• Merhaba, Kadınlar Kulübü'ne ÜCRETSİZ üye olarak yorumlar ile katkıda bulunabilir veya aklınıza takılan soruları sorabilirsiniz.

Boş yaşıyorum

Elfidaa90

Popüler Üye
Kayıtlı Üye
23 Ocak 2018
1.634
287
123
Daha önce de burda yazmıştım majör depresyon tedavisi görüyorum diye depresyonun getirdiği isteksizlik sebebi ile de hiç bir şey yapasm yok yapmak istesem de yapabildiğim bir şey yok bir işe girmek istesem bir kaç kez girdim yapamadım ayrıldım cunki ileri derece sosyal fobim var zaten şuan depresyon da olduğum için de bir şey yapasm gelmiyor onun dışında hiç bir şeye de yeteneğm yok boş yaşıyorum ve hayat anlamsız geliyor yarın öleceğimi söyleseler sevinirim o derece
 
Size faydası olur mu bilmem ama Emdr terapisinin çok iyi olduğunu okumuştum. İnsallah tez vakitte şifa bulur, hayatınızı düzene koyarsınız. Geçmiş olsun...
 
Geçmiş olsun

Tedavilere devam edin mutlaka

Onun dışında sevdiğiniz şeylere size iyi gelebilecek şeylere zaman ayırın.
 
Her insan yetenekli doğmaz kendini geliştirir
Durumunu anlayamam ne yaşadıklarını bilemem dün boş yaşadığını hissettin bu gün boş yaşadığını hissettin nereye kadar ?
Kalkıp kendin için çabalayabilirsin.
Hiç bir güçlü kadın,sosyal kadın veya her işte kendine güvenen kadın öyle doğmuyor.
Kendi kendini geliştiriyor sürekli kendine bişeyler katıyor.
Sen neden bunu yapamayasın senin bizlerden neyin eksik ?
Herşey elinde güç senin elinde bunu unutma gerekirse kurslara git ve kesinlikle işe başla yapabilirsin inan içine sinen bir iş olduğunda çok güzel açılmana yardımcı olucaktır.
Psikiyatri doktorunla görüşüp bunları bildir ilaçlarını değiştirebilir sen çok değerlisin başkası için olmasa da sen kendin için çok değerlisin kendine değer ver kendini sev 🌸🌸
 
Gülse Birsel
''Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca geçer,"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz," denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün," şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya "Tembel,"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor,"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde," derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.



Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular?



Emo! Emo ne? Hani beşaltı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...



Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!





HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM



Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım.



Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa," şeklinde pedagojik bir açılım yaptı. "Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız," cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti. Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir.



Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına," diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah," şeklinde bitirdi!





NE DERDİM KALDI NE DE TASAM



Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki.



Ohoo. Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin! Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!



Gelecekten çok umutluyum! ????



Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!



Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!

Gelecekten çok umutluyum!'
 
Sağ elin sol ele faydası yok. Birazcık kararlı olup ayağa kalkmayı deneseniz ? Kendinizce bir program hazırlayıp ona uysanız bunu önce evde yapın misal
09:00 Kalk (erken kalkarsanız daha pozitif olursunuz)
Basit esneme hareketleri yap uyanınca vücudun uyandığını harekete geçtiğini anlasın güzel bir kahve yap
Ev işlerini hallet iki parça bir şeyler alacak olsan da eve uzak bir markete yürü.
Önce kendi alanında aç kendini daha sonraları iş,kurs vb. yerlere git daha kolay adapte olursun
 
Aralıklarla depresyon geçirmiş/geçiren biri olarak, içinde bulunduğunuz durumu az çok tahmin ediyorum. Dişlerini fırçalamanın bile çok zor bir iş haline geldiği ruh haline dayanmak çok zor. İlaç kullanıyor musunuz?

Ben spor ve sanatla uğraşarak ruh halimi dengede tutmaya çalışıyorum. Tam zamanlı olmasa da bir işe girmeniz çok iyi gelecek. O yataktan ve evden zorla da olsa çıkmaya çalışın. Bu söylediklerim anlamsız gelebilir fakat bana iyi gelen şeyler. Umarım yakın zamanda daha iyi hissedersiniz.
 
Gülse Birsel
''Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca geçer,"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz," denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün," şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya "Tembel,"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor,"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde," derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.



Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular?



Emo! Emo ne? Hani beşaltı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...



Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!





HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM



Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım.



Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa," şeklinde pedagojik bir açılım yaptı. "Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız," cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti. Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir.



Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına," diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah," şeklinde bitirdi!





NE DERDİM KALDI NE DE TASAM



Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki.



Ohoo. Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin! Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!



Gelecekten çok umutluyum! ????



Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!



Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!

Gelecekten çok umutluyum!'

Simariklik ile gerçekten yardima ihtiyacı olanlarin ayriminin yapılmadığı bir dönemdi ayrica o donem.
Harcanan çocuklar, çocukluklar vardi.
Ihtiyaci oldugu yardimi yada desteği alsa daha iyi hayatlari olacak insanlar vardi

Gulse birsel in mizah dilini severim.
Ama major depresyon tanim var diyen birine anneniz bir mincırsın gecer temalı yazı anlamsız geldi. 🤷🏻‍♀️
 
Kaygı vs bir sürü konularda meditasyon videoları var. Yapacağımız şey videoyu açıp yatağınıza uzanıp dinlemek. Beyine telkin yöntemi. Ben uykusuzluğum için denedim çok işime yaradı. Sonra diğer konularda da çok faydasını gördüm tavsiye ederim.
 
