Bakın olayı nasıl çarpıttılar

Saraylim

Vazgec gonul.. Vazgec sesini duyan yok
Kayıtlı Üye
21 Ocak 2012
6.954
19.360
rahsan-afii-2501141200_m.jpg


25.01.2014 16:04 Karakter boyutu :
font_02.gif
font_04.gif




Başbakan’ın ikide bir Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu döneme gönderme yaparak, “Rahşan Affı”yla kurtulduğu'nu söylemesi “Yahudinin yolsuz kaldıkça eski defterleri karıştırması”na tipik örnek olsa da asıl amacı, toplumsal bellek sığlığımızdan yararlanmak.

Kılıçdaroğlu’nu Rahşan Affı’ndan yararlandığını iddia ederek, Başbakan’ın yolsuzluk konusunda sıkıştıkça joker gibi kullanmasına neden olan kişi Yaşar Okuyan. Okuyan, geçmişte Star Gazetesi’ne verdiği bir demeçte, ameliyatlarda ve diğer tedavilerde kullanılan sarf malzemelerinin, SSK'nın 1992 yılında ilaç şirketleri ile yaptığı protokolle ihalesiz olarak alındığını hatırlatarak, bu sırada meydana gelen ilaç yolsuzluğu nedeniyle 60'a yakın firma yöneticisi hakkında dava açıldığını söyledi.

Okuyan’ın suçlananlardan 29'unun mahkum olduğunu belirttiği olayda mahkum olanların 9'u 4,5 yıl yatıp çıkmış, bir kısmının da cezaları ertelenmişti. 1992-1999 yılları arasında SSK Genel Müdürlüğü görevini yürüten Kemal Kılıçdaroğlu da soruşturma kapsamında ifade vermeye çağrılmış ve kendisinden yolsuzluklarla ilgili bilgi alınmıştı. O nedenle Kılıçdaroğlu'nun anlatımları dosyada “ifade sahibi” olarak yer alıyor.

Bu sırada 55’inci hükümet döneminde çıkarılan “Rahşan Affı” nedeniyle dosya kapatıldı. İşte Tayyip Erdoğan’ın durmadan masaya sürdüğü olay buydu ve Kılıçdaroğlu bu dosyada suçlu olarak yer almıyordu.

Zaten Okuyan da “Sadece ihalesiz mal alımı ile ilgili araştırma yapılması talebi vardı ancak af kanunu kapsama girince bir takibat söz konusu olmamıştı. Eğer kendi şahsi gelirine ilave edecek bir tasarruf olsaydı, bu af kanunu kapsamı dışında mütalaa edilerek soruşturmaya dahil edilirdi” diye ekleme de yapmıştı.

Ama eski düzenin marjinal mağduru, şimdinin kabadayı egemeni için bunun hiç önemi yok. Zaten dizilerle uyuşturulmuş, komplolarla serseme dönmüş, derinlikten yoksun toplumsal hafızamızla, üzerimize boca ettiği onca iddialarını sorgulayacak mecalimiz de kalmadı. O da bunu bildiğinden her fırsatta öfkeli üslubuyla haykırıp, zırvasını ortaya savuruyor.

“Zaten sen Rahşan affıyla kurtuldun!...”

BİT PAZARINDA KİRLİLER ÇOK

Oysa Başbakan, Rahşan Affıyla kurtulan siyasetçi görmek istiyorsa Kılıçdaroğlu’nun deyimiyle “aynaya baksın” diyelim ve biz de görüntüyü geriye sararak eski dosyaları karıştıralım.

Yıl 27 Mart 1994. Bu tarih “milli görüşçüler”in dönüm noktası olacak gelişmenin yaşandığı tarih. Recep Tayyip Erdoğan ismiyle maruf, RP’nin eski İstanbul İl Başkanı, bu tarihte 7 tepeli şehre Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

Erdoğan’ın bu makama gelmesi, Almanya’da işçilerden topladıkları paralarla televizyon kurmak için sotada bekleyen milli görüşçüler için bulunmaz fırsattı. Hemen önceki Belediye Başkanı Nurettin Sözen tarafından kurulmuş olan BRT’nin hem frekansı, hem de tüm teknik imkanları ve donanımı, taze başkan tarafından ayda 200 TL’ye Yeni Dünya İletişim’e, yani Kanal 7’ye 49 yıllığına kiralandı.

