum: Beğendiğimi düşünmüyorum. Sonuçta ona karşı duyduğum şeyleri ben bilirim. İnanın çok kafa yormuştum, ilerde bu duygularıma gülecek miyim yoksa ağlayacak mıyım. İnanın tatlı birer ergenlik anısı gözüyle bakamıyorum. Bu zamana kadar canımı yakan hiçbir şeyi unutmadım. Artı platonik aşık olduğunuz kişiyi, onun gözünde değeriniz ottan farksız olduğu halde deli gibi kıskanırsınız, erkeklerden kıskanırdım ya! O yemeden içmeden kesilmeler bende de oldu. Tam tersi de oldu. 10 kilo almıştım bir keresinde. Ondan önce gayet formumdaydım. Şimdi o 10 kiloyu vermeye çalışıyorum. Her gece yatağa ağlayarak giriyorsunuz. Bir gülümsemesi yetiyor size, size gülümsemese bile. Onun için dua ediyorsunuz, karşısına onu sizin kadar sevecek birini çıkarmasını istiyorsunuz. 5 saniyelik bir bakışı bile haftalarınızın, aylarınızın gündemi oluyor. Ve daha nicesi... Zaten dediğim gibi ben o aşamayı geçtim, bana acıdan başka bir şey bırakmadı... Şimdi kendime olan güvensizliğimin sorumlusu o... Baktığınız zaman hiçbir şey yapmadı, yapmadığı için suçlu... Yapmayarak canımı yaktı. Ve o ona açılan kızı kırabilecek kapasitede biri. Onu annesinden bile daha çok tanıyorumdur. Durumumun farkında olduğuna eminim zamanında, çünkü biz bazıları gibi arkadaş bile değildik. Yabancıydık... Aynı okuldandık. Bazıları var çok özenirim onlara. O kişi arkadaşıdır, veya cesaret edip açıldığında bunu anlayabilecek düzeydedir... Ve bunu genelde kızlar yapar. Biri bana o şekilde açılsa asla kırmayacağımı biliyorum... Çünkü aynı durumdayım. Ve ona bir şans bile verebilirim. Çünkü reddedersem 2 kişi mutsuz olacak, kabul edersem 1 kişi...

Erkeklerse hep popüler taraftır, umursamayan taraftır... Dediğim gibi bunlar eski gündemlerim. Artık bıktım bu hayatın monotonluğundan, kuruluğundan, renksizliğinden. Ben sadece normal olmak istiyorum. Hiçbir kusurum yok. Çirkin ve zeki olanlardanım. Onların penceresinden bakınca... Kendi aynam beni çok güzel gösteriyor. Her şeyimle barışığım. Ama o zaman neden kimse yok? Neden bir kişi bile...
 
Son düzenleme:
Back
X