Bir ah çeksem, karşıki dağlar yıkılır

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
diğer konularınızda da denk geliyorum, yazı renginiz farklı olduğu için aklımda kalıyorsunuz.

ben sizin derdinizi anlatamadığınızı düşünmüyorum, aksine biraz fazla anlatıyorsunuz, ağır,ağdalı şekilde , uzun uzun... asıl soruna fırsat kalmıyor girizgah yapmaktan yani.

üstte saydığınız çoğu şeyi ben de yaşadım ağır akne, saçkıran, anoreksiya vs... hatta benim ekstradan öyle fazla ve ağır problemlerim vardı ki, hayatını anlat deseler bu ağır akneyi, anoreksiyayı, iğne fobisini dertten saymam...

psikologun sizi bırakma nedeni bence kendinizi bırakmamanız değil, aksine asıl sorunu 3 kelimeyle anlatacağınıza, girizgahını 300 kelime seçmenizdir.
neden bilmem yazılarınızın hepsinde bu "kelimeler deryasında balığım" izlenimi var.
dümdüz olmayı deneseniz inanın çok daha rahatlayacaksınız.
gerçekten yerinizde olmayı istemezdim, çok yoğun duygularla yaşıyorsunuz, en küçük şeyde duygu patlamaları yaşıyorsunuz, çok yorucu olmalı.

Sizi gözardı etmişim; gözardı ettiklerim de konularıma gelmeyi pek sever nedense ve "Bence"li mini mini küçümseleleri, "Eleştiri adı altında" alttan alttan giydirmeyi, yarışmayı, en cool ve en dertli olmayı.

Bir başka konuma gelir "Sizin derdiniz yok bence, yazasınız gelmiş yazmışsınız dert aramışsınız" diyenin yorumunu alıntılar ve "Şu yorumun alnı olsa da öpsem" yazar, ertesi güne -Bir derdim var-ın orta yerine "Kızlar şöyle şöyle bir konu vardı burada açılmış, konuyu bulamadım, of çok dert oldu, takıldım bi bakın" diye konu açar. Sonra o konuyu açtığını unutur, gelir yine benim konuma "İğne fobisini dertten saymam" yazar.

Sizin dertleriniz çok daha farklı, elbette benim dertlerimi dertten saymazsınız. :)
Ben dümdüz olmayı deneyeyim bir daha eywallah da, siz de biraz dürüst olmayı deneyin bence, bu bilindik cool imajı(!) yalanla sürdürmeye çalışmak sizin için çok daha yorucu olmalı. :)
 
Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.

Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var. :KK70:

Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.

Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?

En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.

Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?

Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.

Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?

İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.

Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...

Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.

Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...

Öyle işte...
Travmalarınız var belli ki.. EMDR yi araştırın.. Tek tek bütün travmalarınızı düğüm gibi sökün sökün atın.. EMDR yapan bir psikolog bulun ve her seferinde bir sıkıntı üzerinde yoğunlaşın.. İnanın yaparken bu kadar komik ve saçma , inandırıcı gelmeyen fakat sonunda ' Nasıl yaa ? Dün kafayı yediren bu dertler şimdi niye umrumda değiller ?! ' gibi bir şaşkınlık yaratan müthiş bir yöntem.. Hiç beklemeyin hiiiiç...
 
Anlatıp rahatlayabilmek istiyorum Noop.
Çünkü anlatmadığım her şeyi, taşıyor, yük ediyorum ve beni ruhsal olarak yalnızlaştırıyor.
Çoğunu "Boşver"iyorum ama bazıları çok ağır, tek başıma götüremiyorum, bazen basit bir olayda aklıma geliyor ve başlıyor sorgulama "Aştığın şeyi aşamadığına delalettir bu" diye, al bir de buradan yak.

