Bedri Rahmi Eyüboğlu Şiirleri

AŞIK VEYSEL E SELAM

İki gözünde iki zindan
On parmağında on çeşme nur
Yüreği yanmış tutuşmuş
Sıvas'tan bir aşık gelir.

Kara diken tırmalama yüzünü
Deli poyraz köstekleme hızını
Dağlar taşlar incitmeyin dizini
Yedisinde kaybetmiş iki gözünü
Sıvas'tan Aşık Veysel gelir.

Sekizinde düzenlemiş sazını
Dokuzunda düşmüş garip yollara
Sazına banmış sözünü
Acısını, sızısını ekmeğine katık etmiş
Pençe vurup sarı teli inletmiş
Dağlar çiçek açmış Veysel dert açmış
Elinde sazı var dut dalından
Bir kara gün dostu tutmuş elinden
Dağlar taşlar hoşnut kalmış dilinden
Yol verin ağalar yol verin beyler
Bu gelene Veysel derler.

Saz petek misali, söz de bir arı
Beraber uğraşıp yapmışlar balı
Veysel bu sırra mazhar olmuş
İki sanat bir gönülde birleşmiş
Samanlık seyran olmuş.

Ama sadece sanat sevgisi mi dersin
Veysel'i Veysel eden?
Usta olmak yeter mi dersin sazın sapına kadar?
İşin içinde zokayı yemek var
Yedisinde kaybetmese iki gözü
Ne tadı kalırdı şu beytin ne tuzu
Kuş olsaydın kurtulmazdın elimden
Eğer görse idim göz ile seni...

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
KAĞIT GEMİ..

Kağıttan bir gemi yaptım küçücük
Ya 5 öpücük sığar içine
Ya 10 öpücük
Kız kardeşim
10 öpücük batar bu gemi dedi
Sen misin
15 öpücük
Anam sakın denize atma dedi
Doğru havuza
Sen misin
Doğru denize,
Ama ıslanmasıyla batması bir oldu.

Bir gemi daha yaparım ne çıkar
Hem bu sefer öpücük yerine
Sunturlu birkaç küfür
Daha birkaç gemi yaparım
Çok şükür..

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
TUZ

Bir yanım tuz,
Bir yanım şeker
Tuzdan yanayım

Bir yanım deniz
Bir yanım toprak
Denizden yanayım

Bir yanım sen
Bir yanım ben
Senden yanayım

*******************************
SELAM İLE HARAM

Biz dünyadan gider olduk
Kalanlara selam olsun
Ama hep böyle gidecekse bu dünya
Kalanlara haram olsun.


BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
KUSURA BAKMA

Kusura bakma
İçinde bulunduğum an
Bir yarın geçmişte neyleyim
Gelecekte öteki yarın
Zaman dediğin hasba üç ayaklı
Birinin canı ötekinde saklı
Şu anın canı gelecekte
Geleceğin canı geçmişte saklı
 
BİR ŞAHİT ARANIYOR

Yaşadım!
Erik ağaçları şahidimdir
Yıldızlar şahidimdir.

Yaşadım!
Avuçlarımın gücü yettiği kadar
Dağları, kadınları, meyveleri
Yaşadım!
İncirin dallarına yürüyen süt
Yonca tarlasından gelen nefes
Horozun ibiğinden damlayan kan
Yollar ve sevgili türküler şahidimdir.

 
DENİZ TÜRKÜSÜ
Deniz dediğin bir tarladır
Gülü gül, dikeni diken, tohumu tohum
Toprak gibi verimli, toprak gibi cömert
Betine bereketine kurban olduğum

Deniz dediğin bir tarladır
Uçsuz bucaksız bir tarla
Göbeği insanlarla kesilmiş
Çilesi insanlarla

Deniz dediğin bir tarladır
Sözü pek, eli ağır
Dost gibi güldürür insanı
Dost gibi ağlatır.

