- 10 Ağustos 2009
- 26.199
- 18.342
- 823
sozcu.com.tr/m/mobil/news.php?p=703197Baykal tuzağının perde arkası
Haluk Hepkon... Kırmızı Kedi
Yayınları‘nın sahibi.
Tunca Arslan... Kırmızı Kedi
Yayınları’nın editörü.
İkisi de benim bin yıllık dostlarım.
Geçen hafta...
Haluk Hepkon telefonla aradı;
“Akşam sana uğramak istiyoruz,
müsait misin?”
“Buyurun” dedim.
Geldiler.
Kısa hal-hatır sorma faslından sonra
Haluk Hepkon cebinden bir flash
disk çıkardı. “Şuna bilgisayarında
bir göz atar mısın?”
Meraklandım, “Ne var onun
içinde?”
Dudaklarına müstehzi gülümseme
yerleştirerek, “Sabri Uzun’un
kitabı” dedi.
Kimin?.. Kimin?..
Sorumu, “Sabri Uzun’un kitabı” diye
yineledi.
Şaka mı bu?
“Yani” dedim; “Flash diski
bilgisayarıma sokup Sabri
Uzun’un kitap taslağını
okuyacağım, öyle mi?”
Bu kez onlar şaşırdı...
Bilirim... İnsanoğlunun belleği acı
olayları hemen unutma
eğilimindedir!
“Arkadaşlar, Odatv Davası’nı ne
çabuk unuttunuz? Neydi bizim
hakkımızdaki iddialar?”
Anımsadılar. Gülmeye başladılar.
Ben de onlara katıldım.
Ama sonra tüm ciddiyetimle,
“Kesinlikle o flash diski
bilgisayarıma sokmam” dedim.
Haklı değil miyim; okuyup siz karar
verin...
Büyük tezgah
Tarih: 14 Şubat 2011...
Cemaatci polisler bize/Odatv‘ye
operasyon düzenlediler.
Polisler el koydukları; 35 ayrı
bilgisayar hard diski, 3095 DVC Pro/
Betacam arşiv kaseti, 1906 CD/DVD,
471 Mini DV kaset ve 21 VHS kaseti
48 saat içinde “incelediler” ve
“suç delillerini” buldular!
Bugün artık ortaya çıktı ki, üç
bilgisayara bizzat Cemaatçi polisler
tarafından dosyalar konulmuştu.
Ve...
Tarih: 26 Ağustos 2011...
(Soruşturma No:2011/1657; Esas
No:2011/605; İddianame
No:2011/425)
İddianame bu virüslü dosyalarla
oluşturuldu. İddiaları şuydu:
“SABRİ UZUN” İSİMLİ ÖRGÜTSEL
DOKÜMAN:
ODATV’den ele geçirilen
ST3120827AS_4MS1TF89 seri
numaralı bilgisayar hard diski
içerisinde “Sabri Uzun” isimli bir
belge bulunmuş, belgenin yapılan
incelemesinde, Soner Yalçın’ın
talimatlarını içerdiği
anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine
bakıldığında; “Sabri’nin Kitap
konusunda çekincesi var ikna
etmeye çalışalım, kitabı seçimden
önce yetişmeli. Nedim, Ahmet
Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba
çalışırken cesur olun. Çıkarma ve
ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu
kitap Simon’dan daha kapsamlı
olmalı. Nedim’i kutlarım. Ahmet’i
çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size
katılacak. Emin ve Sabri’ye moral
verin. Sabri adıyla çıkmasına
zorlayın. Çabuk olması şart.
Seçimden önce yetişsin.” ifadelerine
yer verildiği görülmüştür.”
Beğendiniz mi talimatlarımı?..
Şaka bir yana...
Çünkü bu gibi “örgütsel
dokümanlar” nedeniyle 2 yıl Silivri
Cezaevi‘nde yattım/yattık.
Evet... Dün hakkımızda neler yazıldı.
Ama bugün; bu “belgelerin”
bilgisayara Cemaatçi polisler
tarafından konulduğu konusunda
herkes hemfikir! (Cemaatçiler bile
kabul ediyor ama “biz koymadık”
diyorlar!)
Hayatım boyunca Sabri Uzun’la
tanışmadım; telefonla bile
konuşmadım.
Davadan önce; bir kez Nedim
Şener ve bir kez de Ahmet Şık ile
telefonda konuştum, o telefon
görüşmeleri de kavgayla
sonuçlandı! Üçümüzün de
Ergenekon soruşturmalarına
bakışımız birbirimizden farklıydı.