Anlatsam full rahatlayacağımı düşünmem bu sebepten.
Ben dertleşmiyorum Noop. Altı kırık dolu, gülerken canım zerre yanmıyor affedersin öyle bir kşr yönüm var atlamayalım; ama bir başka şey oluyor misal, gözümün ucuna yaş geliyor tüm eskilerle; nasıl anlatabilirim bilemedim.
Mutsuz değilim, mutluluk anlık bir şey ve bipolar olmam sebebiyle, ağlak halimin 10 dk sonrası gülebiliritem mevcuttur bu ayrı bir şey; benim bu anlatamama kapanından çıkmam lazım, bu insanı yalnız hissettiren bir şey ve bu bana iyi gelmiyor.

o zaman fazla umursuyorsun diyebilir miyiz?
biriktirmek fena evet ama dökülemiyorsa önemsememeyi denesen başarabilir misin?
eski hesapları kapatmak zordur ama şu noktada yanlışsın full rahatlama yok. anlatıp böğüre böğüre ağlasan da hatta yüzleşsende onlar can yakmaya devam ediyor. o söylediğin basit olayda yine ben buradayım diyor.
 
Bunların bir kısmı tavsiye edildi; bunu psikologumun da söylediği oldu, annemin de...
Bir bardak su doldur, koy karşına anlat o suya, sonra suyu dök ve onunla birlikte içinde ne varsa aksın gitsin.
Musluğu aç, o aksın, aktıkça anlat.
Kağıda yaz, dök, sonra yak, o yandıkça dumanına bak, uçsun gitsin...
Vb.

Ferahlatıyor, kesinlikle bunu es geçemem; çok daha kötü hissettiğim anlarda hep yaptım; derdim biraz daha insana anlatamama kısmında. Çok yakın bir dostum var, çocukluk arkadaşım; çoğu şeyimi bilir ve şahit olmuştur misal ama iş dertleşmeye gelince bir bakıyorum ben dinleyici, o anlatıcı; küçümsüyorum kimi dertlerimi; "Böyle oldu işte aman" diyorum misal ama bu değil yani bana hissettirdiği; dert anlatamama derdim böyle.

Bunun psikolog ayağı da, sürekli kaçırma, derinleştirildikçe kaçırma halinde. Bilmiyorum; duygusal olarak o çıplaklığa tam tekmil erişince, soyunup dökünüp yeni elbiselerimi giyecekmişim gibi geliyor.
Bunu ne kadar çok kendi kendime yapıyorsam, o kadar yalnız hissettiriyor.

Ayna karşısında konuşma tavsiyesi gelmiş, sanki kendi suratımı görünce, karşımda insan var diye daha olur gibi geldi... Bilmiyorum.

Aslına bakarsanız, bu da bir noktada "Dert" sayılmaz, bir düzen tutturmuş gidiyorum, ama işte öyle bi üzüldüm;
Kuzenim omzumda anlata anlata ağlayabiliyor, ben neden yapamıyorum?
Çocukluk arkadaşım her derdini akıtıyor, ben neden daha çok dinleyici kalmayı tercih ediyorum?
Psikologum kendinden bazı örnekler veriyor ki bunu beni bir miktar daha açmak için yapıyor farkındayım, ben neden gözüm dolunca koyvermek yerine, "Neyse ya" deyip gözümü tavana kaldırıp geçmeyi tercih ediyorum vb.

Bunlardan da şu anlaşılmasın; @turuncupijama çok güzel anlatmış, kimseyi özel kılacak kadar anlatmıyorum belki de, çünkü hep bir noktaya kadar, lisanım kah eğlenceli kah düşündürücü anlatıyorum; konuşmamazlık etmiyorum zaten sosyalleşmenin bir gereği bu... Ama işte ne bileyim. Herhalde insanların yapı farkı mıdır, ben mi çok kontrollü oldum, olmamam gereken kadar mı oldum ve bu şekilde davranarak kendimi mi görmezden gelmeye başladım? (Bipolar olduğum için, kontrol konusunda bir miktar daha hassasım diyeyim, sizler bilirsiniz)
Öyle...

Belki de hiç takılmamam gereken bir yere taktım: Neden herkes gibi şöyle derdimi başındaaan sonuna hiç atlamadan ağlaya ağlaya anlatamıyorum bir başkasına? ...Belki de tarzım buydu, karakterim... Bilmiyorum :)

Bugün daha iyiyim, öyle bir anlık yokladılar; teşekkür ederim yorumlarınız için.
Rica ederim.
Bir de forumdaki yorumlarınızdan çıkardığım bir sonucu da yazmadan edemeyeceğim,
umarım sizi kırmam.
Ayrıntılara çok takılıyorsunuz gibi geliyor bana.
Her şeyi bu kadar ayrıntılı düşünüp,
yorumlamak sizi yorar.
İçinde bulunduğunuz ruh haline bu durumun da etkisi olduğunu düşünüyorum.
 