Deniz dediğin bir tarladır
Anadır, babadır, kardeştir
İnsan eline hasret
İnsan eli değer değmez ürperir
Binbir yerinden çatlar sevincinden
Nesi var, nesi yok çıkarır verir,
İnsan eli değmemiş denizlere bir damla alınteri
Bulutlar dolusu rahmetten mübarektir.

Deniz dediğin bir tarladır
Bulutlar, güneşler dibindedir
Geceler gündüzler dibindedir
Yıldızlar mevsimler dibindedir

Zifiri karanlık güller açılır dibinde
Bağlar, bahçeler kat kat, katmer katmer, deste deste
Bağlar, bahçeler zifir karanlık güller
İnsan eline hasret beklemekte.

Deniz dediğin bir tarladır
Kapılar açılır içinde kapılar
Bitip tükenmeyen bereket kapıları
Balıklar akıp gider bölük bölük tabur tabur
Alı al moru mor sarısı sarı.

...
Deniz dediğin bir tarladır
Üstünde başı boş rüzgâr
Gönlünce at oynatır
Üstünde bir avuç tuzlu köpük
İçinde milyonlarca yürek
Milyonlarca öpücük
Bir insan eli arar konacak
Bir insan eli muhkem, sıcak

Hey benim
Boydan boya cömert denizlerle çevrili
Güzel memleketim
Bu yaz tenha denizlerinde yıkandım
İnsan eli değmemiş ormanlar gibi vahşi
Dağ başında unutulmuş küçük kundaklar gibi yetim.

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
SUSADIM

Susadım
Üç tane elma soydular,üç tane portakal
Nafile
Bir bardak suyun yerini tutmadı
Acıktım
Kuş sütü,kuru üzüm getirdiler
Nafile
Bir çimdik somunun yerini tutmadı
Seni düşündüm sevgilim şükrederek
Su gibi aziz olasın her daim
Ekmek gibi mübarek.
 
YAR YÜREĞİN YAR

elmayı ikiye böldüler
içinden kurt çıktığın gördüler
ağacı lime lime dildiler
böceğin halinden bildiler
ferman padişahınsa dağlar bizimdir denildi
dağların bağrı deşildi
çözüldü mevsimlerin sırrı yaprak yaprak
yedi kat yerin dibinden haber getirdi
gözünü sevdiğim tohum, gözünü sevdiğim toprak
kılı kırka yardılar oğul
suyun sudan gizlisi kalmadı
suyun sudan gizlisi kalmadı
buğdayın macerası meydanda
yıldızların sırrı aşikar oldu
arı gözümüzün önünde sızdı balını
karanfil alevini
kırlangıcın alınyazısı
penceremzin önünde yazıldı
bir sensin gizlenen oğul
ağlarsın gizli gizli
seversin gizli gizli
ölürsün gizli gizli
çatlarsın arzudan, iştihadan
yer yarılır yere geçersin
söyleyemezsin
yar yüreğin yar vakit tamamdır
neler aldın dünyamızdan bunca zamandır
yar yüreğin yar gör ki neler var
belki seyyar kuşların ömrü kadar sade aydınlık
belki vişne çiçekleri kadar beyaz ılık
belki çürümüş yılanlar kadar mundar
belki mahzende yıllanmış şarap kadar lezzetli
bir aşktır fışkırıp çıkacak
ne çıkarsa bahtımıza
yar yüreğin yar bölüşelim
beraber ağlayalım dertleşelim
yar yüreğin yar yarmağa değer
bir insan tanımak oğul, bir cihan tanımağa bedel...

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
YIKANSIN GÖZLERİM YIKANSIN

Soyunsun gözlerimin cilasında
İçersinden aydınlanmış tarlalar
Soyunsun beyazlığı içlerinden gelen evler
Soyunsun utancını arzular
Yıkansın gözlerim yıkansın! ..

