Başarılı diyetin sırları

yaren_76

mareşal
Kayıtlı Üye
12 Temmuz 2006
2.066
66
BAŞARILI BıR DıYETıN SIRLARI
ınce düşünmek, günlük olarak hayatınızda ufak tefek değişiklikler yapmakla ilgili, yoksa şu kadar zamanda şu kadar kilo vermekle ilgili değil. Yemek her yerde. Yani siz eve yemekten kaçındığınız şeyleri almasanız bile, dışarıda bunlarla karşılaşacaksınız. Bu nedenle kilo vermeye yönelik uzun vadeli planlarınızı destekleyecek bir yaşam tarzını benimsemeniz gerekiyor.

Başarılı diyetçilerin düşünme şekli nasıl?

Kolorado Üniversitesi Ulusal Kilo Kontrolü Sicil Dairesi, kilo vermeyi başarmış kişilerin günlük hayatlarını 20 yıl önce incelemeye başlamış. Şu an kayıtlarda ortalama 30 kilo nun üzerinde verip bunu 5 yıldan uzun süre korumayı başarmış 3000 kişi bulunuyor.

Katılımcıların kayıtları incelendiğinde, kilo verme ve bunu koruma işini başarmış kişilerde 4 ortak davranış şekli belirlenmiş.

Az yağlı ve yüksek karbonhidrat içeren bir beslenme şekli.

Kahvaltının asla atlanmadan her gün edilmesi.

Gelişimin kaydedilmesi. Yani yediklerinizin ve her gün tartılarak öğrendiğiniz kilonuzun güncesinin tutulması.

Bolca fiziksel aktivite, günde bir saat kadar.

Çoğu beslenme ve diyet uzmanı aslında her gün tartılmanın olumlu sonuç almayı engelleyeceğini ve hayal kırıklığına sebep olacağını iddia etse de, Kolarado Üniversitesi ndeki kayıtlara bakınca işe yaradığı görülüyor.

ışte katılımcıların kilo vermedeki sırları:

Katılımların yüzde 92 si belli bazı besinlerin alımına sınır koymuş.

Günde ortalama 1400 kalori tüketmişler. Çoğunun beslenme programı, az yağlı ve bol karbonhidratlı beslenmeye dayalı.

Aldıkları kalorinin yüzde 24 ü yağdan, 19 u proteinden ve 56 sı karbonhidrattan geliyor.

Ortalama günde 5 öğün tüketmişler.

Egzersiz yoluyla yaktıkları haftalık kalori miktarı ortalama 2800 kadar (günlük olarak yaklaşık 400 kalori ediyor)

Yüzde 75 in haftada en az bir kez tartılıyormuş.

Üçte biri verdiği kiloyu korumayı zor olarak nitelerken, üçte birlik diğer bir grup kolayca, geriye kalan üçte bir de kolay olarak görmüş.

Yüzde 42 lik bir grup korumanın kilo vermekten daha kolay olduğunu söylemiş.

Kilo verme ve korumada en önemli şeylerden biri de olumlu yaklaşım. Çünkü yapamayacaklarımıza odaklanmaktansa, yapabileceklerimize odaklanmak, ulaşılabilir hedefler belirlemek, amaca ulaşmayı ve gelişme kaydetmeyi kolaylaştırır.

Genleriniz basen ölçünüzü nasıl etkiler?

Peki kilo probleminizde ailenizin rolü ne? Eğer ailenizde kilolu kişiler varsa, baştan kaybedilmiş bir savaşı devam mı ettirmeye çalışıyorsunuz?

Obez olma olasılığınız üzerindeki etkisi büyük olmasına rağmen genetik, vücudunuzun yağ biriktirmesi ya da biriktirmemesi konusunda tek başına belirleyici olamaz. Ancak yapılan bazı araştırmalar, bir kişinin kilosu ve vücudunun yağ biriktirme durumunun, biyolojik annesinin yapısıyla yakın ilişki içerisinde olduğunu gösteriyor. Ancak anneniz obez de olsa, obezite sizin kaderiniz olmak zorunda değil.

Bir yüzde vermek gerekirse, genetiğin obezite olasılığına etkisi yüzde 25. Geri kalan 75 ise toplumsal alışkanlıkardan kişinin kendi yaşam tarzına, satın alma gücünün hangi besinleri kapsadığına kadar çeşitli farklı olasılıkları içeriyor.

Davranış ve yaşam tarzı, özellikle de yaşlandıça değiştirilmesi zor bir hal alır. Ancak uzun bir zamana yayılan basit ve küçük adımlarla istediğiniz amaca ulaşabilirsiniz.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
BİYOLOJİK SAATİNİZE GÖRE ZAYIFLAYIN

Sadece ne yediğinizi değil, neyi ne zaman yediğinizi de dikkate alarak uygulanan bu rejimle hem favori yemeklerinizden vazgeçmek zorunda kalmayacak hem de zayıflamayı başaracaksınız. Günün belli saatlerinde tüketilen ekmek şişkinlik yapıyor, sebze kalçalara hücum ediyor, et ise göğüslerde toplanıyor.