Anlatınca rahatlayacağım düşüncesiyle yaşamaya devam edin bence. Zira anlatınca acılardan kurulmuyor insan. En azından aramızdan birisi umutla yaşasın.
 
Salın gitsin.:KK45:
Çok mu kontrolcüsünüz?
Ben öyleyim mesela.
Bayilsam bile bilirim bayildigimi o halde bile kendimi birakamiyorum.
Suya, kağıda, muma, aynaya anlatsam rahatlayacagim biliyorum ama yapmıyorum öyle de tuhafim.
Anlatsam da rahatlayamiyorum.
Öyle içime içime konuşuyorum.
Unuttum gitti deyip kendimi mi avutuyorum bilmiyorum.
Tek tesellim maneviyatim ve tevekkül.
Yoksa delirecek gibi hissediyorum kendimi.
Sizde ki durum daha bir farklı gibi sanki.
Bu kadar mantıklı bir insan neyi çözüme ulastiramiyor diye diye okuyorum her yazınızı ya da konunuzu.
Allah kolaylık versin, kalbinizi de sükunete ulastirsin.

Kuzum teşekkür ederim iltifatın için ancak bendeki mantık çabuk devre dışı kalan bir mantık, ara ara böyle vurdurmam gerekiyor ki yine çalışsın. :KK70:

Teşekkür ederim içten yorumun için; sanırım hepimize geliyorlar arada. :)
Sizdekiler de aşılır, geçilir inşallah.
 
Ben hiç kendime ağlamadım. Başkalarına ağlarken, kendimi de aradan çıkardım. Kendime ağlarsam, çaresiz kalırım diye sanırım. Yada kendime çok acımasızım. Anlatabildim mi bilmiyorum ama öyle işte...
 
o zaman fazla umursuyorsun diyebilir miyiz?
biriktirmek fena evet ama dökülemiyorsa önemsememeyi denesen başarabilir misin?
eski hesapları kapatmak zordur ama şu noktada yanlışsın full rahatlama yok. anlatıp böğüre böğüre ağlasan da hatta yüzleşsende onlar can yakmaya devam ediyor. o söylediğin basit olayda yine ben buradayım diyor.

Bazen. Umursayacağım tutunca baya umursuyorum Noop.
Ya önemsemeye önemsemeye mi bu hale geliyor ki de diyorum.
Biraz travmalar yolu içeriyor, onların etkisi de oluyor, çoğu gitti azı kaldı.
Duyguların konuşulması gerekiyor doğru an ve doğru yerde. Bu konuşulmayınca bende birikiyor.
Birgaripinsan Birgaripinsan 'ın eklediği şarkıda aslında güzel felsefe vermiş; Ya olduğu an olan gibi duygularını akıt, ya da boşver.

Ee, her şeye boşver boşver boşver, sonra gerçek boşvermeler boşvermemem gereken yerdeki zoraki boşverler oluyor, oradan da gelsin dolum... Sonra böyle doluyorum, geçmişim şimdim hüzünleniyorum. :)
Orada bi es lazım; ilaç kullanıyorum eh ömürlük mecbur, zaten bu es'i sağlayacak şey ilaç oluyor; bende olmayanı tamamlayan ama işte bazen böyle oluveriyor. Kuzenime bakıyorum, öbür konuya bakıyorum, hah dök rahatla duygularını, şimdi diyorum. (Ki bir yere kadar anlatıyorum diyorum ya, bunlardan ibaret de değil, kedim bacağı kırdı, oğlan annemde onun düzeni bozulacak diye düşün ev aldı gitti başını, ortalık biraz karıştı akrabalar vb... Yine vb deyip devamını getirmiyorum bana kalsın)
Aslında çok derdime deva gibi açmışım konuyu ama bu bir iç döküş olarak da alınmalı bir miktar tabi.

