Merhaba kızlar
Eski konularımdan (
http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=731442 ,
http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=732300 ,
http://www.kadinlarkulubu.com/showthread.php?t=732300 )
sıkıntımı bizzat takip eden arkadaşlarım oldu çok teşekkür ederim .
Pazar günü buluşacağız diye konuştuk . Şehir dışındaydı , bugün gelmiş . Şirkette yer bildirimi yapmış . Normal şartlarda Pazar günü görüşmek için yarın araması gerek . Ama bence aramayacak . Ve bir söz verdim kendime . Eğer beni aramazsa ne olursa olsun aramayacağım . Bu sayfası böyle kapatacağım .
1 ayda 6 kilo verdim . Yemeden içmeden kesildim . uykularım çığlık çığlığa bölündü . Kollarında uyuduğum günleri düşündükçe delirecek gibi oldum .
Sonra dedim ki yaz eksisonsuz hadi yaz . Bari için böyle ferahlasın ...
İşte ona kalemim son kez çalıştı . 3 5 satır bir şey yazdım .
Buyrun ...
Bir değil, iki değil, üç değil, dört yıldır han dediğim yere han diken, gel dediğim her yere gelen, ben istemeden aklımdan geçen tüm isteklerimi karşılayan sensin. yıllarca, her türlü nazıma katlanıp, “arama artık beni” diye bitirdiğim her hezeyanıma kulak tıkayıp hiçbir şey olmamış gibi tekrar arayan bunu yıllarca defalarca kez benim her türlü muhalefetime karşı yapan sensin.
Sonra biz olduk . Artık adımız , sıfatımız vardı . Sen benim sevgilimdin . Sahibim değilsin sevgilimsin dediğim her an '' Sen benimsin '' dedin .ne olursa olsun beni sevmekten vazgeçmeyeceğini, bunu hiçbir şeyin değiştirmeyeceğini söylediğin ve yıllar boyu da aynen böyle davrandığın için, kıpırtısız bir denize sırt üstü uzanır gibi bıraktım kendimi kollarına. ne zaman ki; “ilk gün ne diyorsa dört yıl sonra bugün de aynı şeyi söylüyor ve yapıyor” dedim o gün yok oldun dünyamdan. çarşaf gibi dingin denizim birden dalgalanmaya başladı ve ben daha “neler oluyor” diyemeden kendimi köpüklerin arasında dibe çekilirken buldum. bugüne kadar hep çıktım dipten, yine çıkarım. bu sefer eskisinden çok daha yorgun, çok daha güçsüz, çok daha eksiğim…
çünkü artık sen yoksun. yıllar yıllar boyu hep aynı saatlerde çalan şu telefonun artık çalmıyor oluşunu hatta hiç çalmayacak oluşunu kabul etmek ne zor biliyor musun? tüm zorluklardan, ertesi gün senin arayacağını bilerek sıyrılmak ne kolaydı oysa. aldığım en derin nefestin sen. benimle birlikte ölene dek baki kalacağını düşünerek ne büyük aptallık yapmışım meğer. senin de bir gün tükenebileceğin, istemeyebileceğin hatta seni aradığımda açmayacağın, aklıma bir an dahi gelmedi. yemin ederim. bir an dahi bunların olabileceğini düşünsem, inan bu kadar yanmazdım şimdi…
dört yıl boyunca, ağzından bir kötü söz duymadım. bir kere sadece bir kere bile en ufak bir şüpheye kapılmadım; “ya beni sevmiyorsa” diye. bunca yıl bir kere üzmedin, kırmadın, yalan söylemedin. bunca yıldır, bir kere bile “ya aramazsa” diye korkmadım. çünkü hep aradın, hep ama hep yanımdaydın. güzel sesin bana her şeye katlanma gücünü verdi bugüne kadar.
bugün ne oldu? ne oldu da, durgun denizlerde sakin sakin yüzerken, berbat bir hayat içerisinde, karışıklı iki çift laf ederek çaldığımız mutluluğu, yıllardır adım adım dolaştığımız vahayı yerle bir ettin? neden bir bozgunun içinde yapayalnız bıraktın beni? böylesine birden bire, böylesine apansız olan nedir?
zaten bir tek bunu kabul edemiyorum. her şeyin değişebileceği, her aşkın bitebileceği, senin beni artık istemiyor oluşun, bunların hepsini kabul ediyorum. istemiyorum gerçekleşmelerini ama kabul ediyorum. bunlar gerçek çünkü, olabilir ve ben payıma düşeni yaşarım. ama tüm bunların “neden” olduğuna dair tek bir söz etmemeni kabul edemiyorum. beni günlerdir uyutmayan, içimde şişik kocaman bir balon gibi sıkışıp kalan soru bu: “neden?” her şey normal giderken, bir anda giyotin gibi tepemize inip bizi ayıran şey ne?
nasıl olduğunu az çok tahmin edebilirken, sağlığını, yemek yiyip yemediğini, uykularını ya da uykusuzluklarını, dalıp giden bakışlarını merak etmekten kendimi alamıyorum. bunları bana söylemene gerek yok, biliyorum ya, alakalı veya alakasız konularda yazdıklarımla “ben burada, seninleyim.” demeye çalışıyorum, burada olduğunu biliyorum. susmalıyım belki, doğru olan bu mu? emin değilim. niyetimin ne denli iyi olduğundan şüphem yok yalnız, bir onu biliyorum.
Yaz demiyorum sana, diyemem, demem; bunca zorluğu sırtlanmışken sen, beklemediğin bir anda üstüne yük atma telaşında değilim ki.
bilinçli kırmışlıklarım yoktur seni, istemeden yaptıklarım ne kadar çok olsa da. paylaşma arzusundan bu satırlar, kasıp kavuran özlemin yanında…
Bal...