BRT 'nin adı Kanal 7 yapıldıktan sonra kanal, İslami çevreleri hoşnut etmek ve RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan’ın dediği gibi, “Hakk’ın hakim olması için yapılan mücadelede, bombalamadan önce piyadenin o tepeyi işgal etmesi, zaptetmesi”amacıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na ait televizyon kanalının frekansından 1994 yılında yayına başladı.

Kira sözleşmesinin hükümlerine göre, Kanal 7 adıyla yayın yapacak Yeni Dünya AŞ, teçhizatlar için belediyeye neredeyse bedavaya kira ödemenin yanı sıra belediye çalışmaları, İstanbul’un tarihi ve kültürel birikimleri, kentteki kültürel ve bilimsel faaliyetler, halkın yaşamını ilgilendiren hava durumu, yol, ulaşım, elektrik, su, altyapı haberleri konusunda düzenli yayınlar ve tanıtım filmleri yapıp yayınlayacaktı.

Yani İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yeni kurulan kanala kıyağı, sadece alet ve edavat ile mekanı üç otuz paraya kiralamakla kalmayacak, ayrıca belediyenin faaliyetlerini“tanıtım” adı altında parayla yayınlanarak, belediyenin parası Kanal 7’ye akıtılacaktı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 1994-1997 yılları arasında Kanal 7 televizyonunda yayımlanması için 240 adet spot ve reklam filmi hazırlattı. Bu filmleri belediye bütçesinden ödeyerek, Kültür AŞ'nin Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Demiröz'ün ortağı olduğu İLTA AŞ'ye hazırlatıyordu.

Her ne hikmetse açılan ihaleyi belediyenin kendi iştiraki olan Kültür AŞ almış, onlar da bu film yapım işini ihalesiz İlta İletişim’e devrederek daha “bismillah” işe başlarken, yandaş bir şirkete kıyak çekmişti.

İşte bundan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin paralarının Kanal 7 ye aktarılması için akla hayale gelmeyecek her şeyin reklamı yapılmaya başlandı.

Vatandaşın sanki başka seçeneği varmış gibi İSKİ’nin, sanki vatandaşlar reklamlarda izledikleri için fazladan birkaç tur daha atacakmış gibi, belediye otobüslerinin bile reklam filmleri bu özel şirkete çektiriliyordu. Bunlar Kanal 7’de reklam olarak yayınlanıyor, böylece belediyenin reklam giderleri, Kanal 7’nin kasasını dolduruyordu.

Kanal 7 o dönem çok az bilindiğinden ve henüz her taraftan izlenemediğinden kamuoyunun dikkatini çekmeyen bu reklamlarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin paraları, hem reklamı çeken özel şirkete, hem de Kanal 7’ye oluk oluk akıtılıyordu.

HER DERDE DEVA RAHŞAN AFFI

28 Şubat döneminin ardından kurulan Anasol-M hükümeti sırasında İstanbul Valisi olan Erol Çakır, 9 Nisan 1999 tarihinde, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’e ‘T. C. Başbakanlık Makamına’ diye gönderdiği raporda: “...Her ay yaklaşık 3-4 trilyona yakın paranın Fazilet Partisi’ne yakın firmalar tarafından havuz hesaplarına aktarıldığı, bu hesaplardan da adı geçen partinin kuryeleri vasıtasıyla partiye ve Recep Tayyip Erdoğan’a gittiği… Paraların Vakıfbank’ta açılan bir hesapta toplandığı, buradan da denetimi imkânsız kılmak için birçok hesapta dolaştırıldıktan sonra Fazilet Partisi’ne yakın firma ve şahıslara… ve Akit, Yeni Şafak ve Kanal 7’ye devamlı kaynak aktarıldığı (...) büyük miktarlarda naylon fatura kesilerek, karşılıksız trilyonlarca liranın partiye aktarıldığı”nı bildirdi.

