A
askısı
Ziyaretçi
- Konu Sahibi askısı
- #1
20 Şubat 2009 Cuma
Yanlış yerde durmuşum ya da yanlış aşklar seçmişim belki. Hiç biri beni kurtarmamış! Ben hep kendimi denemişim; aşkta biraz, biraz acıda ama mutlaka zorda!
Ayrılıklar seçmişim, büyümüşüm biraz… Bulanmışım nihayetinde her duyguya bir parça. Bir de sevmişim üstelik acıyı da, acımayı da… Anlamışım sonra, acı da benden, acımak da ama aşk da…
Hep baştan söylemişim; hiçbir yerde kalıcı değilmişim. Hep birini beklemişim… Beklemişim… Beklemişim… Gelmemiş!
Yüksek zeminlerde gezmişim. Kaygan zeminlerden kaymışım. Düşmemişim. Çünkü kimse görmemiş! Yüksekte durmuşum hep. Aklım hep biraz havada! Yetmemiş… Bana kimse yetmemiş!
Aslında hep en basit olanı istemişim, en zor olanı yani! Kimse vermemiş diyemem, verememiş!
Hatalarım olmuş elbet; hatasız olunmazmış… Yaralarım olmuş; yarasız kalınmazmış…
Herkes kadar lekeli, herkes kadar lekesiz…
Düşmüşüm, kalkmışım, düşmüşüm, kalkmışım evet, her düştüğümde ayağa. Kalkmaktan da yorulmuşum, kaldırmaktan da kendimi! Ama nihayetinde hayat böyle bir şey’miş...
Sonra aşkın kesmediği yerlere düşmüş aklım. Gölgem; kendinin peşine! Uzak kalmış biraz eskiden beyaz olan düşler -eskiden her şey beyazmış...
Biraz da yıllar geçmiş. Aşk değişmiş, anlam değişmiş… Acının da şiddeti.
Her ne kadar hepsini hatırlamasam da masallarla büyümüşümdür elbet ben de. Etkisi hislerimde. Beyaz/mış… At/mış… Etkinin tepkisinde!
Hep “mış…”, hep “mış…” ya da “miş…”
Ben hep benden önde, geride benden eksilenler, ben eksilerek kendimden, belki geçmişten geleceğe yazdığım mektuplar var; bir şişeye koyup attıklarım zihnimin denizinde geleceğime! Belki bir gün her hangi bir gelecekte…
“mış” ya da “miş…”
Olsa da olur, olmasa da…
Gelse de olur, gelmese de
olur…
…muş.
Yani neymiş; bir peri masalı yok’muş....
Yasemin Pulat'ın bir yazısı
Yanlış yerde durmuşum ya da yanlış aşklar seçmişim belki. Hiç biri beni kurtarmamış! Ben hep kendimi denemişim; aşkta biraz, biraz acıda ama mutlaka zorda!
Ayrılıklar seçmişim, büyümüşüm biraz… Bulanmışım nihayetinde her duyguya bir parça. Bir de sevmişim üstelik acıyı da, acımayı da… Anlamışım sonra, acı da benden, acımak da ama aşk da…
Hep baştan söylemişim; hiçbir yerde kalıcı değilmişim. Hep birini beklemişim… Beklemişim… Beklemişim… Gelmemiş!
Yüksek zeminlerde gezmişim. Kaygan zeminlerden kaymışım. Düşmemişim. Çünkü kimse görmemiş! Yüksekte durmuşum hep. Aklım hep biraz havada! Yetmemiş… Bana kimse yetmemiş!
Aslında hep en basit olanı istemişim, en zor olanı yani! Kimse vermemiş diyemem, verememiş!
Hatalarım olmuş elbet; hatasız olunmazmış… Yaralarım olmuş; yarasız kalınmazmış…
Herkes kadar lekeli, herkes kadar lekesiz…
Düşmüşüm, kalkmışım, düşmüşüm, kalkmışım evet, her düştüğümde ayağa. Kalkmaktan da yorulmuşum, kaldırmaktan da kendimi! Ama nihayetinde hayat böyle bir şey’miş...
Sonra aşkın kesmediği yerlere düşmüş aklım. Gölgem; kendinin peşine! Uzak kalmış biraz eskiden beyaz olan düşler -eskiden her şey beyazmış...
Biraz da yıllar geçmiş. Aşk değişmiş, anlam değişmiş… Acının da şiddeti.
Her ne kadar hepsini hatırlamasam da masallarla büyümüşümdür elbet ben de. Etkisi hislerimde. Beyaz/mış… At/mış… Etkinin tepkisinde!
Hep “mış…”, hep “mış…” ya da “miş…”
Ben hep benden önde, geride benden eksilenler, ben eksilerek kendimden, belki geçmişten geleceğe yazdığım mektuplar var; bir şişeye koyup attıklarım zihnimin denizinde geleceğime! Belki bir gün her hangi bir gelecekte…
“mış” ya da “miş…”
Olsa da olur, olmasa da…
Gelse de olur, gelmese de
olur…
…muş.
Yani neymiş; bir peri masalı yok’muş....
Yasemin Pulat'ın bir yazısı