Konunun sonuna bir "Amaaaann" daha çekerim ben bak. :)))
Sonra yine başlar, yeni bir dolum...

Rica ederim.
Bir de forumdaki yorumlarınızdan çıkardığım bir sonucu da yazmadan edemeyeceğim,
umarım sizi kırmam.
Ayrıntılara çok takılıyorsunuz gibi geliyor bana.
Her şeyi bu kadar ayrıntılı düşünüp,
yorumlamak sizi yorar.
İçinde bulunduğunuz ruh haline bu durumun da etkisi olduğunu düşünüyorum.

Est, samimi görüşlere, eleştirilere, uyarılara sonuna kadar açığım ve bu samimiyeti bana hissettiren üyelerden birisiniz.
Hemen yukarıda Noop'a yazdım, evet; takarım, kılı kırk yararım an gelir ama uzun sürmez; hastalığımın cilvesi.
 
Ee, her şeye boşver boşver boşver, sonra gerçek boşvermeler boşvermemem gereken yerdeki zoraki boşverler oluyor, oradan da gelsin dolum.
Aslında boş vermiyoruz vermiş gibi yapıyoruz, bir yayı bastırır gibi her seferinde biraz daha biraz daha bastırıyoruz. Sonra bir an geliyor artık o yayı tutacak gücümüz kalmıyor, o yay o güçlü fırlıyor ki... sonrası...
şimdi sakin ol ve yayı daha fazla bastırmadan bırak lütfen.
 
Bir Ah çek karşıki dağlar yıkılırsa yıkılsın, senden kıymetli mi?

Burada çok üstünden kapalıca anlatılmışı var Safinaz ahh...
Başa alıp izlenmeli:


Dün mü, dünden önce mi izledim; "Kuzum benim" dedim ağladım ona ağladım, kendi gençliğime ağladım, oğlum için ağladım "Çok duygusal bir çocuk olmasın Allah'ım" diye filan... Evde tek başıma öyle, sessiz,süzüldü gözümden.
"Artık söylicem" dediği kısımda, onu anlıyorum-anlıyoruz ya işte "Konuşulamayanlar"ını, söylicem derken bile nasıl üstü kapalı... :)

Anlatır mıyım ki bir gün şöyle adam akıllı; güle-ağlaya? :)
Aferin bu kızımıza; aferin vallahi helal olsun.
 
Son düzenleme:
Bu annemin tavsiyesi... Daha yalnızlaştırıyor beni bu, bilmiyorum. Tuhaf hissettiriyor, rahatlatıyor evet ama sıkıyor da.
Tam deli işi geliyor sularla, ağaçlarla konuşmak ki daha önce bunu baya abartı bir şekilde yapmışlığım var, çekiniyorum. Muhabbeti, kendimi kaptıracak kadar fazla koyulaştırıyorum. :)



Olabilir yer yer yokluyor o ufaklık hissi, ama daha çok büyüttüğünü, onlarla ben olduğumu düşünüyorum tartacak olursam.

Sevdiğim, bilgisine vb. saygı duyduğum insanların ne düşündüğü benim için önemli, çünkü düşüncelerimi etkileyebilecek güçteler; burada olanın ise, terapiye dayandığını söyleyebilirim.
Ne düşündükleri, bir yere kadar önemli kim ne niyettedir, ne kadar doğrudur biliyor muyuz? Ondan bir yere kadar.
Muhabbet, yazı dilinin donuk ve düzlüğü, fazla üstü kapalı kalışı sebebi ile polemiğe kaymaya müsait olduğundan sanalda, bunu elimden geldiğince toparlarım ki karşıdaki kişi ona göre gardını indirsin gelsin, onun tecrübesinden de alacağım vardır belki. Çünkü herkesin bir gardı vardır değil mi (Benim de dahil)? "Onu ben indirmeyi denedim, gerisi onun problemi" der devam ederim. Bulunduğum her ortam -bu sanal da olsa- benim için önemlidir çünkü hayata dairdir. Ha ama önemdeki sırası düşüktür bir başkasına göre.
Bu benim prensibim.