Ahmet Şık soruşturmaları
destekliyordu.
Nedim Şener, iyiler ve kötülerin bir
torbaya doldurulduğunu
düşünüyordu.
Biz Odatvciler kumpas olduğuna
inanıyorduk.
Sonuçta... Cemaat hepimizi
Ergenekon yalanıyla hapse attı.
Aradan 4 yıl geçti...
Kaderin cilvesi; bin yıllık dostlarım,
Sabri Uzun’un kitap taslağını
bana getirip okumamı istiyor!
Keşke gelirken, Ahmet ile Nedim’i
de getirselerdi!
Kestirip attım, “Hayatta okumam;
bunu kimseye anlatamayız;
insanlar ‘sahiden bunlar
örgütmüş’ der; siz ne biçim
arkadaşsınız.”
Haluk Hepkon bilgisayar
büyüklüğündeki cep telefonunu
açtı, “Tamam okuma ama cep
telefonumdan sadece göz gezdir”
dedi.
Gazeteciyim; merak da etmiyor
değilim...
“Aman Allah’ım”
Bir yanda Tunca Arslan kitabın
içeriğini anlatıyor...
Diğer yanda Haluk Hepkon kitapta
önemli bulduğu bilgileri
paylaşıyor...
Ve bu arada hem ikisini de dinleyip
hem de kitap taslığına göz
gezdiriyorum.
“Aman Allah’ım” dedim...
Abartmıyorum; hem bir “sanık”,
hem de Ergenekon-Balyoz
soruşturmalarını yakından takip
eden bir gazeteci olarak, her
sayfasını şaşırarak okudum.
Bu kitabın yazarı sıradan biri değil;
polis teşkilatının en deneyimli
istihbaratçı emniyet müdürü!
Cemaat hakkında bugüne kadar
yazılmış en iyi kitap kuşkusuz
Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” kitabı.
İddia ediyorum Sabri Uzun’un
kitabı daha iyi; çünkü Cemaat’in
kumpaslarını olay olay, isim isim
açıklıyor! Hanefi Avcı Edirne ve
Eskişehir’de
Haluk Hepkon... Kırmızı Kedi
Yayınları‘nın sahibi.
Tunca Arslan... Kırmızı Kedi
Yayınları’nın editörü.
İkisi de benim bin yıllık dostlarım.
Geçen hafta...
Haluk Hepkon telefonla aradı;
“Akşam sana uğramak istiyoruz,
müsait misin?”
“Buyurun” dedim.
Geldiler.
Kısa hal-hatır sorma faslından sonra
Haluk Hepkon cebinden bir flash
disk çıkardı. “Şuna bilgisayarında
bir göz atar mısın?”
Meraklandım, “Ne var onun
içinde?”
Dudaklarına müstehzi gülümseme
yerleştirerek, “Sabri Uzun’un
kitabı” dedi.
Kimin?.. Kimin?..
Sorumu, “Sabri Uzun’un kitabı” diye
yineledi.
Şaka mı bu?
“Yani” dedim; “Flash diski
bilgisayarıma sokup Sabri
Uzun’un kitap taslağını
okuyacağım, öyle mi?”
Bu kez onlar şaşırdı...
Bilirim... İnsanoğlunun belleği acı
olayları hemen unutma
eğilimindedir!
“Arkadaşlar, Odatv Davası’nı ne
çabuk unuttunuz? Neydi bizim
hakkımızdaki iddialar?”
Anımsadılar. Gülmeye başladılar.
Ben de onlara katıldım.
Ama sonra tüm ciddiyetimle,
“Kesinlikle o flash diski
bilgisayarıma sokmam” dedim.
Haklı değil miyim; okuyup siz karar
verin...
Büyük tezgah
Tarih: 14 Şubat 2011...
Cemaatci polisler bize/Odatv‘ye
operasyon düzenlediler.
Polisler el koydukları; 35 ayrı
bilgisayar hard diski, 3095 DVC Pro/
Betacam arşiv kaseti, 1906 CD/DVD,
471 Mini DV kaset ve 21 VHS kaseti
48 saat içinde “incelediler” ve
“suç delillerini” buldular!
Bugün artık ortaya çıktı ki, üç
bilgisayara bizzat Cemaatçi polisler
tarafından dosyalar konulmuştu.
Ve...
Tarih: 26 Ağustos 2011...