Saat: 06.00-09.00


* Sabahları ilk olarak lipazlar devreye giriyor. En önemli hazım işlemini sağlayan emzimler olarak bilinen lipazlar, besinlerin içinde bulunan yağlara saldırıyor. Hemen hemen aynı sıralarda proteolizler göreve başlıyor. Bu enzim grubu, proteinlerin parçalanmasında önemli bir yer tutuyor. Üçüncü önemli sabah erkeni ise insülin hormonu. Bu hormona göre ya tüm gün açlık hissi oluyor ya da yeme isteği tüm gün normal düzeyde kalıyor. Ö yüzden sabahları biraz yağ ve karbonhidrat şart. Kepekli ekmek, biraz yağ, 1yumurta ve peynir bunun en mükemmel kombinasyonu. Aynı şekilde yulaf ezmesi ve menemen de tercih edilebilir. Şeker , reçel, bal, pasta ve buna benzer kurabiyeler de sabah alındığında insülin salgılama miktarını etkiliyor.


Saat: 12.00-14.00


* Protelizler sabahki yoğunlukta olmasa da halen işbaşındalar. Bunlara diyastazlar da ekleniyor. Bu enzimlerin hepsi besinleri hazmetmenize yardımcı olarak biliniyor. Fazla olmamak kaydıyla biraz yağı da işin içine katabilirsiniz. Karbonhidratları geri plana atmalısınız. En ideal kombinasyon ise 1 parça et veya balığın yanında hafif bir garnitür. Örneğin tavuklu yağsız makarna, somon balığı ve pilav veya kuzu etiyle yapılmış taze fasulye olabilir. Ekmek ve tatlılar öğle yemeği sırasında uzak durmanız gereken besinler arasında yer alıyor.


Saat: 16.00


* İnsülin doruk noktalarına ulaşıyor. Uygun olmayan besinler alındığında protein depoları parçalanıyor, enerji ve moral düzeyiniz anında sıfıra düşüyor. Bu saatlerde canınız ne isterse, aşırıya kaçmadan rahatlıkla yiyebilirsiniz. Taze meyvelere ise sınır dahi koymuyoruz.


Saat: 18.00-19.00


* Bu saate hazmı kolaylaştıran belli başlı yardımcı enzimler yavaş yavaş çekiliyor. Saat 19.00 dan sonra ise bu enzimlerden bir şeyler beklemeyin. Eğer çok aç değilseniz, akşamları kesinlikle hiçbir şey yememeniz daha yerinde olur. Kolay hazmedilir ve hafif besinleri, küçük porsiyonlar halinde yemeye özen gösterin. Örneğin az yağlı balık, deniz ürünleri, sebze ve taze salata en uygun olanlar. Bunlar aynı zamanda sizi doyuracak ve gereksiz yağların depolanmasını da engellecek besinler. Yağlı et yemeklerinden ve pastalardan uzak durun.
 
DIYETINIZIN RENGI

Amerikalı doktor David Heber’e göre, besinler 7 renk grubuna ayrılıyor ve her birinin ayrı işlevi var. Bu renk gruplarına göre yiyerek kanserden bile korunmak mümkün. Listeyi gözden geçirin, hayatınıza yeni bir yön verin.
Mor:

Bu besinler çok güçlü antioksidan, yani sağlıklı dokuları ve hücreleri koruyucu maddeler içeriyor. Kalp hastalıklarına yakalanma ve kriz riskini azaltıyor. Patlıcan, böğürtlen, üzüm, şarap, kırmızı lahana, mürdüm eriği.

Kırmızı:

Kansere karşı güçlü bir kalkan olan ve prostat kanserine karşı koruduğu ispatlanan likopen maddesi içeriyor. Domates, karpuz, kan portakalı.

Turuncu:

Sağlıklı gözler ve sağlıklı bir cilt için gerekli olan betakaroten maddesi bulunuyor. Hücreleri zararlı maddelerden koruyor. Kayısı, kavun, havuç, mango, balkabağı.

Sarı-turuncu:

Beta - cryptoxanthin adındaki çok güçlü bir antioksidan madde içeriyor ve hücreyi yaşlanmaya karşı koruyor. Limon, portakal, armut, mandalina, greyfurt.

Sarı-yeşil:

Lutein adlı antioksidan madde içeren bu sebzeler, katarakt gibi çeşitli göz hastalıklarına karşı savaşıyor. Kabak, salatalık, bezelye, kivi, kıvırcık salata, ıspanak, bakla, avokado.

Yeşil:

Toksinlerden arındırıcı özelliği var. Karaciğerin salgıladığı faydalı enzimlerin miktarını artırıyor. İçerdikleri flavanoidler sayesinde kansere ve kalp hastalıklarına karşı koruyor. Brokoli, lahana, Brüksel lahanası.

Beyaz:

Alisin ve flavanoidleri içeren beyaz renkli besinler, çeşitli hastalıklara ve tümörlere karşı bağışıklık sistemini güçlendiriyor, A vitamini içeriyor. Pırasa, turp, sarmısak, mantar, soğan, kereviz.
 
X