Yok, ben bu anlatamamayı niye bu kadar dert ettim arkadaş... :/
Yalnızlık hissim azıyor şu ara, hep ondan.
Kuzeni gördüm imrendim, ne güzel ağladı ferahladı anlattı dedim.
Birine de şöyle ben dökülsem ne güzel olacak..

Demek istediğim insanların senin hakkında ne düşündüğü önemli mi

Ben mesela görüş farklılığım olsa bile insanları severim ama hakkımda ne düşündüklerini önemsemem ve bu bana tadına doyulmayan müthiş bir özgürlük veriyor. İçimi çok rahat açabiliyorum.

Aslında ne kadar çabalasan da seni anlamayacak insan anlamıyor. Anlamak isteyen insan da bir hareket veya bakışından veya bir cümle ile içini çözebiliyor.

Hastalığını da çok benimsediğini düşünüyorum, bir çok seyi de buna bağlıyorsun sanki. Bipolar olmayan insanlar da mükemmel değiller. Mesela ben bipolar değilim ama benim de on dakika içinde modum değişir çok çabuk. Bazen abuk subuk hareket ederim ama hasta değilim, beşerim sadece.
Son olarak da kendini çok dinlememeni tavsiye ederim. Çünkü delilikle akıllılık arasında çok ince bir çizgi var ve o çizgiyi çok düşünerek aşıverebiliriz aman dikkat ;-D



Bu 'iç konuşmalar' insana çok zarar veriyor tecrübeyle sabit. Kurup çözecek, eskileri düşünecek kadar boş kalmamaya çalış.
 
Demek istediğim insanların senin hakkında ne düşündüğü önemli mi

Ben mesela görüş farklılığım olsa bile insanları severim ama hakkımda ne düşündüklerini önemsemem ve bu bana tadına doyulmayan müthiş bir özgürlük veriyor. İçimi çok rahat açabiliyorum.

Aslında ne kadar çabalasan da seni anlamayacak insan anlamıyor. Anlamak isteyen insan da bir hareket veya bakışından veya bir cümle ile içini çözebiliyor.

Hastalığını da çok benimsediğini düşünüyorum, bir çok seyi de buna bağlıyorsun sanki. Bipolar olmayan insanlar da mükemmel değiller. Mesela ben bipolar değilim ama benim de on dakika içinde modum değişir çok çabuk. Bazen abuk subuk hareket ederim ama hasta değilim, beşerim sadece.
Son olarak da kendini çok dinlememeni tavsiye ederim. Çünkü delilikle akıllılık arasında çok ince bir çizgi var ve o çizgiyi çok düşünerek aşıverebiliriz aman dikkat ;-D



Bu 'iç konuşmalar' insana çok zarar veriyor tecrübeyle sabit. Kurup çözecek, eskileri düşünecek kadar boş kalmamaya çalış.

Değil artık, ama işte bi anlatasım var öyle vakti zamanındakilerden bir başlayıp.
Nasıl izah etsem bilemedim. Zaten yapıyorum hani; burada bir bölüm buldum, gidiyorum üzerine daha gidiyorum daha, daha, daha... Taşa döndüm bu konuda ama özü bozuluyor işte bu kadar pressleyince bu da iyi değil. :))
Anlatma zamanı gelmiş, şöyle bi güzelce anlat başı-kçı bir, ondan sonra özgürleş ve ara ara olur olmadık zamanlarda yoklayan yalnızlık hissini ekarte etmiş ol fikri.

Her başkasının, hakkımda ne düşüneceğini önemsiyor olsam, şu konuyu getirip iyi ve aklı başında olanları tenzih ederim, bu kadar ayarsızın olduğu -bir derdim var-a açar mıyım? Kendi merdivenime bir basamak daha istiyorum sadece. Anlatamadım mı bilmiyorum.

Hastalığı kabulleneceksin çünkü sende olan bir şey, inkar edersen bitersin zaten; sende taşıdığın bir yük.
Geçen konumda "Gittim tek başıma hallettim, eşime haber bile vermedim" dedim mesela, bu normal değildi; benim bu kadar tek başıma sırtıma almıyor olmam gerek; insanlar dertlerini paylaşır anlatabiliyor muyum? Normali budur, bunun su akar yolda olmaması ister istemez bir miktar sorgulama ihtiyacı hissettirdi. Bunu es geçemez, hafif göremeyiz maalesef. Ve elbette evhamına kapılmamamız gerektiğinin de farkındayım.