(Soruşturma No:2011/1657; Esas
No:2011/605; İddianame
No:2011/425)
İddianame bu virüslü dosyalarla
oluşturuldu. İddiaları şuydu:
“SABRİ UZUN” İSİMLİ ÖRGÜTSEL
DOKÜMAN:
ODATV’den ele geçirilen
ST3120827AS_4MS1TF89 seri
numaralı bilgisayar hard diski
içerisinde “Sabri Uzun” isimli bir
belge bulunmuş, belgenin yapılan
incelemesinde, Soner Yalçın’ın
talimatlarını içerdiği
anlaşılmıştır. Belgenin içeriğine
bakıldığında; “Sabri’nin Kitap
konusunda çekincesi var ikna
etmeye çalışalım, kitabı seçimden
önce yetişmeli. Nedim, Ahmet
Şık’la bu konuda görüşsün, Kitaba
çalışırken cesur olun. Çıkarma ve
ekleme yapmaktan çekinmeyin. Bu
kitap Simon’dan daha kapsamlı
olmalı. Nedim’i kutlarım. Ahmet’i
çalıştırsın. Hanefi çıkacak ve size
katılacak. Emin ve Sabri’ye moral
verin. Sabri adıyla çıkmasına
zorlayın. Çabuk olması şart.
Seçimden önce yetişsin.” ifadelerine
yer verildiği görülmüştür.”
Beğendiniz mi talimatlarımı?..
Şaka bir yana...
Çünkü bu gibi “örgütsel
dokümanlar” nedeniyle 2 yıl Silivri
Cezaevi‘nde yattım/yattık.
Evet... Dün hakkımızda neler yazıldı.
Ama bugün; bu “belgelerin”
bilgisayara Cemaatçi polisler
tarafından konulduğu konusunda
herkes hemfikir! (Cemaatçiler bile
kabul ediyor ama “biz koymadık”
diyorlar!)
Hayatım boyunca Sabri Uzun’la
tanışmadım; telefonla bile
konuşmadım.
Davadan önce; bir kez Nedim
Şener ve bir kez de Ahmet Şık ile
telefonda konuştum, o telefon
görüşmeleri de kavgayla
sonuçlandı! Üçümüzün de
Ergenekon soruşturmalarına
bakışımız birbirimizden farklıydı.
Ahmet Şık soruşturmaları
destekliyordu.
Nedim Şener, iyiler ve kötülerin bir
torbaya doldurulduğunu
düşünüyordu.
Biz Odatvciler kumpas olduğuna
inanıyorduk.
Sonuçta... Cemaat hepimizi
Ergenekon yalanıyla hapse attı.
Aradan 4 yıl geçti...
Kaderin cilvesi; bin yıllık dostlarım,
Sabri Uzun’un kitap taslağını
bana getirip okumamı istiyor!
Keşke gelirken, Ahmet ile Nedim’i
de getirselerdi!
Kestirip attım, “Hayatta okumam;
bunu kimseye anlatamayız;
insanlar ‘sahiden bunlar
örgütmüş’ der; siz ne biçim
arkadaşsınız.”
Haluk Hepkon bilgisayar
büyüklüğündeki cep telefonunu
açtı, “Tamam okuma ama cep
telefonumdan sadece göz gezdir”
dedi.
Gazeteciyim; merak da etmiyor
değilim...
“Aman Allah’ım”
Bir yanda Tunca Arslan kitabın
içeriğini anlatıyor...
Diğer yanda Haluk Hepkon kitapta
önemli bulduğu bilgileri
paylaşıyor...
Ve bu arada hem ikisini de dinleyip
hem de kitap taslığına göz
gezdiriyorum.
“Aman Allah’ım” dedim...
Abartmıyorum; hem bir “sanık”,
hem de Ergenekon-Balyoz
soruşturmalarını yakından takip
eden bir gazeteci olarak, her
sayfasını şaşırarak okudum.
Bu kitabın yazarı sıradan biri değil;
polis teşkilatının en deneyimli
istihbaratçı emniyet müdürü!
Cemaat hakkında bugüne kadar
yazılmış en iyi kitap kuşkusuz
Hanefi Avcı’nın “Haliç’te Yaşayan
Simonlar” kitabı.
İddia ediyorum Sabri Uzun’un
kitabı daha iyi; çünkü Cemaat’in
kumpaslarını olay olay, isim isim
açıklıyor! Hanefi Avcı Edirne ve
Eskişehir’de