Kanal 7’de personel müdürü olarak işe başlayan ve mahkemeye 116 ayrı belge teslim eden Oğuz T. ise, olayların ortaya çıkmasının ardından verdiği 11 sayfalık ifadesinde, “6 Ocak 1997’de İGDAŞ ile YHA arasında ‘Yaşamak istiyorsak’ isimli belgesel için protokol imzalandı. Belgesel yayınlanmadığı halde parayı çekip Kanal 7’nin muhasebesine verdim.Buna dair makbuz ve dekontlar Kanal 7 ve YHA muhasebesini tutan Doğuş Muhasebe Mali Müşavirliği’nin kayıtlarındadır. Bu şirket Süleyman Mercümek ve soy ismini hatırlamadığım İbrahim isimli şahsa aittir. Her BİT, Kanal 7’nin finansmanı için, büyüklüğüne göre belli bir aidatı ödemek zorundaydı. Tayyip Erdoğan, İETT yönetimine, ihaleye açılacak işin bu şahısların belirlediği şirketlere bırakılması konusunda baskı yapıyordu” demişti.

İçişleri Bakanlığı'na bağlı mülkiye müfettişleri daha sonra, BRT’nin Kanal 7’ye kiralanması ve belediye faaliyetlerinin para karşılığı Kanal 7'de yayınlatılmasını ve hazırlanan reklam filmlerinin Demiröz'ün şirketi İLTA AŞ'ye yaptırılmasını, “görevi kötüye kullandırmak”olarak tanımladı ve başta dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan ve Şenol Demiröz olmak üzere belediye yöneticileri hakkında dava açılması için fezleke düzenledi.

İşte tam o sırada Erdoğan’ın imdadına “Rahşan affı” yetişti ve Danıştay 2. Dairesi, suçun af kapsamına girdiği gerekçesiyle dava açılmasını erteledi.

Erdoğan’ın Rahşan affıyla kurtulduğu tek yolsuzluk dosyası bu değil. Diğerlerini de kısaca hatırlayalım.

Bunlardan biri “Metro Yolsuzluğu” olarak bilinen ihale. İnşaatına Nurettin Sözen tarafından başlanan metronun kazı işleri yapılırken Tayyip Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Sözen, metronun elektromekanik ihalesini yapmış ancak zarfların açılma işini yeni başkana bırakmıştı. Etik olan da buydu. Erdoğan zarfları açtı ve fiyatları pahalı bularak, ihaleyi yeniden düzenledi.

İhaleyi Siemens-Simko-Garanti-Koza konsorsiyumu kazandı. Ancak Erdoğan bugünkü yolsuzlukların ipuçlarını verircesine bu ihaleyi sudan bahanelerle iptal etti ve 3’üncü kez yapılan ihaleyi Erdoğan’ın yakını meşhur Albayraklar’ın ortak olduğu konsorsiyum kazandı.

Şikayetler üzerine yapılan soruşturma sonucunda İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı ve Tayyip Erdoğan’ın “görevi kötüye kullandığı” tespit edildi. Ancak suç tarihi 23 Nisan 1999’dan önce olduğu için “Rahşan affı”na uğradı.

Erdoğan’ın “Rahşan Affı” nedeniyle kurtulduğu üçüncü yolsuzluk davası ise, “Kiralık araç yolsuzluğu” idi.

Erdoğan, belediye başkanı olduktan sonra binek araçlarını kiralamaya başladı. Kiralama ihalelerini yandaşların alabilmesi için de her türlü tedbiri almıştı. Kiralama için ilanı Milli Gazete’nin İzmir baskısına verdi. İhaleyi MSP döneminin bakanlarından Hasan Aksay’ın oğlu Mehmet Emiz Aksay’ın Ankara’da bulunan firması aldı. Yani İstanbul’a kiralanacak araçların ilanı İzmir’de verilmiş, ihaleyi de Ankaralı firma almıştı.