Boş değilim, bir yandan hazırlanıyorum, dışarı çıkacağım söz verilen yerler var ama hala tek ayak üstünde düşünüyorum arkaplanda, konuyu gelince kapattıracağım biraz daha yazılsın edilsin; az daha tartayım, alacağımı alayım yoluma bakayım. :)))

Teşekkür ederim yorumların için.
 
Ayy bana bi fenalık geldi. Anlatamıyorum anlatamıyorum çok derdim var. Söyle de kurtul yani ne söyleyemediğin adam mı öldürdün. Hapisanede birini mi bıcakladım. Nedir yani. Şaka bir yana herşeyimizi anlatcaz diye bir kanun yok. Benim de kimseye anlatamayacagım şeyler var. En doğrusu anlatmamak zaten. Kötü şeylerin üstünü ört iyilikleri paylaş. Kötüleri deşmenin kimseye kendine de faydası yok. Bu dünyaya bir daha gelsek bütün insanların yapmayacağım asla diyeceği şeyler vardır. Kim dört dörtlük yaşamıştır ki. Sen şimdiden sonrası için iyi olmaya çalış. Geçmiş için üzülme. Sal gitsin geçnişi. Biraz da ben sende duygularını bastırma eğilimi gördüm. Kendin de değinmişsin. Eşine sinirlendin mi. Küstün mü. Çocuk gibi küscem mi şimdi deme. Küs ne olcak trip at. Annene mi kızdın belli et. Çok duygusalsın ama duygularını bastırıp mantıgınla hareket etmeye çalısıyorsun. Bence bu seni yoruyor.
 
Uzman değilim ama resim yaptığınızı biliyorum. Bu işlere bulaşan kimse normal olamaz. Yanlış anlaşılmasın, yaratıcılık duygusal karışıklık, kulağa hoş gelmese de duygusal dengesizlikle ilgili. Yaşadığınız hastalıkta.... hiçbir şey nedensiz değildir...böyle yaratılmaktan ötesi, böylesi yaratıcılık... Kimse hak ettiğini yaşamadı, ayrıca bu konuda hak nedir, bilemedim.
 
Bende anlatamam derdimi ama sebebini biliyorum en azindan.O kadar bağlıyım ki dertlerime her daim aklimdadirlar zaten o nedenle baskalarinin derdime diyeceklerini ben çoktaaannn demisimdir zaten kendime.Yavanlik hissi yani veya zaman kaybi olacaginin farkindaligi, birde yillarin olusturdugu bir direnc de sözkonusu.E anlatacaklarim da öyle basit seyler de degil yani tren kactı diyorum kendime bundan yillar önce anlatmaliydin bir dosta veya aileden birilerine.Konunuzu takip edecegim belki bir ışıkta ben görürüm.Sizin hayatinizda da umarim cok güzel gelismeler olur.Sevgiler
 
Selamlar, nasılsınız; nasıl gidiyor hayat kızlar?
İyisiniz umarım.

Gecenin şu saati olmuş, kafam güzel (Belirtme ihtiyacı hissediyorum ki bir miktar çakır-sarhoş haldeyim, kusurum olursa affola) aldı beni kederler... Üstü kapalı bir dertleşme ile hislerimi paylaşmak istiyorum, doluyum bir miktar. Şuralara akıtayım biraz da ferahlayayım dedim.
Drama Queen demek serbest, bugün tacımı giyesim var. :KK70:

Şööyle bi dökül ne varsa diyorum, bir yandan diyemiyorum "Anlaşılmaz nasıl olsa, gerek yok zaten kendine bile itiraf edemiyorsun" diyorum.
Benim "Dert anlatma sıkıntım" var arkadaşlar, birilerine şöyle en başından başlayıp sonuna kadar her şeyi anlatmak istiyorum ama işte... O kadar alışmışım ki gizlemeye, o kadar yok saymaya, geçiştirmeye, küçümsemeye, kabullenmeye... Bazen ağır geliyor en ufacık şeyler bile.