Soyunsun gözlerimin cilasında
Gelmiş, gelecek bütün kızlar,
Soyunsun hafızanın insan gözü değmemiş yerinde
Sineler, buseler, arzular
Ve bütün bir ömür
Lahzada harcansın
Yıkansın gözlerim yıkansın! ..
 
YETİM BAHÇE

Senin güllerin her yerde açar
Dağda, bayırda, kırda, bozkırda
Bozkır biraz şüpheli ama
Günlerden bir gün açar mı açar
Bozkır dediğin sakar
Senin güllerin her yerde açar
Ya benim güllerim
Sevinen çocuk gözlerinde bir
Bedava iyilik yapanların gözlerinde iki
Bağışlamasını bilen yüreklerin en kuytu yerinde
açar üç
Benim güllerimle senin güllerin el ele
En güzel bahçe
Benim güllerim olmadıkça
Senin bahçelerin yetim, yitik

BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
 
TAZE TAZE

Dondurma kutusu üstünde
Üç kırmızı çiçek
Canımın içi kadar sıcak
Dilediğim kadar kırmızı
Özlediğim kadar gerçek.
Dondurma kutusu üstünde yaz gelmiş meğer
Neler getirdi kim bilir neler
Neler götürecek.

NAFİLE

Simsiyah
Bembeyaz
Bomboşum
İster siyah tebeşirle çiz
İster beyaz tebeşirle


 
Bikalem

Sen bana boş ver, erik ağacı
Çiçeğini açmaya bak.

Bedri Rahmi Eyüboğlu



BİR KIŞ AKŞAMI



Pencereye kar düşünce
Çalar akşam çanı uzun,
Evi düzen içinde
Hazır sofrası çoğunun
Gezgin-göçebe kimi de
Gelir karanlık yollardan kapıya
Toprağın serin özsuyu
Açar altın,kemer ağacında.
Yolcu girer içeri sessiz,
Eşiği taş yapar acı.
Duru aydınlıkta,sofrada
Ekmek,şarap parıltısı




Bedri Rahmi Eyuboglu
 
Durulsana

Dalları bastı kiraz
Yolları kesti kiraz
Durulsana deli gönül
Durulsana.

Etin ne budun ne
Üstüste çekilmiş fotoğraflara döndün zorun ne.

Çırpına çırpına akıp gidersin
Elbet bu gidişten bir gün bıkarsın
Kirimi pasımı yuyup yıkarsın
Eller kurumadan,
Kollar çürümeden
Durulsana deli gönül durulsana.

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
Gitti Gidecek

Sevmek
Güzel meslek
Ama zor
Can dayanıyor
Dayanmasına
Ama yürek
Gitti gidecek

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
Hele Bir Başlasın

Hele bir başlasın ılık yaz yağmurları, içimdeki çocuk!
Hele bir kanatlansın ufuklar,
Hele bir içini çeksin orman,
Hele bir kere güneşler yansın,
Kertenkeleler üşümesin,
Hele bir kere toprak kansın,
Mevsim demlensin,
Hele bir ballansın böğürtlen dikenleri!
Gelincikler bedava,
Gökler sahipsiz
Bahçeler zilzurna..
Hele bir başlasın ılık yaz yağmurları, içimdeki çocuk!
Dudaklarında kalın kabuklu bir portakal kokusu,
Tabanlarında, kınalı keklikleri bol dağların rüzgarı karıncalansın..
Hele bir kere dallarda sallansın
İri kalçaları şeftalilerin;
Hele bir duyulsun uzaktan
Yaylı çıngırakları
Yıldızlar seslensin,
Hele bir armut ağacı temmuzu yüklensin,
Hele bir kerrecik daha yalınayak yere değsin içimdeki çocuk. . .

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
Sarhoşum

Sarhoşum çok şükür dilediğim kadar
Bir ben yok artık benden içeri
Onunla göz göze diz dizeyiz
Sarhoşum, sarhoşum, sarhoş
Çok şükür bir bizeyiz.