İhale yandaş firmaya fahiş fiyatlarla verildi. O yıllarda sıfır km Renault Spring’in fiyatı 330 milyon TL iken, aracın bir yıllık kira bedeli olarak peşin para ile 312 milyon TL ödendi.

Tayyip Erdoğan, bu kadar aleni üç yolsuzluk davasından “Rahşan Affı” sayesinde kurtardı.

YOLSUZLUKLARDAN YOLSUZLUK BEĞEN

Erdoğan’ın yaptıkları yolsuzluklar bununla da kalmadı.

İstanbul’a dikilen ağaçların alımından dikimine kadar yapılan ihalelerdeki “Ağaç Yolsuzluğu”, belediye ve bağlı şirketlerinin personelinin işe gidiş gelişlerini sağlamak için yapılan personel servisi ihalelerindeki “Personel taşıma yolsuzluğu”, toplanan çöplerin döküm alanlarına götürülmesi için açılan ihalelerde yapılan “çöp taşıma yolsuzluğu”, İstanbul’da ulaşımı kolaylaştırmak için uygulamaya koyulan elektronik entegre bilet sistemindeki “Akbil yolsuzluğu”, İstanbul’un doğal gaz dağıtım şirketi İGDAŞ’daki şebeke inşaatlarından sayaç okumaya ve reklam işleri ihalelerine kadar yapılan bir dizi “İGDAŞ yolsuzluğu”, İstanbul’un gecekondu sorununu çözmek üzere Mesken Gecekondu Müdürlüğü fonunda biriken paralar ile tahsis edilen arsaların KİPTAŞ isimli BİT’e verilmesi ve burada keyfi ihale ve uygulamalara ilişkin “Kiptaş yolsuzluğu”, altyapı inşaatları, araç kiralama, personel taşıma, personel kıyafet temini gibi ihalelerde yapılan “İSKİ yolsuzluğu”, karasinek ve sivrisinek ile mücadele için gerekli ilaç alımında yapılan “sinek ilacı yolsuzluğu, Haliç’ten çıkarılan çamurun baraj sahasına taşınması sırasında ve Haliç ıslah çalışmaları sırasında çamur nakli işinin yapıldığı boruların döşenmesinde Bayındırlık Bakanlığı fiyatlarının 50 misli fiyat ödenmesine ilişkin “Çamur taşıma yolsuzluğu”.

Erdoğan, bu yolsuzluk davalarının kimisinden zamanaşımı nedeniyle kurtuldu, kimisi de milletvekili olması nedeniyle “dokunulmazlık” zırhına çarptı. Akbil, İSKİ ve İGDAŞ gibi“Ağır Ceza Mahkemesi”nde görülen davalar Erdoğan’ın dokunulmazlığının kalkmasını bekliyor.

Gerisinde bu kadar “zengin” çeşitli yolsuzluk dosyaları taşıyan bir adamın, arkasında tek bir şaibe bırakmamış rakibini eleştirmek için, eskinin satır aralarından yolsuzluk icat etmesi için ancak Recep Tayyip Erdoğan olması gerekiyor.

“Hayatın provası olmaz” diyenler inat, suyun başını tutan geçmişte yaşanan tecrübeleri bugün tekrar sahaya sürüyor. Ama 12 yıl boyunca tuzak ve ayak oyunları kardeşliğinin getirisinden nemalananlarının, tiridi çıkmış komplo teraneleri, her geçen gün kendi yüksek hararetli tepelerinde bile artık gedik açıyor.