Geçtiğimiz günlerde, kuzenimin bir derdini dinledim, gözleri doldu, ağladı önümde. Tesellisini verdim, omzu oldum elimden geldiğince, "Anlıyorum" dedim, anlaşıldığını gerçekten düşünmüş olacak ki döküldükçe döküldü, ağladı ferahladı.
Ben anlatsam peki ne kadar anlaşılırdı? Bilemedim. Kimsenin önünde ağlayamıyorum.
Sinirle ağladıklarım hariç... Dert döke döke, rahatlayıp ağlayacağım kimsem mi yok, yoksa ben mi yapamıyorum?

En son aile dizimi, psikodrama ile uğraşan bir psikologa gittim; yaşam koçu mu denir artık bilemeyeceğim, psikoloji yüksek lisansı vardı; adam "Benim sana faydam olamayacak bu şekilde, kendini bırakmıyorsun" demekten dilinde tüy bitti, en sonunda "Belki ben senin için faydalı biri değilimdir, boşu boşuna paranı alamam, başka birisini deneyebilirsin" vb. konuştu.

Bu adam, bana tavsiye ile sunulan bir adam... Kimden duysam "Çok iyidir işinde" denilen bir adam... Neden bende olmadı ki?

Aklıma geldi biraz parlatınca... Ağlayabilsem şöyle en ince ayrıntısına kadar döke saça, ama yok, bazı şeyleri asla anlatmıyor-anlatamıyorum.
KKyı kendi mini terapi odam yaptım, birinde göreyim dökeyim, birinde anlayayım anlatayım vs... Yok olmuyor, hep bir yere kadar.
Olm burada beni kim tanıyor, burada anlat işte, yüzün gözün görünmüyor, yoksun yok burada diyorum ı-ıh... Yine bir yere kadar.

Bunu bir başka, sevdiğim üyemizin konusunda da yazmıştım "Bazı şeyler hiç konuşulamıyor" diye.
Nasıl olacak?

İçtim de şöyle bağlarım acıların çocuğuna diye ama yok, yine ağlamak dert dökmek yok.

Oysa canım pek yandı, en ince yerlerimden.
Dünyaya geldiğim günle birlikte hastaneler ikinci evim oldu,
Lisede gördüğüm akran zorbalığı,
Bağıra bağıra 20li yaşlarımda ipe ipe aşmak zorunda kaldığım iğne fobim (Artık bunun bu hale gelene kadar ufaklığımdan itibaren ne kadar iğne vurulduğumu düşünün ve hala daha vuruluyorum yeri geliyor/eh çoğunuz da vuruluyorsunuz da artık bendeki beni bk edecek seviyedeydi)
Yakın dost/kardeş kazıklarından seçmeler
Seneler alan yalnızlık ve yeniden inşa edilen hayat
Damgalanma-iftira
Farkında olmayan anne zulmü-psikolojik şiddet
Ölümler...

Hastalıklardan seçmeler:
Ağır akne sorunu
Yayılan saçkıran
Anoreksiya
Bipolar
Tüm vücut yanık
Sebepsiz bayılmalar
vb.

Oh :)
Bunlarla mücadele ettim, geçtim de, şöyle bi güzel, anlatabilsem tüm kırıklarımı, ayrıntı ayrıntı, ağlaya ağlaya...
Hiç yapamadım, yapamıyorum.
Duygularım mı öldü kendime karşı? Kontrol edeceğim derken çok mu görmezden geldim?
Neyse...

Öyle işte...
Ben resmen bayıldım cümle kuruşlarına.

Okumaktan keyif aldım, yeri geldi hüzünlendim.
Bence anlatsan sıkıntını çare olabilir birçok insan.

Mutlu geceler...
 