Sarhoşum
Caddenin göbeğine oturmuşum
Aklıma eserse sırt üstü yatabilirim
Nara atabilirim
Kem gözler umurumda değil
Ben kendi gözlerimden kurtulmuşum.

Sarhoşum, sarhoşum, sarhoş
Doğrudur
Bırakın bağırayım avazım çıktığı kadar
Görüp göreceğim rahmet budur.

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
Yaşamak

Kimi eskidiği için yaşar
Kimi yaşadıkça eskir
Ne tohumda keramet
Ne toprakta
Ne başakta
Marifet yaşamakta

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
İkinci Mektup

-Kusura bakma idare etmez.
Bir avuç toprak nemize yetmet-

Sen, istediğin kadar bize cenneti methet.
Göklerine zümrüt döşe ve hurilerle tefriş et.
Sen gel benim canımı al, sonra da cennete ilet
Sen onu cinlere vadet, cansız neme lazım cennet
Sen bana canımı terket, kara toprak bin bereket.

Pazarlık etmek istiyorum.
Hiç olmazsa, son nefeste, eğil kulağıma söyle
Sırrını ver, canımı al. Sırrını ver, canım helal!
Söylemezsen haram olsun yirmi tırnağım yakanda
Bunu hatırlatıp dursun!
Ne hikmettir:
Benimle başlayan dünya benimle bitmez.
Benimle geldi bu kervan, benimle gitmez.
Benim için açtı bu güller,
Oylum oylum, katmer katmer;
Her biri bir cennet değen
Yedi veren karanfiller.
Bunları hep birer birer,
Elimden alıverdiler;
Sonra okuyup üfleyip
Toprağa salıverdiler.

Bu ne mene iştir ki:
Yarap! Niçin bu dünyaya diri gelinir,
Acep, niçin cennetine diri girilmez?
Elimde büyüyen ömrüm kapar giderler.
Kapar bir çıkmaza sapar giderler.
Bu ömür kaskatı geriliverir
Kapının önüne seriverirler.
Elinle boynuma taktığın ömür;
En güzel hediyen, geri verilir.

Bedri Rahmi Eyüboğlu
 
BÜYÜK ŞEHİR

Bir değil hallerin beş değil
Nasıl anlatsam hepsini bir bir
Nasıl bağlansam sana nasıl, büyük şehir.
Yüz tane kolum olsa kucaklamağa yetmez
Tepeden tırnağa dudak kesilsem bitip tükenmezsin.
Anten misali gerilse bütün damarlarım
Nasıl duyarım semt semt bucak bucak seni
Nasıl sararım?
Büyük hastanelerinde yatarım insan dolu,
Büyük gemilerine binerim mahşer,
Hanların dolu, hamamların dolu...
Gel gör ki her Allahın günü
Göz göze, diz dize
Tramvayda, sinemada, meyhanede, mabette.
Herkes kendi murdar karanlığına gömülmüş
Herkes gurbette.




Bedri Rahmi EYUBOĞLU
 
ÇÜRÜMEK

Her şey çürüyor canım kardeşim bu dünyada
Hatıralar bile
O hatıralar ki kafatasından muhkem bir yerde saklıdırlar
O hatıralar ki tüyden hafif
Gök mavisinden duru
Etten kemikten uzaktırlar
O hatıralar ki
Bambaşka bir zaman içre yaşar dururlar
Gel demeden gelir
Git demeden giderler
Nur topu gibi açıldıkları olur bazan
Sonra sızım sızım sızlarlar
Her şey çözülüp gidiyor bu dünyada
Bir biri içinde
Bir biri peşi sıra
Bir tad dudakta
Bir ses kulakta
Sen toprakta çürürsün canım kardeşim
Ben ayakta



Bedri Rahmi EYUBOĞLU
 
X