Bu gidiş, herkese “vatan haini” damgasını kolayca yapıştıran mühür sahibine, sandığın kirli çamaşırların tıkıldığı “kirli sepeti” olmadığını, sandığa varamadan gösterecek gibi…

Derya Kırıcı

http://odatv.com/n.php?n=rahsan-afii-2501141200
 
Rahsan affi tapeleri de kurtaracak mi ilerde gorecegiz.. Makam arabalarindaki vurgunu da kurtaracak mi gorecegiz. Anayasanin hice sayilip bir Cumhurbaskaninin tarafsizligini bozarak sehir sehir dolasip hem CB hem basbakan sifatlari altinda AKP mitinglerine katilmasini ve 400 milletvekili istemesini aklayacak mi gorecegiz. Gerisini saymayayim, sayfa yetmez..
 
Rahsan affi tapeleri de kurtaracak mi ilerde gorecegiz.. Makam arabalarindaki vurgunu da kurtaracak mi gorecegiz. Anayasanin hice sayilip bir Cumhurbaskaninin tarafsizligini bozarak sehir sehir dolasip hem CB hem basbakan sifatlari altinda AKP mitinglerine katilmasini ve 400 milletvekili istemesini aklayacak mi gorecegiz. Gerisini saymayayim, sayfa yetmez..
görelim bakalım neler yaşayacağız.Allah yardımcımız olsun,bu günlerin de sonu gelecek elbette.
 
SSKnin finansal acigi 1970 senesinde 2,700,000 Kilicdaroglu zamaninda 2,000,000 civarinda, AKP zamaninda ise 28,000,000. 30 yillik Finansal acigi 13 senede 14 katina cikartmislar..:KK57: Once onun hesabini versinler.. Bunlar SSK'yi 13 yil nasil yonetmisler? Kimlere yedirmisler? Bu acik neyin ve kimin eseri?:KK57:
 
Ahan da Kilicdaoglunu hakli cikartan tablo.. 1999 dan 2009 a kadarki surede 28,700,000 lere cikan acik, pesinden o seneden itibaren yillarca calisip emekli olmaya hak kazanmis yeni emeklilere gercek "cerez parasi" 400-500 TL emekli ayligi odemelerine baslayarak durumu kurtarmaya calisan AKPnin icraatleri.. Tabloda adeta resmi cizilmis.. Tabi bu basarisiz yonetimin faturasi gene emekliye, halka kesilmis.. Tuvaleti altin kaplamali Saray insaatlari, makam araba alimlari son hiz devam.. Diyanete de makam ucagi.. Lux asla hiz kesmiyor... Ye kurkum ye devri herkese kutlu olsun.. Halk akil tutulmasina ugramis gibi olan biteni alkisliyor..:confused:Yuce padisahimiza yakisir saraylar!.. Emekli odesin faturayi, helal olsun!:confused: diyerekten..
http://img-3.onedio.com/img/719/bound/2r0/54896bd1ec57e66168b10e0b.webp
54896bd1ec57e66168b10e0b.jpg
 
Son düzenleme:
Tablo cikmiyor nedense.. Iki degisik yerden kopyaladim ama..:KK57: Tayyip'in hismina ugradik herhalde..:KK53:
Neyse, tabloyu gormek isteyen su sayfadan bakabilir..
http://kadinlarkulubu.com/haber/hakikat-kontrolu-sosyal-guvenlik-sistemini-kim-batirdi--417595
Yok, boyle de ulasilmiyor.. google da "hakikat kontrolu sosyal guvenlik sistemini kim batirdi" derseniz cikar, baska yolu yok galiba..

Saraylım,
tabloyu kopyaladığın site link verilse bile kopyalanmasını istemiyor olabilir, o yüzden gözükmüyordur.
Fotoğraflayarak koyma olasılığın varsa görsel paylaşım olarak koyabilirsin.
 
Hah.. Ugrastim ama becerdim.:KK9:
1999 da Kilicdaroglu SSKdan emekli oluyor. 2000 de acik 2,400,000 2009 da 28,700,000 e cikiyor, o yil emeklilere bir darbe AKPden, emekli maaslari 400'lerden baglanmaya baslarken acik da anca biraz kuculmeye basliyor.. Faturanin kime kesildigi belli. Bakalim sarayin faturalari gelip de hazine acigi ayyuka cikmaya baslayinca hedefteki kitle hangisi? Gene emekliler mi, yoksa butun calisan kesimler mi olacak..
 