Kuzum tüm insanoglu karşısındaki kişiye içinden geçenleri karşılıklı diyalog halinde anlatabilse /anlatmak istese bence sanat diye birşey olmazdı.Kimse renklerle /fırça darbeleri ile içinden geçenleri ortaya koymaz,kimse eline sazı almaz,kimse roman kahramanlarınin arkasına geçip anlatmak istediklerini onlara soyletmezdi. Benim gibi demlerlerdi bir demlik çayi ...koyarlardı yanına bir tatlı bir tuzlu ikram ... "sen çaya şeker koymuyordun dimi?" ,"Frambuzli cheskek yesene bak çok güzel yapıyor bu pastahane" ..lafları arasında kâh ağlayıp , kâh gülüp anlatırdı karşısındaki kişiye anlatmak istediği kadarıyla kendini. Sen kendini bipolar olarak tanimliyorsun ama bence üstün zekalı bir arkadasimizsin da..(bilemiyorum bir ölçüm yapıldı mı daha önce) en azından duygusal zekanın yuksek olduğunu dusunuyorum.Beni veya sokaktaki pek çok kişiyi etkilemeyecek pekcok şey seni tesiri altına alıyor ve kendine olan acimasizligin devreye girip başlıyorsun ruhunu desip kanatmaya ...bence biraz da dunyaya kazara inmiş uzaylı muamelesi yapıyorsun kendine...neden burada olduğunu bilmeyen ,insanlar tarafından anlaşılamayan , kurtulacagina -ait olduğu gezegene donebilecegi inancı da azalmaya baslamis bir uzaylı değilsin sen. Evet ,ortalama insandan daha farkli algiliyorsun hayatı ..dolayısıyla da biraz daha farklı yaşıyorsun duygularini.İyi yada kötü anlamda söylemiyorum seni böyle tanimis ,böyle sevmiş birisi olarak soyluyorum.Seni çok seviyoruz..bir gün burada bir iç döküşde bulunursan tasi taragi toplayıp gitme lütfen 💕

Olmazdı ya... Ah aşkitom sanat. :)

Teşekkür ederim, kendim için işe yarar hale getiremediğim zekayı neyleyim Anamnez? Bu zeka değil zekasızlık olmaz mı?
Yapıldı, Arif Hoca'm yapmıştı, ne kadar emin bir testtir, nedir bunun standardı bilmiyorum.
Çıkan sayının hayatıma kattığı ne peki? Kendime, yaptıklarıma bakınca aptallık görüyorsam/görülüyorsa, zeki miyim gerçekten?

Bunlar benim eski sorgulardan Anamnez, o da kendi çapında kırdı, geçti vaktinde.
21-22 yaşlarında işte.

Yok ben kendimi tanımlamıyorum, teşhisliyim.

Teşekkür ederim samimi cümlelerin için, bilmukabele; sevgi hissimiz karşılıklı. (Dövüşene kadar :p )

Dökemem gibi, parça parça alıştırıyorum kendimi, baya bi anlattım aslında ama yine güle oynaya, gırgır kısımları;
Resim konusunu "Hadi tam o an hissettirdiği gibi aç" dedim, açtım, linç yedim bilmem belki hatırlar mısınız? Bi öfkelen be kadın, bi kırıl da ağla, bir düşün... "İstediğinizi düşünebilirsiniz; insan kolunu bacağını kırar geçer de bazen bir dolap kapağına kafasını vurunca ağlamaya başlar ya, benimki o hesap" dedim çıktım, kimsenin ne dediği işlemedi.

Annem-babam ile duygularımı o anlık açarak konuşabildiğim çok nadir konulardan biriydi, hüzün-neşe bir aradaydı, ferahtım. O ferahlığı özledim...

Bunu yapmam gerekiyor diyorum yani; aç, indir gardını, omzunu ancak böyle bulacaksın...
Psikologum ile çok samimi olduk, bilmiyorum beni anlıyor evet, ama işte bir nokta var "Tamam, çok rahatsız hissediyorsan, zorlama" diyor ve biz aynı yerde kaldık, oradan ötesi kaldı. Ben de psikodrama, kuantum muantum ne varsa bakındım işte; Neuroformat denmiş, içeriği nedir bilmiyorum, bir çeşit hipnoz ise ondan korkuyorum :)))
Kafamın komple içini, bilmediğim birine ben uyur halde emanet etme düşüncesi beni pis geriyor.

Ya işte öyle, belki benim psikolog arkadaşı bir daha ziyaret etme zamanım gelmiştir; bayadır da gitmedim, özledim. :)))
 
Son düzenleme:
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X