Simariklik ile gerçekten yardima ihtiyacı olanlarin ayriminin yapılmadığı bir dönemdi ayrica o donem.
Harcanan çocuklar, çocukluklar vardi.
Ihtiyaci oldugu yardimi yada desteği alsa daha iyi hayatlari olacak insanlar vardi

Gulse birsel in mizah dilini severim.
Ama major depresyon tanim var diyen birine anneniz bir mincırsın gecer temalı yazı anlamsız geldi. 🤷🏻‍♀️

Evet haklısınız bi an gözden kaçırmışım o kısmı ama paylaşmak istedim yine de keyifli bir yazıydı konu sahibine ithafen paylaşmadım aslında ama belki kendinden bir şeyler bulabilir. Hiç yoksa tebessüm eder
 
Gülse Birsel
''Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip "Yatınca geçer,"di, başın ağrıyorsa "Çocukların başı ağrımaz," denirdi, uykun kaçıyorsa "Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün," şeklinde konu halledilirdi! Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya "Tembel,"din ya "Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor,"dun! Hüzünlü bir çocuksan "Yazar olacak herhalde," derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar.



Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk 'astım başlangıcı', okuma yazmayı zor söküyorsa 'disleksik', hüzünlüyse 'depresif', aşırı hareketliyse 'hiperaktif' diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular?



Emo! Emo ne? Hani beşaltı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse'li, siyah ojeli ergenler var ya...



Taksim'de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional'dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!





HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM



Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım.



Bir akşamüstü, balkonda otururken annem "Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa," şeklinde pedagojik bir açılım yaptı. "Sıkılıyorum... Hayat çok anlamsız," cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu 'mıncırma' hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti. Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir.



Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Alırım ayağımın altına," diye başladı ve "Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah," şeklinde bitirdi!





NE DERDİM KALDI NE DE TASAM



Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo'luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo'larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki.



Ohoo. Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin! Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!



Gelecekten çok umutluyum! ????



Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!



Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo'lar!

Gelecekten çok umutluyum!'

Majör depresyon kesinlikle hafife alınacak bir durum değildir. Bu mentaliteyle bir çok travma sahibi birey yetişti, gerekli yardımı alsa çok daha rahat atlatabilecekken. Gereksiz ve saçma buluyorum bu yaklaşımı.
 
Daha önce de burda yazmıştım majör depresyon tedavisi görüyorum diye depresyonun getirdiği isteksizlik sebebi ile de hiç bir şey yapasm yok yapmak istesem de yapabildiğim bir şey yok bir işe girmek istesem bir kaç kez girdim yapamadım ayrıldım cunki ileri derece sosyal fobim var zaten şuan depresyon da olduğum için de bir şey yapasm gelmiyor onun dışında hiç bir şeye de yeteneğm yok boş yaşıyorum ve hayat anlamsız geliyor yarın öleceğimi söyleseler sevinirim o derece

benim tanıdıgımda da kronik depresyon vardı antidepresan kullanıyodu sürekli sen kullanıyo musun. kullandıgı halde arada sıkıntı basıyodu onu da. o da işe başlarken çok zorlandı ayrılmaya kararlıydı da işyeri bırakmadı
 
Majör depresyon kesinlikle hafife alınacak bir durum değildir. Bu mentaliteyle bir çok travma sahibi birey yetişti, gerekli yardımı alsa çok daha rahat atlatabilecekken. Gereksiz ve saçma buluyorum bu yaklaşımı.
Evet haklısınız bi an gözden kaçırmışım o kısmı ama paylaşmak istedim yine de keyifli bir yazıydı konu sahibine ithafen paylaşmadım aslında ama belki kendinden bir şeyler bulabilir. Hiç yoksa tebessüm eder
yukarıda yazmıştım :)
 
Sizin durumunuz kalp kırıklığı mı? Bahsettiğim aşk ya da ilişki değil. Çabalamış, ama sonuç alamamış, takdir görmemiş biri misiniz? Yoksa hayatınızda hic bir şey için bir girişiminiz olmadı mı?
 
Offf zor bi durum bazen bende o hale geliyrm. Hemen toparlanmaya calisiyorm.
Psikiyatriye psikologa gittim pek ise yaramadi bende
Kafada bitiyo hersey bence
Cok kalp kirikligi yasadim. Hep cabalayip oldugum yerde saydigim icin boyle oluyrm ara ara .
Seninkindeki sebeb ne?
 
Ben kendimce çok çabalayıp beklediğim sonuçları alamadığımda hevesim kaçıyor. Tutunacak bir dal bulamıyorum. Neye elimi atsam fiyasko. Şimdi aklıma geldi "iyi hissetmek" diye bir kitap var dur onu tekrar okuyayım, bi kahve yapayım, zira ben de pek keyifli değilim bu aralar. İnsan bazen vazgeçiyor ama ben vazgeçemem çünkü caresizim bakacak kimsem yok :)
 
Sizin durumunuz kalp kırıklığı mı? Bahsettiğim aşk ya da ilişki değil. Çabalamış, ama sonuç alamamış, takdir görmemiş biri misiniz? Yoksa hayatınızda hic bir şey için bir girişiminiz olmadı mı?
Girişimlerim oldu ama devamını getiremedim sosyal fobi olduğundan dolayı üç yıldır da ağır depresyonla mücadele ediyorum depresyon sebebi ile bir şey yapmak gelmiyo içimden
 
Back
X