Daha sabah Adnan Menderes'in neden idam edildigini okudum.Ayni bugunleri yasamis ulke, yillar oncede. Tarih Tekerrürden ibarettir derler. Kendine hep menderesi ornek aldi durdu, Bakalim bu cumhurun sonu nolcak.

Ee gün olur devran döner.Zaman neleri değiştirmedi ki...Elbet bu dönemin de sonu gelecek.
 
SSKnin finansal acigi 1970 senesinde 2,700,000 Kilicdaroglu zamaninda 2,000,000 civarinda, AKP zamaninda ise 28,000,000. 30 yillik Finansal acigi 13 senede 14 katina cikartmislar..:KK57: Once onun hesabini versinler.. Bunlar SSK'yi 13 yil nasil yonetmisler? Kimlere yedirmisler? Bu acik neyin ve kimin eseri?:KK57:
Ustelik akp hukumetinden once hastaneye ayak basti parasi, muayene parasi, ilac parasi vb odrmelerimiz yoktu. Sigortası yatan herkes bunlardan ücretsiz yararlanıyordu. Simdi 10 liralık ilaci recete ile 15 liraya alıyorum. Receteli ilacin bana gelisi 7 liraya düşüyor sozde ama muayene adi altinda ve recete parasiyla 15 tl ödüyorum. Düşünün buna rağmen acik gittikce artmis. Birileri iyi dolduruyor cebini!

Yesil kart adi altinda surundurdukleri gariban vatandaşlarımızı saymıyorum bile. Sozde sosyal devlet!
 
Untitled-2014-500x300.jpg


Erdoğan ‘yolsuzluk’ diyemedi!

Oğuz Haksever’in gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Erdoğan ilginç sözler sarfetti. Erdoğan; “Biz 3 Y ile mücadele için geldik; yoksulluk, yasaklar, yoksulluk…” derken yolsuzluk diyemedi.
dindar adam vesselam..
yalan söylemıyo aferın !
 
Ben hep diyorum zaten şu adam çalışıyo yol tünel metro vb yapıyo diyenlere. Bunları cebinden yapmıyo sonuçta ve bunlar ihaleye çıkıyor birileri ciddi anlamda paralar kazanıyor. Yani böyle görünen şeyler yapmadan olmaz değil mi? Ama sağlığa eğitime vb bakarsak da dediğiniz gibi düzelme değil bozulma var. Yapboz tahtasına döndü. Benim babası seneler önce vefat eden şimdi üniversite okuyan kayınbiraderim mesela şu gis mi ne denilen Saçmalığın borçları yüzünden muayene bile olamıyor..bir sürü para istiyolar. Bu ve bunun gibi bir sürü şey var. Emeklilik yaşı Türkiye ortalamasına göre fazla emekli olunca toplu alınan para az... o bu uzar gider
 
Ben hep diyorum zaten şu adam çalışıyo yol tünel metro vb yapıyo diyenlere. Bunları cebinden yapmıyo sonuçta ve bunlar ihaleye çıkıyor birileri ciddi anlamda paralar kazanıyor. Yani böyle görünen şeyler yapmadan olmaz değil mi? Ama sağlığa eğitime vb bakarsak da dediğiniz gibi düzelme değil bozulma var. Yapboz tahtasına döndü. Benim babası seneler önce vefat eden şimdi üniversite okuyan kayınbiraderim mesela şu gis mi ne denilen Saçmalığın borçları yüzünden muayene bile olamıyor..bir sürü para istiyolar. Bu ve bunun gibi bir sürü şey var. Emeklilik yaşı Türkiye ortalamasına göre fazla emekli olunca toplu alınan para az... o bu uzar gider

O diyenler hayrına yapıyorlar diye düşünüyorlar çünkü.Kendi ceplerinden gittiğinin farkında değiller.
 
X